Adana şiir, Adana ile ilgili şiirler Adana hakkında şiirler
Memleketim Adana
Kuzeyinde sıralanmış karlı toros dağları duruyor, Güneyinde Akdeniz masmavi, rüzgarı savururuyor, Üç taraftan şehirlere yol veriyor. Sevgi adası Bayraklarıyla,gölün ortasında duruyor. Benim memleketim ADANA
Bu topraklar atalarımın toprakları Bu şehirde gördüm kendimi, Sıcak yaz güneşlerinde, Aşk gibi kavurur insanı Benim memleketim ADANA
Her tarafı tarih kokar Seyhan nehri güzellikler katar Taş köprü ahenkli bakar Diger yerde ceyhan akar Benim memleketim ADANA
Ovaları hayat verir Seyhan, ceyhan arasında durur Mis kokulu baharı olur Limon portakal başka olur. Benim memleketim ADANA
Münevver Düver
Aşığım Adana
Güzel olur Adana’nın baharı, Burcu burcu kokar portakalları, Hasretle beklerim her yıl baharı, Aşık oldum sana güzel Adana.
Irmağında köprüleri sıralı, Kızların saçları hep boyalı, Barajları birbirine dayalı, Aşık oldum sana güzel Adana.
Sıcak olur Adana’nın yazları, Dolar taşar pavyonları, sazları, Kibar olur gelinleri kızları, Aşık oldum sana güzel Adana.
Zengini denize yaylaya çıkar, Fakiri çoktur yokluktan bıkar, Güzeli çoktur içimi yakar, Aşık oldum sana güzel Adana. İbiş Top
Erzurum şiir Erzurum ile ilgili şiirler, Erzurum hakkında şiir
Erzurum Gülüm
Düşenin dostu olmaz diyorlar Vallahi yalan inanma gülüm Bu şehirde yüzlerce insan düşüyor Her düşen bedene el uzanıyor Burası nere mi! Erzurum gülüm
Dışarda yürürken çok üşüyorsun Bir dosta rastlayınca ısınıyorsun Yüreğindeki sevgiyi hissediyorsun Burası nere mi! Erzurum gülüm
Yazı serin kışı ağır geçiyor Baharın yüzünü çok az görüyor Bu şehirde sıcak insanlar yaşıyor Burası nere mi! Erzurum gülüm
Dim dik ayakta durur asla yıkılmaz Yalanla dolanla hiç işi olmaz Yardımı Allah’tan ister kula yalvarmaz Burası nere mi! Erzurum gülüm
Azla yetinir isyan etmez şükreder Semaya açılır nasırlı eller Misafirperverdir bütün yürekler Burası nere mi! Erzurum gülüm.
Zernişan Aydoğan
Ab-ı Hayat Erzurum
Hani diyorum ya toprağım İşte alnımda duruyor izi, İnsan onsuz olamaz diyorum ya Ayrılıkta vurur ya, Ta şurama bir sızı İşte o sızıdır ERZURUM Mevlam korusun onu ve bizi
İşte canlar, Vatanımda vatanım Canımda canım Benim adamlık yanım Güzel şehrim,balım ERZURUM
Rabbim yükseğe koymuş onu Görünmezmiş başı ve sonu Dadaşlık derin bir mevzuu Haktır,hakikattir yolu
Ne verirsen alırsın Bire beş bire on Sen görmezsin,göremezsin Ulvidir,ilimdir o Kaynayan yürek Söyleyen dilimdir o Gah şair Gah alimdir o Özel şehrim,kanım ERZURUM
Beyazını yüreğinden almış Yüceliği Palan’a kalmış Yağan her tanede düşünür Nice sevdalara dalarmış
Susarsın,susanırsın Konuşamaz,kurursun ya Kavuşursan dilin açılır Kana kana içersin ya Ab-ı hayattır ERZURUM
Hani diyorum ya toprağım İşte alnımda duruyor izi, İnsan onsuz olamaz diyorum ya Ayrılıkta vurur ya, Ta şurama bir sızı İşte o sızıdır ERZURUM Mevlam korusun onu ve bizi
Sana olmaz hiç bir kusurum Sensin neşem,sensin huzurum Sana,sana ben kurban olurum Vatanım, Toprağım, Canım…kanım ERZURUM
Selim Adım
Ah Erzurum
Yaylaların şahı mı geldin, Ak göğsünde ne bu al kan, Erzurum? Acı çığlıklarla bağrımı deldin, Kaderine yandı bu can, Erzurum!
Abdürrahman Gazi durağı yaylam, Ezelden kahraman yatağı yaylam, Şerafli tarihler otağı yaylam, Alın yazın şeref ve şan, Erzurum.
Havada, suyunda bir başka hal var, Canlara can katar sendeki bahar. Zorlu dedelerim koynunda yatar, Tatlı canım sana kurban Erzurum!…
Gece vakti duyuldu da feryadın, Tortum gibi çağladı kalbe yadın: Dualarla göğe yükseldi adın, Yandım sana, yandım candan, Erzurum!…
Nedir bir yürekten ürpermelerin ? Bu iç çekişlerin ne, derin derin?.. Neden çırpıntısı tutmuş bu yerin? Neden böyle korkunç bu an, Erzurum?
Allı gelin duvağına düşürmüş, Körpe kuzu yolunu mu şaşırmış?… Kederi, kayguyu baştan aşırmış, Baştan başa olmuş hicran, Erzurum,
Kanamamış rüyalara genç kızlar, Ana bağrı sızım sızım sızılar… Dadaşıma kefen oldu bu yıl kar… Ah, güzel Erzurum! Vatan Erzurum!…
Halide Nusret Zorlutuna
Ben Erzurumluyum
Hayatta kaygısız yaşarım senim Süt rengi ovalar yaylalar benim İlham verir bana palandökenim Ben Erzurumluyum Erzurumluyum
Baba yadigârı posu belimde Altımda yağız at cirit elimde Serhat türküleri coşar dilimde Ben Erzurumluyum Erzurumluyum
Yiğitlik dendi mi yücelir başım Erzurum dendi mi diner gözyaşım Ey sağdıcım kirvem yiğit dadaşım Ben Erzurumluyum Erzurumluyum
Ceddim tarihleşmiş Oğuz soyunda Çok kılıç salladık sinir boyunda Dökülmüş kanımız var tuna suyunda Ben Erzurumluyum Erzurumluyum
Çavgin sular gibi akarım duru Marifetnameden aldım desturu İmanın ihlâsın gönlümde nuru Ben Erzurumluyum Erzurumluyum
Muğla ile ilgili şiirler Muğla ili hakkında şiir Muğla şiiri
MUĞLA’ DA ÇINAR AĞACI
Muğla’ da Emirbeyazıt ‘ta Kendine yabancı Yaşlı bir çınar ağacı
Yolun tam ortasına konmuş Tarih yazan çınar Tarih hatası olmuş
Ne sağa geçebilmiş Ne sola Tam ortada Ortada kalan sevilmez bizde Nerden bilsin çınar ağacı “Tarafsız olmanın, taraf tutmaktan Zor olduğunu bu ülkede”
Bir taraf tutsaydı çınar ağacı Sağında bir tarafta kalsaydı hayatın Ya da solunda Daha yüzsüz olup Sağ-sol yapsaydı Bir taraftan olsaydı Yol ortasında kimsesiz kalmazdı Birileri sahiplenirdi onu Bize benzemezdi kaderi Bakan’ı olurdu Elinden tutanı olurdu
Muğla’ da Emirbeyazıt’ta bir tarih Kimseye zararsız Yalnız ve kararsız…
Metin Çeçen
Muğla İçin
Yüksek olur kapıların eşiği, Her tarafın uygarlıklar beşiği. Çok olur ya güzellerin aşığı, Sonsuz sevdalarda var mısın Muğla’m
Hep özgündür evlerinin yapısı, Dosta açık, düşman bilmez kapısı. Sevgi, barış Muğla’lının hepisi, Benzerin var mıdır,bir misin Muğla’m.
Efelerin,zeybeklerin var senin, Bağın bahçen türlü meyve nar senin. Yüreğinde sevda dolu har senin, Akdeniz’e aşkım der misin Muğla’m
Dört mevsimde her tarafın gezilir, Güzelliğin destanlarda yazılır. Sevdaların yüreğinden süzülür, Bir sevgili misin, yâr misin Muğla’m
Muhtalip Türkmen
Bugün
Bir sis var dağılmaz Muğla karanlık bugün Bugün kederler içindeyim içimde devinimler Söz yok ses yok nefes yok yer gök sağır bugün “Bugün tarifsiz kederler içindeyim”
Ey “yar” adın aklımda asılı bir fener Fitilsiz yanarım her soluk bir kıvılcım bugün Gözlerim yeşil türbe tüm dualar okundu Bu gün aşkın ipine tutundum seni beklemekteyim
“Gel “ diyen dilim değil her zerrem seni çağırır Geçmez zaman kokuşmuş ceset gibi çok ağır Bu sessiz bu tarifsiz bu haksız ceza hangimize Duy sesimi sevdiğim kalbime sarıl bugün
Bu yarım kalmışlıkla kuşatılmış her yanım Bugün isyanda kalbim duyulmaz çığlıktayım Sebepsiz hasretinle tutuşur damarlarım Bir yol bul bir nefes ver ‘yar’dardayım
doğum günü şiirleri doğum günü sözleri doğum günü mesajları Doğum Günü şiirler Mesajları
Doğum Günü Hediyesi
…Kim derdi ki gün gelip te ellerin elleri ellerinde terleyecek ve kim derdi ki yaşananlar acımasızca tarihin zalim diliminde silinecek?
Gözler ilk kez sensiz ağlıyor İlk kez sözler sustuğunda Dudaklar dudaklarda Yalnız kalıyor Oysa doğum günümdü Mayısın son günü Beni sevdiğini söylediğinde Durdu zaman yürüdüğü yolda Şahitlik yaptı sevgiye,yüzüme güldüğünde
Şimdi çok uzaklardasın Tarih yine aynı Yine birşeyler karalıyorum beyaz sayfalara Tek ilham gözlerin yok odamda
Bu sana sayısız bir şiirim Bilinmeyenler içinde değil asla İlk te son da aynı olacak Hepsinde sen olacak
Ve ilk kez kendi doğum günümde Bir başkasına hediye veriyorum Belki bana verdiğin eşsiz hediyenin ışığını Sana yansıtıyorum…
Doğum günü kutlu olsun sevginin Kim yaşıyorsa sonuna kadar Unutulmayanların,için için kanayanların Tesellisi olsun ölene kadar…
Ferdi Gökharman
Bugün doğumgünün olduğu için farklı ve özel olduğunu mu sanıyorsun sen? Oysa sen benim için sadece bugün değil her gün farklı ve özelsin… Dostluğunun, arkadaşlığının verdiği keyfi sana anlatmam çok zor. Kalbim hep seninle. İyi ki varsın.. Birlikte daha nice yaşlara…
Sesim güzel olmadığından sana bir doğumgünü şarkısı söyleyemiyorum. Bu yüzdendir ki böyle kısa bir mesaj çekiyorum. Yeni yaşında da hep olduğun gibi sevgi dolu ve neşeli kal. Sana koskocaman mutlu bir yıl dilerim! Gönlünden ne geçiyorsa hepsinin gerçekleşmesi dileğiyle..
Bugün belki de çok kişiden doğumgünü mesajı alacaksın, ancak şu an okuduğun içlerinde en farklısı. Çünkü bu mesajın her harfi tamamen sevgiden oluşuyor. Hayatının her döneminde mutlu ve sağlıklı olmanı diliyorum. Tüm hayallerin gerçekleşsin, hayat güneşi her daim seni aydınlatsın! İyi ki doğdun ve iyi ki varsın…
Dikkat! Bu mesaj sevgi, neşe ve iyi dilek içermektedir. Bir dakika için yaşamın ve seni düşünen birinin olduğunun sevincini hisset ve mutlu ol! Bu mutluluğun her zaman sürsün. İyi ki doğdun. Nice mutlu yaşlara…
Arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsin ama senin için her daim varolduklarını ve seni düşündüklerini bilirsin. Bugün beni göremezsen de bil ki yanındayım! Doğumgünün kutlu olsun… İyi ki varsın varsın.. Birlikte daha nice yaşlara…
Kısa bir mesaj olmalı bu. Sana binlerce öpücük ve sevgi yolluyorum buradan.. Bil ki unutulmadın.. Doğumgünün kutlu olsun!
Doğum Günü
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun
İyiki doğdun, iyiki vermiş yaradan seni bizlere Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere
Uykusuzluk Şiiri, uykusuzlukla ilgili şiirler, Uykusuzluk Şiirleri
Özdemir Asaf Uykusuzluk şiiri
uykusuzluk ve pencerede bir kedi gece boyu hiç konuşmadan durdu yağmurlar yağdı, dindi pencerede hep kedi ne geceye girdi, ne uyudu baktı, baktı, baktı belli değildi doğmadığı, doğduğu
sanki ona bir zaman hadi şimdi, yola çıkıp bir duygudan pencerenin dışında duran bir geceden indi, odaya girdi dedi hadi şimdi sende in uykudan
sevdi mi, sevmedi mi, belli etmedi sürdürüp suskunluğunu yeni huysuzluğu besledi aaaa kedi bu uykunun içindeydi
ankara yolundaydı bir gece bir gün marmaris yolundaydı kedi bütün uyku kapılarının önündeydi mırmırları, tırmalamalarıyla bir kadının düşlerindeydi ve bütün hırçınlığıyla anılarının önündeydi.
Özdemir Asaf
Uykusuzluk Şiir
bir uykusuzluk var içimde sonra huzursuzluk çok uzaktayım sanki yıldızlar kadar yakın, sen kadar uzak uyku akıyor gözlerimden ben değil hislerim uyuyor.
İsmail Yaprak
HER GECE Mİ BU UYKUSUZLUK?
Her gece mi bu uykusuzluk! Hele saatin tıkırtısı! Ya karasinek düşünceler! Çıldıracağım bu gidişle; Yatak değil sanki cehennem.
Deliksiz bir uykuysa vaadin, Günün dolmuş veya dolmamış, Gençliğime filan bakmadan, Derhal gelebilirsin ölüm; Kapı açıktır, lamba sönük.
CAHİT SITKI TARANCI
Uykusuzluk
Bir yudum su bazen istediğim Gecelerin dipsiz kuyusunda boğulurken Her saat başı kan ter içinde uyanırken kabuslardan Görmek istediğim sadece sendin Duymak istediğim sadece bir seni seviyordum Uyumaya korkuyorum artık gecelerde Nedenini tam kestiremesem de Bir teori var aslında bende Senin varlığın hep hayatımdayken Yetiyor üç beş saat göz kapama Bu kadar az saatin sorunu benle Uyandığımda yaşadğığım herşeyin Çok güzel bir rüya olması korkusundan Söyler misin sevgilim beynimde fink atarken düşünceler Nasıl uyuyabilirim rahatça senin elin olmadan elimde Zamanda zor geçiyor sensiz her an Senle olan saatlerse saniyeden farksız Sen sevgilim Söyle… Var mısın benle hayatın dipsizliğine adım atmaya…
Anne Sevgisi Sıcağın sinmiş bana, Seni severim ana.
Sensin bana can veren, Sensin bana kan veren.
Küçükken yudum yudum, Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler, Neler söyledin, neler.
Beni büyüttün ana, Beni yürüttün ana.
M.Necati ÖNGAY
Anneme Mektup Ben bu gurbete ile düştüm düşeli, Her gün biraz daha süzülmekteyim. Her gece, içinde mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülmekteyim. Böylece bir lâhza kaldığım zaman, Geceyi koynuma aldığım zaman, Gözlerim kapanıp daldığım zaman, Yeniden yollara düzülmekteyim. Son günüm yaklaştı görünesiye, Kalmadı bir adım yol ileriye; Yüzünü görmeden ölürsem diye, Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.
Necip Fazıl Kısakürek
Anneciğim Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!
Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana Seviyorsun beni de sen.
Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün… Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!
Rakım ÇALAPALA
ANNECİĞİM
Ne sevimli bir annesin! Ne tatlıdır senin sesin! Benim canım mısın nesin Sen olmazsan yapamam ben!..
Senden yakın kim var bana? Kalbim, canım bağlı sana!.. Üzüntüm yok ondan yana Seviyorsun beni de sen.
Gülsem güler yüzün Ağlamamdan alır hüzün… Senin gecen ve gündüzün Işık alır sanki benden!
Rakım Çalapala
Annem Sen olmasaydın annem; Ne doğar, ne yaşardım Senin şefkatinle ben Büyümeyi başardım.
Üzerime titrersin, Korursun kanadınla Canıma can katarsın Sen annelik adınla.
Sana neler borçludur, Düşün bir evlat anne! Kan veren, can verensin, Ya benim verdiğim ne?
Sana candan sevgimi, Saygımı sunacağım, Bu gün tüm anneleri Minnetle anacağım.
Vefa ÇAĞAN
Anneler Günü Anneciğim bugün sen dur, Ben bakayım sana n’olur.. Ne istersen pişireyim, Evi silip devşireyim.
Ben doldurdum aklarını, Ödeyemem haklarını. Bugün senin günün anne, Bak kendini yordun gene.
Canım kadar sevdiğim kim Benim canım anneciğim. Canım kadar sevdiğim kim? Benim canım anneciğim.
Hüseyin KALABA
Sakla Beni Anne Sen ninni söylerken anne Ak güvercinler evimize Gelinböcekleri konuyor Saçımın tellerine
Sen masal söylerken anne Mor menekşeler açıyor sesinde Yüzünden kalkan kelebekler Yavaşça konuyor kirpiklerime
Sen ninni söylerken anne Başucumda mı uykum Yastığımın altında mı Söyle girsinler gözlerime
Söyle şu kedilere anne Miyavlamasınlar eğri büğrü Oyuncağımı korkutmasınlar Girmesinler düşüne
Yumuyor gözlerimi gizli bir el Yüzünü göremiyorum anne Sar beni sakla beni Sıcak sevgiler içine
Tavan nere gitti anne Nere gitti evimizin duvarları Daya ellerini anneciğim Kediler düşmesin üstüme
Ali YÜCE
ANNEM Bağım olsa, bahçem olsa
İpek kumaş bohçam olsa,
Sabah olsa, akşam olsa
Annem gitmese yanımdan.
Her zaman baksam yüzüne,
Uyurum yatsam dizine.
Rastlamadım kem sözüne
Sesi çıkmaz kulağımdan.
Bir sözünü iki etmem.
Canımı verir incitmem
Annemsiz cennete gitmem
Onu severim canımdan
İbrahim ŞİMŞEK
ANNE
Annemi ben çok severim,
Melek annem, güzel annem,
Üzülmesin sakın derim
Melek annem, güzel annem.
İyi doğru sözler onda,
Şefkat dolu gözler onda,
Sevgi, ışık var yolunda,
Melek annem, güzel annem.
Anne yüzü ne asil yüz,
Anne gözü ne derin göz,
Anne özü, pırlanta öz,
Melek annem, güzel annem.
Rıfat Necdet EVRİMER
CANIM ANNEM
Yemeyip de yediren, Giymeyip de giydiren, Her an bizi düşünen Canım annem, gül annem.
Kol açıp, kanat geren, Ömrünü bize veren, Biz gülünce sevinen Canım annem, gül annem.
Bülent Özcan
ANNE ANNE ANNE
Ağaç olsan Dal olurum anne Yaprak olurum Sana gelirim
Deniz olsan Sel olurum anne Irmak olurum Sana gelirim
Bahçe olsan Gül olurum anne Toprak olurum Sana gelirim
Güneş olsan Yol olurum anne Bayrak olurum Sana gelirim
Tacettin Şimşek
ANNEM
Bağım olsa, bahçem olsa İpek kumaş bohçam olsa, Sabah olsa, akşam olsa Annem gitmese yanımdan
Her zaman baksam yüzüne, Uyurum yatsam dizine. Rastlamadım kem sözüne Sesi çıkmaz kulağımdan.
Bir sözünü iki etmem. Canımı verir incitmem Annemsiz cennete gitmem Onu severim canımdan
İbrahim Şimşek
ANACIĞIM
Dünyada apayrı yeri olan bir sevgi Anne sevgisi. Artık ben de bir anayım. Anam seni dünden daha çok seviyorum! Çocukluğumda dua ederdim Allah’a Anam ölmesin diye. Tanrım kabul etti dualarımı, Göstermedi bana senin acını. Bu yıl da geldi ‘Anneler Günü’ Ne alsam sana yetmez, Senin hakkın ödenmez! Sana duygularımdan bir demet. Anneler günün kutlu olsun. Ellerinden öptüm, canım anacığım!
Nuray (Kahveci) Zaralı
Anneciğim Ak saçlı başını alıp eline, Kara hülyalara dal anneciğim! O titrek kalbini bahtın yeline, Bir ince tüy gibi sal anneciğim!
Sanma bir gün geçer bu karanlıklar, Gecenin ardında yine gece var; Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar, Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!
Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış, çırpınmak için; Bu kış yolculuk var, diyorsa için, Beni de beraber al anneciğim!…
Necip Fazıl KISAKÜREK
Anne Sen baharda nazlı çiçek, Ben çiçekte tombul böcek, Sensin beni güldürecek, Anneciğim, biriciğim.
Kulağımda tatlı sesin, Ninni yavrum uyu dersin, Sevgi bağın eksilmesin Anneciğim, biriciğim.
Mevlüt KAPLAN
Annem Küçükken başucumda Bana ninni söylerdin
Sabahları uyanınca, Beni okşar severdin.
Benim annem, güzel annem Beni al dizlerine…
Kucağında okşa beni, Ninniler söyle yine…
Bugün hâlâ kulağımda Çınlıyor tatlı sesin.
Güzel annem, kalbimin sen, En büyük neşesisin…
Coşkun ERTEPINAR
Annem Annelerin en güzeli, Sensin, benim güzel annem. Ilık esen bahar yeli, Sensin, benim güzel annem.
Güneş yüzlü, altın kalpli, Ağır başlı, tatlı dilli, Meleklerin eşi sanki Sensin, benim güzel annem.
Açan çiçek, çağlayan su, Gülümseyen engin duygu, Evimizin mutluluğu Sensin, benim güzel annem.
Beni, öpebildiğin kadar öp, ey özgürlük Yerden yere sürükle, duvarlara çivile Mavi ufuklarını yitirmede, bu körlük Bilinçsizce bir yaşam, dünyamız oldu çöplük.
Özgürlük savaşlarda, parmaklıklar ardında Bir annenin karnında, nefes alır özgürlük Çaresiz zamanlarda, denizler ortasında Uçuşan bulutlarda, şarkılarda özgürlük.
Beni, sevebildiğin kadar sev, ey özgürlük Okşa ak saçlarımı, bir anne şefkatiyle Parsellenmiş ormanlar, cahiliyet kötülük Delinmiş bir gökyüzü, dünyamız oldu küllük.
Özgürlük ateşleri, yakılıyor dağlarda Bir kuşun pençesinde, kıvranıyor özgürlük Kurumuş yapraklarda, savrulan rüzgarlarda Politik baskılarda, can çekişir özgürlük.
Ey Özgürlük Su gibi, Kana kana içmekmidir, Hasretle kucaklamak özümsemek, Midir özgürlük
Bir kuş gibi maviliklerde, Kanat çırpmak, Süzülmek özgürce, Sonra bir atmacanın pençesinde, Son bulmakmıdır özgürlük, Başıboş sessiz ve derinden, Bazende deli dolu akan bir, Irmak gibimidir özgürlük, Sonra bu ırmağın önüne, Biryerlerde gem vurmakmıdır özgürlük,
Uysal koyun olmakmıdır, Kan uykularda uyumakmıdır? özgürlük, Efendiler için yaşamakmıdır? Yoksa, Kendimiz için ölmekmidir özgürlük,
Köroğlunun narasından, Yankılanan dağlarmıdır özgürlük, Kış gecelerinin kurt ulumaları karışmış, Tipinin sesinde midir özgürlük, Yoksa, Yavrusunu doyurmak için, İmkansızlıklarla boğuşan ananın, Kurumuş göz yaşlarındamıdır özgürlük,
Eyy… Özgürlük, Nerdeysen çık ortaya, Yaşam özgürmüdür, Namlular arasında, İnsanlık özgürmüdür,insanlar arasında, Ben mehmet,sen Hasan,O Ali, Neye eşdeğerdir özgürlüğün bedeli, Olma namert safında ağırdır vebali,
Eyy… Özgürlük, Nerdeysen çık ortaya, En ağır bedeller senin için ödenir, Adına ne türküler söylenir, Taçlar düşer,Tahtlar gider uğruna, Kınalı gelinler bile kurban eylenir,
Özgürlük Şiiri, Özgürlük ile ilgili Şiirler, Özgürlük Üzerine Şiirler
ÖZGÜRLÜK Şiir
Karanlığa her baktığımda Ansızın aklıma gelirsin Sen yoksun yanımda Kayboldum yokluğunda
Hasret duyarım sana Gecenin sessizliğinde Rüyalarımda… Her nefes aldığımda
Benden uzak olsanda Bensiz kalsanda Beni sakın unutma! Birgün yanına geleceğim Bekle beni ÖZGÜRLÜK!
Özgürlük
düşünceyi durduran uyku usu mumyalayan yalnızlık göğün ağırlığını taşıyan ağaçlar ağaçların ağırlığını taşıyan toprak
yürek yontusu tunç istenç sonsuzluğun sayısız boyutlarınca görkemli varlığın öğelerinde duyumsanan dirim düşler dizgesi gezegen, uzak yıldızlar bir özge özgürlük düşüncesi bir özge yaşamak için
Göz yaşları mahkumdan
Mahkumları göz yaşları İnci tanesi değil Alev topudur Düştüğü yeri yakar Kömür eder kül eder Mahkumların sesi Yanık olur yürek dağlar Mahkum olan pişmandır Önce sucu işler sonra düşünür Demir parmaklılar ardında Yaşayamayacağı hayatına Ölesiye üzülür Son pişmanlık fayda etmez oysa Mahkum ağlasa da yansa da Kara yazı yazılmıştır anlına
2 Kıtalık Öğretmen Şiirleri, İki Kıtalık Öğretmen Şiirleri, Kısa Öğretmen Şiirleri iki Kıtalık
Canım Öğretmenim Şiiri
Ailemden sonra seni tanıdım. Aynı sevgi,ilgi,sıcaklıgı sende tattım. Sen ögrettin sayıları,şekilleri,renkleri,
Sevmeyi,paylasmayı,ortak olmayı. Kendimi seninle kesfettim. Seni herseyden cok sevdim. BENİM CANIM ÖĞRETMENİM.
Sevgili Öğretmenim
Sevgili öğretmenim, İnan sen bir ışıksın. Yanarsın gece gündüz. Aydınlatırsın bizi. Doğruyu, güzeli, Bize sen öğretirsin.
Vatanıma sevgiyi, Kalbimize sen korsun. Çevreni aydınlatır, Bir mum gibi erirsin. Anne – baba gibisin, Bizi, bağrına hep basarsın.
Fethi BOLAYIR
İsim Bulunmaz Sana
İsim Bulunmaz Sana Kutsal İşine Uyan Sen Ki Örnek İnsansın Acıyan, Seven,Duyan
Kalbin Uçsuz, Bucaksız, Engin Denizler Gibi, Gözlerin İçindeki Cevheri Gizler Gibi
Öğretmenim
Yolsuz köye gittin yaya Gönül verdin cagdasliga Karanligi del dedinya Delecegim ögretmenim
Olur ettin olunmazi Deldin kaleminle tasi Bil dedinya bilinmezi Bilecegim ögretmenim
Öğretmenim
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum demiş ulu bir kişi sen bana sen yirmi dokuz harf öğrettin öğretmenim.
Köleliğe karşı olsan da sen ben olurum seve seve yirmi dokuz kere kırk yıl senin kölen!
Fevzi GÜNENÇ
KÖY ÖĞRETMENİ
Ben bir köy öğretmeniyim, Alnımda ışık, Gözlerimde nur.. Alıp götürmeyin beni şehirlere, Götürmeyin, ne olur.. Bir köy öğretmeniyim, Katıksız duygular içinde yaşarım.
Çıplak ayaklar basar yüreğime, Onları tutar, okşarım. Bir köy öğretmeniyim, Çaresizlik ekmeğim, keder gözyaşım, Umut ve sevgiyim çarpan kalplerde, Dağlardan daha çok yücedir başım. Ben bir köy öğretmeniyim, Evlerde motif, dillerde destan Gölgesi düşer ay-yıldızın üstümüze, Ve gönüllerde büyür vatan…
Göktürk Mehmet UYTUN
Canım Öğretmenim
Bir çok şeyler öğrettin, Yaramazlıklarıma sabrettin, Hatalarımı düzelttin, Benim Canım Öğretmenim.
Sen bir gül gibisin, Bize hep gülümsersin, Bilirim bizi seversin, Benim Canım Öğretmenim.
Atatürk’ü översin, Onu örnek alın dersin, En iyi olmamızı istersin, Benim Canım Öğretmenim.
Birbirinizi sevin dersin, Hepimizi seversin, Barışın güzel olduğunu söylersin, Benim Canım Öğretmenim.
Ünlü Şairlerin Yalnızlık Şiirleri, Ünlü Şairlerin Yalnızlıkla İlgili Şiirleri
ORHAN VELİ KANIK Yalnızlık şiiri
Bilmezler yalnız yaşamayanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.
Necip Fazıl Kısakürek Yalnızlık şiir
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karşıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! Nur topu günlerin kanına girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Doğmaz güneşlere bağlandı vade; Dişlerinde, köpek nefsin, irade. Günah, günah, hasad yerinde demet; Merhamet, suçumdan aşkın merhamet! Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti.
Özdemir Asaf Yalnız
Yanlızlık paylaşılmaz Paylaşılırsa yanlızlık olmaz Yanar sobasında Yalnız’ın üşüyen bakışları Lambasında karanlığa dönük Bir ışık titrek sönük sönük Penceresi dışına kapanmıştır Kapısı içine örtük Bir sözde saklanmış bir yalanı Bir gözde okuduğundan Bakmaz kendi gözlerine bile
Orhan Veli Yalnızlık Şiirleri, Yalnızlık Şiiri Orhan Veli Kanık
Yalnizlik Şiiri Orhan Veli
Bilmezler yalniz yaşamayanlar, Nasil korku verir sessizlik insana; Insan nasil konuşur kendisiyle; Nasil koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.
*****************
Gerin bedenim gerin Doğan güne karşı Duyur duyurabilirsen Elinin kolunun gücünü Ele güne karşı.
Bak!Dünya renkler içinde! Bu güzel dünya içinde Sevin sevinebilirsen; İnsanlığın haline karşı.
Durmadan işleyen saatlerde Dişli dişliye karşı Dişlilerin arasında Güçsüz güçlüye karşı Herkes bir şeye karşı Küçük hanım yatağında uykuda Rüyalarına karşı
Gerin bedenim gerin Doğan güne karşı…
Orhan Veli Kanık
ISTANBUL’U DINLIYORUM
Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali; Once hafiften bir ruzgar esiyor; Yavas yavas sallaniyor Yapraklar, agaclarda; Uzaklarda, cok uzaklarda, Sucularin hic durmayan cingiraklari; Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali.
Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali; Basinda eski alemlerin sarhoslugu, Los kayikhaneleriyle bir yali; Dinmis lodoslarin ugultusu icinde Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali;
Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali; Bir yosma geciyor kaldirimdan; Kufurler, sarkilar, turkuler, laf atmalar. Bir sey dusuyor elinden yere; Bir gul olmali; Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali;
Istanbul’u dinliyorum, gozlerim kapali; Bir kus cirpiniyor eteklerinde; Alnin sicak mi degil mi, biliyorum; Dudaklarin islak mi degil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arkasindan Kalbinin vurusundan anliyorum; Istanbul’u dinliyorum.
Ölüm Şiirleri Necip Fazıl kısakürek Necip Fazıl Kısakürek ölüm şiirleri Necip Fazıl Ölüm Şiirleri
Ölünün Odası Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş; Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş. Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi… Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü; Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü. Bezin üstünde ayak parmaklarının izi; Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi. Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana; Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana. Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var; Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar. Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an; Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan. Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm; Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm
Ünlü Şairlerin Ölüm Şiirleri ünlülerin ölüm şiirleri şairlerden ölüm şiirleri
Ölümün sırrı
Ölümün sırrını sordum bir gence Güldü de bu ani suale önce Ölüm dedi, ölüm bir hiçtir bence Gençliğimi yalnız aşk ile ördüm
Rast geldim ak saçlı bir ihtiyara Lanetler ederdi bir eski yare Sorunca ölümü dedi bir çare Çünkü rüya gibi bir hayat sürdüm
Bu sırrı sormağa karar verdim ben Hayatı hicranla dolu ölüden Baktı boş gözlerle ayet okurken Dedi ben hayatı ölümde gördüm
Nazım Hikmet
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM…
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin… Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar… Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak: biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım. Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? İçimden bir şey: belki diyor. 18 ŞUBAT 1945 PİRAYE NAZIM HİKMET.
Ölüm ve Oğlum Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm Şalgam suları iniyor şakaklarımdan ben hala susuyorum Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu… Nerde kaldı bire saka kuşu Su gibi bildiğin o su kasidesi? Ve dudaklarımı sevsinler bir barut bulutuyla sanki ortadan biçilmiş bir güneş Aynı çığlığı mı ezberleyecek dersin akşamcılar akşama tövbe edinceye dek
Düzayaktı Attar A’met Efendiden Kartal Baba Tekkesine Bu seferki yolum ise ardımdan gelen kolun ölüsıra yürüyen kilden, kirloz bir bayrak epiy de yokuş üstelik ve giderayak Sırtına vurmuş yada buruşuk bir şipka biberini Meyvahoşa koşturuyor mork çizmeleriyle bir kırkayak Nasıl koşturduysa tulumbacılar eskiden yeşil karga tulumbalarını yangına Yandım diye böğürmüşüm Böğrüm yiyince böğrümden o çiğköfteyi YANDIM
Öylebi kuşaktık ki biz oğlum yine de sen ölüyorsun boynuna sarılınca ben Ve o domuz var ya İncildeki cümle günahı yüklenip uçuruma atlayan domuz Biz öyle bilem olamıyoruz… Meşksiz aşklarla senlerin başına tacettiğimiz o güzelim elmayı Utanmadan o ulusal akbabamıza sunuyoruz kellerinizle birlikte Bu gidişle korkarım bi tek ses kalacak bizden tıkırtısı farenin Kendi tahta kuyruğunu kemiren
Cama vurulmuş güneş kırıldı Nar daneleri döküldü suya Yandım diye böğürüyorum Ama bu kırkayak oynunda Öyle yakın ki ölümle oğlum Uyak oluvermişler adeta Ben ne demeye hala Sözümona bir inci gibi Acının yanardağ bardağında Kendi kendime eriyim? Oysa bu dünya denen ağacın Türkiye denen çatağında Öyle bir oğul var ki oğul Ölüme değil, ölüme Yaşanmaya bi ölüm bal
Cama vurulmuş güneş kırıldı Nar daneleri döküldü suya Gayrı adam oldu diye babam Oğlum beni sevse ya
CAN YÜCEL
Baharla Ölüm Konuşmaları – Can YÜCEL
I
Memelerim koparıyor
Yüzyıl süren bir yalnızlık
dile gelmişçesine
Nasıl nasıl bir sevinç yarabbi!
Ve ağrıya
ağrıya tabi,
ağraya
ağraya ağbi
Nakkaş Tepe de ancak
bezmimize böyle gelmiştir
Gelincikleri ve Nazım Hikmet’leriyle
Yerbilimsel bir hapisten sonra
II
İçimdeki karanlığı patlatacağım
Zifiri bir Su akacak
kamışımdan toprağa
Bir kedi yavrulayacak
köpek dişli bir kedi
Ve böğürtlenler köpürecek ağzından
Yedikçe
kendi
kendini
mayhoş
Ya da Posta Nazırı dedemden kalma
Mors’un en morundan bir karga
Konacak karşıki direğin doruğuna
Düşmanlarım öyle doldurmuşlar ki onu
Ne kadar taşlasan boş
oynamıyor yerinden
Ben kargadan korkmam ama
bunun gözleri baykuş
Ve tüyleri güngörmedik deniz dipleri kadar ıslak
can dündar
Ölünün Odası Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş; Yerde çıplak bir gömlek; korkusundan dirilmiş. Sütbeyaz duvarlarda çivilerin gölgesi Artık ne bir çıtırtı ne de bir ayak sesi… Yatıyor yatağında dimdik, upuzun, ölü; Üstü, boynuna kadar bir çarşafla örtülü. Bezin üstünde ayak parmaklarının izi; Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi. Son nefesle göğsü boş, eli uzanmış yana; Gözleri renkli bir cam; mıhlı ahşap tavana. Sarkık dudaklarının ucunda bir çizgi var; Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar. Sarkık dudaklarında asılı titrek bir an; Belli ki, birdenbire gitmiş çırpınamadan. Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm; Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm