Posts Tagged ‘veya’

Futbol Oyun Kuralları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Futbolun Kuralları Nelerdir?

FUTBOL OYUN KURALLARI

OYUN ALANI

Boyutlar : Oyun Alanı dikdörtgen şeklinde olmalıdır. Taç çizgilerinin uzunluğu kale çizgilerinin uzunluğundan fazla olmalıdır.
Uzunluk: en az 90 m. (100 yarda) – en çok 120 m. (130 yarda)
Genişlik : en az 45 m. (50 yarda) – en çok 90 m. (100 yarda)
ULUSLARARASI MAÇLAR
Uzunluk : en az 100 m. (110 yarda) – en çok 110 m. (120 yarda)
Genişlik : en az 64 m. (70 yarda) – en çok 75 m. (80 yarda)


OYUN ALANININ IŞARETLENMESI

Oyun alanı çizgilerle belirlenir. Bu çizgiler sınırladıkları alana dahildir. Uzun olan iki kenar çizgilerine taç, daha kısa olan diğer iki kenar çizgilerine kale çizgisi denir. Bütün çizgiler en çok 12 cm. (5inç) genişliğinde olmalıdır.
Oyun alanı bir orta çizgi ile ikiye ayrılır. Başlama noktası bu çizginin tam ortasına işaretlenir. Bu nokta merkez olarak 9.15 m. (10 yarda) yarıçaplı bir daire çizilir.

Kaleler
Kaleler, her bir kale çizgisinin ortasına yerleştirilmelidir. Bunları bayrak direklerinden eşit uzaklıkta yukarı doğru dik iki direkle bunları birleştirilen yatay bir üst direkten olutur.
İki direk arasındaki mesafe içten 7.32 m. (8yarda), üst direğin alt kenarının yerden yüksekliği 2.44 m. (8 feet)’dir.
Her iki direk ile üst direk aynı kalınlıkta ve en çok 12 santimetre (5 inç) olmalıdır. Kale çizgileri de kale direkleri ile aynı genişlikte olurlar. Kalelere kale ağları, direklere üst direğe ve yere iyice tutturulmak ve kaleciye hareket serbestisi vermek şartı ile takılabilir.
Kale direkleri ve üst direk beyaz renkte olmalıdır.

Kale Alanı
Kale alanları, oyun alanının her iki ucunda aşağıda ifade edildiği gibi belirlenir:
Kale direklerinin iç kenarlarından 5.5 m. (6 yarda) uzaklıkta kale çizgisine dik iki çizgi çizilir. Bu çizgiler, saha içine doğru 5.5 m. dik (6 yarda) uzatılır ve kale çizgisine paralel bir çizgi ile birleştirilir. Bu çizgiler ve kale çizgisi ile sınırlı bu alan kale alanıdır.

Ceza Alanı
Ceza alanı oyun alanının her iki ucunda aşağıda ifade edildiği gibi belirlenir.
Kale direklerinin iç kenarlarından 16.5 m. (18 yarda) uzaklıkta kale çizgisine dik iki çizgi çizilir. Bu çizgiler, saha içine doğru 16.5 m. (18 yarda) dik uzatılır ve kale çizgisine paralel bir çizgi ile birleştirilir. Bu çizgiler ve kale çizgisi ile sınırlı bu alan ceza alanıdır.
Her bir ceza alanı içinde kale direklerinden eşit uzaklıkta ve kale çizgisine 11 m. (12 yarda) mesafede bir penaltı noktası işaretlenir. Ceza alanı dışına merkezi penaltı noktası olan 9.16 m. (10 yarda) yarıçaplı bir daire yayı çizilir.

Bayrak Direkleri

Her köşeye, en az 1.5 m. (5 ayak) yüksekliğinde, ucu sivri olmayan ve bayrak takılan bir direk dikilir. Bayrak direkleri ayrıca, orta saha çizgisi hizasında, taç çizgisinin en az 1 m. (1 yarda) dışına dikilebilir.

Köte Yayı

Her bir köşe Bayrak direğinden itibaren oyun alanı içine 1 m. (1 Yarda) yarıçaplı çeyrek daire yayı çizilir.

Güvenlik

Kaleler yere sağlam bir şekilde sabitleştirilmelidir. Portatif kaleler, bu şartlara uyduğu takdirde kullanılabilir.

IFAB Kararları
Karar 1

Eğer üst direk yerinden çıkar veya kırılırsa, oyun üst direk tamir edilip yerine takılıncaya kadar durdurulur. Eğer tamir imkanı yoksa, oyun tatil edilecektir. Üst direk yerine ip kullanılmasına izin verilmez. Eğer üst direk tamir edilebilirse oyun, oyunun durdurulduğu anda topun bulunduğu yerden yapılacak hakem atışı ile tekrar başlatılır.
Karar 2
Kale direkleri ve üst direk tahta, metal veya onaylanmış diğer cins malzemeden yapılmalıdır. Şekilleri, kare, dikdörtgen, yuvarlak veya elips olabilir ve oyunculara tehlike yaratmamalıdır.
Karar 3
Takımların oyun alanına giriş anından, devre arasında oyun alanından ayrılmalarına ve tekrar oyun alanına dönmelerinden maçın bitimine kadar, oyun alanına ve oyun alanındaki gereçlere (kale direkleri ve kale ağları ile bunların sınırladığı alanda dahil) her türlü hakiki veya sanal ticari reklam koymak yasaktır. Özellikle kalelere, ağlara, bayrak direkleri ve bayraklarına hiç bir reklam direkleri ve bayraklarına hiç bir reklam malzemesi konamaz. Bu gereçlere hiç bir yabancı madde (kamera, mikrofon v.s.) takılmaz.
Karar 4
Teknik alanın içinde veya taç çizgisinden bir metrelik mesafede olan oyun sahası dışındaki bölgenin zemini üzerinde herhangi bir reklam olmayacaktır. Ayrıca gol çizgisi ile fileler arasındaki bölgeye de reklam konulmasına izin verilmeyecektir.
Karar 5
Karar 3’te belirtilen süreler dahilinde, oyun alanında ve oyun alanındaki gereçlerde (kale ağları ve çevirdikleri alanlar da dahil) FIFA’nın, konfederasyonların, ulusal federasyonların, liglerin, kulüplerin veya diğer kurumların hakiki veya sanal arma veya marka (logo veya amblem) reklamlarını yapmak yasaktır.
Karar 6
Köşe vuruşu yapılırken gereken uzaklığı sağlayabilmek için, köşe yayından 9.15 m. (10 yarda) uzaklıkta kale çizgisine dik ve oyun alanı dışında bir çizgi çizilebilir.

TOP
Nitelikleri ve Ölçüleri

Top: yuvarlak, deriden veya bir diğer uygun malzemeden imal edilmiş, çevresi en çok 70 santimetre 828 inç), en az 68 santimetre (27 inç), ağırlığı oyunun başlangıcında en çok 450 gr (16 onz), en az 410 gr (14 onz) basıncı deniz seviyesinde 0.6-1.1 atmosfer (600 gr/cm2 – 1100 gr/cm2; 8.5 lbs/sq.in. – 15.6 lbs/sq.in) arasında olacaktır.
Kusurlu Topun Değiştirilmesi
·oyun durdurulur.
·oyun yedek topla ilk topun kusurlu hale geldiği yerden bir hakem atışı ile başlanır.
Eğer top, bir başlama vuruş, kale vuruşu, köşe vuruşu, serbest vuruş, penaltı vuruşu veya taç atışı için oyun dışı olduğu sırada patlar veya kusurlu hale gelirse:
·oyun gereken vuruş veya atışıyla başlanır.
Top oyun süresince hakemin onayı olmadan değiştirilemez.

IFAB Kararları

Karar 1
Resmi maçlarda, sadece 2 nci kuralda belirtilmiş asgari teknik özelliklere uygun olan topların kullanılmasına izin verilir.
FIFA’nın resmi maçlarında ve konfederasyonların sorumluluğu altında düzenlenen resmi maçlarda kullanılacak topun aşağıdaki yazılardan birinin taşıması şarttır:
· “FIFA APPROVED” (FIFA ONAYLI)
· “FIFA INSPECTED” (FIFA DENETLİ)
· “INTERNATIONAL MATCHBALL STANDARD” (ULUSLARARASI MAÇ TOPU STANDARTI)

Topun üzerinde bulunan bu yazılar, topun resmi olarak test edildiği ve 2 nci kuralda belirtilen asgari özelliklere ek olarak her bir kategori için farklı olan özel teknik şartlara uygun olduğunu göstermektedir. Her bir kategorinin özel olarak öngörülen ek teknik şartların IFAB tarafından onaylanması gerekir. Bu testleri yapacak kurumlar FIFA‘nın onayına tabidir.
Ulusal federasyonlar, resmi maçlarında yukarıdaki üç yazıdan birini taşıyan topların kullanılmasını isteyebilir.
Diğer her türlü maçlarda, top 2 nci kuraldaki teknik özelliklere sahip olmalıdır.

Karar 2
FIFA’nın resmi maçlarında ve konfederasyonlarla ulusal federasyonların sorumluluğu altında düzenlenen resmi maçlarda topun üzerine, maçın, maçı düzenleyen kurumun, topu üreten firmanın arma ve markası (amblemi) dışında hiç bir ticari reklam konulamaz. Konulacak arma ve markanın boyutları ve çeşidi müsabaka yönetmeliği ile belirlenir.

OYUNCULARIN SAYISI
Oyuncular

Oyun, biri kaleci olmak üzere her biri en çok 11 oyuncudan oluşan iki takım arasında yapılır. Eğer takımlardan birinde 7’den az oyuncu varsa, o maç başlatılamaz.

Resmi Maçlar

FIFA’nın konfederasyonların veya ulusal federasyonların düzenlediği maçlarda en çok üç oyuncu değiştirilebilir. Müsabaka yönetmeliğinde, 3 ile 7 arasında olmak üzere yedek oyuncu sayısı belirtilmelidir.

Diğer Maçlar
Diğer maçlarda, eğer;
takımlar değiştirilecek azami oyuncu sayısında anlaşırlarsa hakeme maçtan önce bildirilirse, en çok 5 oyuncu değiştirilebilir. Hakeme bildirilmezse veya değiştirilecek oyuncu sayısında anlaşma maç başlamadan sağlanamazsa, en çok 3 oyuncu değiştirilebilir.

Bütün Maçlar
Bütün maçlarda, yedek oyuncuların isimleri maç başlamadan önce hakeme verilmelidir. İsmi verilmeyen yedek oyuncular maçta oynayamazlar.

Oyuncu Değiştirme Yöntemi
Bir oyuncu yedek oyuncu ile değiştirme aşağıdaki şartlarda yapılmalıdır:

Değiştirme yapılmadan önce hakeme haber verilir,
Yedek oyuncu, ancak yerini alacağı oyuncu oyun alanından çıktıktan ve hakemden gir işaretini aldıktan sonra oyun alanına girer,
Yedek oyuncu, yalnız oyunun durduğu bir anda ve orta saha çizgisi hizasından oyun alanına girer,
Oyuncu değiştirme, yedek oyuncu sahaya girince tamamlanmış olur,
Oyun alanına giren yedek oyuncu o andan itibaren oyuncu kabul edilir, oyun alanından çıkanın oyuncu niteliği bitmiş olur,
Yedek oyuncu ile yer değiştiren oyuncu tekrar oyuna giremez,
Bütün yedek oyuncular, oyuna girsin veya girmesin, hakemin otorite ve karar yetkisine tabidir.

Kaleci Değiştirme

Diğer oyunculardan herhangi biri,
Hakeme önceden haber verilmek,
Değişme oyunun durduğu bir anda yapılmak, şartı ile kalecisi ile yer değiştirebilir.

İhlaller/Cezalar
Eğer bir yedek oyuncu oyun alanına hakemin izni olmaksızın girerse:
a) oyun durdurulur.
b) girene ihtar verilip sarı kart gösterilir ve oyun alanından çıkartılır,
c) oyun durdurulduğu anda topun olduğu yerden bir hakem atışı ile tekrar başlanır.
Eğer bir oyuncu, önceden hakemin iznini almadan, kaleci ile yer değiştirirse:
a) oyun devam eder,
b) ihlali yapan oyunculara, topun ilk oyundışı olduğu anda ihtar verilip sarı kart gösterilir.
Bu kuralın diğer bütün ihallerinde:
ihlali yapan oyunculara ihtar verilip sarı kart gösterilir.

Basketbol:Tarihçe ve Kuralları

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Boyutlar :

Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 26 m x 14 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarında bir sac levhadır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet vardır. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gram kadardır.alıntıdır

Basketbolun Tarihçesi ve Oyun Kuralları

Beşer kişilik takımlar halinde elle ve topla oynanan, yüksekliği 3,05 m olan pota adı verilen çemberden geçirerek kazanmaya çalışılan takım oyunudur. Tüm dünyada popüler olan bir spor türüdür. İlk olarak 1891 yılında James Naismith tarafından oynatılmıştır.James Naismith’in basketbolu Mayas kabilesinin tlahiotenie oyunundan esinlediği düşünülmektedir.

Basketbol, ABD’nin Massachusetts eyaletinde, Springfield Genç Erkekler Birliği (YMCA) Eğitim Okulu’nda beden eğitimi öğretmeni olan James Naismith tarafından 1891′de yapılmıştır. Atlet ve beyzbolculara kış antremanı yaptırmak amacıyla geliştirilen bu oyunda amaç, tahtadan yapılmış sepetlere topun sokulmasıydı. İlk oynayış şeklinde, 7 kişilik iki takım arasında 20′şer dakikalık üç devre üzerinden oynanmıştır. Oyunun asıl hedefini sepetler oluşturduğundan, Dr. Naismitih tarafından bu oyuna “sepet topu” anlamına gelen basketbol adı verilmiştir.
Basketbol, yapılmasından kısa bir süre sonra YMCA’yı aşarak bütün okullara, üniversitelere ve hatta semtlerde bulunan cimnastik salonlarına kadar yayılmıştır. Gençlerde bu spora karşı uyanan istek ve heyecanda kulüpleri basketbol şubeleri açıp takımlar kurmaya zorlamış ve böylece basketbol, Amerika’nın en popüler ulusal oyunu haline gelmiştir.

Basketbolun Avrupa’daki ilk denemesi, 1893 yılında Paris’in Trevise sokağındaki eski bir jimnastik salonunda yapılmıştır. Daha sonraları, özellikle I. Dünya Savaşı sırasında, basketbolun Avrupa’da yayılmasında Amerikalı askerlerin büyük etkisi olmuştur. Hızla gelişme gösteren basketbol böylece Avrupa’da en gözde sporlar arasında yerini almıştır. Amerika, 1897 yılında erkeklerde, ardından 1900 yılında bayanlar arasında ilk milli basketbol şampiyonlarını düzenleyerek, bu sporu ülke çapında popüler hale getirmiştir. Amerikalılar milli spor olarak benimsedikleri basketbolu, 1904 St. Louis Olimpiyat Oyunları’nda kulüp takımları arasında maçlar düzenleyerek, Olimpiyat Oyunları’na katılan tüm ülkelere tanıtmışlardır. 1905 yılında dünyanın en büyük spor salonlarından New York Madison Square Garden, kapılarını basketbola açmıştır.
Uzakdoğu’da da 1913 yılından itibaren karşılaşmalar yapılmaya başlanmıştır. Böylece bu oyun birkaç yıl içinde Kanada, Fransa, İngiltere, Avustralya, Çin ve Hindistan başta olmak üzere, tüm dünya ülkelerine hızla yayılmış, özellikle büyük kentlerdeki geniş spor alanlarında yapılan üniversiteler arası karşılaşmalar, basketbolun seyirlik spor olarak yayılmasında önemli katkılar sağlamıştır. Uluslararası Amatör Basketbol Federasyonu (FIBA), uluslararası karşılaşmaları yönetmek amacıyla, 20 Haziran 1932′de İsviçre’nin Cenevre şehrinde İsviçre, Yunanistan, İtalya, Portekiz, Arjantin, Romanya ve Çekoslovakya Basketbol Federasyonları’nın işbirliği ile oluşturulmuştur. FIBA her dört yılda bir, Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği şehirde toplanarak, basketbolu daha çekici hale getirmek için gerekli kural değişikliklerini yapmaktadır.
Avrupa Basketbol Şampiyonası 1935 yılında başlamış olup, 2 yılda bir düzenlenmektedir. Amatör bir spor dalı olarak basketbol, ilk kez 1936′da Berlin’de düzenlenen Olimpiyat Oyunları’na dahil edilmiştir. 1951 yılında başlayan Erkekler Dünya Şampiyonası’nı 1953′te Bayanlar Dünya Şampiyonası izlemiş, Olimpiyat Oyunları’na basketbol dalında bayanlar ilk kez 1976′da katılmışlardır. Avrupa ligi ise 1995-96 sezonunda başlamıştır. Basketbol çoğunlukla kapalı salonda oynanır. Dikdörtgen biçimindeki basketbol alanının tabanı sert tahtadan yapılır. Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 28 m x 15 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarındadır ve çoğunlukla panyalarda cam beyazı plastik kullanılır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet bulunur. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gramdır.•

Basketbol oyun kuralları

• Basketbol müsabakaları iki hakem tarafından yönetilir. Misafir takım sahayı seçme hakkına sahiptir. Her devreden sonra saha değişimi yapılır.
• Oyun, orta saha çizgisinde her takımdan birer oyuncu arasında yapılan hava atışı ile başlar. Hava atışına çıkan oyuncular, topu tek elleri ile takım arkadaşlarına kazandırma hedefini taşır.
• Oyun, 10′ar dakikalık dört periyottan oluşur. Beraberlik durumunda uzatma periyodu oynanır. Her takım ilk üç periyotta ve uzatma periyodunda 2′şer dakikalık bir, dördüncü periyotta iki mola hakkına sahiptir. İkinci ile üçüncü periyot arasında 15 dakikalık devre arası verilir.
• Hücum eden takım, kendi sahasını 8 saniye içinde terk etmek, 24 saniye içinde de hücumunu tamamlamak zorundadır, aksi halde top kullanma hakkı rakip takıma geçer.
• Oyuncu topla birlikte, top sürme (dribbling), pas atma (passing), şut atma (shooting) aktivitelerini yapma şansına sahiptir. Bir oyuncu top sürerken, topu eline alarak durdurursa, tekrar top sürme şansına sahip değildir; topu istediği yöne ve kişiye pas ya da şut atmak zorundadır.
• Her takım 5 kişiden oluşur ve takımların sınırsız oyuncu değişikliği hakkı vardır. Eğer faul hakkını doldurmamışsa, her çıkan oyuncu tekrar oyuna dahil olabilir. Bir takımdaki beş oyuncudan biri ortada (post), ikisi savunma (guard) ve ikiside hücum (forward) oyuncusudur.
• Oyunu bir baş hakem ve yardımcı hakem olarak iki hakem yönetir.
• Her oyuncu beş faulle oyun dışında kalır, tekrar o maç için oyuna dahil olamaz. Her oyuncunun bireysel olarak yaptığı faul sayısının toplamı, takım faullerini de belirler. Toplamda dört takım faulüne ulaşan takımın daha sonra yaptığı her faul, karşı takıma serbest atış kullanma hakkı kazandırır.
• Hakem tarafından durdurulmadıkça, top potadan veya çemberden dönerse oyun devam eder. Ayrıca, oyuncu sahayı belirleyen çizgilerin dışına temas etmedikçe, top oyun çizgilerinin dışına değmeden havadan saha çizgisinin dışına çıksa dahi, oyuncu topu içeri çevirebilirse de oyun devam eder.
• Her sayı atışından sonra veya hakemin düdüğü çalmasının ardından, oyun ve oyun zamanı durur. Sayı yiyen takımın pota gerisindeki çizgi arkasından topu oyuna sokması ile hem zaman hem de oyun tekrar başlar. Oyun içindeki diğer durumlara göre, hakemin gösterdiği yerlerden, top oyuna sokulur.
• Üç sayı çizgisi içinden yapılan her başarılı atış iki sayı, üç sayı çizgisi gerisinden yapılan her başarılı atış üç sayı olarak değerlendirilir. Faullerden veya kural ihlallerinden dolayı kazanılan başarılı serbest atışlar bir sayı olarak değerlendirilir.
• Oyuncular iki durumda cezalandırılır: 1- Bireysel kural ihlalleri 2- Faul yapılan durumlar. Kural ihlali veya hatası (hatalı yürüme, topun çizgi dışına çıkması, hücum oyuncusunun üç saniyeden fazla post içinde durması v.b) top kullanma hakkını karşı takıma verir. Yapılan bireysel fauller ( itme, çekme, vurma, tutma v.b) ise oyuncunun faul cezası almasını sağladığı gibi faulün yapıldığı yer göz önünde bulundurularak, rakip topu yandan oyuna sokar, ya da serbest atış yapma hakkı kazanır.

• Serbest atış hakkı adedi, faulun yapıldığı zaman, yer ve çeşidine göre değişir. Şut atışı sırasında faul yapılmış ve atış sayı olmamışsa, atışı yapan takıma iki serbest atış hakkı verilir. Eğer atış sayı olmuşsa, bir serbest atış hakkı verilir. Bir takım, bir devredeki “takım faul” sınırını geçmiş ve atış sahası dışında faul yapmışsa, o zaman bire-bir denen serbest atış hakkını kullanır. Bu atışta kural, ilk atış sayı olursa, ikinci atış yapma hakkı kazanmaktır. Bire-bir’de ilk atışı kaçıran ikinci atışı yapamaz, top potadan oyun alanına dönerse, oyun devam eder. Teknik faullerde (oyunu geciktirme, sportmenlik dışı davranışlar, hakeme itiraz, izinsiz oyuna girme v.b) iki serbest atış hakkı verilir.

Basketbol şu anda dünyada en iyi oyun olarak gösteriliyor.En iyi ligler ise NBA ve NCAA (kolejler arası profsyenel basketbol) olarak bilinir
Alıntı

Facebook hakkında

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook denen bu sitede Politik görüs veya hissiyatlarinizi paylasmayiniz. Paylasacaksaniz muhakkak sanal (uydurma) bir hesap açiniz. Yazilarinizi postaladiktan sonra ADSL yi kapatıp bir süre bekledikden sonra ve yeniden baslatıp (Yeni bir IP aldukdan sonra) gerçek hesabınızdan giriş yapınız.(Tabii illede Facebook üyesi olucam diyorsanız!) Bu sitede veri tabanına sahip kisi sizin hemen her türlü eğilimlerinizi, arkadas akraba baglantilarinizi, resim ve videolarinizi, neye kizip neye kizmadiginizi, okulunuzu, şakalarinizi, size takılan lakapları… v.b. gibi daha bir çok şeyi elde etmis oluyor (Tabi bu zaman içerisinde sizin ve arkadaşlarınızın arasında geçen site üstünden yapılan haberleşme trafiğinizle ve neyi ne kadar paylastiginiz ile orantili).

Ülkemizin malum durumu nedeniyle bu tür konularda hassas olmanizi, Ülke ve Kisisel güvenliginiz (siz ve arkadas, akraba çevreniz) için buna azami dikkat etmenizi rica ediyorum.

Güvenlik olarak Ülkemiz sınırları içinde olmayan bir server ( internet sunucusu )’da ve yabancı bir şirket tarafından hizmet verildiği bilinciyle ; Facebook da 2 ayrı hesap açmanızı birinin sanal kişilik ve kişisel bilgi belge olmayan diğerinin ise kendi isim ve istediğiniz ölçüde bilgi ile donatılmış hesaplar olmasına dikkat ediniz.(Burda IP nizin değişmiş olması gerekliliğini unutmayınız) Kısaca facebook gerçek kişisel bilgiler ile girilecek pek güvenli bir site değildir.

Kişisel Kredi Kartı olan kişilerin zaten ABD merkezli uluslar arası veri bankası nedeniyle hesap hareketliliğiniz, bütçeniz, ev iş adresiniz v.b gibi bilgiler Veribankasında bulunmaktadır. Bu profilinizde yapmış olduğunuz detaylı bilgi girişi, (Arkadaş, Dost çevre, etnik köken, din, politik inançlarınız v.b gibi) bilgiler pekiştirildiğinde mükemel gönüllü bir “kisisel” istihbarati ABD ve bagli Hükümet yada gizli servislere vermis olursunuz. Bu komplo degil ; çünkü ABD, KANADA, INGILTERE v.b gibi ülkeler ulusal güvenlik yada bolgesel operasyonlar geregi bu bilgileri adi gecen merkez yada kuruluşlardan , ülkelerinde/etki alanlarında hizmet veren vebsitelerinden alabilmektedir. Ve bu ülkelerin Türkiye Cumhuriyetini ve Vatandaşlarını nezaman ve ne koşulda düşman ilan edeceği, yada bu bilgi ve belgeleri bölücü yada yardakçıları ile paylaşmayacakları nın garantisi yoktur. 911 den sonra ABD yönetimi 50 Milyar Dolar dan fazla bir bütçeyi Dünyayı dinleme, izleme ve yeni anti terör çalışmaları ve soğuk savaşlarda kullanmak üzere senato onayı ile elinde bulundurmaktadir. Bu hazir altyapı ve teknolojiyi yeri geldiğinde, olası bir çıkar çatışması/çatışma v.b gibi bize karşı yürütebileceği operasyonlarda da kullanacağı açıktır.

Yonja, Hi5 v.b gibi sitelerde de aynı önlemleri almanızı şiddetle tavsiye ederiz. Ayrica Yesil Kart (Green Card) uygulaması da pek farkli degildir. Yesil Kartda da Kültür sömürüsü sonucu gelisen : daha iyi bir hayat seviyesi balonu, yada Türkiye ye olan sevgisizlik, çevresel olumsuzluk, politik anlayisi v.b gibi nedenlerle bir baska Ülkenin kapisina gidip Göçmenlik basvurusu yapan vede büyük bir çogunlugu, bu hakki kazanamayan ; “zayif halka” olarak ABD göçmen bürosu veri bankasinda detayli bilgileri ile birlikte arsivlenmekte / fislenmektedirler.

2006’da kurulan sosyalleşme ağı Facebook, bugünlerde Türkiye’de de oldukça popüler. Evde, işyerinde, okulda çok sayıda insan önemli bir zamanını Facebook’ta profil güncelleyerek, sağa sola pençe atarak geçiriyor. Ancak bazı noktalara dikkat edilmezse Facebook ileride canınızı sıkabilir.
Şunu unutmayın, patron için Facebook’tan daha mükemmel bir radar olamaz. Dünyada Facebook’taki eylemleri yüzünden işinden olan insanlar var; birçok işyeri, okul ve kuruluşsa öğrencilerinin, çalışanlarının veya üyelerinin Facebook’a girmesini yasakladı.
Facebook üyesi binlerce kişi de ”privacy-gizlilik” seçeneğini topyekün göz ardı ettikleri için sıkıntılı anlar yaşadı, başlarını belaya bile soktu… İş aramak gibi profesyonel amaçlarla da kullanılan Facebook, saf anlamda sosyalleşmeyi sağlayan son yılların en önemli internet araçlarından biri. Ancak Facebook kullanmaya yeni başlayanların, yabancıların kendilerine ait bilgileri ne ölçüde görebileceklerini tayin eden gizlilik ayarlarına önemsemeden bodoslama dalması rahatsız edici sonuçlara neden oluyor.

İlişki düzeyini belirleyin:
Bir kişiyi tanıyıp tanımadığınızı tayin eden 3 pozisyon var. Facebook’a girdiğinizde size göre herkes yabancıdır; ”network” yani ağ, bir bölge, yer, okul veya şirket sakinlerinin oluşturduğu gruptur. Arkadaşlarınızsa karşılıklı olarak birbirinizi tanıdığınızı onayladığınız kişilerdir. Facebook’ta profilinize arkadaşlarınız gibi erişebilecek ”o benim ‘arkadaşımın arkadaşı ama arkadaşım değil” seçeneği yok.

Gizlilik ayarlarını değiştirin:
”Privacy” birçoğunun Facebook kariyerine başladığında umursamadığı bir seçenektir. Ancak başlangıç ayarlarına göre ağınızda (network) olan herkes, size ait olan her şeyi görebilir. Türkiye’den yola çıkalım; Türk kullanıcıların büyük çoğunluğunun ”kafadan” Türkiye ağına üye olduğunu düşünürsek, bu ağdaki herkes, size ait olanları arkadaşlarınız kadar görebilir. Bir ağın mensubu değilseniz, bilgilerinizi sadece arkadaşlarınız görebilir. Ama ben mesela Türkiye ağına üyeyim, o halde yapmam gereken Privacy başlığı altındaki Profile’e girip, çıkan ekranda ”profile: only my friends-yalnızca arkadaşlarım” şıkkını seçmektir. Bu ekrandan e-posta adresinizi yalnızca arkadaşlarınızın görebileceği şekilde düzenlemeniz hatta ”Profile” başlığı altındaki birçok maddeyi arkadaşlarınıza özel olacak şekilde ayarlamanız menfaatiniz icabınadır.

Facebook’da geçirdiğiniz zamanı kimse bilmesin:
”Privacy” başlığı altındaki ”Newsfeed and mini feed”e mutlaka uğrayın çünkü, bu seçeneğin başlangıç ayarları, sizin Facebook’ta yaptığınız her eylemi yayımlıyor. Bu kadar küresel olmaya, Facebook başında sabahladığınızı başkalarının bilmesine gerek yok. Bu sosyalleşme ortamının, yaptığınız her şeyi herkesin görebileceği seyir defteri diye tanımlanabilecek ”mini feed” adında bir özelliği var. Yani sizin mesai saatinizde Facebook’ta ne zaman, ne kadar zaman geçirdiğiniz tespit edilebilir. Şimdilik bizim buralarda tutatanak tutacak siber işyeri polisleri yok gibi, ancak yine de temkinli olmakta fayda var. Bu yüzden en azından işteyken önce ”privacy”, ardından ”news feed and mini feed”e girerek ”show times in my mini feed” seçeneğini iptal edip yaptığınız eylemlerin zamanının görünmesini engelleyin.

Arkadaşlarınız için gizlilik:
Başlangıç ayarlarında herkes arkadaşlarınızın listesini görebilir. Bu durum ”Poke, Message and Friend Request” ayarları kısmında ”Friends-arkadaşlar” seçeneğinden vazgeçerek ortadan kaldırılabilir.

Bir profesyonel, bir de kişisel profiliniz olsun:
Facebook arkadaşlarınızla şakalaşıp eğlenebileceğiniz bir ortam olduğu kadar, profesyonel/mesleki amaçlara da hizmet edebilir. Her ne kadar Facebook kurallarına aykırı olsa da iki profiliniz olsun, profesyonel profilde tam ad, mesleki durum, eğitim ve yalnızca sektörel bağlantılar olsun. Bu profil altında iş ve okul ağlarınıza takılın. Sulu değil profesyonel bir fotonuzu ekleyin ya da hiç eklemeyin. Kişisel ve özel profilinizdeyse isim, takma isim kullanabilrisiniz; soyadınaysa gerek yok ya da tek bir harfle ifade edin. Bu profille okul ve işyeri, meslek ağlarına bağlanmayın. Mesleki deneyiminizi paylaşmayın. İş e-posta adresinizi kullanmayın. Ve istediğiniz her şeyi yapın. Ancak iş ve özel arkadaşlarınızı birbirine karıştırmayın.

Herkesle arkadaş olmayın:
Şu kısacık Facebook kariyerimde en çok dikkatimi çeken şey, birçok insanın bir zombi açlığıyla arkadaş listelerini şişirme çabası oldu. Arkadaşlığa onay verdiğiniz kişilerin sizin arkadaşlarınızın bilgilerine erişebileceğini unutmayın.

Kimlik hırsızlığı:
Hakkınızdaki bilgileri kamulaştırmanın, kaba kimlik bilgilerinizin başkaları tarafından kullanılabilmesi riskini doğruyor ki bu bir başkasının ”sizin adınıza” başka bir sosyalleşme ortamında faaliyet göstermesi riskini doğuruyor.

Facebook gizlilik politikası:
Facebook ile yaptığınız anlaşma gereği, bu oluşum size ait bilgileri diğer şirketlerle paylaşabilir ya da satabilir, bunu unutmayın.

Paranoyakların dikkat etmesi gereken 5 nokta

Facebook’ta size yönelik 5 erişim seviyesi bulunuyor; arkadaş, sınırlı, ağ, yabancı veya bloke…

Gizlilik ayarları oldukça karmaşık; arkadaşlarınız dışında rahatsız edilmek istemiyorsanız hiçbir ağa üye olmayın.

Duvarlara yazmak yerine özel mesaj gönderin. En kibar ifadesiyle duvar yazıları ileride size karşı delil olarak kullanılabilir.

Geçirdiğiniz zamanı ve hatta olduğunuzu kimse bilmesin…

Görülebilir seyir defterinize (mini feed) ince ayar çekin.

Facebook Müzik Uygulaması

Cuma, Haziran 22nd, 2012
Facebook müzik uygulaması İLİKE, müzik sevenler için geliştirilmiş bir uygulama. Sevdiğiniz grupları ve şarkıları profilinize ekleyebilir, fan sayfalarından müzisyenler ile ilgili bilgi alabilir, son konser haberlerine ulaşabilir, şarkılardan örnek dinleyebilir, arkadaşlarınızın kimleri dinlediğini öğrenebilir veya arkadaşlarınıza bir şarkı adayabilirsiniz. Uygulamanın en eğlenceli bölümü ise müzik yarışması. Burada çalan şarkıların adını veya çalan müzisyeni en kısa sürede bilerek puan kazanıyor ve arkadaşlarınızın puanlarını da görebiliyorsunuz.

Facebook müzik uygulaması iLike profilinize bir kutu ekleyerek sevdiğiniz şarkıları, size adanan şarkıları, gitmek istediğiniz konserleri ve müzik yarışması puanınızı profilinize taşıyor.

Facebook müzik uygulaması iLike benzer müzik zevklerine sahip insanların bir araya geldiği ve yeni şarkıların keşfedilebildiği mükemmel bir platform.

FACEBOOK İLİKE UYGULAMASI

Facebook Yoville

Cuma, Haziran 22nd, 2012

facebook yoville
facebook yoville nasıl oynanır
facebook yoville hileleri

The Sims benzeri, online oynanan ve oynamak için illa ki Facebook profili gerektiren bir oyun..
Yoville oyununda bir karakter olarak yaşıyorsunuz. Oyun yoville mahallesine geçiyor. Genel olarak oyunun amacı evinizi döşemek , en iyi döşenmiş eve sahip olmak. Bunun için fabrikada çalışıp para kazabilirsiniz. Ayrıca kumarhanesinden meydanına , pazarına kadar herşey var bu yovilleda . Üstelik oyundaki diğer oyuncularlada çok zevkli sohbet etmenizi sağlayan bir arayüzü var. Fakat arada bunu istismar edenlerde olmuyor değil ama olsun genel olarak çok güzel bir oyun. Oyunda haritadan istediğiniz yere gidebilirsiniz. Veya yanlardaki ok işareti ile yürüyebilirsiniz. Başkalarının kafasına tıklayarak onlara özel mesaj yollayabilirsiniz. Geri kalanı keşfetmekte sizlere kalmış. Ayrıca “Yoville Crew” adı verilen listeniz ne kadar kabarıksa, yani Facebooktaki arkadaşlarınızın kaçı Yoville oynuyorsa o kadar çok para alıyorsunuz.

facebook kullanıcıları Dikkat!

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook kullananlara kırmızı alarm!

Facebook şifrenizi değiştirmeniz konusunda bir e-posta alırsanız dikkat edin: Virüs çıkabilir!

Hacker’ların gözü Facebook’un 300 milyonu aşan kullanıcısına çevrildi…
Son günlerde pek çok internet kullanıcısı Facebook’tan gelen ve site üzerinde kullandıkları şifreyi değiştirmeleri ile ilgili e-posta almaya başladılar. Fakat Facebook’tan geliyor gibi görünen bu e-posta aslında virüs içeriyor!

Bredolab Truva Atı adı verilen bu virüs, hacker’ların gönderdikleri sahte e-postanın eklentisinde bir .ZIP veya .EXE dosyası olarak geliyor. Facebook_Password_2rd17.zip veya Facebook_Password_2rd17.exe gibi bir isme sahip olan virüs dosyasının son bölümündeki “2rd17” kısmı, rastgele oluşturuluyor ve her alıcı da değişiklik gösterebiliyor.

Eğer kullanıcı dosyayı indirecek olursa, Bredolap kullanıcı bilgisayarında bir log dosyası ve isqsys32.exe adlı bir uygulama yerleştiriyor ve hem virüs hemen çalışmaya başlıyor. Saniyeler içerisinde kullanıcının bilgisayarını bir bot’a dönüştüren virüs, aynı sahte e-postayı yeni bulaştığı bilgisayar üzerinden göndermeye başlıyor.

Facebook yetkilileri, virüsün site üzerinden değil e-posta ile dağıtıldığı için bu konuda yapabilecek bir şeyleri olmadığını ama her Facebook kullanıcısının mutlaka Facebook’un güvenlik sayfasını ziyaret etmesi gerektiğini söylüyorlar.

chip.com.tr

Facebook’taki Tipler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook Tipleri:

Gizemli

“Şimdi değilse ne zaman?”, “Böyle olacağını tahmin edemezdi”, “Göreceksin…”, “Bazen olur öyle” gibi mesajların ne olduğunu kimse anlamaz. Kendi kendine mırıldanır gibi mesajlar yazan bir Facebook modelidir, zararsızdır. Gizemliden ziyade manasız mesajlar yazar.

Spamci
Devamlı yeni bir Facebook uygulaması bulup listesindeki herkesi çağırır. Sizi türlü yardıma, sayfaya, gruba ve oyuna çağırıp durur ve “Cheap Viagra” e-postaları kadar spam’cidir. Kötü niyetli değildir ama canı sıkılmıştır.

Quizci
Kronik davetkar semptomları da gösterebilen, canı sıkılmış bir başka Facebook gezginidir. Bu can sıkıntısını iyi kötü ayırt etmeden bütün testleri çözmekle geçirir. Aynı zamanda kronik davetkarsa size bütün bu quizleri yollayarak “büyük bir iyilik” yapar.

Zombi
“Sabah uyandım”, “Dişlerimi fırçaladım”, “Kahvaltıda yağda yumurta yedim”, “İşten sıkıldım”, “Trafikte sıkıştım”… Ne kadar ilginç mesajlar değil mi? İnsanın gününe renk katıyor böyle şeyler! Karşınızda ne kadar hayatla ve düşünceyle dolu bir insan var artık anlayın.

Pazarlamacı
İnsanın başarılarını sevdikleriyle paylaşması güzel bir şey olabilir ama devamlı, devamlı ve devamlı yaptığınız işlerin ne kadar süper olduğundan bahsedenler insanların canını sıkar. Blog’undaki her yazıya bir bağlantı veren, çektiği her fotoğrafı yükleyen, yaptığı tabloyu koyan, sınav notlarını veya iş yerinin yaptığı her kampanyayı Facebook’a koyanlar ve bunu iflah olmaz. Facebook yeteneklerinizi tanıtmak ve pazarlamak için iyi bir yer olabilir ama kimse sadece reklamları izlemek istemez.

Arşivci
Sıradan bir Facebook kullanıcısının 100, bilemedin 200 arkadaşı vardır. Ama sosyal kelebeklerin arkadaş sayısı 1000’e kadar çıkabilir. Allah aşkına kim bu kadar insanı tanıyabilir? Ne derece tanıyabilir? Hayatta konuşmayacağı insanları ekleyenler bu kalabalığın içinden hiç kimseyi hatırlamadan boş kalabalık oluşturuyorlar. Hiç konuşmayacaksan niye ekliyorsun?

Haberci
“Michael Jackson öldü!!! Bunu ilk benden duydunuz, ben söyledim! Herkes benden duydu! Ben ilkim! Herkese ben haber verdim!” Ne kadar sinir bozucu değil mi? Sanki milyonlarca insanla birlikte haberi televizyonda görmemiş gibi… Bu model sinir bozucu olmanın ötesinde zararlı da oluyor. Yalan yanlış haberler saçarak insanları yanlış yönlendirebiliyor. Daha da kötüsü bir kez yalan haberi belleyenlerin, bu yanlışta diretmeleri.

Patavatsız
“Falanca eczaneye basur kremi almaya gitti” türünden mesajlar yazabilen patavatsızlar ne var ne yoksa sayıp döker, insanları rezil ederler. “Filanca geçen falancayla öpüşüyordu” der, ilişkileri parçalar. Dedikoducudur ama art niyetliden ziyade boş gevezedir. İlginç olsun diye kimseyi ilgilendirmeyen iğrenç detaylar anlatabilir.

Türkçe özürlü
“Nbr şkrm?” Bu ilk örnek, SMS yazıp durmaktan sesli harfleri yutacak şekilde evrimleşmiştir. Bir başka alt model senelerdir klavye kullanmayı öğrenememiştir veya çok iri parmaklara sahiptir “Abi mne zamna yola ıçkıcas?” Yazım yanlışları bir miktara kadar doğaldır ama kasıtlı olarak “shey bak ne dichem” tarzı konuşanlar… onlar başka bir dünyanın insanı.

İlgi hastası
“Bugün çok hastayım”, “Bir gün daha bitti oh be”, “İyi haberlere ihtiyacım var” türü mesajları zaman zaman herkes yazar. Ancak birileri her gün bu tarz mesajlar yazıyorsa ortada bir sorun var demektir. Sempati avcıları gerçekten sorunludur ama yazdıkları sebeplerden değil. Devamlı ilgi ve alaka çekmeye çalışırlar, çocuk gibidirler.

Sessiz takipçi
İlgi hastasının zıttı karakterde bir karakter. Ses çıkarmazlar, yazı yazmazlar, durum güncellemezler, fotoğraf yüklemezler. Bununla birlikte herkesi takip ederler. Nereden mi anlarsınız? Denk gelir ve bir gün konuşurken daha önce yazdığınız bir yazıyla veya yayınladığını fotoğrafla ilgili bir yorum gelir. Sessizce takip ederler, bu sessizlik ürkütücüdür…

Paparazzi
Facebook’ta çekildiğinin farkında bile olmadığınız fotoğraflara rastladıysanız, bu modeli de anlarsınız. Bir partide sarhoş hallerinizi çekip, sizi etiketlemeden yayınlayabilir. Siz fark etmeseniz de paparazzi her yerde, her şeyi çekmektedir. Bu modelin bir alt kolu da yüzlerce fotoğrafınızı yükleyip sizi etiketler. E-postayla uyarıyı kapatmadıysanız sizi uzun bir temizlik bekliyor demektir.

chip

Facebook “masamın üstüne, koltuğun üstüne” iletilerinin anlamı nedir?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

arkadaşlar sabah facebook açtım kız arkadaşlarımın status lerinde “masamın üstüne, koltuğun üzerine, sandalyenin üstüne” vb. iletiler vardı bunun anlamı nedir? Soruyorum cvp alamıyorum lütfen söylermisiniz bu facebook status çılgınlığı nedir?

Kalp Damar Hastalıklarında Risk Faktörleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalp Damar Hastalıklarında Risk Faktörleri

Yaş: Erkeklerde 45 yaşın üstü, kadınlarda 55 yaşın üstü veya erken menopoz
Cins: Erkeklerde daha sık
Aile öyküsü: Birinci derecede (anne, baba, kardeş) erkek akrabalarda 55 yaşından, birinci derecede kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp damar hastalığı, kalp krizi (infarktüs) veya ani ölüm bulunması
Sigara içiyor olmak
Hipertansiyon (140/90 mmHg veya daha fazla veya hipertansiyon için tedavi alıyor olmak)
İyi kolesterolün (HDL kolesterol) 40 mg/dl’den düşük olması
Kötü kolesterol olan LDL-kolesterolün yüksek olması).
Hareketsizlik: Haftada en az 3 gün ve günde en az 30 dakika egzersize zaman ayırmalısınız (tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet, dans, bahçe işleri vs.).
Şeker hastalığı (diabetes mellitus)
Kilo: Bu konuda en değerli kriter, vücut kitle indeksi ve bel çevresidir. Vücut kitle indeksi, kg olarak ağırlığın, metre olarak boyun karesine bölünmesiyle elde edilir (VKİ: kg/m2). Vücut kitle indeksinin 25’in üzerinde olması veya bel çevresinin erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması, yalnızca kalp damar hastalığı riskini artırmakla kalmayıp şeker hastalığı, yağ yüksekliği ve tansiyon yüksekliği riskini de artırmaktadır.
Stres: uzun bir zaman sürekli strese maruz kalma, hastalığın gelişmesini kolaylaştırmaktadır.
Depresyon: özellikle son yıllarda depresyon da kalp damar hastalıkları yönünden risk faktörü olarak kabul edilmeye başlandı.

Kalp Pili Hakkında Her şey?

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalp pilleri (pacemaker), kalbin ritmini oluşturan ve düzenleyen elektronik cihazlardır. İlk çıkış amacı kalbin yavaş atması sonucu gelişen rahatsızlıkları tedavi amacını taşırken son yıllarda ritim bozukluklarında (antitakikardik pacemaker’ler ve takılabilir kardiyoverter-defibrilatör piller -ICD-) ve kalp yetmezliğinde de kullanılmaya başlanmıştır (biventriküler pacemaker’ler).

Kalıcı kalp pilini gerektiren durumları inceleyelim:

Sinüs düğümü hastalığı:

Hasta sinüs sendromu olarak da adlandırılır. Bu durum, kalbin normal uyarı oluşturan hücreleri (sinoatrial düğüm veya sinüs düğümü) görevini yeteri kadar iyi yapamadığı zaman ortaya çıkar. Kalp hızında çoğunlukla yavaşlama bulunur. Çeşitli aritmiler ve bu arada hızlı ritimler de (takikardi) olabilir. Hastalarda efor ile yeteri kadar kalp hızı yükselmez. Kalıcı kalp pili uygulamasının önde gelen nedenidir.

Hasta sinüs sendromunda EKG. Bu sendromda zaman zaman yukarıda görüldüğü gibi kalp ritminde duraklamalar veya bazen de kalp hızında yavaşlamalar görülür. Bu dönemlerde hastalarda bayılma, bayılacakmış gibi olma, halsizlik, yorgunluk gibi şikayetler olur. Bu şikayetlerin olduğu hastalarda kalıcı pil takılarak yavaşlamış kalp hızı normale döndürülür.

Eğer kalp hızı dakikada 40’ın altına düşmüş ve belirti ve şikayetler açık bir şekilde bradikardiye bağlanıyorsa kalp pili hemen daima önerilir. Eğer kalp hızı dakikada 40’ın üzerindeyse ve zaman zaman bradikardiye işaret eden şikayet ve belirtiler varsa da kalp pili önerilebilir. Anormal olarak yavaş kalp ritimleri olsa bile şikayeti olmayan hastalar genellikle kalp pili adayı değildirler

Kalp blokları:

Kalp pili uygulamalarının ikinci en sık nedenidir. Kalp blokları, kalpte iletim sisteminin her kademesinde olabilirse de en çok probleme, atrioventriküler düğüme ait olan atrioventriküler (AV) bloklar neden olur. AV bloklar, birinci, ikinci ve üçüncü derece olmak üzere 3 tiptir. En ağır şekli 3. derece olandır. Buna AV tam blok da denir. Bu blok şeklinde sinüs düğümünden çıkan uyarılar AV düğümden aşağı geçemez, ve böylece ventriküllerin kasılması için uyarı aşağı inemez. Eğer AV düğümün ilerisinden başka bir noktadan yeni uyarı çıkışı olmaz ise bu durum hayatla bağdaşmaz. Böyle bir durumda çoğunlukla vücudun hayatta kalma mekanizmaları devreye girer ve bloğun ilerisinde bir odak, uyarı çıkarma görevini üstlenir. Ancak çıkan bu uyarılar, sinüs düğümünden çıkanlara göre az sayıdadır ve insanın yaşamını normal olarak devam ettirmesi için yeterli değildir. Bu durumda kalp pili takılarak uygun kalp hızı sağlanır.

Sık görülen AV blok nedenleri içinde; kalp krizi, iletim sisteminin dejeneratif hastalığı, ilaçlar, ameliyat veya ablasyon komplikasyonları sayılabilir.

Karotis sinüs aşırı duyarlılığı (hipersensitivitesi):

Boyunda beyine giden atardamarın (karotis arter) 2’ye ayrıldığı yere karotis sinüs denir. Bu bölge, vücutta kan basıncının ayarlandığı yerlerden biridir. Kan basıncı yükseldiği zaman burada bulunan basınca duyarlı hücreler (baroreseptörler), beyindeki basınç merkezi ile haberleşerek atardamarların etrafındaki düz kasları gevşetir ve böylece atardamarlar biraz genişleyerek yükselmiş olan kan basıncını düşürmeye çalışır. Ancak bazen bu hücrelerde aşırı duyarlılık gelişir. Bu durumda boyun bölgesine olan temas veya hafif basınçlarda (dar yakalı gömlek giymek, boyun hareketleri, tıraş olurken bu bölgeye temas vb) bu hücreler yanlış olarak kan basıncı yükseldi zanneder ve kan basıncı ve bazen de ek olarak kalp hızı düşürülür.

miyokard infarktüsü risk faktörleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

miyokard infarktüsü risj faktörleri
miyokard infarktüsü kimlerde görülür

Damar sertliğinin ve koroner kalp hastalığının oluşumu için günümüzde kabul edilen önemli risk faktörleri şunlardır:

1. Yaş (erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşın üzeri veya erken menopoz)

2. Aile öyküsü (birinci derece akrabalardan erkekte 55, kadında 65 yaşından önce

koroner arter hastalığı bulunması)

3. Sigara içiyor olmak

4. Hipertansiyon (kan basıncı >140/90 mmHg veya antihipertansif tedavi görüyor

olmak)

5. Hiperkolesterolemi (total kolesterolün 200 mg/dl, LDL-kolesterolün 130 mg/dl’den yüksek olması)

6. Düşük HDL kolesterol değeri (40 mg/dl’den düşük olması)

7. Diabetes mellitus (Şeker hastalığı): Diyabet bir risk faktörü olmanın yanısıra, koroner

kalp hastalığı varlığına eşdeğer bir risk taşıdığından risk değerlendirmesinde

ayrı bir yeri vardır.

8. HDL kolesterolün 60 mg/dl üzerinde olması hastalık riskini azaltmakta ve risk

hesaplamalarında bir risk faktörünün düşülmesini sağlamaktadır.

Kalp Büyümesi Nedir? Kalp Büyümesi Nedenleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kalp Büyümesi Nedir Tedavisi,
Kalp Büyümesi belirtileri,
Kalp Büyümesi Neden olur

Kalp Büyümesi Nedir? Kalp Büyümesi Nedenleri

Kalp büyümesi genellikle kalp boşluklarının büyümesi sonucu oluşur. Burada kalp kapaklarının büyümesi söz konusu değildir.
Kalp boşlukları büyük olmaksızın da röntgen filimlerinde kalp büyük görünebilir. Her kalp büyüklüğü ciddi problemlere neden olmayabilir. Önemli olup olmadığı altta yatan nedenle ilgilidir ve tedavi de ona göre değişir. Önemli olanlardan biri kalp yetmezliklerinde görülen kalp büyümesidir.
Kalbimiz bildiğimiz gibi yaşamamız için gerekli oksijen ve besin maddelerini taşıyan kanı vücudumuza pompalayan yaşamsal öneme sahip bir organımızdır. KY dendiğinde kalbin çalışmaması anlaşılmamalıdır. Kalbin pompalama gücünün olması gerekenden daha az olması KY olarak bilinir. KY durumunda kalp kanı yeterli miktar ve hızda organlarımıza gönderemez ve kalp içindeki basınç artar. Sonuç olarak kalp vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli miktarda oksijen ve besini vücuda pompalayamaz. Bu duruma karşılık olarak kalp boşlukları gerilip daha fazla kan pompalamak için daha fazla kanı tutmaya başlar. Bu başlangıçta dolaşımın devam etmesine yardımcı olur ancak zamanla kalp kası zayıflar ve güçlü kasılmamaya başlar. Bir korunma mekanizması olarak böbrekler bu duruma sıvı (su) ve tuz tutarak cevap verir. Kollarda bacaklarda ayaklarda akciğerlerde ve diğer organlarda sıvı birikimi olduğunda da konjestif kalp yetmezliği denen durum ortaya çıkar.
Kalp krizinde şikayetin esasını göğüs ağrısı oluşturur
• Göğüs ağrısı:1
Göğüs kemiğinin arkasındaki göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisidir; fakat özellikle diyabet hastalarında ve yaşlılarda bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi). Ağrı sıklıkla göğüsten omuz yada kollara ense dişler çene karın veya sırta doğru yayılır. Bazen ağrı sadece bu bölgelerden birinde hissedilir
Ağrının özellikleri:
• Ağrı 20 dakikadan fazla genellikle saatlerce sürer ve genelde dinlenme yada nitrogliserinle geçmez
• Ağrı şiddetli ve künt vasıftadır. Fakat keskin veya belirsiz olabilir
• Ağrı sıkıştıran ağırlık baskı yapıcı tarzda olabilir
• Göğüste daralma hissi uyandırabilir
• “Göğüsde fil oturuyormuş” gibi veya
• Hazımsızlık olarak da hissedilebilir. Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve ölüm korkusu da vardır.
Kendi başına yada göğüsteki ağrıyla birlikte hissedilebilen diğer belirtiler şunlardır:
• Nefes darlığı
• Öksürük
• Baş dönmesi ve sersemleme
• Bayılma
• Mide bulantısı ve kusma
• “Kıyametin geldiği” hissi
• Sıkıntı.

Vücutta benlerin çoğalması

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Vücuttaki benler çoğalırsa ne olur?
Vücutta benlerin çoğalması

Vücudunuzdaki benler çoğalıyor mu? benlerin neden çoğaldığını ve tedavisini hep birlikte öğrenelim.

Vücudumuzdaki her kahverengi kabarıklık ‘ben’ değildir. Derinin rengini veren melanin maddesini yapan hücrelerden oluşanlar ‘ben’ olarak adlandırılıyor. Benlerin nasıl oluştuğu bilinmiyor, bir kısmı doğumsal olabiliyor. Sonradan ortaya çıkanlarda özellikle genetik yapıya ek olarak ultraviyolenin, yani güneşin etkisi çok büyük oluyor.

Vücuttaki tüm benler tehlikeli değil ve tehlikeli olanları iyi bir gözlemcinin fark etmemesi de mümkün değil. Sürekli tahrişe uğrayan bölgelerdeki benlere özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bunlar kemer ve sütyen hizasına rast gelen, ayak tabanı ile avuç içinde ve cinsel bölgelerde bulunan benlerdir.

Benler;

1- Kozmetik nedenlerle
2- Giysi ve takılarla sürekli tahriş oluyorlarsa
3- Malin melanoma dönüşme ihtimalleri varsa cerrahi olarak çıkarılırlar.
Tedavi için ilk olarak ne tür bir benin söz konusu olduğu tespit edilmeli. Bazı deri lezyonları ilaçla tedavi edilirken, benlerin çoğu ancak kesilerek çıkarılıyor. Bunun için de mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmak gerekiyor. Çıkarma işlemi için ise benin çevresine iğneyle lokal anestezi yapılıyor ve işlem gerçekleştiriliyor.

Genelde benler çıkarılınca kanser olunduğuna inanılır, oysa benin tamamının vücuttan atılmasının bir zararı bulunmuyor. Ama ben, vücut üzerinde dururken kesilir, koparılır ya da takılıp düşme gibi nedenlerden dolayı koparsa, bu tehlikelidir.

Ne tip benler bulunuyor?

# Konjenital benler: Doğumda veya yaşamın ilk birkaç haftasında oluşurlar. Küçük (1,5 cm), orta (1,5 – 20 cm) veya büyük (20 cm) olabilirler. Büyük konjenital benler üzerinde yaşam boyu melanom gelişme riski yüksek olduğundan, plastik cerrahi girişimler ile çıkartılmaları gerekir.
# Displastik benler (clark nevüs): Çoğunlukla ergenlik çağında oluşur, ailesel olabilirler. Tek veya çok sayıda, düzensiz, keskin olmayan sınırlı, kahverengi, siyah veya kırmızı lekeler şeklindedirler. Klinik olarak erken evre melanomdan veya gelişme evresindeki olağan edinsel benden ayırmak oldukça güçtür.
# Olağan edinsel benler: Çocukluk çağından erişkin çağa kadar herhangi bir yaşta oluşur, belli bir gelişim süreci izledikten sonra dururlar. Bazıları da yaşlılık çağında kaybolur.

Malin melanom nedir?

Derinin rengini veren pigmenti oluşturan melanosit denilen hücrelerin yapısının bozulup, kontrolsüz olarak aşırı çoğalması ile oluşan deri kanseri tipidir. Malin melanom, dünyada görülme sıklığı en hızlı artan kanser türüdür. Nedeni kalıtımsal mekanizmalar, kimyasal etkenler ve yaşam biçimi değişiklikleri gibi çeşitli sebepler olsa da, en önemli nedeni yoğun ultraviyole ışınına maruz kalınması. Tedavideki gelişmeler gittikçe artsa da, savaşabilmek için en önemli silah; korunmak ve erken tanı.

Malin melanom önce deri yüzeyinde büyür, sonra derinin derin tabakalarına geçer. Tümör derinliği 1,5 mm’i geçmişse (kan ve lenf damarlarının bulunduğu deri tabakasına ulaşmışsa) %40 olasılıkla vücut içinde yayılmıştır. Erken tanı konulmuş malin melanomda iyileşme oranı %100’e yakındır. Malin melanom her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en sık 20 – 70 yaş arası görülür. Hastaların %25’i 40 yaş altındadır. Kadınlarda en sık diz altında, erkeklerde ise sırtta görülür.


Erken tanı hayat kurtarıyor

Her bireyin aylık periyodlarla kendi benlerini muayene etmesi çok önemli. Bu muayene sırasında saptanan bende asimetri, sınır düzensizliği, renk değişikliği (benin birden çok renk içermesi), belirgin büyüme, iltihabi reaksiyon ya da kanama cilt kanserine işaret edebilir. Erken evrede malin melanom asimetrik, açık – koyu kahverengi veya siyah renk gölgelenmeleri içeren, keskin olmayan sınırlı bir lekedir. Klinik olarak bu evrede yakalanması yaşamı kurtarır.
Melanomların çoğunluğu başlangıçtan itibaren melanom olarak başlar ve büyürse de bir bölümü daha önceden var olan benler üzerinde gelişir. Bu nedenle vücudumuzdaki benlerin yerini ve biçimini bilmemiz, üzerinde oluşabilecek herhangi bir değişikliği erken saptamamız için gerekli.

Son 15 yıl içinde malin melanom riski yaklaşık 2 kat artığı için yeni tanı yöntemleri de geliştirildi. Bunlardan biri de dijital dermatoskopi. Dermatoskopi deri yüzeyi mikroskopisidir ve benler ile pigmentli diğer lezyonların tanısında kullanılır. Bu yöntemde yağlanmış deri yüzeyi ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop, kulak muayenesinde kullanılan otoskoba benzer. Bu yöntemle vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonları belirlenir. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınır ve kaydedilir. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır. Aynı zamanda dijital dermatoskop, bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplayarak malin melanom riskini gösteren bir indeks de oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır.

Malin melanomun çeşitleri

1- Yüzeysel yayılan malin melanom: Melanomların %70’i bu tiptedir. Bozuk para büyüklüğünde yassı plak şeklinde veya düzensiz keskin olmayan sınırlıdır. Kahverengi, gri, mavi, siyah ve beyaz olmak üzere çeşitli renkler birbirinin içine girmiştir.
2- Nodüler malin melanom: Tüm melanomların %15’idir. Derinlemesine büyüme hızı çok hızlıdır. Mavi, gri, kahverengi yarı küresel nodüllerdir.
3- Akral lentiginöz malin melanom: %7 oranında el – ayak ve tırnak çevresinde bulunurlar. Dış görünümü küçük yaşlılık lekesi (lentigo) benzeri siyah – kahverengi leke, yassı renkli nodül veya pigment (renk hücresi) içermeyen tümör şeklinde olabilir.
4- Lentigo malin melanom: Genellikle yaşlı kişilerin güneş gören yüz bölgesinde düzensiz, keskin olmayan sınırlı, ön planda siyah lekeler içeren, farklı kahverengi tonlarda lekelerdir.

Kimler risk altında?!

# Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl – sarı saçlı, kolay bronzlaşamayan kişiler.
# Ailesinde deri kanseri, malin melanom olan kişiler.
# Anormal (atipik) görünümlü benleri olanlar.
# Ağır güneş yanıkları geçirmiş kişiler.
# Doğumsal çok sayıda benleri olanlar.
Bu kişilerin mutlaka rutin olarak dermatolojik kontrollerden geçmeleri gerekir.

Alıntı

Yaz Ve Kalp Hastalıkları

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Hazırlayan: Prof. Dr. Övsev Dörtlemez – Prof. Dr. Halis Dörtlemez
İç Hastalıkları – Kardiyoloji Uzmanı

Kalp Hastalarının Hastalıkları gereği yaşam boyu dikkat etmeleri gereken bazı kurallar vardır.

Bunlar çoğu kez hastalar tarafından yeni bir yaşam şekli olarak algılanır. Mümkün olduğunca da uymaya özen gösterilir

Her mevsimin kendine özgü güzelliği ve özelliği vardır. Kışın karı ve soğuğu ile yazın sıcağı ve denizi bunların başında gelir.

Kalp Hastası olan kişi yazın ve denizini çok seviyor da olsa, kendini mümkün olduğunca sıcaktan ve yaz-deniz keyfi adına yorgunluktan korumalıdır. Bu nedenle sıcağın ve koruyucu hareketlerin sakıncalarına kısaca değinmek uygun olur.

Sıcaklık ve Deri
İnsanlar içinde bulundukları ortama uyum sağlamada kendilerine yardımcı olan donanımlara sahiptirler.

Çevrenin ve kendi vücut ısınlarının durumuna uyum sağlamada deri çok önemli bir rol oynar
Deri, damarlarının durumunu ihtiyaca göre ayarlayarak damarların genişlemesi veya damarların daralmasını sağlayarak çevrenin sıcağına uyum sağlar. Kişinin sıcağa uyum göstermesinde terleme ve titremeninde önemli bir ayarlayıcı rolü vardır.

Deri, normal koşullarda normal ısıdaki ve istirahatteki erişkin bir insanda kalp debisinin % de 5-10’u kadar bir kan taşır. Isının artmasıyla deri kanlanması artar.
Aşırı ısı artması hallerinde kap debisinin % 50-60’ı deriye gider. Bu gibi hallerde derinin Sempatik Vazokonstriktör sinirleri arayıcılığı ile çeşitli refleks yollar sayesinde dolaşım düzenlenmesi yapılarak kontrol altına alınır.

Yazın aşırı sıcaklarda, sıcağa uzun süre maruz kalmakla en sık görülen aşırı halsizlik, yorgunluk hatta bitkinlik düzeyindeki tablolardır. Sıcak Çarpması (Güneş Çarpması) bu durumlardan biridir.

Ortamın ısısının artmasıyla kişinin deri ve çeşitli organlarında oluşan temel değişiklikleri şöyle özetleyebiliriz.

1- DOLAŞIMDA ,KANIN BÜYÜK KISMI DERİYE YÖNELDİĞİ İÇİN DERİNİN KAN AKIMI VE KAN MİKTARI ARTAR.
2- KALB DEBİSİ VE ATIM HACMİ AZALIR.
3- ARTERİYEL KAN BASINCI ( TANSİYON ) DÜŞER.
4- KARIN İÇ ORGANLARININ KANLANMASI AZALIR.
5- KASLARDA KAN AKIMI AZALIR.

Bu değişiklikler yorgunluk yaratabilecek düzeyde güç sarfiyatını gerektiren her türlü beden-sel faaliyette daha da artar.
Böyle durumlarda kalbin işinin artması dakikadaki atım sayısı-kasılması da artar.

Yukarıdaki açıklamaya çalışmaya çalıştığımız özelliklerden ötürü hipertansiyonlu, kalp yetmezlikli, koroner arter hastalıklı ve tedavi altındaki hastların şunlara dikkat etmleri uygun olur.

FAZLA SICAĞA MARUZ KALMAYINIZ.
YÜRÜYÜŞ VE GEZİNTİLERİNİZİ SABAH ERKEN VEYA AKŞAM SERİN SAATLERDE YAPINIZ.

GÜNLÜK SU ALIMINIZ KISITLANMIŞ BİLE OLSA,YAZIN ÇOK SICAK ZAMANLARI_DA VE AŞIRI TERLEDİĞINİZ DÖNEMLERDE SU KAYBINIZ ARTACAĞI İÇİN YETERLİ SUYUNUZU (GÜNDE ORTALAMA 2-2,5 LİTRE)

TERLE BİRLİKTE VÜCUDUN ELEKTROLİT KAYBI, ÖZELLİKLE SODYUM (TUZ) KAYBI FAZLA OLACAĞI İÇİN-TUZ KISITLAMALI BİR REJİM İÇİNDEYSENİZ DOKTORUNUZUN FİKRİNİ ALARAK YEMEKLERİNİZE BİRAZ TUZ İLAVE EDEBİLİRSİNİZ.

DENİZ KIYISINDA TATİLDE İSENİZ, KUMDA YATIP, GÜNEŞ BANYOSU YAPMAYINIZ. DENİZE SABAH VEYA AKŞAM ÜZERİ GİRİNİZ. DENİZDE UZUN SÜRE YÜZMEYİNİZ.

EGER DENİZDE DALMA ALIŞKANLIĞINIZ VARSA DALMAYINIZ.

TOK KARNINA DENİZE GİRMEYİNİZ.

FAZLA YAGLI, KIZARTMALI, AĞIR GIDALAR YERİNE, BOL SEBZE, HAŞLAMA VEYA IZGARA, HAFİF GIDALAR TERCİH EDİNİZ. EĞER DİABETES MELLİTUSUNUZ (ŞEKER HASTALIĞI) YOKSA BOL MEYVA YİYİNİZ.

BACAKLARINIZDA KRONİK VENÖZ YETMEZLİK (VARİS) VARSA, DENİZDE BELİNİZE KADAR OLAN BİR SU SEVİYESİNDE YÜRÜYÜŞ YAPINIZ. ASLA KUM BANYUSU YAPMAYINIZ.

HİPERTANSİYONLU İSENİZ, TANSİYON İLACINIZ FAZLA GELEBİLİR, DOZUNU DOKTORUNUZA TEKRAR SORUNUZ.

AŞIRI SICAKLARDA RİTM BOZUKLUKLARI OLABILİR.

BU KURALLARA UYMADIĞINIZ TAKDİRDE HANGİ SEBEPLE MEYDANA GELMİŞ OLURSA OLSUN KALB YETERSİZLİGİNİZ KAYBOLMUŞKEN YENİDEN ORTAYA ÇIKABİLİR, HAFİFLEMİŞKEN AĞIRLAŞABİLİR.

SÜKÜN BULMUŞ, KAYBOLMUŞ KALB AĞRILARINIZ (ANGİNA PECTORİS) YENİDEN BAŞLAYABİLİR.

DENİZ VE SICAĞA KARŞILIK SERİN YAYLA TATİLİNİ TERCİH EDEBİLİRSİNİZ

Anjioplasti (Balon)

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Balon nedir, nasıl yapılır ?
Balon yada PTCA anjionun benzeri olup tanı amaçlı değil, tedavi amaçlı yapılan bir girişimdir. Burada da aynı anjiodaki gibi hasta bayılmaz, işlem sırası aynıdır. Hastanın koroner damannın içine “guide” denilen özel tellerle girilerek, balon sönük olarak yerleştirilip darlık olan yerde şişirilerek tıkanıklık açılır. Sonra balon söndürülerek tekrar geri çekilir. İşlem vakadan vakaya, damarın yapısı ve darlığın türüne göre değişken sürelerde olur.. 15-20 dk sürebildiği gibi, daha da uzayabilir.

Kimlere yapılması gerekir ?

Balonla açılması uygun olan damar yapısı müsait olan herkese uygulanabilir.

Hasta balon öncesi hastaneye gelmeden ne yapmalı ?
* Bir gün önce banyo yapıp kasık bölgesini iyice temizlemelidir.
* Gelirken daha önceki tıbbi tetkik sonuçlarını ve bu arada koroner anjiografi rapor ve CD filmini de beraberinde getirmesi gerekir.
* Yanına pijama, terlik gibi kişisel eşyalarını da alması gerekiyor. Çünkü işlemden sonra 1 gece hastane kalması gerekebiliyor.
* Gelmeden önce sabah hafif bir kahvaltı yapması, daha sonra bir şey yememesi ve içmemesi konusunda doktorları tarafından uyarılıyor.
* Kullanmakta olduğu ilaçlar, aksi söylen mediği takdirde randevu günü de dahil olmak üzere aynen devam edebiliyor. İşlem öncesi plavix ya da ticlid adındaki ilaçları doktorun önerdiği şekilde kullanması gerekiyor.
* İşlem sırasında hasta uyanık halde oluyor, fakat rahatlamak için hemşire tarafından bir sakinleştirici ilaç uygulaması yapılıyor. İşlemin uygulanacağı kasık bölgesi veya kol temizleniyor. Hasta daha sonra katater laboratuarına alınıyor, bu sırada hastanın yakınları da bekleme odasında bekliyor.

Balon işlemi sırasında ne tür uygulamalar yapılıyor ?
Katater laboratuarına alındığında hasta üzerinde X ışını kamerası olan bir masaya yatırılıyor. Hastanın üzerinize steril bir örtü örtülüyor. Balon işlemi uygulanması sırasında doktor hastaya her basamağı anlatıp bilgilendiriyor. Kalpten alınan tüm görüntüler daha sonra incelenmek üzere bir CD’ye kaydediliyor. Dilerse hasta da bu CD kaydını evde izleyebiliyor. Kalp ritmi ve tansiyon, bu işlem sırasında sık olarak kontrol ediliyor. İşlemin bazı safhalarında doktor derin nefes almayı veya öksürmeyi yasaklıyor. Doktor işleme kasığın bir bölümünü uyuşturarak başlıyor. Eğer koldan uygulanacaksa dirsek içini uyuşturuyor. Uyuşturma işlemi sırasında kasıkta yanma veya arı sokmasına benzer bir his oluşabiliyor. Daha sonra uyuşturulan alanda bisturi ile küçük bir delik açılarak özel bir kılıf kasık atardamarına takılıyor. Rehber katater ve balon katateri daha sonra bu kılıftan içeri tıkalı damara kadar itiliyor. Rehber kataterin yerine oturabilmesi için X ışını ile görülebilen boya maddeleri kataterin içinden veriliyor ve katater tıkanma veya daralma olan damara oturtuluyor. Balon katateri daralma olan bölge içine yerleştirilerek şişiriliyor. Şişirme işle
mi esnasında hasta göğüs ağrısı hissedebiliyor. Bu ağrı, bir şeylerin ters gittiği anlamına gelmiyor. Balon şişirildiğinde halihazırda daralmış olan bölge çok kısa süreliğine tamamen tıkanıyor ve kalp kasınız, size kan akımının kesildiğini bu ağrı yoluyla anlatıyor. Ağrı oluştuğunda hastanın doktoru ağrı konusunda uyarması gerekiyor. Balon indirilir indirilmez ağrının geçmesi gerekiyor. Balon şişip damarda daralma veya tıkanmaya neden olan plağı kırıyor ve damarın daralmış kısmı ortadan kaldırılmış oluyor. Daha sonra balon indirilip balon katateri ve rehber katater çekilerek çıkartılıyor. Hastanın kasığındaki kılıf 6 saat yerinde kalıyor. Balon uygulaması damardaki darlığı ortadan kaldırarak kalp kasma daha fazla kan gitmesini sağlıyor. Bu da daha az göğüs ağrısı anlamına geliyor.

Balon uygulama sonrasmda hasta neler yaşıyor ?
* Balon Anjiyoplasti işleminden sonra hasta servise alınıyor.
* Serviste hafif bir şeyler yiyip içebiliyor.
* Servis doktoru hastayı görüp genel durumu ve kasığını kontrol ediyor.
* İşlem sırasında kullanılan boya maddesi böbreklere zarar verebileceğinden hastanın bol bol sıvı alması isteniyor.
* Hastanın kasığındaki kılıf 6 saat sabit duracağından, uzanması ve bacağını düz tutması isteniyor.
* Kalp hızı, kan basıncı, kasıktaki kılıfın durumu ve o bacaktaki nabız, hemşireler tarafından düzenli olarak kontrol ediliyor.
* 6 saat sonra bacaktaki kılıf doktor tarafından yerinden çıkartılıyor ve bir süre basınç uygulanıyor.
* Bu işlemden sonra kasığın üzerine kum torbası konup 4 saat daha bacağı düz tutması isteniyor,
* Kılıfın çıktığı yerde hasta fazla yoğun olmayan bir ağrı hissediyor. Bu ağrı basit bir ağrı kesici ilaçla dindirilebiliyojr. Kum torbası alındıktan sonra ayağa ilk defa kalkarken uzun süre aynı pozisyonda yatmaktan dolayı hastanın başı dönebiliyor.
* Eğer hastanın göğsünde ağrı, işlemin yapıldığı bacakta soğukluk, şiddetli ağrı veya kanama varsa, hemen doktora haber vermesi gerekiyor.

Kaç saat sürer ?

Her hangi bir komplikasyon gelişmediği müddetçe 30-60 dk sürer.

Stent nedir, kimlere yapılır, nasıl bir işlemdir ?
Stent balon işleminin prosedür olarak tamamen aynısıdır. Ancak bu kez balonun üstü stent denilen bir kafes ile kaplanmıştır balon şişirilmesi ile bu kafes açılır ve sonra balon söndürülüp geri alındığında, stent açıldığı ve yerleştirildiği yerde kalır. Günümüzde balon işlemi sonucu gelişebilecek yeniden daralma riskini azaltmak üzere kullanılmakta olan stentler gerçekten de bu riski oldukça azaltmış olup, özellikle ilaç kaplı stentlerle, bu oran oldukça düşük oranlara indirgenmiştir.

Kalp Ameliyatı ve Sonrası

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Hastanedeki ilk gün nasıl geçiyor ?
Ameliyattan bir gün önce aç olarak gelen ve yatış işlemleri önceden yaptırmış hastalara kan, idrar tahlilleri, EKG, solunum fonksiyon testi ve röntgen filmi gibi tetkikler yapılır. Doktor hastayı yatağında muayene eder. Ameliyat öncesi anestezi değerlendirmesi de hastanın yatağında yapılır. Ameliyat ve yoğun bakım konusunda doktorlar hastayı bilgilendirir. Ameliyat öncesinde hasta tıraş edilir. Koroner ameliyatları için boyundan ayak ucuna kadar cinsel bölge ve kollar dahil tıraş edilirken, kapak ameliyatları için boyundan dizlere kadar tıraş edilmesi yeterlidir. Damar ameliyatları için göbekten ayak uçlarına kadar tıraş edilir. Tıraş sonrası duş yaptırılır ve hastanın vücuduna pudra veya losyon sürülür. Doktor tarafından başka şekilde belirtilmediyse ameliyattan önceki akşam saat 24′ten itibaren kesinlikle bir şey yenmemelidir. Ayrıca hastaya bağırsak temizliği için ilaç verilmesi veya lavman yapılması gerekebilir. Hastaya gece rahat uyuyabilmesi için sakinleştirici Haç verilir.

Kişi ne kadar ameliyatta kalır ?

Ameliyat süresi hastanın durumuna, seçilen cerrahi yönteme ve eşlik eden diğer cerrahi müdahalelere (kalp kapak hastalığı, tıkalı/daralmış boyun damarına müdahale gibi) göre ortalama olarak 2- 4 saat arasında değişir.

Bypass ameliyatı yapılması riskli kişiler var mı ? Kimler ?

Normal koşullarda bir bypass ameliyatında ölüm riski % 0.5-2 arasında değişir. Bazı hastalarda bu risk artar. Daha önce miyokardiyal enfarktüs (kalp krizi) geçirilmesi, daha önceden geçirilmiş kalp ameliyatı, kalbin kasılma ve gevşeme fonksiyonlarında bozukluk, çok ince çaplı ve birçok darlık içeren koroner arterler, böbrek, karaciğer, akciğer fonksiyon bozuklukları, ileri yaş, şeker hastalığı, pıhtılaşma bozuklukları gibi problemler ameliyat riskini az veya çok arttırırlar. Hastaları bu açıdan daha objektif olarak değerlendirmek amacıyla çeşitli “Risk Skorları” geliştirilmiştir. Bu skorlamalarda hastaya ait her önemli faktör bir tabloda işaretlenerek toplam ağırlıklı risk değerleri hesaplanmaktadır. Günümüzde birçok merkez, bu skorlarlamaları kullanmaktadır. Örneğin, şu anda en yaygın kullanılan skor-lama sistemi “Euroscore” dur.

Bypass’da kaç damar değiştirilebilir ?
Bazen greft olarak kullanılan tek bir damar aynı koroner arterde birkaç darlığı birden veya farklı dalları bypass etmek için kullanılabilmektedir. Bu teknik kullanıldığı takdirde 5-7 damara kadar bypass yapılabilmektedir. Ancak, genel olarak bypass yapılan damar sayısı 2-4 arasında değişmektedir.

Hasta ne kadar hastanede yatar ?
Yine kullanılan ameliyat yöntemine göre değişmek üzere hastalar ameliyattan sonra 5-7 gün içinde taburcu edilebilmektedirler (yoğun bakımda kalış süresi bir veya iki gündür).

Ağrısı, acısı olur mu ?
Ameliyata bağlı olarak keşi yerlerinde ve sırtta geçici ağrılar olabilir. Bu ağrılar genellikle ağrı kesiciye yanıt verirler. Bunun dışında, bazı hastalarda göğüsten çıkartılan damar nedeniyle göğüs kemiğinin sol veya sağ kısmında ve damar çıkartılan bacakta diz altından itibaren uyuşma, karıncalanma olabilir.

Değişen damarlar vücudun nerelerinden alınıp kalbe gidiyor ?
Bypass amacıyla kullanılacak damar vücudun değişik yerlerinden çıkartılabilir. En çok kullanılan göğüs içi arteri (internal mammariyal arter) damarlarıdır, ikinci sıklıkta bacaktan çıkartılan toplardamar (safen veni) kullanılır.

Bunların dışında koldan (radiyal arter), mideden (gastroepiploik arter), karın adalesinden (epigastrik arter) çıkartılan atardamarlar da kullanılabilir.

Seyrek olarak kullanılabilecek başka atardamarlar da vardır.
Bu damarların çıkartılması, ilgili organların beslenmesini bozmaz. Hangi vaka ve damar için hangi greftin kullanılacağına cerrah karar verir.

Ameliyat sonrası yaşam

Ameliyat sonrası yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1-3 gün arasındadır. Hastanede kalma süresi ise hastalığın seyri ve iyileşme durumuna göre 4-10 gün arasında değişir

Ameliyat günü neler olur ?

Ameliyat saati geldiğinde hastanın eğer varsa gözlükleri, takma dişleri ve diğer protezleri, iç çamaşırları ve ziynet eşyaları çıkartılarak yakınlarına teslim edilir. Hasta özel bir gömlek giydirilerek sedyeye alınır ve ameliyathaneye götürülür. Hasta yakınları da kafeterya veya lobide bekleyerek ameliyatla ilgili bilgi alabilirler. Hastanın ameliyathanede geçirdiği sürenin tamamı ameliyat süresi olmayıp öncesi ve sonrasındaki hazırlık sürelerini de içermektedir.

Ameliyat sonrası yaşam nasıldır ?
Hasta ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesine alınır. Anestetik ilaçların etkisi altındaki hastalar uyansalar bile başlangıçta ellerini, ayaklarını oynatamayabilirler. Bu kısa sürede düzelir. Etraftaki birçok cihaz ve alarm sesleriyle hasta kendisini alışkın olmadığı bir ortamda hissedebilir. Bu aşamada hasta, hemşireler tarafından bilgilendirilir ve sakin olması yönünde telkinde bulunulur.

Ameliyat öncesinde ilaçları vermek için damar yollan ve kataterlcr yerleştirilecektir. Yine hasta uyandığında göğsünde tüpler olacaktır. Bunlar yoğun bakımdan çıkmadan Önce çıkarılır. Bu dönemde hastanın ağrı duymaması için ilaçlar verilir. Eğer ağrısı olursa hemşireye bildirmesi tavsiye edilir. Ameliyat öncesinde takılan sonda ile hastanın ayağa kalkmadan idrarını yapması sağlanacak ve böbrek fonksiyonları da takip altında olacaktır. Yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1 – 3 gün arasındadır. Ancak herkesin hastalığı, iyileşme süresi ve tedaviye cevabı değişebilmektedir.

Sürekli faaliyet içinde olan, ışıkların yandığı ortamda hasta zaman kavramını kaybedebilir.
Özellikle geceleri zihin bulanıklığı ve sıkıntı hissedebilir, buna hazırlıklı olmaları gerekir. Bu durum geçicidir, özellikle de hasta odaya çıktığında hızla düzelir. Odada dinlendikçe normal uyku alışkanlığına tekrar döner ve halsizlik de ortadan kaybolur.

Sevgililer gününde ne yapılmalı

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sevgililer Gününde Ne Yapmalıyım? Ne Yapabilirim? Nereye gidebilirim ?İşte Romantik Öneriler


1. Gül Yaprakları

Gül yapraklarını her yerde kullanmanız mümkün. Evin içinde yatağınıza gül yapraklarından bir yol yapabilirsiniz. Gül yapraklarını yatağınıza serpebilirsiniz. Yatakta gül yaprakları inanılmaz bir romantizm yaşatır. Bulunduğunuz ortam müsaitse ve birine yaptırma imkanınız varsa, muhabbetinizin en romantik anında üstten masanıza ya da hemen yanınıza gül yaprakları serptirebilirsiniz. Evlenme teklif edecekseniz hayır demesi imkansız 🙂

2. Fotoğraf Sürprizi

Birlikte çekilmiş en sevdiğiniz fotoğrafları bir fotoğrafçıya giderek çerçevelettirin. Fotomontaj yoluyla ikinizin fotoğrafına çok güzel bir hava katabilirler. Mesela kalp içinde ikinizin fotoğrafı. En sevdiğiniz fotoğraflardan küçük bir albümde hazırlamanız hoş olabilir.

3. Aşkınızı Çizin

Eğer resim yapabiliyorsanız ya da çiziminiz kuvvetliyse, aşkınızı kağıda yansıtmaya ne dersiniz? Onun fotoğrafını en zarif çizgilerle kağıda dökün.

4. Mum Işığında Yemek
Belki biraz klasik, ama hala en romantik alternatiflerden biri mum ışığında bir akşam yemeği. İster bir restoranda, isterseniz en sevdiği yemeklerden oluşan bir mönü eşliğinde evde; hafif bir müzik eşliğinde bu gecenin keyfini çıkarabilirsiniz.

5. Romantik Mum Yolu
Mumların romantik gücü tartışılmaz! Evinizin giriş kapısından başlayarak yatak odanıza kadar yere küçük, renkli mumlar yerleştirerek bir ‘mum yolu’ yaratın. Eşiniz yatağınızın kenarındaki son muma ulaştığında kendisini orada bekliyor olun. Bunu gül yapraklarıyla daha romantik hale getirmeniz mümkün.

6. Küçük Tatlı Hediye
İstediğiniz boyda bir ayakkabı kutusu edinin ve üzerini resim, yazı, fotoğraf, çiçek, vs. ile süsleyin. İçine de en sevdiği şekerlerden veya çikolatalardan doldurun. Bir de ‘sen bunlardan çok daha tatlısın’ yazılı bir kart eklemeyi unutmayın.

7. Biraz Macera
Çılgın bir kişiliğe sahipseniz, onun işyerinde dış cephe camları silen asansöre binin. Çalıştığı kata geldiğinizde camı tıklatıp ‘seni seviyorum’ yazan notu gösterin. Türkiye’de bunu pek yapamazsınızda, karşı binaya gidip camına taş atıp önce onu telaşlandırıp, sonra seni seviyorum pankartını da gösterebilirsiniz. Ama bunun sonucu ne olur çok emin değilim 🙂 bizimkiler çakıl taşı yeine bildiğimiz taşlardan atıp camı kırabilirler 🙂

8. Aşkınızı Anons Edin
O gün birlikte bir mağazaya alışverişe gidin, sonra birden ortadan yok olun ve onu ne kadar çok sevdiğinizi mağazada mikrofonlar aracılığıyla anons edin. Elbette tüm bunları mağaza yetkilileriyle önceden organize etmeyi unutmayın.

9. Özel Bir Gece
Uzun zamandır onunla yalnız kalamadığınızı mı düşünüyorsunuz? O zaman maddi durumunuza göre şık bir otelde bir oda ayırtın ve bu özel günün başbaşa tadını çıkarın.

10. Nostalji Yaşatın
Onu eski zamanlara geri götürmek ve gülümsetmek istiyorsanız, kenarda köşede unutulmuş mutlu bir çocukluk fotoğrafını büyüttürüp çerçeveletin.

11. Bir Tekne Kiralayın
Eğer sevgiliniz denizi seviyorsa, onun için küçük bir tekne kiralayabilirsiniz. Ay ışığında yapacağınız romantik bir gezi hoş bir sürpriz olabilir.

12. Ona Özel Şiir
Eğer gerçekten romantizm rüzgarları estirmek istiyorsanız, sevdiğiniz için bir şiir yazmayı deneyebilirsiniz. Kırmızı bir kağıda dökeceğiniz satırlardan oluşan şiiri küçük bir kalp kutuda hediye edebilirsiniz. Çok harika bir şiir olması o kadar da önemli değil, önemli olan içinizdeki duyguları ona yansıtmanız.

13. Evde Piknik
Bahar aylarında yemyeşil kırlarda piknik yapmak çok güzel olabilir. Ama bu mevsimde de imkansız değil. Salonunuzda kocaman bir alan açın ve yere bir piknik sofrası kurun. Kokulu mumlar, loş bir ışık ve romantik bir müzik ortamı daha da farklılaştıracaktır.

14. Kendi Puzzlenızı Yapın
Büyük bir kartondan kalp şekli yapın ve üzerine bir aşk sözcüğü yazın. Sonra bu kartonu dilediğiniz kadar küçük parçalara bölüp şık bir kutunun içinde ona armağan edin. Ardından bu parçaları birleştirerek puzzle yapmasını isteyin.

15. Billboard’da İlan-ı Aşk
Eğer maddi durumunuz elveriyorsa, evinizin yakınlarında bir billboard kiralayın ve ona ordan aşkınızı ilan edin.

16. Aşkınızı Kaydedin
Bir kaset veya CD’ye onu ne kadar sevdiğinizi ve sizin için ne kadar önemli olduğunu anlatan bir konuşma kaydedip ona hediye edin. Bunu resimlerinizle birlikte bir video şeklinde yapmanız daha da güzel olacaktır. Tabi videoya güzel bir fon müziği eklemeyi unutmayın.

17. Arabasını Süsleyin
Arabasına çiçekler, çikolatalar ve aşk sözcüklerinin bulunduğu minik notlar yerleştirin. Sonra da bir bahane uydurup onu arabaya gönderin.

18. Aşk Balonu
Ona aldığınız hediyenin ucuna üzerinde ‘seni seviyorum’ yazan kocaman bir balon bağlayıp yatak odasında yatağın üzerine koyabilirsiniz.

19. Ona Özel Aşk Şarkısı
Müzikle aranız iyiyse, ona aşkınızı anlatan bir şarkı yapmaya ne dersiniz? Tabii şarkıyı da kendiniz söylemek şartıyla.

20. Radyodan Aşk İlanı
Sürekli dinlediği bir radyo programı varsa, ona bu program aracılığıyla da aşkınızı ilan edebilir ve şarkınızı gönderebilirsiniz. Elbette bunun organizasyonunu önceden planlamalısınız. Bunu başka ortamlarda da organize etmek gayet mümkün.

21. Sade ve Romantik
İster çalıştığı işyerine, isterseniz eve; ona ‘Seni seviyorum’ notuyla göndereceğiniz tek bir kırmızı gül kalbini ısıtacaktır. Yalnız size gül için bir önerim olacak. Gülün yanına bir şiir iliştirebilirsiniz ve gül kutusuna gül yapraklarıda koymanız çok daha romantik bir ortam oluşturacaktır. Hiçbir kız gül yapraklarına dayanamaz.

22. Ona Özel Havai Fişek Gösterisi
Maddi durumunuz elveriyorsa, onun için bir havai fişek gösterisi düzenleyebilirsiniz.


23. Sevginizi Örün
En sevdiği renklerden oluşan bir atkı veya bere örüp, soğuk kış aylarında içinin ısınmasını sağlayabilirsiniz.

24. Gazeteye İlan Verin
Her Sevgililer Günü’nde gazetelerde aşk ilanları yayınlanıyor. Siz de gazeteye bir ilan vererek, ona olan aşkınızı herkese duyurabilirsiniz.

25. Aşk Pastası
Sevgililer Günü’ne özel bir pasta yapabilirsiniz. Kırmızı gıda boyası kullanarak kalp şeklinde bir pasta yapın ve üzerine krem şantı ile ‘seni seviyorum’ yazın.

26. Yatakta Kahvaltı
Belki diğer günlerde de bunu yapıyorsunuz, ama çiçekler, aşk sözlerinin bulunduğu minik kartlar ve küçük bir hediye eşliğinde bu özel günde yapılacak kahvaltı da özel olacaktır.

27. Şarkılarınızı Kaydedin
Sizin için özel olan bütün şarkıları bir kasete veya CD’ye kaydedin. Kapağını da birlikte çekilmiş bir fotoğrafınızla süsletin.

28. Ofiste Sürpriz
İş yerindeki çekmecesine, odasının duvarlarına, sandalyesine, dolaplarının üzerine yani kısaca onun ulaşıp görebileceği her yere tatlı sevgi mesajları yerleştirebilirsiniz.

29. Küçük Bir Tatil
Eve dev bir dünya haritası alın ve en sevdiği ülkeleri kalplerle işaretleyin. Bir kalbin içine de ‘çekmeceye bak’ ya da benzeri bir not yazın. Çekmeceye de o ülkeye gitmek için iki tane uçak bileti koyun.

30. Posterini Asın
İkinize ait en sevdiğiniz resmi poster olacak kadar büyüttürün ve bu posteri gideceğiniz mekana asın.

31. Minik Bir Dost
Eğer uzun zamandır kedi, köpek, kuş veya balık sahibi olmak istiyorsa, neden Sevgililer Günü’nde olmasın?

32. Sahnede Aşk
Sadece ikiniz için bir tiyatro salonu kiralayın ve sahneye şık bir sofra kurun. Perde açıldığında ve garson sizi sahneye davet ettiğinde tüm salonu romantizm kaplayacaktır.

33. Yollarına Gül ya da Gül Yaprakları Serpin
Eğer bir restoranda yer ayırttıysanız, kapının girişinden masanıza kadar olan yola önceden gül döktürün ve gül yaprakları arasında ona masaya kadar eşlik edin.

34. Size Özel Takı
İster başharflerinizden oluşan bir kolye ucu, isterseniz isimlerinizin yazılı olduğu bir yüzük ya da herhangi başka bir takı. Önemli olan sadece size özel olması.

35. Hikayenizi Yazın
Nasıl tanıştığınızı ve onu ne kadar çok sevdiğinizi satırlara döküp bunu küçük bir mektup olarak bastırabilirsiniz.

36. Aşkınızı Gökyüzüne Yazın
İmkanınız varsa küçük bir uçak kiralayın ve kuyruğuna aşkınızı anlatan bir afiş astırın.

Sevgiliye Alınabilecek Hediyeler

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Sevgiliye Alınabilecek Hediyeler
Sevgilinize özel günlerde veya içinizden geldiği herhangi bir anda alınabilecek en güzel hediyeler neler olabilir birlikte düşünelim.

* Çok sevimli porselen bardaklar var. Tamamen beyaz görünümlü. Üzerinde hiçbir yazı ya da resim yok. Siz bu bardaklara sevgilinizin resmini, kendi resminizi veya herhangi bir yazıyı kopyalatabiliyorsunuz ve bu yazı ya da resim bardağın içersine bir sıvı konduğu zaman ortaya çıkıyor. Sevgilinize sıradan beyaz porselen bir bardak almış gibi görünüyorsunuz ve sevgiliniz bardağın içine herhangi bir sıcak ya da soğuk sıvı kattığı anda bardağın üstünde birden sizin resminiz ya da birlikte çekilmiş olduğunuz bir resim veya yazdırdığınız güzel bir söz beliriveriyor. Bu bardaklar sihirli bardak ismiyle satılıyor.
* Saat sadece zaman dilimini gösteren bir takı olmaktan çıksın diyorsanız, sevgilinize çok şık bir saat alıp akrep ve yelkovanın olduğu hazneye kendi resminizi ya da birlikte çekilmiş resminizi monte ettirebiliyorsunuz. Böylece saate her baktığında sizin resminizi ya da birlikte çekilmiş resminizi görebilir.
* Sevgiliniz eğer çoğu insan gibi çikolata delisi ise, şimdilerde çikolataların üzerine sevgilinizin ya da kendinizin veya birlikte çekilmiş olduğunuz bir resmi aynen çikolataların üzerine kopyalıyorlar ve çok şık bir hediye oluyor. Güzel bir çikolata kutusunu sevgilinize verdiğinizde sıradan bir çikolata paketi sanıp, kapağını açtığı zaman her bir çikolatanın üzerinde resimlerinizi gördüğünde eminim çok sevinecektir

Paskalya Ne Zaman 2012

Perşembe, Haziran 21st, 2012

Paskalya tatili ne zaman 2012
2012 Paskalya Ne Zaman Kutlanır
Paskalya Ne Zaman Kutlanır 2012

Paskalya Ne Zaman 2012

Paskalya bayramı her yıl ilkbaharda ilk gündönümünden sonraki ilk dolunay sonrası ilk pazar günü kutlanır. Böylelikle Paskalya hiçbir zaman 22 Mart’tan önce veya 25 Nisan’dan sonraya rastlamaz.

2012 yılında Paskalya Bayramı 6 nisan günü kutlanacaktır.

2012 yılında paskalya tatili tarihi :06.04.2012 -09.04.2012

Arthur Schopenhauer Sözleri

Pazartesi, Haziran 18th, 2012

Arthur Schopenhauer Sözleri

Tugbam sitesinde en güzel Arthur Schopenhauer Sözleri sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Arthur Schopenhauer Sözleri
Arthur Schopenhauer Sözler,
Arthur Schopenhauer dan Sözler
Arthur Schopenhauer Felsefi Sözleri,


Arthur Schopenhauer Sözleri

•Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.
•Şükür ki yüz tane ahmak bir araya gelse bir tane akıllı adam etmez.
•Olabildiğince az şey dilemek ve çok şey öğrenmek istiyorum.
•Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.
•Sırrım konusunda sessizliğimi korursam benim esirim olur; eğer ağzımdan kaçırırsam ben onun esiri olurum. Sessizlik ağacında huzur meyveleri yetişir.
•Para deniz suyuna benzer, ne kadar çok içersen o kadar çok ona susarsın.
•Alışkanlık zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif ,sonra kırılmayacak kadar güçlü olur.
•Iki ayaklı hayvanların sıradan sohbetleri kadar kısır ve sıkıcı bir sohbeti sürdürmektense hiç konuşmamak daha iyi.
•Birbirlerini en çok teshir edenler, birbirlerini en çok itmam edenlerdir.
•Gelişimimiz için bir aynaya ihtiyacımız vardır.
•Her çocuk bir bakıma bir dahi ve her dahi bir bakıma bir çocuktur.
•Dünyanın özü kötüdür. Yapılması gereken en iyi şey yaşam istencini reddetmektir.
•Yıkmak düzeltmekten, yalan söylemek ispatlamaktan daha kolaydır.
•Herkes kendinde eksik olanı sever.
•Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır.
•Doğa, insan türünü ikiye bölerken çizgiyi ortadan çekmemiştir.
•Merhamet ahlakın temelidir.
•Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız.
•Kütüphaneler insanlığın tek güvenilir ve kalıcı olan belleğidir.
•Kendi çıkarımız hükmü tamamıyla yanlış kılar.
•İnsan tabii ki istediğini yapabilir, ama istediğini isteyemez.
•Önemsememek önemsenmeyi getirir.
•Kibar ve dostca davranarak insanları esnek ve itaatkar yapabilirsiniz: bu yüzden sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur.
•Insanları keyifli bir ruh haline sokmanın başınıza gelen kötü bir şeyi anlatmaktan veya kişisel bir zayıflığınızı açıklamaktan daha başka yolları da vardır.
•Isteklerimizi sınırlamalaıyız, arzularımızı dizginlemeli, öfkemizi bastırmalı, bireyin sahip olmaya değecek şeylerden yalnızca sınırlı bir paya erişebileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.
•Dikensiz gül yoktur ama gülsüz pek çok diken vardır.
•Insan, büyük bir hayretle, binlerce yıllık varolmayıştan sonra birdenbire var olduğunu görür; bir süre yaşar; ve sonra yeniden yok olması gereken aynı oranda uzun zaman gelir.
•Hayat bir parça nakış işlemesine benzetilebilir. Hayatının ilk yarısındaki herkes işlemenin ön tarafını görür, ikinci yarısında ise tersini. ikincisi o kadar güzel değildir, ama daha öğreticidir, çünkü iplerin birbirine nasıl bağlandığını görmemizi sağlar.
•Belirli bir kışkırtma yokken bile, olmayan tehlikeleri aradığım huzursuz bir endişe hali içindeyim; bu durum benim için en ufak dertleri sınırsız derecede büyütüyor ve insanlarla ilişkiyi çok zor hale getiriryor.
•Benim gibi insanlar tarafından geride bırakılan fikirler, anıtlar hayattaki en büyük zevkimdir. Kitaplar olmasa uzun zaman önce umutsuzluğa gömülürdüm.
•İyimserlik dinlerde olduğu gibi felsefede de gerçeklerin yerini almış temel bir yanılgıdır.
•Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.
•Kendi tecrübenin avantajı büsbütün kesinliğe sahip olmandır.
•Hayatın ilk elli yılı metin, geri kalanı yorumdur.
•Zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.
•Yanlış bir görüşü geri almak onu savunmaktan daha çok kişilik gerektirir.
•Sayfaların arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir.
•Tarih hep aynıdır, yalnız hep farklı.
•Dili bir kelime daha fakir kılmak, bir ulusun düşüncesini bir kavramdan yoksun kılmak demektir.
•Sağlık her şey değildir, ama sağlık olmadan her şey bir hiç.
•Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.
•Vefat etme ihtimali için burada itiraf ediyorum ki,Alman ulusunu taşkın aptallığı yüzünden küçümsüyorum ve ona ait olmaktan utanıyorum.
•Bilincimiz ruhun sadece yüzeyi, ki yerkürenin sadece yüzeyini bildiğimiz gibi onun da içini değil, sadece kabuğunu biliyoruz.
•Her mesele kabul edilene kadar üç aşamadan geçer: İlkinde gülünç duruma düşürülür. İkincisinde ona karşı mücadele edilir. Üçüncüsünde tabii sayılır.
•Her halk diğer halkları kötüler ve hepsi de haklı.
•Her aptal çocuk bir böceği ezebilir. Ama dünyanın bütün profesörleri bir böcek yaratamaz.
•Şöhret edinilmeli, fakat onurun sadece kaybolmamasına dikkat etmek yetecektir.
•İnsanları tanıdığımdan beri hayvanları severim.
•Başkalarının fikirlerine aşırı derecede önem vermek, herkeste var olan bir manyaklık.
•Çok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor.
•İnsanların kader dedikleri çoğu zaman sadece kendi kendilerine yaptıkları aptal oyunlar.
•Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için herşeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.
•Tek tanrılı toplumlarda ateizm ya da allahsızlık, ahlak yoksunlugu ile eş anlamlı olmuştur.
•Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır.
•Gençliğin güzelliği olmasa bile çekicidir; ihtiyar güzellik çekici değildir.
•Dinler halk için gerekli, ve onlar için paha biçilmez bir iyilik.
•Bana yapılan haksızlık bana hiçbir şekilde ona haksızlık yapma hakkını vermez.
•Çoğu hakikat sadece kimsenin sorunu ele alacak ve üstüne gidecek cesareti bulamamasından dolayı ortaya çıkmıyor.
•Birisi hayatı boyunca büyük bir çocuk gibi kalmayıp ciddi, makul ve mantıklı bir adam olursa, dünyanın çok işe yarar ve adamakıllı bir vatandaşı olabilir ama dahi olamaz artık.
•Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.
•Bir insanın kendine ait olan, onu yalnızlığa giderken eşlik eden ve kimsenin ona verip ve kimsenin ondan alamayacağı ŞEY: Bu, sahip olduğu her şeyden veya onun başkasının gözünde ne olduğundan çok daha esaslıdır.
•Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz.
•Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz.
•Akıllı olan, sohbet sırasında ne hakkında konuştuğundan ziyade kiminle konuştuğunu düşünerek hareket edecektir. Bunu yaptığı takdirde sonradan pişman olacağı hiçbir şey söylemeyeceğinden emindir.
•Nasıl gemide giderken ilerlememiz kıyıdaki nesnelerin geri çekilmesiyle, dolayısıyla da küçülmesiyle kendini belli ediyorsa, ihtiyarlamamız da büyük yaşlardaki insanların bize genç görünmeleriyle kendini belli eder.
•En tesadüfü bile uzak bir yoldan gelen gerekli olandır.
•Cinsel birleşmedeki esrime hali. Işte bu! Her şeyin gerçek özü ve nüvesi bu, varoluşun amacı ve hedefi.
•Hayat berbat bir şeydir. Hayatımı onu düşünerek geçirmeye karar verdim.
•Yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı.
•Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
•Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.
•Her şey dinin yanında: vahiy, kehanetler, hükümetin koruması, en yüksek değer ve tanınmışlık… ve hepsinden öte, doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görülmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalık.