Kimininki kalpaklı kiminki fraklı, kimi sert kimi güler yüzlü… Herkes kendine göre bir Atatürk portresi çiziyor. Peki bunların hangisi gerçek Atatürk?
Ben gözümle görmedim, anlattılar: Atatürk, Anadolu’nun direniş ruhunun nasıl örgütlendiğinden söz ederken ‘küçük kıvılcımlardan büyük yangınlar doğabileceğini’ söylemiş. Sonra bu söz “Küçük kıvılcımlar, büyük yangınlar doğurur” diye pankart olup asılmış. Nereye biliyor musunuz? İtfaiyenin girişine… Erbakan’dan Çelik’e kadar Ne demek istediğimizi anlatmak için Atatürkçüler listesine şöyle bir göz atmak yeterli: Adnan Hoca da Atatürkçü, Doğu Perinçek de… Popçu Çelik de Atatürkçü, ‘ordu göreve’ pankartı açan gençler de… Erbakan Başbakanken “En büyük Atatürkçü biziz” demişti; tabii onu hapseden Kenan Evren de… Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, partisinin başkanı Tansu Çiller’in yarımyüz fotoğrafını Atatürk’ünkiyle eşleştirecek kadar Atatürkçüydü… Bu kadar farklı eğilimden insan, aynı liderden “Bizim önderimiz” diye söz ediyorsa bu işte bir yanlışlık olmalı. O zaman da sormak gerekiyor: Kaç farklı Atatürk var? Ve hangisi gerçek Atatürk?
Bir liderden kaç farklı kimlik çıkar? Devrimci Atatürk Aslında ‘Kuvvacı Atatürk’ demek daha doğru… Kuvvacılarınki, post bıyıklı, kalpaklı, antiemperyalist bir lider. Daha 1960’larda Deniz Gezmiş, anti-Amerikan gençlik mücadelesine başlarken babasına şöyle yazıyordu: “Sana müteşekkirim, çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni… Küçüklüğümden beri evde Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. O zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız.” Bu antiemperyalist ve sivil direnişçi ruh, bugün de siyasal alanda pekçoklarına ilham veriyor. “Ordu göreve” diyen Türk Solu dergisi, kalpaklı Mustafa Kemal kapağıyla çıkıyor. Kemal Paşa’nın 1920’de bir komünist partisinin kurucusu olması, Lenin’e ‘ezilen milletleri emperyalizmin hegemonyasından kurtarmak için’ mektup yazması ‘Solcu Atatürk’çülerin dayanakları… Onun Anadolu halkına hitaben yayınladığı bir beyanname elden ele geziyor: “Müslüman kardeşlerim, komünist arkadaşlar…! Büyük devletler yeni bir Müslüman kurbanını boğazlıyorlar. Onu yok etmek azmindedirler. Fakat biz, elde silahımız, anavatan topraklarını savunarak ve haklarımızı haykırarak ölmesini bilenlerdeniz. Köylülerimiz topraklarını, yurtlarını ve köylerini istilacıya karşı müdafaa ederken, şehit düşerken emin olabilirler ki, yakın bir zamanda bütün İslamiyet, komünizmle birlik olarak onların intikamını alacaktır.”
Ülkücü Atatürk Ata’nın sağlığında yazılan tek biyografisinde H. C. Amstrong, ona ‘Bozkurt Atatürk’ ismini takmıştı. Nazım Hikmet’in tabiriyle ‘sarışın bir kurda’ benziyordu. MHP Kongresi’nde asılan bir afişte o Atatürk’ü, bıyıkları fırça darbeleriyle sarkıtılmış, sert bakışlı bir asker olarak tanımıştık. Ülkücülerinki, “Komünizm gördüğü yerde ezilmelidir” dediği önesürülen, daha 1933’te Sovyetler’in ilerde dağılabileceğini görüp “Oralardaki dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimize sahip çıkmalıyız” diyen bir ‘başbuğ’… Atatürk, 1927’de piyasaya çıkarılan 5 ve 10 liralık banknotların üzerine bozkurt resmi koydurmuştu. 1930’da tarihçilere ‘Türk tarihinin ana hatları’nı yazdırmaya başladığında, İslam’ın Türk tarihinin sadece bir bölümünü oluşturduğunu, oysa ondan önce de Türklere ait şanlı bir mazi bulunduğunu anlatmıştı. Alfabede, giyside, müzikte Osmanlı’yı çağrıştıran ne varsa silmeye çalışıyordu. Yıllar önce Celal Bayar’ın damadı Ahmet İhsan Gürsoy’dan dinlediğim bir anıyı burada nakletmekte yarar var. Gürsoy’un anlattığına göre Atatürk, 30’lu yıllarda Türk bayrağını da değiştirmeyi düşünmüş. Çünkü ayyıldız simgesinin Osmanlı’yı ve Arap dünyasını çağrıştırdığına inanıyormuş. Türklere yeni bir ulusal kimlik kazandırmaya çalışırken, ona İslamiyet öncesi köklerini hatırlatan bir bayrağın yakışacağını hesaplamış ve Göktürk’lerin bayrağını düşünmüş. O proje gerçek olsaydı, bugün Türk bayrağında ne olacaktı biliyor musunuz: Mavi fon üzerinde yeşil bir kurt profili…
Kürtlerin Atatürk’ü Mustafa Kemal, Anadolu’ya geçtikten sonra Amasya’dan Kâzım (Karabekir) Paşa’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu: “Ben Kürtleri ve hatta bir özkardeş olarak tekmil milleti bir nokta etrafında birleştirmek ve bunu cihana göstermek karar ve azmindeyim.” Bu kararla, Amasya protokolünde ‘Türklerin ve Kürtlerin oturdukları yerler’ diye adlandırılan ülke için milli mücadele başladı ve BMM kuruldu. Meclis’teki ilk tartışmalardan biri Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey’in, “Türklerin sağlığı korunmalıdır” demesiyle patlamış, Sivas Mebusu Emir Paşa, bu vatanda sadece Türklerin yaşamadığını hatırlatmıştı. O aşamada, Mustafa Kemal Paşa devreye girmiş ve ‘Meclis’in sadece Türklerden değil, Çerkezlerden, Kürtlerden, Lazlardan oluştuğunu ve bunların çıkarlarının ortak olduğunu’ vurgulamıştı. Kurtuluş Savaşı başlarken Kemal Paşa, Kürtlere özerklik verilmesinden bile söz etmişti. Kürt sorunu yeniden gündeme geldiğinde, şahinler, Dersim isyanını sertlikle bastıran Atatürk’ü örnek alırken, güvercinler Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözlerini arşivden çıkardılar.
Dindar Atatürk Bitmek bilmez bir tartışma da Atatürk ve din meselesidir. Timur Selçuk, Yaşar Nuri Öztürk gibi Atatürkçü müminler Kur’an’la Nutuk’u bir arada saklar kütüphanelerinde… Başuçlarında Ata’nın Meclis açılışında ellerini kaldırmış dua ettiği fotoğrafı asılıdır. Fotoğrafın altında da Ocak 1923’teki konuşması vardır. “Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.” Onlara göre ‘Atatürk dinin özüne değil, din olarak kabul edilen geleneğe ve eskimiş kurumlara karşı tavır almış’tır ve vahiy ile akıl arasında uzlaşmazlık görmemiştir. Ateistler, buna bir başka Atatürk metniyle karşı çıkar. Onların elindeki metin, 1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasıdır: “Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”
Demokrat Atatürk Ve nihayet liberal-demokrat Atatürk… Özellikle Cumhuriyet’le yaşıt İktisat Kongresi’nde uygulamaya konan ekonomi politikası ve Celal Bayar’ın Başbakanlığı döneminde hayata geçirilen uygulamalar, Atatürk’ü, İş Bankası’nın kuruluşuna imza atmış bir ‘liberal devlet adamı’ yönüyle öne çıkarır. Hele İsmet Paşa’nın Başbakanlığında iki kez direkten dönen çok partili rejim arayışları onu ‘demokrat’ sıfatıyla bir arada değerlendirenlerin en inandırıcı kanıtıdır. Her ne kadar Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasiyi askıya alan tüm askeri müdahaleler, Atatürkçülük adına yapılsa da, Cumhuriyet’in asıl hedefinin demokrasi olduğuna inananlar, ‘muhtaç oldukları kanıt’ı, onun Afet İnan’a verdiği el yazısı notlarında bulabilirler: “Artık bugün demokrasi fikri daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci asır, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu göstermiştir.”
Neden bu kargaşa? Baştaki soruya dönelim: Hangisi doğru bunların? Her biri gerçek belgelere, tanıklıklara, konuşmalara dayandırılan bu politik kimliklerin hangisi gerçek Atatürk? Bir insan aynı anda hem devrimci hem ülkücü, hem ‘Kürtler’in özerkliğinden yana’, hem Türkçü, hem dindar hem pozitivist, hem otoriter hem demokrat olamayacağına göre bu iddia sahiplerinden biri yalan söylüyor olmalı… Hangisi? Sanıyorum, bu zor sorunun yanıtını bulabilmek için 1920’lerin koşullarını ve Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet’in hangi şartlar altında gerçekleştirildiğini iyi bilmek gerek. Kurtuluş Savaşı verilirken, Anadolu ahalisinin kahir çoğunluğu, nihai amacın Saltanat ve Hilafet’i korumak olduğunu düşünüyordu. Kürtler’in bazısı özerklik peşindeydi. Komünistler, Sovyet devrimine özeniyordu. Bütün bu farklı eğilimlerden, ortak bir mücadele azmi yaratabilmenin yolu, hepsine yönelik sıcak mesajlar vermekten geçiyordu. O yüzdendir ki, Meclis’in açılışında eller açıldı, dualar edildi, Kürtler’e özerklik vaat edildi, muvazaalı bir resmi komünist parti kurulup Sovyet etkisindeki komünist hareket yok edildi. Ulus olma sürecinde din yerine tutkal olarak Türklük ruhu gerekiyordu; bozkurtlu bayrak düşünüldü. Ancak bunlar 1920’lere özgü geçici tedbirlerdi; hiçbiri bugün Atatürkçülük adına savunulamayacak kimliklerdi. O yüzden zaman zaman birbiriyle çelişen bu sözler, tavırlar, tutumlar kargaşasını, Atatürk’ün olgunluk dönemine ait notlarının, konuşmalarının, eylemlerinin süzgecinden geçirmek şart… Bu yapılmayıp da 1920’lerin kargaşasından rastgele bir fotoğraf çekince Atatürk, herkesin kullanımına açık “Binbir surat”lı bir lidere dönüşüyor ve ‘bunca yalancı’ içinde kimin doğruyu söylediğini bulmak, hepten güçleşiyor.
Aldırma Şiiri Olsun.. Bu sevdada böyle bitsin Ölüm yok ya bunun ucunda Üzülürmüşüm, ağlarmışım Boş ver.. Ne çıkar ki benim ağlamamdan Koca koca ağaçlar bile Ağlamıyorlar mı dalı kırıldığında? Olsun .. Bu sevdada böyle bitsin Kahırlanırmışım, kahrolurmuşum Alkol duvarını aşarmışım Boş ver.. Dikenli dalda gülüm Aldırma… Çek bir kalem Bir lokmaydı yedik Bir yudumdu içtik Pekmezsiz kar helvası tadımında Tatsız, tuzsuz bir şeydi De geç… Ne yapabilirim ki? Kocaman bir hiç Çünkü bilirim, Ölsem öldüğümle kalacağım Sevdiğimle kaldığım gibi…
Mehmet Tuncer
Aldırma gönül aldırma şiiri parmaklarını kaldırıp bayrağı sallamak olmasın ünün toprağa bir fidanmı diktin,bir karışmı ekledin sallama gönül sallama
mevcut olduğun kudret damarlarında yediğin önünde yemediğin arkanda bilmem ki hala elden ne beklersin uyanma gönül uyanma
güneş doğudan doğar battığı yeri sanma ne doğusu kaldı cihanın ne batısı sana kandırma gönül kandırma
ortalık sesiz saman üstte suyu durgun mu,akmaz mı sanırsın fırtana öncesi sessizlik bu hava su uyur düşman uyumaz unutma davranma gönül davranma
omuz omuza savaştık ta şimdi bana gerimi satarsın, alıştık nasılsa deyip kulakmı tıkarsın bana dokunmayan yılan bin yılmı yaşasın saklanma gönül saklanma
mirasınlamı övünürsün bir mezar taşından başka parsel parsel eğlenmiş,sayılı bir avuç pamuk,bir metre kumaştan geriye neyin kalır ki başka bırakma gönül bırakma
her halk hakkettiği gibi yaşasada üzgünüm,yaşta yanıyor kurunun yanında benden alıp bana satmayasın içimde kalmasın diye yazıyorum bende inanma gönül inanma
iyi bir izleyici olmaktansa kötü bir oyuncu olmayı seçtim seçim benim cezamıda kendim çekerim korkma gönül korkma sen en iyisi bana aldırma gönül aldırma
Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah´a Görecek günler var daha Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter Yollar gide gide biter Ceza yata yata biter Aldırma gönül, aldırma
Aldırma Reis
Sen içerdeyken ben Sinemalara gittim Bütün filmlerini seyrettim O sevdiğimiz artistin Sen içerdeyken ben Vita kutularında çiçek yetiştirdim Sokakta top oynadım çocuklarla Ayakkabılarımı eskittim Güneşe karşı durdum sabahları Geceleri bir başıma yıldızları bekledim Annenin gönlüne su serptim Aldırma dedim aldırma Bir şarkı söyle, bir dilek tut herkes için Bir ada rüzgarı gibi Sürtünerek geç hayata Bir sarmaşık gibi tutun Ve değer ver hatıralara Aldırma dedim Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben Kiramı ödedim, pijamalarımı giydim Haber bültenlerini izledim Gazetelerden kupon kestim Sen içerdeyken ben Sigara içtim, öksürdüm Otobüse bindim Fotoğraflarımıza baktım Acıyan yanlarımı körelttim Deniz kıyısında yürüdüm Manavdan soğan aldım Yeni çıkan şarkıları dinledim Kafeste beslediğimiz kuşu saldım Islık çaldım Sen içerdeyken ben Hep uyandım, sayıkladım Kanadım boyuna Takvimler aldım Her gün bir yaprağını kopardım Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben Gömleğimi ütüledim Sobada elimi yaktım Bir şiir yazdım Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden Hani o alnına kader değmiş Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş Hani o erken vurulmuş Gençliğimiz gibi dağıldım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Kapı kapattım, pencere açtım Mutfakta oyalandım Kanepede yattım Hatta bir yolluk aldım odaya Çok da kulak asmadım Çok da koymadı bu bana Alt tarafı içerdeydin Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün Bir yanımı Yani adamlığımı Yani gözlerimin ferini Yani canımı Alt tarafı şarkılar ölecekti Alt tarafı kanayacaktı kalbim İşte sensiz İşte nefessiz İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa Yazdıklarım Gözden kaçan o defter yapraklarında Boşver 128 Hayat bir gemi Yürüt onu göreyim seni Boşver 128 Boşveriyor ya Aldırma reis Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne
Sen içerdeyken ben Vitrinlerin önünden geçtim Minibüs duraklarında bekledim Simitçilerle yarenlik ettim Üstüme bir ceket aldım El tezgahlarında kitaplara baktım Sen içerdeyken ben Hiç oturup ağlamadım Hiç karartmadım umudu Hiç bulandırmadım onuru Öyle dimdik durdum ortada İşte burada ulan işte burada Böyle burada Hiç yıkılmadan Hiç utanmadan Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben Gülen resmimi yaptırdım Sokaktaki ressama Her zaman yaptığım gibi Buzdolabını ayağımla kapadım Parkların banklarına adını kazıdım Adını kazıdım duvarlara Adını, adımın yanına yazdım Hiç unutmadım, utanmadım Korkmadım Parmaklarımı şıklattım Fidayda’da Hani vardı ya Fidayda’da hanım kızım Fidayda Gelip geçen her tren bağırtısında Kalkıp aynaya baktım sonra
Sen içerdeyken ben Perdeleri hiç kapatmadım Hiç bakmadım arkama Başını ellerinin arasına alan Üç-beşinin arasında olmadım Öyle bıraktığın gibi Öyle yaşadığımız gibi yaşadım Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim Şöyle bağıra bağıra Bir yüzünü göremedim Görüş günlerinde Bir de eline değemedim Bir de yüreğine Şöyle kucaklayamadım bir de Ölümüne Sen içerdeyken ben…
Ne zaman yıldızlardan baksa nezaket kırık bir meydan sazını çalar dururdu annesi
kasabaya inerdi kurtlar nezaket mahallenin yosması alevden yataklarda adamlar ağzından içerlerdi suyu uzun memeli kadınlar basıncaya kadar uykuyu
mezarımın içinden doğrulur seslenirdim; nezaket! nezaket! yüzünün gamzesinden sürme beni her dolunayda yeniden öldürüldüğüm yataklara gönderme
Tuğrul Keskin
Nezaket
Nezaket Tatlı dille kandırmak Kibar sözlerle baskı yaratmak Değil
Açık konuşmak, net Süssüz ama doğru Kaba sanılsa da Saygıdan
Kibar gibi kaba olmaktansa Hiç konuşmamak Susmakmış Nezaket
Kendini önce Karşındakini Daha önce sevmekmiş Nezaket
Salak tarifi gibi mi oldu söyle Olsun, akıllı olmaktansa öyle
Yaşanırmı yalan dünya böyle Salaklarla dolu olsa keşke
Ferruh Özleyen
Nezaket Adına!
Ne ‘teşekkür’, ne de ‘lütfen’ karşılıksız kalır sanma; Karşındaki hoşnut olur, yeter ki yürekten söyle. Zamanını, enerjini boşa harcıyorsun sanma; Harcanan nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
‘Rica’ etmek saygıdandır, ödün veriyorsun sanma; Karşındaki kabul eder, yeter ki yürekten söyle. Duyguları, dilekleri yere çalıyorsun sanma; Titreşen nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
Saygıda da, sevgide de ‘sonsuzluk’ bulunur sanma; Karşındaki saygı duyar, yeter ki yürekten söyle. Sonsuzluk Allah’a mahsus, azameti kendin sanma; Yıpranan nezaket olur, hepten üzülürüz böyle.
‘Tek taraflı’ saygı, sevgi ve hoşgörü vardır sanma; Karşındaki umut eder, yeter ki yürekten söyle. Bencillik insana mahsus, aşırısı haktır sanma; Tükenen nezaket olur, hepten üzülürüz böyle. Seçil Karagöz
Sevgi bahçesinde unutulanlar
İnsanların aklında, en son sözler kalırmış Nezaket acıların, sızısını alırmış Hatırlamak aramak, kalpten sevgi çalarmış Nezaket olmayınca, dostlar yaya kalırmış..
Kıymete geçmeyince, söz tekrarı olmazmış Sevilen duymayınca, söz söyleyen kalmazmış Sahibi gelmeyince, şarkılar okunmazmış Teşekkür yetersizse, söylenmiş sayılmazmış..
Bir mutlu toplantıdan, erken çıkmak kırarmış Gelmeyip üzülmeyen, kalpte yara açarmış Vefalı bir dost çıkar, o yarayı sararmış Gönülsüz sohbetlerin, tekrarı hiç olmazmış..
Güçlü olan kalemler, sayfalara sığmazmış Ruhu soğuk olanlar, ağzını hiç açmazmış En iyi dost olanlar, dost yanından kaçmazmış Bin defa gelse bile, bunu geldim saymazmış..
Sevginin bahçesinde, unutan unutulur Ondan sonra tüm sözler, söylenmez ve yutulur.. Yersiz akan göz yaşı, sevgiyle kurutulur Kişi neyi ekerse, biçerken onu bulur..
Kalp Kapakçığı Ameliyatı Riski nedir Kalp Kapakçığı Ameliyatı Riskleri Kalp Kapakçığı Ameliyatı Riskleri nelerdir
Kalp Kapakçığı ameliyatının riskleri şöyle sıralanabilir:
Kalp krizi, beyin kanaması, Akciğer sorunları ve solunum sıkıntısı ve yetmezliği ,Aşırı kanama Kalp ritminde ilaç veya kalp pili gerektiren bozukluklar ,Enfeksiyon Kanı sulandırıcı ilaçlardan dolayı ortaya çıkabilecek sorunlar
Tugbam sitesinde en güzel Anneler Günü İle İlgili Maniler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Anneler Günü İle İlgili Maniler Anneler Günü İle İlgili Maniler
Anneler Günü Manileri
Annenin evlada yanar yüreği, Annedir her zaman evin direği, Anneler evlada yapar böreği, Anneler Anneler canım anneler, Anneler kutsaldır hanım anneler
Maniciyim, mani Benim annem bir inci. Ben annemi çok severim, Her anne çocuğuna bir inci.
Odalar da dizi dizi, Ben çok severim annemi. Anneler günü gelince, Koşar öperim elini.
Sen inci mercan mısın? Çiçek gibi kokar mısın? Dertlerime ilaç mısın? Söyle melek misin, annem misin?
Annedir dünyada sevginin ağı, Anneyle kurulur aile bağı, Anne evlat için deliyor dağı,
Tugbam sitesinde en güzel Almanca Aşk Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Almanca Aşk Sözleri Almanca Aşk Sözleri kısa Almanca Aşk mesajları 2012
Du bist sehr süss – Sen Çok Tatlısın.
İch bin sehr süss – Çok Tatlıyım.
Verrücktes weib – Çılgın Kız.
Ohne dıch tut es weh – Sensizlik Acı Veriyor.
Ohne dich sterbe ich – Sensiz Ölürüm.
İch hasse dich – Senden Nefret Ediyorum.
Was mache ich ohne dich – Ben Sensiz Ne Yaparım?
İch will dich nur für’ne nach – Bu akşam için seni istiyorum.
Du bist mein schatz – Sen benim aşkımsın.
İch vermisse dich – Seni özlüyorum.
Nur wer die Sehnsucht kennt, weiß was ich leide…. – Özlemi çeken ne demek olduğunubilir….
Auf diser welt ist eine lüge – Bu hayatta her şey yalan …!!!
Mine İch liebe dich viel – Sensiz yasamak ölüm geliyo bana.
100 mio. herzen schlagen auf dem welt aber meins schlägt nur für dich!!! – 100 milyon kalp atiyor dünyada, benimki sadece senin için atiyor!!!
Das Leben ist so kurz, dass man es wirklich geniessen soll – Hayat çok kisa, gerçekten zevk almali!!
Auf alten Pfannen lernt man kochen – Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir.
Sage einen Menschen so oft wie du kannst; das du ihn lieb hast; denn der Tag wierd kommen an dem es zu Spät ist. – İnsanlara olabildiği kadar sevdini söyle; çünkü belki seni seviyorum demek de bir gün gec kalabilirisin.
Bäume wachsen nicht in den Himmel – Ağaçlar gökyüzünde yetişmez.
Lass du mich in ruhe – Beni Rahat Bırak.
İch werde dich niemals vergessen – Seni Asla Unutmayacağım.
Steter Tropfen höhlt den Stein. – Sürekli damla taşı deler.
İch lebe für dich – Senin İçin Yaşıyorum.
Halt dein mund – Kapa Çeneni.
Hübsche Baby – Güzel Bebek.
Die leute halten ihr wort nicht – İnsanlar Sözünü Tutmuyo.
Die männer sind lügner – Erkekler Yalancidir.
İch bin glücklich weil mein freund liebt mich – Mutluyum Çünkü Sevgilim Beni Seviyor.
Tugbam sitesinde en güzel Af Dileme Sözleri 2012 sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Af Dileme Sözleri 2012 Af Dileme Sözleri yeni 2012 Af Dileme Sözleri kısa
Kırık bir kalp bıraktım sana biliyorum, beni affetmeni istiyorum, yüzüm kızarık içim bulanık senden sevgi dileniyorum affet beni diyorum lütfen affet.
Hazin Bir Son istemiyorum Bu Dünyada Ellerimi Açtım Huzurunda Af Diliyorum Gör Artık Senin için Ağlayan Gözlerimi Ne olur Sevdiğim..
Sevgilim özür dilerim Senin Hak etmeyeceğin bir duruma getirdim ama affet beni seviyorum seni özür diliyorum bebeğim
Kırılan Kalbini Almak istiyorum Ellerime yeniden Başlamak istiyorum o öLümsüz Sevgimize Ne Olur Bir kelime Söyle Affettim Seni De Başlayalım Yıkılmayacak Aşkımıza.
gemileri Yaktın Gittin Benide Gemilerle yakmaya Çalıştın Ama Sana Olan Sevgim herzaman Gerçekçiydi Ufak hatalar Yüzünden Bitirme Bu ilişkiyi Affet beni.
Sanıyormusunki üzülmüyorum gülüyorum Bu Boş Odada, Senin için Ağlıyorum kendimi Affetmiyorum Bari Sen Affet beni Belki gülerim.
Kalmadımı Sevgin bana Bittimi herşey Bir Anda? Seviyorum Seni Dinlemiyorsun beni Affet beni Desemde Duymamazlıktan geliyorsun beni…
Kimse için ağlamadı bu gözler senin için bir ilk oldu gözyaşlarım, kimseye söylenmedi bu sözler senin için içimden geldi söylüyorum affet beni senden özür diliyorum aşkım…
Yapılan hataları Olgunlukla Karşılayıp Ona göre Değer vermek gerekir Affetmeni Diliyorum Senden Onay bekliyorum Hadi Bırak Şu inadı Kırma Yarınlarımı..
Gitme Bırakma Ellerimi Af Diliyorum Ağlatma Şu yüreğimi Sözlerinle Vur Dayanırım Ama Giderek Vurma yaşayamam Sensiz Gitme Ne olur özür dilerim affet beni affetmesende gitme hayatımı bitirme.
umutlarımı geleceğime bağladım hayaller kurdum şimdi sen bunları silmek istiyorsun nekadar Af Dilesemde duymamazlıktan geliyorsun.. Bitirmekmi iStiyorsun bendeki beni ve Seni?
ben yaşamak için Seni Sevmişim Ama Sen Beni Yaşamak için değil Zaman geçirmek için Eğlenmişsin Afedersin…!!!
Yaşama Hakkımı Sana Devrediyorum Sen yaşa benim yerimede Zaten Affetmiyorsun Yaşamanın Değeri Kalmıyor Artık benim için tek değer sensin sende ne yapsam geri dönmezsin! Af Dilesemde gelmezsin Vicdansız Sevgilim..
Bılirsın bır karıncayı bıle ıncıtmem… Senı de incıtmek ıstemedım, ınan kı ıstemeden oldu. Coooook ama cooooooooooooook özur dılıyorum senden.
af diliyorum kapında ne olur geri çevirme kırma kalbimi al canimi ama affetim de sonunda seviyorum seni ne olursa olsun bu kalb senin af diliyorum huzurunda….!
Yasananları bir çırpıda silerek atmak nekadar doğru senin için söyle insafsız sevgili senden bir af diliyorum bin ah çekiyorum…
Hayalleri Yıkılmış Bir insanım Bu Hayatta Seni Sevmekle Buldum kendimi Hayatta Şimdi Beni Bırakıp Gitme, Ne Olur Affet Bu Sana Asık Olan garibanı…..!
Bir mum ışığı gibi gözlerin buğulu ve ateşli bakıyor bana, atesli gözlerin seviyorumu yoksa nefretmi ediyor bilmiyorum ama affedersen herşey daha güzel olcak biliyorum…..!
Af diliyorum, Sen benim hayatımda olduğun sürece, ne sen kimseye rakip, ne de kimse sana rakipti. Çünkü sen benim için daima tektin!
Beni affet, hatalarım için sana yaptıklarım için hiç affetmedim kendimi. İnan bana hala sızın içimde ağlarım düşündükçe hiç affetmedim kendimi..
Özür dilerim seni aramadığım için, özür dilerim sensiz gitmek zorunda olduğum için, özür dilerim seni orada beklettiğim için, yaptığım her yanlış için.. Lütfen beni affet.
Sözlerinden belli, kırmışım seni bilmeden.. Bir öpücük versem, sarılsam, özür dilesem.. Affeder misin beni?
Sana olan mahcubiyetimi nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum, gerçekten çok özür dilerim.
Ben bu özür işlerinde hiçbir zaman iyi olamadım ancak seni o kadar seviyorum ki.. Onun için? Özür dilerim canım!
Yaptığım bir hatadır, aklım bunu bana anlatır, özrün arkasına saklanmak istemem ama senden tek dileğim; bir ‘AF’TIR.
Özür dilerim tüm olanlar için. Gerçekten çok üzgünüm, ne olur beni son kez af diliyorum.
Senden özür dilemek için bana bir fırsat daha vermeni istesem ne dersin? Buluşmak ve konuşmak isteğimi söylesem bana bu şansı tanır mısın?
Ben hatalarım için sana yaptıklarım için hiç affetmedim kendimi. İnan bana hala ağlarım düşündükçe hiç affetmedim kendimi.. Beni Affet.
Yaptığım tüm hatalara ve saçmalıklara rağmen beni affedebilmen büyük incelikti. Tekrar özür dilerim.
Tugbam sitesinde en güzel Konuşmak İle İlgili Güzel Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Konuşmak İle İlgili Güzel Sözler Konuşmak İle İlgili Güzel Sözler Konuşmak İle İlgili Sözler
Konuşmak İle İlgili Güzel Sözler
İnsanlar ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur.
Önce düşün sonra söyle.
İnsan şişirilmiş bir tulum gibidir, ağzı açılınca söner.
Kimin söylediğine değil, ne söylediğine bak.
Öfkeli konuş göreceksin ki, pişman olacağın en güzel konuşmayı yapacaksın.
Söylediklerinizi duyurmak için, hiç kimsenin kolundan tutmayın, çünkü insanlar sizi dinlemeye isteklideğillerse, onları tutacağınıza çenenizi tutmanız daha iyi olur.
Söz yaş deriye benzer, nereye çekersen oraya gider.
Söze iyi başlayın iyi bitirin, arasını ne ile doldurursanız doldur.
İstediğini söyleyen, istemediğini işitir.
Saygısız ağız, anahtarsız açılır.
El yarası onar, dil yarası onmaz.
Yüz kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi, ne söylemeli ve ne de yazmalıdır.
İnsanlara akılları ölçüsünde söyleyiniz.
Herkes ancak anladığını duyar.
Herkese anlayabildiği kadar söyleyiniz.
Dinlemekten akıl, söylemekten pişmanlık doğar.
Dilin söylediği iyi söz ise akarsu gibidir. Nereye akarsa orada çiçek açar.
Kelimeler değil onu söyleyen ağız önemlidir.
Laf bilirsen söyle, seni ibret alsınlar; laf bilmezsen sukut et, seni adam sansınlar.
Edebiyat, muhatabın anladığı dilden konuşmaktır.
İnsan çenesini tutunca, daha rahat nefes alır.
Dil pek keskin kılıçtır, kan akıtmadan adam öldürür.
Söz ilaç gibidir, gereği kadar sarf edilirse fayda verir. Fazlası zarardır.
Konuşmanın zamanını bilmeyen, dinlemenin zamanını da bilmez.
Tamimiyle doğru olsa bile, sert söz insanı yaralar.
Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra, düşünmeye mahkûm olmaktır.
Bakacağınız yüze, utanılacak söz söyleme.
Tereddüt edenin sözü kesilir.
Acı söz insanı dinden çıkarır, tatlı söz yılını deliğinden çıkarır.
Sözün bütün gayesi, anlaşmaktır.
İnsanlar sadece söylediklerinden değil, söylemesi gerekirken söylemediklerinden de sorumludur.
Dilin kemiği yoktur ama, kemiği kırar.
Dil söyler saklanır, baş belaya katlanır.
Bir şey bilirsen konuş, seni alim sansınlar; bir şey bilmezsen sus, seni bilir sansınlar.
Söylenecek yerde susmak, susulacak yerde konuşmak akıl hafifliğini gösterir.
Bir insanın zekâsı, vereceği karşılıklarla değil, soracağı sorulardan anlaşılır.
Kötü söz duyanları hep düşman eder,Ederse insanı söz sultan eder;
Ne yumruktan ne kılıçtan iz kalır,İnsan ölür arkasından söz kalır.
Tugbam sitesinde en güzel İlhan Berk Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa İlhan Berk Sözleri İlhan Berk güzel sözler İlhan Berkin özlü sözleri
Buğulu camlardaki sözler gibisin; Yani nefesim olmadan bir hiçsin. Ne zaman ki dinlediğiniz şarkılar size O’nu hatırlatmaz; işte ancak o zaman hayattan bi tat alabilirsiniz. Varsa karşılığı, sonuna dek gideceksin ! ama yoksa karşılığı; i̇lk kavşaktan döneceksin. İstediğin kadar hayatımın kıyısında, köşesinde bulunabilirsin. Üzgünüm ama bir daha asla ‘merkezinde’ olmayacaksın. Umudunu kaybetme belki döner.. Ama çokta ümitli olma; Belkide gittiğini senden daha çok sever. Sesini hatırlamıyorum bile; ama söyledikleri hala aklımda .
Tugbam sitesinde en güzel Atasözleri – Kalıplaşmış Sözler sizler için hazırlandı . Buyurun Atasözleri – Kalıplaşmış Sözler
Atasözleri
Ömer Asım Aksoy,atasözlerinin tarifini şöyle yapmıştır: ”Atalarımızın, uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural,bilgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş sözlerdir.”
Türk kimliğine ait ilk atasözü kitabı, Fatih’teki Millet Kütüphanesi’nde bulunan “Teshil” adlı tıp kitabın sonuna eklenmiş el yazısı ile kaydedilen bir risalede yer almaktadır.Toplam 698 adet olup; yazılış tarihi itibariyle hicri 885,miladi 1420 yıllarına denk düşmektedir.
Atasözlerinin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1. Halkın düşüncesini anlatır. 2. Ulusaldırlar. 3. Kişinin ruhuna hitap ederler. 4. Kesin tavırlıdırlar. 5. İnandırıcıdırlar. 6. Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır. 7. Yalın sözlerdir,anlatımları açıktır. 8. Doğa olaylarının oluşunu bildirirler. 9. Ahlak aşılarlar,ahlaklı olmayı öğretirler. 10. Bir veya iki cümleden meydana gelirler. 11. Bir çoğunda mecaz vardır. 12. Atasözlerinde söz sanatları vardır. 13. Kelimelerin yerleri değiştirilemez.Değiştirildiği zaman değişik anlamlar ortaya çıkabilir. 14. Denenmiş sözler olduğu için doğruluğu herkes tarafından kabul edilir.
NASIL KI BU MILLETIN TACIDIR YILDIZLA AY,YUKSEL TAA ARSA KADAR SANLI GALATASARAY…
SAPSARIYLA KIRMIZI KALBIMIZIN YILDIZI ,SAMPIYON OL CIMBOMBOM AL BIZIM CANIMIZI…
FENERLI OLMAK AYIP DEGIL, YETERKI CAKTIRMA..
ADANA CEYHAN HERKES CIMBOMLU HADE SENDE UYAN ..
KALPLERDE YILDIZ,GONULLERDE AY, SAMPIYONSUN GALATASARAY
BIZ GONULLERE CEKTIK BAYRAKLARI DIREKLERE DEGIL. BIZ TARIHE YAZDIK ISMIMIZI DUVARLARA DEGIL. BIZ AVRUPADA ACTIK BAYRAGI KADIKOYDE DEGIL. BIZ DUNYAYA POZ VERDIK SAKSAKCILARA DEGIL. VE BIZ IMPARATORLARLA BUYUDUK KESTANELERLE DEGIL.
ERKEK ADAM KANATLI TAKIM TUTMAZ. KUKRE GALATASARAYIM.
Dünyanın Tek Gerçeği Galatasaray..
Galatayı Kurduk Saraylarda yaşadık Biz Galatasaraylıyız!! ULTRA ASLAN…