Posts Tagged ‘olup’

Facebook Connect

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Facebook Connect 30 Kasım’da hayata geçiyor

Facebook platformuna yeni bir soluk getirecek ve kullanan sitelerde Facebook profilinizi kullanabilmenizi sağlayacak olan Facebook Connect 30 Kasım‘da genel kullanıma sunuluyor.

Facebook-ConnectFacebook üzerinde kullandığınız gerçek isim ve gerçek profil bilgilerinizle her sitede yeni profil yaratmanıza gerek bırakmayacak olan platforma en büyük umudu yine Facebook’un kendisi bağlamış durumda. Kendi çalışanlarının bir bölümü tarafından dahi öldüğü söylenen Facebook platformu, Connect ile yeniden hayat bulmayı umuyor.

Facebook’un uygulama geliştiricileri içeride uygulama geliştirmeleri için teşvik etmesi ve buna ek olarak şirketin fbFund üzerinden çalışmalara fon sağlama çalışmaları bugüne kadar tam olarak başarıya ulaştı diyemeyiz. Aynı zamanda tüm bunlara rağmen Facebook platformunda kullanıcıyı tam olarak kendine bağlayacak uygulamalar da hala bulunmamakta. Facebook Connect ile şirket içeriye uygulama geliştirmek yerine dışardaki uygulamalara profil sağlayarak yerini sağlamlaştırmayı amaçlıyor.

Facebook Connect’in kullanıcılarına sağlamayı amaç edindiği 5 ana özellik üzerine kurulu.

Güvenli Kimlik Doğrulaması : Facebook geliştiricilere sunduğu doğrulama servisleriyle kullanıcılarının profil sorunlarının ve güvenlik açıklarından kaynaklanan olası problemlerinin önüne geçiyor ve bu sayede kullanıcıya güvenli bir ortam sunmayı hedefliyor.

Gerçek Kimlik : Facebook gerçek isim ve gerçek kimlik üzerine kurulu olduğu için entegre olduğu servisler için bilgi doğruluğu sağlayacak. Ayrıca kullanıcılar profillerindeki bilgileri, resimleri, arkadaşlarını, etkinliklerini, gruplarını ve diğer verilerini web üzerinde farklı servislere taşıyabilecekler.

Arkadaşlar : Kullanıcılar Facebook üzerinde bağlantıda oldukları arkadaşları ile farklı servisler üzerinde de bağlantıda olabilecekler.

Dinamik Gizlilik Ayarları : Facebook üzerinde yapabildiğiniz gizlilik ayarlarınız aynen profilinizi kullandığınız diğer sitelerde de geçerli olacak. Sadece istediğiniz kullanıcıların bilgilerinize ulaşabilmesi sağlanacak.

Sosyal Paylaşım : Facebook Connect kullanarak ulaştığınız web sayfalarında yaptığınız aksiyonlar Facebook beslemesinde, istek ve uyarılarında görüntülenecek. Bu şekilde tek Facebook hesabınızdan bütün sitelerde olup bitenden haber ve uyarılar alabileceksiniz.

Facebook, Facebook Connect sayesinde OpenID ile olan mücadelesini kazanacak mı? Bunu şüphesiz önümüzdeki günler gösterecek ve şirketin internet üzerindeki gerçek kimlik vizyonunun merkezi olup olamayacağını belli edecek.

Diğer taraftan Facebook’un Türkiye’deki popüleritesini düşünürsek yeni web girişimleri hayata geçirmek isteyenlerin Facebook Connect’i ciddi olarak düşünmesi de etkili ve değerli olacaktır.

Kaynak: Facebook Dovalpers

hiç sevmedim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hiç sevmedim kimseyi senin kadar
Yüreğim yanmadı hiç bu kadar
Çok yanlızım seninle bir yarım
Yok söylemeden olmaz
Ben sana aşığım ahhh ah ben sana aşığım

Eğer elindeyse ne olur çal kapımı
Eğer yüregindeysem ne olur sil göz yaşımı

Sen bilmezsin alırım haberini
Yollara küsmüşsün hissettin mi gittiğimi
Ahhh hissettin mi gittiğimi..
Buralar cehennem oldu inan bana
Yanıp kavrulsamda seninle güzel ankara
Ahhhh seninle güzel ankara
Güneşimiz bu aşk yakar yüreğimizi
Her dolmuş gözlerimizle göremeyiz hiçbirşeyi

Eğer elindeyse ne olur çal kapımı
Eğer yüreğindeysem ne olur sil gözyaşımı..

Benim kara haberim senindir
Eğer Leylan ölmüş derseler gelme sakın İstanbul’a
Bulamazsın ki beni buralarda
Bir bulut olup git Ankara’ya
Yağ istediğin kadar toprağıma
Ben bizim bahçede olacağım
Tam siyah kordonlu saatin yanında
O zaman bensiz dünyaya istediğin kadar bağırabilirsin
Sensiz bu dünyayı sevmiyorum sevmiyorum sevmiyorum diye
Ama şimdi ne olursun gel
Leylan hayatta ve İstanbul’da
Nefes almakta zor gelecek mi bir gün bana?
Tek hayalim hissettiğim son nefesleri seninle alıp vermek
Hissettiğim son nefesleri seninle alıp vermek nefeslerimi seninle alıp vermek
Ahhhhhh ben sana aşığım…


Nazlı Yar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ölüyorum gitme nazlı yar
Sen gidersen yaramı nasıl sararlar
Gelmesin istemem lokman hekim
Bana sen gereksin nazlı yar

Gitme gurbet ellere yalvarırım
İnsafsız babanı çeker vururum
Kara gözlerini ayırma benden
Biriciğim gidersen mahvolurum

Sen iste Ferhat olup dağ deleyim
Mecnun olup seni belleyeyim
Sen gitme nazlı yar
Bu aşkı ben nereye gömeyim

Ayırmışlar bizi üç kuruş hatrına
Sevgimiz herşey boşuna
Vursunlar beni zincirlere
Gitme yarim Allah aşkına

Gözlerimde yaşlar kurudu
Kalmadı hayatta umudu
Hayalin hep karşımda durdu
Son mekanım mezar taşı oldu

Not : Kendi yazmış olduğu bi şiiri siznle paylaşmak istedim…

Aşkın Acı Hali

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşkın Acı HALİ

Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak…
Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…

Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın…

Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin…
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiç bir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…

Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin…
nafile…

Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canın yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yaşamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
O halde aşık olabilirsin

Aşk Vuslatın İzinde Ey Sevgili – abdullah oral şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşk Vuslatın İzinde Ey Sevgili

Yarsız gecelerde yanarken, ayrılığa yüreğim
Sensizliğe çekildim ağladım gecelerce yar,
Önce ılık sevdan aktı içime_
Sonra başladı gözlerimden_
_________ dökülmeye hasretin.
Seni hissettim damarlanırımda_
_____ki, yüreğimi sardı ateşin.

Yelken açtım gözyaşı denizinde sensizliğe,
Yazıyorum adını artık / her dem gözlerimle
Çıldırasıya vurur göğüs / kafesine gizlice arzular…
Ki duygular esiri sevdanın__
____aşk, vuslatın, izinde ey sevgili…

Sana sakladığım gülüşlerim __
________şimdi ıslak yanaklarımda
Hiç değilse ağlarken gelseydin rüyalarıma
Gözlerim:
Uykusuzluğa bölerken yokluğuna mutlulukları.
Sensizliğe doysaydı arzular ey sevgili

Gelseydin dikenler güle dönüşürdü önünde.
Dizlerine koyacağım yüreğim vardı ellerimde.
Silip atacaktım acı tebessümleri yüzümden,
Ki razıydım kessin__
_____parçalasın kalbimi_
_____ hayalimin cam kırıkları ey sevgili,

Sen olunca samanlık seyran olur / yeterki gel…
Gelişine ölüm bile çaresiz kalır gözümde.
Kavuşmak varsa yolun sonunda,
Bilirim çekilen acılar kutsal / ey sevgili,

Ne olurdu bir yağmur tanesi olsaydım _
_________ şimdi yanağında,
Oynaşırken elin elimle / dokunsaydım dudaklarına,
Sen rüzgâr olup geçseydin üzerimden
Ki ben bir nefes zerresi olup__
__geçseydim yanaklarından / sonsuzluğa ey sevgili….

Abdullah Oral

İnadina seveceĞİm

Cuma, Haziran 22nd, 2012

… İNADINA SEVECEĞİM …
Bugün kaçıncı sigaramın dumanında hayalin canlanır bilmiyorum…
Ya da kaçıncı kadehte gözlerin değer gözlerime
Hangi şarkıda, hangi türküde düşersin dilime
Belki bağlamanın tellerin de belki bir keman taksimin de
Belki de bir neyin özünde ne zaman dolarsın ruhuma
Ne zaman dolupta taşarsın gözlerimden
Alırsın beni benden
Salarsın diyarlara, çöllere, dönüşü olmayan yollara
Bunu da bilmiyorum….

Ama bildiğim bir şey var;
Seni sevmenin bedeli
Her gün tükenmekse, her gün biraz daha ölmekse
Mecnun misali yürekte bir yangınla dolaşmaksa,
Bu bedeli her gün paşa paşa öder, yine de severim seni…
Sana, kadere, hayata inat
Sırf gıcıklık olsun diye
İnadına seveceğim seni
Şair: Mecnun Turgay ÖZTÜRK

♥♥♥

Sensizlik Taciz Eder Durur Ruhumu, Kirlenir Düşlerim Gidersen…Yanarım Ateşinle ve Bir Akşam Vakti Ege Denizine Savrulur Küllerim… Gidersen Gözümdeki Işıkta Gider, Beynimdeki Yarınlarıda Götürürsün Gidersen, İçimdeki Çoçuğu da Öldürürsün…Bende ki Seni Öldürürsün Örneğin Beni Öldürürsün…Yani Gidersen Bizi Öldürür…sün…Sen Yine de Kimse Ölmesin Diye Zorlama Kendini Kalmaya. Ben Alışkınım Sevdiğim Simurg Gibi Ölüp Ölüp Doğmaya…

Aşık Olmadan Önce Bir Düşün

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark
edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Yasamak güzel.” “Bos ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler
başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,
kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için
direneceksin… Hayatinin geri kalanını onu düşünerek geçirmek
isteyeceksin. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana
sarılmak isteyeceksin Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark
edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak…
Canin yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret
edeceksin… Yasadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…

Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılaşmak umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…

Gel gitler içinde yasayacaksın…
Buna yasamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…

O Halde Aşık Olabilirsin

Can DÜNDAR …

Sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sustum!

Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

kendimle konuşuyorum şimdi yalnız…

yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime

kimse duymuyor…

sustum!

sustu dudağımdaki şarkı gözlerimdeki şiir

yaraları yalayan rüzgar

sokaklarında kahrolduğum şehir

gözlerim konuşuyor yalnız…

sustum!

bin ah sürüp dudaklarıma

ne kadar susulacaksa o kadar sustum!

sustu benimle deniz

sustu deli dalgalar sustu martılar…

umutlarımı sarıp rüzgarlara

uzaklara savuruyorum her gece

yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

kimse görmüyor…

saçı ağarmış hayaller

nemli kirpiklerle

bulutlandığında gözlerim

gökte şimşek olup çakıyorum

kimse görmüyor…

Sustum!

tuz basıp yaralarıma!

sustum…

içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi

yaslanıp yalnızlığın duvarına

gül döküp kalabalıklara

kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece

kimse bilmiyor..

sustum!

sustu benimle gök sustu toprak

acılar konuşuyor şimdi yalnız

yaralı gönlümün sızıları konuşuyor

tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir

atıyorum uçurumlardan

kimse görmüyor…

sustum!

saçlarını kokluyorum rüzgarların

dudaklarından öpüyorum hayatı

içimde incecik bir sevgi ürperiyor

sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme

gelmiyor beklediğim bahar

yaralar merhem tutmuyor

gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara

mendil silmiyor

yağmur dinmiyor

sevdiğim bilmiyor…

Sustum!

sustu benimle sarı sabır sustu zaman

sustum

yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata

kimse duymuyor…

sustum!

İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi

sustum

sustu dudaklarım sustu gözyaşlarım

sustu gözlerimdeki şiir

gönlümdeki nehir

bulutlar haykırdı isyanımı

şimşekler haykırdı

sadece ben duydum

sadece ben
sustum!

ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat

kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi

yaralar merhem tutmuyor

geceler avutmuyor

ben sustum

acılarım konuşuyor yalnız…
Ben sustum!

susmuyor yüreğimi kavuran kasırga

pencereme vuran yağmur damlaları

susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar

gelmiyor bahar

kuşlar sevinmiyor

yıldızlar küs

ay üzgün

güneş doğmuyor

acılar dinmiyor

içimde binlerce şiir kanıyor her gece

kimse bilmiyor…
sustum!

sustu benimle sarı sabır

sustu hayat

sustu zaman

acılar konuşuyor yalnız

acılarım konuşuyor

kimse duymuyor…

duymuyor…

duymuyor…

duymu…

duy…

du…

[DIPNOT]Alıntıdır..[/DIPNOT]

Ömer Hayyam şiirleri…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ömer Hayyam genelde kısa şiirler yazdığı için Bir kaç şiiri birden aldım

AŞk…
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma…
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben

Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun
Dünya esen yel üstüne kuruldu..
Varlığımız iki yokluk arasındadır
Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin

Medresede söz vardır tekkede de hal
Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de
İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi
Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir

Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Bir çok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin…

ÖMER HAYYAM

Cennet Cehennem…
Sevgiyle yoğurulmamışsa yüreğin,
Tekkede manastırda eremezsin.
Bir kez gerçekten sevdinmi bu dünyada,
Cennetin, Cehennemin üstündesin.

ÖMER HAYYAM

Ey Kör..
Ey kör!Bu yer, bu gök, bu yıldızlar,boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

ÖMER HAYYAM

Niceleri Geldi..
Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenlerde hep senin gibiydiler
Bu dünya kimseye kalmaz bilesin
Er geç kuyusunu kazar herkesin
Tut ki , Nuh kadar yaşadın zor bela
Sonunda yok olacak sen değil misin ?

ÖMER HAYYAM

Kul Olup Bir Güzele…
Kul olup bir güzele gönülden
Geçtik her bağdan , her tövbeden
Herkes koyu müslüman döner
Biz putperest döndük kabeden

ÖMER HAYYAM

Yürek…
Bir yürek ki yanmaz yürek denir mi ona
Sevmek haram yüreğinde ateş olmayana
Bir günü sevgisiz geçirdinse yazık
En boş geçen günün o gündür inan bana

ÖMER HAYYAM

Sevgi Duvari…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa

Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

Dilimizde akşamdan kalma bir küfür

Salonlar piyasalar sanat-sevicileri

Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni

Yakanda bir amonyak çiçeği

Yalnızlığım benim sidikli kontesim

Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhaneler…ine dadandık

Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi

Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar

Sabahlan açıklarda bulurlardı leşimi

Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri

Çöpçülerin elleriyle okşardım seni

Yalnızlığım benim süpürge saçlım

Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak

Bol çelik bol yıldız bol insan

Bir gece Sevgi Duvarını aştık

Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki

Başucumda bi sen varsın bi de evren

Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

Yalnızlığım benim çoğul türkülerim

Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can Yücel

Güzel sözler Yeni

Pazar, Haziran 17th, 2012

Güzel sözler Yeni

Tugbam sitesinde en güzel Güzel sözler Yeni sizler için hazırlandı
. Buyurun Güzel sözler Yeni

En güzel sözler,yeni güzel sözler

Önce düştüğümde kalkmayı, sonra aleve dokunduğumda acıyı, sevmeyi öğrendim, sevilmeyi her şeyi öğrendim de yalnız seni unutmayı öğrenemedim!

Acı ve hüzün bir yıldız kadar uzak, mutluluk gözbebeğin kadar yakın olsun. Umutların gerçek, gerçeklerin mutluluk, mutlulukların sonsuz olsun…

Bir an buruk bir acı saplanırsa yüreğine, gözlerin zamansız takılırsa, kulakların zamansız deli gibi çınlarsa bil ki bir yerlerde özlemişsindir beni

Gençliğine güvenip erken derken belki elveda bile diyemezsin giderken.

Bulutlara yükledim hasretimi, rüzgarlarla yolladım sevgimi, yağmurlar yağdırdım gözyaşlarımla küçük melekler gönderdim seni öpmeye! Geldiler mi?

Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana, uzakta olduğun için tutkunum sana! Sana yıldızlar kadar yakın olmak isterdim, her baktığında beni görebilmen için, sana bulutlar kadar yakın olmak isterdim, üzüldüğünde gözyaşlarını yağmur olup silebilmek iÇİN

Eğer gökyüzü bir parça kağıt, deniz bir şişe mürekkep olsaydı yine de sana olan duygularımı yazmaya yetmezdi. Seni o kadar çok seviyorum ki…

Biliyorsun her gökkuşağının bittiği yerde bir hazine saklanırmış. Gökuşağını takip ettim geçenlerde sende bitti… En değerli hazinemsin benim, canımsın.

Bazı rüyalar diğerlerinden çok uzun sürer. Bazıları da çok çok güzel. Benim en uzun ve en güzel rüyam şu an bu mesajı okuyor.

Hasret kapımda nöbetler tutuyor. Sevgilim uzak bir şehirde gözlerim onu arıyor…

Bir kuş olup gitsem, aşsam şu enginleri, varsam senin yanına. Öpsem doyasıya, koklasam seni…

En güzel yarınlar senin olsun, sen buna layıksın ömrün mutluluklarla dolsun. Eğer gün gelir de sen beni unutursan, inan ki tatlım canın sağolsun.

Bugün yeni bir meyhane keşfettim mezarlığın karşısında. Bir gün beni arar da bulamazsan ya meyhanedeyim ya da tam karşısında.

Bugün yeni bir meyhane keşfettim mezarlığın karşısında. Bir gün beni arar da bulamazsan ya meyhanedeyim ya da tam karşısında.

Alçakgönüllülük ile ilgili sözler Alçakgönüllülük sözleri

Pazar, Haziran 17th, 2012

Alçakgönüllülük ile ilgili sözler Alçakgönüllülük sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Alçakgönüllülük ile ilgili sözler Alçakgönüllülük sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Alçakgönüllülük ile ilgili sözler Alçakgönüllülük sözleri

Alçak gönüllülük İle İlgili Güzel Sözler

* Övülmek isterseniz,alçak gönüllülüğü yem olarak kullanabilirsiniz. – Chesterfield

* Gerçekten alçak gönüllü olan bir insan, kendisinden hiç söz etmeyen insandır. – Jean de La Bruyère

* İnsan gururu yüzünden de alçak gönüllü olabilir. – Michel de Montaigne

* Kendini olduğundan az göstermek, alçakgönüllülük değil, budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır. Kendini olduğundan fazla göstermek de, çoğu kez gururdan değil budalalıktandır. – Michel de Montaigne

* İnsan yüzü kızaran hayvandır. – Mark Twain

* Bir adamın gerçekten büyük olup olmadığını, onun alçak gönüllülüğünden anlayabilirsiniz.

* Senden iyilere yerini vermesini bil. – Keble

* Alçakgönüllülük, pek çok soylunun evinde sadece bir hayalet değil midir? (Genç Werther’in İlk Acıları)