Posts Tagged ‘odası’

Etnografya Müzesi İzmir

Perşembe, Haziran 21st, 2012

İzmir Etnografya Müzesi,
izmir etnografya müzesi hakkında bilgi,
izmir etnografya müzesinde neler sergilenmektedir

Etnografya Müzesi İzmir

İzmir Etnografya Müzesi Binası, 19. yüzyılda Neoklasik tarzda, meyilli bir teras üzerine inşa edilmiştir. Bunun 1831 yılında ilkin hastane olarak (St Roch Hastanesi) kullanıldığı; 1845 yılında Fransızlar tarafından onarılarak fakir Hıristiyan aileleri için bir bakımevine dönüştürüldüğü bilinmektedir. Aynı bina daha sonra hıfzısıhha müessesesi ve sağlık müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmıştır. 2 Aralık 1984 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na etnografya müzesi olarak düzenlenmek üzere devredilmiştir.

Etnografya Müzesinin Tarihsel Geçmişi ve Kuruluşu

İzmir’de etnografik eserler 29 Ekim 1978 tarihinden itibaren İzmir Atatürk ve Etnografya Müzesi’nin alt katında teşhir edilmekte idi. Daha sonra 1985-1987 yıllarında restore edilen eski sağlık müdürlüğü binası etnografya müzesi olarak hizmete sunulmuştur.

Etnografik eserler, depolarda teşhire sunulmayan diğer eserler ve çevre müze müdürlüklerinden devrolunan etnografik eserlerle birlikte teşhir ve tanzim edilmiştir.

Müze binası zemin kat üzerine üç katlı olarak inşa edilmiştir. 1. ve 2. katları teşhir salonları 3. kat depo, laboratuvar, fotoğraf stüdyosu ve büro olarak hizmete sunulmuştur.

Teşhirinde İzmir ve yöresinin 19. Yüzyıl’daki sosyal yaşamından kesitler verilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle, endüstrileşme ile birlikte bugün artık yok olmaya yüz tutmuş, tenekecilik, nalıncılık, çömlekçilik, gözboncukçuluğu, tahta baskıcılık, halı dokumacılığı, urgancılık, keçecilik ve seraciye gibi el sanatlarımız sergilenerek tanıtılmaktadır.

1. Kat Teşhiri: Sağda 1. bölümde: 19. Yüzyıl misafir odası, el işlemeleri, hamam takımları ile 2. bölümde: Gözboncuğu fırını ve örnekleri, İzmir İli’nin ilk Türk eczanesi (İttihat Eczanesi), keçecilik, nalıncık ve tenekecilik sergilenmiştir. İzmir’in meşhur şerbetçisi (Demirhindi) bu bölümde yaşadığı yüzyıldan ziyaretçilere teşhir edilmektedir. 3. bölümde: Menemen çömlek çarkı ve mamülleri, saraciye, deve ve deve güreşleri, halk oyunları, efe ve efe giysileri tanıtılmıştır. Salonların iç kısımlarında yer alan koridordaki gömme vitrinlerde para keseleri, sedef kakmalı eşyalar, cam ve el işlemeleri teşhir edilmiştir.

2. Kat Teşhiri: 1. bölümde: 19. yüzyıl gelin odası, gelinliklerin vitrini, oturma odası, sünnet odası ve mutfak malzemeleri, 2. bölümde: Ege Bölgesi gelin başları, kadın süs eşyaları, Osmanlı Devri sikkeleri, el yazması kitaplar ve yazı takımları teşhir edilmiştir.

Halit Rıfat Paşa Caddesi, 3. Konak
Tel : (0232) 489 07 96

Pazartesi dışında her gün, kışın 08.30-12.30/13.30-17.30, yazın 08.30-17.30 saatlerinde ziyarete açıktır.

kaynak

Etnografya Müzesi Kocaeli

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Kocaeli Etnografya Müzesi
Etnografya Müzesi İzmit,
Kocaeli – İzmit Etnografya Müzesi hakkında bilgi

İzmit (Kocaeli) Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

1774 yılında İzmit’te inşa edilmiş olan Müze-ev niteliğini taşıyan konakta baş oda, yemek odası, gelin odası gibi düzenlemelerin yanı sıra, bölgenin kültürünü yansıtan etnografik nitelikte eserler sergilenmektedir.

Konak, 29.09.1987 tarihinde Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Kocaeli Etnografya Müzesi Adres: Veli Ahmet Mah. Kocaeli
EtnografyaMüze Tel : (+90-262) 324 25 38
Ziyaret Saatleri : 08.30-16.30
Ziyarete açık günler : Pazartesi hariç; hergün

Yılbaşında Ağva 2012

Perşembe, Haziran 21st, 2012

2012 yılbaşında Ağva
ağva yılbaşı 2012 otelleri

Yılbaşını Şile Ağva’da geçirmek isteyenler için Ağva’da konaklayacağınız otellerin listesi..
Bir zamanlar şirin balıkçı kasabası olan Ağva, Çanak ve Göksu dereleri arasında yer alıyor.
Ağva otel fiyatları 2012 yılında da birçok seçenek sunuyor tatilcilere. Konfor çeşitliliği ile her kesime hitap eden Şile Ağva otelleri, 2012 Ağva otel fiyatları

  • Piccolo Mondo Hotel

Göksu Deresi kıyısında üç katlı ve Avusturya mimarisinden izler taşıyan Piccolo Mondo, İtalyanca “Küçük Dünya” anlamına gelmekte… Halen toplam 20 odası bulunan otelde odaların bazıları nehir, bazıları da dağ manzaralı… Odaların hepsinde cibinlikli yatak, duşakabin banyo ve 10 odada balkon bulunmakta…

Tel : (216) 721 73 79
Faks : (216) 721 73 80
Web : piccolo mondo

  • Tranquilla Nehir Evi

Tamamı kütükten inşa edilmiş Tranquilla Nehir Evi, Göksu Deresi kıyısında, bir elma bahçesi üzerine kurulu.

Tranquilla kelimesi “Sakinlik, sessizlik” anlamına sahip…. Tümüyle doğal malzemelerden inşa edilen Tranquilla’da toplam 10 adet bağımsız girişli konuk evi bulunmakta…
Tel : (216) 721 73 77
Web : Tranquilla Nehir Evi

  • Riverside Club

Göksu Deresinin her iki kıyısında bulunan ve mimari açıdan birbirine benzemeyen üç ayrı tesisi ile Riverside Club ziyaretçilerine bir çok oda alternatifi sunuyor. Odalarda Banyo-tuvalet, telefon, klima, minibar, saç kurutma makinesi, merkezi müzik sistemi yer almakta… Büyük şileplerin tahliye sandallarından biri de gezi teknesi olarak hizmet veriyor. Tesiste ayrıca havuz, şömineli restoran, iskele restoran, toplantı salonu ve Jazz Bar bulunmakta.
Tel : (216) 721 82 93
Faks : (216) 721 71 35
Web : Ağva Riverside Club

  • Yeşilçay Tatil Köyü

Göksu Deresinin kıyısında yer almasına rağmen ismini Ağva’nın diğer nehrinden alan Yeşilçay Tatil Köyü, 101 yataklı kapasitesi, tümüyle akşap kullanılarak inşa edilmiş özgün mimarisi ve iyi hizmet veren restoranı ile dikkat çekiyor.

Tümüyle verandalı ve balkonlu 39 odanın hepsinde telefon, duşakabin banyo, saç kurutma makinesi mevcut… Ayrıca 60 kişilik bir konferans salonu da tesisin bünyesinde bulunmakta…
Tel : (216) 721 73 48
Faks : (216) 721 73 51
GSM : (536) 436 55 64
Web : Yeşilçay Tatil köyü

  • Acqua Verde

Göksu Nehrinin karşı kıyısında yer aldığı için tesise ulaşımı sal ile sağlanan Acqua Verde, toplam 27 klimalı oda, 50 yatak (18 standart, 1 suit, 8 bungalow) ile müşterilerine hizmet vermektedir. Acqua Verde, İtalyanca “Yeşil Su” anlamına gelmektedir.

Tesiste ayrıca cepheli iskele, kapalı yüzme havuzu, şömineli bar, veranda, şömineli T.V. odası, şömineli restoran bulunmakta….
Tel : (216) 721 71 43
GSM : (532) 321 86 21
Web : Acqua Verde

  • Greenline Guest House

Greenline Ağva’nın hemen girişinde geniş bir bahçe içerisinde nehre geniş cephesiyle yer alıyor. Nehir manzaralı, balkonlu odalarında 51 ekran TV, uydu yayını, telefon, duşakabin, saç kurutması mevcut… Bahçe gelen misafirlerin dinlenmeleri düşünülenerek minder ve şezlong ağırlıklı olarak dekor edilmiş… Tesiste toplam 14 oda bulunmakta…

Tesis, odaların yer aldığı 3 katlı motel binası, şömineli kapalı restoran, iskele restoranttan oluşmakta…
Tel : (216) 721 84 91
Faks : (216) 721 74 39
Web : Greenline Guest House

  • Ekoland

Genelin aksine nehir kenarına değil de Kurfallı Köyü’nde çam ağaçları arasında yerleşmiş ahşaptan yapılma 9 Standart, 4 süite(jakuzili) toplam 13 odası bulunan Ekoland, 26 yatak kapasiteli…

Odalarda balkon ve 24 saat sıcak su mevcut… Sabah kahvaltısında tümü köy ürünlerinden oluşan malzemeler sunulmakta…
Tel : (216) 721 85 50
GSM : (532) 527 62 80
Web : Ekoland Otel

  • Shelale Otel

8 adet tek katlı ahşap müstakil bungalow (bunların 4 tanesi şöminelidir) ile 5 adet otel odasından ibaret toplam 13 oda ve 34 yatak kapasitesi ile Göksu Nehri kıyısında yer alan Shelale Otel’de restoran, iskele, nehir üstü balkon, mini bar, masa tenisi, mini basket sahası, yüzme havuzu, kış bahçesi ve bir şelale bulunmakta…
Tel : (216) 721 74 66
Faks : (216) 721 74 68
GSM : (541) 721 74 66
Web : shelale otel

  • Hotel Zambak

Göksu Nehrinin denizle birleşirken oluşturduğu deltada yer alan Hotel Zambak, 135 kişilik bir restorana sahip… Bar, kafeterya, oturma köşesi, teras otelin diğer bölümleri…

Denize sıfır konumda bulunan tesiste Standart Oda, Lux Oda, Super Lux Oda, Apart Villa ve Lux Apart gibi konaklama seçenekleri vardır. Odalarda, oda seçeneğine göre klima, jakuzi, TV ve saç kurutma makinesi bulunmakta…
Tel : (216) 721 74 09
Faks : (216) 721 74 08
Web : HOTEL ZAMBAK

  • Orman Evi

Ağva’da isminden de anlaşılacağı gibi bir orman içerisinde kurulu olan tesisin 8 odası olup, odalarda sıcak su ve oda servisi hizmeti bulunmaktadır.

Köy ürünlerinden oluşan sabah kahvaltısı yapabileceğiniz otelde ayrıca bir açık havuz da bulunmaktadır. Otel, denize 100 metre uzaklıktadır.
Tel : (216) 721 74 18
Faks :
GSM : (532) 212 90 10
Web : Ormanevi

  • Park Mandalin

Göksu deresinin kıyısında birbirinden bağımsız 3 binadan oluşan Park Mandalin, ahşap iskelesi, güneşlenme alanı, şirin restoranı, yemyeşil bahçesi ile küçük bir aile işletmesi.

Adını bahçesinde bulunan karadeniz tipi mandalina fidanlarından alan motel 11 oda, 25 yatak kapasiteli. Odaların tamamında banyo,mini bar ve TV mevcut.
Tel : (216) 721 82 05
Faks : (216) 721 72 60
GSM : 531) 832 54 54
Web : Park Mandalin

Türkiyenin En Güzel Evleri

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Türkiyenin En Güzel müze Evleri
Türkiyedeki En Güzel Evler

ÇAKIROĞLU KONAĞI (Birgi, Ödemiş)

Ağa, İzmirli ve İstanbullu hanımları hasret çekmesin diye iki şehrin resmini yaptırdı

Çakıroğlu Konağı’na yolunuzun düşmesini beklemeyin, yolunuzu düşürün. İzmir’e yaklaşık 120 kilometre mesafede, Bozdağ’ın eteklerindeki Birgi, 15’inci yüzyıl başlarında Osmanlıların eline geçmiş. Özellikle 15 ve 16’ncı yüzyıllarda Anadolu’daki önemli kültür, sanat merkezlerinden biri olmuş. 16’ncı yüzyıldan itibaren önemini yitirmeye başlamışsa da, sahip olduğu kültür mirasının büyük kısmını korumayı başarmış. Bu şirin kasabada Aydınoğulları ve Osmanlı dönemini günümüzde yaşatan çok sayıda güzel tarihi bina bulunuyor. Bugüne ulaşabilmiş en önemli eserlerden biri Çakıroğlu Konağı. Üç katlı bina 1761’de Şerif Ali Ağa tarafından yaptırılmış ancak konağın renkli ve zengin süslemelerine bakanlar 19’uncu yüzyılda elden geçtiğini hemen anlıyor. Ahşap malzemenin kullanıldığı yapının her katındaki biri düz, biri kemerli ve vitraylı iki sıra pencere ile konağın dış yüzeyini kaplayan boyalı bezekler görenlerin ilk dikkatini çeken detaylar. Gezerken, duvarlar ve tavanları süsleyen kalem işlerine ilgi göstermeyi unutmayın, ait oldukları sanatın zarif örnekleri arasında sayılıyorlar. Konak, döneminin tüm özelliklerini yansıtan bir sivil mimari örneği. Geniş bir iç bahçesi var ve zemin kat taşlık, mutfak, hizmetçi odaları, misafir bekleme odası ile ahır ve samanlık için ayrılmış. İkinci kat kışlık olarak kullanıldığı için alçak tavanlı, bu yüzden ara kat olarak da tanımlanıyor. Burada bütün odaların açıldığı geniş bir salon karşılıyor sizi. Kışın ısıtma için şömine yapılmış. Bir iç merdivenle çıkılan daha yüksek tavanlı üst kat yazlık olarak kullanılıyormuş. Tavan ve duvarları süsleyen bitki ve meyve motiflerine dikkat edin, o dönem sanatının tüm zarafetini taşıyorlar. Bu katta misafirleri karşılayan iki panonun ilginç bir hikayesi var; konağın sahibi biri İstanbullu diğeri İzmirli iki hanımla evlenmiş. Eşlerinin hasret çekmesini önlemek için de her iki şehrin resmini yaptırmış. Konağı gezdirenlere bu düşünceli beyefendinin o zamanlar geçerli olan “dört hak” anlayışıyla iki hanımla aynı zamanda mı evli olduğunu, yoksa birini kaybettikten sonra mı diğeriyle evlendiğini sorduk ama ne yazık ki cevap üzerinde kimse ortak bir fikre varamadı. Ev 1950 senesine kadar konut olarak kullanılmış. Daha sonra Kültür Bakanlığı binayı devralmış. Aslına sadık kalınarak elden geçirilen konak, 1995 yılında ziyarete açıldı, geçen yıl restore edildi.

LATİFOĞLU KONAĞI (Tokat)

Tavan ve duvarlardaki ahşap işçiliği oya gibi

Bu harika Osmanlı evi Anadolu’daki konakların hemen hepsinden en güzel özellikleri bünyesinde toplamış. 19’uncu yüzyıla ait olan L planlı iki katlı yapı, o tarihlerde zenginlerce yaptırılan konakların tipik örneği. Son derece zarif ahşap işçiliği ve alaturka kiremitli çatısı binaya yaklaşırken ilk dikkati çeken özellikler. Geniş ve özenle düzenlenmiş avlusunda bir de havuzu var. Aşağı katta tüm donanımıyla birlikte, bu tür evlerin karakteristiği olan mutfağı görebilirsiniz. Henüz yukarı çıkmamışken, aynı kattaki hamama da bir göz atın. Soğuk, ılık ve sıcak bölümlerinden oluşan hamam evin en ilginç bölümlerinden biri. Bu katı beğendiyseniz bir de üst katı deneyin çünkü evin en güzel kısımları sizi orada bekliyor. İkinci kat, haremlik, selamlık ve yatak odalarına ayrılmış. Kalem işleri ve çeşitli motiflerle süslenen bu kat ev sakinlerinin hayatını şenlendirirken, sanki gelen misafirleri de eve hayran bırakmak üzere tasarlanmış. Kapılar ve dolap kapaklarındaki ince ahşap oymalarla duvarlar ve tavanlardaki işçilik Anadolu kadınının göz nuru akıtarak yaptığı oyalar ile yarışacak nitelikte. Havuz başı odası ise kendi konseptine yaraşır şekilde çiçek motifleriyle donatılmış. İstanbul’u tasvir eden panolar yöre zengininin büyük şehre olan özlemini anlatıyor gibi. Bu kattaki bir oda ise “evin mücevheri” unvanını fazlasıyla hak ediyor. Paşa Odası ailenin erkek üyelerinin bir araya toplandığı ve misafirlerin kabul edildiği yer. Odanın etrafı açılınca yatak olan sedirlerle çevrilmiş, o dönemlerde keten çarşaflar yüklüklerde saklanırmış. Paşa Odası’nı süslemede kullanılan barok detaylar, çeşitli bezemeler, vitraylar ve tepe pencereleri gözünüzden kaçmayacak. Tepe pencerelerinde göreceğiniz motifler ise o dönem süsleme sanatında sıkça kullanılan Mühr-ü Süleyman motifleri. Davut Yıldızı’nı anımsatan Mühr-ü Süleyman akla bir atasözünü getiriyor: “Mühür kimdeyse Süleyman odur.” 1990 yılında ziyarete açılan müze evde, geçmişte yörede halkın günlük yaşamda kullandığı bazı aletler de sergileniyor.

MEMİŞ AĞA KONAĞI (Sürmene, Trabzon)

Ağa odasının tavanı rüzgarda dönüyor

Trabzon’dan Rize’ye doğru giderken ana yolun yanında devasa bir kayalığın üzerinde göreceksiniz bu etkileyici evi. Sürmene ilçesinin Kastel köyünde bulunan yapı, zaman içinde köyle özdeşleşip halk arasında “Kastel” olarak adlandırılmış. Kimi vakur duruşundan ötürü kimi de kullanılan taş malzemenin yaptığı çağrışımdan olacak, görenlerin çoğu bu konağı kaleye benzetiyor. Eve yaklaşırken saçaklarının dışarıya normalden fazla uzandığını fark edeceksiniz. Bu saçakların görevi, evi bölgenin aşırı yağmurlarından korumak. Taş ve aralıklı iksa ile inşa edilen konağın zemin katındaki zindan o dönem suçlularının korkulu rüyasıymış. Zemin kat ayrıca mutfağa ve kilere de ev sahipliği yapıyor. Mutfağın her iki yanında göreceğiniz odalar ise burada çalışanlara ayrılmış. Hane halkının asıl yaşam alanı üzeri süsle kaplanmış bir merdivenle çıkacağınız birinci kat. Haremlik ve selamlığa ait odalar bu katta bulunuyor. Binaya halk arasında “Döner Tavanlı Konak” adının verilme sebebini de bu kattaki odalardan birinde göreceksiniz. Odanın tavanına bir milin etrafında dönen bir parça yerleştirilmiş. Çatının dışına çıkan milin esen rüzgarla dönmesi ve bir pervane gibi odayı serinletmesi sağlanıyormuş. Tavandaki bu parça odanın dekorasyonuyla uyumlu olacak şekilde aynı süslemelerle bezenmiş. Hemen bütün Anadolu konaklarında olduğu gibi burada da bir “Baş Oda” var elbette. Taş oymalı şömine ve dolapla duvarlardaki renkli süslemeler ve tavandaki ahşap kabartmalar evin reisinin önemi ve gücünü de yansıtıyor. Süslemelerin nispeten daha sade olduğu odanın ise evin hanımlarına ayrıldığı düşünülüyor. Ahşap bezeme sanatı cömertçe kullanılmış konakta, kapı kolları, pencere parmaklıkları bile bu sanatın tüm inceliklerinden nasibini almış. Konağın dekorasyonunda görev alan çiçek ve meyve freskleri de göz kamaştırıyor. Binadaki özel hamam sisteminin bir görevi de merkezi ısıtmayı sağlamakmış. Konağı gezebilmek için görevliyi bulmanız gerektiğini unutmayın.

GÜPGÜPOĞLU KONAĞI (Kayseri)

Bursalı ustalar süslemelerinde Memlük sanatından esinlenmişti

Eski Kayseri’nin yüksek bazalt duvarlar arkasındaki tarihi evlerinde mermer ve ahşap gibi malzemelerin nasıl dantel gibi işlenebileceğini görmeye hazır olun. Tarihi 15’inci yüzyıl başlarına kadar uzanan bu muhteşem konak, şair, bestekar ve hükümet görevlisi Ahmet Mithat Güpgüpoğlu’na ev sahipliği yapmış. Yapıldığı dönemde Mısır’da hüküm süren Memlüklerin sanatından izler taşıyan konak, 19’uncu yüzyıl aile hayatına da ışık tutuyor. Binada kullanılan kesme taşlardaki üslup bizi Bursalı ustalara götürüyor, konağı yapan ustanın Bursalı olduğunu yazan kayıtlar da bu bilgiyi doğruluyor. Haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşan konak sedef kakmalar, yerden tavana kadar yükselen ahşap oymalar ve renkli bezemelerle misafirlerini kendine hayran bırakıyor. Güzelliğiyle günümüz Kayseri mimarisinden dağlar kadar uzakta olan yapı restore edildikten sonra 1995 yılında müze olarak halka açılmış. Müzede eskiden günlük hayatta kullanılan eşyaların yanı sıra yöresel kadın ve erkek kıyafetleri de sergileniyor. Odalardan birinde Osmanlı dönemi sikkeleri, halıları ve el yazmaları, bahçede ise mezar taşları koleksiyonu görülebilir.


HACI ABDULLAH BEY KONAĞI (Savur, Mardin)

Savur’un şahin yuvası

Savur çoğu zaman ziyaretçilerin gözünden kaçan küçük ve şirin bir ilçe. Sırtını dağa yaslayan yerleşim bir kültür beşiği, tarihi Hititlere kadar uzanıyor. Üzüm, kiraz ve fındık da dahil olmak üzere hemen her türlü ürünün yetişebildiği bir ilçe olan Savur’un bir sürprizi daha var: Mardin’dekilere benzeyen birçok büyük taş konak. Kasabanın tam tepesinde muhteşem bir manzaraya hakim, Hacı Abdullah Ağa Konağı, soyları Hz. Muhammed’e dayanan bir aileye ait. 200 yaşında ve yöreye özgü taş işçiliğinin doruk noktası olarak niteliyor. Yapıyı görenler bir kaleye benzetiyor. 22 odası, taş fırını ve hamamı olan konak, sahiplerinin bir zamanlar burada nasıl yaşadığını, yemek pişirdiğini ve banyo yaptığını gösterecek şekilde büyük bir titizlikle restore edilmiş. Eğer istiyorsanız konakta gecelemeniz bile mümkün. Gece kalmasanız bile yörenin ünlü yemeklerinden olan bumbarı bir de burada tatmanızı tavsiye ederiz.hürriyet

Beypazarı Evleri



Nevşehir Evleri