Malatya da deprem
Saat 16.42’de Malatya merkezde de ciddi şekilde hissedilen bir deprem meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 6 saniye süren depremin merkez üssünü Battalgazi ilçesi Yarımcahan Köyü olarak saptadı ve büyüklüğünü de 3.8 olarak ölçtü.
Yer yüzeyinden 2.6 km. aşağıdaki tabakada meydana geldiği belirtilen, bu nedenle il merkezinde özellikle yüksek katlı binalarda şiddetli bir şekilde hissedilen deprem nedeniyle, yüksek katlı binalarda oturanlar cadde ve sokaklara kendilerini attılar.
Depremin şehir merkezine yakın olması ve yüzeyden 2,6 km gibi fazla derin olmayan bir mesafeden olması şiddetini daha fazla hissettirdi. Depremde herhangi bir hasar olmadığı bildirildi.
Posts Tagged ‘özellikle’
Malatya’da 3.8 şiddetinde deprem
Cuma, Haziran 22nd, 2012Facebook mu? MySpace mi?
Cuma, Haziran 22nd, 2012Dünyanın en büyük iki sosyal ağı yarışıyor; Facebook mu yoksa MySpace mi daha büyük?
Özellikle Web 2.0 ile birlikte büyük ilgi görmeye başlayan sosyal ağ siteleri bugün altın dönemlerini yaşıyorlar. Dünya çapında milyonlarca kullanıcıya hizmet veriyor, bu kullanıcıların neredeyse internetteki en önemli adresleri haline geliyorlar. Dünya çapında irili ufaklı sayısız sosyal ağ sitesi olsa da, bunlardan özellikle iki tanesi uluslar arası çapta en büyükleri olarak kabul ediliyor.Bunlar; Facebook ve MySpace.
MySpace 2005 yılında Rubert Murdoch tarafından 580 milyon dolara satın alındıktan sonra büyük bir çıkışa geçmiş ve 2006 yılında başta ABD olmak üzere pek çok ülkede en büyük sosyal ağ sitesi olma unvanını elde etmişti. Fakat aradan geçen yıllar Facebook’a biraz daha iyi davranmış gibi görünüyor. comScore’un son yaptığı araştırmaya göre MySpaceŞubat ayında 124 milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Her ne kadar son derece önemli bir rakam gibi görünse de, aynı dönemde Facebook’un 276 milyon tekil ziyaretçiye ev sahipliği yapması nedeniyle ancak ikiciliği elde edebildi.
Twiter Nedir?
Cuma, Haziran 22nd, 2012Twitter Nedir,
Twitter Nedemek,
Twitter Aç
Sağda solda duyuyorsunuz twitter diye peki Twitter Nedir?
Kişilerin o anda neler yaptığın ve neler hissettiğini veya nerede olduklarını yazdıkları bir sitedir. Diğer kişilerde o yazıları takip ederler.
Twitter, bir sosyal ağ ve mikroblog sitesidir. Kullanıcılarına 140 karakterlik metinler yazma imkânı veren Twitter, çeşitli araçlarla daha etkin kullanılabilen bir sosyal paylaşım sitesidir..
2008’deki ABD seçimlerinde özellikle Barack Obama tarafından sıklıkla kullanılan Twitter dan Türkiye’deki son yerel seçimlerde de yararlanılmıştır. Ayrıca Twitter , sosyal medya’nın en popüler araçlarından biri olarak gösterilmektedir. Facebook gibi sosyal bir ortamdır.
Kalp Kapağı Hastalıkları
Cuma, Haziran 22nd, 2012Dünyada tüm ölümlerin %1-2’sinin sorumlusu olan hastalığın kalp üzerindeki olumsuz etkileri genellikle hastalığın kalbi tahrip etmesinin ardından ortaya çıkıyor. Bu nedenle hastalığı bilip, erken dönemde tedavi olmak çok önemli…
Kalp kapağı hastalıkları özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada, gerek yaşam kalitesine, gerekse de yaşamın kendisine karşı ciddi bir tehdit boyutunda varlığını koruyor. Esasen dünyada tüm ölümlerin %1-2’sini kalp kapağı hastalıkları oluşturuyor.
Bunun da ötesinde kimi zaman koroner kalp hastalıklarına eşlik eden kalp kapağı hastalıkları rahatsızlığın boyutunda artışa yol açarken, kalp kapağı hastalıkları zemininde oluşan kalp yetmezlikleri, kalp atışlarında düzensizlikler (ritm bozuklukları) insanlarda ciddi yakınmaların oluşumuna yol açabiliyor.
KALP KAPAKLARI NEDİR
Kalp, gevşeme ve kasılma hareketleri yaparak kanı sürekli ileri doğru pompalayan en hayati organımız. Birbirinden kaslarla ayrılan dört odacıktan oluşan kalp içinde kanın, vücutta yaptığı gibi hep ileri doğru hareket etmesi, geriye kaçmaması gerekiyor. İşte bu ileri hareket sağlayan yapılara kalp kapakları deniyor. Malp kapakları motorlardaki karbüratörlerin valflerine benzetilebilir.
Kalbin alt ve üst odacıklar arasında yer alan iki kapağının sağdakinin ismi triküspit, soldakinin ise mitral kapaktır. Kanın kalbi terkettiği noktalarda, yani kalp ile ana atardamarlar arasında yer alan diğer iki kapağın sağındakine, akciğer ana atardamarları ile kalp arasında yer alır, pulmoner kapak, soldakine ise ki bu da aort dediğimiz temiz kanı vücuda taşıyan büyük atardamar ile kalp arasında yer alır, aort kapak denir. İşte kalp kapağı hastalıkları bu kapakların etkilendiği tüm hastalıkların genel ismidir. Kalp kapağı hastalığında kaşımıza üç tip bozukluk çıkar.
Birinci tipte kapakların açılımı kısıtlanmıştır.
Kapak açılamadığından darlık oluşmuş, normalde geçmesi gereken kan miktarından az bir kısım ileri doğru geçebilmektedir. Hortumun ucunu sıktığınızı düşünün, suyun geçişi ne kadar tazyikle olur, su akamadığı için geride göllenir, oluşan zorlanma belki de hortumun musluktan çıkması ile sonuçlanır. İşte kalp kapak darlıklarında da bu meydana gelir. Kapak darlığına bağlı olarak yeterli miktarda kan ileriye geçemediğinden kan basıncı düşer (hipotansiyon), çoçuklarda gelişme gerilikleri, erişkinlerde nefes darlığı, çabuk yorulma yakınmaları, bazı tiplerde de göğüs ağrıları oluşur.
Açılamayan kapağın gerisinde ise kan göllenmeye, artan basınçla bu kalbin bu bölümleri genişlemeye başlar. İleri akamayan kan ve sıvılar kimi zaman akciğerde kimi zaman ise çevre organlarda birikir. Bu nefes darlığı, ayaklarda ödem, şişme gibi tablolara yol açar. Kapak darlıklarında bulgular oluşum mekanizmasına da bağlı olarak erken dönemde ortaya çıkar.
İkinci tipteki kalp kapağı hastalıkları kapakların açılımında değil ama kapanmalarındaki bozukluk ile oluşur.
Kapakların asli görevleri kanın hep ileri doğru akışını sağlamaktır demiştik. İşte bu görevdeki aksama kapakların tam kapanamaması sonucu oluşur ve kapak kaçakları meydana gelir. Yine bahçe hortumu ile sulama örneğini verirsek; hortumda büyük bir delik olduğunu varsayalım. Bu durumda hortumun ucunu daraltmasak bile yeterli suyu sağlamayacağız. Aynı tablo kalp kapak kaçaklarında vücudun başına gelir. Eğer kaçak fazla ise dokular yine yeterli miktarda kana kavuşaz, kan basıncı düşmeye meyleder.
Öte yandan ileri doğru gidemeyen kan kalp boşlukları içinde birikir, bu sefer basınç, tazyik artışı ile değil ama hacim artışı ile kalp kaslarını gererek büyütür ve zaman içinde kalbin pompalayabilme, yani kasılıp gevşeme özelliğine zarar verir.
Bu kalp kapağı hastalığının zemininde, kalp yetmezlikleri gelişir. Kalp kapak kaçakları özellikle yavaş seyirli ise uzun süre belirgin şikayet oluşturmaz. Belirgin yakınmalar oluştuğunda kalp çalışmasındaki bozukluk artık iyileşmez düzeye gelmiş olabilir. Bu yüzden kalp kapak kaçakları kapak darlıklarına göre daha tolere edilebilen ancak sinsi ilerleyen rahatsızlıklardır.
Kalp kapak hastalıklarının üçüncü ve en sık görülen tipinde, hem kapağın açılması hem de kapanması kısıtlanmıştır.
En fazla yakınma oluşturan bu tipteki kalp kapağı hastalıklarıdır. Hakim olan lezyon, açılım ya da kapanmadaki sıkıntı, kişinin şikayetlerinin tipini de belirler.
NEDENLERİ
Kalp kapağı hastalıklarının nedenlerine gelince; kalp kapağı hastalıklarının içinde en önemli yeri (ülkemizde de en önde gelen sebeptir) çoçukluk çağında, boğazda yerleşen, üst solunum yolu infeksiyonuna yol açan özel bir tipteki mikroplara karşı vücudda oluşan savunma mekanizmasının yanlış bir yola girerek vücudun kendi organlarına (başta kalp ayrıca böbrekler, beyin ve eklemler) zarar vermesi ile oluşur. Aslında biraz da kafa karıştırıcı olacak şekilde “romatizmal kalp kapak hastalığı” olarak adlandırılan bu grup kalp kapağı ameliyatlarının da önde gelen nedenidir.
Hayatın ileri yaşlarında özellikle kalbin sol tarafında yer alan kapakların etkilendiği kireçlenmelere bağlı kapak hastalıkları, kalbi besleyen koroner damarlardaki tıkanmalar yani kalp krizleri sonucunda özellikle mitral kapağın çalışmasını sağlayan kasların hasarlanması sonucu gelişen mitarl yetmezlikleri kalp kapağı hastalıklarının önde gelen sebebleri arasındadır. Toplumun önemli bir kısmını, %2-5’sini etkileyen, kapak yapısının daha esnek, daha elastik, bir kısmında da süngerimsi bir kalınlaşmanın eşlik ettiği “mitral kapak prolapsusu” özellikleri nedeni ile ayrı bir yazı konusudur.
Doğumsal kalp hastalıkları kalp kapağı hastalıklarına neden olan ayrıcalıklı başka bir gruptur.
TANI
Kalp kapağı hastalıklarının tanısı günümüzde çok kesin ve net olarak, risksiz bir tetkik yöntemi olan kalp ultrasonografisi, yani ekokardiografi ile konur. Yaklaşık yarım saat süren bu inceleme ile kalbin anatomisi, yani yapısı bu arada performansı incelenir. Kalp kapaklarının yapısı, açılımı ve kapanması izlenerek varsa kaçakların miktarı, kalp odacıklarının boyutları, yani kalbin büyüyüp büyümediği, kalp içi ve damarlardaki basınçlar saptanıp kalbin pompa gücünde azalma olup olmadığı araştırılır.
Kimi zaman ek bilgiler edinilmek istendiğinde yemek borusuna endoskopiye benzer bir yöntemle ince bir tüp konarak yapılan transözofajiyal ekokardiografiye, kimi zaman da ilaç ya da koşu bandının kullanıldığı stress ekokardiografiye başvurulur.
TEDAVİ VE TAKİP
Tanı konup rahatsızlığın ciddiyeti ortaya çıkarıldıktan sonra artık sıra tedavi ve takip sürecine gelir. Takip için belli aralıklarla ekokardiografi işlemi tekrar edilir. Ekokardiografi ve kişinin kliniği, yani şikayetlerinin derecesi, efor yapabilme kapasitesi tedavide strateji geliştirmede kullanılan iki temel unsurdur. Tedavi seçenekleri arasında medikal yani ilaçla tedavi ayrıca girişimsel tedavi yer alır. Kimi zaman bu iki seçeneğe aynı anda başvurulabilir. İlaç tedavisinde anlaşılması gereken esas, ilaçların kapaktaki mekanik rahatsızlığın kendisini ortadan kaldırmayacağıdır. Çoğu zaman ilaçlar kapaktaki rahatsızlığın ilerlemesini engellemekten de acizdirler. Ancak kapak rahatsızlığının kalp üzerindeki olumsuz etkileri ilaçla büyük oranda engellenebilir. Kalp kapak hastalığı zemininde gelişen kalp yetmezliklerinin ve ritm bzoukluklarının tedavisinde de çoğu zaman ilaç tedavisi tek başına yeterli olur.
Girişimsel yöntemler
İlaç tedavisi yetersiz olduğu anda ya da kalp kapağı hastalığı kalbe belirgin bir şekilde olumsuz etkimeye başladığında, kalbi büyüttüğünde, kalbin çalışmasını bozmaya başladığı zaman girişimsel yöntemlere sıra gelir. Girişimden kasıt genel olarak cerrahi ve kateter yolu ile yapılan balon işlemidir.
Cerrahi yani ameliyat gündeme geldiğinde yapılan şey genel olarak kapağın tamir edilmesi, bu mümkün olmuyorsa bozuk kapağın çıkartılıp yerine protez, yapay bir kapak takılmasıdır. Kapak tamiri daha ziyade kaçak oluşan, kapak yapısında fazla kireçlenmenin olmadığı mitral ve triküspit kapaklara başarı ile uygulanır. Bu işlemin yapılamadığı durumlarda, kapak darlıklarında, özellikle kireçlenmenin ön planda olduğu kapak rahatsızlıklarında ise kalp kapakları protez kapaklarla değiştirilir. Kişinin özelliğine göre tamamen ****lik kapaklar ya da kısmen organik madde içeren bioprotez kapaklar kullanılır.
Kapak yapısında fazla kireçlenmenin yer almadığı açılım kısıtlılıklarında başka etkin bir girişim yöntemi kateter yani anjiografi yöntemi ile yapılan balon işlemidir. Hemen ertesi gün kişinin taburcu edilebildiği, genel anesteziye ihtiyaç duyulmayan bu yöntemde ince bir tel ile kasıktaki damarlardan girilip kalbin içine dek ilerlenir, açılımında kısıtlama gelişmiş kapağın hizasında şişirilen bir balon ile yeterli açılma sağlanır.Sonuçları iyi olmakla beraber bu işlem daha ziyade zaman kazanmaya yöneliktir. Zaman içinde kapakta yeniden açılım kısıtlılığı gelişebileceği gibi balonla açma sırasında gelişen yırtılmalarla bu sefer kaçak problemi ortaya çıkabilir. Bu durumda ameliyat her zaman için yapılabilir bir seçenek olarak hazır bekler.
Kapak hastalığının girişim zamanlaması çok önemlidir. Zamanı gelmeden kapağın protez kapakla değiştirilmesi protez kapağın yaratabileceği riskleri gereksiz yere daha uzun bir sure yaşamak anlamına gelir. Aslında protez kapak cerrahisi bu konuda çok deneyimli ve ünlü cerrahın dediği gibi “bir hastalığı başka bir hastalık yaratarak tedavi etmektir”. Öte yandan gerektiği halde girişime başvurulmaması kalpte geriye dönüşümsüz değişikliklerin oluşmasına yol açar ve kişinin hayatını çok ciddi anlamda önlenemez bir risk ile karşı karşıya bırakır.
Aslında esas olan, tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi kalp kapağı hastalıklarında da oluşmadan önüne geçebilmek
-Alıntı-
Ozon Yağı Eczanelerde Satılırmı
Perşembe, Haziran 21st, 2012Ozon Yağı Nerelerde Kullanılır,
Ozon Yağının Faydaları Nelerdir,
Ozon Yağı
TV Reklamlı Ürünüdür..
Ürün 50 cc olup
Ürün fiyatı : 30 tldir.
İstanbul içinde ürün kapıya teslim
İrtibat için tel : 0216 405 28 28
Ozon yağı, cilt bakımı konusunda devrim niteliğinde. Saf oksijen molekülleri ozonlanmış zeytin yağı içinde jel olarak bekletiliyor ve kolayca deriye masaj yapılarak alınabiliyor.
Bebek gibi bir tene sahip olabilmek ozon yağıyla mümkün. Sağlıklı, ışıl ışıl parlayan, güçlü bir cilde sahip olabilmek için ozon yağı en uygun çözüm.
Aktif oksijen ( Ozon O3 ) bilinen en etkili mikrop öldürücü ve koku gidericidir. Güneşin ultraviyole ışını ve yıldırım anında ortay çıkan elektrik arkları ile oluşan ozon, dünyanın etrafında koruyucu kalkan olarak mevcuttur ve canlıları güneşin radyasyon etkisine karşı korur.
Yıldırımlar sonucu oluşan ozon, havayı temizler. Özellikle yükseltilerde ve deniz kenarlarında, taze hava kokusu diye içimize çektiğimiz, havada bu hissi yaratan, yıldırımlar sırasında meydana gelmiş olan ozondur.
Günümüzde, ozonun bir çok yararından faydalanmak amacı ile ozon üretim teknolojileri geliştirilmiştir ve ozon terapi Almanya, Fransa, Kanada, Rusya ve Japonya gibi birçok ülkede kabul görmüştür. Bu ülkelerde sadece ozonterapi yapan binlerce klinik vardır.
OZON YAĞI’nın Kullanıldığı yerler
Özellikle şeker hastalarında sebepsiz oluşan
yaraların iyileşme süreçlerini hızlandırmakta
Büyük eklem romatizması, eklem romatizması,
kas yırtılması, kas gerilmesi gibi ağrılı hastalıklara
sebep olan iltihapların iyileştirilmesinde
Güneş yanıkları, cilt lekeleri, sivilce izleri, kırışıklıklar,
cilt sarkmaları, sedef hastalığı, ürtiker, melenin yapı bozukluğu,
ciltte renk farklılıkları ve cildin yenilenmesine
ihtiyaç duyan her tip cilt hastalığı
Yaşlanmaya bağlı hücre yenilenmesinin
azalması durumunda, ciltte oluşan yaraların
daha geç iyileştiği durumlarda,
yaşlanmanın etkilerini azaltmakta
Oksijen seviyesinin artmasına bağlı olarak
hücre metabolizmasının hızlanması selülit görünümünü
azaltmakta ve yok etmekte
Zararlı alerjen ve toksinlerin vücuttan atılmasını sağlamakta
Çürüklere neden olan bakterilerin öldürülmesinde,
diş eti iltihabı gibi durumlarda iltihabı yok etmekte
Cinsel fonksiyonların düzenlenmesinde,
Cinsel organda oluşabilecek yaraların tedavisinde kullanılır
Ozon yağının kullanıldığı bölgelerde bakteri yaşayamaz
Balık Yağını Kimler Kullanmalı
Perşembe, Haziran 21st, 2012Balık Yağı Özellikle Kimlere Tavsiye Edilir
Balık Yağı Kimlere Tavsiye Edilir
Özellikle hamilelik dönemindeki ve emzirme dönemindeki anneler ile çocuklara balık yağı tavsiye edilir.
Balık Yağının veya Balık Yağı Hapının Faydaları şöyle sıralanabilir
Anne karnındaki çocuğun nörolojik (beyin) gelişimi ile göz retinası gelişiminde etkilidir.
Hamilelik sonrasında annenin depresyona girme riskini azaltır.
Gebelik zehirlenmesi ve erken doğum riskini önler.
Çocuklarda görülebilecek dikkat eksikliği, hiperaktivite sorunu gibi davranışsal bozuklukları azaltır.
Balık yağı çocuğun genetik yapısının izin verdiği boy, zeka gibi özelliklerin en üst seviyeye çıkabilmesinde faydalıdır.
Erişkinlerin kalp damar hastalıklarından korunmasında etkilidir.
Kan şekeri seviyesinin dengede tutulmasında faydalıdır.
Hem ruh hem de vücut sağlığını korur. Sağlıklı ruh hali, zihin ve hafıza için gereklidir.
Saçları ve saç köklerini besleyerek saçların canlı ve parlak olmasını sağlar.
Peptik ülser, hazımsızlık, mide yanması, bulantı, iştahsızlık, kilo kaybı gibi durumlarda faydalıdır.
Pankreas kanseri hastalarında kilo kaybını önlemede ve kansere bağlı hiperlipidemi artışına karşı koruyucudur.
Akne, sivilce, kuru cilt, ciltte kızarıklık, sedef hastalığı gibi rahatsızlıklarda faydalıdır.
20’li yaşlarda bile kalp damarlarında daralma gözleniyor
Perşembe, Haziran 21st, 2012Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Şefi Dr. Genco Yücel, günümüz yaşam koşullarının kalp ve damar hastalıklarına etkileri, son yıllarda gelişen tedavi yöntemleri hakkında ve genç yaşlardayken de dikkatli olunması gerektiğine ilişkin bilgiler aktarıyor.
KALP HASTALIKLARI ÖLÜME SEBEBİYET VEREN HASTALIKLAR ARASINDA KANSERDEN DAHA ÖN SIRADA!
Günümüzde özellikle Batılı toplumlarda 40 yaşın üzerindeki erkek ve kadınlarda ölüm sebebinin %50’ye varan oranlarda, kalp ve damar hastalıkları, yani kalp krizi ve beyin felcini içeren hastalık grubu olduğunu belirten VKV Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Şefi Dr. Genco Yücel, ülkemizde bu oranların kadınlarda daha da üst düzeyde olduğunu açıkladı.
Dr. Genco Yücel, “Toplumdaki algılama özellikle kanserin kalp hastalıklarına göre daha fazla ölüme sebep olduğu yönündedir. Bu algılamanın en önemli sebebi tahminen kanserle ilgili tedavi metodlarının kalp hastalıklarıyla ilgili tedavi olanaklarına göre daha az başarılı olmasıdır” diyor ve kalp hastalıkları ile ilgili birçok risk faktörünün (Sigara kullanımı, tansiyon, şeker, kolesterol yüksekliği, kilo fazlası, hareket eksikliği…) tanımlanmış olması ve kişilerin bu tanımlanmış faktörleri kontrol altında tutarak tedavilerden fayda görebilmelerini de bir başka neden olarak sayıyor. Kalp ve damar hastalıklarında ilaç tedavileri, mekanik ve girişimsel düzeltici tedavileri (Perkütan anjioplastiler, koroner stent konumu, açık kalp ameliyatı, koroner by-pass cerrahisi müdahaleleri…) gibi birçok tedavide son 20 yılda çok ciddi anlamda başarı ve hız kazandıklarını belirten Dr. Genco Yücel, günümüz teknolojileriyle bu tedavi metodlarının daha başarılı ve daha az yan etkili olarak uygulanabildiğini söylüyor ve gelinen noktayı şu biçimde özetliyor: “Örneğin by-pass cerrahisi operasyonu olan bir kişi, 48 saat içinde normal fonksiyonlarına dönüp, 4-5 gün içinde evine dönebilmektedir. Bu, bundan 20 sene öncesiyle kıyaslandığında en az %100 ilerleme ifade eder. Ameliyat yara izleri küçülmüş, anjiografi ve anjioplasti metodları günden güne gelişmiş ve hala gelişmeye devam etmektedir. Kullanılan teknikler koroner anjioplasti, balon anjioplasti, stent konum işlemleri, kullanılan malzemelerin git gide iyileştirilmesi ile uzun dönem başarılarda büyük yol kat edilmiştir.” Kullanılan ilaçların değişmesi ve daha etkili hale getirilmesi ile kalp hastalıklarından korunma yönünde çok büyük avantajlar sağlandığını dile getiren Dr. Genco Yücel, yine de günümüzde kalp ve damar hastalıklarının 40 yaşın üzerindekilerde neredeyse yarı yarıya, yaklaşık % 45 oranında ölüme sebebiyet verdiği ve kanser gibi hastalıklardan daha fazla can almakta olduğunun altını çiziyor.
KORUNMAYA ERKEN YAŞTA BAŞLAMALIYIZ
Kalp ve damar hastalığının 40’lı, 50’li yaşlarda oluştuğu ve daha öncesinde hiçbir sebebi olmadığına dair düşüncelerin toplumda yaygın kanı olduğunu söyleyen Dr. Genco Yücel, son yıllarda yapılan araştırmalarda 20’li yaşlardaki kişilerin de kalp damarlarında
daralmaların başladığının gözlemlendiğini belirtmekte. “Günümüz yaşam koşullarında, iş dünyasının özellikle bilgisayar başında yoğunlaşması, kişilerin iş ve ev arasında sıkışan hayat düzenleri, spor yapma, gezme, dolaşma imkanlarının azalması; özellikle, çocuklarda ve gençlerde sokaklarda hareket etmeyi ve spor yapmayı içeren aktivitelerin yerini bilgisayar başında meşrubat içip zararlı olabilecek fast food yiyerek geçirmenin alması; şişmanlık ve bir takım metabolik hastalıklara yol açmaktadır. Şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliği gibi kalp sağlığı yönünden riskli durumların sıklığı genç insanlarda artmaktadır” diyen Dr. Genco Yücel, erken yaşlarda önleyici tedavilere başlamanın önemine dikkat çekiyor ve artık daha genç yaşlarda kan şeker ve kan kolesterol analizlerinin yapılması ve buna yönelik tedbirlerin alınmasının gündeme geldiğini belirtiyor.
Özellikle riskli grupta yer alan gençlerin 20’li yaşlarda ilk kontrolden geçmeleri ve bu kontrollerde çıkan sonuçlara göre senelik veya daha nadir olarak kontrollere devam etmelerini öneren Dr. Genco Yücel, riskli grup olarak da özellikle ailelerinde genç yaşta kalp hastalığı olanları tanımlıyor. Bu gençlerin, kontrollerde kan kolesterol ve açlık kan şekeri düzeylerine baktırmalarını ve tansiyonlarını ölçtürmelerini tavsiye eden Dr. Genco Yücel, bu parametrelerin yüksek bulunması halinde daha ileri tetkiklere ve kolesterol, tansiyon, şeker düşürücü tedavilere başlanmasını önerdiklerini ekliyor.
Dr. Genco Yücel, tüm bu yaklaşımlardaki temel amacın, değişen yaşam koşulları yüzünden artan kalp hastalığı yoğunluğunu düşük tutmak ve 40 yaşın üzerinde yoğun olan kalp ve damar hastalıkları yüzünden görülen ölümlerin 30’lu yaşlara doğru gerilemesini önlemek olduğunu; bunun neticesinde de hem kişilerin sağlıklı olmasını, hem de toplumun üzerindeki ekonomik yükü azaltmak olduğunu belirtiyor.
VKV AMERİKAN HASTANESİ
KARDİYOLOJİ BÖLÜM ŞEFİ
8 mart dünya kadınlar günü ile ilgili yazı
Perşembe, Haziran 21st, 20128 mart dünya kadınlar gününün geçmişi,
8 mart dünya kadınlar gününün başlama hikayesi,
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilmiştir..Fakat geçmişi daha eski tarihe dayanmaktadır..
8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın ilk mücade ylıdır. Başlama Hikayesi şu şekildedir:Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.
1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.
1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.
Böylece 8 Mart, dünyada kadınların yüzyıldır yürüttüğü özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve kadınların güncel taleplerinin ifade edildiği bir gün haline geldi.
Sevgililer Günü Bayanlara Hediye
Perşembe, Haziran 21st, 2012Özellikle erkekler için sevgililerine ya da eşlerine hediye almak zor iştir. Bizim de çorbada tuzumuz bulunsun, haydi erkekler bu öneriler sizin için! Karşınızdaki kadının ilgi alanına göre hediye seçmeye ne dersiniz?
Kozmetiğe düşkünlere;
Bu tip birine hediye almak en kolayı. Kokudan, cilt bakımına; makyajdan sevimli masaj aletlerine kadar türlü seçenek var. Parfüm, her zaman kurtarıcı bir hediye olsa da eşiniz işin kolayına kaçtığınızı düşünebilir. Bu nedenle parfüm alırken yeni bir koku almayı unutmayın…
Saç şekillendiriciler de bir alternatif. Bu konuda Rowenta ve Philips’e bakabilirsiniz.
Eşinizin özellikle vazgeçemediği bir ürün varsa, o ürününün alarak sevdiğinize onu ne kadar düşündüğünüzü bir kez daha hatırlatabilirsiniz.
Spor yapmayı sevenlere;
Kayak kıyafetleri ya da yürüyüş ayakkabısı iyi bir hediye olabilir. Nike’ın kadınlarına hareket özgürlüğü kazandıran “Sister” koleksiyonundaki modelleri, renkleriyle stillerinden ödün vermeyen kadınlara uygun alternatifler sunuyor.
Ayrıca, kar keyfinin doyasıya yaşanacağı şu günlerde Helly Hansen kayak kıyafetleri de kız arkadaşınızın veya eşinizin içini sımsıcak yapacak. Beyaz renkli kar takımına özellikle dikkat!
İngiliz ekolü ve Fransız yaratıcılığı ile birleşen Adidas’ın yeni sezon koleksiyonunda da harika tasarımlar var, aklınızda olsun.
Mutfağına düşkünlere;
Yemek yapmayı çok seven ve mutfakta uzun vakitler geçiren birine ne hediye alınabilir? Orjinal bir hediye olsun derseniz, Arzum’un yepyeni ürünü “Pizzacı”, pizzaseverlere kendi pizzalarını kendi mutfaklarında pişirme imkanı veriyor.
Felix’in pandora ızgara ve tost makinesi de aynı anda dört adet tost pişirme olanağı sağlayarak, zamandan tasarruf edip, kahvaltı keyfinize daha fazla zaman ayırmanıza yardımcı oluyor.
Kalıcı bir hediye vermek isteyenler için Pierre Cardin de en doğru adreslerden biri… Yeni yıl hediye seçenekleri arasında yer alan kahvaltı setleri, çay ve kahve takımları sizleri bekliyor.
Evine düşkünlere;
Dekoratif hediyeler olabilir. Doğru seçenekler bulunabildiğinde, hediye almak tatlı bir keyfe dönüşür. Birbirinden ayrıcalıklı dekoratif seçenekleri ve koleksiyoner parçaları ile dekorasyon dünyasının ünlü markalarını bünyesinde barındıran Prestige’ e mutlaka bakmanızı tavsiye ederim. Eşinize buradan alacağınız bir hediye, eminim ki onu çok sevindirecektir.
Sarev’in zarif yatak örtüleri ve şık battaniyelerini de es geçmemek lazım. Ama Habitat’a uğramadan olmaz. Banyo aksesuarlarından, dekoratif eşyalara kadar herşeyi bulabileceğiniz Habitat’ta kendinizi kaybedeceksiniz!
Moda takipçilerine;
Matraş’ın çok satan kırmızı çantası indirimde! Bu çantayı kendisine hediye ettiğinizde eşiniz size tekrar aşık bile olabilir!
RB markasının yaratıcıları Rana ve Berna Canok, akışkan kumaşlarla beraber kullandıkları parıltılı payetlerden, tüllerden, işlemeli bordürlerden ve ipeklerden oluşturdukları kıyafet ve aksesuar koleksiyonlarını Galata’da açtıkları ilk mağazalarında sergilemeye başladılar. Özel tasarım ve bohem hediye isteyenlere…
İç çamaşırı da çok seksi bir seçenek. Kom’un saten ve dantel sütyen -külot takımları, şık askıları ve sevimli fiyonkları ile gönülleri fethediyor.
Bütün bunlara ek olarak; okumayı seven, hobileri olan bir eşiniz varsa, ona 2009’un en çok satan kitaplarından bir derleme yapabilir ya da bir dans kursuna üyelik hediye edebilirsiniz. Anantara Spa gibi şık bir yerde, bakım ve masaj terapileri de yaratıcı seçenekler.
Mücevheri atlamayalım, o her kadının hayalindeki hediye! İster pırlanta, ister elmas… E tabi biraz masraf!
Kadınlarda Şeker Hastalığı
Perşembe, Haziran 21st, 2012Kadınlarda Şeker Hastalığı
Şeker Hastalığı Kadınlarda
Diyabet, mide boşken olduğu kadar, yemekten sonra da kandaki glikoz oranının çok yüksek olmasıdır. Bir birinden farklı iki diyabet türü vardır:
1. II. Tip diyabet veya “yağlı diyabet”
Genelde kadınları ellili yaşlarda yakalar ve sonucu olarak kilo fazlalığı görülür.
Teknik olarak, pankreasın çok fazla insulin salgılaması olarak açıklanmaktadır. Bu hormonun “kalitesi kötü” olduğundan veya organizmanın hücreleri tarafından tanımlanamadığından çok etkili olmaz.
İnsülin fazlalığı, ensüline direnci getirir. İnsülin salgısı, anormal derecede çok yüksek olan glisemiyi düşüremez.
Glisemiyi normal oranlara indirmek için kilo vermek daima gereklidir. Montignac Yöntemi‘nin ilkeleri, özellikle bu tip diyabete uyarlanmıştır. Çünkü bildiğiniz gibi Yöntem düşük glisemik endeksine uygun glusid seçimine dayanır.
Araştırmalar, besin maddelerinin glisemik endekslerinin yüzde 14 azaltılması ile, diyabet metabolizmasının kontrol altına alındığını göstermiştir. (Yani beyaz ekmek ve patates yerine, entegral ekmek, entegral makarna ve kuru fasulye yemek gibi.)
Diyabetiklerin beslenmesinde, lifli ve özellikle eriyebilen lifli besinlere (elma pektini, yosun, fasulye özü gibi) yer verilmelidir.
Gıdalar ayrıca yüksek oranda mikrobesin içermelidir (krom, Bj vitamini) çünkü bunlar da glusid metabolizmasını düzeltecektir. Bu besinler işlenmemiş tahıllarda (rafine edilmemiş), bira mayasında ve buğday filizinde bulunur.
Diyabetikler doymuş yağlardan (et, şarküteri, tereyağı, tam yağlı süt) uzak durup çoklu ve özellikle tekli doymamış yağlara yönelmelidirler: Saf zeytinyağı, glisemiyi düşürür ve diyabet dengesini düzeltir.
Hasta, günde en az 1,5 litre olmak üzere bol bol su içmeyi de unutmamalıdır.
2. I. Tip diyabet veya “zayıf diyabet”: Ensülin bağımlıları
Bu hastalık çok erken yaşlarda, çocukluk veya adolesan döneminde ortaya çıkar. Pankreas görevini yapmadığı için hiç ensülin üretmez ve bu yüzden iğne yapılarak ensülin dışardan verilir. Şişmanlama olabilir ama I. Tip diyabetik-lere göre daha az görülür.
Bu diyabetikler, her gün belirli bir doz glusid almalıdırlar ve bunu üç öğüne paylaştırmaları gerekir. Yağsız etler olan tavuk ve balık ayrıca glisemik endeksi düşük glusid-ler (mercimek, kuru fasulye, tam pirinç, entegral makarna) tercih edilmelidir.
Lif bakımından zengin besinlerin alımı, ensülin dozlarını düşürür ve daima hipoglisemiyi önler.
Diyabetik kişilerde daima kalp hastalığı riski mevcuttur. (Buna göz, böbrek ve damar hastalıklarını da ekleyebi-lirz). Bir diyabet uzmanı hekimin kontrolünü ihmal etmeden Montignac Yöntemi izlerseniz bu astalıklan karşı tedbir almış olursunuz. Yöntem size şunları garanti eder:
Tekle çoklu doymamış yağ asitlerini tercih ederek, “iyi kolesterolü” yükselir, böylece trigliseritleri düşürürsünüz.
Zayıflamak, tansiyonunuzu düzeltecek ve kalbin yükünü azaltacak, fiziksel faaliyetlerinizi kolaylaştıracak böylece de kalp hastalığı riskinizi ortaya çıkaran faktörleri norm aile şterecektir.
Mikro besin yönünden zengin (C vitamini, E vitamini beta karoten, çinko, selenyum, polifenol…) gıdalar damarların iç duvarlarını koruyacaktır.
Gıdalardaki seçimler ve tercihler diyabette görülen ve tabloyu ağırlaştıran damar komplikasyonlarını önleyebilecek tehirler alacaktır.
alıntı