Cuma Namazı tek başına kılınmaz. Öğle vaktinde cemaatle kılınır. Öğle ezânı okununca, önce dört rek’at Cum’a namazının ilk sünneti kılınır. Niyet ederken: “Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya” denilir.
Bu namaz aynı öğle namazının sünneti gibi kılınır. Yani bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur. İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur. Son oturuşta:
Sonra, câmi’ içinde, ikinci ezân okunur. Sonra, İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur. Hutbe okunurken cemâ’atin namaz kılması ve konuşması harâm olur. Hatîb efendi duâ ederken, cemâ’at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir. Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır. Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir. Sonra, cemâ’at ile iki rek’at Cum’a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.
Niyet şöyle edilir: “Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” Sonra, dört rek’at son sünneti, Niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya”. Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur. Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir: “Niyet ettim edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına”. Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namazı şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.
Bundan sonra, iki rek’at vaktin sünneti kılınır. “Vaktin sünnetine” diye niyet edilir. Cum’a sahîh olmadı ise, bu on rek’at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsî ve tesbîhler okunup, duâ edilir.
Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek’attır.Cuma günleri öğle vaktinde kılınır ve o günün öğle namazının yerine geçer. Cuma namazının farzı cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz.
Cuma Namazı Nasıl Kılınır?
Cuma günü öğle vakti ezan okunduktan sonra, önce dört rek’at olan ilk sünneti kılınır. Bunun niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya.”
Cumanın ilk sünnetinin kılınışı aynen öğle namazının dört rek’at sünneti gibidir. Sünnet kılındıktan sonra câminin içinde bir ezan daha okunur ve imam minbere çıkarak hutbe okur. Hutbe bitince ikamet getirilir ve cumanın iki rek’at farzı cemaatle kılınır. İmamın arkasındaki cemaat şöy le niyet eder: “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama.”
Farzdan sonra cumanın dört rek’at son sünneti kılınır. Bunun kılınışı da cumanın ilk sünneti gibidir. Niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için cumanın son sünnetini kılmaya.”
Namaz nasıl kılınır resimli, namaz nasıl kılınır? 5 vakit namaz nasıl kılınır, erkekler ve kadınlar nasıl namaz kılar? Müslümanlık görevlerimizden en büyüğü olan namazın kılınışı hakkında bilgiler; Sabah namazı nasıl kılınır, öğle namazı nasıl kılınır, ikindi namazı nasıl kılınır, akşam namazı nasıl kılınır,yatsı namazı nasıl kılınır Namaz Nasıl Kılınır? Bildiğimiz gibi namazlar farz, vacib, sünnet ve müstahab kısımlarına ayrılır ve ikişer, üçer, dörder rekatlıdır. Bu namazlar farzlarına, vaciblerine, sünnetlerine ve adabına riayet edilerek kılınır; 1) Sabah Namazı Sabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: “Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya”, diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp “Allahu Ekber” diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve “Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük” okunur. Arkasından “Eûzübillahimineşşeytani’r-racim Bismillahirrahmanirrahim” diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra “Amîn” denir ve bir mikdar daha Kur’an okunur (1). Arkasından “Allahu Ekber” deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa “Sübhane Rabbiye’l-Azîm” denir. Sonra “Semiallahülimen hamideh” denilerek ayağa kalkılır. Ayakta “Allahümme rabbena ve lekelhamd” denilir (2). Ondan sonra “Allahu Ekber” diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denir. Sonra “Allahu Ekber” denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine “Allahu Ekber” denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa “Sübhane Rabbiyel’alâ” denilir. Bununla bir rekat bitmiş olur.
Bu ikinci secde arkasından “Allahu Ekber” denilerek ikinci rekata kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur’an okunur. Birinci rekatta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna “Ka’de = oturuş” denir. Burada “Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina” diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sağ tarafa ve yine “Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah” diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekatlı namaz bitmiş olur (3).
Bütün bu tekbirler, tesbihler ve kıraatlar, yalnız namaz kılanın işitebileceği bir sesle gizlice yapılır.
Namazda erkeklerle kadınların ellerini nasıl kaldıracakları, nasıl bağlayacakları, rükû ile secdede ve ka’delerde nasıl vaziyet alacakları “Namazın sünnetleri ve edebleri” bölümünde bildirilmiştir.
Sabah Namazının iki rekât Farzına gelince: Önce yalnız erkeklere mahsus olmak üzere ikamet getirilir. Sonra “Bugünkü sabah namazının farzını kılmaya” diye niyet edilir. Eller kaldırılarak “Allahu Ekber” diye namaza başlanıp eller bağlanır. Sabah namazının sünnetinde bildirildiği gibi iki rekat kılınır ve tamamlanmış olur. Yalnız sabah namazlarının farzlarında Fatiha’dan sonra biraz fazla Kur’an okunması sünnettir. Bu sünnetin en az derecesi kırk ayettir. Bununla beraber üç kısa ayet de okunması caizdir. Vaktin çıkmasından korkulduğu zaman az ayet okunur. Öyle ki, yalnız Fatiha ile veya birkaç ayet ile yetinilir.
Yalnız başına bu sabah namazının farzını kılan kimse, tekbirleri ve “Semiallahu limen hamideh” cümlesini, Fatiha’yı ve ekleyeceği ayetleri aşikare olarak okuyabilir.
2) Öğle Namazı Öğle namazının ilk dört rekat sünnetinin evvelki iki rekatı, tam sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Yalnız bunda niyet “Bugünkü öğle namazının ilk sünnetine” diye yapılır. Bir de bunda ikinci rekattan sonraki oturuş, son oturuş değil, birinci oturuş (ka’de) olduğundan bu oturuşta yalnız “Tahiyyat” okunur. Sonra “Allahu Ekber” deyip ayağa kalkılır. Yalnız Besmele, Fatiha ve bir mikdar da Kur’an okunarak yukarda bildirildiği şekilde, rükû ve secde yapılır. Ondan sonra dördüncü rekat için “Allahu Ekber” denilerek ayağa kalkılır. Bunda da yalnız besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur’an okunarak yine bildirildiği gibi, rükû ve secdelere varılır. Sonra oturulur; bu oturuş son ka’dedir. Bunda da Tahiyyat okunduktan sonra, Salli ve Barik, Rabbena atina duaları tamamen okunup, yazdığımız şekilde, iki tarafa selam verilir. Böylece bu dört rekat sünnet kılınmış olur.
Öğle Namazının Dört Rekat Farzına Gelince: Sünnetten sonra namaza aykırı bir iş yapmadan ayağa kalkılır. İkamet getirilir. O günkü öğle namazının farzını kılmaya niyet edilir. Eller yukarıya kaldırılarak “Allahu Ekber” diye tekbir alınır. İlk iki rekatı sabah namazının iki rekat farzı gibi kılınır. Ancak bu iki rekattan sonraki oturuş, birinci ka’de olduğundan bunda yalnız “Tahiyyat” okunur. Ondan sonra “Allahu Ekber” denilerek üçüncü rekata kalkılır. Yalnız Besmele ile Fatiha okunur. Anlatıldığı gibi rükû ve secdelere varılır. Sonra “Allahu Ekber” diyerek dördüncü rekata kalkılır. Besmele ile yalnız Fatiha suresi okunarak rükû ve secdelere gidilir. Sonra oturulur. Bu oturuş son ka’dedir. Bunda “Tahiyyat” okunduktan sonra “Salli ve Barik, Rabbenâ âtinâ” duaları okunur ve iki tarafa selam verilir. Böylece öğlenin farzı bitmiş olur.
Öğlenin farzında okunacak ayetler, sabah namazında okunacak mikdardan daha az olur.
Öğlenin Son İki Rekat Sünnetine Gelince: Bu da, “Bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya” diye niyet edilip tamamen sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu son sünneti dört rekat kılmak müstahabdır. O zaman ya her iki rekatta bir selam verilir veya dört rekatın sonunda selam verilir. Dört rekat sorumda selam verilince, ilk oturuşta yalnız “Rabbena atina” duası okunmaz. Üçüncü rekat için tekbir alınarak ayağa kalkınca yine “Sübhaneke” okunur. Sonra bu son iki rekat evvelki iki rekat gibi kılınır.
Yalnız başına namaz kılan kimse, öğle namazlarının hem sünnetlerinde, hem de farzında kıraati, tekbirleri, tesbih ve tahmidleri gizlice yapar.
3) İkindi Namazı İkindi namazının dört rekat sünnetinin her iki rekatı, müstakil (iki rekatlı) namaz gibidir. Onun için bu dört rekatın her iki rekatı (şef’î) tamamen sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır.
Şöyle ki: Önce o günkü ikindi namazının sünnetini kılmaya niyet edilir. Bu namazın ilk iki rekatı bildirildiği gibi kılınınca oturulur. Bu oturuş, son oturuş demektir. Bunda “Tahiyyat ve salavatlar” okunur. Yalnız “Rabbena atina” duası okunmaz. Sonra “Allahu Ekber” diyerek üçüncü rekata kalkılır. Sübhaneke ve Eûzü Besmele’den sonra Fatiha ile bir mikdar ayet okunarak rükûa ve secdelere varılır. Ondan sonra tekbir ile dördüncü rekata kalkılarak yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur’an okunur. Sonra yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu son oturuş olduğu için bunda “Tahiyyat ile Salavatlar” ve “Rabbenâ âtinâ” okunur ve iki tarafa selam verilir.
İkindi Namazının Farzına Gelince: Bu da tamamen öğle namazının farzı gibi kılınır. Yalnız niyet değişir. O günkü ikindinin farz namazını kılmaya niyet edilir.
Tek başına namaz kılan kimse, ikinci namazının sünnetini de, farzını da öğle namazı gibi gizli okuyarak kılar.
4) Akşam Namazı Akşam namazının üç rekat farzı, öğle ile ikindi namazlarının ilk üç rekat farzları gibi kılınır. Şöyle ki: O günün akşam namazının farzını kılmaya niyet edilip namaza tekbir ile başlanır. Yukarda açıklandığı üzere ilk iki rekatı kılınarak oturulur. Bu, birinci oturuştur. Bunda yalnız “Tahiyyat” okunur. Ondan sonra üçüncü rekata kalkılarak yalnız besmele ile Fatiha suresi okunur. Sonra “Allahu Ekber” denilerek rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur ki, bu da son oturuştur. Bunda “Tahiyyat ile Salavatlar” ve “Rabbenâ âtinâ” okunur, iki tarafa selam verilir.
Akşam namazının farzında vaktin darlığından dolayı kısa sureler okunur. Akşam Namazının Sünnetine Gelince: Bu da “Bu akşam namazının sünnetini kılmaya” diye niyet edilip tam sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu sünneti altı rekat olarak kılmak ise müstahabdır. Bu halde her iki rekatta bir selam vermeli ve aynı şekilde her iki rekatı kılmalıdır. Bununla beraber dört rekatında bir selam verilip ikindi namazının sünneti gibi de kılınabilir. Bu ziyade olan dört rekat namaza “Salât-ı Evvabîn” denir. Bunun çok sevabı vardır.
Tek başına akşam namazının farzını kılan kimse, onu sabah namazının farzı gibi aşikare de kılabilir.
5) Yatsı Namazı Yatsı namazının ilk dört rekat sünneti, tamamen ikindi namazının dört rekat sünneti gibi kılınır. Dört rekat farzı da, tamamen öğle ve ikindi namazlarının farzları gibi kılınır. İki rekat son sünnetine gelince, bu da tamamen sabah ve akşam namazlarının iki rekat sünnetleri gibi kılınır. Yalnız niyetler değişir, yatsı namazının farzına ve sünnetine niyet edilir. Yatsı namazının son sünneti de, dört rekat olarak kılınabilir. Bu halde tamamen ilk dört rekat gibi kılınır. Bununla beraber iki rekatta bir selam vermek sureti ile de kılınabilir. Bu takdirde her iki rekatın ka’desinde “Tahiyyat ile Salavatlar” ve “Rabbena atina” duası okunur. Geceleyin kılınan nafile namazlarda daha faziletli olan, böyle iki rekatta bir selam vermektir.
Tek başına namaz kılan kimse, yatsı namazının farzını sabah namazının farzı gibi namaz surelerini sesli okuyarak da kılabilir.
6) Vitir Namazı Üç rekattan ibaret olan vitir namazı da şöyle kılınır: Önce o günün vitir namazını kılmaya niyet edilir. “Allahu Ekber” denilerek namaza başlanır. Sübhaneke okunduktan sonra “Eûzü Besmele” çekilerek Fatiha okunur. Arkasından bir mikdar daha Kur’an-ı Kerîm okunur. Açıklandığı şekilde rükû ve secdelere gidilir. Sonra ikinci rekata kalkılır ve yalnız besmele ile Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur’an-ı Kerîm okunarak yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu oturuş birinci ka’dedir. Bunda yalnız “Tahiyyat” okunur. Ondan sonra “Allahu Ekber” denilerek üçüncü rekata kalkılır. Bunda da yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar daha Kur’an-ı Kerîm okunarak daha ayakta iken eller kaldırılıp “Allahu Ekber” diye tekbir alınır. Tekrar eller bağlanıp ayakta “Kunut” duası okunur. Sonra “Allahu Ekber” diye rükû ve secdelere gidilir. Ondan sonra oturulur. Bu da son oturuşdur. Bunda da bildiğimiz gibi “Tahiyyat ile Salavatlar” ve “Rabbenâ âtinâ” duası okunarak iki tarafa selam verilir.
İmam Şafiî’ye göre, vitirde Kunut duasını okumak, ramazanın son yarısına mahsustur ve rükûdan kalkınca, okunur. Şafiî’lere göre vitir namazının en azı bir rekat, en çoğu da on bir rekâttır. Kaynak:Büyük İslam İlmihâli, Ömer Nasuhi Bilmen
Rükû _“Allahü ekber” Diyerek Ruku ya Geçeriz.. “Sübhâne rabbiyel-azîm” 3 kez söylenir.. Doğrulurken_“Semi’allahü limen hamideh”diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
Sonra, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Secdede“Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir. “Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp “Sübhânallah ” diyecek kadar kısa bir an oturulur. Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
2. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur Secdeden “Allahü ekber” deyip ayağa kalkarız, ikinci rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Meselâ, innâa’taynâ… okunur. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.Doğrulurken Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” dedikten sonra, doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.Oturulur “Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Tekrar Secdeye Varılır Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir
Oturulur “Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur. Oturunca, Ettehiyyâtü okunur. “Allahü ekber” diyerek ayağa kalkarız.
3. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur “Allahü ekber” deyip ayağa kalktıktan sonra üçüncü rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir. Doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.
4. Rekat Başlangıcı
Kıyama Durulur Secdeden “Allahü ekber” deyip ayağa kalktıktan sonra dördüncü rekat başlamış olur. Ayağa kalkınca elleri bağlayıp Besmele çekeriz. Fâtiha sûresi okur ve “Amin” deriz. Ardından da zamm-ı sûrelerden birini okuruz. Sonra “Allahü ekber” diyerek rükûa gideriz.
“Allahü ekber” diyerek rükü’a vardıktan sonra Rükûyda üç defa “Sübhâne rabbiyel-azîm” denilir.Doğrulurken “Semi’allahü limen hamideh” diyerek rükü’dan kalkılır ve tam doğrulunca da ayakta “Rabbenâ lekel-hamd” denilir.
“Allahü ekber” diyerek secdeye varılır.Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir.“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.Tekrar, “Allahü ekber” diyerek secdeye varılır. Burada üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” denilir..“Allahü ekber” diyerek başını secdeden kaldırıp diz üstü oturulur.
Oturunca sırasıyla; Ettehiyyâtü okunur, Allâhümme Salli okunur, Allâhümme Barik okunur, Rabbenâ duaları ‘Rabbenâ âtina’ ve ‘Rabbenâğfirlî’ okunur.
Selam Verme
Dualar bitince yüzümüzü önce sağ tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz. Selâm verirken omuzlara bakılır. Sonra yüzümüzü sol tarafa çevirerek “Esselâmü aleyküm ve rahmetullah” deriz.
Böylece Cuma Namazının 4 Rekatlık İlk Sünnetini Kılmış Olduk..
İslam Dini, her sahada olduğu gibi evlilik konusunda da ince eleyip sık dokumaktadır. Çünkü aile, İslam toplumunun can damarı, sarsılmaz temeli ve köşe taşı konumundadır. Aile yapısı ne kadar sağlam olursa, toplum o denli sağlam ve sağlıklı olur. Ailenin temel taşları, dikili direkleri ise anne ve babadır.
Sağlam ve sağlıklı, huzurlu ve mutlu, kalıcı ve sürekli, tutarlı ve dengeli bir toplum hedefleyen İslam, bu toplumu oluşturan ailelerin kuruluşunda izlenecek yolu, çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.
Ailenin oluşumunda en önemli öğe, eş seçimidir. Kadın olsun erkek olsun eş seçimi, mü’minlerin en çok dikkat etmeleri gereken hususların başında gelmektedir. Eş konusunun çok titiz bir şekilde çözümlenmesinden sonra Müslüman için hayat daha anlamlı, daha kolay ve daha rahat olacaktır. Herşeyden önce yüce Allah’ı razı etme konusunda, bu durum çok açık bir şekilde kendisini gösterecektir.
Alemlerin Rabb’i olan yüce Allah’ı razı etme konusunda Müslüman eşler, birbirlerine yardımcı olacak, birbirlerinin eksikliklerini giderecek, birbirlerini teşvik edecek ve ideal Müslüman bir aile örneğini ortaya koyacaklardır. Böyle bir aile ortamında filizlenip yeşerecek çocuklar da toplumda örnek insanlar olacaklardır. Böyle insanlardan teşekkül edecek bir toplum ise, diğer toplumlar içinde örnek bir toplum olarak varlığını idame ettirecektir.
Kur’an’ı Kerim, sağlam prensipler ve temeller üzerine bina edilecek bir evliliğin, hayırlara vesile olacağını bildirmiş, bunun için aynı davaya inanan insanların bir araya gelmelerini istemiştir.
“Müşrik kadınlarla, onlara inanıncaya kadar, evlenmeyin. (Müşrik kadın) hoşunuza gitse dahi, mü’min bir câriye, müşrik (hür) bir kadından iyidir. Müşrik erkekler de inanıncaya kadar, onları(mü’min kadınlarla) evlendirmeyin. (Müşrik erkek) hoşunuıa gitse dahi, mü’min bir köle, müşrik bir adamdan iyidir. (Zira) onlar ateşe çağırıyorlar. Allah ise izniyle cennete ve mağfrete çağrıyor. İnsanlara ayetlerini (böyle) açıklıyor ki öğüt alsınlar” (2 BAKARA, 221)
İslam, evliliğin uzun ömürlü olması için iyi bir eş seçiminin yapılmasını esas alır. Yuvanın huzur, uyum, mutluluk ve karşılıklı güvene dayanan prensipler üzerine bina edilmesi için, bu yuvada din unsurunun ön planda olması gerekir. Çünkü din unsuru, insan yaşlandıkça artar, güzelleşir, gelişir ve bağları kuvvetlendirir. Oysa zenginlik, güzellik, soy-sop gibi unsurlar, hem geçici hem de insanın kibrini artırdığı için, huzursuzluğun temel nedeni sayılmaktadır.
İşte bu nedenle; Hz. Peygamber(a.s): “Kadın, dört şeyi için nikah edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini; sen dindar olanını seç ki, evin bereket bulsun” buyurmuştur. (Kütüb-i Sitte ve İmamı Ahmed’in Müsned’i ile İslam Fıkıh Ansiklopedisi)
Diğer bir hadisi şerifte de Rasulullah(a.s), malın ve güzelliğin getirdiği problemlere dikkat çekerek evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır.
“Kadınları güzellikleri için nikahlamayınız, olur ki güzellikleri ahlakça düşmelerine sebep olur. Onları malları içinde nikahlamayın, zira malları azgınlıklarına yol açabilir. Kadınları dindarlıktan dolayı nikahlayın. Şüphesiz dindar olan yırtık elbiseli bir cariye (böyle olmayanlardan) daha üstündür.” (İslam Fıkıhı Ansiklopedisi 9.C SH. 14)
Kur’an ve Sünnet’in ortaya koyduğu esaslardan anlaşılacağı gibi, sağlıklı bir İslam toplumurıun oluşabilmesi için, mü’min erkek ve kadınların birbiriyle evlenmeleri esastır. Ancak böyle bir evlilik sonunda, İslami esaslar insanlara daha iyi bir şekilde ulaştırılabilir.
Erkek veya kadından birinin, mücadeleci ve davetçi bir Müslüman, diğerinin ise bunun zıddı olması, o mücadeleci Müslüman için en büyük zulüm, İslami esaslara vurulmuş çok büyük bir darbe ve İslami hareketi daha başında iken akamete uğratmaktır. Müslümanlar, evlilik konusunda çok hassas olmalıdırlar. Her ne olursa olsun, yeter ki evlilik olayı vukubulsun amacıyla evliliğin yapılmasını, İslam hoş görmemektedir. Her konuda olduğu gibi evlilik de, Müslümanların Allah’a yaklaşmasını temin eden bir vasıta olmalıdır. Aksi halde Müslüman, kendi tekerinin önüne kendisi taş koyacak ve kendi kendisini Allah yolundan alıkoyacaktır. Güzellik veya yakışıklılık, mal, servet için yapılan bir evlilik, İslami hareketin önüne konulmuş en büyük engeldir. Çünkü, evlilik olayı başka bir şeye benzemiyor ki, beğenmediğin zaman bozup yeniden iyisini yapasın. Mesela eş alımı, bir ayakkabı, bir elbise, bir araba alımı gibi değildir ki bozuk arızalı çıktı diye gidip yenisiyle değiştirilsin. Hiç kimse eşi geçimsiz, kendisini beğenmişin biridir diye, ailesine gidip ‘kusura bakmayın bu iyi çıkmadı, bana varsa daha iyi birini verin diye talepte bulunamayacağı için, işi baştan sağlam tutmak en iyisidir.İşte bunun için İslam, işi baştan sağlam tutarak, mü’minlerin birbirleriyle evlenmeleri emretmiştir.
Müminler, içinde yaşadıkları toplumun değer yargılarını değil, İslami değer yargılarını esas almalıdırlar. Allah ve Rasulü’nün ortaya koyduğu değer yargıları, toplumun değer yargılarındarı daha üstündür. Bir evlilik olayında, toplumun değer ölçülerine göre değil, Allah ve Rasulünün ortaya koyduğu değer ölçülerine göre hareket esas olmalıdır. Çünkü Allah ve Rasulû’nün ortaya koyduğu ölçüleri, nefsani istekler için terketmek, apaçık bir sapıklıktır. Sapıkların ise Müslüman olmaları şöyle dursun, Allah ve Râsulü’ne savaş açan kafirler olduğu gerçeğini, Kur’an bize bildirmektedir.
“Allah ve Rasülü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık mü’min bir erkek ve kadına, o işi -kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Rasulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (33 AHZAB, 36)
Bu yüce uyarının nuzül sebebi, siyak ve sibakı incelendiği zaman, Allah ve Rasulü’ne iman edip teslim olan mü’minlerin, evlenme ve boşanma konusunda da Allah ve Rasulü’ne tabi olmaları gerektiği anlaşılmaktadır. Bu uyarıdan hemen sonra gelen ayette, Hz. Zeyd bin Harise ile Hz. Zeyneb binti Cahş’ın evliliğindeki olumsuz durumlar ortaya konulmakta, uymaları gereken kurallar bildirilmektedir.
Allah ve Rasulü’nün hükümleri, her konuda olduğu gibi, evlilik konusunda da bugünkü Müslümanları bağlamaktadır. Heva ve heveslerine uymuyor diye, Allah ve Rasulû nün hükümlerini gözardı edenlerin, Müslüman olmaları mümkün değildir.
Şimdi Kur’an ve Sünnet, evlenecek eşlerde dindarlık hususunu ararken, Müslüman olduklarını söyleyenler yakışıklılık, güzellik, zenginlik, soy-sop gibi özelliklere aldanarak eş seçmeye kalkışmaktadırlar. Hele bu özelliklere sahip olanların tevhidi görüşte olup olmadıklarını araştırmayanlar, kendi ateşlerini ellerine alarak cehennemin yolunu tutmuşlardır.
İslam, bir yaşam biçimidir; evlenmekten boşanmaya, yemeden içmeye, yürümekten oturmaya, ibadetten çalışmaya, ticaretten siyasete, barıştan savaşa kadar tüm hareketlerini, İslami esaslar doğrultusunda düzenleyenler, gerçekten Müslüman olanlardır. İslami esasların bir bölümünü alıp bir bölümünü bırakanların ise, müşrik olduklarını Kuran’ı Kerim bildirmektedir.
Doğum Tarihi : 15 Haziran 1925 Vefat Tarihi : 11 Ekim 2005
Attilâ İlhan ; Türk şair, romancı, denemeci, gazeteci ve eleştirmen. Entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuş bir aydındır.
Hayatı:15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. Tam ismi, Attilâ Hamdi İlhan’dır. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat’ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.
Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946’ta mezun oldu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı kendi imkânlarıyla yayımladı.Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan’ın ağabeyidir.
1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han’daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yad ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı.
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris’e tekrar gitti. Fransa’daki bu dönem, Attilâ İlhan’ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul – İzmir – Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır.
1957’de gittiği Erzincan’da askerliğini yaptıktan sonra, tekrar İstanbul’a dönüş yapan Attilâ İlhan sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Onbeşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960’ta Paris’e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968’de evlendi, 15 yıl evli kaldı.
Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan’ın 2004’ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 11 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
2003 Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü tutuklunun Günlüğü ile 1975 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.
Attilâ İlhan Tüm Şiirleri
34 FN 346 Adım Sonbahar Adımla Nasıl Berabersem Ağır Kan Kaybı Ağustos Çıkmazı Ah An Gelir Arabesk Artı Sonsuz Aydınlık Neyin Oluyor Senin? Ayrılık Sevdaya Dahil -1 Ayrılık Sevdaya Dahil -2 Ayrılık Sevdaya Dahil -3 Ayrılık Sevdaya Dahil -4 Ayrılık Sevdaya Dahil -5 Aysel Git Başımdan Bakarsak Bana Bir Şimşek Çak Batan Bu Köhne Şileb… Bekle Bela Çiçeği Belki Gelmem Gelemem Belma Sebil Ben Artık Küsüm Ben Sana Mecburum Bence Malumdur Bir Üç Beş Biraz Paris’ ‘ Böyle Bir Sevmek Büyük Yolların Haydudu Carıcın De Geçen Kış Cebber Oğlu Memmed Cinayet Saati Cinnet Çarşısı Claude Diye Bir Ülke Delik Deşik Diyalektik Gazel Duvar Elde Var Hüzün Elimden Gelen Bu Emirganda Çay Saati Emperyal Oteli Gece Buluşması Gecenin Kapıları Geç Kalmış Ölü Geçerdi Hep Gibi Redifli Gazel Hacı Murad In Ölümü Hannelise Harp Kaldırımda Aşk Hayır… Her Sabah, Yanılmak!.. Herşeyi Birden İstemek Issızlığın Çığlığı Işık Mezarlığı İhtiyar Balladı İki Yüzlü Melekler İkinizden Hanginiz İstanbul Ağrısı Jilet Yiyen Kız Kadınlar Sonbahar Kalk Gidelim Kadınlar Balladı Kaptan -1 Karantinalı Despina Kırmızı Pazar Kim Kaldı Kim O? Kimi Kimi Sevsem Sensin Korkarım Korkunun İsi Korkunun Krallığı Mahur Beste Maria Missakian Memleket Havası Mevsimdir Mihaka Muhalif Rüzgar Muhayyer Mustafa Kemal… Müjgan’a Aşk Şarkıları Nasıl Bir Sevdaysa Nasıl Olduysa Nefesler -4 Neydi O Bir Zamanlar Nöbet Değişimi O Sözler Ki Onsekiz Ölmek Yasak Ömer Haybonun Son Günleri Pia Pusudaki Rast “Zenci” Peşrevi Rinna-Rinnan-Nay Rüzgar Gülü… Saçların Örülmüş Olmalı Sakın Ha Saklı Sevda Salı Sabaha Karşı Sana Ne Yaptılar Sen Benim Hiçbir Şeyimsin Sen Beyaz Bir Kadınsın Sen Burda Bir Yabancısın Sen Yoksun Serüvenin Sonu Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken Silahlı Dört Besmele Sisler Bulvarı Sokağa Çıkma Yasağı Sokaklarda Mızıka Çalma Çocuk Söyler Sultan-ı Yegah Süheyla Değildi Adın Süleyman Şahane Serseri Şeyh Bedrettin-i Simaviye Gazel Şubat Yolcusu Tarz-ı Kadim Tatyosun Kahrı Tut Ki Gecedir Tutuklunun Günlüğü Usturanın Ağzında Üçüncü Şahsın Şiiri Varsağı -1 Varsağı -2 Varsağı -3 Waldorf Astoria Yağmur Gemileri Yağmur Kaçağı Yağmurda Sis Düdükleri Yalnızlığı Denemek Yalnızlık Şiiri… Yanılsama Yasak Sevişmek Yazın Son Günleri Yirmibeşinci Kısım Zeynep Beni Bekle
Romanları
Sokaktaki Adam (1953) Zenciler Birbirine Benzemez (1957) Kurtlar Sofrası (1963) Aynanın İçindekiler serisi Bıçağın Ucu (1973) Sırtlan Payı (1974) Yunus Nadi Roman Armağanı Yaraya Tuz Basmak (1978) Dersaadet’te Sabah Ezanları (1981) O Karanlıkta Biz (1988) Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa (2002) Gazi Paşa (2006) Fena Halde Leman (1980) Haco Hanım Vay (1984) O Sarışın Kurt (2007)
Çapkınlar için Sözler Erkek: Bana isminizi bağışlarmısınız? Kadin: Neden? Sizin yok mu?
Erkek: Size bir içki ısmarlayabilirmiyim? Kadin: Aslinda içkinin parasını direk alsam daha iyi olur.
Erkek: Ben bir fotoğraçıyım ve ne zamandir sizinki gibi bir yüz ariyordum. Kadin: Ben de estetik cerrahim ve ne zamandir sizinki gibi bir yüz ariyordum.
Erkek: Sanirim sizinle daha önce bir kez çıkmıştık ya da iki kez Kadin: Sadece bir kez çıkmış olabiliriz, çünkü ayni hatayi ikinci kez yapmam.
Erkek: Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsunuz? Kadin: Sanirim doğarken sizin payinizi da ben almışım
Erkek: Bu cumartesi benimle çikarmısınız? Kadin: Üzgünüm, bu cumartesi başım ağrıyor.
Erkek: Birçok erkeğin basini döndürüyor olmalısınız? Kadin: Siz de birçok kadinin midesini bulandiriyor olmalisiniz.
Erkek: Sizi çok mutlu edebilirim. Kadin: Nasıl gidiyormusunuz?
Erkek: Size evlenme teklif etsem, ne cevap verirdiniz? Kadin: Bir sey diyemezdim muhtemelen, çünkü gülerken konusamam.
Erkek: Sizi sinemaya davet edebilir miyim? Kadin: Ben o filmi gördüm.
Erkek: Hayatım boyunca neredeydiniz? Kadin: Sizden saklaniyordum.
Erkek: Hayatim boyunca neredeydiniz? Kadin: Hayatinizin geri kalaninda da olacağım yer rüyalarınızdır.
Erkek: Sizi daha önce bir yerde görmüş gibiyim? Kadin: Evet, o yüzden artik oraya gitmiyorum.
Erkek: Bu koltuk bos mu? Kadin: Evet, ama oturursaniz bu boşalacak.
Erkek: Ne ile mesgulsünüz? Kadin: Kadin taklidi yapiyorum.
Erkek: Sizi çıplak görebilseydim çok mutlu ölürdüm herhalde. Kadin: Ben sizi çıplak görseydim gülmekten ölürdüm herhalde
RampaLarın UstasIyIm Gözlerinin HastasıyIm…
Bir Sana Bakarım Bir Hayaline Dalarım Güzelim…
Seni Bugun Gördüm Bugün Hayata Döndüm…
Takarım Senin Gibi Hatunu Koluma Çıkarım Caddeye Olurum 10 Numara..
ürkütücü Sözler Fahişeleri öldürmek bende saplantı olmuştu. Kendimi durduramıyordum,Uyuşturucu gibiydi. Peter Sutcliffe
Ben sadece sokakları temizliyordum. Peter Sutcliffe
insanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz. David Smith
Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır. John Christie
ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu. Dennis Nilsen
insanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum. Susan Atkins
Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz. Charles Manson
Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz. Charles Manson
Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor.Değilim, ben bir canavarım. Ben Sam’ın oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum. David Berkowitz
Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim. David Berkowitz
Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi. Albert de Salvo
Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim. Albert de Salvo
Belki bir parça tuhafım. George Joseph Smith
Bir palyaço bile katil olabilir. John Wayne Gacy
Disneyland’da görüşürüz. John Wayne Gacy
Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimkide cesetler. Henry Blot
20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim. Richard Ramirez
Zamanımı gerçekten boşa harcadım. Jeffrey Dahmer
Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım. Carl Panzram
Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır Ted Bundy
Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum. Ted Bundy
Bir insanın ölüm ve yaş – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime – Yasak, KeLime karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki? Ted Bundy
Ben şimdiye kadar karşılaştığınız en soğukkanlı katilim. Ted Bundy Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum. Ted Bundy
Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak. Ted Bundy
Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün? Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi, diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür demişler
Asker Arkadaşı öLümüne Arkadaştır, öLüm Arkadaşı Can Arkadaşındır.
Sesini Dünya Duysun Ey Askerim Türk miLLeti Durmaz Daima iLeri…
Şafak Bitince Eve Dönüşünü beklerim Askerim
Tarihim, Şerefim, Şiirim, Her şeyim Yer yüzünde yer beğen nereye dikilmek istersen söyle, seni oraya dikeyim!
Komandolar vurulunca değil unutulunca olürler…..
Şafak her ne kadar zengin olursa olsun elbet bir gün iflas etmeye mahkumdur.
Asker ocağında ayrıyım yârdan gurbet türküsü söyler kalbim gözlerim seni arar, söz veriyorum bir gün döneceğim sevgilim..
kokun sinmiş üzerime gurbet ellerde hasretim sanadır, seni çok özledim bir bilsem içimi nasıl anlatılır, resmine bakarım nöbetlerimde türkülerim sadece sanadır yâr..
askerim seni öyle çok özledim ki sensiz bi uçurumun başında kanatsız kalan bir kuş gibiyim ne olur yap bitir ve sağ salim gel bu deli kızı bi başına bırakma seni seviyorum
Dağlar bizim meskenimiz, Biz komando gençliğiz düşmanlarımız korksun bizden, biz bu vatan için canımızı veririz
Biz denizci değiliz ki her limanda bir sevgilimiz olsun, biz komadoyuz dağlar sağolsun!..
Dağlar bizim meskenimiz, Biz komando gençliğiz düşmanlarımız korksun bizden, biz bu vatan için canımızı veririz
Biz denizci değiliz ki her limanda bir sevgilimiz olsun, biz komadoyuz dağlar sağolsun!..
Bi,z ölüme tuzak kurarız, biz ecelimiz geldiği gün seve seve bu canı vatana feda ederiz çünki biz Askeriz!
nasıl dayanır bu yüreğim yokluğuna?daha elini tutamadan nasıl gönderirim seni?ama askerim hep beklerim seni hep….seni seviyorum…
hasretin içimde kor misali yanar, sensiz gecelerin sogukluğunda hasretinle ısınırım sana kavuşacağım günü beklerim sevgilim…
Vatan için çıktık yola, hayırlısı ne ise olsun hayatımızda, vatan için canım feda biz vatan için doğduk vatan için ölürüz bu yolda…
acı çekmek ölmekten daha cesaretlidir, askerler vurulunca değil unutulunca ölürler unutma beni sevgilim senin için döneceğim,
Adını Şafağıma yazdım, geçen her gün senin için şiirler yazdım, bir gün biticek bu hasret ve bir gün gelecek şafak sevdiğim..
Ben askere vatan için geldim ama unutma ki güzelim senin için döneceğim…
ne kadar uzun olursa olsun Şafağım günün birinde senin adınla bitireceğim bu günleri..
Nöbet saatlerimde yazdığım şiirlerde buldum seni, soğuk silahımın namlusunda hissettim gurbetin gecelerini, ama her hayalin geldiğinde aklıma anladım ki bir gün kavuşacak ellerimiz bebeğim..
Önce vatan dedim askere gittim ve şimdi SEN diyorum senin için döneceğim sevgilim…
Bu şehri ağlatacak kadar ağırdı gidişin Şimdi yokluğunu koynuma aldım Karanlığın bile hüznümü kaybedemediği bir gecede Hesap soruyorum yüreğime boyundanbüyüksevmek sana mı düştü diye
Her yer senkokuyor işte Her şeyde senden bir parça Böyle çaresiz böyle yarım kaldım işte Sol yanım acıyor Her atışı yokluğunun isyanı şimdi Yanmaktayım işte
Nasıl sevmişim oysa seni Ne kadar sen olmuşum Ne kadar çok ben olmuşsun Nasıl mecburmuşum Nasıl tutulmuşum Sensizlik ölümmüş oysa Oysa ne zormuş ölüm Bir damla sen diye yalvarıyorum
Mıknatısı bir maddeye sürttüğünüzde o madde mıknatıslık özelliği kazanıyorsa bu maddeye mıknatısın çektiği madde, sürttüğünüzde mıknatıs özelliği kazanmıyorsa o maddeye mıknatısın çekmediği madde denir.
Doğal mıknatıs taşının çektiği demir, nikel ve kobalt gibi maddelere manyetik maddeler denir. Bu maddeler doğal mıknatısa sürtüldüğünde ya da yakınına konulduğunda mıknatıs özelliği kazanır. Bir süre bu özelliği korurlar. Bu çeşit maddelere yapay mıknatıs adı verilir.
Bazı maddeler mıknatısla etkileşmez ve mıknatıs özelliği kazanamaz. Bu tür maddelere manyetik olmayan maddeler denir. Alüminyum, gümüş, altın, cam ve kağıt gibi maddeler manyetik olmayan maddelere örnek gösterilebilir. Bir mıknatısın kalıcı olabilmesi, etkilenme süresine ve ortam koşulları gibi bazı faktörlere bağlıdır.
Sürtünme ile mıknatıslanmış manyetik maddeler çekiçleme, ısınma gibi etkenler karşısında mıknatıslık özelliğini kaybeder. Bu sonuç, maddeyi oluşturan atomların sıralanış düzeninin, maddenin mıknatıslanmasında etkili olduğunu kanıtlar.
Sevgilime Mektup Her gün gözlerinde yeniden dogmak icin avuc iclerine bir bebek gibi kivrilip soluklarina gömülüyorum yine. Kirpiklerine yaslanmis rüzgarlarin kanatlarina uzanip gözlerinin huzurunu soluyorum. Yalnizlik anbarindan bir dirhem sevgini dudaklarima degdirip sana geliyorum. Topraga mevzilenmis günese seni anlatip sonsuzluga ciziyorum güllerin gözyaslarinda yikanmis ismini.
Ben gözlerine kangren acilari sermeye degil; yüzünün cografyasinda cicek acmis gülüsleri gözlerine ilmeklemeye geliyorum. Yasadigim sehrin tüm isiklarini söndürüp yüreginin aydinliginda karanliklarimi ezmeye geliyorum. Haydi gözyaslarinla sil terli yüregimi, gülüslerinle öp seni kirpiklerinden kiskanan gözlerimi. Nefeslerinden bir yudum sun susuz dudaklarimin kurak topraklarina.
Bir yudum mutlulugun hazzinda vur beni. Gözlerim, gözlerinden baska yurt bilmesin. Dizlerim, yüregin gölgesinde topraga sarilip son kez gözlerinde gülümsesin Cennetin gölgelerine. Saclarindan örülmüs daragacindaki urganim olsun parmaklarin. Zehir olup dolassin damarlarimda keskin bakislarin. Simdi seni seviyorum diyen dilime kilit son kez vur ve sah damarımdan süzül içeriye. Zehrini sür hücrelerimin dudaklarina. Bal diye kana kana icsin damarlarim ölümün zehrini. Ne olur üzülme hicranim. Ölüm, senin kollarindan gelmeli. Cünkü; sen benim yüregimin satirlarina örülmüs ölümsüzlügümsün….
SEVGİLİM
Sen…Yüzümdeki gülüşlerin,ellerimdeki terlemenin,yüreğimdeki deli atışın sebebi…Her gece uykum,her sabah güneşim.Yıldızım,ay’ım,akan kanım.Bitmeyen masalım.Bahçedeki çiçeğim,çiçekteki rengim.Gökyüzüm,denizim,mavim sen… Sevdamın adresi,aşkımızın menzili,içkimdeki tat,yaşadığım hayat sen…Sebebim,niyetim,geleceği m,geçmişim,bilinmezl iğim,belirsizliğim,kararlılığı m,kararsızlığım sen…Bitmez yolculuğum,sonsuzluğum.Sen,göz üm,elim,yüreğim.Bebe ğim sen… Hani gidecek olsan,yollarına sererim tüm kır çiçeklerini.Bilirim basamazsın çiçeklere de yine kalırsın benimle.Üzülecek olsan,içim erir,kalırım öyle.SENİ ÜZEN BİŞEY BENİ BİN ÜZER İNAN.Kırıyorsam seni,bu benim dengesizliğimdendir,şaşırmışlı ğımdandır.Kendimle kavgalıyım ben.Bir yanım sana tutkun,bir yanım çok bencil.Kayboluşlara vuruyorum kendimi,seni üzdüğümü bilmeden.Her kayboluşum yara açıyor sende biliyorum.Ah ben,nasıl da vurdumduymaz olabiliyorum bazen…Bakma bana birtanem,içimdeki aşkın büyüklüğünü ölçme bunlarla.Seviyorum diyorsam seni,öyle.Gereğinden fazla ‘erkeğim’bazen,bağışla… Seni bilirim ben,bir tek seni.Seni söylerim,seni duyarım her yerde ve her zaman.Sensiz olmaya gücüm yok artık,sensizliğe katlanmak benim harcım değil.Seni her şeyinle,ay parçası yüzünle,duruşunla,gülüşünle,ba kışınla,konuşmanla,ç ocukluğunla,olgunluğunla,kızgı nlığınla,şaşkınlığın la,güçlülüğünle,zayıflığınla kabul etmişim bi kere.NE DEĞİŞ,NE DE DEĞİŞTİR BENİ.Biz ***** sevdik birbirimizi.Seni sen yapan ne varsa kabulümdür hepsi. Seni özlemek diye bir şey de var bu hayatta ve bu bazen öylesine dayanılmaz oluyor ki…YOKLUĞUNU YAŞAMAYI BECEREMİYORUM,ÜZGÜNÜM.İçimdeki o ‘fazla erkek’yokluğunda çekiliyor bir köşeye ve ben güçsüzlüğümle başbaşa kalıyorum.Katlanamıyorum anla,sensizliği ‘yok’ hükmünde sayıyorum.Sensizlik diye bir şey yok,öyleyse sensiz kalmak da yok. Şimdi hangi denizin kıyısındaysan,hangi göğün altındaysan önce o sonsuz maviliğe sonra da başını yukarı kaldırıp yıldızlara bak.Aşkımı,yüreğimi,içimdeki seni mavilere yükleyip gönderiyorum,tut onu.Tut ve bırakma…Ben maviyi sende buldum,beni BAŞKA RENKLERLE KANDIRMA…
Dışarıdaki soğuğa inat yüreğim o denli sıcak ki senin sayende. İçimde sürekli canlı kalan bir ateş, beni yakıp kavuran aşk alevi ve gözlerinde kaybolacağım anı beklemenin heyecanı ile günlerim geçiyor. 1 aralıktan beri kalp atışımın ne denli hızlı, gözlerimin içindeki parıltının ne kadar ışıltılı olduğunu, ruhumdaki fırtınanın keyiften delirmişçesine tüm bedenimi ele geçirdiğini nasıl anlatacağımı inan bilemiyorum.
Güne senin varlığını bilerek başlamak nasıl bir keyif veriyor bana bir bilebilsen. Kendini benim gözümle görüp, o sıcacık yüreğine benim gibi şefkatle sen de dokunabilsen, ne kadar şanslı bir kul olduğunu sen de anlardın. İşte ben her gün bunun için şükrediyorum gamzelim. Senin o bal gibi tatlı yüreğine sahip olduğum, gözlerinin baktığı yerde var olduğum ve nefesini tenimde hissedebildiğim için şükrediyorum.
Senden uzak geçen günlerim de oluyor elbet; tüm ruhumu yaralayan, beni karanlık dehlizlere hiç acımadan fırlatıp atan ve pusulasını kaybetmiş bir gezginin çaresizce sağa sola koşturuşunu anımsatan günler… İşte o anlarda bedenim ruhuma ağır geliyor sevdiğim. Bir hançerle kalbimi deşseler ya da bir anda boğazıma ip geçirseler belki de bu kadar acıtmaz benliğimi. Gözüm saatte, ruhum ateşlerde, bedenim çilelerde bekliyorum gelişini… Halbuki biliyorum emin ellerde olduğunu, halbuki biliyorum mecburi seyahatlerde olduğunu ama olmuyor işte gamzelim. Ne beynime, ne kalbime ne de kendini sana adayan ruhuma söz geçiremiyorum ki… Hep seni yanında istiyor artık bu kadın. Gecesini, gündüzünü, ömrünü, yaşamını sana adamak için bekliyor.
Geceleri senden uzakta uyumanın acısını biliyor musun peki sen gamzelim? Güne senden uzakta başlamanın yakıcılığını? Peki ya tüm gün gözlerinden, teninden ve sevgi ile dökülen kelimelerinden uzak olmanın yıkıcılığını? Ben tüm bunları istemesem de tadıyor ve hiç istemediğim bir leke gibi üstümde taşıyorum. Sevmiyorum… Hem de hiç sevmiyorum…
Yıllarca bu denli büyük bir sevgi ile sana koşan bir kadının oldu mu hiç? Günün her dakikası seni düşünen, kendinden çok seni önemseyen, sen uyurken yüzünün tüm hatlarını ezber edecek kadar saatlerce yüzünü izleyen ve akşam olup da gün geceye dönerken sırf sana sarılmak için tüm gün dualarla seni bekleyen bir kadının oldu mu?
İşte bu kadın seni senden daha çok sevip, sana senden daha çok değer veriyor. İşte bu kadın “seni seviyorum” demekten asla çekinmeyip bunu her söylediğinde yüreğinde anaforlar yaşıyor. İşte bu kadın, senin kadının olmakla gurur duyarken geleceğe dair planlar yapıyor. Ve işte bu kadın, seni canından daha çok seviyor …
İyi Bir Dost Nasıl Olur İyi bir arkadaş nasıl olmalı?
Dostluk, tek bir tanımı olmayan bir kavramdır. Paylaşmak, güvenmek, fedakârlık ve açık sözlülüktür.
Hayat, dümdüz bir yol değildir. Herkesin hayatında dönem dönem inişler ve çıkışlar vardır. Bu yüzden her gün mutlu ve neşeli olamayabiliriz. Bazı günler kendimizi mutsuz ve kötü hissederiz. Bugünlerde ise, en çok ihtiyaç duyduğumuz olan şey bir dosttur. Çünkü dostlarımızla sorunlarımızı ve problemlerimizi paylaşabiliriz; ama önemli olan gerçek bir dost bulabilmektir. Mutlu olduğunuz zaman yanınızda birçok insan bulabilirsiniz; peki ya mutsuz ve üzgün olduğunuzda da o insanlar yanınızda mıdır? İşte dostluk bir mum ışığına benzer, ortalığa karanlık hâkim olduğunda ancak belli olur.
Dostluk, bir insanla her gün telefonda 3-4 kez konuşmak, bir kişin hayatını ve yaşadıklarını derinlemesine bilmek değildir, ya da sürekli görüşmek de değildir. Başı gerçekten sıkıntıdaysa, yardıma koşacak ilk kişiysen, aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan işte bu gerçek dostluktur.
Dostluğun insan hayatındaki değeri bir ekmek, su kadar değerlidir. Artık kimsenin birbirine güveni kalmadığı şu zor hayatta gerçek bir dostumuz varsa eğer kıymetini bilmeliyiz. Çünkü arkadaş çok bulunur; ama dost zor bulunur.
Popüler güvenlik yazılımı şirketi Kaspersky, 2 yeni tehdidin varlığını açıkladı. Yeni virüslerin hedefinde Facebook hesabınız var.
Popüler güvenlik yazılımı şirketi Kaspersky, 2 yeni tehdidin varlığını açıkladı. Yeni virüslerin hedefinde Facebook hesabınız var. Bu virüsler nasıl çalışıyor? Anlatıyoruz.
Güvenlik yazılımı şirketi Kaspersky, internet kullanıcılarını ciddi anlamda tehdit eden iki yeni tehlikeyi duyurdu. Networm.Win32. Koobface. a ve Networm.Win32. Koobface. b olarak bilinen trojan, Facebook ve Myspace hesabınızı ele geçiriyor ve yoluna devam ediyor. Bu tehlikenin kurbanı olan kişi, hiçbir şeyin farkında olmuyor.
Nasıl Çalışıyor?
Facebook hesaplarına gözünü dikmiş olan Networm.Win32. Koobface. b, bir kez girdiği bilgisayardaki Facebook kullanıcılarının arkadaş listelerine mesajlar gönderiyor. Bu mesajlar, Paris Hilton gibi ünlülerin de aralarında bulunduğu magazin haberleri ile ilgili.
Mesaj içerisinde YouTube bağlantısı gibi görünen linke tıkladığınızda ise YouTube benzeri adresi olan bir Rus sitesine yönleniyorsunuz.
Videonun olduğu sitede size “Flash Player’ın sürümünün eski olduğu ve güncellemek isteyip istemediğiniz”” soruluyor. Onay verirseniz, trojan’in içinde olduğu dosya indiriliyor ve kuruluyor.
Böylece listeye yeni bir kurban daha eklenmiş oluyor ve sıra, bu kurbanın listesine geliyor.
Çete savaşları Facebook’un son zamanlarda epey popüler olan bir uygulamasıdır. Uygulamayı GiriÅŸ Yap | Facebook sayfasından profil sayfanıza ekleyin ve arkadaşlarınızla birlikte eğlenceli zaman geçirin.
Uygulama ile çete kurabilir, çetelere katılabilir; gangsterlik yaparak para ve popülerlik kazanıp en tepeye ulaşmaya çalışıyorsunuz.
Hırsızlık, gasp, kaçak silah taşımak ve korsan ürün satışı gibi görevlerle para kazanıp, bar, restorant, spor salonu gibi mekanlar satın alabilirsiniz. Tabii ki onları da diğer çete üyelerinden korumak zorundasınız.
facebook poker nasıl oynanır facebook poker hileleri facebook texas holdem poker facebook pokerde nasıl daha çok chip kazanılır
Facebook Poker Nasıl Oynanır?
Bildiğimiz pokerlerden daha değişik bir şekilde, her oyuncunun eline 2 tane kart vermek suretiyle yere de 5 kartın açılmasıyla oynan bir oyundur. Pokerdeki kuralların hepsi geçerlidir. Örnek vermek gerekirse;
*Full yapmak; Eğer elinizde iki tane aynı sayıdan varsa (7, 7) ve yere de iki tane daha aynı sayıdan açılırsa, toplam 4 kağıdınızda aynı olmuş olur ve kazanırsınız.
*Full Döper Yapmak; Mesela elinizde (Q, Q) var. Yerde ise Q, 7, 5, K, 10 var. Bu durumda 3 tane aynı sayınız olduğu için full döper yapmış olursunuz. “Sayılar örnektir.”
*Örneğin elimizdeki iki kağıtta kupa (2, 3) eğer yerede 3 tane kupa açılırsa toplam 5 kağıdınız kupa olacağı için renk yapmış olup oyundaki cipler sizin olur. (Yukarıdaki sayı örnektir. Başka bir oyuncuda yine 2 kupa ve daha büyük sayılar varsa, diğer oyuncu kazanır.) Bu yalnızca kupa için verilen bir örnek değildir. Maça, karo ve sinek içinde aynı kurallar geçerlidir.
*Kent veya sıra yapmak; Elinizdeki kağıtlar ardışık sayı ise (9, 10) veya ara kağıtlar (7, 10). Eğer yere de sayıların devamı yada tamamlayıcı açılırsa kent veya sıra yapmış olursunuz. Örneğin, elinizde (9, 10) var. Yerde açılan 5 kağıt içinde de (8, J, Q) var ise 5’li yapmış olursunuz. Tabi bu örnektir. 5’li sırayı farklı sayılarla da yapabilirsiniz.
*Döper; Eğer elinizdeki iki kağıtla yerdeki iki kağıt aynı olursa döper yapmış olursunuz. Örneğin elinizde (7, 10) var. Yerdeki 5 kağıt içinde de (7, 10) varsa döper yapmış olursunuz.
*Büyük sayı ile alma; Yere açılan kağıtlardan en büyük olan sayı elinizde var ise ve diğer oyuncularda o sayı yok ise kazanırsınız ama elinizdeki yerde açılan en büyük kağıdın başka oyuncularda da olma ihtimali olduğu için elinizdeki ikinci kağıdın büyük olmasıyla siz kazanırsınız. Eğer rakip oyuncuda sizin yan kağıdınızdan daha büyüğü varsa şansınıza küsün.
*Büyük kağıt ile alma; Eğer yere açılan kağıtlardan elinizde aynısı yok ve rakip oyuncularda da yok ise elinde sayısı en büyük olan oyuncu kazanır. Bu durumda yan kağıdın herhangi bir önemi yoktur. Örnek, yere açılan 5 kağıt (2, 4, 7, 10, K) sizin elinizde ise (A, J) var. Bu durumda (A) sizde olduğu için siz alırsınız.
Facebook Poker Nasıl Daha Çok chip Kazanabilirsiniz?
Öncelikle sağlam kağıtlar hariç emin olmadığınız kağıtlara girmeyin. Eğer yeri görme gibi bir imkanınız varsa görün ve poker nasıl oynanır makalemde yayınladığım gibi kurallar var ise ve birazda şansınız var ise büyük çipler kazanabilirsiniz. Ama dikkat edin kazanmaya başladıktan sonra bunun kaybetmesi de var. Nerde duracağınızı iyi bilin.
Texas Hold’em Pokerin en girişken ve dinamik versiyonu olarak bilinir.
FarmWilleye Nasıl Girilir FarmVille’e Girme Yolları
Facebook’un en çok oynanan oyunlarından biri olan FarmVille mahkeme kararı ilşe yasaklandı.Ama siz aşağıdaki adımları izleyerek rahat bir şekilde FarmWille oynamaya devam edebilirsiniz.
İlk olarak ağ bağlantılarıma girin.Ağ Bağlantıları penceresi açıldıktan sonra, Sol üst kısımda “ Ağ görevleri “ kısmının altında “ Ağ bağlantılarını görüntüle” seçeneğine tıklayın
Açılan pencerede bilgisayar resmine sağ tıkladıktan sonra, “ özellikler” i seçin. Hemen ardından karşınıza çıkan pencerede “İnternet iletişim kuralları” seçeneğine çift tıklayın.
karşınıza bir pencere çıkacak.Orada DNS sunucu adresini otoforumdas.netmatik olarak al işaretli olacaktır.Siz onu “Aşağıdaki DNS adreslerini kullan” olarak değiştirin ve aşağıdaki dns adreslerini girin.
Yeğlenen DNS Sunucusu : 208.67.222.222 Diğer DNS Sunucusu : 208.67.220.220
Bu dns adreslerini girdikten sonra tamam’a tıklayın tarayıcınızı kapatıp açın.Artık FarmVille oynayabilirsiniz.
Facebookta arama kutusunda yoville yazın entera basın. İlk sırada oyun çıkacak oradan view application diyin. Açılan sayfadan install this application tarzında bi yazı göreceksiniz. Sağda üstlerde oraya tıklayarak applicationa kayıt olup sonra açabilirsiniz. Oyunun açılması için bilgisayarınızda flash player olması gerekmekte.
Yoville oyununu duyanlarınız vardır eminim . Yoville nasıl oynanır , yoville nedir gibi sorular kafanızda oluştuysa bu soruların cevaplarını elimizden geldiğince vermeye çalışacağız. Öncelikle yoville facebook oyunları arasında en görsellerinden ve bi o kadar da zevkli oyunlardan biri. Yoville oyununda bir karakter olarak yaşıyorsunuz. Oyun yoville mahallesine geçiyor. Genel olarak oyunun amacı evinizi döşemek , en iyi döşenmiş eve sahip olmak. Bunun için fabrikada çalışıp para kazabilirsiniz. Ayrıca kumarhanesinden meydanına , pazarına kadar herşey var bu yovilleda . Üstelik oyundaki diğer oyuncularlada çok zevkli sohbet etmenizi sağlayan bir arayüzü var. Fakat arada bunu istismar edenlerde olmuyor değil ama olsun genel olarak çok güzel bir oyun. Oyunda haritadan istediğiniz yere gidebilirsiniz. Veya yanlardaki ok işareti ile yürüyebilirsiniz. Başkalarının kafasına tıklayarak onlara özel mesaj yollayabilirsiniz. Geri kalanı keşfetmekte sizlere kalmış. Her türlü sorununuzu bizlerle paylaşabilirsiniz.
Roller Coaster Kingdom Facebook Roller Coaster Kingdom Oyunu
Roller Coaster Kingdom oyunu Facebook ta yerini aldı aldı almasınada bu oyun hakkında şimdilik fazla bir bilgi bulunmamaktadır Roller Coaster Kingdom Zynga’nın Facebook kullanıcıları için yaptığı yeni oyunu tıpkı Firmville gibi popüler olması beklenmektedir. Roller Coaster Kingdom oyununda Lunapark kurup işletiyorsunuz, bu oyun Roller Coaster Tycoon’a çok benziyor. Şimdi herkesin merak ettiği konular şunlar olacak, (Roller Coaster Kingdom hileleri, Roller Coaster Kingdom nasıl oynanır, Roller Coaster Kingdom oyunu hakkında bilgiler, Roller Coaster Kingdom hile, Roller Coaster Kingdom oyunu hilesi nedir) evet bunlar oyun severler tarafında merakla beklenecek konular olacaktır. Bu oyun yaygınlaştıkça bu sorularda cevaplarını bulacak.Herkese iyi oyunlar.