ılık bir rüzgar esti, Nereden geldi bilmiyorum… nereye gidiyorsun diye sordum.. Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin. cünkü özlenen bir tek sendin… Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü; Ama asil ümitsiz durum; Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir… Hic yüz vermedim günese bugün.. Resmini gösterip hava attim ciceklere.. Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine… Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu? Hayalin hafizamdan silinene kadar, izdirabin saclarim dökülene kadar, Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim… Sen hic Bugulanmis cama “SENi SEViYORUM” yazip, Harflerin arasindan disariyi seyrederek, Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi?? Seni ne yagmurlar, seller koparabilir kalbimden, Ne de deli gibi esen firtina, cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana.. Kulaklarim sessizlige, gözlerim sensizlige, Gönlüm katlanirsa derde, Anlami yok yasamanin.. Nefes almak bosuna.. Senin olmadigin yerde … Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken, Düslere daldigin bir gecede, Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa, Gelecek sana onlari yasatsin… icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin. Gözlerin hep gülsün, mutlulugu hep sende arasinlar. Ama onu kalbinde öyle sakla ki, Gercekten isteyen bulsun… Her aya bakisinda beni hatirla, Yildizlar gözlerine takilirsa, Gözlerine baktigimi sakin unutma, Bir yaprak düserse avuclarina, Ellerimdir sakin birakma…. Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz, Sevinc gözyaslari kadar güzel, Seven bir kalp kadar heyecanli, Askin dokusu kadar masum, Bir gül kadar gururlu olsun…Askin Kalbindeyse.. Mutlulugun elindeyse, istedigin iki kelimeyse SENi SEViYORUM…
Tesadüf ya, yıllardan sonra seni tekrardan gördüm Geçen gün, geçen zaman seni ne çok değiştirmiş Elin elini tutmuş bir de erkek çocuk gördüm Demek ki son aşkın şirin bir meyvesini vermiş
Otuz metre ileriden aheslice yürüdünüz Bir an dayanamayıp, koşup gelmek istedim Lakin, siz ne benim karım, ne de çocuğumdunuz Ve herşeyden habersiz yürüdünüz sakin sakin
Çocuğun da sana benziyor, senin kadar güzel Saçları siyah, yanağı al…Burnu sen değilsin Görmedim ama, belki de babasına çekmiş Bırak şimdi babasını ..Sen, hala çok güzelsin
Hani bizim de böyle çocuğumuz olacaktı Hani kaşları saçları sana, burnu da bana Hani gözü sana, eli bana benzeyecekti Hani, elinden tutup gezdirecektik parkları
Böyle olmadı bir tanem, böyle olmamalıydı Yine geldiğim gibi, geri gitmek zorundayım Sen ellerin olmuşsun, benim umudum kalmadı Gitmeliyim bir tanem, burada kalmamalıyım
Sen unut beni, unut aramızda geçenleri Beni nasıl da seviyordun, öyle sev onları Kocanı sev, çocuğunu sev, koy kenara beni Ben unutmalıyım, unutmalıyım buraları
Yalnız! ..Belki bir gün, ölüm haberimi duyarsan Mezarıma beklerim, unutma seni beklerim Gül gibi yanaklarını toprağıma koyarsan Mezarda bile onu gözyaşlarımla beslerim
Bu adam neyin oluyordu diye sorarlarsa Sevdalımdı de, ben aşağıda seni dinlerim O’nu bu kadar da çok mu seviyordun derlerse Sevdamla öldürecek kadar demeni beklerim
Değmeyin feryadıma figanıma değmeyin eğer sevda bu demekse… Ben vazgeçtim
SEVMEYİN BENİ…
Sevgi oyuncak oldu herkesin elinde.! Kalpler hep yaralıgözler yaşlı.! Seven bırakıyorsevilen hergün kırılıyor parçalanıyor… Neden bütün bunlar? Cesaret istemez mi aşk? Biraz tutkuşevkatsadakat istemez mi aşk? Sahip değilseniz bu özelliklerekorkuyorsanız sevmeye sakın sevmeyin beni. Seni seviyorum diyip kaçacaksanız hiçbir şey olmamış gibi birde dostum olmaya çalışacaksınız
SEVMEYİN BENİ
Ben herşeyi göze alabilecek mutluluğun cisimde değil ruhta bulunduğuna inanan insanları kabul ederim gönlüme. Biraz cesur her daim dürüst olamıyorsanız gelmeyin bana.
Aşk kolay mı? Aşk doğruluk isteraşk emek isterbiraz çılgınlık ister. Yaşama sevinciniz yoksa sevmiyorsanız hayatı beni de sevmeyin. Yalan sevgilere ihtiyacım yok benim. Yalan bir sevgidense ömür boyu yalnız kalmayı tercih ederim ben. Aldatmamaldanmamyıkılırım ama çabuk toparlanırım. Paylaşmayısevgi dolu olmayı severim.
KALDIRAMAYACAKSANIZ BENİM SEVGİMİ
SEVMEYİN BENİ…
Hani kardelen güneşe aşık olur da karlar altından kafasını çıkarır ya bir kardelen kadar cesaretiniz yoksa aşık olmayın.
Seni Düşünmek Bir gün daha sensiz seni düşünmekle geçti buralarda Bu özlem ne kötü bir şey, Sesini duyup seni görememek, Sesini duyup elini tutamamak, Ne kadar acı bir şey Ama bir avuntum var en azından O da senin her zaman yanımda olduğunu hissetmek Neden, ne için bilmiyorum ama Seni daima özlüyorum Sevgi de zaten uzakta olduğun zaman Sürekli özlem içinde olmak değil midir? Olsun senin hayalini kurup, Seni düşünmek bile beni başka dünyalara götürmeye yetiyor zaten Ama sana kavuşacağım günü iple çekiyorum Şunu daima bilesin ki seni her zaman deliler gibi seveceğim
Bahar Yağmuru Kırk ikindi yağmurları sonrası, Açan bir güneş gibi içime doğdun, Benim için bir gökkuşağı oldun, Umut oldun, Hayat oldun, Seni sordum göklere seni sordum yağan yağmura, Seni seviyor dediler, Birlikte bir ömür geçir dediler, Sakın ama sakın yitirme dediler, Ne kadar güzel söylediler, Artık benimle en güzel sevgiler.
Tevfik Fikretin şiirleri Tevfik Fikret bütün şiirleri
Bana Kimsin Diye Sorma Meleğim
Bana kimsin diye sorma meleğim Pek güzel dinle de izah edeyim Nam-ı naçizime `Fikret’ derler Şi’re de nisbetimi söylerler Kaldığım varsa da gah ekmeksiz Kalmadım şimdiye dek mesleksiz Nur bekler gibi nısf-ı şebde Bekledim on iki yıl mektebde Sonra çıktım ne için bilmeyerek Bu da bir cilve-i baht olsa gerek Bab-ı Ali’ye müdavimlendim Ehl-i namus diye mimlendim Şimdi bir hayli eser sahibiyim Ahmed İhsan’da musahhih gibiyim Saye-i lutf-i cihan-banide Hocayım Mekteb-i Sultani’de…
Balıkçılar
– Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder, Bugün açız yine; lakin yarın, Ümid ederim, Sular biraz daha sakinleşir… Ne çare, kader!
– Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur; Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta…
– Olur; Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala; Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz… Cocuk düşündü şikayetli bir nazarla: – Ya biz, Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?
Hala Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi Döğerdi sahili binlerce dalgalar asabi.
– Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın; Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme… Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın; Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme, Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zira Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha!
Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa.
– Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa? – O gitmek istedi; “Sen evde kal!” diyor… – Ya sakın O gelmeden ben ölürsem?
Kadın bu son sözle Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle Soluk dudaklarının ihtizaz-ı hasirine Bakıp sükut ediyorlardı, başlarında uçan Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine. Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cuşan Bir ihtilac ile etrafa ra’şeler vererek Uğulduyordu…
– Yarın yavrucak nasıl gidecek?
şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak ılerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak – şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin Siyah kaburgasını… Ah açlık, ah ümid! Kenarda, bir taşın üstünde bir hayal-i sefid Eliyle engini guya işaret eyleyerek Diyordu: “Haydi nasibin o dalgalarda, yürü!”
Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; “Yürümek, Nasibin işte bu! Hala gözün kenarda… Yürü!” Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?
Deniz ufukta, kadın evde muhtazır… ölüyor: Kenarda üç gecelik bar-ı intizariyle, Bütün felaketinin darbe-i hasariyle, Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor; Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler…
Hayatın garantisi, Yaşamın siğortası, Hayatla ölüm arasındaki, ‘ÇIT’sesini duy. Geri kalan hayatın, köprüsünü kur. Emniyet kemerini tak, aracını sür.
Ramazan Çiçekli Emniyet Kemeri
Şehir içi ve şehir dışı yollarda. Kalsın sağ kol içerde,sol kol dışarıda. Faydasını görürsün,herhangi bir kazada. Yoksa bulursun kendini,ön camdan dışarıda.
Kaza sonunda ölüm ihtimali,yüzde altmış azalır. Böyle güzel bir koruyucudan,niçin kaçılır. Yoksa etrafa,al kanların nasıl saçılır. Emniyet kemeri,elbette daim takılır. 01-03-2001-Perşembe Ankara
Osman Karahasanoğlu
Emniyet Kemerini Tak
Emniyet kemerini tak, Mutlu ol sende. Neşe ile İlerle. Yanlış yapma sakın, Emniyet kemerini tak. Trafiğe dikkat et, Kurallara uy sende. Emniyet çok önemli bu devirde, Mutlu olmak istersen, Emniyet kemerini tak. Rahat ol sende, İlerle neşe ile.
İlk günden alıştığımız emektar dünya, Anne yüzünde dost yüzünde evlat yüzünde. Her sabah yeniden başlayan şeye doymadık, Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.
Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği, Başımız darda kalınca el açtığımız yer. Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi, Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.
Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran, Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz. Yaman çalacak o çalmayası saat yaman, Geçmiş ola bir kez yumuldu mu gözlerimiz. Esmer Güzeli Yarim
Bu meltemli geceler, Su sesi, ayışığı, Uzayan türküleri Cırcır böceklerinin, Bu cümbüş, bu muhabbet Bu tatlı uykusuzluk, Hep senin şerefine, Esmer güzeli yarim. Aşk İle
Baktım ki gökyüzü baştan başa bulut Unut diyor o güzel günleri unut Baktım ki deniz her dalgasıyla düşman Kuşlar av peşinde balıklar pusuda Çok gerilerde kalmış çıktığım liman Yok görünürde sığınacak bir ada
Baktım ki musibet gün gelip çatmış Yolcusunda tayfasında şafak atmış Ne yelken kâr eder ne kürek ne istim Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi Aşk ile koskoca dağları düz ettim Avladım sonunda o civân kekliği Can Yoldaşı
Can yoldaşın olmazsa olmasın Yalnızım diye hayıflanmayasın, Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi Bir anne şefkatine musavi. Üç adım ötede deniz Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz. Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara Ağac yaprak verir, sır vermez rüzgara Ve kış yaz, Dalda kuş eksik olmaz Dağ başında duman Yalnızlık nedir göreceksin olduğun zaman. Bir Güzel
Bir güzel bilirim, bir daha bilmem Onda gör cilve nedir, eda nedir Öyle satar kendini dirhem dirhem Ondan bu gönül deli divanedir
Nerden çattım böylesi bir güzele Netsem, neylesem o kız geçmez ele Kaptırdım kendimi bir kere sele Bana sor dalga nedir, kaya nedir
Gündüz işimde beni şaşkın eder Gece düşümde beni çılgın eder Ayrılığı başımdan aşkın eder Bir sevda ki yanmaktan başka nedir? Gündüz
Ey sâkin suları karıştıran el, Balıklara huzur vermiyen dalgıç, Ey zenginle fakir, çirkinle güzel Arasında keskin parlayan kılıç.
Gündüz, ey sızlayan kalb, ağrıyan diş, Ey yaşamaktaki tükenmez tasa, Git sor niçin sana düşman kesilmiş, Geceden geceye uçan yarasa. Bir Lahzam
Aynadaki aksim, gölgem, bir de ben. Var mıdır, yok mudur onlar sahiden? Aşina değiller çektiklerime; İçlerinden biri gelse yerime.
Ben bir gölge olsam, yahut bir hayal, Onlar gibi hissiz, onlar gibi lal. Olsa bütün ömre bedel bir lahzam; Var görünsem, onlar gibi yok olsam! Kar Ve Ben
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar. Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu? Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!
Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine. Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu. Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;