Posts Tagged ‘olmayan’

2012 Ramazan Umre Fiyatları

Cumartesi, Haziran 23rd, 2012

Ramazan Umre Fiyatları 2012 ,

Ramazan Umre Ekonomik Fiyatları,

Ramazan umresi’nde Fiyata Dahil Olan Hizmetler
• Ramazan Umre vizesinin alınması (başvuru + takip + vize alınışı)
• Diyanet İşleri Başkanlığı, Turizm Bakanlığı ve Türsab’a ödenmesi gereken teminat ve harçlar,
• Suudi Arabistan’daki Suudi Acente ve resmi makamlara yapılan gerekli ödemeler,
• Ramazan Umre Gidiş-Dönüş Uçak Bileti,
• Havaalanı-Otel transferleri,
• Belirtilen otellerde ve sürede konaklama,
• Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği,
• Ramazan Umre de Mekke ve Medine’de rehber eşliğinde yapılacak ziyaretler,
• Umre, Dini ve teknik ekibin rehberlik hizmetleri,
• Umre Seyahat için çanta seti, Hac & Umre rehber kitapçığı,
• Ramazan Umre Hediyesi Mekke de verilmek üzere Poşetlenmiş, 10 Litre. Zemzem

Ramazan Umresi’nde Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler
• Uçağa Binerken 30 Kg.dan fazla bagaj ücreti,
• İstanbul dışı çıkışlarda ara parkur ücreti (75 €),
• Umre de Program Dışı Geziler ve Yurtdışı çıkış harcı


Mıknatıs Özelliğini Nasıl Kaybeder

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Mıknatıs Özelliği

Mıknatıs Özelliğini Nasıl Kaybeder

Mıknatısı bir maddeye sürttüğünüzde o madde mıknatıslık özelliği kazanıyorsa bu maddeye mıknatısın çektiği madde, sürttüğünüzde mıknatıs özelliği kazanmıyorsa o maddeye mıknatısın çekmediği madde denir.

Doğal mıknatıs taşının çektiği demir, nikel ve kobalt gibi maddelere manyetik maddeler denir. Bu maddeler doğal mıknatısa sürtüldüğünde ya da yakınına konulduğunda mıknatıs özelliği kazanır. Bir süre bu özelliği korurlar. Bu çeşit maddelere yapay mıknatıs adı verilir.

Bazı maddeler mıknatısla etkileşmez ve mıknatıs özelliği kazanamaz. Bu tür maddelere manyetik olmayan maddeler denir. Alüminyum, gümüş, altın, cam ve kağıt gibi maddeler manyetik olmayan maddelere örnek gösterilebilir.
Bir mıknatısın kalıcı olabilmesi, etkilenme süresine ve ortam koşulları gibi bazı faktörlere bağlıdır.

Sürtünme ile mıknatıslanmış manyetik maddeler çekiçleme, ısınma gibi etkenler karşısında mıknatıslık özelliğini kaybeder. Bu sonuç, maddeyi oluşturan atomların sıralanış düzeninin, maddenin mıknatıslanmasında etkili olduğunu kanıtlar.

İnsanın Evrendeki Yeri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İnsanın Evrendeki Yeri nedir
İnsanın Evrendeki Yeri ve önemi

Bilinci itibariyle insanın, Evrendeki yeri ne? İnsan bilinciyle, evreni meydana getiren bilincin bağlantı noktası var mı, varsa ne şekilde?
Fizik bedenin yer ve zaman olarak evrende bir sınırı düşünülebilir. Oysa, bilinç için ne mekansal, ne de zamansal bir sınır tanıyamıyoruz. Yani, bilinç, fizik evrenle kayıtlı bir yapı değil! Bu demek ki, bilince göre evren, yani bilincin kendi evreni, gözün evreniyle, gözle algıladığımız maddelerden oluşmuş yapıyla sınırlı değil. O halde önce, evrenin gerçek yapısı hakkında düşünmemiz gerekiyor. Nedir, evren, gerçekte?

Hemen hatırlayalım. Aslında bizim, evren diye isimlendirdiğimiz nesnelerden ibaret olan şu içinde olduğumuz yapı, sadece 5 duyumuzun duyarlılık kapasitesine göre algılayabildiğimiz bir kesittir. Tüm bu nesneler ve tüm bu dünyamız, duyularımızın sınırları içerisinde kalan kesitsel yapıdır. Duyularımızın duyarlılık sınırları dışında kalan yapıdan ise habersiziz. Örneğin gözün algılayabildiği, gözün duyarlılık sınırları içerisinde kalan dalgaboyları, gerçekte varolan sayısız dalgaboyları içerisinde çok çok küçük bir kesittir. Öyle ki, gözün tespit edebildiği ve şu anda görmekte olduğumuz nesneler, aslında, evrende varolan sayısız dalgaboyları, sayısız imajlar içerisinde, çölde bir kum tanesi misali kadardır.

Oysa, 5 duyu verilerinden yola çıkmak suretiyle, bilimsel veriler ışığında evrenin gerçek yapısını düşüncemizle keşfetmeye başladığımızda, görüyoruz ki evren, gerçekte içinde boşluğu olmayan tümel bir enerji kütlesi. Orijinal yapıda öylesine bir bütünsellik var ki, gözünüze göre, sizinle, şu anda elinizdeki bu sayfalar (veya ekran) arasında bir boşluk var gibi görünse de, gerçekte böyle bir boşluk yok! Çünkü bu sayfalar da, ekran da, sizin bedeniniz de, aradaki hava da, sırf atomlardan oluşmaktadır ve atomsal düzeyde birbirleri arasında bir sınır, bir ayrılık yoktur…
Eğer daha da ileri giderek evrenin atomaltı yapısını düşünmeye çalışırsak, karşılaşacağımız sonuç, bölünüp, parçalanması sözkonusu olmayan, salt bir enerji kütlesi olacaktır…
Beş duyu evrenimizde algıladığımız kesitsel imajlardan yola çıkarak gördük ki, evrenin orijinal yapısı bütünsel bir enerji kütlesidir. O halde düşünelim: Varolan herşey, bu evrensel enerjiden oluştuğuna göre, içinde yaşadığımız kesitte de gözlenen düzen, bu evrensel enerji boyutunda yürürlükte olan bir düzendir. Yani, bu evrensel enerji de, aynı zamanda, varolan düzeni yürüten evrensel bilinç orjinlidir…
Evrenimizde varolan herşey, her an, her zerresinde Evrensel Bilincin hükümlerinin yürürlükte olduğu, enerjiden oluşmuştur…
İnsan bilincine gelince… Evren tümel bir enerji yapı olduğuna göre ve evrende hükmü yürümekte olan Tek bir bilinç varolduğuna göre, hiçbir insanın, hatta hiçbir nesnenin orijinal bilinci, bu evrensel bilinçten ayrı değildir. Dolayısıyla insandaki bilinç, orjini itibariyle Evrensel Bilinçle aynı özden meydana gelmiştir ve dahi O’dur.
Kendini tanımak gayesiyle varolmuş insana açılan ufuk burasıdır: Bilincini madde evrenin bağımlılıklarından soyut bir şekilde tanıyabilmek ve böylece kendini, zaman ve mekanla kayıtlı olmayan evrensel bilinç boyutunun değerleriyle bilmek. Çünkü, evreni meydana getiren O’na giden yegane yol, insanın kendi özünden geçmektedir…
Demek ki insan, evrendeki sayısız yıldızlardan biri çevresinde dönen bir kütlenin üzerinde yaşayan, bedenden ibaret madde yapılı bir varlık değil; gerçekte, Evreni meydana getiren BİLİNÇ ve GÜÇ’ün varlığıyla oluşmuş, tüm evrensel sırları kendinde bulabilecek kapasitede varolmuş bir bilinç yapıdır. Evren, bir galaksi veya bir insan bilinci aynı orijinlidir.
Madde boyutundaki yaşamın terkedilmesiyle, kaçınılmaz bir biçimde insan, kendisini bu orijinal bilinç boyutunun değerleriyle bulacaktır. Ancak bu boyutu ne şekilde değerlendirebileceği, dünya yaşamındayken kendini tanıyabilmesi ve hazırlayabilmesi ölçüsünde olabilecektir.
Bilinç, eğer kendi evreninin değerlerini ortaya koyabilirse, sınırsızlıkta her an yeni bir özelliğini gözlemleyerek kendi sonsuzluğunu yaşayabilecektir. İnsan için en büyük felaket ise, beş duyu verileriyle bloke olmuş bir bilinçle, kendisini aynada gördüğü bir bedenden ibaret sanarak dünya yaşamının sona ermesidir…
Sonsuzluğu yaşamak üzere varken, toplumsal şartlanmalar ve bedensel bağımlılıklardan kurtulamamış bir bilinçle, yaşamın sonluluğa mahkum olması ne acıdır. Eğer ifade etmek istediğimiz değer, zaman ve mekana bağlı olarak değişim göstermiyorsa, onun EVRENSEL oluşundan sözedebiliriz. Aksi halde, şartlanma ve bağımlılıklar blokajından kurtulamamış, bilinç boyutunun sınırsız değerleriyle yaşamaktan uzak bir haldeyken, bireysel, geçici dünya değerleri için “sonsuz,” veya “evrensel” gibi tanımlamaları kullanmakla, sadece kuru bir lakırdı etmiş oluruz…

alıntı

Facebook’ta grubu olmayan konu kalmadı

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünya genelinde hergeçen gün kullanıcı sayısı artan sosyal iletişim sitesi Facebook’a üye olanların aylık sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Facebook yalnızca eğlence amaçlı olmayı sosyal içerikli nitelik kazanması bakımından da dikkat çekiyor.

Özellikle son dönemlerde bu web sitesinde artan siyasi ve güncel gruplar arasında yok yok. Kimi lise yıllarındaki belalı bir öğretmen için kimileri de sevdiği film kahramanının hayranlarını biraraya getirmek için Facebook’ta grup kuruyor.

Neredeyse her konunun bir grubu olduğu Facebook’ta ilginç isimlerin olduğu gruplardan örnek verilecek olursa; 10 bin 500 üyeye ulaşan ‘–dahi anlamında ki, ‘de’yi ayrı yazamayanlara uyuz olanlar topluluğu.’ Bir başka dikkat çeken grup, 31 bin 722 üyesi olan ‘Dersdeyken kaç dakika kaldı diye soranlar.’ Şu an 50 bin üyeyi yakalamış Avrupa Yakası dizisinin sloganı haline gelen ‘Bir Burhan Altıntop kolay yetişmiyii’ grubunun ismi, insana dönüp tekrar ‘doğru mu okudum’ dedirtecek türden.

Facebook’ta grup sayısı 500 bini aşmış durumda. Gruplar arasında politik olanlara yoğun ilgi olduğu dikkat çekiyor. Siyasiler adına alınan bireysel üyeliklerden çok Facebook’ta, siyasi propagandayı amaçlayan arkadaş grupları ağırlıkta. Birçok siyasetçiyi ağır şekilde eleştiren, hatta hakaret eden arkadaş grupları taraftar toplamaya çalışıyor. ABD Başkanı George W. Bush’un aleyhinde açılan “İddiaya varım ki Bush’tan hoşlanmayan 1 milyon kişi bulabilirim” grubu bu konudaki en dikkat çeken örneklerden biri. 400 bin kişinin üye olduğu gruba dünyanın pekçok yerinden kaydolan Bush muhalifi var.

Facebook’un yıl sonunda 60 milyon üyesi olacak

Halihazırda milyonlarca üyesi bulunan Facebook’un aynı zamanda tahmin edilemeycek kadar çok kişisel bilgiye de erişim kolaylığı sağlıyor. Facebook’un şuan 49 milyon üyesi bulunuyor. Bu yıl sonu itibariyle bu rakamın 60 milyon olacağı tahmin ediliyor. İnternette, Google’dan sonra en popüler site olan Facebook’a ayda 4 milyon yeni üye katılıyor. Yine bu sitede ayda 600 milyondan fazla arama yapılırken, toplam 30 milyon sayfaya bakılıyor. Facebook’a günde ortalama 9 milyon fotoğraf ekleniyor. Sitede toplam bir milyar 700 milyon foroğraf bulunuyor. Facebook’un en fazla kullanıcı grubu 17–25 yaş arası kızlar (yüzde 69). Bunun dışında 35 yaş üstü üyelerin sayısı son bir yılda 4 bin 700 kez arttı ve 3 milyon 600 bin kişiye ulaştı. Üyelerin hakkında her gün 300 milyon bilgi notu güncelleyen Facebook, dünyanın en büyük kişisel haber sitesi olarak kabul ediliyor.

Günaydın Şiirleri Facebook

Cuma, Haziran 22nd, 2012

kısa Günaydın Şiirleri
Facebook Günaydın Şiirleri

Güzel yarim, sen bana,
Sorma. “Bu saat niçin?”
Uykulardan vaz geçtim,
“Günaydın!..” demek için…

Aşkım, güneşin olsun.
Gönlün, huzurla dolsun.
Bundan böyle sevdiğim,
Günlerin aydın olsun!..

Günaydın

şimdi vakit
senli bir şiirdir doğan günde…
bayram sabahı telaşlarımdır
sana gelen yollarda…
toplayıp en çocuksu yanlarımı
mavi patiskalar içinde
uzak hayaller kurmaktır
gözlerine dair..

şimdi vakit…
yeniden başlamak gibidir hayata
neresinden başlarsan orasından kâr…
günaydın…
günün aydın olsun..

Uyandıracağım seni,
Dudağımda adınla…
Buselerim teninde,
Binlerce “Günaydın!”la…

Günaydın

Günaydın o gül yüzlü sevdiğime,
Günaydın yeryüzünü aydınlatan yeni güne,
Günaydın gün görmek için bekleyene,
Günaydın, günaydın, günaydın.

Günaydın benim derdime derman dostlarıma,
Günaydın, dert ortağım komşularıma,
Günaydın yardan uzak sevgiliye,
Günaydın, günaydın,günaydın.

Günaydın güle hasret bülbüle,
Günaydın bülbülün aşkı güle,
Eyy dostlar,
Uyandığınızda öyle bir günaydın deyin ki,
Yazıklar olsun,
Ömründe bir kez günaydın demeden ölene

Candır, cana can veren.
Ümit veren, şevk veren.
Hayatıma renk veren,
Cana, candan “Günaydın”!..

Günaydın Yaşamak

Bu sabah neşeliyim, harika bir gün,
Olmasın istiyorum, bir damla hüzün,
Çözün gönlünüzü, özgürlüğe çözün,
Günaydın çiçekler, günaydın güller…

Hayat çok kısadır, üzülmeye değmez,
Sevdası olmayan kalp, asla sevinmez,
Bırakın aşkı gelsin, sevgiler silinmez,
Günaydın yüzyıllar, günaydın günler…

Tebessümle bak, aynadaki kendine,
Sevdaları kat, çırpınan deli kalbine,
Bir oh çekip, el salla mavi gökyüzüne,
Günaydın bulutlar, günaydın kuşlar…

Güneş seninle doğsun, mehtap seninle,
Yıldızlar dans etsin, bir tek işaretinle,
Aşık et evreni kendine, güzel sözlerinle,
Günaydın gönüller, günaydın aşklar.

Günaydın Sevgili

Günaydın seninle başlayan bu güzel güne,
günaydın kalbimin deli atışı,gözümün hayran baktığı günaydın.
Ellerinin sıcaklığına,yüreğine,o saf masumiyetine günaydın…
Günaydın şu an senden uzak olsamda yüreğimde olduğun için günaydın…
Beni kuşlar misali göklere çıkardığın için günaydın…
Sana evet sana günaydın sevgili
yürekçe günaydın.

Alıntı

Umutsuz Bekleyiş

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yokluğun kadar hissediyorum varlığını
Beni hissettiğin kadar yoruluyorum seni sevmekten
soğukluğun söndürdükçe yürek yangınımı,
sözlerin şah çekmeden mat ettikçe beynimi,
Çırpındıkça batarken umursamazlığının denizinde
Sonunu görüyorum başlayamadığım sevdanın
Bir çiçeğin tabiata seslenemediği gibi,
haykırıyorum seni sevdiğimi Susarak…
Hiçbir yere ulaştıkça daha bi seviyorum seni
Toprağın altında tohum sana olan aşkım,
çaresizliğimin gözyaşlarıyla suluyorum ama
Bakışının, gülüşünün güneşi olmadan
Açamıyorum sevgimi sana.
Bir çığ altında kalıyorum,seni gördüğüm her rüyadan uyandıkça
Aslında baktığım her yerde gördüğüm kadar uzaksın bana,
kokladığım her çiçekte hissettiğim kadar daha da yalnızım şimdi,
okuduğum her dua kadar savunmasız kalbim
Dönüşü olmayan bir yolun son durağında indirdim,
İçimde biriktirdiğim sevgi sözcüklerini
Ruhumdan akan çürümüş bir isyan bulandırdıkça umutlarımın rengini,
İntihar kokmaya başlıyordu bütün güller.
Artık son sözlerini söylüyordu hayat,
son kozlarını oynuyordu mutluluğa karşı..
Varsın olsun ,
Ben bir ölüme gülerim, bir gülüme ölürüm…

Ahmet Selçuk İLKAN Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ayrılık Çanları

Ayrılık çanları çalsa ansızın
Elveda sevgilim diyecek misin?
Önünde diz çöksem, gitme kal desem
Bakmadan ardına gidecek misin?

Ayrı yönde akan ırmaklar gibi
Dalından uçuşan yapraklar gibi
Ümitsiz, çaresiz aşıklar gibi
Kalbinden aşkımı silecek misin?
Son ümidi yere serecek misin?

Kendini boş yere teselli edip
Sevdadır nasılsa geçici deyip
Yaşlı gözlerini gizlice silip
Bakıp da yüzüme gülecek misin?

Beni Unutamazsın

Beni unutamazsın bilirim, beni unutamazsın
Denizin durgunluğu, gözlerimi
Coşkunluğu, saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim, hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.

Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir-iki yıldız, ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine, yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak

Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin…

Bu Nasıl Ayrılık

bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda
gözlerin kal diyor, dudakların git.
bakışın anahtar, ellerin kilit,
gözlerin aç diyor, dudakların git.

ayrılık dönüşü olmayan bir nehir
yalnızlık bomboş bir şehir.
kaç sevda kül oldu böyle kimbilir,
gözlerin kal diyor, dudakların git.

gidersem bir daha dönmeyeceğim,
kalırsam kalbime yenileceğim.
çözemedim seni delireceğim.
gözlerin kal diyor diyor, dudakların git.

duvardan insin mi resimlerimiz,
yabancı olsun mu isimlerimiz.
ya deli dolu günlerimiz,
anılar kal diyor, dudakların git.

bu roman da biter belki birazdan,
ne aşklar yıkıldı gururdan nazdan.
ağlıyor besteler yine hicazdan,
şarkılar kal diyor, dudakların git…

Nankör

Hani ”pazara kadar” değil
”Mezara kadardı” aşkımız
Gel gör ki
”Pazartesine” kadar bile sürmedi
Senin gibi nankörden
Başka ne beklenirdi

Seninle Yaşlanmak İstiyorum

Cuma, Haziran 22nd, 2012

“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya. Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Böyle başladı ruhumun öyküsü…
Ne zaman gördüm seni? Ne zaman baktın bana?
işte o gün bu gündür anladım.
Nasıl da gülümsermiş. Nasıl da “sen de bizdensin…” dermiş.
Nasıl da dertleri unuttururmuş meğer hayat.
Bir gün bana sevgiyi anlatsalar anlamazdım. Hatta inanmazdım.
Olmayacak kadar uzaktı bana çünkü.
Tutunamayacağım kadar uzak. Büyüyemeyen bir gönül ve onun ardına saklanan aşk.
İçim öylesine kapalıydı, bilmeceydi.
Birbirlerine bu kadar yakın ama bir o kadar kopuk olabilir mi? Gönülle aşk…
Kopuktu benim işte. Düğüm kaldırmaz bir kopukluk. Yama yapılmaz bir açıklık.
Sevdasızlık her yanımdaydı. Kaçışlar esas oğlandı.
Umut uvertür olarak bile sahne almıyordu.
Hayat ise derin bir uykuda, gözlerini kaybetmiş gibiydi, beni mi görecekti?
Ancak ne olduysa oldu, sen çıkageldin.
Poyrazı mı yoksa lodosu mu aldın ardına?
Olsa olsa ada poyrazıdır ardındaki
Zira bu kadar şiddetli bir giriş yapamazdın hayatıma.
Acımasız pike.
İlk önceleri umursamadım.
Geldiği gibi gider melankolime sığındım hemen.
Bir korku, anlaşılmaz bir kaçış, beni böyle düşünmeye sürüklüyordu.
Yoksa, sevip, doyasıya sevilmeyi hangi insan istemez.
Ben bu korkularla haşır neşir olurken sen boş durmuyor adeta ruhumun temellerini atıyormuşsun.
Anlayamadım.
Çıkagelmenin ardında, nereden geldiği belli olmayan, o derin fakat ruhumu ehlileştiren bakışlarını kilitledin gözlerimin umursamaz köşelerine. Hatta inanmaz kuytularına.
Ya kalbime verdiğin geçici olmayan hasar?
Tabela bile asmadın “Verdiğim geçici olmayan hasar için affet” diye.
Her gece kalp sızlamalarıyla koyuyorum başımı yastığa. Sonra da göz kapaklarımla amansız bir mücadeleye tutuşuyorum.
Onlar diyor ki; “kapanmayacağım”,
Bense; “kapanın artık” demekten helak oluyorum.
Nefesim beni terk etmiş, seni solur olmuş zaten.
Nefessizim.
Bedenim hareketsiz.
Dokunmalarını beklercesine mahzun.
Dilim susmuş, adından başka bir kelime yokmuşçasına.
O çok şikayetçi olduğum hayat ise bıyık altından gülümsüyor, sevimli olma çabaları içinde.
Şimdilerde bana “ben sana söylemiştim” demelerde.
“Bendensin” derken ciddiymiş hani.
Gerçekten de ondan oldum artık.
Böyle şeylerden sürekli şikayet eden ben artık edemez durumlardayım.
Elim ayağım kesilmiş, beni terk etmişler sanki.
Beynim kalbimin oyununa gelmiş ve uzun süreli beraberlik yaşamaya başlamışlar adeta.
Sen böyle süzüldün ruhuma işte.
Ne bir haber ne de bir uyarı.
Fütursuzca geldin, sana has tavrınla.
Korkak hatta kaçışlara kapılmış ruhumu alt üst ettin.
Olsun.
Olsun ki seni yaşıyor,
Olsun ki bedenime söz geçiremiyor ruhum.
Geldin ve dedin ki;
“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya.
Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Tüm korkaklığıma ve kaçmalarıma karşın;
Nasıl yaşamam seninle?
Nasıl yaşlanmam?
Nasıl kaybolmam ruhunda?
Söyle nasıl..

Alıntı

Kimler VSD Ameliyatı Olabilir?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

VSD’li hastaların cerrahi tedavisi için gerekli kriterler defektin büyüklüğüne, şikayetlerin mevcudiyetine ve hastanın yaşına göre belirlenir. Yenidoğan döneminde şikayeti olmayan küçük VSD si mevcut hastalara6 aylık aralıklarla takip önerilir.

Çünkü küçük çaplı VSD yaşamın ilk yılında küçülerek kendiliğinden kapanabilir . 5 yaşından sonra kapanma ihtimali gittikçe düşer. Küçük çaplı VSD li hastalar kendiliğinden kapanma özelliğinden dolayı 10 yaşına kadar takip edilirler.

Şikayeti olmayan orta VSD li hastalar da akciğer atardamar basıncı 50 mmhg dan küçük ise kendiliğinden kapanma özelliğinden dolayı 5 yaşına kadar 6 aylık takipler önerilir. Değişim olmuyorsa cerrahi tedavi ile VSD kapatılır. Yaşamın ilk 3 ayında kalp yetmezlikli hastalar ilaç tedavisi ile 6 aya kadar beklenebilir. İlaç tedavisine yanıt alınamıyorsa cerrahi tedavi ile VSD kapatılır .

Balon Anjiyoplasti Stent Nedir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Balon Anjiyoplasti Stent Nedir
Balon Anjiyoplasti nedir
Balon Anjiyoplasti Stent tedavisi

Balon Anjiyoplasti Stent Nedir
Kalp kasını besleyen damarlara koroner arter denir.Kalbin üç tane büyük koroner arteri vardır.Bunlar kalp kasının gereksinimlerini karşılamak için genişlerler ve daha çok kanın dokulara ulaşmasını sağlarlar.Damar sertliği bir başka deyiş ile damar duvarında yağ ve kireç birikmesi,hem bu damarların çapını daraltarak daha az kanın geçmesine neden olur hem de esnekliğini yitirerek gerektiği gibi genişleyememesine yol açar.Bu durumun beklenen sonucu kalp kasının yeterince beslenememesidir. Damarları daralmış kişiler bu durumu göğüs ortasında ağrı olarak hissederler. Özellikle bedensel hareketler sirasında duyulan bu ağrı, hastayı hekime götüren en belirgin yakınmadır.

Koroner daralmaların üç çeşit tedavisi vardır:

  1. İlaçlar ile tedavi
  2. Balon anjiyoplasti ve stent ile tedavi
  3. Cerrahi yöntemle (by-pass) ile tedavi

Balon anjiyoplasti ve stent tedavisi ne zaman seçilir:

Kalp krizi geçirmekte olan olgularda hemen yapılabilir ise yaşam kurtarıcı bir tedavidir. Buna karşılık kalp krizine neden olmayan, daha çok yol yürümek, yokuş çıkmak, merdiven tırmanmak gibi bedensel etkinlikler sırasında yakınmaya yol açan, tıp dilinde kararlı diye nitelenen olgularda yaşamı uzatma konusundaki etkisi bu kadar kesin değildir. O nedenle kalp krizi dışındaki durumlarda bu işleme karar verirken, yapılacak işin hastanın yaşam kalitesini artırıp artırmayacağı hekim tarafından iyice irdelenmelidir.

Vücutta benlerin çoğalması

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Vücuttaki benler çoğalırsa ne olur?
Vücutta benlerin çoğalması

Vücudunuzdaki benler çoğalıyor mu? benlerin neden çoğaldığını ve tedavisini hep birlikte öğrenelim.

Vücudumuzdaki her kahverengi kabarıklık ‘ben’ değildir. Derinin rengini veren melanin maddesini yapan hücrelerden oluşanlar ‘ben’ olarak adlandırılıyor. Benlerin nasıl oluştuğu bilinmiyor, bir kısmı doğumsal olabiliyor. Sonradan ortaya çıkanlarda özellikle genetik yapıya ek olarak ultraviyolenin, yani güneşin etkisi çok büyük oluyor.

Vücuttaki tüm benler tehlikeli değil ve tehlikeli olanları iyi bir gözlemcinin fark etmemesi de mümkün değil. Sürekli tahrişe uğrayan bölgelerdeki benlere özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bunlar kemer ve sütyen hizasına rast gelen, ayak tabanı ile avuç içinde ve cinsel bölgelerde bulunan benlerdir.

Benler;

1- Kozmetik nedenlerle
2- Giysi ve takılarla sürekli tahriş oluyorlarsa
3- Malin melanoma dönüşme ihtimalleri varsa cerrahi olarak çıkarılırlar.
Tedavi için ilk olarak ne tür bir benin söz konusu olduğu tespit edilmeli. Bazı deri lezyonları ilaçla tedavi edilirken, benlerin çoğu ancak kesilerek çıkarılıyor. Bunun için de mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmak gerekiyor. Çıkarma işlemi için ise benin çevresine iğneyle lokal anestezi yapılıyor ve işlem gerçekleştiriliyor.

Genelde benler çıkarılınca kanser olunduğuna inanılır, oysa benin tamamının vücuttan atılmasının bir zararı bulunmuyor. Ama ben, vücut üzerinde dururken kesilir, koparılır ya da takılıp düşme gibi nedenlerden dolayı koparsa, bu tehlikelidir.

Ne tip benler bulunuyor?

# Konjenital benler: Doğumda veya yaşamın ilk birkaç haftasında oluşurlar. Küçük (1,5 cm), orta (1,5 – 20 cm) veya büyük (20 cm) olabilirler. Büyük konjenital benler üzerinde yaşam boyu melanom gelişme riski yüksek olduğundan, plastik cerrahi girişimler ile çıkartılmaları gerekir.
# Displastik benler (clark nevüs): Çoğunlukla ergenlik çağında oluşur, ailesel olabilirler. Tek veya çok sayıda, düzensiz, keskin olmayan sınırlı, kahverengi, siyah veya kırmızı lekeler şeklindedirler. Klinik olarak erken evre melanomdan veya gelişme evresindeki olağan edinsel benden ayırmak oldukça güçtür.
# Olağan edinsel benler: Çocukluk çağından erişkin çağa kadar herhangi bir yaşta oluşur, belli bir gelişim süreci izledikten sonra dururlar. Bazıları da yaşlılık çağında kaybolur.

Malin melanom nedir?

Derinin rengini veren pigmenti oluşturan melanosit denilen hücrelerin yapısının bozulup, kontrolsüz olarak aşırı çoğalması ile oluşan deri kanseri tipidir. Malin melanom, dünyada görülme sıklığı en hızlı artan kanser türüdür. Nedeni kalıtımsal mekanizmalar, kimyasal etkenler ve yaşam biçimi değişiklikleri gibi çeşitli sebepler olsa da, en önemli nedeni yoğun ultraviyole ışınına maruz kalınması. Tedavideki gelişmeler gittikçe artsa da, savaşabilmek için en önemli silah; korunmak ve erken tanı.

Malin melanom önce deri yüzeyinde büyür, sonra derinin derin tabakalarına geçer. Tümör derinliği 1,5 mm’i geçmişse (kan ve lenf damarlarının bulunduğu deri tabakasına ulaşmışsa) %40 olasılıkla vücut içinde yayılmıştır. Erken tanı konulmuş malin melanomda iyileşme oranı %100’e yakındır. Malin melanom her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en sık 20 – 70 yaş arası görülür. Hastaların %25’i 40 yaş altındadır. Kadınlarda en sık diz altında, erkeklerde ise sırtta görülür.


Erken tanı hayat kurtarıyor

Her bireyin aylık periyodlarla kendi benlerini muayene etmesi çok önemli. Bu muayene sırasında saptanan bende asimetri, sınır düzensizliği, renk değişikliği (benin birden çok renk içermesi), belirgin büyüme, iltihabi reaksiyon ya da kanama cilt kanserine işaret edebilir. Erken evrede malin melanom asimetrik, açık – koyu kahverengi veya siyah renk gölgelenmeleri içeren, keskin olmayan sınırlı bir lekedir. Klinik olarak bu evrede yakalanması yaşamı kurtarır.
Melanomların çoğunluğu başlangıçtan itibaren melanom olarak başlar ve büyürse de bir bölümü daha önceden var olan benler üzerinde gelişir. Bu nedenle vücudumuzdaki benlerin yerini ve biçimini bilmemiz, üzerinde oluşabilecek herhangi bir değişikliği erken saptamamız için gerekli.

Son 15 yıl içinde malin melanom riski yaklaşık 2 kat artığı için yeni tanı yöntemleri de geliştirildi. Bunlardan biri de dijital dermatoskopi. Dermatoskopi deri yüzeyi mikroskopisidir ve benler ile pigmentli diğer lezyonların tanısında kullanılır. Bu yöntemde yağlanmış deri yüzeyi ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop, kulak muayenesinde kullanılan otoskoba benzer. Bu yöntemle vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonları belirlenir. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınır ve kaydedilir. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır. Aynı zamanda dijital dermatoskop, bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplayarak malin melanom riskini gösteren bir indeks de oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır.

Malin melanomun çeşitleri

1- Yüzeysel yayılan malin melanom: Melanomların %70’i bu tiptedir. Bozuk para büyüklüğünde yassı plak şeklinde veya düzensiz keskin olmayan sınırlıdır. Kahverengi, gri, mavi, siyah ve beyaz olmak üzere çeşitli renkler birbirinin içine girmiştir.
2- Nodüler malin melanom: Tüm melanomların %15’idir. Derinlemesine büyüme hızı çok hızlıdır. Mavi, gri, kahverengi yarı küresel nodüllerdir.
3- Akral lentiginöz malin melanom: %7 oranında el – ayak ve tırnak çevresinde bulunurlar. Dış görünümü küçük yaşlılık lekesi (lentigo) benzeri siyah – kahverengi leke, yassı renkli nodül veya pigment (renk hücresi) içermeyen tümör şeklinde olabilir.
4- Lentigo malin melanom: Genellikle yaşlı kişilerin güneş gören yüz bölgesinde düzensiz, keskin olmayan sınırlı, ön planda siyah lekeler içeren, farklı kahverengi tonlarda lekelerdir.

Kimler risk altında?!

# Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl – sarı saçlı, kolay bronzlaşamayan kişiler.
# Ailesinde deri kanseri, malin melanom olan kişiler.
# Anormal (atipik) görünümlü benleri olanlar.
# Ağır güneş yanıkları geçirmiş kişiler.
# Doğumsal çok sayıda benleri olanlar.
Bu kişilerin mutlaka rutin olarak dermatolojik kontrollerden geçmeleri gerekir.

Alıntı

Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgiler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgi

Alkol Bağımlılığı Hakkında Bilgiler

Bağımlılık, yaşam boyu bir tedavi gerektiren ve ancak gerekli tedavi ile kontrol altına alınan bir hastalıktır (Şeker hastalığı gibi). Yani bağımlılık yaşam boyu sürer. Tedavi, bağımlısı olunan maddenin hayat boyunca tekrar kullanılmaması ile gerçekleşir.

Bağımlılık iki ana bölüme ayrılır: Kimyasal olan ve kimyasal olmayan. Kimyasal olan bağımlılık ise içerisinde yasal olan ve olmayan şeklinde ikiye ayrılır.

Alkol’e Biyolojik Yatkınlık, Alkol Bağımlılığı İle İlgili Bilgiler

Alkolizmin hastalık modelinin ortaya konması, genetik geçişin farkedilmesiyle olmuştur. Genetik geçiş, aileden alman genetik özellikler nedeniyle alkolizme yatkın oluşu vurgular. Aileden alınan genetik özelliklerle belirlenen biyolojik yapı bazı insanlarda alkolizmin gelişebilmesi için uygun bir zemin oluşturur.

Hastalık modeli ortaya konmadan önce, biyolojik yatkınlık alkolizmin, genetik geçişi daha iyi saptanmış başka hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkışıyla açıklanmaktaydı. Örneğin iki uçlu mizaç bozukluğu, genetik geçişi olduğu iyi bilinen bir hastalıktır, sıklıkla da alkolizmle birlikte bulunabilir. Dolayısıyla alkolizmin genetik geçişi olmadığı ama iki uçlu mizaç bozulduğuyla birlikte görülen alkolizm vakalarının böyle bir izlenim yarattığı ileri sürülebilir. Daha sonra yapılan çalışmalarda bu nokta da dikkate alınarak, anne ya da babasından birisi alkolik olan çocukların, diğer tüm psikiyatrik bozukluklardan bağımsız olarak alkolizme yakalanma risklerinin toplumdaki ortalama riske göre 3-4 kez fazla olduğu gösterilmiştir. Aile çalışmaları, genetik geçişi ortaya koymak açısından yeterli değildir. Alkolik ailenin çocuğu yetiştirdiği de göz önüne alınırsa alkolizmin, yetiştirilmeye bağlı faktörlerle de çocuğa aktarılmış olması mümkündür.

İkiz çalışmaları genetik geçişin önemini ortaya koymak açısından daha elverişlidir. İkiz çalışmaları, tek yumurta ikizlerinde iki kardeşte birden alkolizm görülme şıklığıyla, çift yumurta ikizlerinde bu sıklığın karşılaştırılmasıyla yapılır. Tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizm görülme sıklığı, çift yumurta ikizlerine göre fazladır. Bu bulgu genetik malzemenin önemini ortaya koyar. Tek yumurta ikizlerinde genetik yapı tam olarak aynıdır. Çift yumurta ikizlerinin genetik yapısı ise herhangi iki kardeş kadar birbirine benzer. Genetik yapının benzerliği arttıkça alkolizmin birlikte görülme sıklığı da artmaktadır.

Genetik geçişi ortaya koyan üçüncü gurup araştırma evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalardır. Bu çalışmaların genel olarak ortaya koyduğu: Biyolojik ailesi alkolik olan çocukların ilk altı ay içinde ailesinden ayrılıp başka ailelerin yanına verilenlerinde alkolizm sıklığı, yine aynı durumda evlat edinilmiş ama biyolojik ailesi alkolik olmayan çocuklara göre daha yüksek olduğudur. Her iki durumda da evlat edinen ailede anne ya da baba alkolik değildir. Biyolojik anne babasından biri alkolik olan, ama evlat edinen ailesinde alkolik olmayan çocukların alkolizme yakalanma riski, biyolojik ailesinde alkolik olmayan ama evlat edinen ailede anne ya da babanın alkolizm geliştirdiği durumlara göre de daha fazladır. Evlat edinilmiş çocuklarla yapılan çalışmalar da genetik geçişin önemini ortaya koyduğu gibi, bunun yetiştirilmeyle ilgili etkenlere göre daha belirleyici olduğunu da vurgulamıştır.

Sözü edilen çalışmalar genetik geçişle belirlenen biyolojik bir yatkınlığın varlığını ortaya koymakla birlikte bu yatkınlığı açıklayabilecek özgün biyolojik bulgular bu denli açıklıkla saptanamamaktadır, bu yönde sürdürülen çalışmalar alkolizme yatkınlığı hazırladığı düşünülen bazı özellikleri ortaya koymuştur.

Alkol etkisine dirençli olmak, alkolizm gelişmesi riskini arttıran bir özelliktir. Alkolün sarhoş edici etkisi beyin hücrelerinin alkolden ne kadar etkilendiğiyle ilgilidir. Aynı dozlarda alkol, bireylere göre farklı düzeyde sarhoşluğa yolaçar. Anne ya da babalarında alkolizm saptanan bireylerle yapılan çalışmalarda bunların alkol etkisine daha dirençli oldukları görülmüştür.

Bir diğer biyolojik özellik, beynin elektriksel işlevinin bir göstergesi olan P 300 dalgasında saptanan değişikliklerdir. P 300 dalgası, bir uyaran verildikten (genelde ışık çakması) 300 milisaniye sonra saptanan elektriksel bir dalgadır. Genelde uyaranın tanınmasını simgelediği varsayılır.

Özel testlerle saptanabilen bilişsel yeteneklerdeki bazı farklılıkların da alkolizm için belirleyici olabileceği düşünülmüştür. Alkoliklerde saptanabilen değişiklikler özellikle beyinin ön bölgesi olarak adlandırılabilecek frontal lobun işlevleriyle ilgili değişikliklerdir. Bu bulgular beyin görüntüleme yöntemleri olan bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans teknikleriyle saptanan değişikliklerle de uyumludur.

Alkolün vücuttaki yıkımının son aşamasını gerçekleştiren enzim olan aldehit dehidrogenaz aktivitesi bireyler arasında farklılık gösterir.

Beyindeki iletiden sorumlu olan kimyasal maddelerin parçalanmasıyla ilgili olan mono amin oksidaz (MAO) adlı enzim pekçok psikiyatrik rahatsızlığın oluşumunun açıklanmasında önemli bir role sahiptir. Alkoliklerde de MAO aktivitesinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Alkol kesildikten sonraki dönemlerde de normale dönmediği ileri sürülür.

Bu bulgular aile çalışmalarıyla varolduğu ortaya konan biyolojik yatkınlığı nelerin ortaya çıkardığım araştırmaya yönelik çalışmalardır. Pekçoğu alkoliklerle birlikte alkoliklerin çocuklarında da tekrarlanmıştır. Henüz kesin ifade edilebilecek düzeyde olmamalarına karşın yatkınlığın dayandığı birtakım biyolojik özelliklerin habercisi durumundadırlar.

Diğer taraftan alkolizmin kendi başına bir hastalık olduğu fikrini desteklerken, alkolizm hakkındaki ahlak değerlerinden kökünü alan önyargıların ortadan kalkması için önayak olmaktadırlar.

Saptanabilen biyolojik özelliklerin farklılığı bunların tek bir biyolojik süreç içinde açıklanmasını güçleştirmektedir. Örneğin P 300 dalgası merkezi sinir sisteminin çalışmasıyla ilgiyken ALDH enzimi karaciğerde etkinliğini göstermektedir. Bu durum, alkolizme yatkınlığın çok faktör tarafından ortaya konan bir genel sonuç olduğunu düşündürür.

Genetik geçişin ve biyolojik yapının da yatkınlığı tamamıyla belirlemediği ortadadır (diğer türlü tek yumurta ikizlerinde birlikte alkolizme yakalanma oranı % 100 olmalıydı oysa % 55-60 arasındadır). Çevresel etkenlerin de biyolojik etkenlere katılarak alkolizme yatkınlığın belirlenmesinde etkili olduğu açıktır.

En İyi 10 Sevgililer Günü Hediyesi

Perşembe, Haziran 21st, 2012

En İyi 10 Sevgililer Günü Hediyeleri
Sevgililer Gününde En İyi 10 Hediye Önerisi

Merhaba Sevgililer Sevgilisi olanlar Sevgililer gününde Sevdiklerine hediye almak istiyenler Sevgililer gününde sevgilime ne hediye alacağım diye kara kara düşünüyormusunuz Bazıları alacağı hediyeyi çoktan aldı bazıları alacağı hediyeye karar verdi bazıları ise hala ne alacağı konusunda fikir sahibi değil sizlerin fikir sahibi olabilmeniz için Siz de bu son bahsettiğimiz kategorinin içindeyseniz sizin için belirlediğimiz en iyi hediyelere göz atabilirisniz eminizki sizlere sevgilinize uygun hediye seçeneklerini mutlaka bulacaksınız Sevgililer Gününüz Kutlu Olsun

Spa ürünleri
kadınlar bu tür ürünlere bayılır. Bu hediye hemen bitmez uzun bir süre hediye aldığınız kişinin mutluluk içinde rahatlamasını sağlar.

Tatil
sevgilinizle ya da eşinizle birlikte bu sevgililer gününde bir tatile çıkın. Her şeyden uzaklaşmak ikinize de iyi gelecektir.

Resimler
ikinizin en sevdiğiniz resmini bir yastığın ya da kupanın üzerine bastırabilirsiniz.

Şarap
Kaliteli bir şarap her zaman iyi hediyeler arasındadır. Güzel bir akşam yemeği hazırlayın ve daha sonrasında şarabınızı hediye edin.

Çiçekler
kız arkadaşınız için hediye arayan bir erkekseniz herkesin aklına gelebilecek ilk hediye budur. Çok bilindik bir hediye olmasına rağmen kesinlikle alınması gereken bir hediyedir. Tabi ki sadece çiçek alıp vermeyin. Çiçeğin yanında eşsiz bir hediye de vermeniz çok önemlidir.

Takılar

takılar da her zaman işe yarar. Hiçbir zaman alınan takılardan memnun olmayan bayan yoktur. Bütçenize göre eşinizin ya da kız arkadaşınızın hoşuna gidecek en zarif ve güzel kolyeyi ya da yüzüğü bulun.

Çikolatalar
kalp şeklinde çikolatalar her zaman olduğu gibi bu sevgililer gününde de önemini kaybetmeyeceğe benziyor.

Masaj
bu hediye de herkesin aklına gelmez. Sevgilinizle beraber masaja gidin ve günün öncesinde bütün stresi hatta bütün bir yılın stresini üzerinizden atın.

Özel bir hediye
Kendi yazdığınız romantik bir yazıyı ya da şiiri sevgilinize okuyun.

Yeniden çiçekler

odanın ya da evin her yerini güllerle süsleyin ve duvarlara küçük notlar yapıştırın. Asla unutulmayacak bir gün yaratın.

Çin Takvimi Hesaplama

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Çin Takvimi Hesaplamak


Çin Takvimi Nasıl Hesaplanır

Çin Takvimi ile hesaplama yapabilmek için Hamile kaldığımız Yaş ile Hamile kaldığımız ayı kesiştirmek gerekir. Bilimsel açıklaması olmayan bir yöntem olmasına rağmen eski çağlardan beri kullanılmaktadır

Yaşa Göre Çin Takvimi Nasıl Hesaplanır

Çin takvimindeki prensip belirli yaştaki kadınların belirli aylarda cinsel birliktelik ile kaldıkları gebeliğin cinsiyetini belirlemek üzerine kurulmuştur.

Örneğin 24 yaşındaki bir kadın mayıs ayında gebe kalırsa bebek kız olacak, kasım ayında erkek olacaktır.

Bilimsel niteliği olmayan bir yöntemdir.

Ayrıca bazı kaynaklara göre çin takvimine göre yaş hesabı da farklı olmaktadır. Çin takvimine göre yaşınızı hesaplamak için bu

Çin takvimi ile yaş hesaplarken, yapmanın gereken teş şey miladi yaşınıza +1 ya da +2 eklemek. 1 ya da 2 eklemek için tek kuralımızı var. Doğum tarihinizin o seneki çin yılının başlama tarihinde önce olup olmaması.

Mart ve Sonraki Aylarda Doğanlar İçin Çin Takvimine Göre Yaş Hesabı

Doğum tarihi ocak ve şubat olmayanlar, hiç kafa yormasınlar. Mart ve sonraki aylarda doğanlar için normal miladi yaşlarına +1 eklemeleri yeterli.

Oscar Wilde Vecizeleri

Salı, Haziran 19th, 2012

Oscar Wilde Vecizeleri

Tugbam sitesinde en güzel Oscar Wilde Vecizeleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Oscar Wilde Vecizeleri
Oscar Wilde Vecizeler

Oscar Wilde Vecizeleri,Sözleri

Demokrasi; halkın, halk tarafından ve halk için coplanmasıdır.

Tehlikeli olmayan bir fikre fikir demeye değmez.

Centilmen, insanların duygularını asla yanlışlıkla incitmeyen kişidir.

Bir dostun üzüntüsünü herkes paylaşabilir. Ama bir dostun başarılarına içtenlikle sevinmek bir ruh hasleti gerektirir.

Ne zaman insanlar benimle aynı fikirde olsa hatalıymışım gibi hissediyorum.

Bigami, gereğinden bir fazla kadınla evli olmaktır. Monogami de öyle.

Hiçbir şey romantizmi espri anlayışı olan bir kadın kadar mahvedemez, ya da espri anlayışı olmayan bir erkek kadar.

Savaş kötü kabul edildikçe hep ilgi çekici olacaktır. Avami olarak görüldüğü zaman gözden düşecektir.

Kadınlar bizim kusurlarımızı sever. Eğer yeterince kusurumuz varsa kalan herşeyi affedebilirler. Zekamızı bile…

Amerika, uygarlık aşamasını atlayıp barbarlıktan doğrudan gerileme aşamasına geçen tek ülkedir.

Kendini düşünmeyen adam hiç düşünmüyor demektir.

Kadın ve erkek arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, kin, hayranlık ve aşk olabilir ama arkadaşlık asla.

Gençken paranın hayatta en önemli şey olduğunu zannederdim. Şimdi yaşlıyken, öyle olduğunu biliyorum.

Erkekler kadının ilk aşkı olmayı ister, kadınlar ise erkeğin son aşkı.

Kadınlar anlamak için değil sevilmek için vardır.

Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için evlenirler, kadınlar ise meraktan. İkisi de hayal kırıklığına uğrar.

Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Tugbam sitesinde en güzel Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi
Dostluk İle İlgili Özlü Sözler Bilgi

Dostluk İle Alakalı Özlü Sözler Bilgi

– Ayrılık, hakiki dostlar için bir mihenk taşıdır. ( La Cordaire )

– Saf dostlukta öyle bir zevk vardır ki, orta karar insanlar, onu duyamazlar. ( La Bruyere )

– Dostluk, yolu üzerinde ot bitmesine müsaade etmez. ( Marie Geoffrin )

– Dostun kusuruna bakılmaz. ( Joubert )

– Dostlara itimad etmemek, onlar tarafından aldatılmamak daha ayıptır. ( La Bruyere)

– Bir adu ( düşman ) çoktur, fakat bin dost az. ( Asaf )

– Dosttan bol şey yok dünyada, dosttan bulunmaz şey de. ( La Fontaine )

– Dostlara acılarını paylaştığını göstermek, birlikte yas tutmakla değil, onlara elbirliğiyle yardım etmekle olur. ( Epikuros )

– Dostlarımıza yaşarlarken yakınlık göstermeyi öğrenelim, öldükten sonra değil. ( F. Scott Fitzgerald )

– Fenalıklarda uzak duran e daima verdiği sözü yerine getiren insanlarla dostluk etmeliyiz. ( Hz. Ali r.a. )

– Dostluk sırasında sende olmayan meziyetlerden söz eden adam, düşmanlık sırasında sende bulunmayan fenalıkları da sana yükleyebilir. ( Montaigne )

– Aklın bağlamadığı dostluğu, akılsızlık kolayca çözebilir. ( Shakspeare )

– Yastık diye başını ateşe ayan, atak diye yılanların üzerine yatan bir adam, emniyet ettiği bir dostundan düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur. ( Bydeba )

– Dostun, namerd dehrin mihenk taşına, felaket pazarında vurulmuş olsun. ( Neyzen Tevfik )

Cesaret İle İlgili Güzel Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Cesaret İle İlgili Güzel Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Cesaret İle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Cesaret İle İlgili Güzel Sözler
Cesaret İle İlgili Sözler
Cesaret Sözleri kısa

Bir sürünün üzerine atılacak kurt, onun sayısını düşünmez. Büyük İskender

Cesaret, bütün zorluklar ile her durumda savaşmaktır, hatta olmayanı oldurmaya çalışmaktır. Clemenceau

Cesaret cennete, korku ölüme sürükler. Seneca

Cesaret hayatı hiçe sayar, vicdanı değil. Schiller

Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür. Seneca

Cesaret kuvvetle birleşince büsbütün artar. Aristoteles

Cesaret on kısımdır, biri korkmamak, dokuzu dikkat ve ihtiyattır. Hz.Ali r.a.

Cesaret ölmekle değil, yaşamakla ölçülür. Vittorio Alfieri

Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır. Eflatun

Cesareti olmayan insan, keskin kenarı olmayan bıçağa benzer. Benjamin Franklin

Cesur adamın inancı da vardır. Cicero

Doğru olan şeyi gördüğü halde yapamamak cesaretsizliktir. Konfüçyüs

Dünyada birçok kişiler, küçük bir cesaretsizlik yüzünden kaybolurlar. Sdney Smith

Dünyada taklit edilemeyen tek şey cesarettir. Napolyon

Gerçek cesaret, şahit istemez. Boraccia

Hiç bir şeye cesaret edemeyen, hiçbir şeye ümit beslemesin. Schiller

Tehlikeden kaçamayan, onun karşısında cesaretle durmayı bilmelidir. La Fontaine

Uzaktan cesur olmak kolaydır. Demosthenes

Uzaktan cesur olmak kolaydır. Aesop

Cesaret sevgi gibidir. Gelişmesi için umut gereklidir. Napoleon

Önünüze konulan engellerin amacı sizi durdurmak değil, cesaretinizi ortaya çıkartıp güçlendirmektir.

Hiç kimse senden iyi değildir. Ama bir şeyler yapmaya cesaret etmezsen, sen de kimseden iyi değilsin. Donald Laird

Bir adama cesur olduğunu söyleyin, öyle olmasına yardım edersiniz. Thomas Cariyle

Cesaret, sadece korktuğunuzu sizin bilmenizdir. Franklin Jones

Hiç kimse kıyıdan uzaklaşmaya cesaret edemeden yeni okyanuslar keşfedemez.

Her insan aslında cesurdur ama kendisine ihanet eder. Çünkü cesareti kendinden başkalarında arar. Ralph Waldo Emerson

Hedef İle İlgili Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Hedef İle İlgili Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Hedef İle İlgili Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Hedef İle İlgili Sözler
Hedef İle İlgili sözler kısa
Hedef sözleri facebook

İnsanlar, hedeflerinden büyük olmalıdırlar. Montaigne
Uzak mesafelere ulaşmak; yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. İmam Gazali
Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan da zevk alamazlar. Emile Raux
Amacı olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım etmez.
Maksudun neyse, mabudun odur.
Büyük adamların gayeleri, diğerlerinin ise yalnız istekleri vardır. Washinton Irving
Kanımca çağımızın bir özelliği de, araçların kusursuzluğu yanında amaçların belirsizliğidir. Albert Einstein
Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız;, vardığınız yerin önemi yoktur. Peter F. Drucker
Ölmeye değer bir gayesi olmayan insanların, yaşamaya değer bir gayesi de olamaz. Martin Luther King
İster mermi kullansın, ister ay pusulası; insan iyi nişan almalı, kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı. Malcolm X
Hayatta en zor şey; amaçsız insanlarla birlikte yaşamak zorunluluğudur. Cenap Sahabettin
Hedefi balık yakalamak olmayan insanların, çok güzel ağlara sahip olmaları netice vermez. İsmet Özel
Limandaki gemi güven içindedir; fakat gemiler limanlar için yapılmamışlardır. John A. Shedd
Hedef olmadan, gayret olmaz.
“Allah’a dayan! Sa’ye sarıl hikmete ram ol,
Yol varsa budur bilmiyorum, başka çıkar yol.” M. Akif

Ata Mesajları

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Ata Mesajları

Tugbam sitesinde en güzel Ata Mesajları sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Ata Mesajları
Ata Mesajları
güzel sözler ata mesajları

Ata Mesajları

Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.


Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.


Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.


Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez


Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz.


Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.

Basın milletin müşterek sesidir. Başlıbaşına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür.

Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.


Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar “Tam Bağımsızlık” ve “Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik”ten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir…



Bütün ümidim gençliktedir.

Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.

Ne mutlu Türküm diyene !

Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!

bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi bitmeyecektir.”

Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.

Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.

Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam edeceksiniz ve mutlaka başarılı olacaksınız.

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneği kazanmamıştır.

Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz… Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir.

Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır.

Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur.

Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.

İstiklal, istikbal, hürriyet, herşey adaletle kaimdir!

güzel sözler gündelik yaşam

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

güzel sözler gündelik yaşam

Tugbam sitesinde en güzel güzel sözler gündelik yaşam sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa güzel sözler gündelik yaşam
güzel sözler yaşam
güzel sözler yaşam ve hayatla ilgili

Güzel sözler Yaşam ve Hayat ile ilgili güzel sözler güzel sözler gündelik yaşam

İyiliği gizli yapanlar, tanrıya inananlardır. (Balzac)

Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş
gelmeyenlerdir. (Eflatun)

Bir çok insan mutluluğu burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta
arar.

İnsanların yaptığı sahte paralardan çok paraların yaptığı sahte
insanlar vardır.

İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olmadıklarını önemser.

Oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuya girer.

Dal rüzgarı affetmiştir ama, kırılmıştır bir kere.

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni,
uyandırınız. Bilmediğini bilene,öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız. (Konfiçyus)

Ölümün bizi nerde beklediği belli değil, iyisimi biz onu her yerde
bekleyelim. (Montaigne)

Gençliğine de güvenme, ölen hep ihtiyar mi?

Hayat ölümün doğum sancısıdır.

Hayat kendisine dair planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

Hayat bir oyun sahnesidir,neyi oynarsan onu yaşadığın,bu yüzdendir ki; rolleri seçerken iyice düşünmek gerekiyor.

Hayat yaşadıklarımızla henüz öğrenmediklerimizin toplamıdır.

Hayat silgi kullanmadan resim çizme sanatına denir

Hayat kotu dedikce kotuye giden meret.

Hayat sevdiğimiz şeyleri yapabilmek için sevmediğimiz şeyleri yapmak zorunda kaldığımız süreç.

Hayat; kulağınıza ezan okunması ile namazınızın kılınması arasında geçen süre.

Hayat; sahnesi ve perdesi olmayan bir oyundur.

Hayat; etrafindaki herkese ragmen yalnizliktir,ozgurluktur, gizemdir, gercektir.

Hayat; anlamını çözmeye çalışırken akla gelen soruları cevaplama kaygısıdır.

Hayat Hep ertelenendir.

Hayat takıntılı bir uğraştır.

Hayat kısa bir öyküdür, uğruna upuzun acılar çektiğimiz.

Hayat haddimizi bildirendir; muktedirdir. hikmetinden sual olunmaz. zor ama güzel; en sevdigimiz sevgilimizdir aslinda.

En çok pişman olduğum şey; pişman olacağım diye yapamadıklarım ve
dokunamadıklarımdır.(William SHAKESPEARE)

Gerçek başarı başarısız olma korkusunu yenmektir.

Çimriler çok iyi insanlardır, ölmelerini isteyenler için servet
toplarlar.(Leszaynski)

Bela sürüsüyle gelir. (Çin atasözü)

İş yaşamı her zaman tatlılaştırır.Ama herkes tatlı sevmeyebilir.

Kurduğumuz en büyük hapisane içimizdedir. (Çin atasözü)

Bazı insanlar güzel çiçeklere erişmek için uğraşırlarken ayaklarının
altında ezilen
papatyaların farkına bile varmazlar.

Unutmaya çalıştıklarımız asla unutamadıklarımızdır.

İnsan hayatının dörtte üçünü yapacağı şeyleri istemekle geçirir.

Olmak istediğin insan, yapmak üzere olduğun şeyleri nasıl yapardı?
Jim Catcart)

Akıllı olupta dünyanın kahrını çekeceğine;deli ol da dünya senin
kahrını çeksin.

Gök yüzündeki yıldızların hepsini isteyemezsin.(İstesen bile elde
etmen zaten imkansız)

Gözlerinde bir damla yaş olmak istedim;çünkü ağladığında yanaklarından
süzülüp >dudaklarını öpmek için.

İnsanda hayallerin yerini anılar almaya başlamışsa, yaşlılık başlamış
demektir. (James Brewer)

Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler
birbirlerini yiyiyorlar.

Öyle adamlar gördüm üstünde elbisesi yok, öyle elbiseler gördüm
içinde adam yok. (Mevlana)

Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır.
(Benjamin Franklin)

Kaplumbağaya dikkat et . Ancak kafasını kaldırıp risk aldığı zaman
ilerleyebilir.

İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır.
(B.Russel)

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.
(Arap Atasözü

hayat olup bitenlerden sonra içimizde hissettiğimiz bir mutluluk, yüzümüzde beliren bir gülümsemedir. kederli anlar unutulur gider.

Hayat sadece bir kac unutulmaz iyi anı ile çerçevelenmiş bir zaman birimi.

Hayat istenilenin her zaman daha azini karşilayan pazarlik ustadi.

Hayat yaşayanların elinde ziyan olur.

Hayat kimseyi mutlu edemeyen, kafasına göre insanları olur olmaz yerlere sürükleyen, senaryosu olmayan bir film.

Hayat adamak için değil, yaşamak için olandır.

Hayat hatırlayabildiklerimizin tamamıdır.

Hayat törpüdür. en sivri yanlarinizi rendeler. bazen gidiklayarak kimi kez kanirtarak.

Hayat en çok gülerken güzeldir.

Hayat iki karanlık arasında geçen süreçtir

Hayat her canlıya, bir dünya verecek kadar zengindir.

Hayat tersinin ölüm oldugu sanilan ancak karşiti olmayan bi kavram… gerçekten de ölümün karşiti dogumdur, peki ya hayatin?

Ya ümitsizsiniz, Ya da ümit sizsiniz
Ya çaresizsiniz Ya da çare sizsiniz
Behçet Necatigil

Küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan
büyük planları gerçekleştiremezsin”
Çin Atasözü

“Her kısın yüreğinde titreyen bir bahar vardır
Her gecenin peçesinin ardında tebessümle
bekleyen bir şalak vardır”
Halil Gibran

“Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar
Türk Atasözü

Ya bir yol bulacağız yada bir yol açacağız”
Anibal

Güçlükler, başarının değerini artıran
süslerdir”
Moliere

Bulunduğun Kıyıdan Ayrılmazsan Okyanusun Ötesindeki Adalara Asla
Ulaşamazsın.

Silgin kaleminden önce bitiyorsa yanlışların çok demektir.

Dünya 3 günlüktür.Dün, bugün ve yarın.Dün gecti, yarının geleceği
belli değil, öyleyse bügünün kıymetini bil…

Hayat; aklın çöllerinde bir gece yürüyüşüdür.

Hayat; onun için tasarladığımız kalıplara girmeyen, kendi akışına dayatan bir olgu..

Hayat; Anlamlı parçaları olan anlamsız bir bütündür.