Ayça İnci 30 Nisan 1978 , İstanbul da dünayay geldi..Lise eğitimi sırasında reklam filmleri ve müzik kliplerinde oynayarak kamera karşısına geçen sanatçı, 16 yaşındayken Kartal Tibet’in yönettiği “Borsa” adlı tv dizisinde ilk rolünü aldı. Emektar sinema oyuncusu Bilal İnci’nin torunu olan Ayça İnci, resim konusunda üniversite eğitimi almak istemesine karşın, düşünce değişikliğiyle oyunculukta karar kılarak 1997’de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda kurs gördü. MSM’de dört yıl sinema, müzikal ve tiyatro eğitimi aldı. Ahmet Kaya’nın Beni Vur isimli şarkısının Sinan Çetin tarafından çekilen klibinde yer aldı. Uğur Yücel’le tanışmasının ardından “Alacakaranlık” dizisinde rol alarak dikkat çeken sanatçı, Süheyl Uygur – Behzat Uygur Tiyatrosu’nda turne oyunlarında görev yaptı. İnci, sinema ve dizi filmlerde rol almayı sürdürmektedir.
Ayça İnci’nin Oynadığı dizi ve sinema filmleri Akasya Durağı-(Sonradan Girdi) 2008 Semum – 2007 Karagümrük Yanıyor – 2006 Yalancı Yabancı – 2006 O Şimdi Mahkum – 2005 Yanık Koza – 2005 İstanbul Şahidimdir – 2004 Kin ve Gül – 2003 Alacakaranlık – 2003 Kumsaldaki İzler – 2002 Cabbar – 2002 Borsa – 1993
2 Eylül 1982 İstanbul doğumlu olan Bergüzar Gökçe Korel’in Babası ünlü oyuncu Tanju Korel annesi ise Hülya Darcan’dır. Çocukluğunu Ulus’ta geçiren Korel, ilk öğrenimini Nilüfer Hatun İlköğretim Okulu, orta öğrenimini Yıldız Koleji’nde yaptı. Kolej’den mezun olmasının ardından Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünü tamamladı. Üniversiteden önce profesyonel kulüplerde voleybol oynadı. Okul hayatı boyunca birçok oyun ve kısa filmde yer oynadı. Aynı zamanda Devlet Tiyatrosu Kuva-yi Milliye oyununda yardımcı oyuncu olarak yer aldı. Bir süre Nicole Kidman ve Tom Hanks’in oyuncu koçluğunu yapan Susan Baston ile çalıştı ve Özay Fecht’in workshop çalışmalarına katıldı. İlk dizi rolünü 1998 yapımı olan “Kırık Hayatlar”da aldı. Ardından 2005 yapımı Kurtlar Vadisi:Irak filminde Leyla karakteriyle izleyicilerin karşısına çıktı. Kurtlar Vadisi filmi için rol teklifi geldiğinde hasta olan babası Tanju Korel’in doktorları hastayı kaybetmek üzere olduklarını söylüyorlardı. Bu koşuşturmanın içinde önce rolü geri çevirdi. Ancak annesinin “Baban bu görüşmeye gitmeni isterdi” sözüyle ikna oldu ve teklifi kabul etti.Bu rolun bir zorluğu da Leyla karekterinin arapça konuşuyor ve filmin canlı çekilecek olmasıydı. Bergüzar Korel bu dili hiç bilmemesine rağmen çok kısa bir süre de rolune hazırlandı ve çok başarılı oldu film gişe rekorları kırdı..
“Kurtlar Vadisi Irak”ta yakaladığı başarının ardından gene aynı yıl çekilen “Zeytin Dalı” dizisinde İklim karakterini canlandırdı.Bu arada reklam filmlerinde rol aldı. Asıl büyük çıkışını ise Kanal D’nin “2006’nın en fazla reyting alan dizisi” ünvanını alan “Binbir Gece”deki Şehrazat Evliyaoğlu rolüyle yaptı. Bu rol de kendisine oyuncu koçluğu ünlü sanatçı Ayla Algan yaptı.Bu dizi de ki başarılı performansı ile 2006 Altın Kelebek En Başarılı Kadın Oyuncu ödülünü aldı.
Bergüzar Korel, tiyatro ve sinema oyuncusu Halit Ergenç ile evlidir. Çift, Ali isminde bir erkek çocuğa sahiptir.
Cihan Ünal İlkokulu Tosya ve Kırıkkale’de okudu. Ortaokulu Ankara Cebeci Ortaokulu ve Liseyi Kurtuluş Lisesinde bitirdikten sonra 1960-1964 Ortaokul ve Lise Döneminde, Ankara Radyosu Çocuk Kulübünde, Ankara Radyosu Eğitim Programlarında, Ankara Radyosu Radyo Tiyatrosu programlarında ve Ankara Radyosu Arkası Yarın programlarında çalıştı.
Yine aynı yıllarda çocuk tiyatrosu ve özel tiyatrolarda amatör olarak oyunculuk yaptı. 1962 yılında Ankara Halkevi’nde tiyatro kurslarına katıldı. Ardından aynı kurumda oyunculuk yaptı. Nüzhet Şenbay, Nurettin Sevin, Suat Taşer, Haldun Marlalı ve Mahir Canova’dan eğitim aldı. Ayrıca Suat Taşer’in yönettiği Öteye Doğru adlı oyunda başrolde oynadı. 1963-1964 yılları arasında Ankara Devlet Tiyatrosu oyunlarında küçük rollerde görev aldı. 1964 yılında Ankara Devlet Konservatuvarına girdi.
1969’da Konsevatuvarın Tiyatro Bölümü yüksek kısmından mezun oldu ve aynı yıl Ankara Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu olarak göreve başladı. İlk defa 1971 yılında “Damdaki Kemancı” filminde oynadı. İkinci defa oynadığı sinema filmi ilk Türk korku klasiklerinden olan “Şeytan” oldu. 1971-1973 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümünde Cüneyt Gökçer’in asistanlığını yaptı. 1973 – 1982 yıllarında yine aynı okulda öğretim görevlisi olarak diksiyon, mimik, rol ve sahne derslerine girdi.
1982 yılında British Council bursu ve Ankara Devlet Tiyatroları bilgi- görgü hakkı ile Londra’ya gitti. Burada * Dil Eğitimi yanında Royal National Theatre ve Royal Shakespeare Company’de çeşitli provalara katılarak eğitimini devam ettirdi. Yine Londra’da iki ay RADA (Royal Academy of Dramatic Art) da eğitmenlerle birlikte çalışarak misafir hocalık yaptı. 1983 yılına kadar Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. 1987 – 2000 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde rol, diksiyon, mimik ve sahne derslerine girerek, öğretim görevliliği hizmetine devam etti.
Cihan Ünal Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Hepşen Akar’ın kardeşi olan Cihan Ünal, ilk evliliğini manken Sabiha Tarhan ile yaptı. Bu evlilikten Irmak adında bir kızı oldu. İkinci evliliğini ise Mine filminin setinde tanışıp aşık olduğu Türkan Şoray ile yaptı. Bu evlilikten Yağmur adında bir kızı daha oldu. Halen Tiyatro İstanbul bünyesinde oyunculuk çalışmaları ve Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalı Başkanlığı ile Öğretim Görevliliğini devam ettirmektedir. Sanatçı, İngiltere’deki Centre for Performance Research (Giving Voice) ve TODER (Tiyatro Oyuncuları Derneği) üyesidir. Ayrıca, Başkent İletişim Bilimleri Akademisi’nde, Diksiyon, Spikerlik ve Sunuculuk, Seslendirme ve Oyunculuk eğitimleri vermektedir.
Çetin Tekindor, Türk tiyatro, sinema, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.
1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun oldu. Tiyatro sahnelerine IV. Murat oyunu ile giriş yaptı. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda “Sahne ve Diksiyon” dersleri veren Tekindor, daha sonra aynı görevini 1998 yılına dek Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde sürdürdü. Onun daha büyük kitlelerce tanınması, TRT televizyonunda 1976-1977 yıllarında yayınlanan ‘Mc Millan ve Karısı’ dizisindeki, Rock Hudson’ın oynadığı Emniyet Müdürü Stewart McMillan karakterini seslendirmesiyle oldu. Daha sonra Yücel Çakmaklı`nın yönettiği 1983 yapımı Küçük Ağa dizisiyle çok tanınan bir sima oldu.
Beyazperde ile ilk tanışması ise Başar Sabuncu’nun yönettiği ve Müjde Ar ile başrollerini paylaştığı Kaçamak (1987) filmi ile oldu. Bir taraftan tiyatro oyunlarında rol alıp, TRT’de yayınlanan yabancı film ve dizi filmleri için seslendirme yaparken, diğer taraftan Dönemeç (1988), Önce Canan (1988) gibi dizilerde ve Son Türbedar (1996), Kerem (1999) gibi TV filmlerinde rol aldı. Ardından oldukça büyük izlenme oranlarına ulaşma başarısı yakalayan Yılan Hikayesi (1999) dizisinde Sinan adında Kral lakaplı önemli bir rol üstlendi.
Bunu Tutku Çemberi (2000), Üzgünüm Leyla (2002) ve Çaylak (2003) dizileri takip etti. Aynı yıl, kariyerinin ikinci sinema filmi Karşılaşma ‘da oynadığı rol ile 2003 Ankara Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Yine 2003 yılında rol aldığı Bir İstanbul Masalı dizisi, televizyon ekranlarında oldukça önemli başarılar elde etti. 2004 yılında, Ahmet Ümit’in aynı adlı polisiye romanından uyarlanan Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı dizide rol aldı. Aynı yıl iki sinema filminde birden rol aldı.
Bunlardan ilki 5 farklı Türk yönetmeninin 5 farklı öyküye imza attığı Anlat İstanbul, diğeri ise Türkiye’de çok büyük bir gişe başarısı elde eden, Çağan Irmak’ın yönettiği Babam ve Oğlum ‘du. İzmirli köy ağası Hüseyin Efendi’yi canlandırdığı bu film, Tekindor’a 27. SİYAD Türk Sineması Ödülleri’nde ve 13. ÇASOD Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri kazandırdı. Çetin Tekindor, sinema ve dizi oyunculuğuna halen devam etmektedir.
Demet Akbağ 23 Aralık 1959 tarihinde izmirde doğmuştur. Demet Akbağ Ünlü olmaya ilk adamı Yılmaz Erdoğan ile ortaklaşa oynadığı Bir Demet Tiyatro adlı komedi, güldürü tiyatro ile atmıştır.Demet Akbağ Geçen yıl yayınlanan istanbulun altınları dizisinde başrol oynamıştır.Demet Akbağ Ayrıca Ölümsüz Aşk dizisinde de rol almıştır.
Demet Akbağ Yılmaz Erdoğan ile sadece Bir Demet Tiyatro isimli tiyatroda çalışmamıştır,Bana Bir Şeyler Oluyor, Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü isimli oyunlarındada oynamıştır
Demet Akbağ’ın Aldığı Bazı Ödüller
-Magazin Gazetecileri Derneği – Komedi Sanatçısı Ödülü (1996) – Altın Kelebek – Yılın Komedi Sanatçısı (1997) – Magazin Gazetecileri Derneği – Komedi Sanatçısı Ödülü (1997) – Altın Kelebek – Yılın Komedi Sanatçısı (1998) -Antalya Altın Portakal – En İyi Kadın Oyuncu (2001) -Antalya Altın Portakal – En İyi yardımcı Kadın Oyuncu (1993) – Altın Kelebek – Yılın Komedi Sanatçısı (1996)
Manisa’da doğdu. Oyunculuğa 17 yaşındayken, Manisa’daki amatör bir topluluk olan Afsem Tiyatrosu’nda başladı. Sahneye ilk kez Ray Cooney’nin Kaç Baba Kaç oyunuyla çıktı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Konservatuvar eğitimi sırasında arkadaşlarıyla Tiyatro Kılçık adında bir topluluk kurdu. Bu toplulukta oyuncu ve oyun yazarı olarak çalıştı. Kenter Tiyatrosu’nda ‘Aşk Çemberi’ adlı oyunda ve “Tiyatro Kılçık”ta “Takanlar ve Takılanlar” ve “Ayşegül Hindistan’da” adlı oyunlarda rol aldı.
“Aslı ile Kerem”, “Bütün Çocuklarım” ve “Emret Komutanım” adlı televizyon dizilerinin yanı sıra “Banyo” ve “Beyza’nın Kadınları” isimli sinema filmlerinde oynadı. 2007′de, Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenen Rock Müzikalleri’nde rol aldı.
Sultan Dizisi Yılmaz Hakkında Bilgi Orhan Şimşek Kimdir Kısaca
Sultan dizisinde Yılmaz karakteriyle Sultan’ıın kardeşi rolünde oynayan Orhan Şimşek daha öncede Genco dizisinde Ahmet karakteriyle izleyiciyle buluşmuştu.
Orhan Şimşek 1985 İstanbul doğumlu. Orhan Şimşek, tiyatroya 2000-2002 yıllarında Kadıköy Halk Eğitim Deneme Sahnesinde adım attı. Burada eğitim gördüğü süre içersinde birçok oyunda rol aldı. 2004-2005 yıllarında Müjdat Gezen sanat merkezinde eğitim gördü. Kandemir Konduğun yazdığı “İnsanlığın Lüzümu Yok” adlı oyunda oynadı. 2005 yılında Haliç üniversitesi Konservatuar Tiyatro Bölümüne girdi, şu an 3.sınıf öğrencisi. Okulla birlikte 2006 yılında Tobav Atölye Çalışmalarına katıldı burada; Murat Karasu, Sumru Yavrucuk, Uğur Polat, Emre Kınay, Hasan Şahintürkten eğtim aldı. Ayrıca 2005 yılından beri ikinci eğitim kapım dediği Haluk Bilginerin Tiyatrosu Oyun Atölyesinde çalışmaktadır.
Dünya Tiyatrolar Günü Tiyatrolar Günü yazıları Tiyatro Günü ile ilgili yazı
Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez
Bir olayın çeşitli şekillerde canlandırılmasına “tiyatro” adı verilir Tiyatro, yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır Tiyatro yaşamın bir parçasıdır Konusu bakımından hareketlere, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır Tiyatroda rol alan kişilere “tiyatro oyuncusu” ya da “tiyatro sanatçısı” denir Tiyatronun yazılı bir metni vardır ve oyuncular bu metne göre tiyatroyu oynarlar Metne bağlı kalmadan oyuncuların doğal olarak kendiliğinden oynadıkları bölümlere ise “doğaçlama” adı verilir İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı Tuluat; oyuncuların o anda düzenle-dikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı Bir süre tiyatro sözsüz oynandı Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı Bu sözsüz tiyatroya “pandomima” adı verilir
Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı bilinmemektedir Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu Tiyatro da meslek haline geldi
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü “Tiyatrolar Günü” olarak kutlanır 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler, tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlarÜlkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna adamış olan ünlü tiyatro sanatçımız Muhsin Ertuğrul yazdı
Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır ve belli başlı türleri şunlardır:
Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır Komedinin belli başlı türleri ise şunlardır :”Vodvil”, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür”Fars”, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür
Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır
Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir
Ülkemizde tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılırTiyatrolarda hayatın gerçekleri sahnelenir, insanlar düşünmeye sevk edilir, düşündürürken eğitir ve eğlendirir Birlikte gülmeyi, birlikte ağlamayı, birlikte hareket etmeyi aşılar Yaşama sevinci yaratır Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur Tiyatro, insanlar arasından, halkın içinden doğmuş bir sanat olması nedeniyle insanlara çok sıcak gelen bir olaydır Bu nedenle herkes sık sık tiyatrolara gitmeli, bu duyguları yaşamalı, tiyatroyu yaşantılarının bir parçası haline getirmelidir