Posts Tagged ‘ölüm’

Hindistan’da seller ölüm saçtı

Cuma, Haziran 29th, 2012

Yetkililer, Assam eyaletinde sel suları altında kalan 2084 köyde yüz binlerce kişinin evsiz kaldığını açıkladı.

Hava Kuvvetleri, selden etkilenenlere yardım dağıtmaya başladı.

Telefon hatlarının kesildiğini ve sellerden etkilenen bölgeye tren seferlerinin iptal edildiğini belirten yetkililer, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini kaydetti.

İspanya’yı yasa boğan ölüm haberi

Pazartesi, Haziran 25th, 2012

La Liga takımlarından Real Betis’te forma giyen 23 yaşındaki savunma oyuncusu Miquel Roque yakalandığı amansız hastalık nedeniyle hayata gözlerini yumdu.

Real Betis Kulübü’nden yapılan açıklamada, 2011 yılının Mart ayından bu yana yakalandığı kanser hastalığından kurtumal için tedavi gören İspanyol savunma oyuncusunun yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Ülkeyi yasa boğan ölümün ardından twitter’da birçok isim bu acıyı paylaşırken; Barcelona’nın başarılı savunma oyuncusu Gerard Pique, “Manchester United’da oynadığım dönemde Liverpool’da oynuyordu. Huzur içinde yat arkadaşım” açıklamasını yaptı.

Rafael Benitez’in Liverpool’u çalıştırdığı dönemde İngiliz kulübüne transfer olan Roque, A takımda ilk maçını 5 Aralık 2006 tarihinde Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray’a karşı giymişti. Galatasaray’ın Liverpool’u İstanbul’da 3-2 yendiği maçta Roque 84. dakikada Xabi Alonso’nun yerine oyuna girmişti.

Vefat Sözleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

insan doğar büyür yaşar ve öLür, önemli Olan Yaşadığı Süre içindeki Görevleri Dualarımız Muhteremle Olsun Başımız Sağolsun.

üzüntüyle geçmez içimizdeki yara Dualarla Rabbimize Dua Edelim Mekanı cennet Eyliyelim, başınız Sağolsun Acımız Bir Olsun.

Hayatın Acı gerçekleri Gelir bir gün Vurur Ummadığımız Bir Anda, Acınızı içten Paylaşıyoruz Ruhuna Dua Ediyoruz Başınız Sağolsun.

Yalan Hayatta Ne Yaptıysak kendimize Ahiret Sorularını Hazırlayalım Fani yerimizde, ölümüşlerinizin Ruhlarına Dualarımızı, Çektiğiniz Acıyı Paylaşarak yaşıyoruz, Başınız Sağolsun.

Hayatımızı idame ettirmekte olduğumuz fani dünyada Kötü gününüzde yanınızda Olduğumuzu Unutmayınız, Başınız Sağolsun ALLAH Yardımcınız Olsun.

Bir Gün gelir biter Bu canda Bir gün gelir Gülen Gözlerimiz Ağlar bir Anda, herzaman Dua Edelim Kalbimizi temizleyeLim Ölümü Hayatımızda Hissedelim başınız Sağolsun.

cennetin güzellikleri ruhumuza işlesin, ALLAH korkusunu Kalbimizden SilmeyeLim imanı hayat felsesi Olarak Bilelim, öLdüğümüzde yerimizi Yaptıklarımızla Görelim Başınız Sağolsun.

ALLAH’ım Mekanını cennet Eylesin Dualarımızı Kabul Etsin, Acınızı Sizinle paylaşıyoruz ALLAH Güç versin Ailesine ve yakınlarına.

Topraktan geldik Toprağa Gideceğiz, Yaşadığımız Hayatın hesabını Toprakda Vereceğiz, Acınızı Yürekten Paylaşıyoruz, Dualarımızı Kalpten Ediyoruz, başınız Sağolsun.

Merhuma Dualarımız, Acılı Ailesine Başsağlığı Diliyoruz, Mekanı cennet ruhu Şad Olsun.

Cennetin Suyu Ruhuna işlesin Toprağı bol ruhu huzurlu Olsun Başınız Sağolsun.

Dualarımız Birlikte Olsun Dileğimiz Tek Olsun Mekanı cennet Olsun Başımız Sağolsun.

öLenle öLünmez, Acılarımız Bitmez Hayatın gerçekliği Bu işte Dualarımız Birleşsin Bu Kötü Günde Acılarımızı Ufakta Olsa tesseli Edelim Birlikte, başımız Sağolsun.

Hayata Elveda Deyip öLüme Merhaba Diyen Ruhlara edelim hep birlikte dua ruhları şad mekanı cennet Olsun hepimizin Başı Sağolsun.

Acıyı kederi Bıraktı Bu Dünyada Dualarımızla Cennet Yüzü Görmeyi Nasip Etsin Yüce ALLAH’ım Merhuma, Acınızı Paylaşıyoruz Gözyaşlarımızla Başınız Sağolsun.

uzak Değil öLüm yakın Bütün KUllara Güzel öLüm Nasip Etsin ALLAH bütün insanlara, Mekanımız Cennet Olsun Kabrimiz iman dolsun ALLAH’ın Huzurunda Günahlarımız Af Olsun Başımız Sağolsun.

öLüm her insana gelicek Ummadığı Bir Anda, imanımızı Kuvvetli Tutalım Edelim ALLAH a dua, Yaşanmış Güzel Günlerin hatına öLümü unutmayaLım Acıyıda paylaşalım Bir Arada Başınız Sağolsun.

Rabbim cennetle müjdelesin ruhlarımızı hatalarımızı Dualarımızla Affetsin Dualarımızı kabul eylesin mekanımızı Cennetle Müjdelesin Başımız Sağolsun.

Vefat Eden Değerli Merhumun Ailesine Dualarımızı, Acılı Kederli Ailesine Başsağlığı Diliyoruz.

öLüm geldi Aldı Sevenlerimizi, ALLAH’ın takdiri uygun gördü Aldı Ahirete, Dualarımız Sevdiklerimizle Başınız Sağolsun iyi Dileklerim Sizlerle.

Güzel Günde nasıl Yanınızdaysak Kötü gününüzdede herzaman yanınızdayız, Başınız Sağolsun.

Sevapları Günahlarından Çok Olsun mekanı cennet olsun başınız Sağolsun.

Cüneyt Türel ölüm sebebi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

cüneyt türel in ölüm sebebi nedir

Cüneyt Türel neden öldü?

Cüneyt Türel bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat etti.Cüneyt Türelin ölüm nedeni hastalığının ne olduğu açıklanmadı.Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, seslendirme sanatçısı Cüneyt Türel bu sabah saatlerinde hayata gözlerini yumdu. Türel bir süredir tedavi görüyordu.

Türkiye’nin en iyi dublaj sanatçılarından da biri olan Türel, bu yıl 10 Mayıs ile 5 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan 18.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali için ‘Elim Elinde’ adlı bir gösteri hazırlıyordu.
Sanatçının ölümü sanat dünyasını yasa boğdu.

Oyuncu arkadaşları Türel’in ölümünü Twitter’dan böyle duyurdu.

Serra Yılmaz: 1 Mayıs’ın acı haberi Cüneyt Türel’in aramızdan ayrılışı… Çok üzgünüm.

Selim Atakan: Kıymetli tiyatrocu, eşsiz sanatçı meslektaşım Cüneyt Türel’i kaybettik. Sonuna kadar sahnede kalmayı tercih etmişti.

Irmak Ünal: Cüneyt Türel… Çocukluk kahramanlarımdan birini daha ışıklı yoluna uğurlamışız. Çok değerli bir sanatçıyı kaybettik. Allah rahmet eylesin.

Melek Baykal: Sevgili Hocamız Cüneyt Türel’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Hepimizin başı sağolsun!

Ölüm Şiirleri Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Ölüm Şiirleri,
Ölüm ile ilgili Şiirler Kısa,
Ölüm Hakkında Kısa Şiirler

Sanatkârın Ölümü Şiiri

Gitti gelmez bahar yeli;
Şarkılar yarıda kaldı.
Bütün bahçeler kilitli;
Anahtar Tanrıda kaldı.

Geldi çattı en son ölmek.
Ne bir yemiş, ne bir çiçek;
Yanıyor güneşte petek;
Bütün bal arıda kaldı.

Cahit Sıtkı Tarancı

Korktuğum Şey

Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.

Sular kesildi çeşmelerden;
Nerden dolacak bu taş nerden,
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmayan ejderha?

Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha.

Cahit Sıtkı Tarancı

Fâni Dünya

İlk günden alıştığımız emektar aydınlık,
Anne yüzünde, dost yüzünde, evlat yüzünde;
Her sabah başlayan şeye doymadık,
Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.
Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
Başımız darda kalınca el açtığımız yer;
Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.

Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz;
Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,
Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz.

Cahit Sıtkı Tarancı

Gün Eksilmesin Penceremden

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
– Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

Cahit Sıtkı Tarancı

Ölü

Hangi mahallede imam yok,
Ben orada ölecegim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarim, saçlarim ve her seyim.

Ölüler namina, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balik;
Müslüman degil miyim, hasa,
Fakat istemiyorum, kalabalik.

Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sizlamasin karanligim havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayim,
Ki bütün azalarim hülyada.

Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzakligimi.
Yikamasinlar vücudumu, yikamasinlar,
Çilginca seviyorum sicakligimi…

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Mavi Bir Ölüm

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yine sana sesleneceğim
Senin kim olduğunu hiç bilmeden
Senin kim olduğunu en çok bilerek
İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin
Dört nala açan kiraz çiçeklerinin
Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım
Sarı bir hüzün kızıl bir gurur
Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana
Sana oklardan değil yaylardan bahsedeceğim
Gülün dikeninden değil
Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım
Topraktan söz açacağım
Akan su gelmeyecek kelimelerime
Suyu şefkatle kucaklayan damlaları dinlendireceğim
Yine sana sesleneceğim
Senin kim olduğunu hiç bilmeden
Bilmek istemeden
Alaattin’in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi
Ve ne dilersem dilememi isteseydi
Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim
Bir şeyden vazgeçmek isterdim sadece
Hayatta bir şeyden vazgeçmek lutfedilseydi
Bedeli her şeyim olsa bile
Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim
Garip değil mi sana seslenmekten vazgeçtiğimi
Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de

Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm şu dünyadaki
Tek geride kalmış hesap benim için
Bu dünyadaki tek yük
Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek
Kürek mahkumu için kürek neyse
Benim için de sana seslenmek o
Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu
Öbür yandan bileklerimden sızan kanların
Gönlümü işgale yönlendiği bir rotanın can suyu
Oysa ben sana kürekten değil gemiden bahsetmek isterdim
Atalarım bana kadınlara gökyüzünü
Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler
Sen kürekleri yağlı urganları
Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun
Sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak
Göstermek istedim
Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri
Ama senin vaktin yoktu
Ben bunu hiç anlayamadım
Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki
Bazı kadınların beyaz apletlerden daha çok
Siyah apletleri sevebileceğini

Sana sesleniyorum
Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarına
Toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor
Kürekleri bırakamıyorum
Önce yücelttiğin sonra terkettiğin aşkın onuru için
Kalemi bir an elimden düşürmüyorum
Ankara Kalesi’nin önünde
Sana sesleniyorum
Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin
Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm
Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı
Cehennemle konuşur Seni ona anlatabilirdim
Oysa sen ne cenneti isteyebilecek kadar aşık oldun
Ne de cehennemi isteyebilecek kadar ayrılık
Seviyorum seni ama dedin
Hoşçakal diye ekledin
Şimdi gitmeye mecburum
Belki yine gelirim, umarım gelirim
Son söz oldu

Cennet ve cehennemin dillerini
Savaş naralarını ve aşk şiirlerini
Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım
Senin sözlerinin anlamını öğretmediler
Hiçbir şey söylemeden gittin
Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim
Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana
Ve kalemimle ilk defa yavan gözlerle baktın
Yine yeniden sadece sana sesleneceğim
Müebbet bir aşk dışında
Bildiğim tüm duygularımı terkedeceğim
Sana sesleneceğim yine
Seni sadece kuru bir sevgiyle değil
Derin bir hüzünle binlerce yıllık bir gururla
Ve pervasız bir öfke ile sevdiğimi duyuyor musun
Mütevazi bir sevgiyle değil
Küstah bir aşkla sevdim seni
Ben Osmanlı gibi
Kollarımın yetişmediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken
Ölen köprülerin ülkesindeki Venedikteki son sancağı
Kışın üşümemek için şal yaptın kendine
Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde
Gün geçtikçe eksilir demiştim oysa
Atalarımın öğrettiklerine de ters düşse de
Sana inanırım bilirsin
Zamanla unutursun demiştim
Niye daha derinleşiyor öyleyse
Derinleşiyor özlemin
Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları
Coşturuyor ayrılık sözlerin
Öfkelerimin kararlılığını
Aşka katık ederek konuşacağım
Bedenim bu dünyayı terkedene kadar

Öyle sanıyorum ki
Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için
Benden uzun yaşayacaksın
Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne
Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin
Küstah bir aşkla seveceğim seni
Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan
Kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edceğim
Ömrün geri kalınında
Sana sesleneceğim yine
Ben seni beyrut gibi sevdim ama
Sana ne Mağribi ne de Manhatten’i anlatamadım
Bağdat ve Şam’ı işgale yeltenmişken
Venedik! ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı
Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana
Senin kim olduğunu hiç bilmeden
Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım
Senin kim olduğunu en çok bilerek
Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terkedeceğim
Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün
Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım
Bu dünyayı terketme müjdesi gelene kadar
Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke
Hüznün beni aşan taşkınlığını
Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını
Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını
Anlayabilseydin
Anlatabilirdim sana
Seninle yaşanan bir aşktan sonra
Ayrılığın ölüm bile olsa
Mavi bir ölüm olacağını

Ömer ÇELİK

yitirişlerim bitti artık..aşkı da kirlettik..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İçimde Bi burukluk var bu aralar..
Yoklugunun buruklugu belki.. Geçer Diyorum hep geçer…
Kim Ölmüş ki Aşktan ben öleyim diye avutuyorum kendimi.
Gerçekten ölmem dimi diye affallıyorum sonra.
Ölüm korkusu sarıyor herbir yanımı
İçim dahada burkuluyo,yaralarım gene kanıyo
Düşünüyorumda Ölüm kadar acı degil ya yoklugun..

Yitirişlerim bitti artık..
Yitirecek birseyim olmadıgından degil,Bedenimin yorgunlugundan..
Seni yitirmemin sebebide bu degilmiydi aslında.
Kalbimin yenikligi,Duygularımın Acizliği degilmiydi..

Bazen gözlerimi kapatıyorum annem geliyo aklıma
“Yapma kızım ! Ağlama..” diyor.
Peki anne diyecek oluyorum hıçkırıklarım durduyo beni.
Elim telefona gidiyor annemin sesini duymak istiyorum omzunda ağlamak istiyorum..
Sonra asıl sözleri geliyor aklıma
“Askı bu kadar iğrençlestirdiniz “diyor bana
O an ne gülümsemesi kalıyor hayalimde nede varlıgı
Yerin dibine giresim Geliyor..
Midem bulanıyo.. Kalbim sancıyo
Dahada vuruyorum içkiye kendimi..
İçmek… İçmek.. İçmek istiyorum..
Ben yapmadım anne,aska zararım dokunmadı sadece sevdim
Nasıl anlatacagımı bilemedikçe içiyorum içiyorum içiyorum..
Hiçbirşey uyuşturmuyo beynimi
Artık midem beni bile kaldırmıyo

İçimdeki burukluk bir kez daha sancıyo..
Bizim yaptıklarımız hem seni, hem beni…
… Hemde askı kirletmiş simdi anlıyorum…

</3 </3 </3

Susma Ömrüm; Yol Kesil Cehenneme..!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Parça Tesirli Sancılar Düşüyor Kalbime …

Düştükçe Uçurum Sancıdıkça Aşk …

Ve Aşklaştıkça Kalp…

Daha Çok Parçalanıyor Hayat …

Yaklaştıkça Daha Bir Özlüyorum …

Kabul Ediyorum Galibimsin …

Ve Ben Her Şeyini Savaş Alanında Bırakan…

Mağlup Bir Komutan Gibiyim Şimdilerde …

Tüm Zaferlerimi Sende Yitirmiş…

Kör Bir Şahinin Gözleriyle Yol Arıyorum Kendime ;

Sana Çıkmayacağını Bildiğim Yolları …

Görmekten Korkuyorum Belki de Kim Bilir …?

Çıkmaz Sokaklarda Kısır Kalıyorum Döngülere …

Ve Ben Dönemezken Kendime…

Labirentlerinde Kaybolmuşken…

Sağım Sen Solum Sen…

Yolum Sen Yönüm Sen Olmuşken…

Senden Gayrisine Yok…

Yokluğuna Ram Olmuşken…

Susma Ömrüm …!

Yol Kesil Cehenneme …

Keskin Bir Virajsın İçimde Bir Türlü Alamadığım …

Ne Zaman Geçmeye Kalksam Senden…

Ya Bir Uçurum Boşluğu…

Ya Bir Şarampol Oluyor Sonum …

Uzanan Elleri Tutmuyorum …

Yüreğime Taktığın Alyans Tutuyor İçimi…

İçini Bırakmıyorum …

Dul Bir Hasrete Yâd/igar Kalıyorum Ötelerde …

Yar Dediğimi Ağyar..

Yaban Dediğimi Yar Sanıyorlar …

Sancılanıyorum Sessizliğine…

Tam Vakti …!

Susturucu Takılmışken Yüreğime …

Haykıramazken …

Her Kurşun İçimi Parçalarken…

İnfilak Ederken İsyanlarım Sensizliğe…

Ve Akarken Gözümden Irmak Irmak…

Susma Ömrüm …!

Ateş Kesil Cehenneme ..

Tüm Piyonlarım TükendiElimde Bir Şah …

Nereye Koysam Kendine Mat Çekiyor …

Cemreler İhanet Ediyor Adına…

Aslı Hükümsüz Kendini Bile Isıtmıyor…

Adım Lâl Kalıyor Zemheri Ayazlarına…

(D)üşüyorum …

Muhaciri Değilim Gayrı Bu Araf’ın…

Ne Cennet Kokabiliyorum Ne Cehennem Yanabiliyorum …

Kendimsiz Bir Kent Kuruyorum Yokluğunun Sokağına…

Baykuşlara Sakinlik Yapıyor Kentimin Issızlığı …

Sesine Parazit Yapan Bir Sesle Yıkılıyorum ;

Uğraşma Aşk Kaldıramazsın …!

Kumdan Kaleler Gibi Bir Rüzgârlık Değil…

Bir Cümlelik Yıkımlarım …

Bilmem ki Hangi Richter Ölçer Sarsıntılarımı…

Artçı Sellere Verirken Sitemimi …?

Sana “Sus”arken Ölüme “Su”sarken…

MüptelâsıykenKahramanı Bıçaklanmış Masalların …

Aşk İçin Âşıkları Ezip Geçmişken…

Susma Ömrüm …!

Şehâdet Getir Cinnetime …

Öznesi Sen Olan Bir Ömre Verdim Adını

Ki Ölüm Yar Olana Kadar…

Tek Yâr Dediğim Ol Diye…

Sana GeldimÖlüme Yâr Etme Diye …

Susma Diye Çırpınışlarımın Tek Müsebbibisin …

Biliyorum Aldırmıyorsun …

Dönmeyeyim İstiyorsun Sultanlığına …

Ve Aslında Aşk’tan Korkuyorsun …

Zulmetin Sırtımda Yama Olurken Yar/alarıma …

Hani Olur Da Geldiğimde Bir Gün …

Kapanacaksa Yüzüme Şehrinin Kapıları…

Her Lisanı Lâl Bırakan Bakışlarım …

Anlamını Yitirecekse Eğer …

Ve El Elini Tutacaksa Ellerin…

Elimde Değil Yanacağım ;

O Vakit Gülüp Geçeceksen Yangınlarıma…

Sarmayacaksan…

Benimle Kınanıp Benimle Yanmayacaksan…

Cennetten Kovulmayı Göze Almayacaksan…

Bir Sözüne Çölde Vaha Gibi Susarken …

Öyle Umarsız Susacaksan …

Sen De Sus Ömrüm …


Sus …!

Sus Ki Ölüm Bana Yâr…

Ben Ölüme Yâr Olayım …

Sen Toprak Kesil Cesedime …!

Aşk Vuslatın İzinde Ey Sevgili – abdullah oral şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşk Vuslatın İzinde Ey Sevgili

Yarsız gecelerde yanarken, ayrılığa yüreğim
Sensizliğe çekildim ağladım gecelerce yar,
Önce ılık sevdan aktı içime_
Sonra başladı gözlerimden_
_________ dökülmeye hasretin.
Seni hissettim damarlanırımda_
_____ki, yüreğimi sardı ateşin.

Yelken açtım gözyaşı denizinde sensizliğe,
Yazıyorum adını artık / her dem gözlerimle
Çıldırasıya vurur göğüs / kafesine gizlice arzular…
Ki duygular esiri sevdanın__
____aşk, vuslatın, izinde ey sevgili…

Sana sakladığım gülüşlerim __
________şimdi ıslak yanaklarımda
Hiç değilse ağlarken gelseydin rüyalarıma
Gözlerim:
Uykusuzluğa bölerken yokluğuna mutlulukları.
Sensizliğe doysaydı arzular ey sevgili

Gelseydin dikenler güle dönüşürdü önünde.
Dizlerine koyacağım yüreğim vardı ellerimde.
Silip atacaktım acı tebessümleri yüzümden,
Ki razıydım kessin__
_____parçalasın kalbimi_
_____ hayalimin cam kırıkları ey sevgili,

Sen olunca samanlık seyran olur / yeterki gel…
Gelişine ölüm bile çaresiz kalır gözümde.
Kavuşmak varsa yolun sonunda,
Bilirim çekilen acılar kutsal / ey sevgili,

Ne olurdu bir yağmur tanesi olsaydım _
_________ şimdi yanağında,
Oynaşırken elin elimle / dokunsaydım dudaklarına,
Sen rüzgâr olup geçseydin üzerimden
Ki ben bir nefes zerresi olup__
__geçseydim yanaklarından / sonsuzluğa ey sevgili….

Abdullah Oral

Sevgi Şiirleri Nazım Hikmet

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nazım Hikmet Sevgi Şiiri
Nazım Hikmet in sevgi ile ilgili şiirleri

NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken…

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti…
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık…

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya…

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken…

Nazım Hikmet Ran

SEN BENİM SARHOŞLUĞUMSUN

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

Nazım Hikmet Ran

YİNE SANA DAİR

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil…

Nazım Hikmet Ran

Ölüm yanıma gel !!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ölüm yanıma gel
Benim için tek ol,gelen bir tek sen ol
Nehirlerim donmuş,
ve etrafımdaki gölgeler kalbimi iğrendiriyor.

Ölüm yanıma gel
yanımda kal,sessiz ağlayışımı duy
üzüntümün içine saklandım,üzüntüye mıhlandım.
ve etrafımdaki acı dünyamı donduruyor.
Dünyam soğuk…

Hayatta başarısız oldum.
yıllardır feryat ettim.
Zamanın içinde dondum.. geride kaldım..
Kederin sevinci tüm bulduğum…
Kederin büyük sevinci!

hayatın gölgesinin arkasında kayıp umutlar acı çekiyor.
Geceyi arıyorum sevgiyi bulacağımı umut ederek.
Yaşamın kısa sonsuzluğunun sessizliği içine boğuldum.
Gözyaşları doğru yoldan sapmış kalbimdeki boşlukları dolduruyor

Beni bağrına bas, zevkli rahatlık
Eşsiz bir barışın olduğu bir dünya ver bana
kalbimdeki umutsuz çığlığı dindir.

Ölüm yanıma gel
Bu soğuk dünyadan bu boşluktan kurtar beni
Hayat, beni öldürdün
ve şimdi beni bu mutsuzluktan ayır beni

Hayatta ağlıyorum , hayattan uzakta uçuyorum
bu duvarların içine düşmeyi seçtim.
Büyük sevinç..
Kederin büyük sevinci!

Kaybolan masumiyet için göz yaşı dök
İçimizde ki ağlayan terk edilmiş ruhlar için…
Acıya teslim olan kalpler için…
Geride kalmış yanlızlık için ağla.

Acının ve dünyanın kederinin farkına var
Bu kabus gibi yerden öte bir yer düşün
Gecenin içinde bize sevgi ve birlik veren bir yer
Ölüm, yanıma gel ve bize hayat ver!

Bu acı dolu dünyanın yerine ölüm daha iyi
Sevgiyi ver bana yada ölümü!

Ölüm yanıma gel!!
Emrediyorum !!

Tut Yüreğimden Ustam ..

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne

Müthişşşş yaaaaaaa
SERKAN UÇAR

Üşüyorum

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Izdırabımın sırrı
Kördüğüm bilmecede
Hatıralar tutuşur
Alevden bir gecede
Üşüyorum

Kan sızar yüreğimden
Halimi bilmez fertler
Kambur üstüne kambur
Sırtımda yüklü dertler
Taşıyorum

Zayıf tutsak bedenim
Kurtulurken tuzaktan
İşte ölüm meleğim
El ediyor uzaktan
Koşuyorum

Alıntı

sivil savunma günü ile ilgili şiir şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

sivil savunma günü ile ilgili şiirler,sivil savunma günü şiirleri,sivil savunma günü ile ilgili şiir

Sivil Savunma

Edirne’den Ardahan’a
Samsun’dan İskenderun’a uzanan
Devletin en şefkatli elleridir.
Sivil Savunma.

Savaşta ve barışta
Depremde, selde, yangında
Her tür afette,
Uzanır zorda kalan vatandaşına
Çeker alır ölüm tuzaklarından
Sarar yaralarını.

Sivil halkla beraber
Sivil halkın yanında
Karda, kışta her koşulda
Hazırdır göreve.
Karagün dostu,
Görevinin, özgüvenin okuludur
Sivil Savunma.

Cihat SOLMAZ

Sivil Savunma

Harbin olumsuzluğu
Cephelerde kalmıyor.
Siviller bile artık
Korkunç zarar görüyor.

Saldırıdan korunmak
Yeterli önlem almak,
Bulunmak ilkyardımda
Şart sivil savunmada.

Tüm askerler cephede
Kararlı savaşırken;
Sivil savunma ile
Destekle cepheyi de.

Yurdun savunmasına,
Olumlu katkıları.
Sivil savunmacılar,
Kurtarmakta canları.

Askere ve kendine
Yardımcı olmak için,
Sivil savunmacı ol,
Hizmet et milletine.

Sivil Savunma

Afet,Savaş Olursa
Yetişir Sivil Savunma
Kurtarır Sivilleri
Yardım Eder Onlara

Savaş Yıkıntı Afette
Veririz Biz Elele
Sivil Savunma İle Birlikte
Mutlu Oluruz Yine

Gelin Paylaşalım
Bu Sıkıntıları
Umutlarla Saralım
Köyü Anılarımızı

Mutluluğun Altında
Yatar Sivil Savunma
Mutlu Oluruz Tekrar
Sağol Sivil Savunma

Hilal Özegen


Sivil Savunma

Uzun yıllardan beri insanlar savaşmakta,
Ölüm ile birlikte servetler yok olmakta.
Yangın ve felaketin anası oldu harpler,
Savaş sonralarında geri kaldı milletler.

Zaman ilerleyince kavga biter sanıldı,
Çağdaş gelişmelere umut ile bakıldı.
Oysaki gizli gizli ne silahlar yapıldı,
İnsanlar yığın yığın acımadan yakıldı.

Görüldü ki savaşta asker değil sadece,
Sivil halk da ölüyor, binlerce, onbinlerce.
“savaş kural tanımaz” ilkesi anlaşıldı,
Sivil savunmaya da böylece ulaşıldı.

Kurtarıcı, silahsız ve sivil kişilerden,
Teşkilatlar kuruldu, yönetildi merkezden,
İşyerinde ve evde, cephenin gerisinde,
Öz savunma sivilin yeşerdi bilincinde.

Sivil savunma artık bütün yurt genelinde,
Hizmet için çalışıyor cephenin gerisinde.
Ev, işyeri ve sivil, bu örgütçe korunur,
Sivil savunmacının görevi onurludur.

Ölüm Şiirleri Necip Fazıl

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ölüm Şiirleri Necip Fazıl kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek ölüm şiirleri
Necip Fazıl Ölüm Şiirleri

Ölünün Odası
Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;
Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş.
Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi
Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi…
Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü;
Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü.
Bezin üstünde ayak parmaklarının izi;
Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.
Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana;
Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana.
Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var;
Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar.
Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an;
Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan.
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm;
Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm

Necip Fazıl Kısakürek

Ölüm Şiirleri Ünlü Şairler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ünlü Şairlerin Ölüm Şiirleri
ünlülerin ölüm şiirleri
şairlerden ölüm şiirleri

Ölümün sırrı

Ölümün sırrını sordum bir gence
Güldü de bu ani suale önce
Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence
Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm

Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara
Lanetler ederdi bir eski yare
Sorunca ölümü dedi bir çare
Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm

Bu sırrı sormağa karar verdim ben
Hayatı hicranla dolu ölüden
Baktı boş gözlerle ayet okurken
Dedi ben hayatı ölümde gördüm

Nazım Hikmet

BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM…

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin…
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey:
belki diyor.
18 ŞUBAT 1945
PİRAYE NAZIM HİKMET.

Ölüm ve Oğlum
Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm
Şalgam suları iniyor şakaklarımdan
ben hala susuyorum
Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu…
Nerde kaldı bire saka kuşu
Su gibi bildiğin o su kasidesi?
Ve dudaklarımı sevsinler
bir barut bulutuyla sanki
ortadan biçilmiş bir güneş
Aynı çığlığı mı ezberleyecek dersin
akşamcılar akşama tövbe edinceye dek

Düzayaktı Attar A’met Efendiden Kartal Baba Tekkesine
Bu seferki yolum ise
ardımdan gelen kolun
ölüsıra yürüyen
kilden, kirloz bir bayrak
epiy de yokuş üstelik
ve giderayak
Sırtına vurmuş yada
buruşuk bir şipka biberini
Meyvahoşa koşturuyor
mork çizmeleriyle bir kırkayak
Nasıl koşturduysa tulumbacılar eskiden
yeşil karga tulumbalarını yangına
Yandım diye böğürmüşüm
Böğrüm yiyince böğrümden
o çiğköfteyi
YANDIM

Öylebi kuşaktık ki biz oğlum
yine de sen ölüyorsun
boynuna sarılınca ben
Ve o domuz var ya İncildeki
cümle günahı yüklenip
uçuruma atlayan domuz
Biz öyle bilem olamıyoruz…
Meşksiz aşklarla senlerin
başına tacettiğimiz
o güzelim elmayı
Utanmadan o ulusal
akbabamıza sunuyoruz
kellerinizle birlikte
Bu gidişle korkarım
bi tek ses kalacak bizden
tıkırtısı farenin
Kendi tahta kuyruğunu kemiren

Cama vurulmuş güneş kırıldı
Nar daneleri döküldü suya
Yandım diye böğürüyorum
Ama bu kırkayak oynunda
Öyle yakın ki ölümle oğlum
Uyak oluvermişler adeta
Ben ne demeye hala
Sözümona bir inci gibi
Acının yanardağ bardağında
Kendi kendime eriyim?
Oysa bu dünya denen ağacın
Türkiye denen çatağında
Öyle bir oğul var ki oğul
Ölüme değil, ölüme
Yaşanmaya bi ölüm bal

Cama vurulmuş güneş kırıldı
Nar daneleri döküldü suya
Gayrı adam oldu diye babam
Oğlum beni sevse ya

CAN YÜCEL

Baharla Ölüm Konuşmaları – Can YÜCEL

I

Memelerim koparıyor

Yüzyıl süren bir yalnızlık

dile gelmişçesine

Nasıl nasıl bir sevinç yarabbi!

Ve ağrıya

ağrıya tabi,

ağraya

ağraya ağbi

Nakkaş Tepe de ancak

bezmimize böyle gelmiştir

Gelincikleri ve Nazım Hikmet’leriyle

Yerbilimsel bir hapisten sonra

II

İçimdeki karanlığı patlatacağım

Zifiri bir Su akacak

kamışımdan toprağa

Bir kedi yavrulayacak

köpek dişli bir kedi

Ve böğürtlenler köpürecek ağzından

Yedikçe

kendi

kendini

mayhoş

Ya da Posta Nazırı dedemden kalma

Mors’un en morundan bir karga

Konacak karşıki direğin doruğuna

Düşmanlarım öyle doldurmuşlar ki onu

Ne kadar taşlasan boş

oynamıyor yerinden

Ben kargadan korkmam ama

bunun gözleri baykuş

Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar ıslak

can dündar

Ölünün Odası
Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;
Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş.
Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi
Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi…
Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü;
Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü.
Bezin üstünde ayak parmaklarının izi;
Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.
Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana;
Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana.
Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var;
Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar.
Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an;
Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan.
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm;
Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm

Necip Fazıl Kısakürek

Halide Edip Adıvar Ölüm Şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Halide Edip Adıvar ın Ölüm Şiiri

Ölüm Şiiri Halide Edip Adıvar

ÖLÜM
Yapraklar üşürken dökülür;
Ağaçlar kışa soyunurken ölür.
Nedir acelesi ecelin?
Daha bitmeden yaşama sevincim.

Neden bu kadar soğuk ellerim?
Gözlerim aynı noktada donuk.
Nedir bu sonsuz karanlık?
Ve bu bitmeyen yalnızlık.

Nereden çıktı bu tabut?
Ne işim var benim içinde?
Ve bu kalabalık.
Yüzler; bu yüzler hep tanıdık.

Herkes birakıp gitmiş.
Geceye sessizlik çökmüş.
Gözlerim hala açık,
Ve bitmeyen yalnızlık.

Halide Edip Adıvar

Hey Gidi Kemal Sunal

Perşembe, Haziran 21st, 2012


Bundan tam 10 yıl önce 3 Temmuz 2000 tarihinde; ülkemiz Türk insanına gülmeyi öğreten;duruşuyla,karakterleriyle,yıllar önce çekilmiş filmleriyle bile hala bizi güldürmeyi başaran;İnek Şabanımızı,Davaromuzu,Salakomuzu,Kibar Feyzomuzu,Kapıcılar Kralımızı,Çöpçüler Kralımızı,GÜLEN ADAMIMIZI…..

KEMAL SUNAL ‘ mızı kaybettik…Hala O‘nu özlüyoruz…

Ruhu şad ,mekanı cennet olsun…Allah rahmet eylesin….

Vefat Sözleri

Çarşamba, Haziran 20th, 2012

Vefat Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Vefat Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Vefat Sözleri
insan doğar büyür yaşar ve öLür, önemli Olan Yaşadığı Süre içindeki Görevleri Dualarımız Muhteremle Olsun Başımız Sağolsun.

üzüntüyle geçmez içimizdeki yara Dualarla Rabbimize Dua Edelim Mekanı cennet Eyliyelim, başınız Sağolsun Acımız Bir Olsun.

Hayatın Acı gerçekleri Gelir bir gün Vurur Ummadığımız Bir Anda, Acınızı içten Paylaşıyoruz Ruhuna Dua Ediyoruz Başınız Sağolsun.

Yalan Hayatta Ne Yaptıysak kendimize Ahiret Sorularını Hazırlayalım Fani yerimizde, ölümüşlerinizin Ruhlarına Dualarımızı, Çektiğiniz Acıyı Paylaşarak yaşıyoruz, Başınız Sağolsun.

Hayatımızı idame ettirmekte olduğumuz fani dünyada Kötü gününüzde yanınızda Olduğumuzu Unutmayınız, Başınız Sağolsun ALLAH Yardımcınız Olsun.

Bir Gün gelir biter Bu canda Bir gün gelir Gülen Gözlerimiz Ağlar bir Anda, herzaman Dua Edelim Kalbimizi temizleyeLim Ölümü Hayatımızda Hissedelim başınız Sağolsun.

cennetin güzellikleri ruhumuza işlesin, ALLAH korkusunu Kalbimizden SilmeyeLim imanı hayat felsesi Olarak Bilelim, öLdüğümüzde yerimizi Yaptıklarımızla Görelim Başınız Sağolsun.

ALLAH’ım Mekanını cennet Eylesin Dualarımızı Kabul Etsin, Acınızı Sizinle paylaşıyoruz ALLAH Güç versin Ailesine ve yakınlarına.

Topraktan geldik Toprağa Gideceğiz, Yaşadığımız Hayatın hesabını Toprakda Vereceğiz, Acınızı Yürekten Paylaşıyoruz, Dualarımızı Kalpten Ediyoruz, başınız Sağolsun.

Merhuma Dualarımız, Acılı Ailesine Başsağlığı Diliyoruz, Mekanı cennet ruhu Şad Olsun.

Cennetin Suyu Ruhuna işlesin Toprağı bol ruhu huzurlu Olsun Başınız Sağolsun.

Dualarımız Birlikte Olsun Dileğimiz Tek Olsun Mekanı cennet Olsun Başımız Sağolsun.

öLenle öLünmez, Acılarımız Bitmez Hayatın gerçekliği Bu işte Dualarımız Birleşsin Bu Kötü Günde Acılarımızı Ufakta Olsa tesseli Edelim Birlikte, başımız Sağolsun.

Hayata Elveda Deyip öLüme Merhaba Diyen Ruhlara edelim hep birlikte dua ruhları şad mekanı cennet Olsun hepimizin Başı Sağolsun.

Acıyı kederi Bıraktı Bu Dünyada Dualarımızla Cennet Yüzü Görmeyi Nasip Etsin Yüce ALLAH’ım Merhuma, Acınızı Paylaşıyoruz Gözyaşlarımızla Başınız Sağolsun.

uzak Değil öLüm yakın Bütün KUllara Güzel öLüm Nasip Etsin ALLAH bütün insanlara, Mekanımız Cennet Olsun Kabrimiz iman dolsun ALLAH’ın Huzurunda Günahlarımız Af Olsun Başımız Sağolsun.

öLüm her insana gelicek Ummadığı Bir Anda, imanımızı Kuvvetli Tutalım Edelim ALLAH a dua, Yaşanmış Güzel Günlerin hatına öLümü unutmayaLım Acıyıda paylaşalım Bir Arada Başınız Sağolsun.

Rabbim cennetle müjdelesin ruhlarımızı hatalarımızı Dualarımızla Affetsin Dualarımızı kabul eylesin mekanımızı Cennetle Müjdelesin Başımız Sağolsun.

Vefat Eden Değerli Merhumun Ailesine Dualarımızı, Acılı Kederli Ailesine Başsağlığı Diliyoruz.

öLüm geldi Aldı Sevenlerimizi, ALLAH’ın takdiri uygun gördü Aldı Ahirete, Dualarımız Sevdiklerimizle Başınız Sağolsun iyi Dileklerim Sizlerle.

Güzel Günde nasıl Yanınızdaysak Kötü gününüzdede herzaman yanınızdayız, Başınız Sağolsun.

Sevapları Günahlarından Çok Olsun mekanı cennet olsun başınız Sağolsun.

Kısa ve Öz Sözler

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Kısa ve Öz Sözler

Tugbam sitesinde en güzel Kısa ve Öz Sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Kısa ve Öz Sözler
kısa ve öz msn sözleri,kısa ve öz msn nickleri,kısa ve öz facebook sözleri,kısa ve öz güzel sözler,kısa sözler,yeni kısa sözler,

Kısa ve Öz Sözler

eSkideN PiyaSa NerDe ßiZ oRDa, aRtıK ßiZ NerDe PiyaSa oRDa..!

DerDi oLaNı DinleriM, DerdiM VarSa DerDe YoL aÇaNı SileR GeçeriM..!

aSlanlaRa SöZ VerdiM, ÇakallaRa YeM oLmaM..!

KaH ÇıkarıM GökyüzüNe SeyrederiM aLeMi, KaH iNeriM YeryüzüNe SeyredeR aLeM ßeNi..!

öLüM, öLüM DediğiN NediR Ki GülüM ßeN SeniN iÇiN YaşamaYı GöZe aLmışıM..!

DerT SofrasındaN ßaL YediK BaŞ VerdiK ßaş eĞmediK..!

iÇiNe DerT oLacaK SaNa SoN ßakışıM..!

“..KıZ DediğiN iStanbuL GiBi oLmaLı; FetiH’i ZoR, FatiH’i TeK oLmaLı..”

aKlımDa ÇekiP GitmeleR VaR Şu GünlerDe..!

iSkeletleR DiyarınDa ßiR eT ParçasıyıM..!

“aNadaN DoğmaK, öLmeK iÇindiR.”

“YaşamıN uZunluĞu DeğiL, NasıL YaşandıĞı öNemlidiR.”

“HayaT BiR HikaYe, YaşasaN Ne oLuR, öLseN Ne oLuR?”

“YaşaM aCı ßiR SoğaNa ßenzeR, SoğaNı KaT KaT SoyarkeN, ZamaN ZamaN aĞlatıR.”

“YiğitliK VurmakLa, aĞalıK VermekLe oLuR”

“CeplerDe ResmimiZ aLemDe iSmimiZ”