1958 yılında İstanbul’da doğdu. 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında aynı bölümde “XVI. Asra Kadar Anadolu Sahası Mevlevilerinde Edebi Tasvirler” konulu teziyle doktora çalışmasını tamamladı. Halen aynı fakültenin Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
1994-1995 yıllarında Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu “Türk Dünyası Edebiyat Terimleri Komisyonu” üyeliği yaptı. Ayrıca 1995 yılından beri de Osmanlı Araştırmaları Dergisi’nin editörlüğünü yapmaktadır.
Son devir tarihçilerinden. 1924’te Elazığ’da doğdu. Türklerin Müslüman olmadan önceki dönemlerdeki tarih ve kültürleri üzerine yaptığı araştırmaları ile tanındı. 1945’te Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesini bitirdi. Erzurum Lisesinde ve Hasanoğlan Köy Enstitüsünde tarih öğretmenliği yaptı.
Şemseddin Günaltay ve Afet İnan’ın okuttukları Orta Asya Türk Tarihini esas alarak bölümüne devam etmiş; Arkeoloji, Sinoloji ve Rusça derslerini de yardımcı branş alarak, 1944-45 yılında fakülteden mezun olmuştur. Mezuniyetinden sonra MEB’e başvurmuş, 30.06.1945’te Erzurum Lisesi Tarih-Coğrafya öğretmenliğine tayin edilmiş ve 31.10.1947 yılına kadar bu görevi sürdürmüştür. 1947 yılında çıkan bir kanundan faydalanarak Prof.Dr. Wolfram Eberhard’ın yanında doktora çalışmasına başlamış; “Uygur Devletinin Kuruluşu” isimli tezini hazırlayarak 1948 yılında doktor ünvanı almış, 1949 yılında G.T.T. kürsüsüne asistan olarak atanmıştır. Bahaeddin Ögel, çıkan bir yasa sonucu bilgi ve görgüsünü arttırmak üzere dört aylığına İran’a gönderilmiş, aynı yıl Alman Hükümeti’nin bursundan faydalanarak Almanya’ya gönderilmiştir.Almanya ve Türkiye’deki çalışmaları sonucu “Liao Devrinden Önceki Kitanlar” isimli doçentlik tezini hazırlamış ve 1957 yılında Eylemli Doçentliğe atanmıştır. “Alexandre Von Humbold Vakfı” bursundan faydalanarak 1959 yılında tekrar Almanya’ya gitmiştir. 1961 yılında Taiwan Hükümeti’nden Tai-pei’de ki “National Cheng-chi Üniversitesi”nde misafir öğretim üyeliği daveti almış, 1962-64 yılları arasında Taiwan’da görev yapmıştır. Sino-Turcica adlı eserini tez olarak sunmuş ve 1964 yılında Profesör ünvanı almıştır.
42 yıllık akademik hayatını Ankara Üniversitesi’nde geçirmiş, bölüm başkanlığı yapmış; MEB, MGK, TRT, DPT, TİB, TTK gibi pekçok kuruluşta danışman, raportör, üye veya idareci olarak görev almış; pekçok araştırma enstitüsünde çeşitli ünvanlarla faaliyet göstermiştir. Bahaeddin Ögel, Orta Asya Türk Tarihi ile ilgili Çin arşivlerine inerek araştırmalar yapan sayılı tarihçilerdendir. Özellikle Türk Kültür Tarihi alanında önemli çalışmalar hazırlamıştır. Alman ekol ve metotlarını Türk araştırmacılara tanıtmış ve Türk metotları ile kaynaştırarak özgün bir metot geliştirmiştir. Türk tarihinin bütünlüğü, Türklerin göçebeliği, Türk-Moğol meselesi gibi pekçok tarihsel mesele hakkında tezler ortaya atmıştır. Alanıyla ilgili 20 cilt kitap ve 120’den fazla makale yazmıştır. Almanya, İngiltere, İtalya, Danimarka, Macaristan, Avusturya, İran, Milliyetçi Çin(Taiwan), Moğolistan, SSCB(Türkmenistan,Tacikistan ve Azerbaycan) gibi ülkelerde ilmi çalışmalar yürütmüştür.
Almanca, İngilizce, Çince, Farsça, Rusça, Moğolca bilmektedir ve Çağdaş Türk Lehçeleri’ne vâkıftır. 7 mart 1989 günü akciğer kanseri sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
ŞİİR: Kendi Gök Kubbemiz (1961) Eski Şiirin Rüzgârıyla (1962) Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963) Bitmemiş Şiirler (1976)
DÜZYAZI: Aziz İstanbul (1964) Eğil Dağlar (1966) Siyasi Hikayeler (1968) Siyasi ve Edebi Portreler (1968) Edebiyata Dair (1971) Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973) Tarih Musahabeleri (1975) Mektuplar-Makaleler (1977)
Anaokulu Öğretmenliği Arkeoloji Arkeoloji ve Sanat Tarihi Azerbaycan Türkçesi ve Edebiyatı Adalet Aşçılık Basın ve Yayın Büro Yönetimi Öğretmenliği Coğrafya Öğretmenliği Coğrafya Dekoratif Sanatlar Öğretmenliği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Diş Teknik Sekreterliği Gazetecilik Görme Engelliler Öğretmenliği Görsel İletişim Tasarımı Halk Bilim Halkla İlişkiler ve Tanıtım – Halkla İlişkiler Hazır Giyim Öğretmenliği Hititoloji Kuaförlük ve Güzellik Bilgisi Öğretmenliği Kültür Yönetimi Medya ve İletişim Sistemleri Medya ve İletişim Nakış Öğretmenliği Radyo Sinema ve Televizyon Reklamcılık ve Hakla İlişkiler Reklamcılık Sanat Tarihi Sinema ve Televizyon Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Sümeroloji Tarih Öğretmenliği Tarih Televizyon Haberciliği ve Programcılığı Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Turizm Animasyonu Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Türk Dili ve Edebiyatı Türk Halk Bilimi Türkçe Öğretmenliği Uygulamalı İngilizce-Türkçe Çevirmenlik Zihin Engelliler Öğretmenliği Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Çiçek Örgü Dokuma Öğretmenliği Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Öğretmenliği İlahiyat İletişim Sanatları İletişim Tasarımı İletişim İşitme Engelliler Öğretmenliği Yerel Yönetimler
* Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor * Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
* Figüran heykeller var kül tablası boyunda * Yediyüz göbek atar dakikalık oyunda * İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da
* Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım * Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
(Abdurrahim Karakoç)
Antik Eserler Bütün antik eserler, Toplamdar müzede. Tüm turistler gezerde, Döviz kalır bize de.
Türkiye’m bu yönüyle, Her yeri bir şaheser. Seyreder beğeniyle, Gezen bütün turistler.
Kıymetini bilmeli, Tarihi eserlerin. Gezilip görülmeli, Her yeri müzelerin.
Tarihi eserleri, Müzelere verelim. Ülkeyi gezenleri, Müzeye götürelim.
Tarih, kültür ve sanat, Hepsi onda toplanır. Hazine onlar fakat, Müzelerde saklanır.
Kasım KAPLAN
Hazinedir Müzeler Bir hazinedir müze, Bilgiler verir bize. Tarihi aydınlatır, Gerçekleri anlatır.
Nice antik eserler, Heykeller ve resimler. Hepsi müzede yatar, Geçmişe ışık tutar.
Çok şehirde müze var, Tarihi eser arar. Bulununca eserler Onları incelerler
Kayıtları tutulur Müzelere koyulur. Tarihi belirtilir, Orda teşhis edilir.
Ülkeler tarihiyle, Eski eserleriyle. Kazanır değer, kıymet, İşte bu medeniyet..
Kasım KAPLAN
Müze Tarih, sanat, kültürün,hazinesidir müze. En gerçek bilgileri,o verir hepimize.
Onunla aydınlanır,en eski uygarlıklar. Orada sergilenir,çok değerli varlıklar.
Müzeleri gezmeyi,hiç ihmal etmeyelim. Bilgimize yepyeni, bilgiler ekleyelim.
Antik eser bulursak, verelim müzelere. Tarihi hazinemiz, ün salsın ülkelere.
Tarihi eserleri,özenle koruyalım. Turisti çektiğini, her an hatırlayalım.
Her turist, yurdumuzun,döviz, reklam kaynağı. Onu hoşnut tutalım,gezsin denizi, dağı.
Böylece, hem tanınır,hem de gelir sağlarız; Dünyayı ülkemize,sevgilerle bağlarız.
Naim YALNIZ
Müzeci Her ulusun tarihi Müzelerinde yatar Çok yaşasın o güzelim Müzeleri oluşturanlar.
Oralarda sergilenenlere Sadece bakmak değil erek Baktıklarımızı görebilmemiz gerek.
Müzelerdir geçmişimizi sergileyen Unutmayalım Geçmişi olmayanın Geleceği de olamaz. Bizim geçmişimiz de Geleceğimiz de var Geleceğimiz gençlerimizin Ellerinde büyüyor.
Muğla ile ilgili şiirler Muğla ili hakkında şiir Muğla şiiri
MUĞLA’ DA ÇINAR AĞACI
Muğla’ da Emirbeyazıt ‘ta Kendine yabancı Yaşlı bir çınar ağacı
Yolun tam ortasına konmuş Tarih yazan çınar Tarih hatası olmuş
Ne sağa geçebilmiş Ne sola Tam ortada Ortada kalan sevilmez bizde Nerden bilsin çınar ağacı “Tarafsız olmanın, taraf tutmaktan Zor olduğunu bu ülkede”
Bir taraf tutsaydı çınar ağacı Sağında bir tarafta kalsaydı hayatın Ya da solunda Daha yüzsüz olup Sağ-sol yapsaydı Bir taraftan olsaydı Yol ortasında kimsesiz kalmazdı Birileri sahiplenirdi onu Bize benzemezdi kaderi Bakan’ı olurdu Elinden tutanı olurdu
Muğla’ da Emirbeyazıt’ta bir tarih Kimseye zararsız Yalnız ve kararsız…
Metin Çeçen
Muğla İçin
Yüksek olur kapıların eşiği, Her tarafın uygarlıklar beşiği. Çok olur ya güzellerin aşığı, Sonsuz sevdalarda var mısın Muğla’m
Hep özgündür evlerinin yapısı, Dosta açık, düşman bilmez kapısı. Sevgi, barış Muğla’lının hepisi, Benzerin var mıdır,bir misin Muğla’m.
Efelerin,zeybeklerin var senin, Bağın bahçen türlü meyve nar senin. Yüreğinde sevda dolu har senin, Akdeniz’e aşkım der misin Muğla’m
Dört mevsimde her tarafın gezilir, Güzelliğin destanlarda yazılır. Sevdaların yüreğinden süzülür, Bir sevgili misin, yâr misin Muğla’m
Muhtalip Türkmen
Bugün
Bir sis var dağılmaz Muğla karanlık bugün Bugün kederler içindeyim içimde devinimler Söz yok ses yok nefes yok yer gök sağır bugün “Bugün tarifsiz kederler içindeyim”
Ey “yar” adın aklımda asılı bir fener Fitilsiz yanarım her soluk bir kıvılcım bugün Gözlerim yeşil türbe tüm dualar okundu Bu gün aşkın ipine tutundum seni beklemekteyim
“Gel “ diyen dilim değil her zerrem seni çağırır Geçmez zaman kokuşmuş ceset gibi çok ağır Bu sessiz bu tarifsiz bu haksız ceza hangimize Duy sesimi sevdiğim kalbime sarıl bugün
Bu yarım kalmışlıkla kuşatılmış her yanım Bugün isyanda kalbim duyulmaz çığlıktayım Sebepsiz hasretinle tutuşur damarlarım Bir yol bul bir nefes ver ‘yar’dardayım
Meriç Köprüsü ‘ nün altindan, gönül gözüyle egil, bak, Neler akip gider, göreceksin, o sularla birlikte. Ne kadar güçlü ugras, verirsen ver, akintiya inat, Nice eski sevdalar, kayip gider, kumlarla birlikte.
Nevzat Bilgiç
Memleket Şairi Nevzat Bilgiç’inTANITIM YAZISI
Sıla Benim, Gurbet Benim ‘ Memleketime Şiirler ‘ ve Onun Yazarı Nevzat Bilgiç Hakkında
Yazan: Araştırmacı, Gazeteci, Yazar Nazif Karaçam
Şair büyük insandır. Özellikle Memleket Şairi ise, daha büyüktür. Memleket Şairi olmak da kolay değildir. Bu tür şairlerde öncelikle Yurt ve Ulus sevgisi, geçmişin değerlerine bağlılık, Tarihe sevgi, Kahramanlara saygı başta gelir. Bizim edebiyatımızda böyle bir kaç şair vardır. Behçet Kemal Çağlar, Faruk Nafiz Çamlıbel, Mehmet Akif Ersoy ve tabii Yahya Kemal … Bu şairlerde Yurt güzellemesi, Tarih ve Ecdat sevgisi ,fazlasıyla dile gelmiştir. Ancak son yıllarda edebiyatımızda Memleketi terennüm eden şair pek görünmez olmuştur. Nevzat Bilgiç “ Az görüldüğünü söylediğim ” şairlerden biridir. “ SILA BENİM, GURBET BENİM, MEMLEKETİME ŞİİRLER “ onun üçüncü şiir kitabı olmaktadır. Daha önce “ KIRKLARELİ ’ NE ŞİİRLER ”, “ EDİRNE ’ YE ŞİİRLER ” adlı kitapları çıkmış olan şairin şimdi “ MEMLEKETİME ŞİİRLER ” kitapları ; Nevzat Bilgiç ’ in hayatında yer alan , öncelikli yerlere yazdığı şiirleri içermektedir.. Bundan sonra şairin “ SAKARYA ’ YA ŞİİRLER ” i de yazması gündemde olabilir. Bildiğim kadarı ile Nevzat Bilgiç ; saygısı, bağlılığı ve vefası olan insandır. Şüphesiz Nevzat Bilgiç bu yerleri ezbere şiir konusu yapmıyor. Çünkü yazdığı şiirlerde duygunun, coşkunun ötesinde bilgiler ve betimlemeler (tasvir) var. Görev gereği, Yurdu tanımak istek ve düşüncesiyle yöreleri gezip görmüş, fotoğraflamış ve sonrada oturup şiirleri yazmıştır. Yani Nevzat Bilgiç ; şiir yazmak için ilham Perisi ’ nin gelmesini beklememiş, duygulandıkça, düşündükçe şiir yazmıştır. Bu nedenle , genelde Nevzat Bilgiç ’ in şiirleri didaktiktir. Şiir onda öğrenmek, duygulanmak için bir araçtır. O, düşünen şair olmaktan çok duygu, coşku, inanç ve bilinç, tarih ve doğa şairidir. Tabii aynı zamanda bir Fotoğraf sanatçısı ’dır. Yurdunun güzelliğini fotoğraflamak, şiirleştirmek ; şair Nevzat Bilgiç ’ te adeta bir tutkudur. Nevzat Bilgiç ’ in şiirlerinde Tarih ile Tarih sevgisi, Ulus ve Atatürk sevgisi, geçmişin değerlerine bağlılık ve saygı, ondaki Tarih Bilinci ’ nin bir yansımasıdır. Kendisi Rumeli kökenli bir şairdir. Ataları Balkanlar ’dan gelmiştir.Bu nedenle Nevzat Bilgiç ’ te, biraz Yahya Kemal havası vardır. Vatan şairi Namık Kemal tavrı vardır. “ Ben gurbette değilim gurbet benim içimde ” deyişi vardır.
Yani kısaca şair ; çok yönlüdür. Karşılıksız Yurtsever ‘ dir, Gıllıgışsız Atatürk sevdalısıdır. Kısaca bir Türkiye ve Ulus milliyetçisi ‘ dir. Onda Türklük; onur ve gurur kaynağıdır. Irkçılığa dayanmayan bir insan sevgisi şairidir. Nevzat Bilgiç daha ziyade, genç kuşaklar için şiir yazan bir şairdir. Onları Ulusal değerlerde yetişmiş görmek idealidir. Şiirlerinde tarih ve coğrafya bilgisini öne çıkaran şair, coğrafyadan Vatan ‘ a bir yol olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Kırklareli ‘ li olup, Edirne ’ de yaşamak, Edirne ’ den Yurdu düşünmek, Nevzat Bilgiç için bir MEMLEKET AÇILIMI ’ dır. Şairin bu yüce ülkü ve emelini selâmlamak bize vazifedir.
“ Bu topraklardan şair Nevzat Bilgiç Geçti ” demek bizim için tarihi bir tespit ve teyittir.
İbrahim Erkalın Recep Tayyip Erdoğana yazdğı şiir İbrahim Erkalın Başbakan Erdoğana yazdığı şiir
“Doğu batı her toplumda Aynı gözle hoş bakanım Sefa geldin Erzurum’a Selvi boylu Başbakanım Dadaş ruhlu Erdoğan’ım Şefkat ile çoçuklara Şeref ile ocaklara Şehirlere bucaklara Her birine hoş Bakanım Yunus ruhlu Başbakanım İslam’a ufuk açanım Kalleş oyunlar bozanım Davos’ta tarih yazanım Recep Tayip Erdoğan’ım Fatih ruhlu Başbakanım Geleceğe güman oldun Kalplere tercüman oldun Yaralara derman oldun Tüm gönüllere akanım Şair ruhlu Başbakanım”
2010 Anneler Günü Fuarı Anneler Gününe Özel Fuar Anneler Günü Fuarı
İstanbul / Harbiye-Askeri Müze’de Anneler Günü’ne özel düzenlenen Hediye Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da düzenlenecek. Anneleri için ayrıcalıklı ve günün anlamına yakışır hediye almak isteyenler yıllardır Harbiye Anneler Günü Hediye Festivali’ni tercih ediyor.
Tarih : ( Tarih açıklandığı an bu başlık altında bulabilirsiniz) Yer : Askeri Müze ve Kültür Sitesi Şehir : İstanbul Avrupa