Hollywoodun en komik aktörlerinden biri olan Robin Williams, 21 Temmuz 1952de Amerikanın Chicago eyaletinde, Ford Motorun varlıklı yöneticilerinden birinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ünlü olmadan önce stand-up şovları düzenleyen Williams, gençlik yıllarında drama eğitimi almaya başladı. 70li yılların en beğenilen sitcom dizilerinden biri olan Mork and Mindydeki kaçık yabancı tiplemesiyle tanınmaya başlayan aktör, sinemaya geçmeden önce birçok kez gerek sahnede gerekse de televizyondaki şovlarda gösteriler düzenledi.
İlk ciddi rolüne Robert Altmanın felaket bir yapım olarak değerlendirilen Popeye filmiyle kavuşan Robin Williams, The World According to Garp adlı uyarlama filminden sonra komedi filmlerine yöneldi. The Survivors ve Club Paradise gibi filmlerin ardından bir türlü kendini ispatlama fırsatı yakalayamayan Williams, Hollywooddaki yerini Good Morning, Vietnam adlı Vietnam komedisiyle aldı. Aktör, 1987 yapımı bu filmle En İyi Erkek Oyuncu Oscarı ile Altın Küre ödüllerine aday gösterildi.
Kariyeri boyunca nasıl bir performans sergileyeceği hiç belli olmayan filmlerde rol alan aktör, komedyenliğinin yanı sıra dramatik oyunculuğunun da kuvvetli olduğunu Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği filmindeki öğretmen rolüyle ispatladı. Filmlerinde belli bir istikrarı tutturamayan Williams, bazen çok kötü filmlerde oynayarak hayranlarını düş kırıklığına uğratabiliyorken bazen de muhteşem bir performans sergileyerek izleyenleri büyüleyebiliyordu. 1991 yapımı The Fisher Kingdeki kaçık sokak serserisi karakteriyle usta bir oyuncu olduğunun altını çizen aktör, Aladdin adlı animasyon filmiyle de seslendirmede de iddialı olduğunu gösterdi.
1986 yılında karısı tarafından kendisine zona bulaştırdığı gerekçesiyle 6.2 milyon dolarlık tazminat davası açılan aktör, her ne kadar karısının kendisinden para sızdırmaya çalıştığını iddia etse de bunu jüriye inandıramadı. Karısından ayrıldıktan sonra oğlunun eski sevgilisi Marsha Garces ile evlenen aktör, genç karısına Mrs. Doubtfireda bir de rol verdi. Filmin gişede bomba etkisi yaratmasıyla birlikte Hollywoodun en iyi komedyeni unvanını sağlamlaştıran Williams, The Birdcage, Jack, Fathers Day ve Flubber gibi ticari filmlerde rol almasına rağmen yavaş yavaş popülaritesini kaybetmeye başladı.
Hollywoodun yeni komedyenlerinden Jim Carreynin yanında komedi dünyasında yer bulma telaşı içerisine giren aktör, Gus Van Santın 1997 yapımı Good Will Hunting adlı filmiyle birlikte daha ölmediğini gösterdi.
Güney Bostonlı terapist rolüyle bir de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar kazanan aktör, bu filmin ardından Vincent Wardın görsel draması What Dreams May Come / Aşkın Gücü filminde rol aldı. Bir otomobil kazası sonucu ölen ve öldükten sonra karısını bulmaya çalışan bir adamı canlandırdığı film, her ne kadar box office listesinde cevap bulamasa da Williams, severlerin hayran kaldığı filmler arasında yer aldı.
Hastalarını terapi yaparak iyileştiren ve tedavisiyle tıp alanında devrim yapan bir fizikçinin gerçek hikayesinin ele alındığı Patch Adams, Nazi Almanyasında diğer yoldaşlarını kandırmaya kalkan bir Yahudinin dramının anlatıldığı Jakop the Liar ve insan olmak isteyen bir robotu konu alan Bicentennial Man adlı filmlerde rol alarak yeniden hayat buldu. Uluslar arası bir krizi çözmekle görevlendirilen bir danışmanı canlandıracağı The Interpreterin çekimlerine hız veren aktör, oyunculuğun yanı sıra yapımcılığa da el attı. Aktör, bilimkurgu filmi Rim ile Hawaiili bir koloniye önderlik eden Belçikalı bir rahibin konu alındığı Damien of Molokai adlı filmlerin yapımcılığını üstlendi.
Williams, 2002 yılında “One Hour Photo / Baskı” adlı filmde Sy Parrish adlı, büyük marketlerin birinde çalışan, sorunlu bir fotoğraf baskıcısını canlandırdı. Yine aynı yıl, başrolü Al Pacino ile paylaştığı, 1997 yapımı bir Norveç filminin yeniden çevrimi olan, gerilim filmi Insomniada cinayet zanlısı Walter Finch karakterini canlandırdı başarılı aktör. Sanatçıya filmde, aynı zamanda, Hilary Swank ve Maura Tierney gibi sanatçılar da eşlik etti.