Posts Tagged ‘sana’

Atilla İlhan Sana Ne Yaptılar…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

sana ne yaptılar

sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi

Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin

Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında

Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin

Seni görür görmez özgürlüğümden utandım

Söyle ne içersin, çay mı kahve mi

Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Saçların uzundu, omuzlarına akardı

Gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından

Onlar mı kestiler, sen mi kısalttın

Gülerdin, içimize aylar doğardı

Görünmez dağların arkasından

Eski gülümsemeni beyhude aradım

O sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi

Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

Bir çay içer misin, yoksa kahve mi

Kibritim yok, demek cigaraya başladın

Ellerin de titriyor, bir şeyin mi var

Böyle bir kız değildin sen eskiden

Sana ne yaptılar, sana ne yaptılar?

Kirpiklerin ıslanıyor durup dururken

O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi

Çok değişmişsin birden tanıyamadım.

atilla ilhan(üstad)

Atilla İlhan Aysel Git Başımdan şiiri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

AYSEL GİT BAŞIMDAN
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum…

Atilla İlhan

gєℓ αşк’ı уαя єуℓє∂ιğιм

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Duyabildigin tüm sesle
Haykırabildigim kadarıyla
Cevaplayabildigim her soru.

Gecenin lakırtısı hala kulaklarımda.
Zaman ise sensizliğin sınırsızlıgında.
Ve bensizligin ilk demleri kaplanıyor ..

Ankara da karsı pencerede yagıyordu kar.
Görebildigim tek buydu
Bugulu bir kırmızıydı gök.

Sana yazdıgım harfleri
Birlestirip cizgi yapsam
Ne kadar uzak olsan
Sana gelirdi biliyorum ..

Karmakarısık sanmalar içinde her geleni O zannederdim.

Tabi gidenleride ..

Beni görmeye gel!

Gittigim geldi aklima.
Karşı bir yoldan
Bir trene binipte.
Arkamda aglayan iki göz ..

Aglardım..
Süzülürdü yanaklarımdan.
Buz çiçek olurdu ..
Aglardım.
Toprak yeşerir. Gonca çıkartr.
Aglardım.
Deniz maviş gök laciverte dönerdi.
Gözlerim yanardı maviye bakamazdim.
Her şey senden yana
Ben yalnızdım.
Kapatırdım sayfaları kilit vururdum.
Deniz kara gök siyah olurdu.

Ben hala aglardım ..

Ben Sana Aşığım Bitanem

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Sana bin bir yerden çiçekler getirdim
İnan bana hiçbiri senin kadar güzel değil

Hiçbiri senin kadar dünya mı aydınlatamıyor
Hiçbiri senin bana verdiğin huzuru vermiyor
Her biri seni kıskanırcasına sana bakıyor
Senin güzelliğin arasında solup ortada kalıyorlar
Ben sana aşığım bitanem elden ne gelir

Dünyamı aydınlatan güneşimsin
Her baktığımda beni başka diyarlara götüren meleğimsin
Aşığım anla beni güzel yüzlüm her şeyde sensin
Güzel günlerin anısına bugünde yanımda olsan ne olur
Ben sana aşığım bebeğim anlasana

Güvendiğin tek insan olmak istiyorum
Her şeyinle benim olmanı istiyorum
Her anımda yanımda olmanı istiyorum
Güzel günler için sevdiceğim her şey
Sen yanımda olduktan sonra ölümden bile korkmuyorum
Anla beni güzel gözlüm ben sana aşığım

Bir gün gelirde beni anarsan sevdiğim nerde dersen
Kalbinin tam ortasına bak kimseyi almaz orası
Dokun kalbine ve de beni an
Andığın an beni göreceksin karşında
Bilki bu aciz kul sana âşık

AŞKIMA ŞiiR

Cuma, Haziran 22nd, 2012


işte ben sensiz geçen bir güne daha merhaba diyorum.
Tadı yokki bir somun ekmeğin,suyun,
Soluduğum havanın,
Tadı bile yok ne şekerin ne tuzun.
Yokki sevenim,
Ben çiçekleri bile sevemem korkarım dikenlerinden.
Ben aşık olmadım,belki oldum göründüm.
Yaşamımdaki aşkı,
içemedim ki o duyguyu acımı tatlımı.
Sabır, sabır çektikçe ufalanır parçalanır yüreğim…
Beni bugün benimle bırakın acılarımla,
Tükenip giden umutlarımla.
Uğraşmayın benimle,
Acımayın boş çuvallar gibi atın.
Atın ne fark eder ki…
Vurun be vurun;
Birde siz vurun,ne yani vurulmadık yerim mi kaldı?
Korkmuyorum ölmekten,
Artık ölüm bile bana boş geliyor.
işte ben bunlerı yaşıyorum.
işte ben denizim.
Azgın dalgalara kapılmış bir gemi,
Yokki yok gidecek hiç bir yeri.

Aşkım bu mısraları içimden geldiği gibi
yazıyorum
Biraz duygusal oldu ama bu gece şairliğim tuttu.
Ve ağlıyorum AĞLIYORUM..!
Seni bilmesemde görmesemde ne fark eder ki ben senın o tertemiz yüreğini seviyorum.

seni ilk gördüğüm gün okul elbiselerin vardı,
seni ilk gördüğüm gün kalbim alevler içinde kaldı,
seni ilk gördüğüm gün allahtan istedim sei bana versin diye
seni ilk gördüğüm gün vurulmuşum ela gözlerine
seni ilk gördüğüm gün tutulmuşum can yakan tatlı sözlerine…

üşüdüğümde yorganım oldun bazen ıssız gecelerde,
yürüdüğüm de yoldaşım oldun bazen sessiz bom boş sokaklarda
düşündüğümde seni buldum hep hayallerimde
bu can var oldukça sen varsın her her yerimde…

bir su damlası kadar yalnız ama bir yağmur damlası kadar kalabalığım
bir kelebek kadar kısa ömrüm ama bir tarih kadar ebediyim
bir harf kadar anlamsız ama bir cümle kadar sonsuz AŞKIM…

gözlerimdeki özlemim kalbimdeki en büyük yerin
sana olan bu sevgim
hiç bir zaman dinmeyecek!!
içimi ısıtan sözlerin
ruhumda atan kalbin
uçsuz bucaksız mehtap gibi gözlerin
hiç bir zaman ölmeyecek!!…

aslında gece gündüze sevdalıdır
gündüz geceye,
bu yüzden en çok şafaklarını severler zamanın
gündoğumlarında gece gündüzü dinler
günbatımlarında gündüz geceyi,
insanlara duyuramasalar da seslerini
ikisinin de tek şey vardır söyledikleri birbirlerine:
Özlüyorum Seni..

(ve ben şimdi ne seni yazacak kadar özgürüm ne yazamayacak kadar deli.)

seni kalbime yazdım
aşkımı şiirlere
bir sana yenildim ama
bir de sana kıyamadım
kendi hayatıma kıydığım gibi…

seni yıllara yazdım
yıllarca sevdim
yıllarca bekledim
ve her yıl bir asır oldu
sensiz her anın yıl olduğu gibi…

seni camlara yazdım
her yağmur arkasından
ve her yağmurda ağladım bulutlarla
sana ve aşkıma ağladım
öksüz bir çocuk gibi…

seni şarkılarıma yazdım
söylendin mısralarda
ama ne yazık ki hep kederli şarkılar
meylere meze olanlardan
benim aşkına ziyan olduğum gibi…

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak….

Aşkıma

Arayıp sormasanda …

Beyazlar içinde rüyanda görmesende

gecelerce adımı sayıklamasanda

olsun canım varlığın yeter

seni seviyorum

Cuma, Haziran 22nd, 2012


ılık bir rüzgar esti, Nereden geldi bilmiyorum…
nereye gidiyorsun diye sordum..
Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin.
cünkü özlenen bir tek sendin…
Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü;
Ama asil ümitsiz durum;
Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir…
Hic yüz vermedim günese bugün..
Resmini gösterip hava attim ciceklere..
Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine…
Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu?
Hayalin hafizamdan silinene kadar,
izdirabin saclarim dökülene kadar,
Aglamaktan gözlerim kör oluncaya kadar Her dakika Seni Sevecegim…
Sen hic Bugulanmis cama “SENi SEViYORUM” yazip,
Harflerin arasindan disariyi seyrederek,
Kar taneleri altinda Sevdigini hayal ettin mi??
Seni ne yagmurlar,
seller koparabilir kalbimden,
Ne de deli gibi esen firtina,
cünkü bir agacin topraga kök salmasi gibi baglandim sana..
Kulaklarim sessizlige, gözlerim sensizlige,
Gönlüm katlanirsa derde,
Anlami yok yasamanin..
Nefes almak bosuna..
Senin olmadigin yerde …
Bulutlarin gözyaslari pencerene vururken,
Düslere daldigin bir gecede,
Hangi hayaller sana uyumayi unutturuyorsa,
Gelecek sana onlari yasatsin…
icinde öyle umut tasi ki Onu senden kimse alamasin.
Gözlerin hep gülsün,
mutlulugu hep sende arasinlar.
Ama onu kalbinde öyle sakla ki,
Gercekten isteyen bulsun…
Her aya bakisinda beni hatirla, Yildizlar gözlerine takilirsa,
Gözlerine baktigimi sakin unutma,
Bir yaprak düserse avuclarina,
Ellerimdir sakin birakma….
Hayatin bir sevgi öpücügü kadar doyumsuz,
Sevinc gözyaslari kadar güzel,
Seven bir kalp kadar heyecanli,
Askin dokusu kadar masum,
Bir gül kadar gururlu olsun…Askin Kalbindeyse..
Mutlulugun elindeyse, istedigin iki kelimeyse SENi SEViYORUM…

seni özlemenin kitabini yazabilirim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim…


Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!

Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!

Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!

Kısacası:
Tatmadım kavuşmayı / anlatamam.
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
Anlatabilirim daldaki kuşa / topraktaki solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa
Ustası oldum beklemenin
Tükenmek pahasına.

Ama hiç kimse / kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!

Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim….

Kâmuran Esen

A love / hikayesi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

A LOVE / HİKAYESİ….

l – tanışma

hiç girmemiştin düşlerime ,
kahve fallarımda da yoktun ,
çözemediğim bilmecelerde ,
bir soru bile değildin .

merhaban geldi önce ,
sonra sesin , ardından elin
ve gülümseyen bir iklimin ,
imbatında gözlerin …

ll – ” HAYAL ” gecesi

içtendin , sıcaktın , sıcacıktın ..
o gece , o kalabalıkta – kıskanmasam –
tüm kadehlerde sen olacaktın .

durdurmasam ,
– sevda kavramına yeni bir pencere açıp –
umutsuz sevdanı ,
büyüklere masallar tadında ,
kameralara anlatacaktın ..

güneşin bile pek Sıcak bakmadığı ,
o büyük adayı , Londra’ yı
ve trenlerini Londra ‘ nın .

belliydi ,
sen , çam kokularını ;
uzaklardaki birisi için toplayacaktın ,
yalnızlığınla kanatlanıp ,
yıldız ormanlarından ..

dinlemem ; sevdana saygımdandı ,
hayranlığımdan .
sevgiyle kucaklarken dostluğunu .

lll – ötesi

masalla gerçek arası bir yerlerdeydi zaman ,
gittikçe uzayan hüznünde gecenin .
ben yaşlı bir adam gibi
– ki öyleydim –
sana yaslanıp , gözlerinde izinsiz gezindim .

ama bil ki :
Londra ‘ nın bütün trenlerine kaçak binen ,
ve sana getirebilmek için ,
adını bile bilmediği ,
nefesi çam kokan bir adamı arayan ;
o adam , bendim .

lV – çerçeve

ama ben durdurmadım zamanı ,
resmini çizdim sadece .
bıraksan gidecekti ,
sen çerçeveledin o anı / o gece ..

bir gökyüzü gibi ,
örtülmüşse üstümüze sevda ,
gözlerimizi kaçıramadığımız ,
ve Oksijen kadar bulaşıksa kanımıza ,
biz ne kadar kendimiziz ?

ve kimbilir kaçımız ,
bir başkasını yaşıyoruz ,
o başkası bilmeden , o başkasından habersiz ..?

bazen bir ana sığıyor , cümle zaman…….

Orhun Basat

Gerçekten Sevmek

Cuma, Haziran 22nd, 2012

O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;

O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.

Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.

Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan bir şeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık saçan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Dünyada yaşayan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.

Yok o senin için
Her şeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermeyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için her şeyi,
Ama her şeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşısında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hiç sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En olumsuzu ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.

O sana sevmeyi,
Gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile….

Ümit Yaşar OĞUZCAN

askımdın sen

Cuma, Haziran 22nd, 2012

askımdın sen benim
göz bebeğimdin
sana verdiğim değeri hic bir zaman bilmedin
seni ölesiye sevdim

askımdın sen benim
canımı bile verirddim senin icin
ama sen ne yaptın terk ettin gittin
askımdın sen benim

simdi ne oldu askımıza
ellerin oldun gittin
bir kalemde sildin
askımdın sen benim

simdi ellerin oldun
git artık bir daha sakın geri dönme
git uzaklaragözüme görünme
askımdın sen benim

ama artık ask yok
sevgide yok bende
ben artık bir tasım ruhsuz sevgisiz
lanet olsun böyle aska
:f109 :

Aşkın Acı Hali

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşkın Acı HALİ

Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak…
Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…

Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın…

Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin…
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiç bir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…

Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin…
nafile…

Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canın yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yaşamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
O halde aşık olabilirsin

aşk mı buyur

Cuma, Haziran 22nd, 2012

bari bir acı olarak kal içimde

Madem ki birtanem değilsin
Bari bir acı olarak kal içimde
Ona da razıyım ben

Ölene dek çekerim
Sanma bir gün nefret ederim
Aksine seni öyle de severim
Sırf seni hissetmek için

Ister baş ağrısı ol
Ister kalp ağrısı ol
Istersen de ölümcül bir hastalık ol
Hiç yakamı bırakma
Ama yeter ki bir şekilde içimde ol

Belki çok inlerim
Dayanamaz hale gelirim
Belki de güzel bir şarkı der
Ölene dek dinlerim
Sanma bir iki satırı silerim
Ne varsa içime çekerim
Hemde bir nefes misali

Sana söz veriyorum
Hayat içime siner
Zaten gerçek aşık
Kendini böyle ifade eder

BİTANEM

birtanem sabahı bekledim saatlerce
ama ya sonra
sen yoksun ya şimdi
korktum belki sabah olmaz diye
olsa da sen yoksun diye…

Sevdam İstanbul, kırık hayallerin şehri…
Uzaklara prangasın…
Masum çocuğun hüzünleri sarar yoksan beni…
Yakacağım…
Yoksun sen…
Geçtiğin her yeri…
Huzun ve sevda

Şimdi bir gündönümündeyiz artık
Ve elveda demenin zamanıdır hüzne
Çok zor bir aşk aratıyorsun,
Gözlerine her bakışımda beni ağlatıyorsun. Ben tayfun
Birtanem bu aşkı benim bedenimde parçalıyorsun.

Acımıyorsun söylerken,
Ama sana şunu belirteyim hayatım:
Ben aşkı seninle yüceltip,seninle alçattım.
Kahpe dünyamda,bana gerçeğinde oyun olduğunu anlattın.KN

En tatlı rüyalarımdan birini görüyorum;
Sıcak bir kumsalda,
Ay ve yıldızlar şahidimdirki ben seni çok SEVİYORUM

Yanlızlığın Adresi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Yanlızlığın Adresi

Gözlerine yüreğimi astım dün gece
Kirpiğinden sevgi damlıyordu karanlığıma
Süzülüyordu saçlarından hayat
Bir Peri gibi gülümsüyordu Dudakların al al…

Teninde gördüm ayrılığı
Utandım yaşamışlığımdan, kocamışlığımdan
Utandım senden sonra yaşıyacaklarımdan.

Bir Yıldız kadar yorgundum ve Rüzgar kadar yanlız
Istesen kalırdım,yanardım, yakardım, tenini tuz gibi.
Yanardım istesen sönerdim Islaklığınla…
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade…
Oysa ki sen degil miydin çölümde çiçek açtıran
Sen değil miydin dilimi dolandıran.

Ah yanlızlığımın heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim..

Zaten ben ne zaman Süt içmeye kalksam
Hep üstüme dökerim,
Anamdan emdiğimi burnumdan getirir Hayat..
Ne zaman bir yudum şarap içsem zehirlenirim
Ve zaman sevsem birini Dağılırım ipi kopmuş tesbih gibi….

Gözlerimi Yüreğine astım dün gece
Sormadım kendime son isteğimi
Sormadım ayrılık yangınlarının küllerini
Kim süpürecek diye,
Yanlızlığın dar ağacıydı Kirpiklerin
Yağlı bir ilmek gibi gecirdiğim,sesindi, kokundu, rengindi

Duasız bir ayindi sesizliğin
Sesizliğinden anladim ayrılığı
İstesen silerdin şulesiz bir fenerin izini siler gibi
Silerdin istersen Öperdin, anlıma vuran Kara yellerin izini
Sense ayrılığı sevdin benden ziyade
Ve umutlarım karanlığında söndü

Bir Yıldız kadar yorgundum ve rüzgar kadar yanlız.
Hasret bir Pencereydi tamamlanmış yanlızlığıma
Sınırını çizemediğim,ayrılık Ülkesiydi
Şimdi bir lokmadır yasamak,demir bir yumruk gibi boğazıma takılan
Ve yitik bir yüreğin gözlerinde,iki damladır var olmak.

Ey yanlızlığın Heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes
Soluk soluğa sana vermeliyim, sana vermeliyim…

Mehmet Tokat

Beyaz gülüm

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Gülüm
Sevgimiz yalan mıydı
Tepedeki büyük çınarın altından
En az senin kadar güzel İstanbul’u seyredişimiz
Yalan mıydı?
Gülüm söyle yalan mıydı?
Gören gözlerim kör olsaydı
Sardığım belin başkasınca sarıldığını

Gülüm… Beyaz gülüm
Elimde ki sana aldığım gülün
Hikayesi gerçek oldu
Off..off..
Sevenim ya dikeni bak canımı yaktı
O yuvamız olacak diye tutuğumuz
İki oda evin duvarlarını artık sen değil
Bir resmin bir de hayalin süslüyor

Gülüm… Beyaz gülüm
Canımı yaktın can dediğim
Ben sana bakarken bile kıyamazken
Canımı yaktın can dediğim

Gitme gülüm… Beyaz gülüm
Solarsın yaban ellerde
Bilmezsin rüzgarına dayanamazsın
Okşadığın saçlarımı yoldur durma
Bırak artık gözlerim ağlama
Beyaz gülüm artık yabancı kollarda

Ona ilk gülüm dediğim gün
Yağmur sevgimiz sularken
Sokağın başında okuldan çıkışını beklediğim gün
Ceketimin arasına hani delikanlıyız ya
Onun için sakladığım gülüm

Utangaç bakışlarla ona
Gülüm bu senin için beyaz gülüm dediğim gün
Artık mazide kaldı gönlüm
Artık benimde bi hazin hikayem var
Terk edilmişler kervanında
Hikakye yi başlatan bir beyaz gül
Solduranda beyaz gülüm
Gitme gülüm…Gitme
Solarsın rüzgarına dayanamazsın
Solarsın beyaz gülüm </div>

Seni Beklerim

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Seni Beklerim

Tesadüf ya, yıllardan sonra seni tekrardan gördüm
Geçen gün, geçen zaman seni ne çok değiştirmiş
Elin elini tutmuş bir de erkek çocuk gördüm
Demek ki son aşkın şirin bir meyvesini vermiş

Otuz metre ileriden aheslice yürüdünüz
Bir an dayanamayıp, koşup gelmek istedim
Lakin, siz ne benim karım, ne de çocuğumdunuz
Ve herşeyden habersiz yürüdünüz sakin sakin

Çocuğun da sana benziyor, senin kadar güzel
Saçları siyah, yanağı al…Burnu sen değilsin
Görmedim ama, belki de babasına çekmiş
Bırak şimdi babasını ..Sen, hala çok güzelsin

Hani bizim de böyle çocuğumuz olacaktı
Hani kaşları saçları sana, burnu da bana
Hani gözü sana, eli bana benzeyecekti
Hani, elinden tutup gezdirecektik parkları

Böyle olmadı bir tanem, böyle olmamalıydı
Yine geldiğim gibi, geri gitmek zorundayım
Sen ellerin olmuşsun, benim umudum kalmadı
Gitmeliyim bir tanem, burada kalmamalıyım

Sen unut beni, unut aramızda geçenleri
Beni nasıl da seviyordun, öyle sev onları
Kocanı sev, çocuğunu sev, koy kenara beni
Ben unutmalıyım, unutmalıyım buraları

Yalnız! ..Belki bir gün, ölüm haberimi duyarsan
Mezarıma beklerim, unutma seni beklerim
Gül gibi yanaklarını toprağıma koyarsan
Mezarda bile onu gözyaşlarımla beslerim

Bu adam neyin oluyordu diye sorarlarsa
Sevdalımdı de, ben aşağıda seni dinlerim
O’nu bu kadar da çok mu seviyordun derlerse
Sevdamla öldürecek kadar demeni beklerim

Alıntıdır

Aşk Komutu

Cuma, Haziran 22nd, 2012


Sağım sensin , solum sen .
Her adımımı sana doğru atar ,
Sana doğru koşarım her marş marşta .
Her selam verişimde karşımdadır hayalin .
Gözlerim gözlerinde ,
Dudağından çıkacak emri bekler kulağım .
İsterim ki gel diyesin ;
Kaç gel , her ne cezası varsa .
Zaten , cezanın en ağırını çekiyorum ,
Senden ayrı kalmakla .

Bir boru sesi yoklar yüreğimi .
Bir perde iner gözlerime , bulut bulut ;
Sana yollarım ,
Benim için ağlasın diye .

Bir kalem alır , hançerlerim yüreğimi .
Bir kurşunda beynim param parça ,
Bir dalışta gözlerim kör ,
Kulaklarım sağır olur ;
Sen can verirsin bana .

İstemem omuzlarım dolusu yıldızı .
İstemem , saman yolu bile benim olsa .
Güneşe hükmetsem , istemem .
Denizleri kara , karaları deniz yapsam ,
Geceyi gündüz , gündüzü gece kılsam ,
Irmakların akışını değiştirsem ,
Tüm dağları düzlesem , istemem .
Yeter ki sen gelip kon omuzlarıma
Ve
Şarkılar fısılda kulaklarıma .
Güzelliğini yalnız ben göreyim .
Yeter ki
Sen ver tüm komutlarımı ;
Ö l de
Ö l e y i m .

Abidin Tatar

Aşk Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Susmusum
Farkında Olmadan
Arkamda Bıraktım Artık
Yüklerimi
Taşıyamaz Oldum
Farkında Olmadan
Içimi Acıtıyor
Bişeyler
çokmu Alışmıştım
Bu Yükü Taşımaya
Bir Boşluk Var
şimdi Adı Koyamadıgım
Nedenleri Sormaz Oldum Artık
Dedimya Yoruldum Artık
Sebebini Bilemedigim
Soruları Sormaktan
Bir şeyi şimdi
Daha Iyi Biliyorum
Ben Yükümü
Atsamda O Yük
Hep Benle Olacak
Sadece Agırlıgını Hissetmicem
Okadar Alışmışımki
Hep Varmış Gibi
Gelecek
Ama Gün Gelecek
Alışacagım

işte haykırsam
Gecelere karanlık sokaklara
Güneşin doğmadığı karanlık yüreğime
Anlarmısın beni
Umutsuzluğumu;
Sen nerden çıktın karşıma

Haykırsam korkularımı
Desem ki mutluluğu bekliyorum
Desem ki o sende var
Anlarmısın beni
Sarılsam sana sıkıca kal desem yanımda
Gözlerimdesin desem her zaman

Korkuyorum desem yarınlardan
Yıprandım desem aşktan
Anlatamıyorum desem duygularımı
Anlarmısın; hayır
Ben bile anlamıyorum ki
Sen beni hiç anlayamazsın

Gözlerimi kapatıp daldığımda düşlerine
Hayallerimi bir sandala bindirip
Yüzdürdüğümde bir okyanusta
Seni özlediğim zamanlarda
Kokunu aradığım güllerde
Sen, güneşin doğduğu bir yerdeki
İlk ışık gibiydin benim yüreğimde
Aydınlığıydın karanlık dünyamın
Doldurdun o sıcaklığınla bütün benliğimi.
Seni alıp gitmek isterdim
Bir bilenin hiç bilmediği bir yere.
Sana bir türkü tutturmak isterdim.
Olmayan sazımın bitmeyen nameleriyle.
Sana bir yürek vermek isterdim
Bitmeyen aşkımın tükenmez sevdasıyla
Seni anlatmak istedim şiirlerde
Seni tanıtmak istedim
Tanıdığım şeklin ile mısralara
Haykırmak istedim
Ben seni çok seviyorum diye

Sen kurumuş bir gülün yaprakları
Sen bitmeyen bugünün yarını
karanlıklar içinde kaybolan bir anı
istemiyorum seni ,dönme geri artık…

diz cöküp yalvarayımmı bir kez daha sana?
Ne olur birdaha yüzüme öylece bakma
Yıllarımı harcadım ben aşkımıza
İstemiyorum seni ,dönme geri artık

Aşkımıza sahip cıkmalıydın
Yıllardır beni hiç aramadın..
Beni resimlerinle başbaşa bıraktın.
İstemiyorum seni, dönme geri artık

Öyle İçimdesin Ki

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Öyle İçimdesin Ki

Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var.
Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.

Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı asırlarca?

Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim şu günlerde. Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine.

Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım yanlış yaptım. Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam. Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.

Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor. Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum. Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum.

Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin. Her şeyin başında içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor. Öyle içimdesin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün.

Çok mutluydum. Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu, tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım.

“Yine zamansız yağmurlar” dedim, “Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim, “Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?” dedim. Çok uzun bir mektup oldu. Başından sonuna kadar okudum.

Neler yazmışım diye merakımdan.

Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adını. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.

Hayat bana borcun var…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Gülmek güldürmekti niyetim
Aldın gözlerimde ki ışığı
Baktım gülüşler yok
Ne yaptım ben sana
Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Sevdim ben
Çok sevdim duyuyor musun
Geri istiyorum aşkımı
Senden bir tek onu istedim
Aldın yüreğimdeki Aşkımı sevdamı
Yalnız bıraktın bu bedende canımı
Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Bir beklentim vardı
Oda sevdamdı mutlu olacaktık
Düşünceler hayalde kaldı
Uçurdun onu avucumdan
Gökyüzüne benim canımdı
Şimdi özlem ve hasret beni sardı
Ne yaptım ben sana
Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Şimdi ümidim var benim
Sevdiğimi yaşamak
Nerde olursa olsun
Onun yanında olmak
Bir kere olsa yeter
Onunla nefes almak
Son gün desen razıyım
Gözlerimi kollarında kapamak
Hayat bekliyorum hadi
Ver bana cevabını Hayat;
Ya cevap ver
Ya da sevdiğimi ver Artık
Yeter…

ALINTIDIR.

Nerdesin?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Nedendir bilmem ama
Bugün her zamankinden daha çok ihtiyacım var sana…

El versen belki acılarım dinecek
Baksan gözlerime belki ruhum güçlenecek…

Eksiğim bugün yine eksiliyorum git gide
Kayboluyor umutlarım, dirençlerim
Batan güneşle birlikte…

Çözülmeyen düğüm, bitmeyen acı
Dinmeyen sancı, sinsice iç kanaması
Faili meçhul bir cinayet
Ha işlendi ha işlenecek…

Nedendir bilmem ama
Bugün her zamankinden daha çok ihtiyacım var sana…

Dokunsan belki arş’ta yürüyeceğim
Elimi tutsan belki mağlupsuz savaşlar vereceğim…

Hüzzam makamında gecem
Yas bağlamış hanem
Yüreğim yangın yeri matem
Bir yanar dağ lav’ı ayaklanmış öfkem
Nerdesin
Nedenini bilmiyorum ama çok koydu bugün sensizlik
Nedendir bilmem ama
Bugün her zamankinden
Daha çok ihtiyacım var sana…
…Nerdesin…