Küçük mutluluklar için yaşadığın büyük acılar kaldı şimdi elinde taşıdığın büyük sevgiler kaldı küçük yüreğinde..
Bir kez daha tokatladı o acı gerçek yüzünü ‘boyundan büyük sevdin hep küçük kız..’ o kadar yandı ki için biten sevdalar ardından korkar oldun aşktancesaret edemedin artık sevmeye . .
Çünkü;
büyüktü işte sevmelerin herkesin sevgisi gibi basit değildi.. Her yüreğin kaldıracağı türden de değildi.. Bu aşk da.. Ayrılığın acısı da.. Ama sen güçlüydün işte zoru seviyordun ya; bu zor aşkıda en güzel şekilde yaşadı yüreğin ve ayrılığın acısına da katlanıyor şimdi..
Aah deli kız.. Hep deliydin sen.. Hep çocuktun işte.. Sevmelerinde bir deliden beklenecek gibi deliceydi.. Bakmadın görmedin ondan başkasını o vardı senin dünyanda.. Hatta dünyan oydu senin.. O dönüyordu etrafında ya da sen onun etrafında..
Delilikti bu yaptığın ama farkında değildin! Alışmıştın zaten sana ‘deli kız’ denmesine.. O yüzdende umrunda değildi onun için yaptığın delilikler.. Seviyordun çünkü.. Seviyordun deliler gibi..
Ve biliyorum hala seviyorsun deli kız.. Ama şimdi sus ! Çekil kabuğuna bitti de ! Ağla hıçkıra hıçkıra ağla deli gibi deliler gibi !
Ya da yok hayır !
Dur!
Sakın bir damla daha gözyaşı dökme! Unutmasen güçlüsün deli kız.. Çok güçlüsün.. Buda geçecek bu acılarda bitecek birgün. . Sen asla yenilme.. Asla kaybettiğini düşünme..
Hadi kaldır şimdi başını sil gözyaşını.. Gülümse.. Ve dayan deli kız.. Dayan..
Yaşamadım saysam keşke unutsam Mazim filizlenip cana dönüyor Bumerang gibi fırlatıp da atsam Neylesem sonunda bana dönüyor
Beni terk etmiyor gam ile tasa Yüreğim uyumaz gözler uyusa Susayıp elimi uzatsam tasa Sanki içtiğim su kana dönüyor
İçimde olanı döksem devirsem Kapansa kapılar zindana girsem Kaçmak için senden başım çevirsem Neylesem ,yüreğim sana dönüyor
Ölsem de unutmam o son bakışı Senden uzakta geçirsem bu kışı Yüreğinden etsen de sınır dışı Yüreğim sonunda vatana dönüyor
ESKiSi-GiBi
Bir heves mi sevmek sevilmek Değer mi bir hevese seveni üzmek Yalan mı her şey yaşandıkça mı silinir Çok mu gelir sevene artık gülmek…
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
Aslında sevginin tadı tuzudur Acı isteksiz onun ruhudur Belki bitecek diye korkutur Aşkın tam açıklaması yoktur
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
sUs ve DiNLe
sus birsey söyleme……
geldin artik vakti zamani,kelimeler buldu yerini. dilimde hece hece kar taneleri gibi her biri tertemiz ve berrak… gönlüne yagacagi gün,iste bu gün…. zordur tabi her seyin baslangici…nasil ne dersin ilk önce… sadece dinle…ne olur..yorum bile yapma…sen sadece bil… neler gecer gönlümde….. firtinalar kopacak bu gece icimde…. volkanlar patlicak…deprem olacak …dilimde… sen sadece sus ….sus ve dinle…. saklamak ne kadar zor bilirmisin….. bilirmisin..ne zordur sebebsizce sevmenin…. cikarsizca….beklentizs sevmek..karsiliksiz …habersiz sevmek… varligi bile mutlu eder seni… mutlulugu huzur verir…. huzuru can katar ömrüne…. anlatabilirmiyimki sana…..anlarmisin acaba… sevdinmi sen hic böyle elinde olmadan… sevdasina sevinirken…kiskancligin icini kemirdimi hiccc…. gecelerce agladinmi….sonra kendini hic teselli ettinmi…. yoklu ile ölmektense…varli ile… varsin baskasinin olsun dedinmiii…. varasin mutlu olsun….sevdalarin en yücesi en güzeli…varasin onun olsun …. ben zaten böylede mutluyum iste… seni sevmek…karsiliksizda olsa…duygularin en güzeli ya…. belki sende sevseydin …bu kadar sevebilirmiydim….. sus ve dile…ne olur hic bir sey söyleme…. birak kendi kurdugum tozpembe dünyamda…. gece baslar bende mutluluk…. seninle oldugum ruyalarda… birak kalsin sevdan bende …karsiliksizda olsa..pahabicilmez degerde.. ilk gördügüm o anda..nakis gibi isledi bakislarin kalbim diyarinda… beklenen sevdam senmi geldin …sen geldin gelmesinede… neden bukadar gec geldin… sus …sus ve dinle…. ben hep seni bekledim…… sen geldin ama baskasini sevdin….ben gecmistede gelecektede ….varligindada yoklugundada hep seni sevdim …hep sevecegim…. senin dünyanda bana yer yok…..benim dünyamda senden baskasi yokkk… ben seni hep sevdim…..cikarsizca..karsiliksiz…beklentisiz.. .. ve seni sevmekle hep mutlu oldummm..sus birsey söyleme….birak kendi dünyamda birak ümitlerimle…birak bendeki senle …seni hep seveyimmm…. yoklugunla yok olmaksa..varliginla mutlu olayimmm.. sus birsey söyleme…
O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman icin Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa, Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının, Mavi maviliğinin farkında değilse, Beyaz yalnız o giydiği zaman Güzelliğini haykırmıyorsa, Sabahları onu görünceye kadar Güneş doğmuyorsa Ve onsuz gökyüzü geceleri Aya, yıldızlara hasret değilse Onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde Ondan birşeyler aramıyorsan, Güzel bir manzara, Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, Uykudan uyandığın zaman Yaşamakta olduğundan önce Onu hatırlamıyorsan, Omuzlarına dökülmüş saçları, Bir sis perdesinin ardında Her zaman gülen, Işık sacan gözleri Aklına gelmiyorsa, Durup durup avuçlarının Sıcaklığını özlemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşıyan öteki insanların Senin için hâlâ bir değeri varsa , Ona karşı tutumunu Toplumun köhne ve manasız Kurallarına göre ayarlıyorsan Ve açık açık Sanki var olduğunu haykırırcasına Sevgini söylemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin icin Herşeyden değerliyse, Gözünü yumduğun anda Onu görebiliyorsan, O bütün şarkılarda, Bütün şiirlerde, Bütün resimlerde ise, Ona muhtaç olduğunu Söylemekten utanmıyorsan, Senin içten ve büyük sevgine Karşılık vermiyeceğinden Korkmuyorsan, Bütün bencil duygularından Sıyrılabilmişsen Onun için herşeyi, Ama herşeyi yapacak gücü Kendinde buluyorsan, Her hali sana Ayrı ayrı güzel geliyorsa, Karşıisında kendini Bir çocuk gibi hissediyorsan, İstediği anda onun için Ölebileceksen, Onun için yaşıyorsan Ve yine onun için Bildiğin bilmediğin Bütün düşmanlıklara Karşı koyabileceksen, O her geçen dakika Sende biraz daha büyüyorsa Ve kendi kendine bile Çok sevdiğini bütün Samimiyetinle, İnanmışlığınla İtiraf edebiliyorsan, Bir gün o seni hiç, Ama hic sevmediğini söylese bile , Senin sevginde azalma olmayacaksa Ve ölünceye kadar onu aşkların En olumsuzu ile sevebileceksen; İşte o zaman Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi, Gercek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile, Seni bir parça sevmese bile….
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum… Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum… Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda…
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz ama umutlu hasretine… Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum, imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor… Bir çocuk gibi isteklerimi bastıramıyorum… Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum… Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum…
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı… Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında… Isınabilmek için onlara sarılıyorum… Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum… Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı…
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu… Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma… Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş itiraf etti sonunda… Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil… Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi, dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de hiç niyetin yoktu aslında… Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum…
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor… Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana… Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda… Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi… Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki? Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana…
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım… Ayak uyduramadım yorgunluğuna… Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım…
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın; dokunuşlarında kendini bulan… Ama! En çok da imkânsızın oldum…
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum… İnanamadığın, Yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum… Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum… Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum… Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum… Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum? Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim… Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk… Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini, öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum… Seni halen benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum… Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi… Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak…
Söylesene unutulmak kime yakışıyor? Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor …
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor… Görüyorsun işte, aşk’a ve sana ihanet etmiyorum benim kırgınlığım aşk’a… Sen üstüne alındın…
Düşlerde Güldü Zaman Zaman geçiyordu düşlerden hiçliğine tamamlarken gerçeği kristal küreye vuran ışıktı zaman
Kırık ve renkli
Zaman geçiyordu acıtan gülüşlerden nakşında kuruyan kirpik rimeli nemlenmiş vedalarda bir ipek mendildi zaman
Yırtık ve kirli
Zaman geçiyordu telâşelerden sıkıntılar dökülüyordu heybesinden bir bir kaygılar tenhalıktı büyüyen karanlığında zaman
Dehşet ve kindi Aynıların görüntüsünden geçiyordu zaman haza haz, acıya acıydı kimineyse üzerinden yılları yüklenmiş nehirler geçen bir çakıl taşıydı zaman
Yük ve mihnetti
Zaman geçiyordu sevişmelerden ince ışıklarda kırılan aşkın süzüldüğü camdı zaman camdan süzülen ışığın hangi tarafı kimdi
Sen ve öteki
Bir büyük bütünden geçiyordu zaman silinemez sevgiden doğumun, ölümün ötelerinde güzeli yeşertiyordu içinde varoluşun çiçeği zamanı çoğaltan oydu belki de
Gül ve dikeni
Zaman geçiyordu düşünüşlerden savuruyordu saçlarını evrene bir telinde yıldız, diğerinde güneşti neyi kovalıyordu o koca bilge bilinir mi nasıl yaşardı zaman
Keyif ve zevki
Acılardan geçiyordu zaman, dertlerden kemer gibi dolamıştı beline sargı bezini merhemi dilindeydi derin yaralar gezginiydi zaman
Yorgun ve terli
Derilmez bahçeydi zaman, uçsuz bucaksız bütün kipleri içeren tüm hâlleri de her şey onun içinde büyütüyordu kendini aşıyordu zamanı yalnız
Yokluk ve sevgi
Tamlardan geçiyordu zaman kendini büyütenden hangi varlık tamamlansa, heplense tümü hiçe gönderiyordu yokluğun teğetinde hiçi başka zamana her anıyla kendini bütünlüyordu zaman
Uçuk ve yerli
düşürülen saatlerden geçiyordu zaman tik taksız bukağıdan, zincirden zihnin bilince açılan penceresinde beşikten mezara değildi zaman, daha öteleriydi
Artı ve eksi
Geçilemiyordu yokluk sessizlikler de
Şimdinin sarpında yaşanan ulaşılmazlar köprüsüydü zaman umudun sıratı selleyen uçurumuydu
O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman için Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa, Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının, Mavi maviliğinin farkında değilse, Beyaz yalnız o giydiği zaman Güzelliğini haykırmıyorsa, Sabahları onu görünceye kadar Güneş doğmuyorsa Ve onsuz gökyüzü geceleri Aya, yıldızlara hasret değilse Onu sevmiyorsun demektir. Sokakta gördüğün her yüzde Ondan bir şeyler aramıyorsan, Güzel bir manzara, Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, Uykudan uyandığın zaman Yaşamakta olduğundan önce Onu hatırlamıyorsan, Omuzlarına dökülmüş saçları, Bir sis perdesinin ardında Her zaman gülen, Işık saçan gözleri Aklına gelmiyorsa, Durup durup avuçlarının Sıcaklığını özlemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Dünyada yaşayan öteki insanların Senin için hâlâ bir değeri varsa , Ona karşı tutumunu Toplumun köhne ve manasız Kurallarına göre ayarlıyorsan Ve açık açık Sanki var olduğunu haykırırcasına Sevgini söylemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin için Her şeyden değerliyse, Gözünü yumduğun anda Onu görebiliyorsan, O bütün şarkılarda, Bütün şiirlerde, Bütün resimlerde ise, Ona muhtaç olduğunu Söylemekten utanmıyorsan, Senin içten ve büyük sevgine Karşılık vermeyeceğinden Korkmuyorsan, Bütün bencil duygularından Sıyrılabilmişsen Onun için her şeyi, Ama her şeyi yapacak gücü Kendinde buluyorsan, Her hali sana Ayrı ayrı güzel geliyorsa, Karşısında kendini Bir çocuk gibi hissediyorsan, İstediği anda onun için Ölebileceksen, Onun için yaşıyorsan Ve yine onun için Bildiğin bilmediğin Bütün düşmanlıklara Karşı koyabileceksen, O her geçen dakika Sende biraz daha büyüyorsa Ve kendi kendine bile Çok sevdiğini bütün Samimiyetinle, İnanmışlığınla İtiraf edebiliyorsan, Bir gün o seni hiç, Ama hiç sevmediğini söylese bile , Senin sevginde azalma olmayacaksa Ve ölünceye kadar onu aşkların En olumsuzu ile sevebileceksen; İşte o zaman Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi, Gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile, Seni bir parça sevmese bile….
Nereye gittiği önemli değil bölünmüş zamanın içinde.
Artık sevgilim değil, herkes onunla konuşabilir.
Artık anımsamıyor, gerçekte kim sevmişti onu ve kim aydınlatıyor uzaktan, düşmesin diye.”
René Char
Yalnız benim, değil ki:İnsanların sevgisi, hep bencilcedir.Ve her sevgi, karşılık beklentisi yaratır, ister istemez. ‘anne sevgisi’ dâhil..Belki de, asıl o!..
***
“hep kendini düşünüyorsun!..” demesi, gözümün önünde:Üzerinde siyah yağmurluğu -incecik olanı-; yüzü asık, hafif ağlamaklı sanki:Öfkeden mi, belli değil.. saçları, normalin aksine dağınık; bu görüntüsü, gerilimi arttırıyor.Sâkinliğimi koruyorum.Kulağımda çınlıyor bağırışı..
***
İki isimli kadınlarda, bu hep vardır:Kullanmayı tercih ettiği isim, daha ‘modern’dir; diğeri ise, büyükannesinin falandır: ‘eski’ bir isimdir hâliyle; kadın, onu kullanmak istemez.Ama, kişiliğine etkisi de kesin olmuştur: Genelde ‘olgundur’, iki isimli kadınlar:Hırçınlıkları ‘yoğun’ ama örtülüdür..
***
Bir keresinde, benzer bir şekilde tartışmıştık.Birbirimize çok kızmıştık.Ben de, onun kadar sinirliydim ama sâkin durabiliyordum.O, ne yapacağını bilemiyor gibiydi.
Bir kadın, sinirinden yumruğunu sıkıyorsa, seyretmeye değerdir:Bacağını da, şiddetle yere vurmalı ardından. Erkeğin ‘zaferi’ ise, bu kadardır ancak.
Ben gidince de, arkamdan ağlar şimdi, diyordum içimden; hem git der, hem de gidince ağlar:Hâlbuki, ağlayan kadınlara inanmayalı, çok oldu.Bunu, zaten biliyor olmalı..
***
Eve döndüğümde, uyuyamadım. o gün, içkiye tövbe ettim.Yatakta dönüp, durdum; kalan ömrümden ödünç aldığım uykuyu daha verimli kullanmalıydım:Ertesi gün, erken kalkacaktım.
***
Gözlerine baktım: tam, ağzımı açacakken, susmaya karar verdim; konuşursam, mağlup olurdum: karşımda bir kadın vardı.Susmayı sürdürdüm, kendimi galip sanıyordum.Neredeyse gülecektim; zaferimi kutlamak istiyordum:Tuzağına düşmemiş, saçma feryatlarına cevap verme gereği bile duymamıştım.Kendimden emindim.Kendimden eminken, karşımdakini daha çok seviyorum: rekabet yok oluyor:Mutlak galip benim. yanıldığımı fark ettim:Karşımda bir kadın olduğunu unutmuşum; kendi kendime söylendim:Saçma teorilerini erkeklere sakla!..
***
Gidiyordu.Sokak lambası, tam tepemizdeydi: gölgesini, ayaklarımın dibine düşürmüştü; kendi gölgemin olmadığını düşünüyordum.Başımı eğmiş, dinliyordum:Yüzüne bakamadım.Gidişini, gölgesinden izledim.
Konuşamadım: söyleyecek sözüm yoktu; gidişini kabullenmek istiyordum. kabullenmiş gibi yapıyordum: Yapmak zorundaydım.
***
Bilmediğim bir sokaktayım: yürüyorum; eve gitmem gerekiyor: yanına koşmam, artık anlamsız: yabancıyız: Birkaç saat geçti sadece; ama, ben onun hiçbir şeyi değilim şimdi.
Kendime kızdım. artık yoktu: onu kaybetmiştim. yağmur aradım, yağmadı.
***
Her zaman yürüdüğüm, kalabalık yol.
Eve ulaşmak istiyorum.
Bugün ne ben, eski benim; ne de bu yol, o bildiğim yol..
Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak… Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin… Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Önemli olan sağlık.” “Yaşamak güzel.” “Boş ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın…
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin… Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek… Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin… Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin… Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiç bir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren… Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin… nafile…
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek… Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canın yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin… Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut… Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksın… Buna yaşamak denirse… Razı mısın bütün bunlara…? Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…? O halde aşık olabilirsin
Gülmek güldürmekti niyetim Aldın gözlerimde ki ışığı Baktım gülüşler yok Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Sevdim ben Çok sevdim duyuyor musun Geri istiyorum aşkımı Senden bir tek onu istedim Aldın yüreğimdeki Aşkımı sevdamı Yalnız bıraktın bu bedende canımı Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Bir beklentim vardı Oda sevdamdı mutlu olacaktık Düşünceler hayalde kaldı Uçurdun onu avucumdan Gökyüzüne benim canımdı Şimdi özlem ve hasret beni sardı Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Şimdi ümidim var benim Sevdiğimi yaşamak Nerde olursa olsun Onun yanında olmak Bir kere olsa yeter Onunla nefes almak Son gün desen razıyım Gözlerimi kollarında kapamak Hayat bekliyorum hadi Ver bana cevabını Hayat; Ya cevap ver Ya da sevdiğimi ver Artık Yeter…
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak…. Evinizin sizi içine sığdırmayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz… Sokağa fırlayacaksınız.. Sokaklarda dar gelecek.. Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendinizi taşıyamayacak kadar büyüyecek, Bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz… Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan… ‘ Önemli olan sağlık.’ ‘ Yaşamak güzel !’ ‘Boş ver her şey unutulur.’ Siz hiçbirini duymayacaksınız.. Göz yaşlarınızdan etrafı göremeyecek hale geleceksiniz… O’ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz… hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz… ‘Ölüme çare bulunda’ ya da ‘ yarın kıyamet kopacakmış !’ deseler başınızı kaldırıp ‘ne dedin?’ diye sormayacaksınız… Yalnız kalmak isteyeceksiniz.. Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek, Geçmişi düşüneceksiniz… Neredeyse dakika dakika Ama Kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz… Gittiğiniz yerlere gitmek… Bu size hiç iyi gelmeyecek ama Bile bile yapacaksınız… Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğinizi söyleyecek olsa, Kaçacaksınız.. Aslında kurtulmak istediğiniz halde, O acıyı yaşamak için Direneceksiniz… Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek İsteyeceksiniz.. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz… Herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız… Hiçbir şey oyalayamayacak sizi.. İlaçlara sığınıcaksınız… Birkaç saat kafanızı bulandıran ama Asla onu unutturmayan… Sadece bir müddet buzlu camın arkasından Seyrettiren… Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek.. Boğazınız düğümlenecek, Dinlenemeyeceksiniz… Uyumak zor, uyanmak kolay Olacak… Sabahı iple çekeceksiniz… Bazen de ‘ hiç güneş doğmasa !’ Diyeceksiniz… Ne geceler rahatlatacak sizi, Ne gündüzler.. Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz… Belki çivi çiviyi söker diye Can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz… Nafile! Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek.. Rüyalar göreceksiniz… Gerçek olmasını istediğiniz… Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz.. Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek.. Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla… Yüreğinizi burkulacak… Canınız yanacak.. Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.. Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek İçinizden.. Onun sesini bir kez daha duymak için Yanıp tutuşacaksınız… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için Kendinizden nefret edeceksiniz… Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz… onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek… Ama bir umut.. Onunla bir gün bir yerlerde karşılaşma umudu.. Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak… Gel gitler içinde yaşayacaksınız.. Buna yaşamak denirse…
Sevmek inanmaktır. Güvenmektir duygulara.. Direnmektir sevmek.. Tüm acılara direnmek… Sevdiğini kendin gibi, kendinden de çok duyumsamaktır İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır, sevdiğinle kalbini bölüşmektir sevmek. Ve sevmek direnmektir, tüm acılarıyla direnmek. Sevmek sevilmeyi haketmesini bilmektir. Sevmek, sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır. Sevginin olduğu yerde dışa vurur istekler..
Sevme özgürlüğünü istersin, sevginin kabul edilmesini istersin,bir gün gelir bu istekler de son bulur, kendinden istersin artık, sevgiliyi daha çok sevmek istersin, hataları,kusurlarıyla sonsuz kılmak istersin sevgini… Beklentilerin son bulduğu duraktır, sevda denizinin son limanıdır. Sevmek, sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Sevmek vermektir, sevdiğin için, almasını bilmektir.. Güvenmektir duygulara sevmek.. Sevdiğine seni seviyorum! diyebilmektir. Okuyabilmektir gözlerdeki sözcükleri. Haykırabilmektir sevgiyi hiç bağırmadan.. Sevmek sevgiliye bir nefes kadar, yakın olmaktır. Sevmek özveride bulunmaktır. Ve sevmek İNANMAKTIR !…
Aşk Dediğin Beklemektir Ey Sevgili şiiri AŞK Dediğin Beklemektir Beklemek ile ilgili şiirler
Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili! Kays gibi Mecnun olana kadar, Hz. Yakup gibi aydınlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak, sözden olmaktır. Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir, eğer beklenene değecekse. Bilesin!
Aşk; yanmaktır Ey Sevgili! Yanıp kül olmaktır, Kerem gibi Aslına ermektir. Ateşin ortasına hesapsız girmektir İbrahim misali. Ki onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren. Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan çiğlikten. Hem ne diyordu şair; “Yanmışın halinden ne bilsin ham/ Sükut gerektir bize gayrı vesselam.. Gözlerinden ayrı geçen her an yanmaktayım. Bilesin!
Aşk; bedel ödemektir Ey Sevgili! Bülbül, gonca gülü görebilmek için her seher uyanık olmak ve güle ulaşmak için yüreğini gülün dikenine asmak, kanını akıtmak zorundadır. Ya ben yüreğimi nereye asayım Ey Sevgili. Çünkü Aşk bedel ister, külfetsiz nimet olmaz. Beklemek bedel ödemekse eğer hâlâ ödüyorum o bedeli. Bilesin!
Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili! Mecnun gibi aklından, Kerem gibi bedeninden vazgeçmek. Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek. Yemeden, içmeden, uykudan uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince. Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin!
Aşk; bilmektir Ey Sevgili! Bir tek yârı bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir. Onun selamı ile gelen bela olsa EyvALLAH (c.c.) diyebilmektir. Kızmana, gülmene, gelmene, gitmene hepsine EyvALLAH. Bilesin!
Aşk; susmaktır Ey Sevgili! Onun güzelliğini, iyiliğini tarif etmeye gücün yetmediği an susmaktır. Kelâmın, kalemin, sözün tükendiği yerde, manayı sessizliğe yükleyip susmaktır. Artık sustum Ey Sevgili. Bilesin!
Uzun Sevgi Şiirleri, En güzel Sevgi Şiirleri Uzun, Sevgi Üzerine Şiirler
SEVGİLİYE
Ah o aşk deden duygu Hepimizin yüreğini içten içe yakmıyo mu? Evet yakıyo hemde öle bir yakıyo ki Katlanıyosun o yangına katlanmak zorundasın onu istiyosn
Ben aşık olduğum zaman yanmıyo bu yüreğim her zman Çünki benim yüreğim sevdiğim için yanıyor bir başkasına yanmıyor Ama bu yüreğim ne zman yanar blior musun? Ben seviosam ve onun sevgisni görmüyorsam
İşte o zman yüreğim yanmaz acı çeker ve bu acı giderek büyür Kimse ama kimse dindiremez bu yürekteki acıyı Bunu anca bir tek şey dindire blir Ölüm…Evet ölüm
Ben o kadar çok sevmişken Onun uğruna canımı bile ortaya koymuşken Onun sevmediğini anlarsam aklıma tekşey gelir Ben bunca zaman kimi sevdim?
Kimin için attı bu kalp… Sorarım kendi kendime kimin için yandı bu yürek Son mektubumu bıraktım sana sevgilim Sen bunu okuduğunda ben hayatta olmicam
Seninle başladığım bu hayata Seninle tanıştığım ilk yerde veda ediyorum Ama şunuda bilmeni isterimki Ben seni sevdim ve sevmeyede devam edeceğim.
Sevgi Nedir
Gecenin bir saatinde uykuya inat Ağlayan bebesini emzirmektir sevgi. Bülbülün güle figan edişi, Gülün umursamaz tavrıdır sevgi. Sevgi merhamet demek. Sevgi çile çekmek..
İhtiyacı olana yalvartmadan vermek, Masum bir tebessümdür sevgi. İçi dolu sımsıcak bir bakış, Yumuşak bir dokunuştur sevgi. Sevgi dokunuş demek. Sevgi almadan vermek.
Bir kuşun özgürlüğe kanat çırpışı, Kardelenin inanılmaz çıkışıdır sevgi. Avın avcıya yalvaran bakışı, Tuzaktan salıverilişidir sevgi. Sevgi bedel ödemek. Sevgi acı çekmek.
Derviş Yunus’un kırk yıl of demeden, Tekkeye odun taşıyışıdır sevgi. Yusuf’un kör kuyudaki sabrı, Mısır’a sultan oluşudur sevgi. Sevgi sabırla beklemek, Sevgi istemeyi bilmek.
Hallac-ı Mansur’un Ene’l Hak deyişi, Mevlana’nın Mecusi’ye çağrısıdır sevgi. Çölde kalmışa bir testi su, İdam mahkumunun son arzusudur sevgi. Sevgi ateşten gömlek, Sevgi sehpaya gitmek.
Ferhat’ın aşılmaz denen demir dağı, İnanarak sabırla delişidir sevgi. Mecnun’un Leyla’da kainatı görüşü, Çöle kendini vuruşudur sevgi. Sevgi sırrı keşfetmek, Sevgi emek sarfetmek.
Tomurcuğun patlayıp toprağı zorlayışı, Rüzgarın bulutu taşımasıdır sevgi. Derenin yatağını kendi buluşu, Kıvrım kıvrım akışıdır sevgi. Sevgi çekip gitmek, Sevgi özgürlük demek.
Çaresiz kaldığı anlarda tıbbın, Hastanın Rab’bine yönelişidir sevgi. Çalınmadık kapı bırakmamak, Yelkensizde denize açılmaktır sevgi. Sevgi umut demek, Sevgi beklemeyi bilmek.
Bebeğimsin
Sen bana küsebilir misin bebeğim Hasta olursun göremediğin anlarda Eririm gözlerinde yanar yüreğim Bakışlarını kaçırsan da yakalanırsın gizli bakışlarında
Nasıl ertelersin göz yaşlarını gözümden Kanaryalar kanatırken yaramı bestelerinde Sen ki cansın canansın biricik özümden Baharısın ömrümün içine düşen esintilerinde
Haydi koş kollarıma boşluğumdaki can Yasla başını omuzum özleminle yanar Damladın yüreğime minik bir odayken oldun han Kalk kırdığın bu kalbi gülümseyerek onar
Haydi bebeğim biricik sevdam
BEN SENLE VARIM
Ben seni senden çok uzakta sevdim ben bir yıldızdım evrende sense varlıgımdan habersiz dönen dünya yanındaydım bilki her anında sevincinde de hüznünde de gamında da ama sen bilemezdin bunları asla ve asla içimde kopardıda tufanlar ardı ardına şimşekler çakardı da sen yine aldırmadan dönerdin yanımda bense yalnız seni izlerdim evrenin başıboşluğunda işte benim hayatımın masalı burda geçmişimde sen hayalimde sen ve bilki her anımda yine sen SENSİZLİK ÖLÜM BANA ÜLÜM ACIR SENLEYKEN DESİNLERKİ ECELİNDİR GELEN GELEN SEN OLDA GÜLEREK ÖLEYİM BEN GÜL YÜZÜNE BAKAMAZSAM SON KEZ SARILAMAZSAM ÇIKAR MI Kİ BU CAN BU BEDENDEN bilki bu kalp senin ölesiye sevildin ÇÜNKÜ BİTANEM
Gökyüzünde bir bulut olayım Yağmur olup yeryüzüne yağayım. Gönül bahçende bir gül olayım Sen görmeden ben açayım. Kırlarda lale, sümbül olayım Etrafına kokularım saçağım. Özgürce uçan bir kuş olayım Gelip pencerene konayım. Sana aşk şarkıları okuyayım Bırak da hiç susmayayım. Kalbimin kapısını sana açayım Gönül bahçemden sevgi saçayım. Ben bu aşkta hep olayım Gönül bahçene ulaşayım. Senden uzaklarda olmayayım Kalbinin baş köşesinde olayım. BENİM CANIMSIN
Sen benim tutkularımsın Sen benim sevdalarımsın Kuruyan toprağımda nemsin Susuzluğumda suyumsun Gönül bahçemde çiçeğim Sen benim canımsın. Sen benim umutlarımsın Aşk odağımda aşkımsın Kalbimin atışlarısın Damarlarımda can suyum Sen yaşam kaynağımsın Sen benim canımsın. Geceleri hayallerimsin Gündüzleri özlemimsin Gönül karanlığımda ışığım Sen benim hayatımsın Sen benim canımsın
SEVGİLİYE
Ah o aşk deden duygu Hepimizin yüreğini içten içe yakmıyo mu? Evet yakıyo hemde öle bir yakıyo ki Katlanıyosun o yangına katlanmak zorundasın onu istiyosn
Ben aşık olduğum zaman yanmıyo bu yüreğim her zman Çünki benim yüreğim sevdiğim için yanıyor bir başkasına yanmıyor Ama bu yüreğim ne zman yanar blior musun? Ben seviosam ve onun sevgisni görmüyorsam
İşte o zman yüreğim yanmaz acı çeker ve bu acı giderek büyür Kimse ama kimse dindiremez bu yürekteki acıyı Bunu anca bir tek şey dindire blir Ölüm…Evet ölüm
Ben o kadar çok sevmişken Onun uğruna canımı bile ortaya koymuşken Onun sevmediğini anlarsam aklıma tekşey gelir Ben bunca zaman kimi sevdim?
Kimin için attı bu kalp… Sorarım kendi kendime kimin için yandı bu yürek Son mektubumu bıraktım sana sevgilim Sen bunu okuduğunda ben hayatta olmicam
Seninle başladığım bu hayata Seninle tanıştığım ilk yerde veda ediyorum Ama şunuda bilmeni isterimki Ben seni sevdim ve sevmeyede devam edeceğim.
Sevgi Nedir
Gecenin bir saatinde uykuya inat Ağlayan bebesini emzirmektir sevgi. Bülbülün güle figan edişi, Gülün umursamaz tavrıdır sevgi. Sevgi merhamet demek. Sevgi çile çekmek..
İhtiyacı olana yalvartmadan vermek, Masum bir tebessümdür sevgi. İçi dolu sımsıcak bir bakış, Yumuşak bir dokunuştur sevgi. Sevgi dokunuş demek. Sevgi almadan vermek.
Bir kuşun özgürlüğe kanat çırpışı, Kardelenin inanılmaz çıkışıdır sevgi. Avın avcıya yalvaran bakışı, Tuzaktan salıverilişidir sevgi. Sevgi bedel ödemek. Sevgi acı çekmek.
Derviş Yunus’un kırk yıl of demeden, Tekkeye odun taşıyışıdır sevgi. Yusuf’un kör kuyudaki sabrı, Mısır’a sultan oluşudur sevgi. Sevgi sabırla beklemek, Sevgi istemeyi bilmek.
Hallac-ı Mansur’un Ene’l Hak deyişi, Mevlana’nın Mecusi’ye çağrısıdır sevgi. Çölde kalmışa bir testi su, İdam mahkumunun son arzusudur sevgi. Sevgi ateşten gömlek, Sevgi sehpaya gitmek.
Ferhat’ın aşılmaz denen demir dağı, İnanarak sabırla delişidir sevgi. Mecnun’un Leyla’da kainatı görüşü, Çöle kendini vuruşudur sevgi. Sevgi sırrı keşfetmek, Sevgi emek sarfetmek.
Tomurcuğun patlayıp toprağı zorlayışı, Rüzgarın bulutu taşımasıdır sevgi. Derenin yatağını kendi buluşu, Kıvrım kıvrım akışıdır sevgi. Sevgi çekip gitmek, Sevgi özgürlük demek.
Çaresiz kaldığı anlarda tıbbın, Hastanın Rab’bine yönelişidir sevgi. Çalınmadık kapı bırakmamak, Yelkensizde denize açılmaktır sevgi. Sevgi umut demek, Sevgi beklemeyi bilmek.
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin… Sokağa fırlayacaksın… Sokaklar da dar gelecek… Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi… Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü… Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin… Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan… “Yasamak güzel.” “Bos ver, her şey unutulur.” Sen hiçbirini duymayacaksın… Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin… Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin… “Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın… Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak… İkisi de yetmeyecek… Geçmişi düşüneceksin… Neredeyse dakika dakika… Ama kötüleri atlayarak… Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin… Gittiğin yerlere gitmek… Bu sana hiç iyi gelmeyecek… Ama bile bile yapacaksın… Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için direneceksin… Hayatinin geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin… Herkesi ona benzetip… Kimseyi onun yerine koyamayacaksın… Hiçbir şey oyalamayacak seni… İlaçlara sığınacaksın… Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan. Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren… Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin… Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin… Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin… Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler… Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek… Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin… Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin… Aramayacağını bile bile… Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek… Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak… Canin yanacak… Bir daha sevmemeye yemin edeceksin… Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden… Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın… Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret edeceksin… Yasadığın şehri terk etmek isteyeceksin… Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut… Onunla bir gün bir yerde karsılaşmak umudu… Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yasayacaksın… Buna yasamak denirse… Razı mısın bütün bunlara… Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…
Bazen bütün haksızlıklara, yok etmelere, yok saymalara susmaktır ve ne olduğunu, ne yaşadığını sadece senin bildiğin ama asla onun bilmediği cehennemlerde yanarken, kan kusarken, seni terk ederken de tebessüm edebilmektir aşk.
Ellerin üşürken tutmasını beklemek, avuçlarının hapsinde kalmayı düşlemek, avuçlarına can çeken parmaklarının isterikliğini durdurabilmek ve her şeye rağmen, teninin yakıcılığını, teninde umut etmek ama son anda da gittiğine dayanabilmektir aşk.
Bazen uzun yolların sonunda kavuştum diye beklerken terk edilmektir aşk.
Ateşler içinde yatarken, bir bakışına kalmışken, bir nefesine can vermeye hazırken, bırakıp gidilmektir ve yine de tutkuyla beklemektir, her şeye rağmen döneceğinden ümidi kesmemektir aşk.
Bazen mutluluğu için, kalbinin seçimine razı gelmektir ve giderken başka bir kolda yeni hayatına, yinede mutluluklar dilemektir aşk. Onun mutluluğu senin ölümün dahi olsa, yaşam olmaktır ve yaşama dair ne varsa onun için düşünmeden yapabilmektir sonrada çekilip köşene sonsuza kadar dua etmektir, sana gelmeyeceğini bile bile yinede büyük bir tutkuyla sevmektir aşk.
Sevmenin de bazen kazanmak olmadığını anlamaktır aşk.
Tamda son anda kaybetmektir, oldu dediğin an “o” aşk karesinden silinmektir ve kavuşmaya susayan, titreyen bedenine, çatlamaya hazır yüreğine “dur!” Demektir aşk. Bazen durmasını bilmekten, bazen susmaktan ama her şeye rağmen bazen karşılıksız delicesine sevmekten geçer aşk.
Bütün olmak zaman ister, belki de bir ömrü feda bekler.
Aşk en az senin kadar tam, en az senin kadar eksiktir ve olgunluk asırlarla bedellendirilmiştir. Senin ömrün yetmese de, birilerininki yetecektir diye beklemek büyük hatadır. Hiçbir devirde aşkla yaşamak, aşkla sonsuz olmak ve aşkla noktalamak mümkün olmamıştır. Hiçbir aşk bir şey olamamıştır, hiçbir şeyi olamayanlarla dolu nice mevsimleri çürütmüştür aşk. Belki de böyle olmalıdır, belki de kavuşamamaktır aşk. Buluşmaların mahşere kaldığı sevmeler hep sonsuzlukla mükâfatlandırılmıştır aşkın “o” volkan bağrında…
Şimdi al eline kalemi ve yaz;
“Ey! Sonsuzluğun tükenmez ıstırap kraliçesi, (ıstırap kralı) biliyorum ki, sen gelmeyeceksin, biliyorum ki, sen hiç sevmeyeceksin aşıkları ve sen böyle mutlusun, biliyorum, çünkü kavuşmalar sende hep mahşere ertelenmiş.
Şimdi gidiyorum volkan bağrından bağıra bağıra, elbet bir gün gelirim, sukutu bulmak, acımasız ateşini söndürmek adına…”
“Sevmenin de bazen yaşamak değil, yanmak olduğunu bilmektir aşk.”
Hazineyi eritir, Cebinde kalmaz para. Kumar kötü bir illet, Alışan düşer dara,
Sağlık düşmanlarından Korun, her an uzak ol. Yaşamak istiyorsan, Kendine bul başka yol
İbrahim GÜNGÖR
Sigara (A. Necmettin ÇANGA) Boyun parmak kadar, Şöhretin dünyalar tutar, İçsem kötü, İçmesem kötü, Sigara sende ne var? Senin yüzünden, Anam kızar, babam kızar.
Gün olur, Paket paket içerim. Dumanlarının karasında, Rakseder düşüncelerim. O dumanlar ki, Bilirler de söylemezler, Delik deşik ciğerimi Bir sen varsın, Dudaklarımda, Bir de yar. Senin ne günahın var, Seni de yakarlar!
A. Necmettin ÇANGA
Sarhoş Baba Baba deyince güven duymalı, Baba deyince huzur bulmalı, Baba olunca sevgi vermeli, Bizi korkuyla besledin baba!
Akşam olunca isteriz biz de, Arkadaşımın babası gibi,eli paketle, Bir gün de saat altı yedi deyince, Yanıııp da eve gelsen olmaz mı baba?
Gece duyunca o sarhoş sesini, Zavallı annemin çektiklerini, Büyümekten, anne olmaktan çok korkarım, Sanki bütün babalar, kocalar senin gibi!
Hava kararmasın istiyorum, Akşam olmasın diliyorum, Çünkü o zaman çok mahsunum, Yaşamıma hiç anlam veremiyorum.
Ben 11 yaşında bir kızım, Bütün babalar size yalvarıyorum: Biz de isteriz mutlu bir yuva, Yok etmeyin bizi, alkol uğruna!
Ayşe Kılıç
Sigara (Nihayet AĞÇAY) Sigaranın zararı; cüzdanına, canına… İz bırakır, sinsice yayılırken kanına! Genizde paslı zehir, ciğerler zift kuyusu Aklını kullananlar asla içmez doğrusu. Rahat nefes alamaz, hırıltılı öksürük! Akciğer, gırtlak, kanser, genç yaşta hayat sönük!
[I]Nihayet AĞÇAY[/I
Sigara Seni Bıraktım Olduğun yer, zehir hem de duman Zararın insanlara çok-çok yaman Cebime zararın oluşmuştur her zaman Onun için artık sigara seni bıraktım Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım
Rahatsız ettin hem beni, hem de eşimi Bıraktım seni senden bıraksana peşimi Genç yaşımdayken çürütünce dişimi Onun için artık sigara seni bıraktım Seni bir daha hiç içmemektir ahtım…
Benzimde ki rengi benden almışsın İçimde hain düşman gibi kalmışsın Ömrümden çok çok seneler çalmışsın Onun için artık sigara seni bıraktım Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım…
Senin yüzünden ciğerler almaz oldu hava Ciğerler kararmışta olmuşlar sanki tava Sen varsın ya hiç ama hiç gerek var lava Onun için artık sigara seni çoktan bıraktım Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım…
Sigara senin bilmem ki neyine kanmışım Sen değil, meğer yıllarca ben yanmışım Özdilek Kırbaş’ım senden dertler almışım Onun için artık sigara seni bıraktım Seni bir daha hiç içmemektir benim ahtım…