6 Temmuz 1972 yılında Bursa’da doğdu. 1991 yılında istanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nü kazandı. Dormen Tiyatrosu’nda 1995 yılında “komik para” adlı oyunla tiyatro sahnesinde kendini gösterdi. Öğrencilik yıllarında aynı zamanda geceleri de barlarda çalışıyordu. Ege Kumpanya adı altında bir rembetiko orkestrası kurdu ve bu orkestra ile sahne çalışmaları yaptı.
23 Şubat 1998’de Tek Kişilik Dev Kadro gösterisi ile ilk kez Leman Kültür’de sahne aldı. Bu Stand Up Gösterisi ile adını duyursa da Star TV’de yayınlanan Korsan TV programı ve oynadığı karakterler ile iyice sivrildi. Ama asıl çıkışını Avrupa Yakası adlı dizide yapmıştır.
Neredesin Firuze adlı sinema filminde 2 ayrı karakteri oynayan Demirer Vizontele Tuuba filminde de rol aldı.
Eyvah Eyvah, Eyvah Eyvah 2, Berlin Kaplanı filmleriyle de seyircilerin büyük beğenisini topladı.
Eyvah Eyvah filmlerinde birlikte rol aldığı Özge Borak’la da yakın bir tarihte dünya evine girdi.
Bukoleon Sarayı istanbul Bukoleon Sarayı nerede Bukoleon Sarayı hakkında bilgi Bukoleon Sarayı resim
Bukoleon Sarayı, İstanbul’da, tarihî yarımadanın Marmara Denizi kıyısında bugünkü Cankurtaran ile Kumkapı arasındaki Çatladıkapı mevkiinde, Küçük Ayasofya’nın hemen doğusunda bulunan ve bugüne yalnızca kalıntıları ulaşmış olan Bizans sahilsarayı.
Hıristiyanlık öncesi dönemlerden geldiği sanılan ismine bakılırsa, tarihinin çok eskilere gittiği düşünülebilir (Bukoleon Limanı). Fakat saray hakkındaki ilk bilgi orta Bizans dönemine (9. yy’ın ortalarından 13. yy başına kadar) aittir. Buna göre Bukoleon Sarayı İmparator II. Theodosios (hükümdarlığı 408-450) tarafından yaptırılmıştır. Bilinen ve halen görülebilen bölümleri ise büyük olasılıkla Teofilos zamanında (829-842) eklenmiştir.
Faros denilen fener burcu ile imparatorluk iskelesi olarak kullanılan burun arasında, surların üzerinde uzanan Bukoleon Sarayı’nın temelinde ilkçağdan kalma mermer bloklar kullanılmıştı. Sur duvarlarının arasında görülebilen yaklaşık 300 m uzunluğundaki ön cephe, başlıca iki bölümden oluşuyordu. Öndeki küçük limanla sarayı birbirine bağlayan ve güney-kuzey doğrultusundaki kısa bir duvarın içinden geçen anıtsal bir merdiven, bu iki parçayı birbirinden ayırmaktaydı. Sarayın batı parçası 1870’lerde demiryolu yapımı yüzünden tahrip olmuştur. Bu bölümün her iki yanında, oturan aslan heykelleri ile süslü bir cumba bulunuyordu. Sarayın doğu yakası ise halen ayaktadır. Buradan görüldüğü kadarıyla, dış cephe, birbirini izleyen tuğladan tonozlarla örtülü mekanlardan oluşmaktadır. Bir dizi mermer çerçeveli pencere ve kapı ile Marmara’ya açılan sarayın önünde, duvara saplanmış mermer konsollarla taşınan boydan boya bir balkonun uzandığı anlaşılmaktadır.
Faros yakasındaki mekanlar, zengin bezemelere sahip sütunlarla süslenmişti. Bunlara ait paye gövdelerinden birkaçı, halen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Doğu yakasında ayrıca değişik biçimlerde zarif süslemeli başka sütun başlıkları da vardı. Bunlardan birkaçı bugün çevrede korumasız olarak durmaktadır. Korumasız duran saray kalıntıları yağmaya açık durumdadır.