Yaşamadım saysam keşke unutsam Mazim filizlenip cana dönüyor Bumerang gibi fırlatıp da atsam Neylesem sonunda bana dönüyor
Beni terk etmiyor gam ile tasa Yüreğim uyumaz gözler uyusa Susayıp elimi uzatsam tasa Sanki içtiğim su kana dönüyor
İçimde olanı döksem devirsem Kapansa kapılar zindana girsem Kaçmak için senden başım çevirsem Neylesem ,yüreğim sana dönüyor
Ölsem de unutmam o son bakışı Senden uzakta geçirsem bu kışı Yüreğinden etsen de sınır dışı Yüreğim sonunda vatana dönüyor
ESKiSi-GiBi
Bir heves mi sevmek sevilmek Değer mi bir hevese seveni üzmek Yalan mı her şey yaşandıkça mı silinir Çok mu gelir sevene artık gülmek…
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
Aslında sevginin tadı tuzudur Acı isteksiz onun ruhudur Belki bitecek diye korkutur Aşkın tam açıklaması yoktur
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
sUs ve DiNLe
sus birsey söyleme……
geldin artik vakti zamani,kelimeler buldu yerini. dilimde hece hece kar taneleri gibi her biri tertemiz ve berrak… gönlüne yagacagi gün,iste bu gün…. zordur tabi her seyin baslangici…nasil ne dersin ilk önce… sadece dinle…ne olur..yorum bile yapma…sen sadece bil… neler gecer gönlümde….. firtinalar kopacak bu gece icimde…. volkanlar patlicak…deprem olacak …dilimde… sen sadece sus ….sus ve dinle…. saklamak ne kadar zor bilirmisin….. bilirmisin..ne zordur sebebsizce sevmenin…. cikarsizca….beklentizs sevmek..karsiliksiz …habersiz sevmek… varligi bile mutlu eder seni… mutlulugu huzur verir…. huzuru can katar ömrüne…. anlatabilirmiyimki sana…..anlarmisin acaba… sevdinmi sen hic böyle elinde olmadan… sevdasina sevinirken…kiskancligin icini kemirdimi hiccc…. gecelerce agladinmi….sonra kendini hic teselli ettinmi…. yoklu ile ölmektense…varli ile… varsin baskasinin olsun dedinmiii…. varasin mutlu olsun….sevdalarin en yücesi en güzeli…varasin onun olsun …. ben zaten böylede mutluyum iste… seni sevmek…karsiliksizda olsa…duygularin en güzeli ya…. belki sende sevseydin …bu kadar sevebilirmiydim….. sus ve dile…ne olur hic bir sey söyleme…. birak kendi kurdugum tozpembe dünyamda…. gece baslar bende mutluluk…. seninle oldugum ruyalarda… birak kalsin sevdan bende …karsiliksizda olsa..pahabicilmez degerde.. ilk gördügüm o anda..nakis gibi isledi bakislarin kalbim diyarinda… beklenen sevdam senmi geldin …sen geldin gelmesinede… neden bukadar gec geldin… sus …sus ve dinle…. ben hep seni bekledim…… sen geldin ama baskasini sevdin….ben gecmistede gelecektede ….varligindada yoklugundada hep seni sevdim …hep sevecegim…. senin dünyanda bana yer yok…..benim dünyamda senden baskasi yokkk… ben seni hep sevdim…..cikarsizca..karsiliksiz…beklentisiz.. .. ve seni sevmekle hep mutlu oldummm..sus birsey söyleme….birak kendi dünyamda birak ümitlerimle…birak bendeki senle …seni hep seveyimmm…. yoklugunla yok olmaksa..varliginla mutlu olayimmm.. sus birsey söyleme…
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya… Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin… En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da… Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle…
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da… Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
____SeninAdınAşk___ Aşkının ateşi yaksın yok etsin herbir zerremi Hayelin heran her dakika dursun yanıbaşımda Yalnızca suskunluğun anlatsın Aşkın adını ve sadece gözlerin söylesin en güzel şarkıları Çok özlediğimde bile Ellerinin kokusu kalsın bende tükenmek bitmek nedir bilmesin İlkkez yaşıyor gibi yaşayalım her günü ve Nedeni olmasın hiçbirşeyin sadece adın aşk olsun senin
Sensiz Ne Yapacağımı Bilemedim Sensiz ne yapacağımı bilemedim.. Senin için inlemedim…Hergun. Kurşun gibi deldi kalbimi.. sanki aşkın.. Ne yapıcam dedim..Fikir veren, olmadı..
Sevdim..Ama kimse anlamadı.. Söyledim ama, deli dediler…Hor gördüler.. Ağlamam..Gururum var , benimde.. Sevdim ben sevdim…Anlayan yok!
Yüreğim sızlar, sen diye.. Seviyorum diyip gelmedin diye.. Sevdim ben sevdim… Her geçen gün öldüm..
Seni seviyorum…… Seni sevdim, yanlız biliyorsun bunu Ellerim boş, bitsin artık oyunun.. Nedendir bilmem, kalbim çıkacakmış gibi çarpar İllede ölmem gerek anladım bu gece
Seni Seviyorum Sevdim kardaş sevdm..Tek günahım bu.. Ekledim bir yıldız..daha gökyüzüne Var, olan bir kalbim vardı oda gitti İllede ölmem gerek anladım bu gece Yalnızda,yaşarım ben yalnızda Onun bunun lafına inandım yapayalnız bıraktın beni Rüzgar,sevgimi alıp götürdü artık Umutlarımı bırakıp gittim ben..Sensizliği kabullendim Melek, gibi yüzün
Bana her bakışın aşk bulaştırdı üzerime, Senin için umutlar büyüttüm çocuksu düşlerimde, Sana gelirken yüreğimde umut vardı. Şimdi bir demet hüzün bıraktın bende…
İlk yıkılışım değil bu, İlk hayal kırıklığı, İlk kaybediş değil. Mavi bir göğü olmadı hayallerimin, Sen yüreğimi çaldın hırsız gözlerinle. Bana kaldı hayat denilen intihar, Bir demet hüzün bıraktın yüreğimde…
Oysa ben avuç avuç sevgi topladım yürüdüğün yollardan. Görmedin sana titreyen dalı, Yollarına serdiğim gençliğimin üzerine basıp geçtin…
Sen mahrem düşlerimi çaldın benim. Dar günlere saklanmış umutlarımı,
El gün için biriktirilmiş tebessümlerimi, Biliyorsun,
Herkesin saklanmış bir yarası vardır hayatta.. Sen bütün yaralarımı sattın çarşı-pazar, Zaten yaralıydı yüreğimde, bir de sen… Bir demet hüzün bıraktın bende…
Söyle neden?
Neden beni katladın üçe dörde? Yüze beşyüze neden böldün beni? Bir han gibi kilit vurdun yüreğime, Neden bir demet hüzün bıraktın bende…?
Belki de ucuz kahramanlar gerek sana, Ben yüreğimi bir kartvizit gibi yakamda taşımam ki… Cebimde bozuk para değildir ki aşk… Bir yanım çocuk masumluğudur bu yüzden, Bir yanım baba merhameti…
Ben seni gerekçesiz ve neticesiz sevdim. Ve nasıl sevmişsem seni, Böyle dolu dizgin, Ulu orta, Öylece hüzne belenmişim işte! Bir demet hüzün oldun bende…
Sen çocuksu düşlerimin katili, Başı sonu belli bir cinayetin meçhul maktülü. Üşüttün beni ateşlerde, Yağmurlarda yaktın. Hüzün oldun…
Bundan sonra ihlal ediyorum yürek yasalarını ve ilan ediyorum. Gülüm. Sen bir demet hüzünsün yüreğimde büyüttüğüm…
Bak senin için şiir doldu gözlerim, Şairce ağlayacağım. madem ki; söndürdün lambaları, O zaman yakma!
işte ben sensiz geçen bir güne daha merhaba diyorum. Tadı yokki bir somun ekmeğin,suyun, Soluduğum havanın, Tadı bile yok ne şekerin ne tuzun. Yokki sevenim, Ben çiçekleri bile sevemem korkarım dikenlerinden. Ben aşık olmadım,belki oldum göründüm. Yaşamımdaki aşkı, içemedim ki o duyguyu acımı tatlımı. Sabır, sabır çektikçe ufalanır parçalanır yüreğim… Beni bugün benimle bırakın acılarımla, Tükenip giden umutlarımla. Uğraşmayın benimle, Acımayın boş çuvallar gibi atın. Atın ne fark eder ki… Vurun be vurun; Birde siz vurun,ne yani vurulmadık yerim mi kaldı? Korkmuyorum ölmekten, Artık ölüm bile bana boş geliyor. işte ben bunlerı yaşıyorum. işte ben denizim. Azgın dalgalara kapılmış bir gemi, Yokki yok gidecek hiç bir yeri.
Aşkım bu mısraları içimden geldiği gibi yazıyorum Biraz duygusal oldu ama bu gece şairliğim tuttu. Ve ağlıyorum AĞLIYORUM..! Seni bilmesemde görmesemde ne fark eder ki ben senın o tertemiz yüreğini seviyorum.
seni ilk gördüğüm gün okul elbiselerin vardı, seni ilk gördüğüm gün kalbim alevler içinde kaldı, seni ilk gördüğüm gün allahtan istedim sei bana versin diye seni ilk gördüğüm gün vurulmuşum ela gözlerine seni ilk gördüğüm gün tutulmuşum can yakan tatlı sözlerine…
üşüdüğümde yorganım oldun bazen ıssız gecelerde, yürüdüğüm de yoldaşım oldun bazen sessiz bom boş sokaklarda düşündüğümde seni buldum hep hayallerimde bu can var oldukça sen varsın her her yerimde…
bir su damlası kadar yalnız ama bir yağmur damlası kadar kalabalığım bir kelebek kadar kısa ömrüm ama bir tarih kadar ebediyim bir harf kadar anlamsız ama bir cümle kadar sonsuz AŞKIM…
gözlerimdeki özlemim kalbimdeki en büyük yerin sana olan bu sevgim hiç bir zaman dinmeyecek!! içimi ısıtan sözlerin ruhumda atan kalbin uçsuz bucaksız mehtap gibi gözlerin hiç bir zaman ölmeyecek!!…
aslında gece gündüze sevdalıdır gündüz geceye, bu yüzden en çok şafaklarını severler zamanın gündoğumlarında gece gündüzü dinler günbatımlarında gündüz geceyi, insanlara duyuramasalar da seslerini ikisinin de tek şey vardır söyledikleri birbirlerine: Özlüyorum Seni..
(ve ben şimdi ne seni yazacak kadar özgürüm ne yazamayacak kadar deli.)
seni kalbime yazdım aşkımı şiirlere bir sana yenildim ama bir de sana kıyamadım kendi hayatıma kıydığım gibi…
seni yıllara yazdım yıllarca sevdim yıllarca bekledim ve her yıl bir asır oldu sensiz her anın yıl olduğu gibi…
seni camlara yazdım her yağmur arkasından ve her yağmurda ağladım bulutlarla sana ve aşkıma ağladım öksüz bir çocuk gibi…
seni şarkılarıma yazdım söylendin mısralarda ama ne yazık ki hep kederli şarkılar meylere meze olanlardan benim aşkına ziyan olduğum gibi…
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak….
Gülmek güldürmekti niyetim Aldın gözlerimde ki ışığı Baktım gülüşler yok Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Sevdim ben Çok sevdim duyuyor musun Geri istiyorum aşkımı Senden bir tek onu istedim Aldın yüreğimdeki Aşkımı sevdamı Yalnız bıraktın bu bedende canımı Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Bir beklentim vardı Oda sevdamdı mutlu olacaktık Düşünceler hayalde kaldı Uçurdun onu avucumdan Gökyüzüne benim canımdı Şimdi özlem ve hasret beni sardı Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını Hayat bana borcun var Ver hesabını Şimdi ümidim var benim Sevdiğimi yaşamak Nerde olursa olsun Onun yanında olmak Bir kere olsa yeter Onunla nefes almak Son gün desen razıyım Gözlerimi kollarında kapamak Hayat bekliyorum hadi Ver bana cevabını Hayat; Ya cevap ver Ya da sevdiğimi ver Artık Yeter…
yanlış bılmeyın benı mahcup bırıyım dıye bende sevdım hemde delıcesıne bır bakısla bıle yuregımın hopladıgı cok oldu
yanlış bılmeyın benı sevdım bazen yuzu guzel yüreği çirkin birini bazen hem yuzu guzel hem yuregıgüzeli sevdim.. söyleyemedım..
yanlış bılmeyın benı sevildim de imzasız mektuplar aldım içimde gizli bır sızı kalsada sevindim sevıldıgıme bir mektup arkadasıda sevdı benı ama hıc kımse ılk goruste sevemedı sevemezde…
yanlış bılmeyın benı
şarkılarla agladıgım oldu …..ölümü düşündüm care dıye güldüğüm oldu aglayısıma sevmeden yasadıgım o gun ıse olnmadı
yanlış bılmeyın benı yar dıye sevenım azsada dost dıye sevenım cok oldu dert anlatmaktan cok dert dınledım cok kez umutsuzken umut verdım içim aglarken gulumsedım
yanlış bılmeyın benı guldum eğlendımde eller gıbı olmasada kahkaha atmısımdır,belkıde…….
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin / senden ibaret hepsini senin adınla çağırıyorum arkamdan şımarık gülüşüyorlar getirdikleri yağmur / sende unuttuğum hani o sımsıcak iri çekirdekli senin gibi vahşi öpüşüyorlar kimi sevsem sensin / hayret in misin cin misin anlamıyorum
BÖYLE BİR SEVMEK
ne kadınlar sevdim zaten yoktular yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular hala arasıra mektupları gelir gerçek değildiler birer umuttular eski bir şarkğ belki bir şiir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir
yalnızlıklarımda elimden tuttular uzak fısıltıları içimi ürpertir sanki gökyüzünde bir buluttular nereye kayboldular şimdi kimbilir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir.
^^^^arkadaslar daha önce paylaşılmamıstır ümidiyle yazıyorum^^
Ve gittin… Öncesini düşünmek istemedigim sonrası ise meçhul bir aşktı yaşadığımız… Ve aşk bitti… Giderken geride bıraktığın,içinden seni de almayı unttuğun bir kalp… Biraz hasarlı,ürkek,bi o kadar da beceriksiz… Seni unutmayı bile beceremedi bu kalp… Aşk bitti… Sensiz uyuyamadığım geceler,karanlıktan korktuğumda çevirdigim numara,sabah kalktıgımda huzur verici sesin yok,gözlerin yok… Dedim ya gittin… Sen gittin gideli bu ilk ve son mektubum sana… Artık seninleyken yazdığım şiir ve mektupları düzeltiyorum ve düzeltecegim… Seni seviyorumları ‘seni ne cok sevdim’ yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları ‘seni özlüyorum ‘ yaptım… Yaptım da bir ‘seni unuttum’ yapamadım… Seni seviyorumları ‘seni ne cok sevdim’ yaptım,meğer ne çok seni seviyorum yazmışım,seni öpüyorumları ‘seni özlüyorum ‘ yaptım… Yaptım da bir ‘seni unuttum’ yapamadı Sadece bitti dedin… Fazlasına gerek yoktu zaten… Herkes anlamak istediğini anlardı degil mi…??? Ama inan hiçbir şey anlamıyorum… Sana lanetlermi yağdırmalıyım,yoksa yolun açık olsun mu demeliyim…??? Yok bu çok fazla,dilerim Allah’tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın…!!! Sensiz aldığım nefes nefes değilken,bensiz aldığın nefes nefes olmasın… Yok bu da çok fazla… Ben kıyamam ki sana… Ben sadece geride bıraktıgın bu beceriksiz kalp için yalvarıyorum… GEL UNUTTUR BANA SENİ…
Uzun Sevgi Şiirleri, En güzel Sevgi Şiirleri Uzun, Sevgi Üzerine Şiirler
SEVGİLİYE
Ah o aşk deden duygu Hepimizin yüreğini içten içe yakmıyo mu? Evet yakıyo hemde öle bir yakıyo ki Katlanıyosun o yangına katlanmak zorundasın onu istiyosn
Ben aşık olduğum zaman yanmıyo bu yüreğim her zman Çünki benim yüreğim sevdiğim için yanıyor bir başkasına yanmıyor Ama bu yüreğim ne zman yanar blior musun? Ben seviosam ve onun sevgisni görmüyorsam
İşte o zman yüreğim yanmaz acı çeker ve bu acı giderek büyür Kimse ama kimse dindiremez bu yürekteki acıyı Bunu anca bir tek şey dindire blir Ölüm…Evet ölüm
Ben o kadar çok sevmişken Onun uğruna canımı bile ortaya koymuşken Onun sevmediğini anlarsam aklıma tekşey gelir Ben bunca zaman kimi sevdim?
Kimin için attı bu kalp… Sorarım kendi kendime kimin için yandı bu yürek Son mektubumu bıraktım sana sevgilim Sen bunu okuduğunda ben hayatta olmicam
Seninle başladığım bu hayata Seninle tanıştığım ilk yerde veda ediyorum Ama şunuda bilmeni isterimki Ben seni sevdim ve sevmeyede devam edeceğim.
Sevgi Nedir
Gecenin bir saatinde uykuya inat Ağlayan bebesini emzirmektir sevgi. Bülbülün güle figan edişi, Gülün umursamaz tavrıdır sevgi. Sevgi merhamet demek. Sevgi çile çekmek..
İhtiyacı olana yalvartmadan vermek, Masum bir tebessümdür sevgi. İçi dolu sımsıcak bir bakış, Yumuşak bir dokunuştur sevgi. Sevgi dokunuş demek. Sevgi almadan vermek.
Bir kuşun özgürlüğe kanat çırpışı, Kardelenin inanılmaz çıkışıdır sevgi. Avın avcıya yalvaran bakışı, Tuzaktan salıverilişidir sevgi. Sevgi bedel ödemek. Sevgi acı çekmek.
Derviş Yunus’un kırk yıl of demeden, Tekkeye odun taşıyışıdır sevgi. Yusuf’un kör kuyudaki sabrı, Mısır’a sultan oluşudur sevgi. Sevgi sabırla beklemek, Sevgi istemeyi bilmek.
Hallac-ı Mansur’un Ene’l Hak deyişi, Mevlana’nın Mecusi’ye çağrısıdır sevgi. Çölde kalmışa bir testi su, İdam mahkumunun son arzusudur sevgi. Sevgi ateşten gömlek, Sevgi sehpaya gitmek.
Ferhat’ın aşılmaz denen demir dağı, İnanarak sabırla delişidir sevgi. Mecnun’un Leyla’da kainatı görüşü, Çöle kendini vuruşudur sevgi. Sevgi sırrı keşfetmek, Sevgi emek sarfetmek.
Tomurcuğun patlayıp toprağı zorlayışı, Rüzgarın bulutu taşımasıdır sevgi. Derenin yatağını kendi buluşu, Kıvrım kıvrım akışıdır sevgi. Sevgi çekip gitmek, Sevgi özgürlük demek.
Çaresiz kaldığı anlarda tıbbın, Hastanın Rab’bine yönelişidir sevgi. Çalınmadık kapı bırakmamak, Yelkensizde denize açılmaktır sevgi. Sevgi umut demek, Sevgi beklemeyi bilmek.
Bebeğimsin
Sen bana küsebilir misin bebeğim Hasta olursun göremediğin anlarda Eririm gözlerinde yanar yüreğim Bakışlarını kaçırsan da yakalanırsın gizli bakışlarında
Nasıl ertelersin göz yaşlarını gözümden Kanaryalar kanatırken yaramı bestelerinde Sen ki cansın canansın biricik özümden Baharısın ömrümün içine düşen esintilerinde
Haydi koş kollarıma boşluğumdaki can Yasla başını omuzum özleminle yanar Damladın yüreğime minik bir odayken oldun han Kalk kırdığın bu kalbi gülümseyerek onar
Haydi bebeğim biricik sevdam
BEN SENLE VARIM
Ben seni senden çok uzakta sevdim ben bir yıldızdım evrende sense varlıgımdan habersiz dönen dünya yanındaydım bilki her anında sevincinde de hüznünde de gamında da ama sen bilemezdin bunları asla ve asla içimde kopardıda tufanlar ardı ardına şimşekler çakardı da sen yine aldırmadan dönerdin yanımda bense yalnız seni izlerdim evrenin başıboşluğunda işte benim hayatımın masalı burda geçmişimde sen hayalimde sen ve bilki her anımda yine sen SENSİZLİK ÖLÜM BANA ÜLÜM ACIR SENLEYKEN DESİNLERKİ ECELİNDİR GELEN GELEN SEN OLDA GÜLEREK ÖLEYİM BEN GÜL YÜZÜNE BAKAMAZSAM SON KEZ SARILAMAZSAM ÇIKAR MI Kİ BU CAN BU BEDENDEN bilki bu kalp senin ölesiye sevildin ÇÜNKÜ BİTANEM
AFFET ALLAH’IM Onu senin kadar seversem eğer Çok seven kulunu affet Allah’ım Ona bu canımı verirsem eğer Gücenme ne olur affet Allah’ım Aşkıma sevgime yenik düşersem Her söylediklerine boyun eğersem Bir gün bu halime isyan edersem Gücenme ne olur affet Allah’ım Sevdim onu ölecek kadar Uğruna canımı verecek kadar Güzel yaratmışsın tapacak kadar Taparsam beni affet Allah’ım
yerine yenisi alınmasa da bir yüreğin? siz yine de; vurun umudun yelkenlisini!.. ’yalnız’ ağlamayacağıma söz veremem bağışlayın!
Aşk verirdi gidişlerin, nefes alır gül dikerdi her gece kapıma dikenini batırır… alınma sakın! ben en çok dikenlerini sevdim susuşlarının…
bu unuttuklarına mı direnişin? dışına rehin bıraktığın ben miyim? yoksa kendin mi? bu içinden çıkan hangi güçsüzlüğünün kavi? Bu ne girdap! bu ne duvar? bu hangi rahvan gidişin bahçemde salınan?
kaçıngan bir susuş benimkisi.. düne ufak bir bugün kaçamağı… ağlayışlarım biraz kadınımsı… ve sen şimdi biraz kağıdımsı… içine damlıyorum aralıksız… sus(a) bana!
IV
bazen söylerdin; ’düşe kalka büyürüz çocuk, hayat böyledir’ düşen bir çocuksa şimdi ’sevgili’, tutan neden hayat değildir?
Yokluğunda ne ateşleri hasretinle yaktım da Bir seni yakamadım,beni yaktığın gibi Çölde su,mahpusta gün,oruçta ekmek gibi bekledim seni. Sense araya korkular koydun Yasaklar koydun Şimdi neredesin diye sorma! Sen çağırdın da ben gelmedim mi? Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara, Yağmurlu havalara,kasvetli akşamlara Sen varken, Bakıp iç çekmezdim tren istasyonlarına, Otobüs duraklarına Sen varken ayrılanlara ağlamazdım. Yıkılmazdım biten sevdaların ardından Gidenlere küsmezdim,kalanlara acımazdım Sen varken böyle üşümezdim,titremezdim. Masumdum,çocuklar gibi Böyle delirmezdim,küfretmezdim Hele ölmeyi hiç düşünmezdim Şimdi soruyorum sana Adı sevmekse bu cehennemin, Sen yaktın da ben yanmadım mı? Biliyorsun, Bütün acılarına “yeşil ışık” yaktım olmadı, Bütün korkularına “arka çıktım” olmadı, Dağlara merdiven dayadım, olmadı. Haziran´da Kar oldum yağdım avuçlarına,olmadı. Sevdim olmadı,yandım olmadı,taptım olmadı Artık benden pes! Bu aşkın biletini istediğin gibi kes! Nasılsa gidiyorsun Biliyorum,git! Ama ardında, Ağlayan bir çift göz, Paramparça bir yürek, Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan; Çek silahını daya sırtıma! Titrersem namerdim SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ?
Babalar Günü Şiirleri Baba Şiirleri 2010 Babalar İçin Şiirler
Baba…
Bir bebeğin Minik elleriyle dokunuşunu kıskandım Sana dokunamadım baba.. Bir çocuğun pervasızca sarılışını kıskandım Sana sarılamadım baba.. Sevgisini haykıran çocukları kıskandım ‘Seni seviyorum’diyemedim baba.. Göz önümde gölge olan kanatları kıskandım Ben güneşte yandım baba.. Şeker yiyen çocukları kıskandım Hiç şeker yiyemedim ki baba.. Babalarıyle kenetlenmiş elleri kıskandım Ellerim acıdı baba… Masal dinleyerek uyuyan çocukları kıskandım Benim hiç masalım olmadı ki baba… İlk aşk,ilk heyecan babalarla yaşanırmış Yüreğim dağlandı baba… Çocukluğunu yaşayan çocukları kıskandım Ben çocukken büyüdüm baba, Çocukken… Büyürken ‘altın bileziğim’dediğin Dürüstlüğün,erdemin Rehberim oldu yönümü bulmam da Hayat yolun da hiç şaşmadan, Şaşırmadan.. Sana layık olmanın onurunu yaşarken, Sensizliğin can acıtan yokluğun da Taşmadan,taşırmadan Yürüyorum.. Ama ne olurdu Sevginin bir dokunma olduğunun ayırdında Haykırabilseydik Yaşasaydık Sevgilerin en masumunu Baba kızın sarmalanışın da.. Töre dedin, Gelenek,görenek dedin Şu dedin,bu dedin Gizledin,esirgedin O en güzel duyguları! Biliyorum hep sevdiğini Benim seni sevdiğim gibi Geceleri üstümü örtüp Saçlarım okşadığını Biliyorum.. Sevgiyle yüzümü seyredip Tanrı’ya yakardığını.. Ama ne olur, Ne olurdu Çabuk büyümeseydim baba.. Şımarsaydım Dokunsaydım Sana doysaydım baba.. Sevgine,şevkatine Hasret bırakmasaydın.. Hapsetseydin ellerimi Kocaman avuçlarına Keşke.. Geç kaldım baba Geç kaldık.. Geç bulup tez yitirdiğim Doyamadığım baba’m.. Bir kerecik’babacığım’ Diyemediğim baba’m.. Kollarımı boynuna Saramadığım baba’m; Gururumsun Övüncümsün Kara toprağın bağrın da Rahat uyu baba’m…
en Hayatta En Çok Babamı Sevdim
Ben hayatta en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti Geldi mi de gidici – hep , hep acele işi Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi Atlastan bakardım nereye gitti Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a Bi helallaşmak ister elbet , diğ’mi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,
En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim Hayatta ben en çok babamı sevdim
Babalar Gününe özel en güzel şiirler, Babalar günü için şiirler
Baba Sakın ha aldırma çileye derde, Bunları çok çabuk aşarsın Baba Ağzından kötüsöz çıkmaz biryerde Sen hep şerefinle yaşarsın Baba.
Şefkatle kol kanat açarken bize, Ciğerde hastalığa almışsın vize Yer yoktur kalbinde karabir ize Sen hep şerefinle yaşarsın Baba.
Bizim üstümüzde çoktur emeğin Herkesede yeter aşın yemeğin Söze hakkıyoktur birkaç ineğin Sen hep şerefinle yaşarsın Baba.
Duygularım katkat kabardı yine, Sanki Dev sokmuşlar küçük bir ine Çoğu değişirken parayı Dine, Sen hep şerefinle yaşarsın Baba.
Şu anda birdöksem gönül bendimi, İnanki dolupta taşarsın Baba. Şerefsizler bir b… sansın kendini, Sen hep şerefinle yaşarsın BABA.
Durmuş Karakuş
Babalar Gününe
Yanağımda Kuruyan Bir Damlasın… Geceden bir damla düşer gökyüzünden Ve takılı kalır kirpiklerimde İki kişi sedanın derinliğinde Terennümde…
Birler bir’i bilebilirler mi? .. Şimdilerde zaman uğultu renginde Eriyip gidiyor tuval denen hüzünlerden Ellerim yok ki tutayım Yetmezmiş gibi Yarenidir zamanın gözyaşım Ardında ki ellerde özlem dolu kovayım Döküyorlar zamanın peşinden geri gelsin diye.. Yada bilmem niye.
Onlar O’nu Görebilirler mi? .. İç profilimin saman renkli duvarlarında Özlemlerimin elinde bir fırça Boyadıkça boyuyor, çizdikçe çiziyor Ardında ne var ne yok demeden Çizdiği yere göçüp gidiyor Çizgi ötesini görmeden Neyin ne olduğunu bilmeden. Orada O var ya!
Yüzler Yüz’ü Tanıyabilirler mi? .. Yalnızlar içinde bile yalnızken “Şahadet parmağımı” kaldırıyorum -Ben yalnızım ben yalnızım Üşüyor parmağım sonsuzluğu delerken Kimseler duymuyor Ondan başka Yalnızlık ağlarken, vakit değimliydi çok erken Ah! çok erken çok erken… Avuçlarımda zaman boğulurken. Sınıf Çok kalabalık Yine ben çok yalnızım…
Zaman derken …sonra eklerdin Ah aman! Çok yaman. Aklımda kalmış, Kızılırmağın kıyısındaki taş ocağı Kimbilir nasıl vuruyordun hınçla toprağın bağrına kazmayı Sonra yine ekliyordun, Oğlum! Nefsin tanımamalı “azmayı” Hani bir bisikletin varmış Sonra askere gitmişsin, babandan harçlık istemişsin Baban, yani cicibıyığın Yusuf Satmış bisikletini yollamış harçlığını. Sende, askerden gelecende, velesbitine bineceksin… Bilirim, en çok bir anana yangındın. Bir de avradına Yani anama… Helal sana. Harama uşkur yok…
Bilirsin senin gibiydim bende Yani sen öyle derdin… En Çok Z_amansız ayrılıklardan nefret ederdik Sadece ikimiz, ne kızın ne karın Ne çocuğun, nede oğulun! Hep şuna kızdık ikimiz Ardına dönmeden, gidiyorum bile demeden Çekip gitimelere! Ah gitmelere Suçluymuşum gibi neden bakıyorsun ki! Bırakıp giden benmiyim sanki.. Giderken bıraktığın Gözlerin, halâ Gözlerimde saklı…
Bak üçüncü pazarı geliyor Haziranın, Ezgisi yanık türküler getirdim sana Yılların söndüremediği Yangın alanı yürekte, Özlemlerimi getirdim sana. Toprağın karanlığını kaybetmek için, Sevginin ışığını getirdim sana.
Babam, yarım kalmış bir öykünün Hazan yapraklarını getirdim sana Bugün hergün gibi senin günün Bugün hergün gibi senin özlemin Babalar günün kutlu olsun.
Uyan Baba
Hadi uyan baba… Sabah olmadan çık balığa Oltan hasret kaldı sana Çaparin paslanacak dura dura Hem tam balığa çıkılacak hava Hadi uyan baba!
Hadi uyan baba… Tıraş takımların banyoda Aynanın önünde durmakta Hepsi bıraktığın yerde Uzamıştır sakalların tıraş olsana Hadi uyan baba!
Hadi uyan baba… Bak palton eskidi dolapta Güz geldi geçti,kış kapıda Paltonu giy baba,hastalanma Bu soğuk havada,ayazda Hadi uyan baba!
Hadi baba uyansana… Uyansana baba! Üzerinde yeşiller var Sen yeşili sevmezsin ki baba Baba? Sıkılırsın orada O daracık dört duvar arasında Baba hadi uyansana Uyan baba uyansana Uyansana…
Şehnaz Baykuş
Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim
Ben hayatta en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpı bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti Geldi mi de gidici – hep , hep acele işi Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi Atlastan bakardım nereye gitti Öyle öyle ezber ettim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a Bi helallaşmak ister elbet , diğ’mi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy’nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,
En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim Hayatta ben en çok babamı sevdim
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri… Yeryüzüne gönül indiremez onlar… Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar. Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar…Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez…Gönüllü sürgündür onlar…Gizliden gizliye hissederler bunu…Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere…Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir…Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri…Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını… Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden…Yorulur kendisini anlatamamaktan…Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir…Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır…O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır…İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır…İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer…Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık…Kaybolmuşluğa çok yakındır…Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır…Daha az acı çekiyordur artık…Ama daha mutsuzdur eskisinden….Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden… Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü…Kaybolmuşluğa yakındım…İçimdeki acı hızla eksiliyordu…Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi…Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi…Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi…Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı… Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil….Gerçekten değil…Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor….Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor… Konuşmaya susamıştık…Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye…Oysa böyle bir şey yoktu…Hep buradaydık…Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde…O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde…Hep o soluksuz kaldığımız yerde…Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde… Belki aynı gece,belki yıllar boyunca konuştuğumuz yerden bana geldik…susuz ve yorgun…Yaşamaya köpekler gibi aç,ama ölüme dünden razı… Bana geldik…Belki içimizdeki acıyı avutur,koptuğumuz ışığı ikna eder,biraz olsun hiç yaşamamış,hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapar,içimizden bir ömür çalar,yitirdiğimiz ve anlayamadığımız ne varsa uzakta bırakır,buradan,bu hayattan yolumuza devam ederiz,sanmaya geldik… İçtik,şımardık,ağladık,hayatı özledik,çığlık attık;ardımızda bıraktığımız ve bir kez olsun sahiden dönüp bakmadığımız onca kırıl kalp,onca vazgeçiş,onca erteleyiş,onca unutuş bir gecede bağışlanır sandık… Ama olmadı…Bunu ilk ve son kez sevişirken anladık…Birbirimizin çıplak bedenlerine dokunduğumuzda…Aynı anda,belki de peş peşe,derinden,çok derinden öksüz kalan bir çocuk gibi kesik kesik ağlamaya başladık…Engel olmaya çalışsak da,yine de kahredici bir hoşluğu vardı bu ağlayışın içimizde…Bu hayatta sevgili olarak birlikte gidecek bir yerimiz yoktu…Geçmişimiz bizi geri çağırıyordu…Gidecek bir yerimiz yoktu,ama kaybolmamıştık…Bu yüzden kahredici bir boşluğu vardı göz yaşlarımızın… Sonra sabah oldu…Sonra acı ve özlemin yerini utangaç bir boşluk aldı…Bütün o eksik hazların yerini derin bir suçluluk duygusu aldı… Sonra o gitti,yaramda hiç unutamayacağım bir ürperti bırakarak gitti…Yaram ki,kimse onun kadar beni anlayamaz,yaram ki onun kadar kimse beni sevemez…Gözlerimden çok içimdeki yaramı sevdim ben…Çünkü ondan başka kimse bana beni gösteremedi…Herkese,ama herkese yalan söyledim,ama bir tek o biliyordu hepsini…Bir tek o gördü beni kendimi aldatırken…Onu unutmaya çok çalıştım…Yok saymaya…Hayat diye içine girmediğim akvaryum kalmadı…Her mevsim mutluluk modaydı…O akvaryumların içinde mutluymuşum gibi yaptım…Yaramı unutup herkes ne yapıyorsa onu yapmaya çalıştım…Akvaryumun içinde,herkes gibi camların dışında bir yeri özledim…Bana ait olmayan bir hayatta,hiçbir ortak yanım olmayan insanlarla akvaryumun dışını özledim…Yaramı unutup,neyi özlediklerini bilmeyen insanların özleyişlerini sevdim…Bilmiyorum,belki bunu da kendi yaramı unutmak içim yaptım hep…Anladım ki,nereye gitsem sonunda yarama dönüyorum…Ne yapsam,ne etsem döndüğüm tek yer yine o eski kalbim…Bütün o oyunlardan bana kalan o eski yadigar…Ne kadar sevse de insan,tükenip,yorulduğu bir saat var…Herkesin bencil bir ömrü var…İşte en çok o zaman hatırlarım o eski kalbimi,onca insana kendimden öç alırcasına dağıttığım kalbimi,çok sevdiğim bir yabancı gibi hatırlarım…Mahcup bir özlemle çağırırım onu dağıttığım yerlerden;hayatlardan,yorgun ve bencil sevgilerden… Utanarak…Sanki kendi kalbimi geri çağırmak bir suçmuş gibi çağırırım…Güzellik ve soyluluk saklıdır o kalpte…Kalbimdeki kimsesiz kalmış güzelliğe ve soyluluğa vurgunumdur ben…Onu her arzulayışımda karşıma Tanrı çıkar…Beni böyle eksik,böyle yarım,böyle susuz,böyle bir başına O bırakmıştır…Tanrı vardır ve benim bu sonsuz susuzluğum ondandır… Bu susuzluğu hissettiğim andan beridir hayattan korkmamayı öğrendim…Kime dokunsam Tanrı’ya sonsuz bir yakarış;kime dokunsam o büyük kopuşun sancısıydı;kime dokunsam kendimdeki ilk ağrıya dokunuş gibiydi…Kime dokunsam eksik,ve yanlış bir Tanrı’ya dokunmak gibiydi… Tanrı’yı unutmak,içimdeki aşkı unutmak gibidir bazen…Böyle zamanlarda kalkıp giden her şeyin peşine takılırım…Bütün zamanların,bütün trenlerin,bütün vaatlerin ve hızların arkasından giderim…Farklı olmak adına,kendim olmak adına,herkes gibi olmak adına koşarım giden her şeyin ardından…İçimdeki Tanrı’yı,içimdeki aşkı soluksuz,kimsesiz bırakarak koşarak giderim her şeyin ardından…Kendimi hatırlamamak için her anımı,her dakikamı tıka basa bu hayatla doldururum…içimdeki aşkı,içimdeki susuzluğu unutabilmek için bir projeye,bir yaz boz tahtasına dönüştürürüm kendimi…Her yerde ve herkesle olmak için kendimi boşlukta bir yerde yeniden yaratmaya çalışırım…Herkesle ve her yerde olmak için,beni her yere bir an önce yetişmek için,kendime bana ait olmayan bir kalp,bir yüz alıp kimsenin bilmediği,uğramadığı bir boşluğa yerleşirim…Herkes ve her şey olmaz için,beni çağırdıkları her yerde olmak için bu boşlukta yaşadım kimsesiz,bu boşlukta yüzüme çarpan kapılar,bu boşlukta hızlandıkça geciktiğim,bu boşlukta çırpındıkça yitirdiğim her şey bana aşksız geçen yıllarımı hatırlatır…Bana Tanrı’sız ömrümü,yüzümden yoksun geçen anlarımı hatırlatır…Böyle zamanlarda defalarca çiğneyip geçerim kendimi…Verdiğim sözleri,ettiğim yeminleri…Atarım kendimi herkesin ortasına…Gizlerimi atarım hoyrat gözlerin önüne…Önce ben başlarım kendimi yağmalamaya…O güvenmediğim hayatı ve zamanı yanıma alarak gizlediğim ne varsa ortaya dökerek…Öç alırcasına kendimden…Dökerim her şeyi ortaya…Herkesin kendinden kurtulmak için kışkırttığı yurtsuz ve kimsesiz bir gece için… Böylesi gecelerde herkes o eski yarasına haksızlık etmiştir;böylesi gecelerin sabahında herkes ezbere ve çabuk çabuk konuşur ve kimse kimsenin gözlerine korkusuzca bakmaz…Herkes bir an önce,eksik ve yanlış da olsa bir gece önceki ömrüne dönmek ister…Herkes susuz bıraktığı o eski kalbine dönmek ister… Bunları bilince,bunları hissederek yaşayınca kimseye kızamıyor insan…Öfke dönüp dolaşıp geliyor yine içte patlıyor…İçimde patlıyor…Çünkü kime kızıp,kimi lanetlesem en sonunda onu içimde buluyorum…Suçladığım herkeste biraz ben varım…Kimi yargılasam elimde kanı var…Kime bağlansam onda haksızlık ettiğim ömrüm ,susuz bıraktığım Tanrı’m var…Kime koşup sarılsam onda kolları bağlı erdemim var…Başkalarını yargıladıkça kendini tutsak eden,başkalarını küçümsedikçe küçülen sevgim var…Oysa ne yapsam o yurtsuz gecem,susuz bıraktığım aşkım beni hiç unutmaz…Sorar hesabını…Defalarca gidip gelerek ömrümden,kimlerdi,diye sorar o kanayan yüz bana,kimdi bütün gece onda yargıladıkların…İtildiğim ve sığındığım yüzümden tek bir yanıt çıkar,tek bir ses…O ses der ki,bütün gece yargıladıkların aslında sensin…Bilirsin ki o ıssız gecede bunu sana söyleyen senin sesindir…Sahibini ancak bu ıssız gecede bulmuştur…İçinde soluksuz bıraktığın Tanrı’nın sesi,içinde öyle kimsesiz,öyle kanlar içinde bıraktığın sahipsiz yüzünün sesidir…Ne olur sus ve öfkelenme der bu ses bana…Boyun eğ bu sese…Kabullen onu…Bir kez olsun kendi sesinin önünde eğil der…Bir kez olsun kulak ver ona…Kulak ver ona,onun neleri yitirdiğini,neleri sonsuza dek kaybettiğini bir kez olsun anların ağzından duy…Yüzünden akan kanı bir kez olsun öp…Sadece gözyaşı değil onlar…Dokun onlara,dokun kendi kanına,yitirdiğin ve özlemini çektiğin her şeyi kendi kanında bulacaksın…Orada bütün yargıladıkların var…Orada reddettiğin bütün ömrün var…Bu hayattan tiksinip lanetlediğin ne varsa,hepsi kanında saklı…Seni terk edip ihmal edenler,seni bir türlü anlamak istemeyenler,seni yargılayıp dışarıda bırakanlar orada…Orada,seni deliler gibi sevenler ve senin içine bir türlü giremeyenler…Ne olur bir kes olsun onca insana dağıttığın kendini geriye çağır…Ne olur bir kez olsun anla,ömründen daha uzağa gidemezsin…Onca yıl susuz bıraktığın Tanrı’ndan daha uzağa gidemezsin…Ne olur anla,onca yıl kimsesiz bıraktığın yüzünden daha uzağa gidemezsin…Ne olur bir kez olsun anla,yarını yok sayarak hiçbir yere gidemezsin… Yaşamak ne ki,hem kendini,hem sevdiklerini durmaksızın kimsesiz bırakmak değil?..Yaşamak yüzünü onca yemine rağmen ortada bırakmak değil mi?Yaşamak her gittiğin yerde bıraktığın yüzleri kanayarak özlemek değil mi?.. Yaşamak,içindeki o sonsuz ve tesellisiz acının tesellisini bu hayatta aramak değil mi?.. Bu hayatın ne yengisi,ne yenilgisi teselli etti beni…Ne zaman kazandım,ne zaman,artık kurtuldum,desem,daha derin bir boşluk açıldı önüme…Bu hayatın kurallarıyla ne zaman çıksam yola,kazandıkça kaybettim,yükseldikçe alçaldım…Ne aklımdan kurtuldum,ne delirdim… İçimdeki erdem öylesine soluksuz kalmıştı ki,ne zaman aşkın bir güzellik görsem ertelediğim hayatım gelirdi aklıma…İçimdeki erdemi suç ve günahla sınamaya geç başlamıştım çünkü… Çünkü ne zaman yasadışı bir gece yaşasam anlamsızca ve kimsesiz bir ağlayış gelirdi içimden… Ne zaman beni bana hissettiren birine sarılsam;çok uzaktan,çok eski bir duygu bana rağmen,bana inat yanımdan geçip giderdi…Kimi sevsem hiç olmadığı kadar yalnızlaşırdı…Kimi sevsem bütün o yanlış hayatım gizlendiği yerden çıkıp gelirdi…Kimi anlamaya çalışsam hayatımın boşluğu çarpardı yüzüme…Kime elimi uzatsam o unutulmuş ömrümle karşılaşırdım… Kendimi daha fazla ne kadar tüketebilirdim…Kime sarılsam verip de tutamadığım sözler çıkardı karşıma… İnsan her sabah doğan güneşten utanır…İnsan er ya da geç gelen mevsimlerden utanır… İnsan onca yıl susuz bıraktığı Tanrı’sından utanır… İnsan bunca işarete,bunca özleme rağmen bir türlü gidemediği yerden utanır… İnsan yalan bir hayattan onca yıl bir kurtuluş beklediğine utanır…
Mavi önlüğüm ve küçük çantamla, Okulun ilk günü koşmuştum sana. Dilim tutulmuştu o heyecanla, Göz kırpmış, adın ne demiştin bana.
Ben Akın, Ayşe, Fatih, Aysel, Nedim, Ben seninle ”öğretmenim” okulu sevdim.
Düşmüştüm bahçede dizim kanamış, Gözlerim yaş dolmu, canım çok yanmış, Tüm sevgini vermiş, merhemim olmuş, Ağlama yüreğim, demiştin bana.
Ben Ali, Sinan, Fatma, Nursel, Gülbin, Ben seninle ”öğretmenim” insanı sevdim.
Elimde tebeşir kara tahtada, Bomboş büyük halka çizmiştim sana. Elimi tutarak dünya yapmtırmış, Sevgi ve kardeşlik yazmışsın ona.
Ben Fua, Kasım, Nihat, Arda, Ekin, Ben seninle ”öğretmenim” dünyayı sevdim.
Sendin yol gösteren, sendin ışığım, Sendin annem, babam, can arkadaşım, Dünyayı dolaşsam bulunmaz eşin, Sen oldun hem dost hem kardeş bana.
Ben Emre, Mümin, Esra, Lütfü,Yeşim Ben seninle ”öğretmenim” barışı sevdim. Ben Cem, Kadriye, Saliha,Emre, Tülin Ben seninle ”öğretmenim” her şeyi sevdim.
Ağacı, yağmuru, doğan güneşi, Yerde karıncayı, yanan ateşi, Toprağı, bayrağı ve memleketi, Vatanı sevmeyi öğrettin bana.
Ben Aslı, Doğan, Beyza, Seval, Erkin, Ben seninle ”öğretmenim” yurdumu sevdim.
Bende öğretmenim, sensin önderim, Bilmem ki hakkını nasıl öderim, İki şey: Biri annem, Biri sen derim, Kalbimdeki bütün sevgiler sana.
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim…. Ya sen Beni sevdin mi ?
Ümit Yasar OGUZCAN
SeninLe 0Lmak..
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek. Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan seninle konuşan herkesi cocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kırçiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yani ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek… Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkca tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken… Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara, aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni Ama sen hiç benimle olmadın ki… Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin !!!
Melankoli
gül dalında kanar kankırmızısı küçük bir serçe ağaca konar cılız bir yaprak düşer dalından amansız bir sıcaklık basar ikindiyi içimde koca bir boşluk, can sıkıntısı atarım kendimi içimdeki uçurumdan
hüzünlü bulutlar iner sonsuz maviliğe rüzgarlar toz kaldırır toprak yollardan uzaklardan yağmur kokusu gelir burnuma salınır ağaçlar, yaprakların seslerini dinlerim hasret sarar içimi, iki gözüm yoldadır nedensiz terki diyar eder düşüncelerim
yükselir sesleri akşamüstü kırlangıçlarının pastel renklere boyanır yorgun gün tutar nefesini akşamüstü, yaprak kımıldamaz birileri biryerlere ateş atar tutuşurum kurumuş yanlarımdan gönlümde koca bir orman yanar
serinlik çocuklarının sesleri doluşur alacalığa iki sevgili tutar evinin yolunu el ele tüm kapılar örterler geceye kendilerini bir akşam kasvetidir düşer üstüme sanadır tüm düşüncelerim, hasretindeyim gecenin ağırlığı çöker ezer beni
ara ara baykuş seslenir derinlerden bir köpek korkusunu havlar karanlığa yorulmuştur lambalar, söner ışıkları ve gözümün önüne gelirsin, seni görürüm sevdiceğim, özlemisin biten her gecemin her defasında ben, sabaha çıkmaz ölürüm