nefret şiirleri,resimli nefret şiirleri,nefret şiirleri resimli,aşkın nefrete dönüşmesini anlatan şiir
NeFrEt sEndEn Gitti , bEniM içiMe yErleŞti !!!
NeFrEt sEndEn Gitti , bEniM içiMe yErleŞti !!!
Bittiği gün , sen benden gittiğin gün bakamadım yüzüne ! Ağlardım , dayanamazdım Dudaklarından alamadım gözlerimi sonra , birşeyler söyleyeceklerdi bana ! Söylemeni istemedim , acı verecekti Aldattım seni ! Bitti ! dedin Yıkıldım !!! Beni sevdiğin yalandı , bütün sevgi sözcüklerin de
Beni sevmek için yanan ellerin İntikam için mi böyle buz tuttu
İntikam !!! ? Canın yanmıştı ve bendim seçtiğin kurban Sevgi neydi senin için ? Hiçbirşey !!! Üzdün , kırdın , paramparça ettin , beni de , bendeki seni de ! Suçum neydi benim , söylesene ? Söyle hadi ! Ben
Seni sevimiştim acı çekiyorum Günahımı söyle bilmek istiyorum
Konuştukça küçülüyorsun gözümde Dinledim seni uzun uzun herşeye rağmen Bir kız yaralamıştı seni , nefretle tanışmıştın Ağlamıştın , üzülmüştün , kendine kızmıştın ve tüm kızlara ! Nefretini bırakacak bir liman arıyordun Buldun da sonunda ! Oynadın , aldattın , belki arkamdan binlerce kez güldün ! Oysa , öyle sevmiştim ki seni Öyle inandırıcı gelmişti ki oynadığın bu oyun bana Bitti ama ! Oyunu kurallarına göre oynadın ve kazandın ! Nefret senden gitti , benim içime yerleşti ! Şimdi , ben ne yapacağım ? Ölecek miyim ? Öldürecek miyim ?
I. nasıl tanınabilir yüzüm seninle böyle bırakıp gittin ya beni dalgın bir kuğuydum, oyalanmadın sesinin rengine hapsettin beni.
ve şimdi bir büyük anısın sokaklarımda.
nasıl tanınabilir yüzxüm seninle ıtır kokusu toprağındayım kapılara paslı kilit vurmuşlar sarıya boyamışlar evlerimizi sanki güvercinsin, kanadındayım.
ve bir turuncu kandil kovalar beni.
nasıl tanınabilir yüzüm seninle bir kış odasında vuruldum ağır bu yaralar şu kalbime musallat işte gidiyorum açıyor zakkum.
yüzüme baktıkça çağırıyorum seni.
II. her şey seninle şimdi, masum ve dilsiz öyle çıkıyoruz yukarılara ağzın, ötelerin şelalesidir saçlarına kar değmemeiş daha ne? ellerinden tutayım bırakma beni.
sesin okunuyor su çırpıntısından.
her şey seninle şimdi, karanlık kışla gömleğime değen berrak bir türkü al al götür beni akşamlarına gideceğim adres yeni değil ki oralarda selvi, bir kaç menekşe.
ihanet sıçrıyor ak gerdanından.
her şey dağılıyor seninle şimdi. ah! künhüne vardığım sırlarım bitti yüzünle sınandım, senin yüzünle yalnız tasan kaldı bana, hafifliğinden bir su kenarında akan gözlerim ayrılık topluyor dudaklarından.
III. derler ki imlası kırık kaderin içinden geçermiş ferhatın kahrı ya ben sana nasıl gelirim şirin bulutun içinden rüzgar sesinden ya ben sana nasıl gelirim ferhat kalbimdeki ırmak sakinliğinden.
derler ki goncası açmaz bir aşkın kapıları örtük olurmuş he mi? mermere yazılan harfler kaybolur yağmur düşer sızlanırmış karanfil ben böyle bekliyorum yollarda, gülüm imlası kırık kalbimle seni.
Bu gece Yüreğime aralıksız batan sözlerinin acısıyla , öfkenin kuşatmasında yazıyorum ,sahipsiz kırılganlıklarımı… Beni Dinle/me… Ne öncesini,ne de söyleyeceklerimi ,bu defa dinle/me…
Sana doğru attığım her adımda, üstüme yıkılan duvarın altında kalmaktan, (ç)atışma içinde geçen dakikaların, gece boyu sinirini taşımaktan ,yoruldu ruhum… Oysa bu değildi ,içimde başlattığım seni kazanma savaşının sonu… Böyle olmamalıydı..
Ümitleri tükenmeye yüz tutmuş ses boğumlarından , çıkamıyor nefesim… İnadına zorluyorum onca haykırılmış sözlerin sonrasında tenimi…
Oysa özgürlük vaad etmiştim sana,kendimi atarak zındanlara.. Zaman kıskaçlarını açmış yengeç gibi gelirken üstüme üstüme, Kekremsi bir rüyanın yorgun tadını yutkunuyorum, buruşturarak yüzümü…
Sessizliğin çığlıklarına düştüm…Ne yana baksam sen bakıyorsun Kirpiklerimin penceresinden… Şimdi hangi kuytunda susar avazım… yoruldum… Hiçbir hikayenin kahramanı olamayacak kadar uykum var… Başımı koyduğum yastıkta , yokluğundan olma koca boşluklara düşüyorum hızla…
Gecenin yarısında ; Yine bağdaş kurmuş oturuyorsun kançanağı gözlerime… Kapak resminde idam ilmeği olan , yeşilimsi bir kitabın hüzün sarısı sayfalarında arıyorum, yankısı (ç)alınmış sesimi… Öykünüp ustama “sus(may)acak var “ diyorum,yakılmış sesimle… Sussam içimde (k)anarım seni…
Yine de sargısı boldur yaralarımın… Uzak şehir özlemleri sürtse de bedenimi, İnadına bekliyorum geleceğimi(zi)… Dört duvarımda yankılanan tüm acılarımı ve küflenmiş alışkanlıklarımı tek hamlede infaz edeceğim o gün…Bunu bil…
Yeter ki sen toplama valizini ve gitme… Bırak inadına dağınık kalsın kızıl saçların… Üzerine sinen ağırlıklarımla bu gece yarısı , Çatkapı arala acılarımı… Döndür beni yaşam(ın)a…Bak öl(m)üyorum işte…
İçimdeki sevinçlerin senli sebeplerini desteliyorum yüreğimde… Aşk’a beş kala sancılanıyorum yine,doğumsuz coğrafyalarda… Yüreğimdeki amansız savaşın, tenimde açtığı yaraları görmezden gelme..
Sen nerdesin bende biliyormusun? Her sabah uyandığım günışığında Küçük dünyama sızan aydınlığın kendisindesin Geldiğin de, apaydınlık kaplanan gözlerimde Gittiğin vakit en koyu karanlıklara düşerim biliyormusun? Sen nerdesin bende biliyormusun? Gün boyu yaşadığım her dakikayı gösteren Sol yanımda taşıdığım saatimin akrebindesin Her gösterdiği anda seni özlerim Her saniye geçişinde,sensizliği çekerim Bu, ne zordur sana atan yüreğime biliyormusun? Sen nerdesin bende biliyormusun? Kalemimin ucundan damlayan şiir tadıyla Her boş kağıda yazılan en güzel kelimelerdesin Ne kalemim yazabilir, ne cümleler anlatabilir İfade zorluğu çektiğim en yoğun sevgimdesin Bendeki seni anlatmak ne kadar zor biliyormusun? Sen nerdesin bende biliyormusun? Her gece dalmak istediğim uykulara inat Beynimin her hücresini kaplayan düşüncemdesin Sen olmasan da gördüğüm, uyumaya çalıştığım en pembe düşlerimdesin Sensiz yaşadığım rüya aleminin her defasının Benim için bir kabus gibi olduğunu biliyormusun? Sen nerdesin bende biliyormusun? Yaktığım sigaramın son nefesine kadar Ağır ağır içime çektiğim düşüncemdesin Bunu böyle bilipte, aldığım nefesi boşluğa üfleme zorunluluğu Ne demek biliyormusun? Sen nerdesin bende biliyormusun? Gözlerimde, ellerimde, yaşadığım her saniyemde Bugünüm de, belki, belki yarınımda, hele akşamlarım da Yalnız odamı kaplayan duvarların yankısında… Sana hissettiklerimi, bir kağıtlara şiir gibi Bir de o duvarlara her gece haykırdığımı biliyormusun?
Ellerin vardı, sıcak ve masum. Ellerin, hayal gibi, düş gibi… O zaman talihime yardı ellerin. Beyaz bir gecede, iki kuş gibi, Omzuma nasıl da konardı ellerin?..
Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir? O değirmen altı, o zümrüt koru, İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer, Ya o çapkın çapkın kestanecikler!… Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe, Kanardı ellerin! Mendilimi sarardım üstüne, Avcumda sahici bir hasta gibi İncecik incecik yanardı ellerin!
İnsan, soyununca hissediyor, Gittikçe katılaştığını yerin!.. Tanıdık bir film geçiyordu gozlerimden, Gel gör ki, en güzel yerinde, Ansızın kopardı ellerin!
Sonra, dört yabancı el, Dört yorgun omuz, Mezat kapısında bir kuşluk vakti, Çekince ipini mesafelerin; Ayak uçlarıma yığıldı sonsuz!.. Bir tünel gerindi sefil, kapkara! Bir yokluk hıçkıra hıçkıra güldü! Büyüdü göz çukurları kırık heykellerin! Böyle bilmediğim uzak yollara, Beni bırakmasa ne vardı ellerin!
Romanımız, ne kadar güzel başlamıştı, Ve işte böyle sonu!.. Şimdi, ışıklar sığ, Gölgeler derin… Mor sarmaşıklarla örtük balkonu, Kafur kokusundan, od ağacından, Dört arşın geceye sardı ellerin…
Yaşamadım saysam keşke unutsam Mazim filizlenip cana dönüyor Bumerang gibi fırlatıp da atsam Neylesem sonunda bana dönüyor
Beni terk etmiyor gam ile tasa Yüreğim uyumaz gözler uyusa Susayıp elimi uzatsam tasa Sanki içtiğim su kana dönüyor
İçimde olanı döksem devirsem Kapansa kapılar zindana girsem Kaçmak için senden başım çevirsem Neylesem ,yüreğim sana dönüyor
Ölsem de unutmam o son bakışı Senden uzakta geçirsem bu kışı Yüreğinden etsen de sınır dışı Yüreğim sonunda vatana dönüyor
ESKiSi-GiBi
Bir heves mi sevmek sevilmek Değer mi bir hevese seveni üzmek Yalan mı her şey yaşandıkça mı silinir Çok mu gelir sevene artık gülmek…
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
Aslında sevginin tadı tuzudur Acı isteksiz onun ruhudur Belki bitecek diye korkutur Aşkın tam açıklaması yoktur
Eskisi gibi değilsin… Eskisi gibi değilsin… Bu yüzden korkuyorum, Bu yüzden ağlıyorum, Bu yüzden ölüyorum…
sUs ve DiNLe
sus birsey söyleme……
geldin artik vakti zamani,kelimeler buldu yerini. dilimde hece hece kar taneleri gibi her biri tertemiz ve berrak… gönlüne yagacagi gün,iste bu gün…. zordur tabi her seyin baslangici…nasil ne dersin ilk önce… sadece dinle…ne olur..yorum bile yapma…sen sadece bil… neler gecer gönlümde….. firtinalar kopacak bu gece icimde…. volkanlar patlicak…deprem olacak …dilimde… sen sadece sus ….sus ve dinle…. saklamak ne kadar zor bilirmisin….. bilirmisin..ne zordur sebebsizce sevmenin…. cikarsizca….beklentizs sevmek..karsiliksiz …habersiz sevmek… varligi bile mutlu eder seni… mutlulugu huzur verir…. huzuru can katar ömrüne…. anlatabilirmiyimki sana…..anlarmisin acaba… sevdinmi sen hic böyle elinde olmadan… sevdasina sevinirken…kiskancligin icini kemirdimi hiccc…. gecelerce agladinmi….sonra kendini hic teselli ettinmi…. yoklu ile ölmektense…varli ile… varsin baskasinin olsun dedinmiii…. varasin mutlu olsun….sevdalarin en yücesi en güzeli…varasin onun olsun …. ben zaten böylede mutluyum iste… seni sevmek…karsiliksizda olsa…duygularin en güzeli ya…. belki sende sevseydin …bu kadar sevebilirmiydim….. sus ve dile…ne olur hic bir sey söyleme…. birak kendi kurdugum tozpembe dünyamda…. gece baslar bende mutluluk…. seninle oldugum ruyalarda… birak kalsin sevdan bende …karsiliksizda olsa..pahabicilmez degerde.. ilk gördügüm o anda..nakis gibi isledi bakislarin kalbim diyarinda… beklenen sevdam senmi geldin …sen geldin gelmesinede… neden bukadar gec geldin… sus …sus ve dinle…. ben hep seni bekledim…… sen geldin ama baskasini sevdin….ben gecmistede gelecektede ….varligindada yoklugundada hep seni sevdim …hep sevecegim…. senin dünyanda bana yer yok…..benim dünyamda senden baskasi yokkk… ben seni hep sevdim…..cikarsizca..karsiliksiz…beklentisiz.. .. ve seni sevmekle hep mutlu oldummm..sus birsey söyleme….birak kendi dünyamda birak ümitlerimle…birak bendeki senle …seni hep seveyimmm…. yoklugunla yok olmaksa..varliginla mutlu olayimmm.. sus birsey söyleme…
Bırak.. Gün olur ben bile unuturum, Neymiş seni sevmek, senden bahsetmek… Efkarım diner içimde bir gün. Bir kız ölür içimde, Onu bile unuturum çıkmadan kırkı.
Bırak.. Gün olur ben bile severim başkalarını Acım diner, yaşım diner, sancım diner… Gün olur ben de yaşlanırım, Başkalarının başında dizlerim titrer…
Bırak.. Gün olur ben bile uyanırım Senden sensizliğe cesaretle, güçle… Sendelemeyecek gibi asla, tutunurum yaşama. Git şimdi uzatma… Vedalar bize göre değilmiş. Yine anlaşalım beraber, Yarın yine görüşecek gibi ayrılalım. Başkaları dokunana kadar uyanmayalım. Öyle sitem etmesin gözlerimiz. Yudum, yudum iç sigaranı. Ellerini ellerimden hemen ayırma. Bitene kadar gün, Gidene kadar yanımdan… beni bırakma. Sonra… sonra… bırak…
Bırak.. Gün olur avlanır yine ceylan gibi yüreğim. Yalnız bir aslanın pençelerine. Ruhum söndü derken kıvılcımlanırım ben yine. Tam elimi ayağımı çekmeden senden, Son kez gülümseyerek bak gözlerime, Bir iki satır yazsın gözlerin beynime. Gidince eve, öldü diyeceğim resimlerimize. Dualar edeceğim huzur bulman için. Güzel sözler edeceğim sana. Baştan aşağı süzeceğim hatıralardaki bebeğimi. Bir mezar kazacağım anılarımın tam ortasına, Kefensiz koyacağım seni içine. Son giysine sarılıp ağlamak için, Çalacağım onu senden.
Bırak.. Gün olur başkaları için bile yazarım şiirler. İltifatlarım olur onlara da birkaç kelime. Gün olur doğarım yine. Hem… hem belki sahiden, Öpebilirim de birilerini. Dokunduğumda yangın hissederim yine bir tende.
Hadi git şimdi… Son yalancı tebessümünü koy dudağına, Kokunu son kez ver bana, Ellerimi bırak hadi. Aynı anda birbirimize dönelim arkamızı. Hadi son kez değilmiş gibi de Dünyada en sevdiğim o sözü, “Seviyorum seni” de, yalan olsa bile… yapabildiğin en güzel rolü yap şimdi hızlandır kalp atışlarını ben hızlandırmışım gibi… durduracağım kalbi hissetmek istiyorum. Tamam işte, şimdi vakti geldi, Yum gözlerini bana ve düne. Arkanı dön şimdi, Üç adım at büyük büyük, Sonra da arkana bakmadan koşmaya başla, Bensizliğe, yalnızlığa…
Bırak.. Gün olur, Ben olmam, Sen olmazsın. Bilmiyorum ne olur?!
Şarkılardan çıkıp geldi bir esmer ansızın Koyu renk gözleri çıldırasıya hüzünlü Bir esmer geldi pencerelerden kapılardan Bir esmer geldi kokularla baygın Dökülmüş bir kadeh gibi Kopmuş bir gerdanlık gibi Bir esmer geldi darmadağın
Bir esmer geldi diyorum size Tüy tüy Işıl ışıl Kapkara saçları alnına düşmüş Öylesine öpülesi dudakları Öylesine alımlı Öylesine aşka çağıran Şarkılardan masallardan romanlardan Beste beste satır satır
Tarif edebilirmisin sonsuzu? Peki ya sonsuzdan ötesini? Gösterebilirmisin bana? Demesin o yüzden kimse, ‘biliyorum sevgini’ Bilemez kimse, bilemez benden baska, kalbimden baska Biçilemez, sevgim… ‘Sevgi’ sözcüğü bile az gelir sana olan duygularımı adlandırmak için.
Aşk peki? Yanında bir hiç kalır… Arama boşuna, bulamazsın adını, adsızdır.. Bulunmaz tarif edebilen bir kelime.. Çok aradim ben. Bulamadım. Bulamam. Bulunmaz.
Sığmıyor bir yere kalbimden geçenler… Çığlık atmak istiyorum, sessiz kalıyorum, atamıyorum kalbimdekilerini sözcüklere… Bu yüzdendir çabalarım, direnişlerim Ama nafile, gösteremem, sığdıramam bir yere yüreğimden geçenleri, ne yapsamda..
Konuşmaya başlasam, Sen olursun her cümlemin başı, sen olursun dilimin ucunda. Yazmaya kalksam, Sırf seni tutar kalemim, senden başkasını yazmaz asla. Sırf seni, sırf adını çizer. Ama yetersiz kalır tüm sözler, tüm cizgiler. Gelse en büyük hatip, en büyük şair, en büyük ressam, anlatamaz hiçbiri bendeki seni.
Beni mi demeliyim yoksa? Sen aslında bensin çünkü. Öyle büyüksün ki içimde Kalbime bile sığmıyorsun, kapladın tüm benliğimi.
Benimlesin ya sevgilim, bensin ya Umurumda değil dünya Yasak olsakta…
Ellerin ellerimde olsun, Nefesin tenimde, biz birlikte, yeter.
Sen varsan, razıyim, varım herşeye. Biz ‘bir’sek, tamam hersey. Sen yoksan, zaten yok birsey.
DİVANEYDİM Divaneydim, viraneydim senden evvel. Taşım deprem, başım yangın, yaşımsa sel. Ey ömre bedel, seni sevmek ne güzel! Şimdi dünyamı yeniden kurmaya gel…
Sen bir gül, ağlamaya utanır bulut Sen yeter ki sev; güneş, dağıtır umut Bugün aşkı sıcak tut, gerçeği unut İmkansızı tek kurşunla vurmaya gel…
Bitti hazânlar, şimdi baharda gönül Dilimizde lale, elimizde sümbül Sev ki kıskansın Mecnun, çatlasın bülbül Aşk ateşinle gülü kavurmaya gel…
Tutul dünya, tutulmuşum ben ya; aşk hür! Sevgi özgür, nefreti uzaklara sür. Vuslatı sula, ayrılığa vur mühür. Senden kalan gülleri savurmaya gel
Bu kara yazgıdır Zilan; Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin Sensiz de olmak kara yazgıdır kurban… Bilisen Kaç gece kaç gündüz adını sayıklamışam İçimden atamamışam Köçelerde yolunu gözlemişem El etmişem, işmar etmişem Sen gülmüş geçmişsen Zilan… Ne zaman büyümüşsen farketmemişem Ne zaman ellerin büyümüş Ne zaman gözlerin büyümüş Ne zaman bürünmüşsen kara çarşafa Bir gözlerin görmüşem ceylan kimin vurulmuşam. Sen gülmüş geçmişsen Zilan… Daracık köçelere sığmamış sevdam Seni Halilrahman’da sormuşam Anzılha’da Urfa kalasında Nemrut köşküne adını kazımışam Sen gülmüş geçmişsen Zilan… Şimdi gelin olisen telli duvaklı Yine gülü misen biye? Kara Şar’dan gelen deli oğlan deyi misen? Sevdanı içime gömdüm bilesen Bu kentin hampara taşlarına sır sakladım. Üç kuruşluk başlık parasına değer miydi Zilan… Bilirem dahlin yoktur bu işde. Töreler böyle demiş, yazgılar böyle çizmiş. Kim karşı gelmiş ki sen de gelesen. Atalar boynumuz kıldan incedir demiş…
Her şafak seninle sökerdi Zilan. Sıcak yaz geceleri seninle eserdi. Ben siye şiirler okurdum. Sen biye Urfa türkülerini… Yediveren gülleri kimin açılırdın baharla Karakoyun deresinden çiçekler getirirdin. Önceleri inanmamıştım sevdiğine. Fakat anladım zamanla. Seni yitirmek kor kimin yaktı yüreğimi; Acımı anla… Kar ender yağardı Urfa’ya Sevdamız yağan kar kimin aktı. Hatırlı misen bir de tutkumuz Yağmurda “çömçe gelin” oynamaktı… Şimdi sen mi gelin olisen Zilan? Sevgin bir yanda Töreler diğer yanda Duydum ki “KUMA” olmişsen Akar suda saman çöpü gibi çaresiz Ve de köle kimin itaatkar, sessiz gidisen Oldu mu ya?… Kaçıncı asrını yaşamakta Harran’da toprak? Bu kenti terkediyem Zilan. Anzılha’da kutsal balıklar şahidim olsun ki, Bu kenti terkediyem… Yasak mayın tarlalarını, Kaçakda kol verenleri, Can verenleri terkediyem… Efsunlu akrepleri, çıyanları Urfa kalasında kenetlenen efsane şahmaranı Kümbetlerde barınan sahipsiz insanları, terkediyem. Körpecik bedenine uzanan hoyrat elleri itmediğin için Yıllardır söylenen ninniyi yazgı bellidiğin için Bu kenti terkediyem… Bu sana son satırlarım Zilan… Biliyem unutacaksan beni. “Unutmam” deme biye Davullar uranda unutmalısan. Yoksa nasıl yaşayabilir insan…
Hani ağaçları çiçek açardı ya Hani Urfa divanı çalınırdı sıra gecelerinde. İşte ben Her çiçek açanda nar ağaçları Ve söylenende Urfatürküleri Seni ve gülüşünü hatırlayacağam… Bundan böyle cigaramda dumansın Kaçak tütünden sarılmış… Her içime çekişde ağun yakacak beni. Kendini düşünmedin, beni düşünmedin Sevdanı düşünmedin, çocuklarını düşün. Seni tutsak, beni esrik eden töreler; Çocuklarını da yakacak bir gün… Bu kara yazgı değildir ZİLAN… Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin Sensiz olmak da kara yazgı değildir kurban… Bu çağlar boyu insanları kul eden Bağnazlıktır ki, yıkılacak. Bilisen ZİLAN. Sen görmesen de Ben görmesem de Ceylan gözlü çocukların görecek ZİLAN…
Seni Seviyorum Çünkü Her Günüm Senin Sesinle Doğuyor, Seninle Sürüyor Gecem İse Seninle Son Buluyor. Seni Seviyorum Çünkü Kilometrelerce Uzakta Olsan Bile, Buluşma Gününü Özlemle Beklemek Hoşuma Gidiyor.
Seni Seviyorum Çünkü Yanımda Olmasan Bile, Yüreğinin Benimle Olduğunu Biliyor Her An Yanında Olduğumu Biliyorsun. Seni Seviyorum Çünkü Bu Mesafelere Ragmen Yaşanmamışı Yaşatabiliyorsun, Duygularımda Var Olabiliyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü Sesinle Dünyama Bir Anda Girip, Sürprizlerinle Beni Kendine Tekrar Tekrar Aşık Edebiliyorsun. Seni Seviyorum Çünkü Yüreğimin Tam Ortasında Varolabiliyorsun. Beni Hayallere Götürebiliyor, Umutlarımı Geleceğimi Düşündürebiliyorsun. Şiir Yazdırıp, Şarkılarda Hissettirebiliyorsun Kendini.
Seni Seviyorum Çünkü İkimize Dair Bir Yaşamı Düşündürebiliyorsun, Mutluluğun,Aşkın Varlığına İnandırabiliyorsun. Engellerin Aşılacağını, Mücadelenin Hırsını, Birlikteliğin Tek Yürek Olmanın Ve Güvenin Aşamayacağının Olmadığını Gösteriyorsun.
Seni Seviyorum Çünkü Sen Hayatıma Vazgeçilmez Bir Anlam Katıyorsun. Seni Seviyorum Çünkü Sen Benimle Bende Yaşıyor, Ben Seninle Sende Varoluyorum..
Yine heryerde sessiz gözyaşLarım.. KeşkeLeri yok edemiyor korkuyorum !!! İnancım kaLmadı benim…
ve sessizLik hakim geceme.. ve sensizLik.. ve ben ağLıyorum hergeceki gibi.. sessiz sessiz..
gözyaşLarım akıyor içime.. damarLarımda doLaşıyor sen’Li sensizLikLer.. ve yüreğim bitik… içime akıtıyorum ben gözyaşLarımı.. kimse görmesin,,kimse farketmesin diye.. ve sen yoksun yanımda yine…
bak !! hayır yanakLarımda arama yaşLarı, gözLerime bak…
yüreğime bak usuL usuL.. ve uzat eLini bir boşLuğa yokLa biraz etrafı.. ne hissediyorsun.. hayır gördüğünü değiL hissettiğini anLat bana… ve hissedemedikLerini…bir deniz göz rengin.. sonbahardaki yaprak saçLarın… yağan yağmurda bakışLarın.. ve eLLerin.. donmuş bi kaLıp buz parçası… hayır gördükLerini değiL,hissettikLerini öğrenmek istiyorum ben…
bu ve bunun gibiLer…
oysa ne çok söyLeyecekLerim vardı sana ne çok isyanLarım ve ne çok sawaşLarım vardı yarıda bırakıp kaçtığın… rövanşını yapacağımız turnuwaLar vardı binLerce.. ve en büyüğü benim yüreğimdeki senin yüreğindeydi… topLamı sıfır veren biz’in çıkanından ben kaLıyordum.. ve yüreğim bitik..
kaç gece indirdim yıLdızLarı yeryüzüne ve kaçgece sakLambaç oynadık senLe … ben hep eb’e oLuyordum … sen karanLıktan korktuğumu biLe biLe en kuytu köşeye sakLanıveriyordun.. ve sobe yapıp gidiyordun bir eLweda biLe demeden ! ne ben görebiLiyordum seni nede sen beni…
oysa.. oysa ne çok oyunLar biLiyordumda korkuyordum söyLemeye… beLki bunLarda çekip gidersin diye..
ve ne çok sessiz gözyaşLarı biriktirdim içimde.. deniz oLdu şiştim,,şiştim … sen beni beyenmez oLdun ben daha çok şiştim… bi sen sağLam kaLdın içimde.. bi sen sağLam yüreğimde…
ve gittin…oysa neçok ağLadım yokLuğunda.. sana farkettirmeden… ve sensizLiğin daLgasına inat bir damLa gözyaşı dökmeden…
Seni Seviyorum, Çünkü, Her sabah kalktığımda yaşamak için tek nedenim, sen varsın … Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var … Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin, Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi … Ama alalade bir renk değil, Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk …
Seni Seviyorum, Çünkü, Bu soğuk günde içimi ısıtan bir esinti gibisin … Hafiften esiyorsun, iliklerime işleyerek … Sonra da kaybolup gidiyorsun, daha nereden geldiğini Anlayamadan …
Seni Seviyorum ÇünküSeni Seviyorum, Çünkü, Seni Sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden … O kadar doğal ki bu duygu ruhumun derinliklerinde, Sanki doğduğumdan beri var … Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu …
Seni Seviyorum, Çünkü, Sensiz bir yaşamı artık düşünemiyorum … Sensiz bu kuru dünyada yaşamaktansa, ölümün soğuk nefesini öpmeyi bir daha hiç seni görmemektense hayata arkamı dönmeyi tercih ederim …
Seni Seviyorum, Çünkü, Ne zaman bir aşk şiiri duysam, mısralardan sen akıyorsun … Ne zaman eski bir şarkı gelse kulağıma, Gitar telleri arasından süzülen notalar, seni getiriyor bana … seni seviyorum.. Çünkü, Sen hep benimlesin … Gözümü kapatmam yeterli seni görmem için … Tatlı narin tenini …
Seni Seviyorum, Çünkü, Belki de ilk defa bir kadının kokusu beni çılgına çeviriyor içimden Odyseus’a türkü söyleyen deniz kızları da Onu aynı kokuyla baştan çıkarmaya mı çalıştılar acaba diyorum
Seni Seviyorum ÇünküSeni Seviyorum, Çünkü, Gözlerinin içinde binlerce yıldız, Gecenin karanlığını delip geçiyor … Bana bakarken kendimi yıldızlara tepeden bakıyor gibi hissediyorum …
Sen Seviyorum, Çünkü, Benliğim sana ait … Sen onu buruşturup çöpe de atabilirsi, Kalbine yakın bir yere de koyabilirsin … Tanrım !!! O kalbine yakın bir yerde olmak istiyorum …
Seni Seviyorum, Çünkü, Sen sensin … Ama sen beni ben olduğum için seviyor musun Onu kim bilir …
Seni Seviyorum, Çünkü, Seni Sevmeyi Seviyorum … Seni koklamayı seviyorum … Sana dokunmayı seviyorum …
Seni Seviyorum ÇünküSeni Seviyorum, Çünkü, Saçların ellerimin arasından kayıp giderken, Dünyada cenneti bulmuş gibiyim … Bir an elimde tutuyorum o cenneti … Bir an sonra belki de tamamen ellerimden kayıp gidecek …
Seni Seviyorum, Çünkü, Ben hiç bir kadın için şiir yazmadım, bu hep tuhaf gelmişti … Ama şimdi senin için şiir yazmamak tuhaf geliyor …
Seni Seviyorumn.. Çünkü, İçimde bir umut var … Bu şiiri belki başucuna koyarsın … Kim bilir belki yanına da ‘’Kırmızı’’ bir gül …
Seni Seviyorum, Çünkü, Tanrı çiçekleri yaratırken seni de onlarla beraber yaratmış … Papatyadan güzel, Zambaktan asil, Manolyadan tatlı, Gülden daha güzel kokulu …
Seni Seviyorum, Çünkü, Güzelliğine melekler imreniyorlar … Dünyada ise, Ölümlüler arasında galiba bir tek benim gibi bir iki şanslı Onu farkedebiliyor …
Seni Seviyorum ÇünküSeni Seviyorum, Çünkü, Ölene kadar, yok olana kadar seninle olsam, Bu herhalde bir ceza gibi gelir, Daha çok senle olamadığım için …
Seni Seviyorum, Çünkü, Senin tarafından Sevilme fikri bile bir insanı hayatı boyunca mutlu edebilecek kadar güzel ve asil … seni seviyorum… Çünkü Seni anlatmak için mısralar yetmiyor … Düşünüyorum bir kış gecesi bunu yazarken, Acaba kaç şair senin güzelliğini anlatmak için binlerce mısra yazdı …
Seni Seviyorum, Çünkü, Senin gülümsemen güneşin doğuşu gibi, İnsana her şeyi unutturuyor, Sadece seyredip tadına varma hissi uyandırıyor …
Seni Seviyorum, Çünkü, Bu kadar nedenden sonra bile SENİ ne kadar SEVDİĞİMİ anlatamadım !!!
Değişir yönü rüzgârın Solar ansızın yapraklar. Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar. Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini, İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir. Ölümdür yaşanan tek başına Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten. Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir. Ölümdür yaşanan tek başına Aşk, iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar. Boşanır keder zincirlerinden Sular, tersin tersin akar. Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar. Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir Ölümdür yaşanan tek başına Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken. Çünkü, hiç bir kelebek Tek başına yaşamaz sevdasını. Severken hiçbir böcek, Hiç bir kuş yalnız değildir. Ölümdür yaşanan tek başına Aşk, iki kişiliktir.
sen gidiyorsun ya işine yetişmek için saçlarını, gözlerini, ellerini neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak termometrede yükselen çizgi kimbilir nerelerde soğuyorsun
senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen insan insan bakan gözbebeklerin beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder
ne gelirse onlardan gelir bana çalışma gücü yaşama direnci mutluluk gibi kazanılması zor mutluluk gibi yitirilmesi kolay
bir açarsın ki mutluyum bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş