Posts Tagged ‘rüzgar’

2012 Sevgililer Günü Mesajları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sevgililer günü özel mesajları 2012
2012 sevgililer günü için kısa mesajlar

Sabahları seninle dogar içimdeki güneşin,gülücüklerinle sıcaklıgımı arttırır ve batmazcasına daha çok ısınırım…Kaynagı sevgi olan ne batar ki hayatta ?

İçimden bir şiir yazmak geldi, Yazıyorum,çünkü seviyorum, Seviyorum,çünkü hissediyorum, Hissediyorum,çünkü yaşıyorum, Yaşıyorum,çünkü seninleyim!…

Doğan her günün sabahında içimde gözlerini görebilmek aşkı olmasa, inan hiçbir şeye değmezdi yaşamak. Sevgililer günün kutlu olsun!

Sevgilim nerdesin, Gecenin bak kaçı olmuş, Ben hala aşkımıza nöbetteyim, Gözlerim dolmuş, içim burkulmuş, Ben senden hiç gidemedim ki Hala SENDEYİM…

Sen çöllerde serap gibisin, engin denizlerde yakamoz gibisin, ışığım sensin, güneşim sensin… Bil ki çok özlendin… Sevgililer günün kutlu olsun!

Kalbimdeki aşka, dudaklarımdaki gülüşe, akan gözyaşlarıma, yalnızca sen layıksın… Çünkü benim için çok özelsin aşkım…

Maviler giyer bulut olurum, yeşiller giyer bahar olurum, bakarsın bir gün beyazlar giyer senin olurum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Yağmurun toprağa kavuşması gibi… Bir toz kalkar yüreğimden, aşkınla yıkanırım…

Hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için aşığım sana!.. Sevgililer Günün kutlu olsun birtanem, seni çok seviyorum.

İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim…

Seni sevdiğim kadar yaşasaydım ölümsüzlüğün adını aşk koyardım… Sevgililer günün kutlu olsun biricik aşkım!

Sevgililer gününde beyaz bir güvercin yolluyorum sana; kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi ve sadakat, karbeyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü, yanağını uzat. Yüreğin kadar yanındayım. Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy; ben hep ordayım!

Konuşmadan Önce DİNLEMEK, Yazmadan Önce DÜŞÜNMEK, Harcamadan Önce KAZANMAK, Vazgeçmeden Önce ÇABALAMAK lazım.

O sessiz aksamda ay ışığı geceme girdi, karanlıkta kalan kalbimi aydınlattı, ardından yakamozun ışıltıları ressamları kıskandıran resmini yansıttı deryaların kalbine bebeğim…

Gecenin karanlığındasın, güneşin ışığında, Suyun damlasında, selin coşkusunda Kimi yanımdasın kimi rüyamda Ama hep aklımdasın sakın unutma…

Elbet rüzgar ve deniz taşır emanetlerini, Bekle gün gelir güneşim bulacaktır seni, Akşamları balkona çık, gözlerini kapat, Rüzgar benim yerime öpecek seni…

Sana Binlerce Gül Vermek Isterdim Ama Güller Solar, Sana ömrümü Vermek Isterdim Ama Bir Gün ölecegim, Sana Sadece Sevgimi Veriyorum Sonsuza Dek Süreceği Için..

Ne zaman tutsam ellerini gözlerimin önünden mevsimler geçer, ne zaman gözlerin gözlerime değse samanyolundan bir yıldız düşer. Sevgililer günün kutlu olsun!

Denizi içerken maviler takıldı boğazıma, karaya vuran balık gibi çırpınıyorum. Mavi gözlerini özlüyorum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Bu sevgililer gününde beyaz bir güvercin yolluyorum sana kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi ve sadakat, karbeyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü, yanağını uzat.

Ne zaman tutsam ellerini gözlerimin önünden mevsimler geçer, ne zaman gözlerin gözlerime değse samanyolundan bir yıldız düşer. Sevgililer günün kutlu olsun!

Denizi içerken maviler takıldı boğazıma, karaya vuran balık gibi çırpınıyorum. Mavi gözlerini özlüyorum. Sevgililer günün kutlu olsun.

Sen dünyaya sürgün bir meleksin ve ben seni o kadar çok seveceğim ki bir daha cennetine geri dönmek istemeyeceksin… Sevgililer günün kutlu olsun!

Ayrılık küçük sevgileri öldürür ama büyük sevgileri güçlendirir. Tıpkı rüzgarın mumu söndürüp yangını güçlendirdiği gibi… Bizim de sevgimiz hep yaşayacak ve daha da güçlenecek sevgilim. Nice sevgililer günlerinde birlikte olmak dileğiyle…

Kuyruklu yıldızlar vardır, dünyaya yetmiş yılda bir gelirler. İnsanlar onu hayatı boyunca belki bir kez görürler. Ben o yıldızı gördüm, o da sensin birtanem.

Doğan her günün sabahında içimde gözlerini görebilmek aşkı olmasa, inan hiçbir şeye değmezdi yaşamak. Sevgililer günün kutlu olsun!

Bir yudum sevgi koskoca bir okyanusa bedeldir. Şimdi uzaklarda senin bir yudum sevgine hasretim sevgilim. Seni hasretimi tüketircesine kucaklıyorum.

Sesini duysam da her an görmek gibi değil. özlediğimi bil, her an hiç bir şey seni sevmek gibi değil..

Aşk günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, ulaşılmayacak kadar derin, unutulmayacak kadar yakın seninle yaşanacak kadar özeldir.

Bazen anlatmak zor geldi korktum, bazen cesurdum sen yoktun, ve artık bir karar aldım söylüyorum. Seni Çok ama Çok Seviyorum.

Sana Ne Demeliyim Bilmiyorum GüneşIm Desem Güneş Batıyor, Hayatım Desem Hayat Kısa, Gülüm Desem Oda Soluyor, Sana Canım Demeliyim Çünkü Bu Can Seninle Yaşıyor..

Bir rüzgar eserse oralara, sana olan sevgimi fısıldarsa kulağına, cevabını sevgimden ıslandığın yağmurlarla yolla.

Aşkına döksem gözyaşlarımı, elinle bir defa silecek misin? Şu kalbimi sana versem, bir gün gelecek sevecek misin?

Fabl Örnekleri Kısa

Cuma, Haziran 22nd, 2012

kısa fabl örnekleri
Fabl örnekleri

Rüzgâr Ile Güneş
Güneş ve rüzgâr kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış. Rüzgâr

-Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım. Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun ? Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma bahse girerim demiş. Güneş bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha sıkı sarılıyormuş.

Sonunda rüzgâr pes edip durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden adam alnındaki teri silip paltosunu çıkarmış.

Sonra , rüzgâra dönmüş nazik ve dostça davranışın, şiddet ve güç gösterisinden daha etkili olduğunu söylemiş

BİR KEDİ İKİ SERÇE

Bir kediyle bir serçe
Bir arada büyümüşler kardeşçe
Sepet, kafes bir arada,
İçtikleri su ayrı gitmezmiş
Gerçi kedi ara sıra,
Serçeye sinirlenirmiş,
Suratında gagasıyla süngü talimi yapıyor diye,
Ama o da zaman zaman
Bir pençecik atarmış serçeye,
Fazla canını yakmadan,
Tırnaklarını tutarak
Yumuşak yumuşak
Serçeyse boyuna bakmaz
Gagalarmış kediyi düpedüz
Kedi ne de olsa daha akıllı,
Hoş görürmüş bu oyunları
– Böyle şeyler olur, dermiş,
Dostlar arasında;
Dostun dosta kızması saçma
Uzatmayalım, kediyle serçe
Şakayı kaka etmiyorlarmış,
Barış içinde yaşayıp gidiyorlarmış
Derken bir başka serçe
Görmeye gelmiş bizimkileri
Bakmış filozof bir kedi,
Cıvıl cıvıl da bir serçe
Dost oluvermiş ikisiyle
Ama bir gün barış bozulmuş,
İki kuş arasında kavga çıkmış
Kedi ne yapsın bu durumda?
Taraf tutmak zorunda kalmış:
– Bu serseri kim oluyor da, demiş:
Kafa tutuyor benim dostuma?
Dağdan gelip bağdakini kovacak ha?
Yoo, demiş kedi, öyle yağma yok
Kedilik adına çıkıp ortaya,
Girmiş iki kuş arasındaki kavgaya
Bir pençede yakalayıp yemiş
Yabancı serçeyi
Bir de ne baksın kedi,
Serçe eti tatlı mı tatlı,
– Dayanamam doğrusu, demiş;
Ötekini de yemiş

sonbahar hüznü

Cuma, Haziran 22nd, 2012

birşeyler var bu aksamlarda,
birseyler var bu sabahlarda,
birşeyler var sonbaharda,
tutsan tutulmaz
kovsan gitmez
yüreğimi ezen birşeyler var…

birseyler var,
dilimi dolaştıran
elimi teten
bogazımı sıkan.ağlamak zor
gülmek imkansız.

birşeyler var
rüzgar baska esıyor
birşeyler,güneş baska batıyor
var var,birşeyler var
herkez biliyor,
soylemıyor,…..

Son beklediğim

Cuma, Haziran 22nd, 2012
SON BEKLEDİĞİM

Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım,
Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım.
Devran herkese taslarla zehir sundu da birden
Ben herkese bir neşe yarattım o zehirden.
Bir köprü kurup, zulmetin ardında, seherle,
Bildim gülüp eğlenmeyi ömrümce kederle.
Alnımdaki her çizgi beyaz bir gece saklar,
Bir başka şafaktır saçımın gördüğü aklar.
Farkım ne, emel kaynağı bir körpe çocuktan,
Mademki henüz gelmedi son yolcum ufuktan?
Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim,
Mademki bir aşk uğruna can vermeyecektim?
Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar;
Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!

Son beklediğim gelmeden, ölsem de yüzünde,
Devran bulacak yar ile ağyarı hüzünde.
İsmim gezecek pembe dudaklarda elemle,
Gözler dolacak bir çocuk ölmüş gibi nemle,
Bir günde doğup can veren altın kelebekler,
Bizden daha genç bir şair öldü diyecekler!

Faruk Nafiz Çamlıbel

Yanlızlığın Adresi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yanlızlığın Adresi

Gözlerine yüreğimi astım dün gece
Kirpiğinden sevgi damlıyordu karanlığıma
Süzülüyordu saçlarından hayat
Bir Peri gibi gülümsüyordu Dudakların al al…

Teninde gördüm ayrılığı
Utandım yaşamışlığımdan, kocamışlığımdan
Utandım senden sonra yaşıyacaklarımdan.

Bir Yıldız kadar yorgundum ve Rüzgar kadar yanlız
Istesen kalırdım,yanardım, yakardım, tenini tuz gibi.
Yanardım istesen sönerdim Islaklığınla…
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade…
Oysa ki sen degil miydin çölümde çiçek açtıran
Sen değil miydin dilimi dolandıran.

Ah yanlızlığımın heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim..

Zaten ben ne zaman Süt içmeye kalksam
Hep üstüme dökerim,
Anamdan emdiğimi burnumdan getirir Hayat..
Ne zaman bir yudum şarap içsem zehirlenirim
Ve zaman sevsem birini Dağılırım ipi kopmuş tesbih gibi….

Gözlerimi Yüreğine astım dün gece
Sormadım kendime son isteğimi
Sormadım ayrılık yangınlarının küllerini
Kim süpürecek diye,
Yanlızlığın dar ağacıydı Kirpiklerin
Yağlı bir ilmek gibi gecirdiğim,sesindi, kokundu, rengindi

Duasız bir ayindi sesizliğin
Sesizliğinden anladim ayrılığı
İstesen silerdin şulesiz bir fenerin izini siler gibi
Silerdin istersen Öperdin, anlıma vuran Kara yellerin izini
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade
Ve umutlarım karanlığında söndü

Bir Yıldız kadar yorgundum ve rüzgar kadar yanlız.
Hasret bir Pencereydi tamamlanmış yanlızlığıma
Sınırını çizemediğim,ayrılık Ülkesiydi
Şimdi bir lokmadır yasamak,demir bir yumruk gibi boğazıma takılan
Ve yitik bir yüreğin gözlerinde,iki damladır var olmak.

Ey yanlızlığın Heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim, sana vermeliyim…

Mehmet Tokat

Gökyünüze Baksam Gözlerini Görürüm

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Gökyüzüne baksam, gözlerinin binlercesine görürüm, bir rüzgar değse yüzüme, ellerini düşünmeden edemem…..

Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesine görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir

Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada

Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
Bir çocuk dogmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi

Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, Nerdesin?
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlıyacağım.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Nazım Hikmet Ran Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Şair Nazım Hikmet’i ,107. doğum gününde rahmetle anıyoruz.

SALKIM SÖĞÜT

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat…
Atları rüzgâr…
Atları…
At…

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

NAZIM HİKMET

BELKİ BEN

Belki ben
o günden
çok daha evvel,
köprü başında sallanarak
bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
Belki ben
o günden
çok daha sonra ,
matruş çenemde ak bir sakalın izi
sağ kalacağım…
Ve ben
o günden
çok daha sonra:
sağ kalırsam eğer,
şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
duvarlara
son kavgadan benim gibi sağ kalan
ihtiyarlara,
bayram akşamlarında keman
çalacağım…
Etrafta mükemmel bir gecenin
ışıklı kaldırımları
Ve yeni şarkılar söyleyen
yeni insanların
adımları…

NAZIM HİKMET

Rüzgar

Cuma, Haziran 22nd, 2012

RÜZGAR

Saçımı savurduğunda
Yürürken kulağıma fısıldadığında
Seni çok seviyorum rüzgar

Esip esip durulduğunda
Ben geldim deyip gittiğinde
Seni çok seviyorum rüzgar

Eserken sana karşı yürüdüğümde
Yüzümü okşarcasına kendini hissettirdiğinde
Seni çok seviyorum

Kuruyan yaprakları savurduğunda
Ağaçların dallarını salladığında
Geldim diyerek kendini hissettirdiğinde
Seni çok seviyorum rüzgar

Arada birde olsa
Unutmayıp geldiğinde
SENİ çok SEVİYORUM rüzgar

Seni Çok Özledim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yagmur da var
Çok sevdigim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadi komsular
Damlarin üzerinde kuslar
Daha rahatlar
Radyolarda eski sarkilar çaliyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansizin bakip geçenlere dogru
Yagmur da var
Çok sevdigim rüzgar da
Daha uyanmadi komsular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim

Disarı çikmak istiyor canim
Tek basina haytalik etmek
Islanmak Pazar sabahinda yagmurda
Bos caddelerde dolasmak
Vitrinlerine bakmak magazalarin
Sinemalarin afislerine
Sokaklarin isimlerine
Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martilara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canim
Hayatin gittigi yere…

Islik çalip sarkilar uydurmak kendi kendine
Firindan taze ekmek alip
Bugusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim

Tam böyle bir sey
Çiçege su yürümesi
Bebegin aglamasi
Topragin uyanmasi
Yagmurun yagmasi
Atesin sicagi
Bu Pazar sabahi
Tam böyle bir sey
Bir sabahçi kahvesine ugramak
Bir bardak çay
Taze dem kokusu
Hayatin atardamarlarinda dolasmak
Bölmeden sehrin uykusunu
Bir siir yazmak
Pazar bulmacasinin bos karelerine
Siirde tam da bunu anlatmak delice
Tam böyle bir sey
Hesapsiz gölgesiz bedelsiz kimsesiz
Bir siir yazmak
Bir bardak çay içmek
Sokaklarda gezmek
Yagmurda islanmak
Ve ben seni çok özledim!.

İbrahim SADRİ

İstanbul’un Fethi ile ilgili şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İstanbul’un Fethi ile ilgili şiirler,
İstanbul’un Fethi şiirleri,
istanbulun Fethi Şiir,

İstanbul’un Fethi

Aştık geçilmez dağlar üstünden
Öyle vakur, öyle heybetli
Vardık ot bitmeyen vadilere
Ayağımız değdi yeşerdi!

Gönlümüzde büyüklüğü Asya’nın
Yıktı köhneliğini orta zamanın
Zamanın karanlığı ortasında
Şimşek örneği parlayan kılıcımız
Nur yağdırdı aydınlık yeni günlere
Eskilik, karanlık düşüverince yere,
Dağlar, denizler misali,
Yol verdi gemilere!

Sustu kulakları tırmalayan çan;
Burca bayrak dikince Ulubatlı Hasan!

İbrahim MİNNETOĞLU

BİZANS GÖRÜNDÜ KARŞIDAN

Geldik surların önüne,
İçimizde garip bir sevinç
Tamamlamışız vuslatın tadını
Böyle hiç.

Yeditepe kardeş kardeş gülümser,
Boğaz’ın mavi rüzgârları,
Bir esinti sarhoşluğu içinde
İstanbul sizin der.

Elbet bizim olacak İstanbul,
İnanmışız,
Denizlerden, dağlardan, ovalardan gelen
Bu nurlu bahar içinde yıkanmışız.

Temiz ellerimizde açacak,
İstanbul çiçek çiçek.
Şimdi surlar önünde dalgalanan bayrak,
Yarın Bizans göklerine yükselecek.

Arif Hikmet PAR

GAZEL
İmtisâl-i câhidû fillâh olubdur niyyetüm
Dîn-i İslâm’un mücerred gayretidür gayretüm

Allah için küfürle cihadın misalini vermektir niyetim;
Mücerret gayretim, (sadece) İslâm dini içindir.

Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullâh ile
Ehl-i küfri ser-te-ser kahr eylemekdür niyyetüm

Hakk üstünlüğü ve Allah’ın yücelttiği veliler himmetiyle
Kâfirleri baştan sona kahreylemektir niyetim.

Enbiyâ vü evliyâya istinâdum var benüm
Lutf-ı Hak’dandur hemân ümmîd-i feth ü nusretüm

Peygamberlerle velilerdir istindım benim;
Hakk’ın lütfundandır, fetih ve başarı ümidim.

Nefs ü mâl ile n’ola kılsam cihânda ictihâd
Hamdülillah var gazâya sad hezârân ragbetüm

Nefis ve malla cihadıma şaşılmasın;
Hamdolsun, gazaya binlerce rağbetim var.

Ey Mehemmed mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile
Umaram gâlib ola a’dâ-yı dîne devletüm

Ey Mehmet, Seçilmiş Ahmed’in mucizeleriyle
Umarım, galip gelir din düşmanlarına devletim.

Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.

Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.

Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüzgar onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…

İstanbul,
İstanbul…

Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik…

Bulutta şaha kalkmış Fatih’ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat…

Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..

Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet…

O manayı bul da bul!
İlle Istanbul’da bul!

İstanbul,
İstanbul…

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca’da, yerdedir göklerin derinliği.

Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.

Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar…

Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir “Katibim” i…

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.

İstanbul,
İstanbul…

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler…

Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.

Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.

Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar…

Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,

İstanbul,
İstanbul…

Necip Fazıl KISAKÜREK

Fetih Zamanı
Havanın mavisinde, denizin yeşilinde
Bir türkü, Ortaasya’dan beri duymuşuz.
Anamızın sütünden bayraklara kadar
Yüce fetihle büyümüşüz.

Yakmış gecemizi yıldızlar
Burçlardan yana uyanmışız.
Bir yazı gibi tepeler alnında
Yazılmışız, silinmişiz.

Nur ile kuvvet ile aşk ile
Kaderin büyüsünü bozmuşuz.
Görmüşüz suretini güzelliğin
Koca feleklere görünmüşüz.

Cihanın yarısı gök;
Önünde şehit şehit durmuşuz,
Cihanın yarısı İstanbul
Almışız.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

İstanbul
Boğazı bir başka
Gören düşer aşka
İnsanları bir başka
Ey istanbul, ey istanbul

Haydar paşa’dan kalkar tren
Gemiler öttürür siren
Bu güzelliği Tanrıdır veren
Ey istanbul, ey istanbul

Adı çıkmış beyoğlunun
Bunları yazan, ben kulunun
Gözdesisin sen
Ey istanbul, ey istanbul

Kadıköyü, üsküdarı
Zengini, hem fukarası
Yetmiş iki millet burası
Ey istanbul, ey istanbul

Beyazıtı, aksarayı
Konağı, kevransarayı
Gece sanki, fener alayı
Ey istanbul, ey istanbul

Babıali yokuşu
Göztepesi, feneryolu
Kötülüklerin, her bir yolu
Ey istanbul, ey istanbul

Fatih yaptırmış hisarı
Yedikule zindanları
Hanları, hamamları
Ey istanbul, ey istanbul

Güzel heybeli adası
Güzellerin çoktur edası
Bilen sürer, sefasını
Ey istanbul, ey istanbul

Ayasofya, selimiye
Tanrıdan bize hediye
İnsanları çoktur niye
Ey istanbul, ey istanbul

Kilyosu, kumburgazı
Sulukule çalar defi, sazı
Çekilmez kızların nazı
Ey istanbul, ey istanbul

Emirganı, yıldız parkı
Yeşil anadolu kavağı
Gezilecek yer rumeli kavağı
Ey istanbul, ey istanbul

Görürsün var kiliseler
Yapılsın hep abideler
İnsandır hep faniler
Ey istanbul, ey istanbul

Işıl, ışıl galata kulesi
Bitmez bu şehrin hilesi
Bitsin artık halkın çilesi
Ey istanbul, ey istanbul

Kumkapıda balıkçılar
Kol kola gezer aşıklar
Gece çok güzeldir ışıklar
Ey istanbul, ey istanbul

Boğazdadır kız kulesi
İnsanın çok çilesi
Dolmaz halkın filesi
Ey istanbul, ey istanbul

Beşiktaşı, tophanesi
Eyüp sultan türbesi
Padişahlar manzumesi
Ey istanbul, ey istanbul

Bakırköyü, topkapısı
Binaları kul yapısı
Yok çoğunun tapusu
Ey istanbul, ey istanbul

Kasımpaşa, şişanesi
Şehrin çoktur birahanesi
Bu serdarın bir nağmesi
Ey istanbul, ey istanbul

(Serdar Sayıl-2005)

İstanbul Destanı
…var ki İSTANBUL /…yok ki İSTANBUL

Sana bilmem hangi yönden bakayım
Gece başka gündüz başka güzelsin
Kâinatta eşsiz tek ve özelsin
Çağlar değiştirdi sevdan İSTANBUL

Efendimiz malum ezelden tanır
Binlercesi şehrin can kıskanır
Sinende yaşayan cennettir sanır
Cihanda emsalin yok ki İSTANBUL

Kalbini son defa fethedenlere
Elveda deyip de gitmeyenlere
İmkân bulamayıp gelmeyenlere
Engin hoşgörünle kızma İSTANBUL

Kâbe-i ziyaretgâhların vardır
Şühedadan namazgâhların yardır
Âlem-i insanlar çok arzu-dardır
Sevenin koynunda sar ki İSTANBUL

Köklü medeniyetlerin evisin
Tarihler boyunca ananevisin
Mukaddesatını yâd el de bilsin
Sırr-ı nikabını aç ki İSTANBUL

Her dinin mensubu ibadet eder
Havra Kilise ve Cami’ye gider
O insanlar gönül diliyle ne der
Sessiz niyetleri duy ki İSTANBUL

Tüm insanlar âlâ şeyler yazmışlar
Anlatacak bir söz bırakmamışlar
Nesillere misal hep taşımışlar
Ölçülmez değerin var ki İSTANBUL

Arz ile deniz ve mehtap bakıyor
Gerçek yıldızlardan taçlar takıyor
Her gönülde sevdan ataş yakıyor
Türlü dillerdesin bil ki İSTANBUL

Elbet ben de bir gün gelir geçerim
İlahi yasaya ben de naçarım
Yardan ya da senden vaz mı geçerim?
Bir eser de benden al ki İSTANBUL

Çınlar Cami’lerden ezan(ı)salası
Yıkar nefisleri def-i belası
Zeki’midir sanki tek müptelası
Eyyüb Sultan başta say ki İSTANBUL

İSTANBUL
Zeki İ.KIZILIŞIK

Şiir Nazım Hikmet

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nazım Hikmet Ran Şiirleri
Nazım Hikmet Şiirleri

SALKIMSÖĞÜT

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat…
Atları rüzgâr…
Atları…
At…

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

AÇLIK ORDUSU YÜRÜYOR

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için.

Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
yürüyor ayakları kan içinde.

Açlık ordusu yürüyor
adımları gök gürültüsü
türküleri ateşten
bayrağında umut
umutların umudu bayrağında.

Açlık ordusu yürüyor
şehirleri omuzlarında taşıyıp
daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
fabrika bacalarını
paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.

Açlık ordusu yürüyor
ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
yürüyor ayakları kan içinde.

ASYA-AFRİKA YAZARLARINA

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin
şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek
şiirler bayraklaşabilir benim orda
sizin ordaki gibi
kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
cengelde tamtamlara vurabilmeli
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz

Cahit Sıtkı Tarancı Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Cahit Sıtkı Tarancı Şiirler, sıtkı tarancı’nın şiirleri, sıtkı tarancı şiir, cahit sıtkı tarancı şiirleri yaş 35, cahit sıtkı tarancı şiirleri kısa, cahit sıtkı tarancı şiirleri desem ki

Cahit Sıtkı Tarancı Bütün Şiirleri – Cahit Sıtkı Tarancı Şiirleri

Aşk İle Cahit Sıtkı Tarancı

Baktım ki gökyüzü baştan başa bulut
Unut diyor o güzel günleri unut
Baktım ki deniz her dalgasıyla düşman
Kuşlar av peşinde balıklar pusuda
Çok gerilerde kalmış cıktığım liman
Yok görünürde sığınacak bir ada

Baktım ki o musibet gün gelip çatmış
Yolcusunda tayfasında şafak atmış
Ne yelken kar eder ne kürek ne istim
Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi
Aşk ile koskoca dağları düz ettim
Avladım sonunda o civan kekliği

Kulak Ver Ki… Cahit Sıtkı Tarancı

Kulak ver ki havasında bahçemizin,
Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden
Bir türkü söylenmede kendiliğinden;
Nasıl dinlersen öyle, sen veya hazin.

Kulak ver, dolaşan ruhumuzu tel tel;
Dallardaki tomurcukları ürperten
Bir türkü söylenmede kendiliğinden;
Dinlenmedikçe ömrün artar, öyle güzel!

Korktuğum Şey Cahit Sıtkı Tarancı

Gün çekildi pencerelerden;
Aynalar baştan başa tenha.
Ses gelmez oldu bahçelerden;
Gök kubbesi döndü siyaha.

Sular kesildi çeşmelerden;
Nerden dolacak bu taş nerden,
Nergislerin açtığı yerden
Ey kuş uçurtmıyan ejderha?

Ne yardan geçilir, ne serden;
Korkuyorum bu gecelerden.
Bel bağladığım tepelerden

Karasevda Cahit Sıtkı Tarancı

Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayrılık ölümün diğer ismidir.

İlk Aşk / Cahit Sıtkı Tarancı

Felek ne kadar kahretse kalbimize,
Zaman zaman hatırladığımız olur,
Hangi dilber ilk aşkı tattırdı bize;
Bir bahtiyarla yaşadığımız olur.

Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz!
Balkonundan gül atan cömert sevgili!
Aşkınla deli divane olduğumuz,
Sarmaşığa tırmandığımızdan belli.

Belki bugün bu yaşta tekrar olunmaz,
İlk aşk gecesinin masum yeminleri,
Fakat nerde ilk öpüşün verdiği haz?
Saadet bilmiyorum o hazdan gayri.

Abbas / Cahit Sıtkı Tarancı

Haydi abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber Sal çıksın bu gece;
Görünsün söyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumanı,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Otuz Beş Yaş / Cahit Sıtkı Tarancı

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünüyorsunuz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
N’eylesin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında

İyi Akşamlar Akrostiş

Cuma, Haziran 22nd, 2012

İyi Akşamlar Akrostiş şiir
İyi Akşamlar ile Akrostiş

İyi günler ile başlar
Yeni bir gün
İyi akşamlar ile biter

Akşamlar hüznü getirir yanında biraz
Karamsarlık kaplar bazen içini
Şen şakrak olursun bazen
Anlarsın gün güzel geçmiş
Mutluluk bırakmış geride
Lâl kesilirsin görünce
Akşam güneş batışını
Rüzgar uzakların kokusunu getirir sana ve akşam olur…

medicine
forumdas.net

Aşık Edici Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Aşık Edici Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Aşık Edici Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Aşık Edici Mesajlar
Aşık Edici Mesajlar
Aşık Edici Mesajlar Kısa

Senin için her zaman dua ediyorum nazar değmesin kalbine senin için şarkılar yazıyorum belki duyarsın gelirsin çaldığın kalbimle.

Sen benim için bir değilsin sen benim için benimsin seni rakamlarla ifade edemem sen benimsin.

Aşık oldu garip kalbim sevdim seni kalbim oldu deli, adını kalbimde sayıklıyorum adını gündüz gece.

Sen kaç ben kovalarım sen ne zaman yorulursan o zaman kabullenirsin bendeki sevgiyi.

Yaşanacak günleri hayal ediyorum seninle umutlarımı bağladım kalbine hayaller kuruyorum şimdi seninle deviyorum seni.

Hayat su gibidir içmesi tatlı sana yararlı, sende benim suyumsun susadıkça adını haykırıyorum dünyama, seninle hayat buluyorum bunuda anla.

Ayrılık acısı gibi sevmenin acısıda vardır, seviyorum derken acı çekenler arasındayım duy artık feryadımı uzat elini bekliyorum seni.

Seni ilk görünce tutuldu dilim durdu dünyam sanki, seni ilk görünce hayat gözüme renkli geldi kalbim dile geldi seni görünce aşık oldu bu deli.

Aşık olmak nedir bilmezdim öğrendim sayende seni gördüğümde dünya dönüyormuş dedim, seni gördüm gözlerinde bittim.

Yorulmuşken kalbim dönen dünya içindeki acımasız hayatta, seni gördüm içimdeki dünya dönmeye başladı durduramıyorum içimdeki dünyayı harekete geçirdin engel olamıyorum seniyorum seni.

Bir rüzgar gibi hayatım savrulurken acımasızca sen çıktın karşıma tuttun elimi çektin hayatına, işte şimdi yaşamak nedir öğrendim yanında.

Kalbim bomboş kalmıştı sanki atmıyordu sessiz kalmıştı küsmüştü sanki bana, seni gördü gözlerim kalbime haber verdi kalbim direk seni kendine yazdı ve öyle aşık oldum sana.

Yeminlerimi senin üzerine söylüyorum gerçekten seni seviyorum yemin ederim bu sevgi sen olduğun sürece yanımda bitmez bunu unutma.

alıntı

Karizma Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Karizma Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Karizma Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Karizma Mesajlar
Karizma Mesajlar kısa
Karizma Mesajlar facebook

Kâh Çıkarım Gök Yüzüne Seyrederim Alemi Kâh inerim Yer Yüzüne Seyreder Alem beni…

Kimse Duramaz önümüzde, Delikanlıyız Alemde Yalan OLmayız…

Güzelim Senin Parmakla Saydığın Aşklarına BedeL Benim tesbihimdeki aşk Taşları…

Sen Süslü Kaldrımların Sosyetik Kızısın Biz Varoşların Mekanında Aşk Yazan Çılgın gençleriz.

Kimse bizim gibi yürekten sevmez kimse bizim gibi değer biLmez.

Yoluma Çıkanı Ezerim Dikkat Et Senide Sollarım…

Fazla Yapma tantana Sokarım Sözlerimi Koca kafana!

Sen hayatı Yavaş Yavaş Çık Ben yürüyen merdiven kullanırım…

Rüzgar yapma Mekanımda olursun kumbara…

Salla Dertleri Eğlenceye Bak Bu gece bizim Haydi Kalk…

Ağlama Kimseye Ağlayacaksanda Bağlanma Böyle delice!

Dişlerinden tesbih boncugu Saçlarından Püskül yaparım Ayık Ol.

Gecenin 5’inde başlar hayatımız Siz Rüyalar içinde Prens Olursunuz Biz gerçek hayatta…

Hadi Bak Dalgana Laga luga yapma rüzgar yapma..

3-5-2 Kaptın Sen bu işi…

Uyuz oldum sana yapma bana numara alıcam façanı altıma..

Her gölgeyi sevemezsin binlerce gölgenin arasından seninkine benzeyene rastladığında hissettiğin duygudur aşk

Seven Unutmaz Unutmuşsa SevmemiştirSevipte Unutmuşsa Sevmesini Bilmemiştir

Dünyada iki kör tanıyorum biri beni göremeyen sen diğeride senden başkasını göremeyen ben! Gözlerinin daldığı noktada ben varım çünkü o an ben seni düşünüyor olucam

Sevmek ellerini tuttuğumda dertlerimi unutmaksa dizlerine yattığımda mutluluk duymaksa seninle ölümü göze almaksa o zaman seni seviyorum HAYATIM

Sokakta giderken kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman beni deli zannedeceklerini düşünüp Gülümsüyordum

Geceleri erken yatıyorum diye deli diyorlar; budalalar rüyamda seni gördüğümü bilmiyorlar

Kız dedigin İstanbul gibi olmalı; fethi zor fatihi TEK!

Seni unutmak kolay olsaydı gülen yüzümün ardında sakladığım kalbim hala o bakışlara vurgun olmazdı

Mutluluk ele geçirilecek bişey değil Ya elde edilmeden önce düşülen bir amaç ya da elden kaçırıldıktan sonra anlatılan bir hikayedir

Yeni bir aşka başlıyorum sanmıştım galiba çok yanılmışım Bu aşkın sonuda ayrılık olacak ve yaşadıklarım geride kalacak Geriye acı ve güzel hatıralar kalsa bile onları hatırlamak ayrılık kadar acı olmayacak

Güllerimiz olsun kırmızı beyaz sen beni unutursan kırmızı güller solsun ben seni unutursam beyaz güller kefenim olsun Hani birbirimizi ölene dek sevecektik noldu sevgilim ölen kim

Seni dünyada seven on kişi varsa bunlardan biri benim seni dünyada seven beş kişi varsa bunlardan biri gene benim seni dünyada seven bir kişi varsa o mutlaka benim seni dünyada seven hiç kimse yoksa bilki ben ölmüşüm

Yeşile inat ağaç hala yeşermekte geceye inat gün hala ağarmakta ölüme inat insanlar hala yaşamakta ben ise sana inat hala sevmekteyim inat bu ya her zaman seveceğim

Yapraklar dökülebilir güller solabilir herkes seni unutabilir ama ben ASLA

Aşkın için çoktan geçtim canımdan esirinim kovma beni kapından; inanmıyorsan sana olan sevdamdan; vur boynuma zinciri ben hazırım sultanım

Çıkar pembe gözlüklerini gözünden hayata toz pembe bakma! dinsin artık bu acılar diyorsan beni sensiz bırakma!

DENİZLERDEN KAĞIT DALGALARDAN KALEM YAPTIM ve SENİ SEVDİĞİMİ YAZDIM ÇOK SAFMIŞSIN BANA İNANDIN ÇÜNKÜ: BEN SENİ SEVMEDİM SANA TAPTIM

GÖZÜMDEN AKAN BİR DAMLA YAŞ OLSAYDIN SENİ KAYBETMEMEK İÇİN BİR ÖMÜR BOYU AĞLAMAYI UNUTURDUM

Bir bakış bile yeterken herşeyi anlatmaya kalbindeki duygular kalbinde kaldı aynı zamanda da beni kaybettin Yol ararken yolumu kaybetdim yıldızıma bakarken yıldızımı kaybetdim çimende yürürken izimi kaybetdim senden ayrılırken sevgilim aklımı kaybetdim

Hani uzaktaki yıldız parlak gelir ya insana uzakta olduğun için tutuldum sana hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana imkansız olduğun için aşığım sana

Sen bende yitip giden yorgun umutsuz geçmişimi gördün oysa ben sende bütün aşklarımı temize çektim

Bir gün bana soracaksın beni mi seviyorsun Tanrıyı mı ? ben Tanrı’yı diyeceğim ve sen sessizce uzaklaşacaksın içimdeki Tanrı’nın sen olduğunu bilmeden

Kalbim seni unutacak kadar adi ise ellerim de onu parçalayacak kadar asildir!

Seni öyle bir yere yerleştirdim ki gerçeğin bile gelse hayalini dolduramaz

Bir gün dünyanın tüm güzelliklerinden vazgeçipte ölüme gitmek istersen yanıma gel de sana sensiz yaşamanın ölüm olduğunu göstereyim

Ay geceyi benim seni sevdiğim kadar sevseydi dünya güneşe hasret kalırdı

Sigara ve alkol insanı yavaş yavaş öldürüyormuş kimin acelesi var ki

Deniz derindir durulmaz dostluk ebedidir unutulmaz

Hayatta bir daha hiç karşılaşmazsak bile biliyorum ki sana rastlamış olmam bile bir ömre bedel

Seni sevdiğimi bir kalbim biliyor o da dilsiz

Aşk lüks bir lokantada yenilen en pahalı kazıktır

Her gölgeyi sevemezsin binlerce gölgenin arasından seninkine benzeyene rastladığında hissettiğin duygudur aşk

Seven Unutmaz Unutmuşsa Sevmemiştir Sevipte Unutmuşsa Sevmesini Bilmemiştir

Kısa Mesajlar

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Kısa Mesajlar

Tugbam sitesinde en güzel Kısa Mesajlar sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Kısa Mesajlar
Kısa Mesajlar 2012
Kısa Mesajlar,Kısa Sözler

Beyazlayan Saçlarım Senin Eserin, Yüzümdeki Çizgiler Gibi…

Seni Sonbahar Rüzgarının ıLık Esintisinde tanıdım Artık Yazlarımdaki Güneşimsin.

Nekadar Hoyrat Olsada Bu GönüL Bir Senin Sözün Geçer Asi Bedenime GüLüm…

Seni Görüğüm Andan itibaren insanlara Küstüm Senin Elini tuttuğumdan beri kimseye değmedi ellerim birtanem…

RenkLi Aşkların Yansımasına Kapılmadan Gel Eski Günlerimize DöneLim Birtanem…

Çabuk OLalım Birtanem Herşeye Yeniden BaşlayaLım Birtanem…

Okadar Güzel Bakuyorsunki Dünyaya Artık Gördüğün heryeri Kıskanmaya Başlıyorum AŞKIM!

Bendeki Sevgi iSe Etrafımdakilerinki Sadece Oyun…

Aşk Acısı Çekeceğime diL yarası çekerim Daha iyi.

Gül Güzeldir Dikeni OLmasa, Sevgiler Güzeldir Dil yarası OLmasa…

gecenin Mateminden, Sabahların Güneşine Sesleniyorum Seni Seviyorum…

Okadar Güzel Gülüyorsun’ki Gökkuşağı gibi renkLi Kuşlar Kadar Sevimli Evlenilecek kadar DeğerLisin AŞKIM..

Sana O kadar Kısa Cümleler Kuruyorumki Sana Yazdığım Kelimeleri Kıskanır Oldum Ne Olur Anla beni AŞKım Seviyorum Seni.

Seninle Yaşadığım 1 Dakika Sensiz Olduğum Zamanlarda 1 ömre bedeL Olucak Aşkım!

Sevdim Seni, Seviyorum Seni, Seveceğim Seni Kalbimdesin Şimdi Bırak Alma Kalbimi!

Duygular vardır anlatılmayan sevgiler vardır kelimelere sığmayan bakışlar vardır insanı ağlatan insanlar vardır ki asla unutulmayan,işte sende onlardansın!!!

Hayat yokuşunu tırmanırken, karşılaştığınız insanlara iyi davranın çünkü inişte yine onlarla karşılaşacaksınız!!!

Hasretin Sevgimden Daha Ağır Basıyor Aşkım özledim Seni Artık gel Ne olur.

Küçük Sevgilerle Başlanyan iLgim Artık Devlerin Aşkı Oldu Sana..

Bir Kelebek Kadar renkLi Bir Jaguar Kadar GizemLisin Bebeğim..

Seni Mum ıŞığındaki Buğulu Aydınlığa Benzetiyorum Aşkım…

ne Çiçekler ne nesneler Alabilir yerini Birtanem Sen benimsin..

Herkez Birini Sever Ama Benim Kadar Sevemez, Seni Sevdim ya Gerisi beni iLgilnedirmez.

Ben sensiz geçen günlerime yanarken, belki sen bensizliğe sevineceksin.. Ama şunu unutmaki birtanem; birgün sen de SEVECEKSİN.

Sevgide fedakarlık yolunu bulamayanları asla gönül kapınızdan içeri sokmayın.

Bir sıcak yüz aradım şu tenha sokaklarda sanki herkes yabancı herkes darılmış bana.ne derdimi soran var ne tanıdık bir çehre.ne tarafa uzansam ellerim boş kalıyor,mutlu olan kimseler hüznümü arttırıyor.

Zamansız yağan yağmur bulutu gibi gelip oturacağım gözbebeklerine ağlayacaksın,bir burukluk duyacaksın vefasız yüreğinde beni unutmayacaksın,bir kabus gibi uykularını böleceğim gece yarısı,nasıl ben senı unutmadıysam sende beni unutamayacaksın.

Karanlıkta ışıksız kalırsan eğer beni düşün, O zaman ne karanlık korkutur seni ne de zalim soğuk üşütür. Sevginin sıcak elleri ellerindedir !!

Seni sevmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden, en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey,ama artık ben şarkı dinlemek değil,şarkı söylemek istiyorum.

Canımdaki her nefes nefesine eklensin, içimdeki her nefes hayalinle demlensin, bırak bu gönlüm varlığınla renklensin, sen benim gönlümde yaşadıkça özelsin!

Seni unutmayı düşündüm bu gece. Bir sigaranın üzerineyazdım ismini. Sigara bittiğinde unutucaktım seni. İçimden savurucaktı külleri rüzgar. Fakat seni unutmayı düşünürken nerden bilirdim ki seni her nefeste içime çektiğimi.

bilirim buz dağı gibidir özlem karanlik geceleride bilirim kulaklarım çınladıgında özleyenim vardır uzaklara ve yine bilirim ki özleyenim ÖZLEDİĞİMDİR…..

Hayat beklentilerle doludur ama o beklentiler hayatta değildir.

Hayatın en güzel anı herşeyden vazgeçtiğiniz zaman sizi hayata bağlayan biri oldugunu düşündüğünüz andır

Belli bir amaç belirle ki,hayatının bir anlamı olsun.

Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen, O da sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur.

Bir gün dudakların kurursa okyanusu getiririm sana, akşam ayazında titrersen güneşi getiririm sana, eğer gönlün bir sevgi ararsa kalbimi söküp getiririm sana…

Seni sevdiğim kadar yaşasaydım; ölümsüzlüğün adını aşk koyardım…

Önce düştüğümde kalkmayı, sonra aleve dokunduğumda acıyı, sevmeyi öğrendim, sevilmeyi her şeyi öğrendim de yalnız seni unutmayı öğrenemedim!

Acı ve hüzün bir yıldız kadar uzak, mutluluk gözbebeğin kadar yakın olsun. Umutların gerçek, gerçeklerin mutluluk, mutlulukların sonsuz olsun…

Bir an buruk bir acı saplanırsa yüreğine, gözlerin zamansız takılırsa, kulakların zamansız deli gibi çınlarsa bil ki bir yerlerde özlemişsindir beni

Gençliğine güvenip erken derken belki elveda bile diyemezsin giderken.

Rüzgar alabildiğine hırçın,yağmur alabildiğine inatçı, yüreğin ise onlara inat sanki bir liman… Tıpkı gözlerindeki huzur gibi…

Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana, uzakta olduğun için tutkunum sana! Hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için tutkunum sana.

Uykudan uyanınca insanı uyandığına pişman eden, geri dönmek isteyip de dönemeyince çaresizlikten delirten, hayatta bir defa görülebilen harika bir rüyasın! O kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. Dolanıp sarmak geliyor içimden, saramıyorum. Öylesine bağlanmışım ki, sensiz duramıyorum. Seni çok seviyorum.

Gönlüme taht kurdun, gönlümün sultanı oldun, gece gökyüzünde parlayan yıldızım, sabah ise ruhuma doğan güneşim oldun.

Sen var ya sen aynı sigaram gibisin. Dumanı gözlerin? Külü dudakların… Yalnız aranızda bir fark var sigaramı ben, beni ise sen yakıyorsun…

Bir insanın idealleri olmalı, sonsuzluk gibi. Bir insanın özlemi olmalı, özlemle açan çicekler gibi. Bir insanın bir tanesi olmalı, tıpkkı senin gibi.

O kadar güzelsin ki yüzüne bakamıyorum. Titriyor ellerim, ellerini tutamıyorum. Öylesine bağlanmışım ki sensiz duramıyorum.
Sevgi sevilen kişiye sunulan bir armağandır kabul edilmesi ya da geri çevrilmesi önemli değil önemli olan sevginin sunulmuş olmasıdır.

Gül dediğin nedirki, Solar gider, Ateş dediğin nedirki, Kül olur gider, Gün dediğin nedirki, Geçer gider, Ama sana olan sevgim sonsuzdur, Ancak mezarda biter!!

Güzellik; sadece güzel olan şeylerde değil, Güzel görmek istediğin herşeydedir…

Bugün sigaramın üzerine adını yazdım sigaram bittiğinde seni unutacam sanmıştım ne bilirdimki seni nefes içime çektiğimi…

Seviyorum sevmenin acı verdiğini; her sevenin sevilmediğini bile bile ! ama yinede bir umut taşıyorum belki SEVEN SEVİLİR diye !!!

Deniz sesimi duyarmı? dağlar dinlermi anlatsam seni? hüzünlüyüm desem çare olurmu gökyüzü? salarmı bulutları peşine ilgilenirmi rüzgar yardım edermi seni bulmama ???

Korku bilmeyen GÖNÜL korkmayı öğrendi.(SENİ KAYBETMEK KORKUSU)Sevmeyi bilmeyen GÖNÜL sevmeyi öğrendi.(SENİ İLK GÖRÜŞTE)Ama bu GÖNÜL tek bir şey öğrenemedi.(SENİ UNUTMAYI)

Aşkım aşkım diye ağlayacaksın başını taşlara hergün vuracaksın sesini duyan yokki ağlayacaksın sen gittin şimdi sıra bende ben bittim şimdi sıra sende…

Seviyorum seni ölümsüz bir aşk ile, bütün kalbim hayatım seninle, ölecek dahi olsam bu kalp ile son nefesimde haykıracağım seni seviyorum diye..

Sanal dünya diyorlar buraya,uğradım geçtim. Beklediğim ufak bir telefon görüşmesiydi, artık ondanda vazgeçtim.Gideceksen git yolun açık olsun, gözlerinde yüreğinde huzur bulmuştum al istemem o da senin olsun.

İnsan tırmanırken dağın kafa tutmasına razı olmalıdır.

Herzaman doğru söyle,ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.

Seni dar ağacındaki bir mahkumun ,hayatı sevdiği kadar seviyorum…

Ben senin ne yarin nede canın ben senin ne sevdiğin ne baharın ben senin belki umrunda değilim ama sen benim sen benim nefesimsin

Hayatın en güzel anı herşeyden vazgeçtiğiniz zaman Sizi hayata bağlıyan biri olduğunu düşündüğünüz andır…

Eğer seni nasıl ve ne kadar sevdiğimi öğrenmek istiyorsan bana yeni bir dil bulmalısın, çünkü sana olan sevgimi anlatmak için kelime bulamıyorum.

Beyaz bir güvercin yolluyorum sana; kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi ve sadakat, karbeyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü, yanağını uzat. Dünde, bugünde, yarında… Yüreğin kadar yanındayım. Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy; ben hep ordayım!

Unuturum desem de inanma sakın, ömrümce kalbimden silinmez adın. Bir sızı içimde senden de yakın kalbimin sesini dinler bulurum seni.

Beni bir dakika değil bir saniye değil bir saniyenin onda biri kadar sev… Bir yıl değil on yıl değil bin yıl mesut olurum.

Dün gece sen uyurken kızıla boyadım denizleri, uçurumdan attım sessizliği, haber saldım rüzgarlara, fısıldasınlar seni ne çok sevdiğimi ve özlediğimi…

Bir insanın idealleri olmalı, sonsuzluk gibi… Bir insanın özlemi olmalı, özlemle açan çiçekler gibi… Bir insanın birtanesi olmalı, o da senin gibi…

Bir yudum sevgi koskoca bir okyanusa bedeldir benim için ve özellikle de senin bir yudum sevgine hasretim şimdi uzaklarda sevgilim. Seni hasretimi tüketircesine kucaklıyor ve buseler yolluyorum buralardan.. Kalbim hep seninle…

İnsanlar gelmeleriyle yanlızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar.

Hüsranı bir tek yerde kabul ediyorum, yaşamak varken yaşayamamış olmakta.

Bir deniz düşün “susuz”, bir gece düşün “uykusuz”, bir insan düşün “sevgisiz”, bir bahar düşün “çiçeksiz”, bir de beni düşün “sensiz”…

Ne seni unutmak için bir çabam var ne de aşkımı körükleyen bir rüzgar… Ne seni görmeden durabilecek kadar güçlüyüm ne de görmeye dayanacak kalbim var.

Hadi gel tut ellerimi! Benimle yan! Benimle meydan oku her çaresizliğe! Benimle uyu benimle uyan. Birlikte varalım nice yıllara…

Ne zaman tutsam ellerini gözlerimin önünden mevsimler geçer, ne zaman gözlerin gözlerime değse samanyolundan bir yıldız düşer.

Yatağını gül yapraklarıyla, rüyalarını papatyalarla süsledim, üzerini sevgimle örttüm tüm kabuslarını da ben aldım ki sen rahat uyu birtanem!

Yüreğimdeki tek arzu, hayalimdeki tek tutku, beni yaşatan tek duygu senmişsin bebeğim…

Gecemin gündüzümden farkı yok alaca karanlık karanlığa ferman yazsam yüzbin satırlık beni bu karanlıktan kurtaracak aydınlık senin o gözlerinde ki sönmez ışık.

Bu arta kalan hangi yaz akşamının hüzünleri oysa birbirimizin yaralarıyla sarmalıydık kanayan yerlerimizi yokluğuna dayanabilirim sandım,oysa yokluğun bir şiir ve ben şair olamadım.

Seni dünler için sevmedim.dünler yaşanıp bitti.seni bugünler içinde sevmedim bugünlerde bitecek.seni yarınlar için sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek ..

Dünyada ki bütün çöller bir avuç kalırcasına birer tanecik insan olsalar ve bütün denizlerde ki sular bir yudum kalırcasına birer damla insan olsalar unutma ki tek seveceğim kişi sensin..

Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum.

Karanlık gecede önemli değildir yıldızları görmek. Gündüzleri yıldızları görmek marifet, aşık olmak önemli değil, bir ömür boyu sevebilmek marifet.

Seni yıldızlara benzetiyorum onlar kadar uzak onlar kadar erişilmezsin ama bir farkın var onlar bin tane sen bir tanesin.
Yüreğim çarpıyor yeniden seninle hadi tut ellerimi çek hayatına beni ellerinle..

gözlerimdeki yaşsın kalbimdeki aşksın sözlerimdeki iLahsın..

Seviyorum Seni Aşkım, Beni Sevmeni Sevdim Küçücük Yüreğinde bana Yarattığın Dünyayı Sevdim Sevgilim..

Hay gel Benimle Aşkı yaşıyaLım birlikte..

Anlamlarını Yitiren Sözlerimde Buldum Seni!

Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Sagopa Kajmerin en güzel sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Sagopa Kajmerin en güzel sözleri

Sagopa Kajmerin sözleri
Sagopa Kajmer özlü sözler
Sagopa Kajmerin en güzel sözleri
en güzel Sagopa Kajmer şarkı sözleri

Benim en sevdiğim sözlerinden biri Baytar şarkısının aşağıdaki kısmı;

Rüzgar saçını süpürse mest olur bakışlarım
Adınla uyanır kulaklarım, yüzünle açar göz kapaklarım
En güzel şiirlerimde kaleme adını sayıklatırım
Odamın hayaletisin sessizliğine aşığım

= Rabb’ın nefesi rüzgar olmuş,ben onunla sonsuza eserim….

=zaman sanığım olsa, şimdi idam ederim adı kalır….

= korkutur cesaretimi,iradesizlik sillesi….

=affet bugünüme kusrum var,dostum canıma mı kastın var????

=benim gerçekliğimin ölümsüzlüğü,yaşatmaktadır hüznümü….

= kendimi kendime hediye ederek kutladım son doğum günümü…

=ben bir pembe diziyim,hergünüm bir bölüm….

= bilirmisin ka zaman devir daim etti, gözlerimin önünde çarmağa gitti….

= devler ortasında bir omzu yere yakın bücürüm….

= eski dosttan düşman olmaz,bunlar en büyük yalanlar…..

= yalanla beslenen kulaklarıma,dilersen köpekçe afkur….

= aldığım darbelerle sındım Rabb’a, 365 gün 52 berbat hafta…..

= en büyük destekler çıkarsızlıktan ötürü LaFFta…

= bazılarına gül,dikencesine batar rahat…..

= sessizliktir içimden geçirdiklerimin sedası….

= duymakta olduğunuz engin sözler, derin denizlerimin dalgası…

=darbeler yesende yüreğine, affetmek en asil intikam…

=düşman kelimesinin anlamını dost sıfatı taşıyanlardan öğrendim

= saçımı beyaza boyayan ressamın elleri kadar hafiftir tekmesi kaderin…

=güneş soğuk,yağmur sıcaktır ya ferde bazen;acımı yaşamayanla durmak zaman katliamı zaten…

= kabre gömsen beni,kaç Liradır kefareti…..

= melek yanımda yüzünü saklar,felek yüzüme kaş çatar….

=yazık o kadar dost var,inandıklarımızn arasında çok fark var…

=baba affet ama bunların hepsi aynı bok;benim bunlara karnım tok…

=iki elim arasında kafam daldım ağma derinlere;orda bir kalem buldum yazdım en zekilere…

= en güzel şiirlerimde kaleme adını sayıklatırım…..

=ahbaplar maymun iştah sahibi,benim içim senle tok…

= kalbim eski dosta küser-bu muhabbet burda biter….

=açık hedef bensem, o zaman sana KaRaVaNa..

= soyut bir yüz aynada aksederken,yüzüme kimsin demeye dilim varmadı….

=hep katır gibi anırmak dünyaya haykırmaksa,ben susarak saygımı göstermeliyim mi acaba…

= yıllatılmış senelerin nöbetçileri değilmiyiz….

= mis kokulu yalanların duş vakti geldi ; ama evde sular kesik…

=bir tebessüm etse göz dolar,taşar sular ve ruhumu sel basar…

= onların şahidi görür gözdü,benimkisi ağmaydı….

=artık artı konulur ve yaşama eksi silinir;her günümde nötr olur ve darısı başına denilir…

= zaman sofrandaki en lezzetli mühim yemek,azaldıkça aç kalmanın korkusuyla kuruyacaksın,bu sebeple yaşlanacaksın…

= yanan ışıklrımı kaplayacak kadar karanlığım var….

=bu istanbul kimleri aldı kara maskesi altına;dünya dönecektir,batan her güneş gibi Tanrı’ya….

=girme sınırıma cephen yoksa,vururum tek atışta bakmam gözünün yaşına…..

=benim sözlerim kar gibi yağardı;kimisinin kalbi dardı,anlamazdı

= beni sevmek için programlanma ,devrelerini yakarım….

= hayrından umutsuzum,getirme bari şerrini…..

=Tanrı’m yazmış bizler oynuyor;ve iblis hiç doymuyor…..

= dualar olmasaydı,kim kovardı kalleş iblisi?