VSD’li hastaların cerrahi tedavisi için gerekli kriterler defektin büyüklüğüne, şikayetlerin mevcudiyetine ve hastanın yaşına göre belirlenir. Yenidoğan döneminde şikayeti olmayan küçük VSD si mevcut hastalara6 aylık aralıklarla takip önerilir.
Çünkü küçük çaplı VSD yaşamın ilk yılında küçülerek kendiliğinden kapanabilir . 5 yaşından sonra kapanma ihtimali gittikçe düşer. Küçük çaplı VSD li hastalar kendiliğinden kapanma özelliğinden dolayı 10 yaşına kadar takip edilirler.
Şikayeti olmayan orta VSD li hastalar da akciğer atardamar basıncı 50 mmhg dan küçük ise kendiliğinden kapanma özelliğinden dolayı 5 yaşına kadar 6 aylık takipler önerilir. Değişim olmuyorsa cerrahi tedavi ile VSD kapatılır. Yaşamın ilk 3 ayında kalp yetmezlikli hastalar ilaç tedavisi ile 6 aya kadar beklenebilir. İlaç tedavisine yanıt alınamıyorsa cerrahi tedavi ile VSD kapatılır .
kardiyomyopati belirtileri nelerdir kardiyomyopati belirtisi kardiyomyopati nasıl tedavi edilir
Kalp kasının (miyokard) güçsüzleşmesini içeren herhangi bir kalp hastalığı kardiyomiyopati olarak adlandırılabilir. Bu, tamamı kalp kasının hasar görmesine ve kalp fonksiyonunun bozulmasına neden olabilecek birçok hastalığı içeren geniş bir terimdir.
Kardiyomiyopatinin bazı türlerinde güçsüzleşmiş olan kalp kası incelir; diğer türlerinde ise anormal bir şekilde kalınlaşır. Bu durumlardan herhangi birinde ventriküller (karıncıklar) artık etkin bir biçimde kanı pompalayamaz. Kan, kalpte hareketsiz kalır ve bu da kanın pıhtılaşma olasılığını arttırır. Pıhtılar serbest kalıp arteriyal emboliye neden olabilir.Ayrıca, abluka altında olan kalp kası, potansiyel olarak tehlikeli olan anormal kalp ritimlerine (ritim bozukluklarına) karşı daha açık bir hale gelir. Sıklıkla konjestif kalp yetmezliği gelişir. Bazen kardiyomiyopatiye, kalp kasının iltihaplanması olan miyokardit neden olur. Genel¬likle bir enfeksiyon, sorunun kaynağıdır. Coxsackie B virüsü ve ekovirüs, miyokarditin en sık rastlanan nedenleridir.
Daha yakın zamanlarda yapılan araştırmalar, mutant (türeşik) bir Coxsackie B virüsü türünün miyokardite ve kardiyomiyopatiye neden olma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. İnsan immun yetmezlik virüsü, Lyme hastalığı ve Ttypanosoma cruzi olarak adlandırılan tropikal bir parazit de sorumlu olabilir.
Lupus ve bir kalp naklinden »sonra gelişen reddetme reaksiyonları gibi kronik enflamatuar (iltihaplı) hastalıklar da miyokardite neden olabilir. Koroner arter hastalığı da, kalbin büyük bir kısmına kan akışının azalmasına (iskemik kardi¬yomiyopati) neden olarak kalıcı (sürekli) bir kalp kası güçsüzlüğüne yol açabilir. Bu, koroner arter hastalığı bir kalp krizinden dolayı herhangi bir kalp kasının ölümüne neden olmamış olsa bile meydana gelebilir.
Diğer kişilerde kalp kası hasarı, çok fazla alkol almaktan kaynak¬lanan toksik etkilerden dolayı meydana gelir (alkolik kardiyomi¬yopati). Bu, ömür boyunca aşırı alkol almadan ya da 5 ila 10 yıldır bir sürede günde dört ya da beş alkollü içecek tüketmenin yarattığı kümülatif etkiden kaynaklanabilir.
Genellikle alkolizme eşlik eden zayıf beslenmenin neden olduğu vitamin eksiklikleri de kalbi güçsüzleştirebilir. Erken safhalarında, alkolden uzak durarak alkolik kardiyomiyopati yok edilebilir. Ancak, hastalık ilerledikçe, kalp kası hasarı kalıcı bir hal alır Restriktif kardiyomiyopati bir diğer türdür. Kalp kası ya kalınlaşır ya da anormal hücreler veya diğer maddeler tarafından istila edilir. En yaygın olarak görülen şekli, yüksek kan basıncına (tansiyona) ya da yüksek dirence (kalp, bu yüksek dirence karşı pompalama yapmak zorundadır) neden olan diğer hastalıklara bir tepki olarak gelişebilen genişlemedir aortik stenozdur. Hipertrofik kardiyomiyopati olarak adlandırılan ve sıra dışı kalıtımsal bir hastalık, özellikle iki ventrikülün (karıncığın) arasındaki duvar olmak üzere kalp kasının kalınlaşmasına neden olur. Şiddetli vakalarda, kasın aşırı kalınlaş¬ması kanın kalpten dışarı akmasını engeller ve bayılma ya da hatta ani ölüme neden olabilir.Bu hastalık genellikle 40 yaşından önce gelişir ve 10 yaşın¬daki çocukları bile görülebilir. Birçok genç sporcunun ölümünden bu hastalık sorumludur. SEMPTOMLAR Kardiyomiyopati erken safhalarında semptomlara neden olmayabilir. Başka bir hastalığı teşhis etmek için çekilen göğüs röntgeni kalbin genişlediğini gösterdiğinde tesadüfen keşfedilebilir.Kardiyomiyopati semptomlara neden olduğunda, bunlar artık zayıf (sorunlu) bir kalbin neden olduğu semptomlar: halsizlik, güçsüzlük ve çok az efor sarf edildiğinde veya uzanırken bile oluşan nefessiz kalma.
Kardiyomiyopati anormal kalp ritimlerine (ritim bozukluklarına) neden olduğunda; semptomlar çarpıntı, sersemlik hali, bayılma ve hatta ani ölümü kapsayabilir. Hipertrofik kardiyomiyopitisi olan kişilerde göğüs ağrısı da gelişebilir. TEDAVİ SEÇENEKLERİ Fiziksel bir muayenenin sonuçlan olan semptomlara (özellikle kalp yetmezliği sinyalleri) ve bir göğüs röntgeni, ekokardiyogram ve elektrokardiyogramın sonuçlarına bakılarak kolayca kardiyomiyopati teşhisi konabilir.
Nadiren, endomiyokardiyal biyopsi olarak adlandırılan bir teste gerek duyulur. Bu testte, boyundaki bir vene (toplardamara) bir kateter sokularak kalbe inilir. Kateterin ucunda bulunan küçük bir alet kullanılarak kalp duvarının iç kısmından küçük bir parça alınır. Daha sonra bu kalp dokusu örneği mikroskop altında incelenir. Semptomların en yaygın olarak görülen iki nedeni olan kalp yetmezliği ve anormal kalp ritim¬leri de (ritim bozuklukları da) dahil olmak üzere kardiyomiyopatinin tüm türleri için tedaviler mevcuttur. Alkolik kardiyomiyopatisi olan kişiler, alkolün etkilerine karşı özellikle hassas gibi görünmektedirler.
Bu hastalığın tedavisindeki en önemli adım, alkolü bırakmaktır. Alkol bırakıldıktan sonra, kalp yetmezliği semptomları ilaçlar ve diyet (beslenme) değişiklikleriyle kontrol edilebilir.Hipertrofik kardiyomiyopati tedavisi, göğüs ağrısı ve nefessiz kalma semptomlarını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Daha da önemlisi, bu tedavi ani kardiyak ölüm riskinizi azaltır. Bu genellikle beta blokörlerin ya da kalsiyum kanal blokörlerinin kullanılmasını gerektirir.
Anormal kalp ritimlerini (ritim bozukluklarını) önlemek için de ilaç almanız gerekebilir. Aşın yorucu egzersizlerden kaçınınız çünkü bu ani kardiyak ölüme neden olabilir.
Bazen, kalp ritimlerini düzenli tutmak için bir kalp pili (pacemaker) ya da vücuda yerleştirilebilen bir defiralatör kullanmak gerekir. Kalpteki kan akışı kalınlaşmış kalp kası tarafından şiddetli bir şekilde sekteye uğratılıyorsa, bu sorunu ortadan kaldırmak için kalp kasınızın bir kısmının cerrahi yolla alınması gerekebilir.
Aile bireylerinizde hipertrofilik kardiyomiyopati varsa, hiçbir semptom görülmüyorsa bile sizde de hipertrofilik kardiyomiyo¬pati olup olmadığını anlamak için muayene olmanız gerekir
Kalp Kapakçığı Kan Kaçırması Nedir? Kalp Kapakçığı Kan Kaçırması Tedavisi Sigara ve Kalp Sağlığı, Sigara Kalp Krizi
Mitral kapak, kalbin temiz kan tarafında üst ve alt odacık arasındaki kapakçıktır. Bu kapak, kalbe akciğerden temiz kan gelirken açılır ve kanın kalbe dolmasını sağlar. Kalp kasılıp kanı vücuda atarken de, kapanır ve kapanması ile kanın vücuda yönlenmesine yardımcı olur. Türkiye’de ilk defa Amerikan Hastanesi’nde uygulanan Mandallama yöntemi, özellikle nefes almakta zorlanan hastaların, nefesini düzeltip, hareketlerini rahatlatan ve uzun vadede kalbin bozulmasını önleyebilecek bir yaklaşım olarak kullanılmaya başlanmıştır. Son iki yılda Avrupa ülkelerinde sınırlı olarak uygulanan bu yöntemden 2010 yılı sonuna kadar Batı Avrupa ve A.B.D.’de yaklaşık 2 bin hasta faydalanmıştır.
Mitral Yetmezliğin Nedenleri Günümüzde kalp kapak hastalıklarına yol açan en yaygın sebepler, kapağın doğuştan farklılık veya eksiklikleri, kalp romatizması gibi sonradan oluşan hastalıklarla deforme olmasıdır. İlaveten yaşlanma ile birlikte her organ gibi kalp kapakları da yaşlanır ve fonksiyonları yavaşlar, dejenerasyona uğrarlar. Mitral yetmezliğin oluşumunda üç ana faktör sayabiliriz.
Mitral kapak, kanın doğru yönde akmasını sağlar. Kapakçık, açılır kapanır iki kanatlı bir kapı gibi düşünebilir. Bu kapak gereken sıkılıkta kapanamazsa, kan akciğere doğru geri kaçar. Buna, “mitral yetmezlik” denir ve en sık görülen kalp kapak hastalıkları arasında yer alır.
Mitral Yetmezliğin Tedavisi Mitral yetmezliğin tedavisi yakın zamana kadar sadece cerrahi iken, günümüzde bazen “kapak değişimi” bazen de “kapak onarımı” olarak tabir edilen işlemlerle kapağın değiştirilmeden kaçırmaz hale gelmesi sağlanır. Bu işlemler ehil ellerde başarı ile gerçekleştirilmektedirler.
Buna rağmen yapılan araştırmalar, mitral yetmezlik görülen hastaların ameliyat gerektirenlerinin yaklaşık olarak %50’sinin herhangi bir nedenle ameliyat olamadığını göstermektedir. Hastanın ameliyatının çok riskli olması bu noktada en önemli sebep olarak görülür. Zaman zaman hastanın büyük bir operasyondan korkmasının da bu ameliyatın olmamasında da rol oynadığı görülmektedir.
Sigara ve Kalp Sağlığı, Sigara Kalp Krizi Sigara içiyoruz, kadın da içiyor, erkek de içiyor”. Peki, sigara bırakılırsa bu risk azaltılabilir mi? Kesinlikle! Eğer kalp-damar hastasıysanız, riskiniz 2-3 yıl içinde içmeyen bir kişiyle aynı olur. Kalp-damar hastalığının oluşmasını veya tekrarını önlemede atılacak.ilk adımlardan biri, mutlaka sigara içilmesini önlemek olmalı.
Sigara içenler eminim ki bu soruyu sormak isterlerdi. Hiç sigara içmeyen bir kişi için “Kalp hastası olmayacak ” demek mümkün mü?
Diyemeyiz. Bu, risk faktörlerinin hepsi için geçerli, yüksek tansiyon için de benzer soruyu sormuştunuz. Olabilir! Söylediğim gibi toplam risk çok önemli, kalıtsal olarak çok yatkınlık varsa, çok nadir de olsa, hatta hiç risk faktörü olmadan da hasta olabilirsiniz. Sigara içmeyen bir kişi de, diğer risk faktörleri varsa, tansiyonu, kolesterolü yüksekse, iyi kolesterolü düşükse, çok göbekliyse veya şeker hastasıysa kalp hastası olabilir.
Balon Anjiyoplasti Stent Nedir Kalp kasını besleyen damarlara koroner arter denir.Kalbin üç tane büyük koroner arteri vardır.Bunlar kalp kasının gereksinimlerini karşılamak için genişlerler ve daha çok kanın dokulara ulaşmasını sağlarlar.Damar sertliği bir başka deyiş ile damar duvarında yağ ve kireç birikmesi,hem bu damarların çapını daraltarak daha az kanın geçmesine neden olur hem de esnekliğini yitirerek gerektiği gibi genişleyememesine yol açar.Bu durumun beklenen sonucu kalp kasının yeterince beslenememesidir. Damarları daralmış kişiler bu durumu göğüs ortasında ağrı olarak hissederler. Özellikle bedensel hareketler sirasında duyulan bu ağrı, hastayı hekime götüren en belirgin yakınmadır.
Koroner daralmaların üç çeşit tedavisi vardır:
İlaçlar ile tedavi
Balon anjiyoplasti ve stent ile tedavi
Cerrahi yöntemle (by-pass) ile tedavi
Balon anjiyoplasti ve stent tedavisi ne zaman seçilir:
Kalp krizi geçirmekte olan olgularda hemen yapılabilir ise yaşam kurtarıcı bir tedavidir. Buna karşılık kalp krizine neden olmayan, daha çok yol yürümek, yokuş çıkmak, merdiven tırmanmak gibi bedensel etkinlikler sırasında yakınmaya yol açan, tıp dilinde kararlı diye nitelenen olgularda yaşamı uzatma konusundaki etkisi bu kadar kesin değildir. O nedenle kalp krizi dışındaki durumlarda bu işleme karar verirken, yapılacak işin hastanın yaşam kalitesini artırıp artırmayacağı hekim tarafından iyice irdelenmelidir.
Ozon yağı, cilt yenilenmesi ve genç görünüm için deri ve hücre canlandırılması sağlarken, sivilce lekeleri tedavisi içinde kullanıma uygundur.
Ozon yağı özellikle cilt hastalıklarında hem tedavi etme hızı hem de hiçbir yan etkisi olmamasından dolayı en çok tercih edilen üründür. Sağlıkla parlayan, bebeksi bir cilde sahip olmanız ozonlanmış yağ ile mümkün.
Topuklarda meydana gelen çatlaklar gerek sağlık açısından gerekse estetik açıdan hiç de hoş olmayan bir durumun oluşmasına sebep olur. Kimi zaman çok fazla kuru ve ağrılı da olabilen topuk çatlaması genellikle ileri yaşlardaki kişilerde ve işleri gereği sürekli ayakta durması gereken kişilerde görülür.
Ev yapımı çatlak topuk tedavisinde ihtiyacınız olan malzemeler; leğen, ılık su, vazelin, shea (Batı Afrika’da yetişen ve tohumundan yağ çıkarılan bir ağaç )yağı, zeytinyağı veya yoğun nemlendirici krem, sünger taşı, banyo tuzları veya yumuşak ayak temizleyici, ayak törpüsü, pamuklu çorap, havlu ve limon suyu, olgunlaşmış muz ve ezilmiş ananastır. Tabii bu saydığımız malzemelere sadece bir topuk bakımında ihtiyacınız olmayacak. Bu malzemeler ile farklı ayak bakımı ve çatlak topuk tedavisi yapabilirsiniz.
Leğeni ılık su ve sabun ile doldurun. Ayaklarınızı sabunlu karışıma sokun ve bu ıslatma işlemini minimum 20 dakika yapın. Bu esnada ayaklarınızı sünger taşı ile ovalamayın. Topuklarınızdaki çatlaklar yumuşadığı zaman ayaklarınızı sudan çıkarın.
Nazikçe ayaklarınızı ayak törpüsü veya sünger taşıyla ovalamaya başlayın. Ölü deriyi uzaklaştırana kadar topuklarınızı ovalamaya devam edin. Bu işlemi yaparken derinizi zedelememeye özen gösterin. İşlem bittiğinde bir havlu yardımıyla ayaklarınızı iyice kurulayın. Ancak şeker hastasıysanız veya mantarınız varsa tip bir ayak ve topuk bakımı yapmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Kullandığınız ayak törpüsünü iyice dezenfekte etmeyi de ihmal etmeyin.
Ayrıca Topuklarda çatlak bulunması durumunda dermatoloji uzmanına başvurulduğunda aşağıdaki tedaviler uygulanabilir:
– Çatlağa neden olabilecek etkenler araştırılmalı ve önlem alınmalıdır.Eğer mantar enfeksiyonu var ise tedavi edilmelidir. – Kalın derinin soyucu kremlerle inceltilmesi faydalı olur. -Uygun nemlendiriciler kullanılır. -Özellikle rahat ayakkabılar tercih edilmelidir. -Gerekirse koruyucu tabanlıklar kullanılmalıdır.
Check Up Nedir : Check Up, bir başka adıyla “kişisel sağlık taraması” olası hastalıkları erken dönemde tespit ederek, önlem almayı ve böylece kişinin sağlıklı kalması amaçlanır. “Kişisel sağlık taraması”; belirgin bir şikayeti olmasa da insanlarda gizliden gizliye oluşmaya başlayan rahatsızlıkların, henüz erken aşamadayken saptanması amacıyla yapılan muayene ve tetkiklerdir.
Check Up Neden Gereklidir : Modern tıp hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasını sağlamayı amaçlar. Çünkü hastalık ortaya çıktıktan sonra hem tedavisi çok daha pahalıdır hem de sağlık artık bir kez bozulmuş olur. İşte bu nedenle, hiç şikayeti olmasa da her insanın belirli periyotlarla doktora başvurarak genel sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Bu periyotlar yaşa ve kişinin genel durumuna göre değişebilir.
Çağımızın hastalıları olan koroner arter hastalıkları, kanser, hipertansiyon ve pek çok diğer hastalıkta erken ve doğru tanı, hem yaşam süresi, hem de kalitesi açısından son derece büyük önem taşır.Ayrıca hiçbir belirti vermeden ve hastada hiçbir şikayete neden olmadan yıllarca sinsice seyreden, öte yandan beyin, kalp, böbrekler gibi hayati organlara da zarar veren hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet gibi hastalıklarda da yine erken teşhisin ve düzenli tedavinin önemi büyüktür. Önemsiz olduğunu düşündüğünüz bir belirti bile çok önemli bir hastalığın habercisi olabilir.
Teknoloji ve bilgi patlamasının baş döndürücü hızla geliştiği bir çağda yaşıyoruz. Bu hızlı teknolojik gelişmelerin önemli bir bölümü tıbbi teşhis alanında görülmektedir. Örneğin; basit bir kan tahlili ile kalp hastalığı açısından risk taşıdığımızı tespit edebiliyoruz. Önemli olan, teknolojinin bize sunmuş olduğu bu güzelliklerden hastalık hali oluşmadan faydalanmaktır. Check-up erken teşhis için ilk ve önemli bir adımdır. Hastalık oluştuktan sonra yapılan tahliller check-up demek değildir. Çünkü geç kalınmış ve hastalık hali oluşmuştur.
Check-Up sayesinde iç organlarda bir takım bulguların saptanması ile kişinin öneri yoluyla, bazı yaşamsal alışkanlıklarını (sigara, alkol tüketimi, hatalı beslenme tarzı, düzenli egzersiz…) değiştirmesi sağlanabilir. Böylece, ileride oluşabilecek hastalıkların önüne geçilebildiği gibi, başlangıç aşamasındaki rahatsızlıkların da ilerlemesi engellenebilir.
Bu tür hastalıkların arasında; gizli şeker, kolesterol, kroner kalp hastalıkları, alkol ve Hepatit B’ye bağlı karaciğer hastalığı, meme – rahim – kalın bağırsak gibi sık görülen bazı kanser türleri, kansızlık ve kemik erimesi sayılabilir
Yapılacak check-up’la birçok hastalık taranabilir ve şüphe edilebilecek bulgularla karşılaşılabilir. Ayrıca kişilerin şikayetlerine göre araştırma değişik alanlarda derinleştirilebilir.
Erken teşhisle bulaşıcı hastalıkların özellikle aile içi yayılması önlenir, tedavi masrafları büyük oranlarda azaltılır, kanser gibi ileri evrelerde tedavisi mümkün olmayan hastalıklar tedavi edilir .
Doktora gitmek için hastalanmayı beklemeyin.Unutmayın ki bir çok hastalığın tedavisi ancak erken tanı ile mümkündür. Sağlığınız için yılda bir kez check-up yaptırarak erken tanı ve tedavi fırsatını kaçırmayın.
Check up’la Kanser Önlenebilir mi?
Bazı kanserler, belirtileri ortaya çıkmadan doğru bir tarama ile saptanabilirler. Hiçbir şikayeti veya belirtisi olmayan insanlarda yapılan kanser taraması sayesinde, bazı kanserlerin öncüsü olan yapılar vücuttan çıkarılıp, kanser oluşumu engellenebilmektedir.
Bazı kanser türleri zamanında yakalanıp tamamen iyileştirilebildiği gibi, erken safhalarda yakalanan kanserlerin tedavisi daha başarılı olmaktadır. Check-up ile yeni gelişmekte olan kanserlerin %50’si önlenmekte veya erken safhalarda yakalanabilmektedir.
Tüm bilimsel çalışmalar, erken teşhisin hayat süresini uzattığını kesinlikle ortaya koymaktadır. Birçok hekim erken teşhis metodları sayesinde her yıl binlerce hayat kurtardıklarını bilmenin mutluluğunu yaşarken, daha birçok kurtarılabilecek hayat olduğunun da bilincindedirler.
Tam Kapsamlı Check Up İçeriği
TSH: Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan hormon testidir.
KANSER TARAMASI CEA : Kanser erken teşhisi ve kist taraması için kullanılan özel kan tahlilidir.
KANSER TARAMASI CEA-125 (Bayanlar için): Rahim ve yumurtalık kanseri saptanmasında kullanılır.
DEMİR: Her türlü anemi, demir eksikliği, talasemi, sideroblastik anemi ve demir zehirlenmesi değerlendirmesidir.
SODYUM POTASYUM KLORÜR: Kronik, uzun süren yorgunluk ve halsizliğin sebeplerini sorgulayan testler bütünüdür.
KAN KALSİYUMU ÖLÇÜM TESTİ: Kemik metabolizması hakkında bilgi edinilmesini sağlayan testtir.
ROMATİZMA: ASO-CRP-RF testleri sonucu romatizmal hastalıkların taranmasıdır.
EKG ( Elektrokardiografi ): Kalp atım düzensizliklerinin ve kalp krizi riskinin saptanmasında kullanılan yöntemdir.
AKCİĞER FİLMİ: Akciğer hastalıklarını tespit etmek için kullanılan ön tarama yöntemidir.
EK GRAFİ: İsteğiniz doğrultusunda boyun, bel ya da diz bölgelerinden birisi için röntgen çektirebilirsiniz.
DETAYLI İDRAR TAHLİLİ: İdrar analizinde görülen değişimler, böbrek hastalıklarının tanı ve izlenmesinde idrar yolu enfeksiyonlarının ve bazı kötü huylu hastalıkların saptanmasında yardımcı olur.
18 PARAMETRE KAN SAYIMI: Kan düşüklüğü, lösemi, çeşitli enfeksiyonlara karşı vücudun reaksiyonunun ölçülmesi, kan hastalıklarının tanısı ve kan hücrelerinin özelliklerinin değerlendirilmesidir.
SEDİMENTASYON: Enfeksiyon ve iltihabi hastalıkların göstergesidir.
TOTAL KOLESTEROL, HDL, LDL: Koroner kalp hastalıklarının risk ve değerlendirilmesi için kan değerlerinin ve birbirleri ile olan ilişkilerinin ve kandaki yağ oranının incelenmesidir.
VLDL KOLESTEROL: Çok düşük yoğunluklu yağ miktarının ölçümü.
TRİGLİSERİD: Hayat tarzı ile vücudun uyumunu gösteren testlerden biridir.
AÇLIK KAN ŞEKERİ: Şeker hastalığının tanısı ve ya tedavisinin izlenmesi için yapılır.
SARILIK TAHLİLİ ( Hbs Ag Anti Hbs, Anti Hcv ): Hepatit B ve Hepatit C olarak adlandırılan ve karaciğerde ciddi hasara neden olan virüsün tanımlanması amacıyla yapılır. Virüsün ve buna karşı oluşan antikorların taranması için kullanılır.
KARACİĞER TETKİKİ ( SGOT, SGPT, GAMA GT, LDH): Karaciğer hücre yıkımının göstergesi olan testtir. Karaciğer iltihaplarının ve ya karaciğeri ilgilendiren hastalıkların tespitinde kullanılır.
TÜM BATIN ULTRASONU: Karaciğer, dalak, pankreas, safrakesesi, safra yolları, prostat, böbrek, bayanlarda rahim ve yumurtalık hakkında ayrıntılı bilgi ve bulgular yönünde değerlendirilir.
TROİD ULTRASONU: Guatr taramasıdır.
PSA TESTİ: 40 yaş üzeri erkeklerde prostat kanser taraması testidir.
MEME ULTRASONU: Bayanlarda meme kanseri ve kist taramasıdır.
SİSTEMATİK KONSULTASYON: Sonuçların uzman doktorlar tarafından değerlendirilmesidir.
Tüp bebek yönteminin, kadının tüplerinin kapalı olması, yumurtlama bozuklukları, endometriyozis gibi durumlarda, rahim içi aşılama ile sonuç alınamayan hastalarda, azo spermi olan kişilerde, açıklanamayan kısırlık tanısında ve genetik hastalıkların tespiti halinde uygulanması gerektiğini bildirdi.
Çoğunlukla alkol bağımlısı olan kişinin eşi, çocukları, anne-babası, çalışma arkadaşları sorunu daha çabuk farketmektedir. Bu nedenle tedavi talebi çoğunlukla önce aile üyeleri tarafından gelmektedir. Alkol kullanımı ile ilişkili sorunlar arttıkça ve alkol bağımlısı olan kişi alkol kullanımı ile yaşadığı sorunlar arasında bir bağ kurdukça kendi de tedavi arzusu duymakta ve tedaviye başvurmaktadır. Bağımlılık tedavisi kişinin arzusu olmadan gerçekleşemeyecek bir tedavi olduğu için, alkol kullanım sorunu olan kişinin bırakma arzusunun olması gereklidir. Alkol bağımlısı bir kişinin bırakma isteğinin olabilmesi için ise yaşadığı sorunlar ile alkol kullanımı arasında bir bağ kurması gerekmektedir. Alkol bağımlılığında tedavi iki aşamadan oluşmaktadır.
– Alkolden arındırma (detoksifikasyon) – Psikososyal tedavi
Gebelik Lekeleri Nasıl Geçer Hamilelik de olan lekeler Nasıl Geçer
Hamilelik Lekeleri Nasıl Geçer
Kaynak Hamilelikte Oluşan Lekeler Nasıl Geçer
Bazı anne adaylarında başta yüz olmak üzere vücudun çeşitli yerlerinde çok sayıda lekeler oluşabilir. Gebelikte cilt değişikliklerinin sorumlusu bu dönemde artan hormonlardır. Hamilelik döneminde gebelik maskesi denilen yüzdeki pigment (cilt rengi) değişiklikleri sıklıkla yanaklar, alın, üst dudak, burun ve çenede düzensiz sınırlı kahverengi lekeler şeklindedir.Bu lekeler doğumdan sonra genellikle ortadan kalkar.
Ender durumlarda pigment artışı adeta bir dövme yaptırılmış gibi cildin derin katmanlarındadır. Böyle durumların tedavisi bu konuda tecrübeli bir cildiye uzmanı tarafından gerçekleştirilir. Yoğun bir ultraviyole ışık kaynağı olan güneşten uzak durmak ve güneşe çıkıldığı zamanlarda en az 15 faktörlü bir krem kullanmak lekelenmelerin azaltılmasında oldukça etkilidir. Yazın bulutlu havalarda bile güneşin UV ışınlarının cilde etki gösterebileceği unutulmamalıdır. Lekelenme olan bölgelerin makyajla kapatılmasında bir sakınca yoktur.
Sık idrara çıkma tedavisi: Sık idrara çıkma nedeni belirlendikten sonra, sık idrara çıkmanın sebebine uygun bir tedavi uygulanacaktır.
Sık idrara çıkma bitkisel tedavisi: Sık idrara çıkma sorunu için tamamlayıcı alternatif olarak uygulanabilecek bitkisel çözüm yöntemleri de vardır. Şifalı bitkiler ile hazırlanacak kürler sık idrara çıkma konusunda faydalı olacaktır. 1) Andız kökü kaynatılır ve sabah akşam birer bardak içilir. 2) Hindistan cevizinin büyüğü yenir. 3) Kestane pişirilerek yenilir.
4) Anason ve öd ağacı kaynatılır, birer bardak içilir.
Demir hapı kilo aldırmaz Halk arasında demir haplarının kilo aldırdığı inanışına sık rastlanıyor. Bu, yanlış bir bilgi. Bir element olan demir kalori içermiyor. Bu nedenle demir hapları doğrudan kilo artışı yaratmıyor. Bununla birlikte demir eksikliğinin belirtilerinden biri de kişide iştah azalması olduğu için tedavi ile yükselen demir düzeyleri, kişinin iştahını artırarak kilo alımına neden oluyor. Bu nedenle demir tedavisi gören kişinin beslenme konusunda çok dikkatli olması gerekiyor.