Facebook Türkçe Kullan
Facebook Nasıl Türkçe Yapılır
Öncelikle Facebook‘a gidin. Facebook giriş sayfasında en altta dil seçeneklerini göreceksiniz. Oradan Türkçe’yi seçebilirsiniz.
Facebook Türkçe Kullan
Facebook Nasıl Türkçe Yapılır
Öncelikle Facebook‘a gidin. Facebook giriş sayfasında en altta dil seçeneklerini göreceksiniz. Oradan Türkçe’yi seçebilirsiniz.
Facebook Zaman Tüneli Giriş
Zaman Tüneli Facebook Giriş nasıl yapılır
Facebook Zaman Tüneli Giriş yapmak için aşağıdaki linke tıklayıp zaman tünelinin profilinizde uygulanmasına izin verebilirsiniz.
Facebook Zaman Tüneli Ayarları
Zaman Tüneli Ayarları nasıl yapılır
1) Varsayılan Gizlilik ayarında Özeli seçip sadece arkadaşlarım veya arkadaşlarımın arkadaşları gibi ayarlayabilirsin.
2) Nasıl Bağlantı Kurarsın seçeneğinin sağındaki Ayarları düzenleye tıkla.
Burada zaman tüneline kimler bir şey paylaşabilir
ve
Senin zaman tünelinde başkalarının gönderilerini kimler görebilir?
için ayar yap.
3) Eski Gönderilerinin Hedef Kitlesini Sınırla
Eski Gönderilerini Kimlerin Görebileceğini Yönet ayarlarında yine sadece arkadaşlarım veya belirli bir arkadaş grubunu seçebilirsin, sınırlı profil grubu yarattıysan onların görmesini engelleyebilirsin.
flickr nedir
flickr nasıl kullanılıyor
flickr kullanma klavuzu
İlk olarak Flickr nedir açıklama yaparak başlayalım. Flickr Dünyanın en büyük portallarından Yahoo’nun fotoğraf paylaşım programıdır.
Flickr Üyesi Olmak için yapmanız gerekenler:
Mevcut Yahoo hesabınızla bu siteden faydalanmanız mümkün . Senelik 30 dolar verirseniz Pro üyelik alıyorsunuz ve sınırsız fotoğraf yükleme hakkını oluyor . Gruplara fotoğraf yollama hakkınız 10 grupla sınırlıdır , 100mb gibi bir alanınız vardır ve bazı başka sınırlamalar .
Flickr profili nasıl oluşturulur :
Sisteme girer girmez sınırsız sayıda fotoğraf ekleyebilirsiniz. Dİlerseniz küçük boy , dilerseniz tam boy . Herhangi bir kısıtlama yok .
Yüklediğiniz fotoğrafları kategorize etmeniz de mümkün .
Flickr’e fotoğraf eklemek
Bu çok kolay bir işlem aslında. Ama izlenen , izlenme sayısına ulaşan fotoğraflar için biraz uğraşmalısınız. Yani fotoğrafları biraz süslemek , arama motorlarında izlenir hale getirmek gerekir.
Bunun için de TAG dediğimiz araçlar var. Her fotoğrafınıza onu mümkün olduğunca tanıtır TAG eklemek çok faydalıdır .
Örneğin Eos 40D ile Tamron 17-50 kullanarak çektiğim bir Karadeniz manzarası için ;
-Canon Eos 40D ,
-Tamron 17-50 f2.8
-Landscape
-View
-Sky
gibi taglar eklemek faydalıdır.
Kullanıcılarla irtibata geçmek :
Flickr sistemini bir süre kullanınca size mailler gelmeye başlar. Herhangi bir kullanıcı sizi arkadaş listesine eklemek isteyebilir. Bunu siz de sıklıkla yapın . Ne kadar çok arkadaşınız varsa o kadar çok paylaşım anlamına gelir bu ….
Bunun dışında beğendiğiniz fotoğrafları favori listenize ekleyebilirsiniz.
Flickr Üyelik,
Flickr Üye Olmak için,
Flickr nasıl Üye Olunur
Flickr’a üye olmak için yapmanız gereken bir Yahoo e-mail hesabı sahibi olmak.
Yahoo hesabınız varsa, kayıt olmanıza gerek yoktur.
Şayet Yahoo mail hesabınız varsa, Flickr’a Yahoo kullanıcı adı ve şifrenizle doğrudan doğruya giriş yapabilirsiniz.. Yahoo hesabınız yoksa, bir Yahoo e-mail hesabı almalısınız. Daha sonra, Flickr ana sayfasından “Sign in” linkine tıklayarak, giriş yapabilirsiniz.
My Space’e nasıl müzik eklenir?
Myspace müzik ekleme,
Myspace şarkı nasıl yüklenir,
sayfanıza girdiğinizde en üstte Music yazıyor. Ona tıklayın. Açılan sayfada sağda Search yani Ara kutusu var. Sanatçının / grubun adını doğru şekilde yazın ve aratın.
Şimdi grubun fotoğrafına tıklayıp sayfasına gittik. Sayfada çalan kutu gördüğünüzde şarkı isimlerini de göreceksiniz. Gezdiğiniz sayfaların tümü için geçerli bu. Sevdiğiniz bir şarkıyı kendi sitenize eklemek çok kolay. Sadece Şarkı adının altındaki Add (ekle) düğmesine basın. Sonraki sayfada onay vermeniz yeterli olacak.
Amasya şiir,
Amasya ile ilgili şiir
Amasya Mektupları
I.
nasıl tanınabilir yüzüm seninle
böyle bırakıp gittin ya beni
dalgın bir kuğuydum, oyalanmadın
sesinin rengine hapsettin beni.
ve şimdi bir büyük anısın sokaklarımda.
nasıl tanınabilir yüzxüm seninle
ıtır kokusu toprağındayım
kapılara paslı kilit vurmuşlar
sarıya boyamışlar evlerimizi
sanki güvercinsin, kanadındayım.
ve bir turuncu kandil kovalar beni.
nasıl tanınabilir yüzüm seninle
bir kış odasında vuruldum ağır
bu yaralar şu kalbime musallat
işte gidiyorum açıyor zakkum.
yüzüme baktıkça çağırıyorum seni.
II.
her şey seninle şimdi, masum ve dilsiz
öyle çıkıyoruz yukarılara
ağzın, ötelerin şelalesidir
saçlarına kar değmemeiş daha ne?
ellerinden tutayım bırakma beni.
sesin okunuyor su çırpıntısından.
her şey seninle şimdi, karanlık kışla
gömleğime değen berrak bir türkü
al al götür beni akşamlarına
gideceğim adres yeni değil ki
oralarda selvi, bir kaç menekşe.
ihanet sıçrıyor ak gerdanından.
her şey dağılıyor seninle şimdi.
ah! künhüne vardığım sırlarım bitti
yüzünle sınandım, senin yüzünle
yalnız tasan kaldı bana, hafifliğinden
bir su kenarında akan gözlerim
ayrılık topluyor dudaklarından.
III.
derler ki imlası kırık kaderin
içinden geçermiş ferhatın kahrı
ya ben sana nasıl gelirim şirin
bulutun içinden rüzgar sesinden
ya ben sana nasıl gelirim ferhat
kalbimdeki ırmak sakinliğinden.
derler ki goncası açmaz bir aşkın
kapıları örtük olurmuş he mi?
mermere yazılan harfler kaybolur
yağmur düşer sızlanırmış karanfil
ben böyle bekliyorum yollarda, gülüm
imlası kırık kalbimle seni.
Cafer Turaç
Kısa Ölüm Şiirleri,
Ölüm ile ilgili Şiirler Kısa,
Ölüm Hakkında Kısa Şiirler
Sanatkârın Ölümü Şiiri
Gitti gelmez bahar yeli;
Şarkılar yarıda kaldı.
Bütün bahçeler kilitli;
Anahtar Tanrıda kaldı.
Geldi çattı en son ölmek.
Ne bir yemiş, ne bir çiçek;
Yanıyor güneşte petek;
Bütün bal arıda kaldı.
Cahit Sıtkı Tarancı
Korktuğum Şey
Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.
Sular kesildi çeşmelerden;
Nerden dolacak bu taş nerden,
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmayan ejderha?
Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha.
Cahit Sıtkı Tarancı
Fâni Dünya
İlk günden alıştığımız emektar aydınlık,
Anne yüzünde, dost yüzünde, evlat yüzünde;
Her sabah başlayan şeye doymadık,
Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.
Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
Başımız darda kalınca el açtığımız yer;
Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.
Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz;
Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,
Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz.
Cahit Sıtkı Tarancı
Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
– Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Cahit Sıtkı Tarancı
Ölü
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada ölecegim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarim, saçlarim ve her seyim.
Ölüler namina, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balik;
Müslüman degil miyim, hasa,
Fakat istemiyorum, kalabalik.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sizlamasin karanligim havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayim,
Ki bütün azalarim hülyada.
Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzakligimi.
Yikamasinlar vücudumu, yikamasinlar,
Çilginca seviyorum sicakligimi…
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum… Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum… Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda…
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz
ama umutlu hasretine… Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor… Bir çocuk gibi
isteklerimi bastıramıyorum… Çalmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum… Bende olan seni,
hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum…
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı…
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım
anılarım dışında… Isınabilmek için onlara sarılıyorum…
Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye
çalışıyorum… Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı…
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu… Gözlerini aç desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım
falıma… Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda… Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil…
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında… Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum…
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor… Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana…
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda… Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi…
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana…
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım… Ayak uyduramadım
yorgunluğuna… Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım…
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan… Ama! En çok da imkânsızın oldum…
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum… İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum… Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum…
Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan
bir anı oldum… Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken
belki de hiçbir şeyin oldum… Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim…
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk… Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum… Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum…
Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi… Suskunluğun en büyük silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak…
Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor …
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor… Görüyorsun işte, aşk’a ve sana ihanet etmiyorum
benim kırgınlığım aşk’a… Sen üstüne alındın…
Pelin Onay
Bir Demet Hüzün Bıraktı Bende
Bana her bakışın aşk bulaştırdı üzerime,
Senin için umutlar büyüttüm çocuksu düşlerimde,
Sana gelirken yüreğimde umut vardı.
Şimdi bir demet hüzün bıraktın bende…
İlk yıkılışım değil bu,
İlk hayal kırıklığı,
İlk kaybediş değil.
Mavi bir göğü olmadı hayallerimin,
Sen yüreğimi çaldın hırsız gözlerinle.
Bana kaldı hayat denilen intihar,
Bir demet hüzün bıraktın yüreğimde…
Oysa ben avuç avuç sevgi topladım yürüdüğün yollardan.
Görmedin sana titreyen dalı,
Yollarına serdiğim gençliğimin üzerine basıp geçtin…
Sen mahrem düşlerimi çaldın benim.
Dar günlere saklanmış umutlarımı,
El gün için biriktirilmiş tebessümlerimi,
Biliyorsun,
Herkesin saklanmış bir yarası vardır hayatta..
Sen bütün yaralarımı sattın çarşı-pazar,
Zaten yaralıydı yüreğimde, bir de sen…
Bir demet hüzün bıraktın bende…
Söyle neden?
Neden beni katladın üçe dörde?
Yüze beşyüze neden böldün beni?
Bir han gibi kilit vurdun yüreğime,
Neden bir demet hüzün bıraktın bende…?
Belki de ucuz kahramanlar gerek sana,
Ben yüreğimi bir kartvizit gibi yakamda taşımam ki…
Cebimde bozuk para değildir ki aşk…
Bir yanım çocuk masumluğudur bu yüzden,
Bir yanım baba merhameti…
Ben seni gerekçesiz ve neticesiz sevdim.
Ve nasıl sevmişsem seni,
Böyle dolu dizgin,
Ulu orta,
Öylece hüzne belenmişim işte!
Bir demet hüzün oldun bende…
Sen çocuksu düşlerimin katili,
Başı sonu belli bir cinayetin meçhul maktülü.
Üşüttün beni ateşlerde,
Yağmurlarda yaktın.
Hüzün oldun…
Bundan sonra ihlal ediyorum yürek yasalarını
ve ilan ediyorum.
Gülüm.
Sen bir demet hüzünsün yüreğimde büyüttüğüm…
Bak senin için şiir doldu gözlerim,
Şairce ağlayacağım.
madem ki; söndürdün lambaları,
O zaman yakma!
Karanlığına alışacağım…
-Alıntı-
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim…
Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.
Ama hiç kimse / kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim….
Tesadüf ya, yıllardan sonra seni tekrardan gördüm
Geçen gün, geçen zaman seni ne çok değiştirmiş
Elin elini tutmuş bir de erkek çocuk gördüm
Demek ki son aşkın şirin bir meyvesini vermiş
Otuz metre ileriden aheslice yürüdünüz
Bir an dayanamayıp, koşup gelmek istedim
Lakin, siz ne benim karım, ne de çocuğumdunuz
Ve herşeyden habersiz yürüdünüz sakin sakin
Çocuğun da sana benziyor, senin kadar güzel
Saçları siyah, yanağı al…Burnu sen değilsin
Görmedim ama, belki de babasına çekmiş
Bırak şimdi babasını ..Sen, hala çok güzelsin
Hani bizim de böyle çocuğumuz olacaktı
Hani kaşları saçları sana, burnu da bana
Hani gözü sana, eli bana benzeyecekti
Hani, elinden tutup gezdirecektik parkları
Böyle olmadı bir tanem, böyle olmamalıydı
Yine geldiğim gibi, geri gitmek zorundayım
Sen ellerin olmuşsun, benim umudum kalmadı
Gitmeliyim bir tanem, burada kalmamalıyım
Sen unut beni, unut aramızda geçenleri
Beni nasıl da seviyordun, öyle sev onları
Kocanı sev, çocuğunu sev, koy kenara beni
Ben unutmalıyım, unutmalıyım buraları
Yalnız! ..Belki bir gün, ölüm haberimi duyarsan
Mezarıma beklerim, unutma seni beklerim
Gül gibi yanaklarını toprağıma koyarsan
Mezarda bile onu gözyaşlarımla beslerim
Bu adam neyin oluyordu diye sorarlarsa
Sevdalımdı de, ben aşağıda seni dinlerim
O’nu bu kadar da çok mu seviyordun derlerse
Sevdamla öldürecek kadar demeni beklerim
Alıntıdır
Öyle İçimdesin Ki
Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.
Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?
Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.
Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.
Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.
Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.
“Yine zamansız yağmurlar” dedim, “Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim, “Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?” dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.
Neler yazmışım diye merakımdan.
Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
SEVDAYA MI TUTULDUM
Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
YALNIZLIK ŞİİRİ
Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.
3 Kıtalık Aşk Şiirleri
En Güzel Aşk Şiirleri 3 Kıtalık
Sen ve Ben
Sen: Sevgisin yüreğimde taşıdığım
Sen: Gül goncasısın her gün kokladığım
Sen: Yüreğimde yanıveren ateşsin
Sen: Yüzüne bakmaya doyamadığım
Ben: Bütün sevgimi sana vereceğim
Ben: Yollarına gülleri sereceğim
Ben: Yüzünü bir gün bile göremezsem
Ben: Senin için mecnuna döneceğim
Sen: Karlı dağlarımda açmış çiçeksin
Sen: Çiçekli kırlarda ki kelebeksin
Sen: Hiçbir zaman yakalayamadığım
Sen: Eşi bulunmaz kanatsız meleksin
Hikaye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hâlâ koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hâlâ koynumda resmin
Gün akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın “merhaba” demeyi
ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hâlâ koynumda resmin
AŞKIM
Seni seviyorum aşkım
Her ne kadar sana anlatamasamda
Seni seviyorum
Sen de beni sevdiğini söylüyorsun
Korkuyorum aşkım
Sana inanmaktan korkuyorum
Sonu nasıl olacak sanıyorsun ki
HHer ne kadar sevdiğimizi söylesekte
Engeller var aşkım
AŞKIN TARİFİ
Mevsim sonbahar
Hafif yağmurlu bir günün akşamı
Yıldızlar parlak
Meydan okuyorduk adeta
Geçip giden zamana
Şavaşıyoduk sanki
Hep birlikte olabilmek adına
Sevgimizin aşkımızın adına
Nasıl anlatılabilirdi ki başka
Bu aşkın tarifi
Nasıl yaşanırdı acaba
Bundan daha görkemli, daha gösterişli
Titreyen iki bedende, tek yürek
Soğuktan üşüyen ellerimiz
SENİ SEVİYORUM AŞKIM