PYBS Sınavı 5, 6, 7, 9, 10 ve 11. sınıflar için 10 Haziran 2012 Pazar günü saat 10:00’da uygulanacaktır. Her sınıf öğrencisine 100 soru sorulacak ve 120 dakika süre verilecektir. Sınav sorularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Sınav sonuçları 3 Ağustos 2012 tarihinde açıklanacaktır.
2012 11. Sınıf PYBS Bursluluk Soruları ve cevapları
2012 11. sınıf PYBS soru ve cevapları
2012 PYBS Sınavı saat 10:00’da merkezi sistemle Meb Eğitek tarafından yapılacak. Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (PYBS)’de her sınıf öğrencisine 100 soru yöneltilecek ve 120 dakika süre verilecek. Sınav sorularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. Ayrıca sınav sonuçlarının 3 Ağustos 2012 tarihinden itibaren açıklanması bekleniyor.
Bugün tüm yurtta saat 10.00’da yapılan PYBS sınavının sorularına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.. 6. sınıf PYBS sonuçları 3 Ağustos 2012 tarihinde MEB resmi sitesinde açıklanacaktır.
Tüm öğrencilerin ham puanları toplamı, sınava giren öğrenci sayısına bölünerek her bir testin ortalaması bulunur. Ham puanlar, test ortalamaları ile sınava giren öğrenci sayısı kullanılarak her testin standart sapması hesaplanır. Her test için hesaplanan standart puanlar, katsayılar ile çarpılarak her bir testin ağırlıklı standart puanları bulunur. Testlerin ağırlıklı standart puanları toplanarak, Toplam Ağırlıklı Standart Puan (TASP) bulunur
8. sınıflar için SBS, 09 Haziran 2012 Cumartesi günü yurt içi ve yurt dışı tüm sınav merkezlerinde Türkiye saatiyle saat 10.00’da başlayacaktır. Test 100 sorudan oluşacaktır, 120 dakika sürecek olan sınav, tek oturum olarak merkezi sistemle bütün sınav merkezlerinde aynı anda yapılacaktır.
8. Sınf soru ve cevapları açıklandığı zaman sitemizden duyurulacaktır. Sınava giren tüm öğrenci arkadaşlarımıza başarlar diliyoruz.
Eğitim İle İlgili yazılar Eğitim İle İlgili kompozisyonlar
İlkokul Birinci Sınıfta Okuma Öğretiminde Amaçlar Meselesi 1920’li yıllardan itibaren Gestalt Psikolojisinin etkisi altında okuma olayı algı ile ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır.Bu etkinin sonucu olarak ülkemizde de gerek 1948 ilkokul müfredatı, gerek 1963 ilkokul program taslağı, gerekse 1986 ve 1989 ilkokul programı ile basılı okuma kitaplarında metot meselesi ikinci plâna itilmiş, okuma öğretiminde amaçlar meselesi bu konudaki tartışmaların odak noktasını oluşturmuştur. Bu tartışmalardaki temel düşünce şöyle ifade edilebilir:Birinci sınıf öğrencisi ilkokuma-yazma öğrenmede hangi öğrenme amaçlarına ulaşmalıdır?Bu öğrenci ana dilini yazı aracılığıyla doğru ve başarılı olarak nasıl anlayabilir?Böylece ilkokuma-yazma öğretiminde en iyi metotları bulmak için yapılacak olan araştırma ve tartışmalar ikinci plâna itilmiş olmaktadır. Bu sebeple ilkokuma-yazma öğretimi programında yapılacak değişikliklerde gelecekteki problemleri çözebilmek için insanın öğrenmesinde gerekli nitelikler meselesi tartışılmaya başlanmış ve taksonomiler sınıflandırmalar) yapılmıştır. Bu nitelikleri Benjamın S.Bloom üç grupta (bilişsel, duygusal, psikomotor) toplamıştır. İlkokuma-yazmadaki amaçlar da halen bu sınıflandırmalara göre yapılmaya çalışılmaktadır. “Okuma öğretiminde karşılaşılan güçlükler 1960 sonrası yapılan araştırmalarla başka bir yöne kaymıştır. Bu dönemde okuma alanında zihnî faktörlerin rolü araştırılmaya başlanmış, küçük çocukların okuması konusundaki araştırmalar artmış, ancak bu araştırmaların sonuçları henüz okullarda uygulanmaya konulamamıştır. Bu alanda bir başka yönelim de yukarıda söylediğimiz gibi okumada amaçlar konusunu gündeme getirmiştir.”(1) Bu bakımdan okuma psikolojisinde yapılan araştırma bulgularıyla ilkokumanın tekrar araştırma konusu yapılmasına gerek duyulmaktadır. Okuma alanında 1948’den önce okumanın ne olduğu değil de öğretimin nasıl olması gerektiği konusundaki metot görüşleri daha sonra ikinci plânda kaldığından araştırmalarda bu dönemde çok sınırlı kalmıştır. Talim ve Terbiye Kurulu’nun 26.4.1985 tarih ve 66 sayılı; Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu’nun 10.7.1985 tarih ve 8 sayılı kararıyla kabul edilen ve 6 yaş grubu programında “Türkçe dersinin genel amaçları” bölümünde amaçlar; ilkokuma-yazma mekanizmasını kavrayabilme; ilkokuma-yazma mekanizmasını uygulama gücü; duygu, düşünce ve isteklerini doğru ve anlamlı bir şekilde sözle ifade edebilme; başkalarını dinleme ve dinlediklerini anlatabilme; doğru ve anlamlı olarak okuyup yazabilme olarak gruplanmıştır. Aynı program içinde Türkçe dersinin sınıf amaçları 19 maddede toplanmış, ünitelere göre Türkçe dersi içinde bu okuma amaçları yayılmıştır. Ünite konularına göre bu 19 amaç alt bölümlere ayrılmıştır. Ancak, amaçların mastar eki ile yazılması gerekirken fiilimsilerle yazılmışlardır. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 22.9.1981 tarih ve 172 sayılı kararı ile kabul edilen 26.10.1981 tarih 2098 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayınlanan“İlköğretim okulları Türkçe Eğitim Programı”nda genel amaçlar 8 amaç olarak belirlenmiş, ancak açıklamalar bölümünde ilkokuma-yazma dönemine ait okumanın ilk öğrenilme dönemlerindeki okuma ile ilgili amaçları çok dağınık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Aynı programda plânlar bölümünde verilen örnek ünite plânlarında ilkokuma-yazma dersleri ifade ve beceri dersleri başlığı altında Türkçe dersi olarak yer almakta, ilkokuma-yazma ile ilgili olarak birinci sınıflarda anlama, anlatım, dil bilgisi alanlarına ait özel amaçlar belirlenmiş, her alanda öğrencilerin kazanacakları davranışlar(hedef davranışlar) belirlenmiştir. Ancak, bu defa hem özel amaçlar, hem hedef davranışlar mastar ekleriyle yazıldığından amaçlarla hedef davranışların ayrılması mümkün değildir. Genellikle genel amaçlar nitelik, özel amaçlar nicelikle ilgilidir. Nitelik meselesi söz konusu olduğunda ilkokuma-yazma öğretiminde iletişim becerilerinin öğrenilmesi en gerçek nitelik olarak karşımıza çıkar ki, bu sayede yazılı dili anlayabilmek en önemli öğrenme amacı olur. İletişim becerisinin öğrenilmesi çok genel-geçer bir amaçtır. Ancak bundan daha zor olan ilkokul birinci sınıf öğrencileri için okuma öğretmenin bir çok ikinci ve üçüncü vb. derecelerden amaçlar çıkarabilmesidir. Bütün genel ve soyut amaçlardan okuma-yazma öğretiminin soyut amaçlarını ortaya koymak program geliştirme uzmanlarını bu konuda daha fazla çaba harcamaya yöneltmiştir. Gestalt Psikolojisinden sonra davranışçı psikoloji de bu yolla ilkokuma-yazma öğretiminde etkili olmaya başlamıştır. Davranışçı öğrenme görüşlerinin etkisi altında öğrenme ve öğretme amaçlarının işleme dönüştürebilecek hale getirilmesi problemi karşımıza çıkar. Kısaca kontrol edilebilir. Son bir davranış biçiminde öğrenilecek beceriler son davranış şeklinde mümkün olduğu kadar somut bir şekilde nasıl yazılabilir? konusu ortaya çıkar. Amaçlar bir mertebelenme göstermelidir, yani basitten daha karmaşık düşünce işlemlerine doğru yükselen hiyerarşik bir yapılanma olmalıdır. Bu görüş öğrenme ve öğretme olaylarının daha da rasyonelleşmesi eğilimiyle 1980’li yıllardan itibaren bilimsel çevrelerde ve öğrenme materyali hazırlayan kuruluşlardaki çalışmalarda açıkça görülebilir. Hatta ilkokuma-yazma öğretimi konusunda bazı üniversitelerde yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinde de aynı görüşün yansımalarını görmek mümkündür. Meselâ; ilkokuma-yazma öğretiminde harf-ses bilgisi, harf ve sesleri ayırabilme, farklılaştırma, genelleştirme vb. gibi nicelik olarak da kabul edilebilecek nitelikler öğretmenlerin yaptıkları öğretim plânlarında öğrenme amaçlarını yazarken daha çok yer kaplamaya ve yazılmaya başlandıklarını görebiliriz. Böylece ilkokuma-yazma öğretiminin amaçlarını sadece yazılı iletişim sağlamak şeklinde yazılmaktan vazgeçildiğini de görmek mümkündür. Öğrenme-öğretme amaçlarının işleme dönüştürülmesinde nitelik ve nicelik yönleri de vurgulanmalıdır. Meselâ; ilkokul birinci sınıf öğrencilerinden ilkokuma-yazma öğretimi döneminde şu tür nitelikleri kazanmaları istenebilir: 1)Değişik puntolarda yazılsalarda benzer kelimeleri ayırt etme ve tanıma 2)Farklı kelime çeşitlerinden 150-200 kelimeyi öğrenme ve tekrar tanıma 3)Yazılı kelimelerle konuşulan kelimeler arasında ilişki kurabilme 4)Kelimeler ve metinleri şekillerle ilişkilendirebilme 5)Kelimelerin anlamını tanıma ve farklı anlam ilişkilerinde okuyabilme 6)Farklı kelimelerdeki benzer harf ve harf gruplarını okuyarak ilgili sesleri çıkarabilme 7)Büyük veya küçük puntolarla yazılsalar da harfleri tanıma ve seslerini çıkarabilme 8)Öğrenilen kelimelerin harf sıralarını doğru olarak öğrenme Bu amaçla ilkokuma-yazma öğretiminin en genel öğrenme-öğretme amaçlarıdır. Dolayısıyla bu amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığını belirlemek çok zordur. İlkokuma-yazma öğretiminde program geliştirme uzmanları okuma alanına ait benzeri amaçlar ortaya koyabilirler. Ancak öğrencilerin okuma öğrenmede ilerlemeleri aşağıdaki kriterlere göre niceliksel olarak da araştırılabilir. Böylece öğretmenlerin öğrencilerinin okuma alanına ait davranışlarını gözlemeleri de daha kolay olur. Bir fikir vermek amacıyla bu kriterler aşağıya çıkarılmıştır. 1)“Doğru okuma. Öğrencilere okuma alıştırmaları yaptırılarak kolayca kontrol edilebilir. 2)Akıcı okuma. Çocukların metni okurken metinde anlamlı olarak okuduğu kelimelerin yüzdesi bulunarak belirlenebilir. 3)Okuma hızı. Öğrencilerin bir dakikada okuyabildiği kelime veya hecelerin miktarı veya bir saatte okuduğu sayfalar bulunarak belirlenebilir. 4)Anlayarak okuma. Verilen bir okuma parçası veya metinle ilgili olarak sorulan sorularda doğru cevaplandırılan soruların yüzdesi bulunarak hesaplanabilir. 5)Okumaya ilgi. Çocuğun her hafta serbest olarak okuduğu kitap veya sayfa miktarı sayısı. 6)Son olarak anlamlı okumada aşamalı olarak karşılaşılabilecek zorluklar da şunlar olabilir: (1)Metindeki kelimeleri anlama (2)Metni tekrar oluşturabilme (yapılaştırma) (3)Metinden sonuçlar çıkarabilme (4)Metni çözümleyebilme (5)Farklı metinleri birleştirebilme (6)Metin veya metin gruplarını değerlendirebilme”(2) SONUÇ Okuma amaçlarının genel ve özel amaçlar şeklinde nitelik ve nicelik olarak da ayrılabilmesi okuma alanında program geliştirme çalışmalarında daima göz önüne alınması gereken bir problemdir. Amaçların bireysel plânda bilişsel, duyuşsal, psiko-motor şeklinde gruplandırılmasının ortaya çıkardığı problemlerin bir kısmı da böylece ortadan kaldırılabilir.Çünkü bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor şeklinde gruplandırılarak yapılan amaç belirlemesi psikolojik bir belirlemedir. Okumanın sadece psikolojik yönüne ağırlık vermek yanlış bir tavırdır. İlkokuma-yazma müfredatındaki amaçlar sadece psikolojik amaçlarla sınırlı kalamaz. Bu takdirde okuma alanındaki araştırmalar bu tavırdan zarar görebilir. Okumanın sosyolojik, antropolojik, felsefî, dil bilimsel ve siyasî otorite bakımından da amaçları olduğu gözardı edilemez. Yine okumada amaçlar meselesi okuma öğretiminin metot yönünü de inkâr etmeden okuma öğretiminde metot araştırmalarına da yol göstermeye çalışılmalıdır. Bunun sonucunda bir çok birinci sınıf öğrencisi okuma alanında olumsuz tecrübe yapmaktan kurtulmuş olacaktır. İlkokul birinci sınıf öğretmenlerinin uygulamalarında da amaçlarla metotları birbirine karıştırmamaları gerekmektedir. Birinci sınıf öğretmenleri çocukların özelliklerine göre bir metot uygulayabilmelidir. Yani ilkokuma-yazma öğretim metotları şeklindeki zıtlaşmalardan kurtarılmalıdır. Okuma olayının Gestalt Psikolojisi ve Davranışçı Öğrenme Görüşlerinin etrafında yapılan tartışmalardan tamamen uzak daha bilimsel bir tarzda açıklanması, bu konuda tarafgir olunmaması, konunun objektif olarak değerlendirilmesi konuyla ilgili gelecekteki araştırmaların daha doğru yapılmasını sağlayacaktır. Bu konuda İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin İngilizce bilmeyenlere İngilizce okuma-yazmayı öğretme çabalarındaki örnekler yol gösterici olabilir. Bu ülkeler okuma-yazma öğretecek elemanlara uygulayabilecekleri metotları öğretmekte, uygulamada onları serbest bırakmaktalar. Sonuç olarak öğretmen plân yaparken ilkokuma-yazma döneminde okuma dersi ile ilgili amaçları ve hedef davranışları programın çok farklı bölümlerinde bulup çıkarmak zorunda kalacaktır. Dolayısıyla ilkokuma-yazma öğretimi için böyle bir durum öğretmen için zaman ve emek kaybıdır. Bu sebeple birbiriyle ilgili ve aynı etkinlikler için amaçların Türkçe öğretimi başlığı altında toplanması ne 6 yaş grubu ne ifade ve beceri dersleri gibi başlıklar altında olmaması, program bütünlüğü açısından da önem taşımaktadır. Ayrıca hedef davranışlarında aynı bölüm içinde yer alması öğretmenlerimize kolaylıklar sağlayacaktır. 1960’larda başlayan program geliştirme çabalarının sonucu 1980’li yıllarda Türkçe öğretimini etkilemiş, fakat bazı yerde genel, bazı yerlerde özel, bazı yerlerde ise öğrencilere kazandırılacak davranış amaçları olarak bir amaç kargaşasına yol açılmış gibidir. 1986 yılında basılan“Türkçe Eğitimi ve Öğretimi Kılavuzu”nda da ilkokuma-yazma dersinin amaçları 14 maddede toplanmış, plân yaparken hedef davranış yerine sadece hedefler belirlenmiş, dersin işlenişi “işlem basamakları” olarak belirlendiğinden bir kavram kargaşası ortaya çıkmıştır. Ancak, işlem basamaklarındaki davranış sıralarının nasıl belirlendiği belirtilmemiştir. Öğretmene göre, işlem basamakları farklılık gösterebilir. Türkçe Eğitimi ve Öğretimi Kılavuzunun 100 sayfası ilkokuma-yazmaya ayrılmıştır ki, bu kılavuzda plân örneği yoktur.(3) “Türkçe Programı ve Öğretimi” adlı eserde de örnek günlük ders plânı örneklerinde hedef davranışlar bölümü, plânın yarısından çoğunu kapsamaktadır. (4)Böyle bir durum ise, öğretmen için çok zaman kaybı olacağından plânın uygulanabilirliğini ve öğretmenin yaratıcılığını sınırlandırıcı olabilir.“Türkçe Öğretimi” adlı eserde de amaçlar temel amaçlar başlığı altında toplanmıştır. Burada da amaçlar fiilimsilerle yazılmıştır. (5)“Okuma ve Dinleme Öğretimi” bölümünde ise okuma çalışmalarının amacı yine mastar eki yerine fiilimsilerle yazılmıştır. Görüldüğü gibi birinci sınıfta ilkokuma-yazma öğretimi yapacak olan bir öğretmenin karşısına birçok problem çıkmakta, takip edeceği ve taklit edeceği örnekler ne programlarda ne de Türkçe Eğitimi ile ilgili kitaplarda bir bütünlük göstermektedir. Hatta bazıları öğretmenin zihnini karıştırıcı bir özellik taşımaktadır.
Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul, Neşe, bilgi yuvası. Güzel kitaplar burada, Bir çok arkadaş burada, İnsan nasıl sevinmez, Böyle yerde okur da ? Senin çatın altında Girmez kötü duygular, Bilgi giren yerlerde Kalmaz artık kaygılar. Her yerden daha güzel Bizim için burası, Okul, sevgili okul Neşe, bilgi yuvası !
Rakım ÇALAPALA
İLKÖĞRETİM HAFTASI
Yüzyıllarca susadık, Okumaya yazmaya Bütün dünya koşarken, Biz kalmışız pek yaya. Köylerimiz okulsuz, Şehirler okulsuzmuş. Anadolu bakımsız, Anavatan yolsuzmuş. Atatürk bir gün çıkıp, Milleti kurtarmasa, Yüzyıllar aynı gider, Biter miydi bu tasa ? Büyük bir ulus için, Geri kalmak ne acı… İlköğretim Haftası, Bir savaş başlangıcı.
İ.Hakkı TALAS
SINIFTA
Sınıf kendi evimiz, Tertemiz tutmalıyız. Çamurlanmasın yerler, Sonra bize ne derler. Açık kalsın pencere, Kağıt atmayın yere, Ya öğretmen girerse, Ne ayıp size derse ? Tahtayı kirletmeyin, Duvarı pisletmeyin, Herkes bizi kıskansın, Üçüncü sınıf sansın. Çocuklar uslu durun, Rahat rahat oturun, Kimse sevmez haşarı Kavgacı çocukları!…
-Seven bir kadın için sevdigi erkeğin yüzü, ona tıpkı denizin denizciye gorundugu gibi görünür. HONORE DE BALZAC
– Bir kadın, eğer bir erkek onun eline düşmeden once kucağına düşebilseydi daha cazibeli olurdu. AMBROSE BIERCE
-Modası hiç geçmeyen birkaç şeyden biri de dişi bir kadındır. RALSTON -Tanrı, kadınları Ağzı laf yapan yakışıklı erkeklerden korusun. HONORE DE BALZAC
-Kadınların erdemi, erkegin en buyuk keşfidir. CORNELIA OTIS SKINNER -Bir kadına güzel oldugunu söylemeyin, ona baska bir kadının onun gibi olamadığını söyleyin ve göreceksiniz ki bütün kapılar size açılacak.JULES RENARD
Güzel bir kadın, görenleri kibarca Çıldırtan bir resim gibidir. RALPH WALDO EMERSON Zeki bir kadın hazinedir. Güzel ve zeki bir kadın güçtür. GEORGE MEREDITH
-Bir kadının yüzündeki ifade, üzerindeki giysiden çok daha önemlidir.DALE CARNEGIE – Bir kadın için şöyle bir bakılmak bile gözden kaçırılmaktan daha iyidir. MAE WEST
Eger bir kadin yeterince hirsli, kararlı ve yetenekliyse, yapamayacagi hic bir sey yoktur. HELEN LAWRENSON Dünya kadınsız varolamaz. Gelecek bizim elimizde. JOAN COLLINS
-Kadınlar bütün dünyada ikinci sınıf yaratık olarak görülürler ama dünyayı bir arada tutanlarda onlardır. PAM BROWN
– Kadınlar insanlara daha yumuşak davranır. Biz insanlara çocuk eldivenleriyle dokunuruz. SHIRLEY CAESAR
-Kadınlar başarılarını elde ettikleri zenginliklerle degil, çevrelerinde biriktirdikleri sevgiyle ölçerler.LINDA MCFARLANE
-Kadınlar omuz omuza sıralandıklarında aradan kimse gecemez. LINDA MCFARLANE
– Kahraman erkekler nasıl da yakıp yıktılar. Kahraman kadinlar nasil da hayata döndürdüler. PAMELA DUGDALE – Kadın tam bir dairedir. İçinde yaratma, besleme ve dönüştürme güçleri vardır.. DIANE MARIECHILD
Tugbam sitesinde en güzel Sınıf İle İlgili Özlü Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Sınıf İle İlgili Özlü Sözler Sınıf İle İlgili Özlü Sözler,
Kitapların gayesi insanlara dürüst, terbiyeli ve çalışkan olmayı öğretmektedir. John K. Beangese
Yapma ve yaratmanın yolu daima kütüphanelerden geçer. R. Necdet Evrimer Yetişen zekaları kitaplarla beslemeyen milletler bir gün yıkılmaya mahkumdurlar. Ovidus
Bir an bilgiyle meşgul olmak, bir an kitaba, yazıya bakmak altmış yıl ibadet etmekten hayırlıdır. Hz. Muhammet
Okuma ihtiyacı barut gibidir. Bir kere tutuşunca artık sönmez. Victor Hugo
Bugünün gerçek üniversitesi kütüphanelerdir. Thomas Carlyle
İyiliğe gücün yetmezse bari kötülük işleme. Feridüddin Attar
Ne kadar okursan oku, bilgine yaraşır biçimde davranmazsan cahilsin. Sâdi-i Şirazi
Bütün bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir. Sokrat
Hayatınızı seviyorsanız, zamanınızı boşa geçirmeyiniz. Çünkü zaman hayatın tâ kendisidir. Benjamin Franklin
İlim servetten üstündür. Çünkü; serveti sen korursun oysa ilim seni korur. Hz. Ali
Doğruluk kutup yıldızı gibi yerinde durur. Geri kalan her şey onun etrafında döner. Japon Atasözü
İyilik yap ,denize at; balık bilmezse Hâlik bilir. Türk Atasözü
Bilim, alçakta kalanları yükseltir, bilgisizlik de yüksektekileri alçaltır. Hz. Ali Çalışmak hayat, düşünmek ışıktır. Victor Hugo
İnsanın cahil olduğunu bilmesi , ilimle atılmış bir adımdır. Benjamin Disraelli
İlim iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir. Aristo
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır. Hz. Mevlâna
Akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam başkalarının aklını da kullanır. Bernard Show
Gayesi küçük olan insan, büyük olamaz. Selim Gündüzalp
Öğretmenler, yıllar sonra ödülünü alırlar. Atatürk
Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleridir. Hz. Ömer
Eğitimin kökleri acı, meyveleri tatlıdır. Aristo
Kimsenin düşüncesine ve vicdanına egemen olunmaz . Atatürk
Bilgi; büyük adamı alçak gönüllü yapar,normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir. Brigitte
Yarınlar bugün rahatlarına kıyabilenlerindir. Nurullah Ataç
Bilgiye karşı duyduğumuz ilgi, öyle bir susuzluğa benzer ki; içtikçe daha fazla susarız. Sterre
İyi bir kitap, düşünen insana hayat veren kandır. Milton
Eliniz, kolunuz ve fikriniz sağlam oldukça bu dünyada yenemeyeceğiniz zorluk yoktur. Kâzım Karabekir.
Yiğitlik intikam almak değil, tahammül göstermektir. Shakespeare
Yaşamak demek, faaliyet demektir. Atatürk
Elinden geleni yapmadığın müddetçe, umduğunu bulamadığından şikayette haksızsın. Cenap Şehabettin
İki şey vardır; insanların çoğu onların değerini bilmezler. Sıhhat ve boş vakit. Hadis-i Şerif
Yükselmenin en alçakçası, zayıfların sırtına basarak yükselmektir. Schiller
Okuma zevkini kazanmayan kişinin eğitimi yarıda kalmış demektir. P. Pecaut
Kitap okuyanla okumayan arasındaki fark ölülerle diriler arasındaki fark kadar derindir. Aristo
İyi dostluk temiz hesaplarla kurulur. Balzac
İyiliğinize inanılmasını istiyorsanız ondan hiç bahsetmeyiniz B. Pascal
Sabır kuvvetin bir başka adıdır. F. B. Browdingo
Ayakkabım yok diye üzülüyordum, ayakları olmayan bir çocuk görene kadar. Anatole France
Basit düşünceli adam yanındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır. La Rochefaucauld
Başkalarının izinde yürüyen iz bırakamaz. Joan Branman
Bütün kötülüklerin başı fena arkadaştır. İmam-ı Gazali
Mal cimrilerde, silah korkaklarda karar da zayıflarda olursa işler bozulur. Hz. Ebu Bekir
Bilmiyorum demek ilmin yarısıdır. İbrahim Hakkı Hz.
Sırrımı sakalım dahi bilse onu keser atardım. Fatih Sultan Mehmet
Büyük başarıların sahipleri küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir. Schiller
Ben bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan akıllıyım. Sokrates
Herkes yanlış yapar ama ahmaklar yanlışlarında direnirler. Çiçero
Her bildiğini söyleme ama ; her söylediğini bil. A. Claidus
Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez. La Fontaigne
Dört şey geri gelmez; söylenen söz, atılan ok, geçen zaman ve kaçırılan fırsat. Ömer İbn-i El Hattab
Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. Hz. Ali
Hayat merdivenlerini çıkarken insanlara iyi davranalım, çünkü inerken aynı insanlarla karşılaşacağız. Cenap Şehabettin
Kötü insanlar yemek ve içmek için yaşarlar. İyi insanlar ise yaşamak için yerler ve içerler. Socrates
En yükseğe erişmek için en aşağıdan başlamak gerekir. Syrus
Şurada burada güçlü adımlarla dolaşmaktansa, doğru yolda sekerek yürümek iyidir. Agustinus
Kusursuz arkadaş aramak dost edinmeyi istememek demektir. De Sacy
İnsanlar yanlış yapabilirler, ancak; büyük insanlar yanlışlarını anlarlar. Ferdinand Van Kotzebue
Nankörlük sevginin mezarıdır. La Rochefoucald
Terbiyenin kökü acı ise meyveleri tatlıdır. Aristo
Tartışmayı bilmeyenler kavga ederler. Türk Sözü
Korkunun kaynağı daima cehalettir. Emerson
Başıboşluk sersemlerin tatilidir. Chesterfield
Sabır acıdır ama tatlı bir meyvesi vardır. Sadi
Günün her saatini dün olduğundan daha iyi olabilmek için kullanmalısın. Victor Pauchel
Dünyanın en yoksul insanı paradan başka hiçbir şeyi olmayandır. Schabehaur