Öğlen uyksu uyuyarak hem yaratıcı zekanızı geliştirin hem de kalp krizi riskinizi azaltın.
Gün ortasında 20-120 dakika kestirmek hem zekayı açıyor, hem de kalp krizi, felç ve diyabet riskini düşürüyor. Ama en ideal şekerleme süresi 45 dakika…
ABD’nin saygın gazetelerinden Boston Globe, öğle uykusunun yararlarını masaya yatırdı. Araştırmalara göre gün ortasında kısa bir uyku çekmek hem zekayı, hem de sağlığı olumlu etkiliyor. Şekerleme kişiyi yaratıcı, üretken ve mutlu kılıyor.
Bir saat kestirmek bile uyanık ve tetikte kalma süresini 10 saat uzatabiliyor. Harvard Üniversitesi araştırmasına göre günde 45 dakika kestirmek, öğrenmeyi ve hafızayı geliştiriyor. Öğle uykusu, stresi azaltıyor, kalp krizi, felç, diyabet ve obezite riskini düşürüyor. Şekerleme yapacağını bilmek bile tansiyonu düşürmeye yetiyor. Memelilerin çoğu, günde birkaç kez uyuyor. İnsanlar ise bir tek gece uykusu ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ancak biyolojik saatimiz, her gün sabaha karşı 02:00 ile 04:00 ve öğleden sonra 13:00 ile 15:00 arasında uyuklamamıza neden oluyor.
Ne kadar kestirmeli?
* 20 dakika: Daha dinç uyanmak için uyumadan önce bir fincan kahve için. 20 dakikalık uyku duyuları güçlendiriyor.
* 45 dakika: En ideal öğle uykusu süresi. Bu uyku, yaratıcı düşünceyi geliştiriyor. Uyandıktan sonra çalışmanız gerekiyorsa 45 dakikadan fazla kestirmeyin.
* 90 dakika: Eğer gece uyuyamadıysanız, gün ortasında 90 dakika kestirmek, uykuyu telafi ediyor.
* 120 dakika: En derin uyku. Aklı boşaltıyor, hafızayı düzenliyor.
kalp hızının artması kalp ritim bozukluğu belirtileri kalp ritim bozukluğu nedenleri Normal Kalp Ritmi
Bir kalp atışı, vücudun geri kalan kısmına kan pompalayan iki ventrikülün (karıncığın) kasılmasını içerir. İki ventrikülün (karıncığın) kasılmasını, ventrikülleri (karıncıklar) kanla ‘ dolduran iki atriyumun (kulakçığın) kasılması takip eder. Normalde kalp, düzenli bir şekilde dakikada 60 ila 100 kez atar.
Her bir normal kalp atışı, sinotriyal (SA) düğüm olarak adlandı¬rılan küçük bir grup uzmanlaşmış kas hücresi grubunda başlayan bir elektriksel uyarı tarafından başlatılır. Kalbin doğal uyarı kaynağı (pacemaker) olan SA düğümü, sağ atriyumun (kulakçığın) duvarında bulunur.
SA düğümünden gelen sinyal, hızla kalbin iki küçük üst odacığına (atriyumlara (kulakçıklara) gider ve kasılmalarına neden olur. Sonra sinyal, başka bir uzmanlaşmış hücre demetine, atriyoventriküler (AV) düğüme, ve oradan da dal bloğu olarak adlandırılan özel yollar aracılığıyla ventriküllere (karıncıklara) gider. Sinyal, ventriküllere (karıncıklara) ulaştıktan çok kısa bir süre sonra (ventıiküllerin (karıncıkların) kan ile dolacak yeterli zamanı olduktan sonra) ventriküllerin (karıncıkların) kasılmasına neden olur.
Kalbin, vücudun daha fazla oksijene olan gereksinimini karşılamak ve daha fazla atık maddeden kurtulmak için egzersiz ya da duygusal endişe esnasında hızlanması normaldir. Ateş, anemi, aşın faaliyet gösteren bir tiroid bezi ve bazı maddeler (dekonjestanlar (burun tıkanıklığını giderici ilaçlar), kafein, amfetaminler ve kokain gibi) de kalbin normalden daha hızlı bir şekilde pompalama yapmasına neden olabilir.
Kalp ritmi anormallikleri (bozuklukları), kalbin elektrik sisteminde bir normal fonksiyonu yerine getirememe söz konusu olduğunda meydana gelir. Hafiften yaşamı tehdit ediciye kadar farklılık gösteren ritim anormallikleri (bozuklukları), atriyumlann (kulakçıkların) ya da ventriiküllerin (karıncıkların) düzenli kasılmasını değiştirebilir.
Kalp Kapakçığı Ameliyatı Sonrası Yaşananlar Kalp Kapakçığı Ameliyatı Sonrası Neler Olur kalp ameliyatı sonrası yaşam
Her kalp ameliyatı aynı değildir. Koroner bypass, mitral kapak, aort kapak, anevrizma ve büyük damar ameliyatları gibi bir çok ameliyatın iyileşme süreci birbirinden farklılık gösterir. Tüm bu farklılıklara rağmen ameliyat sonrası dönem için bazı genellemeler yapılabilir.
Kalp ameliyatı geçirdiniz ve bundan sonra ev yaşamınıza ge ri dönüyorsunuz. Kendinizi hastanede daha güvende hissedebilir, bu nedenle evde karşılaşabileceğiniz sorunlar için endişe duyuyor olabilirsiniz. Ancak ameliyattan sonraki dönemde en hızlı iyileşeceğiniz yer, eviniz. İyileşmeniz hızlandıkça daha önce keyifle yaptığınız aktivitelere dönüş süreniz de kısalacak. Ameliyat sonrasında her geçen gün kendinizi daha iyi ve daha güçlü hissedeceksiniz. Bunun için sabırlı olun. Birçok insan kalp ameliyatı sonrasında sinirli, gergin veya depresif olabiliyor. Eğer siz de aynı duygular içindeyseniz bunun geçici ve olağan bir durum olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Duygularınızı sevdiklerinizle paylaşmanız bu dönemi rahat ve çabuk atlatmanızı sağlayacak.
Yaşam alışkanlıklarınıza dikkat! Ameliyat sonrasında daha hızlı iyileşmek ve herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmamak için yaşam alışkanlıklarınızda bazı noktalara dikkat etmeniz gerekiyor:
Sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenin İlk haftalarda iştahsız olmanız son derece normal. İlk 1 ay sık sık ve küçük porsiyonlarla halinde beslenin. Diyabet hastalığınız ve tansiyonunuz yoksa, aşırıya kaçmadan her şeyi yiyebilirsiniz. Bol bol su içmeye özen gösterin. İlk 1 aydan sonra diyetisyeninizin önereceği ve kalp sağlığına uygun beslenmeye de her zaman özen gösterin.
Hareketleriniz kontrollü olsun İlk 2 ay hareketlerinizi kontrol altına almalısınız. Bunun nedeni ise ameliyat sırasında göğüs kemiğinizin kesilmiş olması. Çünkü yanlış hareketleriniz bu kemiğin kaynamasını geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Bunun için evdeki ilk gününüzü dinlenerek geçirin. Ancak bunu yatakta yatmaktan çok, koltukta oturup ayaklarınızı bir pufun üzerine uzatarak yapın. Omuz seviyesinin üzerindeki nesnelere uzanmayın. Eğilirken belinizden değil, dizinizden eğilin. Oturduğunuz yerden kalkarken kollarınız yerine bacak kaslarınızı kullanın. Yataktan kalkmak için sırt üstü yatarken yatağın kenarına doğru kayın. Dizlerinizi hafifçe büküp yavaşça yan tarafa doğru eğilin. Dirseğinizi kullanarak dikkatlice vücudunuzu yukarı doğru itin ve kolunuzun vücudunuzun diğer tarafında olmasını sağlayın. Bu sırada her iki bacağınızı yavaşça zemine doğru sallayın. Kısa bir süre oturun. Bu şekilde başınızın dönmesini engelleyebilirsiniz. İlk 2 haftada günde 1 kez bir kat, daha sonraları ise giderek artan oranlarda merdiven çıkabilirsiniz. En az 1 ay süreyle 5 kilodan fazla ağırlık kaldırmamaya da dikkat edin.
İlaçlarınızı zamanında alın İlaçlarınızı düzenli ve zamanında alın. Eğer bir dozu almayı unutursanız bir sonraki sefer 2 doz birden almayın.
Her gün yürüyün Çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında, her gün düzenli olarak yürümeye çalışın. Yürüyüş parkurunuz yokuş değil, düz olsun. İlk ay yanınızda bir refakatçi bulunmasına dikkat edin. Yürüyüşler sırasında hızınızı yanınızdaki refakatçi ile nefes nefese kalmadan rahatça konuşabilecek bir tempoya ayarlayın. İlk haftalarda 15 dakikalık yürüyüşlere her hafta 5 dakika ilave edin. 2 ay sonunda, durmadan 45 dakika yürüyecek duruma gelmelisiniz.
Her sabah tartılın Her sabah aynı tartıda ve benzer kıyafetlerle düzenli olarak tartılın. Günlük 1-1.5 kilodan fazla oynama varsa, bundan mutlaka kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi haberdar edin.
Göğüs korsenizi 2 ay kullanın Göğüs korsenizi 2 ay boyunca kullanın. Özellikle öksürürken ve hapşırırken korsenizin önünü ellerinizle birleştirin. Emboli engelleyici çoraplarınızı gündüz sürekli giyin. Çoraplarınızı gece yatarken çıkartabilirsiniz. Ancak sabah yataktan kalkmadan önce giymeyi unutmayın.
Her gün banyo yapın Her gün düzenli olarak parfümsüz bir sabun kullanarak duş alın. Ilık suyla yıkanın, sıcak sudan kaçının. Duş alırken suyun sırtınızdan gelmesine dikkat edin. Yaralarınız tamamen iyileşinceye ve kabuklarınız kayboluncaya kadar (ki bu genellikle 2-4 hafta sürer) küveti doldurup içine girmeyin. İlk 1 ay duş yaparken yanınızda birisinin yardım amaçlı bulunması yararlı olacak.
İlk 2 ay araba kullanmayın İlk 2 ay araba kullanmayın. Bu süre içinde arka koltukta oturun. Uzun yolculuklardan kaçının ve 1 saati aşan yolculuklarda ayaklarınızı uzatın. Yolculuğa çıkmadan önce çoraplarınızı mutlaka giyin.
Solunum egzersizlerine devam edin Size verilen solunum egzersiz cihazını evde de kullanın. Bu cihazla her gün 6-7 kez ve her seferinde 10-15 üfleme yapın. Üflemeler arasında dinlenin. Dikkatli olun, çok sık üflemeler baş dönmesi ve göz kararmasına yol açabilir. İstirahat halinde gelen veya eforla gelip geçmeyen, uykudan uyandıran ve oturup nefes almaya zorlayan nefes darlığı durumunda kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi veya doktorunuzu arayın.
Cinsel ilişkide dikkatli olun Ameliyattan 2 hafta sonra cinsel aktiviteye başlayabilirsiniz. Ancak kollarınıza ve göğsünüze yük bindirecek pozisyonlardan kaçının. Aşağıdaki bulgulardan herhangi birinin varlığında doktorunuza danışın: İlişkiden sonra 5 dakikadan uzun süren hızlı kalp atışı ve nefes darlığı İlişki sırasında veya sonrasında göğüs ağrısı İlişkinin ertesi günü aşırı yorgunluk hissi
0 – 1 yaş arası dk 120 – 140 1 – 3 yaş arası dk 90 – 120 3 – 7 yaş arası dk 90 – 100 7 – 20 yaş arası dk 80 – 90 20 yaşından sonra dk 60 – 80 arasında değişir.
Her yaş grubunda; normal atışın 1 fazlası kalbin hızlı attığını gösterir.
Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.
Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.
İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.
Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz
Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız
İklim ve Kalp Sağlığı
Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır. Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..
Sağlıklı bir şekilde Kilo Almak Sağlıklı bir şekilde Kilo Almanın Yolları
Aşağıdaki tavsiyeler kilo almak ya da kaybettiği kiloları geri almak isteyenler tarafından uygulanabilir. Kişisel ihtiyaçlarınız için bunların bir kısmını değiştirmeniz gerekebilir. Uzmanınıza ya da diyetisyeninize bu konuyu danışabilirsiniz. Normalde bir günde tükettiğiniz kaloriden 500 kalori daha fazla tüketerek başlayabilirsiniz. Bazı kişilerin ekstradan yaklaşık 1000 kalori tüketmesi gerekebilir. Gıdaların ambalajındaki besin tablosuna bakarak yiyeceklerin ne kadar kalori içerdiğini öğrenebilirsiniz. Gün içinde fırsat buldukça bir şeyler atıştırın. Genellikle yüksek kalori içeren gıdaları tüketin. Öğünlerde normal porsiyondan daha fazlasını yemeyi deneyin. Eğer iştahsızsanız yüksek kalorili ama küçük porsiyonlu gıdaları daha sık tüketmeye çalışın. Yağdaki kalori diğer bütün yiyeceklerdekinden daha fazladır: 1 çay kaşığı yağ 45 kalori içerir. Diyetinize; bitkisel yağlar (kanola yağı, zeytin yağı ve yerfıstığı yağı), yumuşak margarinler (trans yağ içermeyenleri tercih etmelisiniz), fıstık ezmesi (yemeden önce karıştırılması gereken çeşidini tercih edin) ve avokado eklemek fazla yemek yemeden kalori alabilmenizi sağlar. Doymuş yağlardan sakının. Tüm yağ türleri aynı seviyede yağ içermelerine rağmen doymuş yağlar kolestrolünüzü ve diğer zararlı kan yağlarınızı yükseltirler.Yüksek doymuş yağ oranına sahip gıdalar şunlardır: günlük süt ürünlerinin tümü, tavuk derisi, sosis, ekşi krema, tereyağı, yağlı et, ve çeşitli işlenmiş atıştırmalık yiyecekler. Yüksek kalorili bir diyet uyguluyor olsanız bile bunu, tam tahıllar, meyve ve sebzeler gibi işlenmemiş karbonhidratlarla ve yağsız süt, derisi ayıklanmış kümes hayvanı eti, balık, yumurta beyazı, fasulye, yağsız biftek gibi yağsız protein ürünleriyle destekleyerek sağlıklı hale getirebilirsiniz.
250 gram kuru siyah üzüm içerisine 1 çay kaşığı kadar kına kına ile 1 tutam pelin otu ilave edilir.(Kına kına başka bir bitkidir, bildiğimiz kına değildir.) Bu karışım kıyma makinesinde çekilip 3 litre su içerisine karıştırılır. Ardından, yarı suyu gidinceye kadar bu kür kaynatılır. Tülbent ile bu kür süzülüp (süzülmüş üzüm suyu başka bir kaba alınır) kalan posası ikinci kez 3 litre su içerisine karıştırılır ve tekrar yarı suyu gidinceye kadar kaynatılır. Bu üzüm suyu da tülbent ile süzüldükten sonra ilk başta elde edilen üzüm suyu ile karıştırılır ve bu karışıma bir miktar şeker ilave edilir. Sabahtan ikindi vaktine değin bol bol bu üzüm küründen içilir. Su içilmemelidir, ikindiden sonra susuz kalınır. Akşamdan sonra bol bol yoğurt yenmelidir. Gece yarısı içine bal ilave edilmiş süt içilir. Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin kilo alma kürü günlük olarak hazırlanmalıdır. Sabahları ise kahvaltıda çay yerine sebze ve meyve suları içilmelidir.
Boy Uzatma Yolları Hakkında Bilgiler Boy Uzatma Yolları Nelerdir
Çocukluk döneminde tüketilen besinler boy uzunluğuna etki etmektedir. Bu sebeple aileler boy uzatma yöntemleri hakkında evlatları daha küçükken bilgilenmeye başlamaktadır.
Süt tüketiminin boyu uzattığı yönündeki kanı kısmen doğru olmakla birlikte süt içmenin doğrudan boy uzunluğu üzerinde etkisi olduğunu söylemek bireyi yanılgıya düşürecektir. Boy uzatma yolları arasında elbette ki gelişim döneminde süt tüketmek ve gerekli besinleri gerektiği miktarda almak bulunmaktadır.
Boy uzatma yolları arasında ortopedi ve özellikle travmataloji dalında oldukça sık kullanılan ‘İlizarov’ yöntemi yer alıyor. Bu yöntem ile doğum sırasında ya da sonradan ayak üzerindeki deformasyonlara çözümler üretilmekte ve boy uzatma konusunda yararlanılmaktadır. Uzmanlık gerektiren özel bir yöntem olan İlizarov yöntemi, boy uzatma yöntemleri arasında yer almaktadır ve alanında başarılı doktorlarca hastaya uygulanmalıdır.
Boy uzatma ameliyatlar gibi zahmetli yollara her zaman başvurmak durumunda kalmıyoruz. Elbette ki daha pratik yöntemler de mevcut ve bunlar da boy uzatma yolları arasında yer almaktadır.
Bir diğer yöntem ise kemik içerisine çivi yerleştirmek suretiyle boy uzatma yoluna gidilmesidir. Günlük olarak daha önceden belirlenen miktarda kemiklerde uzama sağlanıyor.
Boy uzatma yöntemleri arasında ayrıca belirtmek gerekirse televizyon ekranlarında da karşılaşabileceğiniz doğal besin takviyeleri yer alıyor. Fakat kemik dokunun oluşumunu tamamladığı yaşlardan sonra bu ürünlerin kullanımı pek de faydalı olamayabiliyor.
Boy kısalığı bazılarımız için büyük bir sorun olabilir Ama size vereceğimiz tarif sayesinde büyük değil çok küçük bir sorun haline gelecek boy kısalığı Sorun etmeyin kısa olmayı yaşamı sevin yaşamla olmayı , kompleks haline gelmesin boy kısalık sorununuz. Sizlere şifalı bitkilerle yardımcı olmaya çalışıyoruz..
1 tatlı kaşığı toz çemen otu diğer adıyla boy otu 1 çay kaşığı toz karabiber Bir miktar sızma zeytinyağı
Bir miktar zeytinyağına belirttiğimiz miktarlarda çemen otu ve karabiberi karıştırdıktan sonra 5 gün bekletin. Elde edilen yağ ile de eklem yerlerine, dizlerine, dirseklerine, topuklarına sürerek masaj yapın.
Akne;Yüzünüzü yıkadıktan sonra sonra günde iki kere ozonlanmış jeli uygulayın. Ozonlanmış jel yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.
Sporcu Ayakları;Temiz ve kuru ayağınıza günde 2,3 kere uygulayın.Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar. Çürükler; Ozonlu jeli çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.
Kesikler, yaralar;Ozonlu jel her türlü cilt yarası ve sıyrık için birebirdir. Çünkü mükemmel bir antiseptiktir. Çok hafiftir kesinlikle acı yapmaz, günde iki kez uygulayabilirsiniz..
Kepek ve kafa derisi problemleri;Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozonlu jeli saç derisine uygulayın.Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.
Egzema;Günde 2 kez derinizdeki etkilenmiş bölgelere uygulayın. Lipodermic banyo için 1 çay kaşığı ozonlu jeli suya katın.
Pişik;Pişik olan yerlere uygulayın. Acıyı ve yanmayı durdurmaya, iyileştirme yardımcı olur. İyileşene kadar günde 2 yada 3 kez uygulayın. Bebeğinizin banyosuna birkaç damla ozonlu jel katmayı unutmayın.
Baş ağrısı;Ağrıyan bölgenize 1-2 damla ozonlanmış jel ile masaj yapın.
Hemoroidler;Tahriş, kaşıntı ve ağrıyı azaltmak için anal bölgeye ozonlanmış jeli uygulayın. İyileşene dek günde 2-3 kez tekrarlayın.
Sinek ısırıkları ve arı sokmaları; Ozonlanmış jeli etkilenmiş bölgeye ovarak uygulayın. Kaşıntıyı çabucak yok eder. Bir antiseptik gibi davranır. Acıyı azaltmaya ve iyileştirmeye yardım eder. Kas Ağrıları; Spazm, kramp ve ağrıları iyileştirmek için etkilenmiş bölgeye yavaşça masaj yapın. Ozonlanmış jel özellikle sırt ağrıları ve boyun ağrıları için birebirdir.
Tırnak mantarı;Tırnağı mümkün olduğu kadar kesin. Sonra ozonlu jelle ovun. Mantar oksijen olan yerde yaşayamaz,Günde iki kez uygulayın.
Ter ;Ozonlu jel , hafif, çok etkili bir deodorant olarak kullanılabilir. Hassas koltukaltı dokularını tahriş etmez.
Güneş yanıkları;Ozonlanmış yağ güneş yanıklarından hemen kurtulmanızı sağlar.Kabarmaları engeller.
Çatlak Dudaklar;Ozonlu jeli dudaklara uygulayın.Çabuk ve kesin sonuç.
Burun Ameliyatı Nasıl Yapılır: Yapılacak işlem bir estetik ameliyat olduğu için ameliyat öncesi hastanın değişik açılardan fotoğrafları çekilir. Bu fotoğraflar üzerinde, geliştirilen bazı bilgisayar programlarıyla hastanın ameliyat sonrası hali de gösterilebilir. Ancak bunları sadece bir fikir versin diye kullanmak gerekir. Hiçbir zaman hastayı senin burnun böyle olacak şeklinde beklentiye sokmamak gerekir. Hastanında yapılacak işlemin bir ameliyat olduğunun farkında olması gerekir. Ameliyat lokal ya da genel anestezi altında yapılabilir. Ancak daha çok genel anestezi tercih edilmektedir. Ameliyatta yapılacak işlem burundaki şekil bozukluğuna göre değişir. Burun kanatlarını oluşturan kıkırdaklar, eşit şekilde ve burun kanatlarında çökmeye yol açmayacak şekilde çıkarılır. Diğer kıkırdaklarda da mevcut şekil bozukluğu değerlendirilerek düzeltmeler yapılır. Burun kemiği değişik yerlerden kırılarak şekil bozukluğuna yol açan kısmı çıkarılıp diğer kısımlarına uygun şekil verilir. Küçük çıkıntılar törpülenir. Çıkarılan kıkırdaklar veya bazen kemikler, cerrahın ameliyat sırasındaki kararları doğrultusunda çeşitli yerlere tekrar konarak destek sağlanır. Bazen burun içindeki bölmeyi oluşturan kıkırdak ta destek amacıyla kullanılır. Burnun kendi kıkırdak veya kemiklerinin yeterli veya uygun olmadığı durumlarda vücudun başka bölgelerinden faydalanılabilir. Bu amaçla kulak kıkırdakları, kaburga kıkırdakları veya leğen kemiği kullanılabilir. Amaliyatın sonunda burun içine tampon konur, burun dışına da alçı yapılır. Komplikasyon olmaması halinde hasta aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilir. Burun estetiği yapılırken burun içindeki deviasyon, et büyümesi gibi durumlarda düzeltilebilir.
Burun Ameliyatının Risk ve Komplikasyonları Nelerdir : Yapılan işlem estetik amaçlı da olsa önemli bir ameliyattır. Bu nedenle her ameliyatta olduğu gibi komplikasyonları olabilir. Üzerinde durulacak en önemli konulardan biri ameliyat sonrasında hastanın tatminidir. Ameliyat ne kadar başarılı geçerse geçsin, hastanın psikolojisi ve beklentileri önemlidir. Bu nedenle ameliyat öncesi hastanın beklentileri iyice öğrenilmeli, ameliyat hakkında ayrıntılı bilgi verilmelidir. Hastanın hayalindeki burnu oluşturmanın hiçte kolay olmadığı belirtilmelidir. Ameliyattan sonra ortaya çıkabilecek problemler olarak, düzeltilen kemik ve kıkırdaklarda yerinden kayma, burun şeklinin istenildiği gibi verilememiş olması, kanama sayılabilir.
Burun Ameliyatından Sonra Nelere Dikkat Edilmeldir: Hastanın ameliyattan sonra dikkat edeceği en önemli konu burnuna ve yüzüne bir darbe almamasıdır. Ameliyat sonrası hasta istediği gibi beslenebilir. Vücudunu yıkayabilir, saçlarını yıkarken de başını geriye atarak alçıya zarar vermemeye çalışmalıdır. Burun içine konan tamponlar 2. ya da 3. günde, alçı da genellikle 1 hafta sonra çıkarılır. Bazen ikinci bir alçı yapmak gerekebilir. Ameliyat sonrası burun sırtında, göz altlarında ve yüzde morarma ve ödem oluşur. Morluklar genellikle 10-15 günde azalır, ödem ise 2-3 haftada önemli kısmı yok olurken tamamen kaybolması 6 ay- 1sene sürebilir.
Ozon Yağının Faydaları nedir egzema, kesikler, yanıklar ve güneş yanıkları, mantar enfeksiyonları, bacak ülserleri, yatak yaraları, hemoroidler, arı sokmaları, böcek ısırıkları, akne gibi cilt kaynaklı rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca soğuk aldıysanız göğsünüze masaj da yapabilirsiniz.
Akne; Yüzünüzü yıkadıktan sonra sonra günde iki kere ozonlanmış jeli uygulayın. Ozonlanmış jel yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.
Sporcu Ayakları; Temiz ve kuru ayağınıza günde 2,3 kere uygulayın.Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar. Çürükler; Ozonlu jeli çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.
Kesikler, yaralar; Ozonlu jel her türlü cilt yarası ve sıyrık için birebirdir. Çünkü mükemmel bir antiseptiktir. Çok hafiftir kesinlikle acı yapmaz, günde iki kez uygulayabilirsiniz..
Kepek ve kafa derisi problemleri; Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozonlu jeli saç derisine uygulayın.Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.
Egzema; Günde 2 kez derinizdeki etkilenmiş bölgelere uygulayın. Lipodermic banyo için 1 çay kaşığı ozonlu jeli suya katın.
Pişik; Pişik olan yerlere uygulayın. Acıyı ve yanmayı durdurmaya, iyileştirme yardımcı olur. İyileşene kadar günde 2 yada 3 kez uygulayın. Bebeğinizin banyosuna birkaç damla ozonlu jel katmayı unutmayın.
Baş ağrısı; Ağrıyan bölgenize 1-2 damla ozonlanmış jel ile masaj yapın.
Hemoroidler; Tahriş, kaşıntı ve ağrıyı azaltmak için anal bölgeye ozonlanmış jeli uygulayın. İyileşene dek günde 2-3 kez tekrarlayın.
Sinek ısırıkları ve arı sokmaları; Ozonlanmış jeli etkilenmiş bölgeye ovarak uygulayın. Kaşıntıyı çabucak yok eder. Bir antiseptik gibi davranır. Acıyı azaltmaya ve iyileştirmeye yardım eder. Kas Ağrıları; Spazm, kramp ve ağrıları iyileştirmek için etkilenmiş bölgeye yavaşça masaj yapın. Ozonlanmış jel özellikle sırt ağrıları ve boyun ağrıları için birebirdir.
Tırnak mantarı; Tırnağı mümkün olduğu kadar kesin. Sonra ozonlu jelle ovun. Mantar oksijen olan yerde yaşayamaz,Günde iki kez uygulayın.
Ter ; Ozonlu jel , hafif, çok etkili bir deodorant olarak kullanılabilir. Hassas koltukaltı dokularını tahriş etmez.
Güneş yanıkları; Ozonlanmış yağ güneş yanıklarından hemen kurtulmanızı sağlar.Kabarmaları engeller.
Çatlak Dudaklar; Ozonlu jeli dudaklara uygulayın.Çabuk ve kesin sonuç.
Ozon Yağı nasıl Kullanılır Ozonlanmış yağı;pamukla yardımyalada sürebilirsiniz yada biraz elinize damlatarak uygulayabilirsiniz.. Ozonlanmış yağ masaj yoluyla uygulanabilir ve olumlu etkileri kısa sürede gözlenebilir.
Sıcak su içmek, insana tokluk hissi verdiği için zayıflamaya yardımcı oluyor. Soğuk su ise tam aksine iştah açıp daha çok yemek yemeye yol açıyor.
Soğuk su içmek ve hatta soğuk suda yüzmek, karnı acıktırarak daha çok yemek yenilmesine neden oluyor. İngiltere’de, soğuk suda yüzen ve spor yaptıktan sonra soğuk su içen kişiler üzerinde deneyler yapıldı. Araştırma sonucunda, bu kişilerin soğuk suda yüzerken daha sıcak suda yüzenlere oranla az kalori yaktığı belirlendi. Ayrıca, araştırmacılara göre; terli içilen soğuk su da sıcak suya oranla daha çok karın acıktırıyor. Sıcak su içmenin ise kişileri tok tutup zayıflattığını belirten uzmanlar, ”Zayıflamak isteyenler, sıcak su içmeli. Sıcak su, bağırsakları daha hızlı çalıştırırken fazla yağları da yakıyor” diyor. Yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır.
Su içmenin faydalarını bilmeyen yoktur. Peki su içmekten daha faydalı bir şey yok mu? Var! sıcak su içmek…
Sıcak su mide yüzeyinde kanda direkt olarak emilen birkaç maddeden biri. Beden suyu diğer bileşenlerden ayırmak zorunda kalmaz. Çinliler, 40 yaşından sonra oda sıcaklığından daha soğuk olan hiçbir şeyin bedene alınmaması gerektiğine inanırlar. Çünkü normal yaşlanma fiziksel değişimler getirir.
Sıcak su vücudu nasıl etkiler?
Kan damarları daha az elastik olur ve içindeki birikim nedeni ile çapı küçülebilir, bu nedenle yüksek kan basıncı oluşabilir ve kan dolaşımı problemleri ortaya çıkabilir.
Sindirim sistemi de daha az elastik olur, kabızlığa yol açar. Çinliler soğuk içip yemenin içsel organları daha çok büzdüğüne, problemleri daha da kötüleştirdiğine inanır.
Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı sıcak suda yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir. Sıcak su sistemimizi temizler.
Sıcak su neden yararlı?
-Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur. -İç organları ve kaburga kafesinin etrafındakı kasları gevşetir, daha derin nefes almanızı sağlar. -Mide asidi etkilerini rahatlatir ve asit reflu semptomlarini rahatlatir. -Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur. -Kabızlığı giderir.
Topuk çatlakları en sık rastlanan ayak problemlerinden biridir. Genellikle çift taraflıdır. Özellikle bayanlar için kozmetik olarak rahatsızlık verirken, bazen de ağrı problemine neden olurlar.
Topuk Çatlakları için
*Vazelin, Gripin
Hazırlanışı
Bir kutu vazelinin içine 2 adet Gripin,in içindeki tozu katıp karıştırın. Yatmadan önce ayaklarınıza iyice sürün. Çorabınızı giyip yatın.Sonuç mükemmel.
Ayak topuğunda oluşan çatlaklardan kurtulmak için bitkisel tedaviler..En sık rastlanan ayak problemlerinden biri topuk çatlaklarıdır hem görüntü hem de oluşturduğu ağrı yüzünden rahatsızlık verir.
Bazı durumlarda topuk çatlaması bakterilerin kolayca girmesine sebep olup ayakta kızarıklık, şişlik, ağrı ile seyreden bakteri enfeksiyonu oluşturur.
Vazelinin içine yağları karıştırın. Akşam yatmadan topuklarınıza sürüp, biraz yağı emdikten sonra da çorabınızı giyip yatın.
Ahmet Maranki’den Ayak Topuk Kremi
* 1 fincan vazelin kremi
*5 adet dövülmüş aspirin
*Yarım limon
Tüm Malzemeleri iyice karıştırın. Yarım kova suyun içerisine deniz tuzu, koyup, ayaklarınızı yarım saat bu suyun içerisinde bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra hazırladığınız karışımı ayağınıza sürün.
Anne karnındaki bebeğin alyuvarları farklıdır. Bu alyuvarların içerdikleri hemoglobin çeşidi, fetal hemoglobindir. (HbF)Yenidoğan bebeğin, anne karnındaki alyuvarlardan farklı alyuvarlara ihtiyacı vardır. Onun için doğar doğmaz bebeğin kanındaki alyuvarlar hızla yıkılmaya başlar ve yerine yeni hemoglobin (HbA) içeren alyuvarlar yapılır. Ancak, yıkılan alyuvarlardan bol miktarda sarılık maddesi(biluribin) üretilir.
Normalde biluribin karaciğerde işlenerek vücuttan atılacak hale getirilir. Bu kadar fazla üretilen biluribin bebeğin karaciğer kapasitesini aşar ve bebeğin kanında ve dokularında birikmeye başlar ve fizyolojik sarılık ortaya çıkar.Kaynakwh Diğer yandan yenidoğan bebekte, kan yapım hızı anne karnındakine göre oldukça yavaştır. Doğumu izleyen ilk birkaç gün içinde hemoglobin ve alyuvar yapım hızı süratle düşer. Kan yapım hızının düşük, ve alyuvarların yaşam süresinin kısmen kısa oluşu sonucu yaklaşık ikinci ayda hemoglobin değerleri en düşük düzeye ulaşır. (ortalama % 11 gr) bundan sonra yapım hızı artarak üçüncü ayda tekrar yükselir. Çocuklarda yaşa göre normal ortalama kan değerleri:
Suda çözünen vitaminler: B grubu ve C vitaminlerini kapsar. Bu vitaminler, isimlerini ilk keşfedildikleri zaman kullanılan test tüplerinin üzerindeki B ve C etiketlerinden almişlardır. Sonraları, B vitamini içeren test tüplerinin içinde birden çok vitamin içerdiği tespit edilmiş ve daha sonra B1, B2, vb. vitaminleri diye adlandırılmışlardır.
Suda çözünen vitaminler vücutta depolanmaz. Böbrek yoluyla atılır.
Alkollü içkilere kişinin tutkunluk derecesinde bağlı olması durumuna alkolizm denir. Alkolizm sorunu olan kişi ise alkolik olarak tanımlanır. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Anne ve babasında alkolizm sorunu olan çocuklarda alkolizm görülme oranı, ebeveyni alkol kullanmayanlara göre, daha yüksektir.
Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın psikolojik ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.
Yapılan klinik çalışmalarda bu zamana kadar ozon yağının boy uzattığına dair herhangi bir bulgu elde edilmemiştir. Ancak oldukça faydalı olan ozon yağının etkili olduğu rahatsızlıklar ve etkileri şöyledir:
OZONLANMIŞ YAĞIN ETKİLİ OLDUĞU RAHATSIZLIKLAR
Ozonlanmış yağ Avrupada yüzyılardır deri rahatsızlıklarını yatıştırmak ve tedavi etmek için kullanılmaktadır. Sır, ozonun çok saf zeytin yağıyla birleştirilmesindedir. Çünkü ozonlanmış yağın değişimleri çok hızlıdır ve etkisini birkaç günde gösterir.
Ozon, lezyonlardaki oksijen stoğunu arttırır. Yara tedavisini ilerletip hızlandırır. Bacteria, fungi , fotozoa gibi virüsleri yok eder. Bu mikroplar genellikle anaerobiktir. Oksijene aç ortamda gelişirler. Ozonla ( oksijenin çok aktif hali ) temas ettiklerinde hücre duvarları yok olur. Ozon bunu sağlıklı hücrelere ve dokulara zarar vermeden başarır.
Ozonlanmış yağ; egzema, kesikler, yanıklar ve güneş yanıkları, mantar enfeksiyonları, bacak ülserleri, yatak yaraları, hemoroidler, arı sokmaları, böcek ısırıkları, akne gibi cilt kaynaklı rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca soğuk aldıysanız göğsünüze masaj da yapabilirsiniz.
Akne; Yüzünüzü yıkadıktan sonra sonra günde iki kere ozonlanmış jeli uygulayın. Ozonlanmış jel yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.
Sporcu Ayakları; Temiz ve kuru ayağınıza günde 2,3 kere uygulayın.Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar. Çürükler; Ozonlu jeli çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.
Kesikler, yaralar; Ozonlu jel her türlü cilt yarası ve sıyrık için birebirdir. Çünkü mükemmel bir antiseptiktir. Çok hafiftir kesinlikle acı yapmaz, günde iki kez uygulayabilirsiniz..
Kepek ve kafa derisi problemleri; Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozonlu jeli saç derisine uygulayın.Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.
İyileşmeyen yaralar, (Diabetik Ayak Yaraları): Özellikle şeker hastalarında sebepsiz oluşan ve zor iyileşen yaraların iyileşme süreçlerini hızlandırmakta.
Kanser: Kanser hastalarının kemoterapiden gördükleri zararları azaltmakta hücre iyileşmesini, hücre yenilenmesini hızlandırmakta.
Kas, eklem ve Romatizmal hastalıklar: Büyük eklem romatizması, Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), eklem romatizması, kas yırtılması, kas gerilmesi gibi ağrılı hastalıklara sebep olan iltihapların iyileştirilmesinde.
Virüs kaynaklı hastalıklar: Virüslerin organizmalara verdiği zararlı etkilerin azaltılmasında ve giderilmesinde.
Böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesi: İdrar zorluğu, mesane iltihabi, sistit gibi idrar yolu ve böbrek enfeksiyonlarının iyileşme süreçlerinin hızlanmasında ve koruma amaçlı kullanımında. Cilt hastalıkları: Güneş yanıkları, cilt lekeleri, sivilce izleri, kırışıklıklar, cilt sarkmaları, sedef hastalığı, ürtiker, melenin yapı bozukluğu, ciltte renk farklılıkları ve cildin yenilenmesine ihtiyaç duyan her tip cilt hastalığında.
Göz hastalıkları: Görme bozuklukları, arpacık, göz iltihabi, kuru göz gibi tüm göz hastalıklarında.
Bağırsak hastalıkları: Tuvalete çıkma bozukluğu, bağırsak kanseri, kolit, tenya, kıl kurdu, solucan gibi parazitler ve tüm bağırsak fonksiyonlarının tedavisine destek olarak.
Nörolojik hastalıklar: Sinirsel hastalıklar, buna bağlı gelişen vücut fonksiyon aksaklıkları, kas yapısını bozan sinir hastalıklarında, kasların ve sinir sisteminin güçlenmesinde.
Yaşlılık: Yaşlanmaya bağlı hücre yenilenmesinin azalması durumunda, ciltte oluşan yaraların daha geç iyileştiği durumlarında, yaşlanmanın etkilerini azaltmakta.
Selülit: Oksijen seviyesinin artmasına bağlı olarak hücre metabolizmasının hızlanması ve hücrelerinin azalmasını sağlamakta, selülit görünümünü azaltmak ve yok etmekte. Kronik yorgunluk: Hücre yaşının ilerlemesi ve buna bağlı olarak gelişen kronik yorgunluk durumunda.
Stresle mücadele: Stresin neden olduğu kan damarlarının daralması durumunda, damarları gevşetmek ve neticede stresin yarattığı gerginlik etkisini azaltmakta.
Detoks: Zararlı alerjen ve toksinlerin vücuttan atılmasını sağlamakta.
Zeka geriliği: Beyin hücrelerinin yenilenmesini hızlandırmakta ve zeka fonksiyonlarını düzenlemekte.
Diş hastalıkları: Çürüklere neden olan bakterilerin öldürülmesinde, diş eti iltihabı gibi durumlarda iltihabı yok etmekte.
Cinsel rahatsızlıklar: Cinsel fonksiyonların düzenlenmesinde, cinsel organda oluşabilecek yaraların tedavisinde.
Özellikle ergenlik döneminde karşımıza çıkan sivilcelerin tedavisi için patatesten faydalanabilirsiniz.
Bir patatesin kabuklarını soyup dilimleyin. Sivilce olan bölgelerin üzerine koyup 30 dakika bekleyin. Yatar konumdayken patates bakımı yaparsanız düşmelerini engellersiniz.
Kırışıklar için Domates
Yüzünüzde kırışıkların oluşmasını engellemek için mutfaktaki malzemeleriniz yeterli. Biraz domates, saf zeytinyağı ve bal karışımı cildinizin sağlıkla parlamasını ve gerginleşmesini sağlar.
3 adet domatesin kabuklarını soyup mutfak robotuna alın. 1 yemek kaşığı bal ve 1 yemek kaşığı zeytinyağını domatesin üzerine ekleyin. Düşük ayarda çekip püre haline getirin. Yüz ve boyun bölgesine yuvarlak hareketlerle masaj yaparak sürün. 1 saat bekledikten sonra yüzünüzü durulayın ve kurulayın.
Cilt Yenileme için Süt Tozu
Cildinizi ölü hücrelerden arındırmak ve yenilenmiş bir görünüm kazandırmak için süt tozu ile bakım yapabilirsiniz.
Bir miktar süt tozunu birkaç damla suyla ıslatıp karıştırın. Yüz ve boyun bölgenize ovalayarak yedirin. Birkaç dakika bekledikten sonra durulayın ve kurulayın.
Elmanın kabukları da cilt yenileme için etkili bir yöntem. Meyve salatası hazırlarken soyduğunuz elma kabuklarını cildinize yapıştırın. 30 dakika bekleyin. Durulamanıza gerek yoktur.
Koyu Halkalar için Kuşburnu
Göz etrafındaki koyu halkalar güzelliğinizi gölgeler. Her gün kapatıcı kullanmak cildinizin nefes almasını engeller. Kuşburnu yağı ile koyu halkalardan kurtulabilirsiniz.
Kuşburnu yağını parmak uçlarınızla göz çevresine yedirerek sürün. Durulamayın ve bütün gece cildinizde kalmasını sağlayın. İçerden destekleme için günde 2 fincan taze demlenmiş kuşburnu çayı için.
Beyaz Dişler için Çilek
Sigara, çay ve kahve içmek dişlerinizin sararmasına yol açabilir. Dişlerinizin sağlığını korumak için sabah ve akşam mutlaka fırçalamanız gerekir.
Beyazlatma istiyorsanız; birkaç çileği mutfak robotundan geçirip püre haline getirin. Haftada üç kez dişlerinizi çilek püresiyle fırçalayın. Çileğin yıkayıcı özelliği olduğu için ağız kuruluğunu da önlemektir.
Ayasofya Müzesi Hakkında Ayasofya Müzesi tarihi Ayasofya Müzesi Hakkında Bilgi verir misiniz?
Ayasofya Müzesi İstanbul’da Bizans devrinden kalan en ünlü kilisedir. 1453’te Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u almasıyla camiye çevrilmiş, 1935’te müze oluncaya kadar bu amaçla kullanılmıştır. Büyük Kostantinos’un İstanbul’u imparatorluk merkezi haline getrip kenti yeni baştan ele alması sırasında bugünkü Ayasofya’nın yerinde bir kilise yaptırılmış, M.S.326 yıllarına rastlayan bu ilk yapıdan sonra M.S. 360’ta imparatorun oğlu Konstantinos küçük geldiği veya bir depremde yıkıldığı için yapıyı yeni baştan daha büyük olarak ele aldırmıştır. Büyük kilise (Megale Ekklesia) adıyle anılan ve bazilikal bir plan gösterdiği sanılan yapı V. yüzyıldan sonra daha çok Hagia Sophia adıyle tanınmış ve bu ad sonuna kadar yaşamıştır.
404 tarihinde bir ayaklanma sırasında yanan kilisenin yerine Theodosios II. devrinde 415’te yapılan yenisinin bazı kısımları bugünde görülmektedir. Bu yapının batı yüzünü süslediği anlaşılan sütunlu galeri ile narteks duvarlarını bir kısmı 1935 yılında yapılan kazılarla bugünkü Ayasofya’nın batı avlusunda ortaya çıkmıştır.
532 yılında çıkan yangından Ayasofya kurtulamamış, ayaklanmadan sonra Justinianos’un çağında ikinci bir örneği olmayacak büyüklükte ve özellikte bir yapı istemesi üzerine, devrin iki önemli mimarından Aydınlı Anthemios ile Miletoslu İsidoros sorumluluğu yüklenmişler, yangınların etkileyemeyeceği her türlü malzemenin en zengin şekilde kullanılacağı bir kilisenin yapımına girişmişler 537 tarihinde tamamlanan yapı, büyük bir açılış töreninden sonra imparatorun “Ey Süleyman seni geçtim” demesine sebep olacak kadar etkileyici olmuştu.
Zaman içerisinde birçok yangın ve deprem atlatan Ayasofya, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un Türkler tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiş ilk Cuma namazı burada kılınmıştı. Camiye çevrilmesi sırasında yapının ana çizgileri korunmuş, figürlü mozaiklere bile dokunulmamıştır. Bunlar ancak Kanuni devrinde badanayla örtülmüştür. Güneydoğudaki büyük dayanak duvarların Fatih devrinde yapıldığı, ayrıca tuğla minarenin eklendiği kabul edilir. Sultan İkinci Bayezid devrindeyse kuzeybatıdaki ince minare, Sultan İkinci Selim devrinde de Mimar Sinan tarafından batıdaki iki kalın minare eklenmiş ve yer yer dayanaklarla kuvvetlendirilmiştir. Mimar Sinan’ın yaptığı dayanaklar ve onarımlar yapının bugüne kadar ulaşabilmesini sağlamıştır.
Bu yapının çevresinde Bizans devrinden kalan ek yapılar vaftizhane ve hazine dairesidir. Bu ek yapılardan vaftizhane Osmanlı devrinde Sultan Mustafa ve İbrahim’in türbesi olmuş, Sultan İkinci Selim türbesi Mimar Sinan, Sultan Üçüncü Murad türbesi de Davut Ağa tarafından yapılmıştır. Ayrıca Sultan Üçüncü Mehmed’in kendi türbesi, bir okul binası, Sultan Birinci Mahmud döenminden özellikler taşıyan bir şadırvan ve imaret yapının çevresinde yer alır.
Ayasofya, birçok özelliğiyle uzun yıllar birçok mimarı etkilemiş, çeşitli devirlerde gördüğü ek ve onarımlarla bugünkü şeklini almış bir yapıdır. Mimari ve süsleme zenginliğinin yanı sıra her devirde eklenen efsaneleriyle de büyük bir geçmişi içinde saklamaktadır
İzmir Etnografya Müzesi, izmir etnografya müzesi hakkında bilgi, izmir etnografya müzesinde neler sergilenmektedir
Etnografya Müzesi İzmir
İzmir Etnografya Müzesi Binası, 19. yüzyılda Neoklasik tarzda, meyilli bir teras üzerine inşa edilmiştir. Bunun 1831 yılında ilkin hastane olarak (St Roch Hastanesi) kullanıldığı; 1845 yılında Fransızlar tarafından onarılarak fakir Hıristiyan aileleri için bir bakımevine dönüştürüldüğü bilinmektedir. Aynı bina daha sonra hıfzısıhha müessesesi ve sağlık müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılmıştır. 2 Aralık 1984 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na etnografya müzesi olarak düzenlenmek üzere devredilmiştir.
Etnografya Müzesinin Tarihsel Geçmişi ve Kuruluşu
İzmir’de etnografik eserler 29 Ekim 1978 tarihinden itibaren İzmir Atatürk ve Etnografya Müzesi’nin alt katında teşhir edilmekte idi. Daha sonra 1985-1987 yıllarında restore edilen eski sağlık müdürlüğü binası etnografya müzesi olarak hizmete sunulmuştur.
Etnografik eserler, depolarda teşhire sunulmayan diğer eserler ve çevre müze müdürlüklerinden devrolunan etnografik eserlerle birlikte teşhir ve tanzim edilmiştir.
Müze binası zemin kat üzerine üç katlı olarak inşa edilmiştir. 1. ve 2. katları teşhir salonları 3. kat depo, laboratuvar, fotoğraf stüdyosu ve büro olarak hizmete sunulmuştur.
Teşhirinde İzmir ve yöresinin 19. Yüzyıl’daki sosyal yaşamından kesitler verilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle, endüstrileşme ile birlikte bugün artık yok olmaya yüz tutmuş, tenekecilik, nalıncılık, çömlekçilik, gözboncukçuluğu, tahta baskıcılık, halı dokumacılığı, urgancılık, keçecilik ve seraciye gibi el sanatlarımız sergilenerek tanıtılmaktadır.
1. Kat Teşhiri: Sağda 1. bölümde: 19. Yüzyıl misafir odası, el işlemeleri, hamam takımları ile 2. bölümde: Gözboncuğu fırını ve örnekleri, İzmir İli’nin ilk Türk eczanesi (İttihat Eczanesi), keçecilik, nalıncık ve tenekecilik sergilenmiştir. İzmir’in meşhur şerbetçisi (Demirhindi) bu bölümde yaşadığı yüzyıldan ziyaretçilere teşhir edilmektedir. 3. bölümde: Menemen çömlek çarkı ve mamülleri, saraciye, deve ve deve güreşleri, halk oyunları, efe ve efe giysileri tanıtılmıştır. Salonların iç kısımlarında yer alan koridordaki gömme vitrinlerde para keseleri, sedef kakmalı eşyalar, cam ve el işlemeleri teşhir edilmiştir.
2. Kat Teşhiri: 1. bölümde: 19. yüzyıl gelin odası, gelinliklerin vitrini, oturma odası, sünnet odası ve mutfak malzemeleri, 2. bölümde: Ege Bölgesi gelin başları, kadın süs eşyaları, Osmanlı Devri sikkeleri, el yazması kitaplar ve yazı takımları teşhir edilmiştir.
Halit Rıfat Paşa Caddesi, 3. Konak Tel : (0232) 489 07 96
Pazartesi dışında her gün, kışın 08.30-12.30/13.30-17.30, yazın 08.30-17.30 saatlerinde ziyarete açıktır.
Kayseri Etnografya Müzesi kayseri Etnoğrafya Müzesi ve Güpgüpoğlu Konağı
Etnografya Müzesi Kayseri
1969 yılında Arkeolojik eserlerin Gültepe Mahallesindeki yeni yapılan binaya taşınmasından sonra, Hunat Hatun Medresesi’nin, restorasyon çalışmaları tamamlanıp 06 Mart 1983 tarihinde Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Daha sonra Bakanlık emirleri gereğince medrese boşaltılarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne teslim edilmiştir.
Güpgüpoğlu Konağı’nın doğusunda yer alan ve binaya sonradan ilave edilen selamlık bölümüne, etnografik eserler taşınmış, teşhir ve tanzim işlemleri tamamlandıktan sonra 18 Mayıs 1998 tarihinde Etnografya Müzesi ziyarete açılmıştır.
Müze, binanın ikinci katındadır ve taş basamaklı ahşap korkuluklu bir merdiven ile çıkılmaktadır. Odalar, orta hol çevresinde düzenlenmiştir. Holün kuzeyinde yarı açık bir köşk vardır.
Holün doğusundaki büyük odada cam, çini, ahşap ve madeni eserler, ikinci odaya giriş koridorunda, ateşli, kesici ve delici silahlar ile erkek kıyafetleri, ikinci küçük odada ise kadın süs eşyaları ile kadın kıyafetleri sergilenmektedir.
Holün güneyinde girişte yer alan büyük odada, İslam devletlerine ait sikkeler kronolojik bir sıra halinde, diğer küçük odada ise el yazma Kuran-ı Kerimler, yazı takımları ve icazetnameler yer almaktadır. Holün batısındaki büyük oda da bakır ev eşyaları, halı ve kilimler sergilenmektedir.
Yarı açık köşkte Türkmen Çadırı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait küpler, bahçede ise İslami mezar taşları ve taş tezyinat parçaları teşhir edilerek ziyarete sunulmuştur.
Güpgüpoğlu Konağı ve Etnoğrafya Müzesi’nde toplam 1121 adet eser sergilenmektedir.