Irak’taki işkence ve şiddet mağdurları hâlâ iyileşmeye çalışıyor. Zira acıların dindirilmesi hayli uzun bir yolculuk gerektiriyor.
Salih Ahmed, işkence mağdurlarını uzun zamandır yakından tanıyor. Aile terapisti Ahmed, işkence mağdurlarının tedavi gördüğü Almanya’nın Berlin kentindeki “Hayatta Kalanlar Merkezi’nin” 1992 yılından bu yana yöneticisi. Burada dünyanın dört bir yanından gelen mağdurlara tıbbî ve psikolojik destek sunuluyor.
Salih Ahmed üç yıl kadar önce memleketi Kuzey Irak’ta da Saddam Hüseyin mağdurlarının ücretsiz yardım alabileceği bir tesis kurmuş. Irak’ta hâlâ Saddam döneminin izleri silinmeye çalışılırken, Uluslararası Af Örgütü geçtiğimiz günlerde Suriye’de de işkence ve insan hakları ihlallerinin yaşandığına dikkat çekti. Geçmişte Irak’ta, şimdi de Suriye’de işkence, güvenlik güçlerinin sıradan bir uygulaması. Salih Ahmed, “Sorgulamalarda şüpheliler itirafa zorlanıyor. Tutuklular her yerde vahşice dövülüyor, ardından askıya alınıyorlar, bazen hayaları buruluyor. İşkence mağdurları kendilerini kurtarmak için genellikle işlemedikleri suçları kabul ediyor. Çünkü maruz bırakıldıkları acıya daha fazla katlanamıyorlar” diyor.
‘Aşağılayıcı durumlara maruz kalmışlar’
Salih Ahmed; doktor, psikolog ve sosyal danışmanlardan oluşan ekibi ile daha çok kadın ve çocukların tedavilerine yardımcı oluyor. İşkence, mağdurlarda sadece acıya ve utanca yol açmıyor, onların onurlarını da zedeliyor.
Ahmed, “Çırılçıplak soyulmak, arkadan bir cisim sokulması ya da kimyasal maddeye maruz bırakılmak aşağılayıcı bir durum. Oldukça genç olan işkence mağduru hastalarım var. Onlar artık çocuk sahibi olamayacak” ifadelerini kullanıyor.
İşkence Irak’ta Saddam’dan sonra da günlük hayatın bir parçası olarak kaldı. Af Örgütü, Irak’ta işkenceye yol açmakla itham ettiği hükümetleri bu konuda defalarca uyardı. Adam kaçırmalar da Irak’ta hâlâ günlük hayatın bir parçası. Bu da yıllar boyu silinmeyecek izler bırakıyor. Ahmed, “Bir evde 22’den fazla kişinin başının kesilmesine tanık olmak zorunda kalan bir gencin tedavisini sürdürüyorum. Genç her seferinde banyoyu temizlemek zorunda kalmış. Bu onda inanılmaz bir yıkıma yol açmış” diye konuşuyor.
Nefes darlığı ve depresyon
Halepçe… Irak’ın geçmişinde yaşadığı en korkunç deneyim. İran-Irak savaşının bittiği 1988 yılının mart ayında Halepçe kentinde yaşayan Kürtlerin üzerine zehirli gaz bombaları atıldı. Salih Ahmed, Halepçe mağdurlarını tedavi etmek için orada bir terapi merkezi açmış: “Bedeninde kimyasal yanıklar olan ve nefes darlığı çeken hastalarımız var. Bu, sanki yakında öleceklermiş gibi paniğe kapılmalarına yol açıyor. Ayrıca çok sayıda depresif hastamız var. Geçmişi hatırlayarak travmalarını yenemeyen hastalarımıza daha uzun zaman ayırıyoruz.”
Sadece işkence mağdurları değil, eşleri ve çocukları da işkencenin etkilerini bir ömür boyu taşıyor. Çünkü mağdur, normal bir insan gibi davranamıyor, tepki veremiyor. Eşine ya da çocuklarına şiddet uygulamaları mümkün. Salih Ahmed bu nedenle terapiye bazen aileleri de davet ettiklerini belirtiyor: “Eşi bu şekilde, kocasına karşı nasıl davranması ve onun geçmişiyle nasıl başa çıkması gerektiğini öğreniyor. Zaman zaman çocukları da buraya çağırıyoruz. Bu da ailede dostane bir ortam oluşmasına yardımcı oluyor.”
Ev içi şiddet, ailelerin parçalanması ve muhtemel sorunlar bu şekilde önlenmeye çalışılıyor. Salih Ahmed’in terapileri sayesinde Saddam rejiminin kendini aşağılanmış hisseden yüzlerce mağduru kaybettikleri onurunu bu şekilde geri kazanıyor.