Posts Tagged ‘yaşamak’

Yararlı Sözler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ekmeği Elde Etmek için Emek vermek Lazım Ekmek Zengineden Fakirede Aynı Yoldan Gider.

Sana gelene sen de git. Sana kötülük ve eziyet edene sen eziyet etme.

islam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.

Aşkı Hak Etmek için fedakarlıklar Almalısın.

Dilini muhafaza et, seni sokmasın. Çünkü o, büyük bir yılandır.

işlerinin doğru gitmesini istersen, kendi başına hareket etme! Akıllılarla istişare et!

Aşk Bir insanı Yaşamaya Bağlayan En Değerli Unsurlardan Biridir.

Bütün düşmanlıkların sevgiye dönüşmesi umulur. Fakat hasetten dolayı olan düşmanlık böyle değil.

insanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, öğrendikleriyle yaşamayı terk ederler.

Yaşamak için çabalamak gerekir, çabalamayan bir insan hayata hep yenik düşer.

Bir çocuğu Cehennem ateşinden korumak, Dünya ateşinden korumaktan mühimdir.

2ki kişinin darıldıktan sonra, birbirlerinin ayıplarını ortaya çıkarması, münafıklık alametidir.

Sabır ; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.

Hayattan zevk almak için hayatı herzaman pozitif olarak yaşamak gerekir.

Bir kimse kendini övmeye başlarsa, değeri düşer.

Her insanın yaşadığı Sürece Şans önüne çıkar önemli Olan o şansı iyi Değerlendirmektir.

insanın, düşmanlarını sevindirecek şekilde yaşamasından sa, şerefiyle ölmesi daha iyidir.

Aşk Ekmek gibidir Yavaş Yavaş Sindire Sindire yemek gerekir, Birden yenilirse Zevki Kalmaz Tadı Çıkmaz.

Dünya, baştan başa aslı olmayan bir masaldan başka bir şey değildir.

Herzaman iyilik Yapki Hakkında Kötü iftiralar Atılmasın.

Akıllı olan her adam, özür dileyenin bir suçu olduğuna inanır.

Aşk Şarap Gibidir Bağlandıkça Sarhoş Olursun.

Akıllı bir adam, senin düşmanın bile olsa, cahil bir dosttan iyidir.

Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.

En Anlamlı Kısa Şiirler

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Kısa Anlamlı Şiirler

En Güzel Kısa Şiirler

Bir pınarsın içilen ama hiç kanılmayan
Seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan
özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
Varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan

Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski
öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
Bu ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum

Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum

Dün kopan bir yapraktı,düşen bir kuru daldı
Bugünden güzel değil bulacağın yarında
Aç ellerini bir bak yanan avuçlarında
Dün gitmiş yarın yok bize bir bugün kaldı

Demek o beni sevmiyor
demek o beni anlamıyor
bana içkimi verin
bana kadehimi verin
bir daha ölmek istiyorum

Sussun bütün şarkılar,
Son bulsun hepsi,
Seni hatırlatan ne varsa,
Ne kaldıysa geriye,
Neyle yetinmişsem bu güne,
Yaşamımla birlikte son bulsun,
Yeter ki

Günü gece olsun diye yaşıyorum,
Çünkü gece hayallerime geliyorsun,
Seni beklemiyorum çünkü sen hep benimlesin,
Hayallerimde ve kalbimdesin

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız

Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kııysındaymış gibi en sakin denizlerin…

Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.

Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri

Sevdiğine söylenen her söz yürekten gelir
Yüreği sevgi dolu, sevgisi süreklidir
Kalmazki gönlünde hiçbir şeyin korkusu
Aşk yine aşk sevenin ömrüne hayat verir

Şarkıdaki melodi, doğadaki bahar.
Kalbimdeki yara, hepsi senin için.
Çoğu kez duygular anlaşılmaz ifadeler tutuk.
Eğer söyleseydin sevdiğini benim olurdu mutluluk

Düşlerin kanarsa benden sonra
Çocuk haylazlığımı al sen koynuna
Şarkıların rengine yağmur yağarsa
Salma gözlerini uçurumlara

Seni İstiyorummm

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Hic bir duygumu ertelemedim ben,
Yapacagim hicbir seyi sonraya birakmadim,,
Sonra diye bir seyin olmadigini biliyorum cünkü..
Hep yarina dair hayaller kurmak,
Gelmesi mümkün olmayacak zamanlari beklemek benim isim degil…

Ask zamana meydan okur, ama sen karsi koyamazsin ona!
Orada durup öylece bekleyemezsin gelecegi,,
Bir adim atmalisin, bir el uzatmalisin aska dogru..
Askin anahtari cesaret degil mi bitanem?
Cesur olmak gerekmez mi..
Bir sevdayi yasamak,
Bir sevdayi büyütmek icin?
kac gece yanliz gecti hesaplasana!
Kac gece sonraki günü düsünerek gecti?
Neler yapabilirdik, neler yasayabilirdik düsünsene!

Her sabahi birlikte karsilamak vardi seninle..
Sensizlikten yorgun düsmüs yüregimi..
Seninle yeni bir güne hazirlayabilirdim!
Gözünü acar acmaz ilk gördügün sey ben olurdum
Ve sen benim yüzümde mutlulugu görürdün.

Bu kentin her yerinde, herkesin icinde el ele dolasabilirdik!
Girmedigimiz sokak kalmazdi,
Bakislara aldirmadan sokagin ortasinda sarilip öperdim seni!
Bir sarkinin sözlerini bilmesek bile..bagira cagira söyleyebilirdik.
Sonra bir filme gider,bir kitap okur,denize bakar,
bir martinin bir lokma simit koparabilmek icin,
Vapurlarin pesinden bikmadan ucusunu izleyebilirdik..!
Paylastigimiz her an beynimize, bir daha cikmamak üzere kazinirdi..

Özlerdik birbirimizi delicesine,,
Bir saati yanliz gecirsek,bir sonraki saati iki saatlik yasardik,
yasamadigimiz o bir saatin acisini cikarmak icin.
Peki biz ne yaptik?Aski bir bekleyisin sirtina yükleyip,
Ona sadece uzaktan bakmakla yetindik.
Her an aski yasamak varken, hergün birbirimizi yeniden kesfetmek varken,
bu yolda birer kasif olmak varken,
Sürgünleri yasamaya mahkum ettik birbirimize..!

Bu sürgünlüge son vermenin zamani geldi artik!
Sana huzur vaad etmiyorum..Askta huzur arayan yanilir!
Ben tutkunum, en koyu, en deli sevdanin sözcüsüyüm!
Onlar adina konusuyorum.
Yarini olmayan zamanlarda,
hicbir seyi düsünmeden erimek adina konusuyorum!

Gözlerinin icine bakip,”Seni Seviyorum” demek istiyorum!
Askin akisina kapilip, hicbir kaygi duymadan,
gidebildigi yere kadar gitmek istiyorum,,
Kokunu icime cekmek,
Sesinin sicakliginla irkilmek istiyorum.
Yasama senin adinla anlam katmak, mutlulugu bulmak
ve bir daha kaybetmemek istiyorum.

Seni istiyorum…

Yarın

Öbür gün,

Öbür hafta,

Öbür ay,

Öbür yil degil..!

ŞİMDİ…

düşüncelerde seyehat

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ufuklara savruldu gözlerim gecede,
dünya üzerimeyikiliyor,şu küçük tepede
savur beni…olmazsa yureğimi rüzgar
içimde zaten firtina dolu pişmanliklar
sensiz carklara takildim gidiyorum
reddettigim fikirlerden takdir bekliyorum
insanlar deniz,insanlar okyanus,insanlar damla
gerçi zordur,zordur baskasini anlamak ama….
Bilirmisin ne zordur anlayinca insanlari
aynalar yabanci,yabanci su gulen yuzum
hayatim darmadagin,dusuncelerimdenedir cözüm?
Bazen en buyuk huzunle takilirim geceye
övgüler,sitemler….dizeler yazarim sevgiliye
sonradan aci gelir,karsiliksiz sevdalarla ugrasmak
düşünürüm yarini ve sonrasini yuregim yanarak
düşünürüm zaman hizla geciyor
daha dün dediğim mazi olmus gidiyor
bazen gidebiliyosun coskun irmaklara katilip
agitlara,acili bir türküye eşlik ederek
duyamadigin sesinle,haykiriyorsan içini ezerek…
Yasamak zor gelir,gülmekte,bir dert biter bin gelir
aci tebessume dolasir dudaginda,eller guluyo bilir
duygulu olma,dusunceli olma yoksa hep
paylasirsin huzunleri,üzülmek için bulursun sebeb…..
Geciypr geciyorda yillar
ben yasadim….yasiyorum diyecek neyim var?
Beni anlarmi insanlar gunlerce bagirsam,
yanliş birseyler var,yanlis sürüupr yaşam………….

Aşkın Acı Hali

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşkın Acı HALİ

Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak…
Evinin, seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Önemli olan sağlık.”
“Yaşamak güzel.”
“Boş ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…

Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan, ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek
isteyecek kadar çok seveceksin…
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“ölüme çare bulundu” ya da “yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını
kaldırıp “ne dedin?” diye sormayacaksın…

Yalnız kalmak isteyeceksin…
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın…
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin…
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin…
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiç bir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan…

Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek…
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak…
Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin…
nafile…

Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla…
Yüreğin burkulacak…
Canın yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefretedeceksin…
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksın…
Buna yaşamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…?
O halde aşık olabilirsin

Yıkıldım

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Duyguların galerisinde
Vitrinleri seyrederdim zaman zaman.
Eskilerden bir sevda arardım
Saf duru yalansız…
Dolanır dururdum kendi kendime.
Benim gibi binlerce insanla
Dolup taşardı oralar…
Devir eski devir değil artık.
Bir gülüşle kanın kaynadığı günler geride kalmış.
Ekmek para su para yaşamak para…
İnsanların kuruş kuruş satıldığı bir dönemde
Yaşanacak aşkı aramak
Biraz hayalcilik oluyor galiba.
Çok zaman oldu uğramamıştım.
Yıkıldım…!
Duyguların galerisinde
Aşkı bile satışa koymuşlar.
Üstelik İndirimli…!

Alıntı.

Hayat bana borcun var…

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Gülmek güldürmekti niyetim
Aldın gözlerimde ki ışığı
Baktım gülüşler yok
Ne yaptım ben sana
Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Sevdim ben
Çok sevdim duyuyor musun
Geri istiyorum aşkımı
Senden bir tek onu istedim
Aldın yüreğimdeki Aşkımı sevdamı
Yalnız bıraktın bu bedende canımı
Ne yaptım ben sana Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Bir beklentim vardı
Oda sevdamdı mutlu olacaktık
Düşünceler hayalde kaldı
Uçurdun onu avucumdan
Gökyüzüne benim canımdı
Şimdi özlem ve hasret beni sardı
Ne yaptım ben sana
Hayat ver cevabını
Hayat bana borcun var
Ver hesabını
Şimdi ümidim var benim
Sevdiğimi yaşamak
Nerde olursa olsun
Onun yanında olmak
Bir kere olsa yeter
Onunla nefes almak
Son gün desen razıyım
Gözlerimi kollarında kapamak
Hayat bekliyorum hadi
Ver bana cevabını Hayat;
Ya cevap ver
Ya da sevdiğimi ver Artık
Yeter…

ALINTIDIR.

Aşkın Tarifi

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak….
Evinizin sizi içine sığdırmayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz…
Sokağa fırlayacaksınız..
Sokaklarda dar gelecek..
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendinizi taşıyamayacak kadar büyüyecek,
Bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz…
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan…
‘ Önemli olan sağlık.’
‘ Yaşamak güzel !’
‘Boş ver her şey unutulur.’
Siz hiçbirini duymayacaksınız..
Göz yaşlarınızdan etrafı göremeyecek hale geleceksiniz…
O’ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek,
az sonra
kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz…
hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz…
‘Ölüme çare bulunda’ ya da
‘ yarın kıyamet kopacakmış !’ deseler
başınızı kaldırıp
‘ne dedin?’ diye sormayacaksınız…
Yalnız kalmak isteyeceksiniz..
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek,
Geçmişi düşüneceksiniz…
Neredeyse dakika dakika
Ama
Kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz…
Gittiğiniz yerlere gitmek…
Bu size hiç iyi gelmeyecek ama
Bile bile yapacaksınız…
Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğinizi söyleyecek olsa,
Kaçacaksınız..
Aslında kurtulmak istediğiniz halde,
O acıyı yaşamak için
Direneceksiniz…
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek
İsteyeceksiniz..
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz…
Herkesi ona benzetip,
Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız…
Hiçbir şey oyalayamayacak sizi..
İlaçlara sığınıcaksınız…
Birkaç saat kafanızı bulandıran ama
Asla onu unutturmayan…
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından
Seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek..
Boğazınız düğümlenecek,
Dinlenemeyeceksiniz…
Uyumak zor, uyanmak kolay
Olacak…
Sabahı iple çekeceksiniz…
Bazen de ‘ hiç güneş doğmasa !’
Diyeceksiniz…
Ne geceler rahatlatacak sizi,
Ne gündüzler..
Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz…
Belki çivi çiviyi söker diye
Can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz…
Nafile!
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek..
Rüyalar göreceksiniz…
Gerçek olmasını istediğiniz…
Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz..
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek..
Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla…
Yüreğinizi burkulacak…
Canınız yanacak..
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz..
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek
İçinizden..
Onun sesini bir kez daha duymak için
Yanıp tutuşacaksınız…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için
Kendinizden nefret edeceksiniz…
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz…
onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…
Ama bir umut..
Onunla bir gün bir yerlerde karşılaşma umudu..
Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak…
Gel gitler içinde yaşayacaksınız..
Buna yaşamak denirse…

Adini koyamadiĞim sevdam

Cuma, Haziran 22nd, 2012

seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıpta
beni göremeyen gözlerini…
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle birşey…
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki…
bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet birgün geleceksin
adını koyamadığım sevdam…

Dünyaca Ünlü Aşk Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Dünyaca Ünlü Aşk Şiirleri
Dünyaca Ünlü Aşk Şiiri

Ben Sana Mecburum

Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun

Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..

Attila İlhan

**************************

Seni Düşünmek

Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum…

Nazım Hikmet Ran

*******************

Aşk İki Kişiliktir

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Ataol Behramoğlu

***************************

Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

******************************

Birisi

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi Akgün

**************************

alıntı

Sevgi Şiirleri Facebook

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Facebook Sevgi Şiirleri,
Face sevgi şiirleri,
Facebook Şiirleri Paylaş

Sevgi Şiirleri Facebook – Facebook için en güzel sevgi şiirleri

Sevgin Kadar Güçlüsün

Sevgi hasrettir
Sevgi, güzellik,
Sevgi umuttur
Sevgi yaşamak

Sevgi, gülen yüz
Sevgi, bakan göz,
Sevgi; sıcaklık
Sevgi yaşamak

Sevgi, amaçtır,
Sevgi bir kaygı
Sevgi, içten söz.
Sevgi yaşamak.

Sevgi bir kucak,
Sevgi tutan el
Sevgi Uçuşmak
Sevgi; yaşamak

Sevgi umuttur
Sevgi kaynaşmak,
Sevgi sabırdır
Sevgi; yaşamak

Sevgi emektir,
Sevgi bereket
Sevgi hayattır
Sevgi; yaşamak

Sevgi sıcak söz
Sevgi busedir
Sevgi`yi yakan göz
Sevgi; yaşamak

Sevgi biterse
Duygu yok olur
Hayat anlamsız
Amaç kaybolur

Acıma kalmaz,
İnsanlık olmaz
Sevginin yerini
Hiçbir şey almaz.

Nerede güzellik
Orada sevgi var
Sevgisiz bu dünya,
Sanki bir mezar

Duyguların çoğalır,
Geleceğe ümitsin
Unutma sözlerimi,
Sevgin kadar güçlüsün

GÖNÜL BAHÇESİ

Gökyüzünde bir bulut olayım
Yağmur olup yeryüzüne yağayım.
Gönül bahçende bir gül olayım
Sen görmeden ben açayım.
Kırlarda lale, sümbül olayım
Etrafına kokularım saçağım.
Özgürce uçan bir kuş olayım
Gelip pencerene konayım.
Sana aşk şarkıları okuyayım
Bırak da hiç susmayayım.
Kalbimin kapısını sana açayım
Gönül bahçemden sevgi saçayım.
Ben bu aşkta hep olayım
Gönül bahçene ulaşayım.
Senden uzaklarda olmayayım
Kalbinin baş köşesinde olayım.

BENİM CANIMSIN

Sen benim tutkularımsın
Sen benim sevdalarımsın
Kuruyan toprağımda nemsin
Susuzluğumda suyumsun
Gönül bahçemde çiçeğim
Sen benim canımsın.
Sen benim umutlarımsın
Aşk odağımda aşkımsın
Kalbimin atışlarısın
Damarlarımda can suyum
Sen yaşam kaynağımsın
Sen benim canımsın.
Geceleri hayallerimsin
Gündüzleri özlemimsin
Gönül karanlığımda ışığım
Sen benim hayatımsın
Sen benim canımsın


SEVGİLİYE

Ah o aşk deden duygu
Hepimizin yüreğini içten içe yakmıyo mu?
Evet yakıyo hemde öle bir yakıyo ki
Katlanıyosun o yangına katlanmak zorundasın onu istiyosn

Ben aşık olduğum zaman yanmıyo bu yüreğim her zman
Çünki benim yüreğim sevdiğim için yanıyor bir başkasına yanmıyor
Ama bu yüreğim ne zman yanar blior musun?
Ben seviosam ve onun sevgisni görmüyorsam

İşte o zman yüreğim yanmaz acı çeker ve bu acı giderek büyür
Kimse ama kimse dindiremez bu yürekteki acıyı
Bunu anca bir tek şey dindire blir
Ölüm…Evet ölüm

Ben o kadar çok sevmişken
Onun uğruna canımı bile ortaya koymuşken
Onun sevmediğini anlarsam aklıma tekşey gelir
Ben bunca zaman kimi sevdim?

Kimin için attı bu kalp…
Sorarım kendi kendime kimin için yandı bu yürek
Son mektubumu bıraktım sana sevgilim
Sen bunu okuduğunda ben hayatta olmicam

Seninle başladığım bu hayata
Seninle tanıştığım ilk yerde veda ediyorum
Ama şunuda bilmeni isterimki
Ben seni sevdim ve sevmeyede devam edeceğim.

Sevgi Nedir

Gecenin bir saatinde uykuya inat
Ağlayan bebesini emzirmektir sevgi.
Bülbülün güle figan edişi,
Gülün umursamaz tavrıdır sevgi.
Sevgi merhamet demek.
Sevgi çile çekmek..

İhtiyacı olana yalvartmadan vermek,
Masum bir tebessümdür sevgi.
İçi dolu sımsıcak bir bakış,
Yumuşak bir dokunuştur sevgi.
Sevgi dokunuş demek.
Sevgi almadan vermek.

Bir kuşun özgürlüğe kanat çırpışı,
Kardelenin inanılmaz çıkışıdır sevgi.
Avın avcıya yalvaran bakışı,
Tuzaktan salıverilişidir sevgi.
Sevgi bedel ödemek.
Sevgi acı çekmek.

Derviş Yunus’un kırk yıl of demeden,
Tekkeye odun taşıyışıdır sevgi.
Yusuf’un kör kuyudaki sabrı,
Mısır’a sultan oluşudur sevgi.
Sevgi sabırla beklemek,
Sevgi istemeyi bilmek.

Hallac-ı Mansur’un Ene’l Hak deyişi,
Mevlana’nın Mecusi’ye çağrısıdır sevgi.
Çölde kalmışa bir testi su,
İdam mahkumunun son arzusudur sevgi.
Sevgi ateşten gömlek,
Sevgi sehpaya gitmek.

Ferhat’ın aşılmaz denen demir dağı,
İnanarak sabırla delişidir sevgi.
Mecnun’un Leyla’da kainatı görüşü,
Çöle kendini vuruşudur sevgi.
Sevgi sırrı keşfetmek,
Sevgi emek sarfetmek.

Tomurcuğun patlayıp toprağı zorlayışı,
Rüzgarın bulutu taşımasıdır sevgi.
Derenin yatağını kendi buluşu,
Kıvrım kıvrım akışıdır sevgi.
Sevgi çekip gitmek,
Sevgi özgürlük demek.

Çaresiz kaldığı anlarda tıbbın,
Hastanın Rab’bine yönelişidir sevgi.
Çalınmadık kapı bırakmamak,
Yelkensizde denize açılmaktır sevgi.
Sevgi umut demek,
Sevgi beklemeyi bilmek.

özlem bitti

Cuma, Haziran 22nd, 2012


özlem bitti
Sona erdi fırtınalı günlerim
Özlem rüzgarları çiçek açtı, gel
Doğdu özgürlüğün ısındı içim
Özlem taburları çiçek açtı, gel

Özgür ocağında gururum kaynar
Serildi yerlere demir kapılar
Ayrılık sancısı bitti güzel yar
Özlem sabırları çiçek açtı, gel

Kendi öz yurdunda esir olmuştun
Esaret altında kalpten solmuştun
Yine de doğruyu Hakta bulmuştun
Özlem zikirleri çiçek açtı, gel

Soydaşın Türkiye’m sevdalı sana
Öz kardeşim gel de kavuş Atana
Türk’ün havasını doldur kanına
Özlem nefesleri çiçek açtı, gel

Çok şükür güneşi gördü gözlerim
Birlik şarkısını söyler sözlerim
Ak toprağa secde eder yüzlerim
Özlem zincirleri çiçek açtı, gel

Gönderen: enes şimşek

ADINI KOYAMADIĞIM SEVDAM

seviyorum seni senden habersiz
hayalimde tutuyorum ellerini
hayalimde geliyorum göz göze
hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum
hep uzaktan seyrediyorum seni
en çokta gözlerini
her yere bakıpta
beni göremeyen gözlerini…
oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
ne kadar büyük olduğunu
ne kadar özel olduğunu
hani havayı içine çekersin
nefes alırsın yaşamak için
hani kana kana içersin ya suyu
işte öyle birşey…
yaşamak vardı seninle bu hayatı
aynı duyguları hissetmek vardı
akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
sabahlamak vardı günlerce
ama yoksun ki…
bekleyeceğim seni
ömrüm yettiği kadar
son nefesimi verene kadar
hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
elbet birgün geleceksin
adını koyamadığım sevdam…

Gönderen: dilara çetin

Aşk sewmekse sevmek nedir ??

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Aşk Sevmekse Sevmek Nedir?

Dün gece yine seni düşündümKaynakwh:
her zaman ki gibi
geçtiğimiz yaz aylarını düşündüm
hasretin sevginle birleşti gözyaşı olarak döndü bana.
Sensizliğine bürünmüş dünyamda
kendi egemenliğimi kurmaya çalışıyordum
tam kendim için bir şeyler yapacaktım ki
tekrar geldi hiç gözümün önünden gitmeyen
gözlerin.

Sandığın içinden fotoğraflarımızı buldum
sanki sensizliği tadacakmışım gibi sarılmışım sana
yüzüm gülüyor. Mutluyum!
Artık dayanamıyorum sensizliğe.
Acı veriyor fotoğraflarınla yaşamak bana
belki de aşkımızın kayan bir yıldız kadar.Kaynakwh:
Çabuk parlayıp söndüğünü bilmek yıpratıyor bedenimi
artık ben eski ben değilim. Mutlu olamıyorum eskisi gibi
bedenim susuz kaldı ne kadar içsem de daha kalacak.
Çünkü ben suya değil benim için daha da önemli olan sana,
senin sevgine susadım. Tam sevdanın rengini bulmuştum ki
gökteki yıldızımız kaydı. İlişkimizin başladığı gün bir fidan
dikmiştik ve söz vermiştik birbirimize sevgi ile büyütecektik diye.
Şimdi o ağaca kim bakacak sevgisiz kalıp sonsuzun derinliğine mi
kapılacak benim gibi çünkü ben sensiz karanlığın içinde kaybolmuş
gibiyim tek ışığım sendin yok olup gittin.
Artık kendi içimde 4 mevsim kış yaşıyorum çünkü yazım ve baharlarım beni
terk etti.
Bende artık yalnız içiyorum senin sevdiğin şarabı. Aynaları da kaldırdım
artık sevmiyorum onları.
Bana iyi bir yüz vermiyorlar baktığımda. Bahçemdeki kuşlar da sustu
artık aşkımızı şarkılara vurmuyorlar. Ne olur geri dön artık bebeğim
hayatımı artık siyah beyaz yaşamak istemiyorum…

Aşık Olmadan Önce Bir Düşün

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark
edeceksin…
Sokağa fırlayacaksın…
Sokaklar da dar gelecek…
Tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi…
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü…
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin…
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan…
“Yasamak güzel.” “Bos ver, her şey unutulur.”
Sen hiçbirini duymayacaksın…
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin…
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin… Hep ondan bahsetmek isteyeceksin…
“Ölüme çare bulundu” ya da “Yarın kıyamet kopacakmış” deseler
başını kaldırıp Ne dedin?” diye sormayacaksın…
Yalnız kalmak isteyeceksin… Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak…
İkisi de yetmeyecek…
Geçmişi düşüneceksin…
Neredeyse dakika dakika…
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin…
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek…
Ama bile bile yapacaksın…
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,
kaçacaksın… Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yasamak için
direneceksin… Hayatinin geri kalanını onu düşünerek geçirmek
isteyeceksin. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin…
Herkesi ona benzetip…
Kimseyi onun yerine koyamayacaksın…
Hiçbir şey oyalamayacak seni…
İlaçlara sığınacaksın…
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek… Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin…
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak… Sabahı iple çekeceksin…
Bazen de “Hiç güneş doğmasa” diyeceksin…
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler…
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana
sarılmak isteyeceksin Nafile… Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek…
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin…
Her sıçrayarak uyandığında onun adini söylediğini fark
edeceksin… Telefonun çalmasını bekleyeceksin…
Aramayacağını bile bile…
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek…
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla… Yüreğin burkulacak…
Canin yanacak…
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin…
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden…
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın…
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için nefret
edeceksin… Yasadığın şehri terk etmek isteyeceksin…
Onunla hiçbir aninin olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek…

Ama bir umut…
Onunla bir gün bir yerde karsılaşmak umudu…
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak…

Gel gitler içinde yasayacaksın…
Buna yasamak denirse…
Razı mısın bütün bunlara…
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye…

O Halde Aşık Olabilirsin

Can DÜNDAR …

Para Para Para …

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Para

Onun gücünü sakın yadsıma.
Aşk masal,sevgi de bir palavra.
Samanlık seyran olmaz sakın ha!
İnanma inanma,her şey para.

Para para para,ah bu para.
Gez para,otur para,kalk para.
Anayı kızında ayırmış ya
Para para para,ah bu para.

Doktor der”para”.Doğumda para,
Meme para,bez para,ya mama? …
Bebeğim ağlıyor para para.
Beşikten mezara kadar para.

Para para para,ah bu para.
Gez para,otur para,kalk para.
Anayı kızından ayırmış ya
Para para para,ah bu para.

Kısaca yaşamak para para.
Korkup öleyim demesakın ha.
Kefen para,tabut para,mezar para.
İster öl,ister yaşa hep para.

Para para para,ah bu para.
Gez para,otur para,kalk para.
Anayı kızından ayırmış ya
Para para para,ah bu para.

Nesrin Olcay

Sevmeninde Bazen Gitmek oldugunu Bilmektir ask

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Bazen bütün haksızlıklara, yok etmelere, yok saymalara susmaktır ve ne olduğunu, ne yaşadığını sadece senin bildiğin ama asla onun bilmediği cehennemlerde yanarken, kan kusarken, seni terk ederken de tebessüm edebilmektir aşk.

Ellerin üşürken tutmasını beklemek, avuçlarının hapsinde kalmayı düşlemek, avuçlarına can çeken parmaklarının isterikliğini durdurabilmek ve her şeye rağmen, teninin yakıcılığını, teninde umut etmek ama son anda da gittiğine dayanabilmektir aşk.

Bazen uzun yolların sonunda kavuştum diye beklerken terk edilmektir aşk.

Ateşler içinde yatarken, bir bakışına kalmışken, bir nefesine can vermeye hazırken, bırakıp gidilmektir ve yine de tutkuyla beklemektir, her şeye rağmen döneceğinden ümidi kesmemektir aşk.

Bazen mutluluğu için, kalbinin seçimine razı gelmektir ve giderken başka bir kolda yeni hayatına, yinede mutluluklar dilemektir aşk. Onun mutluluğu senin ölümün dahi olsa, yaşam olmaktır ve yaşama dair ne varsa onun için düşünmeden yapabilmektir sonrada çekilip köşene sonsuza kadar dua etmektir, sana gelmeyeceğini bile bile yinede büyük bir tutkuyla sevmektir aşk.

Sevmenin de bazen kazanmak olmadığını anlamaktır aşk.

Tamda son anda kaybetmektir, oldu dediğin an “o” aşk karesinden silinmektir ve kavuşmaya susayan, titreyen bedenine, çatlamaya hazır yüreğine “dur!” Demektir aşk. Bazen durmasını bilmekten, bazen susmaktan ama her şeye rağmen bazen karşılıksız delicesine sevmekten geçer aşk.

Bütün olmak zaman ister, belki de bir ömrü feda bekler.

Aşk en az senin kadar tam, en az senin kadar eksiktir ve olgunluk asırlarla bedellendirilmiştir. Senin ömrün yetmese de, birilerininki yetecektir diye beklemek büyük hatadır. Hiçbir devirde aşkla yaşamak, aşkla sonsuz olmak ve aşkla noktalamak mümkün olmamıştır. Hiçbir aşk bir şey olamamıştır, hiçbir şeyi olamayanlarla dolu nice mevsimleri çürütmüştür aşk. Belki de böyle olmalıdır, belki de kavuşamamaktır aşk. Buluşmaların mahşere kaldığı sevmeler hep sonsuzlukla mükâfatlandırılmıştır aşkın “o” volkan bağrında…

Şimdi al eline kalemi ve yaz;

“Ey! Sonsuzluğun tükenmez ıstırap kraliçesi, (ıstırap kralı) biliyorum ki, sen gelmeyeceksin, biliyorum ki, sen hiç sevmeyeceksin aşıkları ve sen böyle mutlusun, biliyorum, çünkü kavuşmalar sende hep mahşere ertelenmiş.

Şimdi gidiyorum volkan bağrından bağıra bağıra, elbet bir gün gelirim, sukutu bulmak, acımasız ateşini söndürmek adına…”

“Sevmenin de bazen yaşamak değil, yanmak olduğunu bilmektir aşk.”

MURAT İNCE

Seninle Yaşlanmak İstiyorum

Cuma, Haziran 22nd, 2012

“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya. Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Böyle başladı ruhumun öyküsü…
Ne zaman gördüm seni? Ne zaman baktın bana?
işte o gün bu gündür anladım.
Nasıl da gülümsermiş. Nasıl da “sen de bizdensin…” dermiş.
Nasıl da dertleri unuttururmuş meğer hayat.
Bir gün bana sevgiyi anlatsalar anlamazdım. Hatta inanmazdım.
Olmayacak kadar uzaktı bana çünkü.
Tutunamayacağım kadar uzak. Büyüyemeyen bir gönül ve onun ardına saklanan aşk.
İçim öylesine kapalıydı, bilmeceydi.
Birbirlerine bu kadar yakın ama bir o kadar kopuk olabilir mi? Gönülle aşk…
Kopuktu benim işte. Düğüm kaldırmaz bir kopukluk. Yama yapılmaz bir açıklık.
Sevdasızlık her yanımdaydı. Kaçışlar esas oğlandı.
Umut uvertür olarak bile sahne almıyordu.
Hayat ise derin bir uykuda, gözlerini kaybetmiş gibiydi, beni mi görecekti?
Ancak ne olduysa oldu, sen çıkageldin.
Poyrazı mı yoksa lodosu mu aldın ardına?
Olsa olsa ada poyrazıdır ardındaki
Zira bu kadar şiddetli bir giriş yapamazdın hayatıma.
Acımasız pike.
İlk önceleri umursamadım.
Geldiği gibi gider melankolime sığındım hemen.
Bir korku, anlaşılmaz bir kaçış, beni böyle düşünmeye sürüklüyordu.
Yoksa, sevip, doyasıya sevilmeyi hangi insan istemez.
Ben bu korkularla haşır neşir olurken sen boş durmuyor adeta ruhumun temellerini atıyormuşsun.
Anlayamadım.
Çıkagelmenin ardında, nereden geldiği belli olmayan, o derin fakat ruhumu ehlileştiren bakışlarını kilitledin gözlerimin umursamaz köşelerine. Hatta inanmaz kuytularına.
Ya kalbime verdiğin geçici olmayan hasar?
Tabela bile asmadın “Verdiğim geçici olmayan hasar için affet” diye.
Her gece kalp sızlamalarıyla koyuyorum başımı yastığa. Sonra da göz kapaklarımla amansız bir mücadeleye tutuşuyorum.
Onlar diyor ki; “kapanmayacağım”,
Bense; “kapanın artık” demekten helak oluyorum.
Nefesim beni terk etmiş, seni solur olmuş zaten.
Nefessizim.
Bedenim hareketsiz.
Dokunmalarını beklercesine mahzun.
Dilim susmuş, adından başka bir kelime yokmuşçasına.
O çok şikayetçi olduğum hayat ise bıyık altından gülümsüyor, sevimli olma çabaları içinde.
Şimdilerde bana “ben sana söylemiştim” demelerde.
“Bendensin” derken ciddiymiş hani.
Gerçekten de ondan oldum artık.
Böyle şeylerden sürekli şikayet eden ben artık edemez durumlardayım.
Elim ayağım kesilmiş, beni terk etmişler sanki.
Beynim kalbimin oyununa gelmiş ve uzun süreli beraberlik yaşamaya başlamışlar adeta.
Sen böyle süzüldün ruhuma işte.
Ne bir haber ne de bir uyarı.
Fütursuzca geldin, sana has tavrınla.
Korkak hatta kaçışlara kapılmış ruhumu alt üst ettin.
Olsun.
Olsun ki seni yaşıyor,
Olsun ki bedenime söz geçiremiyor ruhum.
Geldin ve dedin ki;
“Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya.
Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca”
Tüm korkaklığıma ve kaçmalarıma karşın;
Nasıl yaşamam seninle?
Nasıl yaşlanmam?
Nasıl kaybolmam ruhunda?
Söyle nasıl..

Alıntı

insan hakları haftası ile ilgili şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

insan hakları haftası şiir,
insan hakları haftası ile ilgili şiirler

İNSAN HAKLARI

İnsanlığa önem verip,

Bu bildiride yayınlandı.

Bütün insanlık sevinip,

Derin uykudan uyandı.

O evrensel bildiride,

“İnsan Hakları” var, dinle,

bildiriyi okuyalım,

arkadaşım gel seninle.

“Tüm insanlar hür doğarlar,

Dil, din, ırk, renk bakımından,

Ayrı bile bulunsalar,

Kaybetmezler haklarından.”

“Köleliği” çirkin bulur,

“Özgür” olmayı savunur.

İnsanları sevdiğine,

Bütün dünyaya duyurur.

Çarptırılmaz hiçbir kimse,

İnsanlık dışı cezaya.

Karışamaz hiçbir kuvvet,

Ne almaya, ne satamaya.

Hasan ŞEN

Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var
Ataol Behramoğlu Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var Şiiri
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

Ataol Behramoğlu

Anneme Şiir

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Anneme Şiirler

Anne Şiirleri

Anne Sevgisi

Sıcağın sinmiş bana,
Seni severim ana,
Sensiz bana kan veren
Sensiz bana can veren.

Küçükken yudum yudum,
Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler,
Neler söyledin neler.

Beni büyüttün ana,
Beni yürüttün ana,
Göremeyince seni
Kucaklarım gölgeni

MEHMET Necati ÖNGAY

Anneye Özel

Anne gökte bir ışık, anne parlak bir yıldız
Anne yoklukta bir düş, ayda bir yaldız
Anne tutunulan bir dal, dertlerin garip çizgisi
Anne gözümdeki yaşların bir virane dizgisi

Anne güllerin bezemesi, gülden deste
Anne sözümde tutuklu, tarifsiz beste
Anne yanar yürek, can bitkin kafeste
Anne hasret bağırda, anne içimde aheste

Anne ızdırabın adresi mahzun yüzün
Anne baharda mazlum, hazanda güzün
Anne çilemde dolmuş ağlar gözün
Anne bahtımda yazılı merhamet sözün

Anne ayağı altında cennet dizilmiş
Anne yavruya hasret ekilmiş
Anne gül gözlerin gene üzülmüş
Anne hasretine dağlar çözülmüş

Anne gene üzdüler mı seni boynun bükük
Anne dur gökler ağlayacak halin çökük
Anne ümidimde bahtım yırtık sökük
Anne halinde öyle bir naz ki nazlar dökük

Anne kıymeti bilinmeyen ey kutsal güzel
Anne ey kalbin attığı sevgide özel
Anne saçlarımı okşayan şefkatten bir el
Anne versem ömrümü sana olur mu bedel

Anne zahmetim karnında başladı sana
Anne çocukken neler yaptım anlatır mısın bana
Anne nasıl veririm hakkını beni anlasana
Anne çöl misali susuzum özlemine kalbim nasıl kana

Anne kaç kere aç kaldın biz yiyelim diye
Anne kaç gününü sana zindan ettik
Anne uykunu aldık mı gözlerinden
Anne kaç gece sardın bizi sabahın ışığına

Anne biliyorum saysan bitmez zahmetin şefkatin
Anne gücüm yetmez satsam dünyayı olmaz bedelin
Anne alsam seni taşısam yüreğimde lime lime
Anne hakkın ödenmez tek kelime

Anne vursam prangaları gökkuşağına
Anne dağlar devirsem kucağına
Anne güller diksem ocağına
Anne altınlar dizsem bucağına

Anne yetmez sana yetmez
Anne sen rahmetsin
Anne sen özlemsin
Anne sen en güzelsin
Anne gözümde pınar
Anne içimde damar
Anne acılar yamar

Anne sen var ya bitmeyen dizgi
Anne çatlattın ahengi
Anne sildin güzeli rengi
Anne taçsız sultanım
Anne derdim dermanım
Anne cennet fermanım

Anne lalezar, anne güldeste
Anne en güzel şiir, en güzel beste
Anne kalbimde uhde
Anne dudaklarımda buse
Anne kulak ver bu sese
Anne bak yanan nefese
Anne kuşun çırpınıyor, sığmaz kafese

Anne, anne, gül yüzlüm anne
Anne, anne, canım anne
Kıyamadığım rahmetim anne
Sevgisi bambaşka, benim şefkat denizim anne

Mustafa Çalışkan Manisa

Annem

Sensin,bana yürümeyi öğreten,
Sütümü içtiren.
Küçüklüğümde beni seven,
Sensin,benim canım annem.

Beni kucağında taşıyan,
Uyutan
Hep seven,
Sensin,benim canım annem.

Beni seven,
Gezdiren.
Benimle sır paylaşan,
Sensin,benim canım annem.

Sümeyye Bezgin

ANNE

Anneciğim anneciğim,
Öldü babam.
İkimiz kaldık,
Birde kız kardeşim MAKBULE

Üç aileyiz şimdi,
Kardeşim ve sana bakmak,
Benim görevim.
Anne sevdim seni,
Her zaman sevdim seni.

fehmi Soyocak

Anne Bak Üşüyorum

Anne bak üşüyorum
Isınmak istiyorum
Kucağın nerde anne
Şefkatin nerde
Kucağın nerde anne
Şefkatin nerde
Ellerin nerde anne
Yalnız gecelerimde
Sokulduğum göğsün
Ve içimde gülümseyen
Yüzün nerde
Nerde anne
Rüyalarımın en güzel yanı
Yalnızlığım anne
Sensizliğim nerde
Neden ellerin donmuş
Neden gözlerin ölmüş
Fakat sen kimsin
Anne sen kimsin
Anne neredesin
Soruyorum bak anne
Korkuyorum
Şeker karamela istemiyorum
Çizgi film oyuncak istemiyorum
Anne sana geliyorum
Fakat ellerin donmuş
Fakat gözlerin ölmüş
Anne sen kimsin
Anne nerdesin
Soruyorum bak anne
Korkuyorum
Korkuyorum
Anne bak üşüyorum
Isınmak istiyorum
Kucağın nerde anne
Şefkatin nerde
Bu yaldızlar
Bu yapma kuşlar
Bu yalancı memeler
Bu naylon bebekler
Düşümde bir dağ görüyorum
Üstünde çiçekler
Anne bak ölüyorum
Anne ölüyorum
Anne
Ölüyorum

Özlem Özbek

canım annem

annelerin özlüsü
tatlı dilli şen sözlüsü
güler yüzlü,gül yüzlüsü
benim annem,benim annem

ben ağlasam oda ağlar
ciğerini ateş dağlar
hayatını bana bağlar
benim annem, benim annem

açar bana kanadını
melek koydum ben adını
varlığımın tek kadını
benim annem, benim annem

Büşra ergun

Yaşamak Güzeldir Anne

Anne ben senin oğlunum
Kanayan bir yurdum var
Anne ben senin oğlunum
Sönmeyen bir umudum var

Ellerimi tutma ne olur
Beni ağlatma ne olur
Anne ben senin oğlunum
Bu kavgaya inancım var

Yasamak güzeldir anne
Yasamak senin için
Yasamak güzeldir anne
Yasamak yarınlar için

Ölmek yaşamaktır yine
Halkının yüreğinde
Ölmekte güzeldir anne
Ölmek özgürlük için

Anne seni seviyorum
Sana ihtiyacım var
Anne seni seviyorum
Ciğer delen bir acım var

Yusuf Hayaloğlu

MELEK ANNEM

Beni seven melek annem,
Annelerin en güzeli,
9 ay taşırsın sabırla,
Benim melek annem.

Düşünür bela gelmesin diye,
Seversin okşarsın
İyilik olsun üstünde diye
Sensin,benim güzel annem.

Kalbim, canım bağlı sana,
Gülsem güler yüzün
Ağlamamdan alır hüzün…
Senin gecen ve gündüzün!

Her yerde sahip çıkarsın
Kötülük gelmesin beklersin
Bir kötü şey olmasın diye
Seversin okşarsın bakarsın bana

Mesut bir gün yaşayalım
Her gün bizler için anneler günü
Alalım çiçeklerimizi dökelim, yollarına
Sevindirelim bizi seven annelerimizi…


Anacığım

Anneme ve bütün annelere

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Kaç geceler bana ninni söylerdi,
Hasta olunca oydu başucumda bekleyen,
Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen
Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Uzun kış geceleri masal masaldı.
Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar,
Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar
Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı.
Akşam biraz geciksem yollara düşerdi .
Sokağa çıkarken «Yavrucuğum üşütme» derdi.
Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?
Bilirim yine kalbinde yerim anacığım.
Selam sana Kadınlar Günü İstanbul’dan.
Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan,
Vefalı ellerinden öperim anacığım.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Anneme Mektup

Minicik bir bebektim, büyüttün anne
Küçücük bir fidandım, yeşerttin anne
Mekteplerde okuttun, eğittin anne
Gözlerin hiç açıkta kalmasın anne

Hayat çok zor olsa da ne yazar anne
Gözyaşın rahmetiyle ferahım anne
Meşakkatli çileli anımda anne
Duaların yanımda bilesin anne

Kimi görsem annesi yanında anne
İşte o zaman bağrım dağlanır anne
Tek güçlüğüm ayrılık yanarım anne
Geceler sessiz sensiz ağlarım anne

Ömür su gibi hızla akıyor anne
Ak düştü saça vade bitiyor anne
Ak alınla başı dik evladın anne
Ak atla bir gün gelir yanına anne

Nizamettin Korucu

Anne

Bir çift göz dünyaya merhaba derken
Bir diğeri elveda demişti.
Son nefesini verirken hayata
İlk ve son kez kızım demişti
Minicik dudaklarımla diyemedim, diyemedim ANNE.
Bebekler süt kokarmış
Ak göğsüne sokulup sinmedi kokun tenime Ben hiç süt kokmadım ANNE
Boş sanılan bakışlarla hep seni ararken,
Gözlerin gözlerime hiç değmedi ANNE.
Bebektim
Her gece masal diye dinledim seni
Omuzlarına dökülen saçlarını okşarmış babam.
İkinizi bir arada hiç görmedim ben.
Bir kez olsun ne sensiz,
Ne de gözyaşlarımsız uyumadım ANNE.
Melekler aldı dediler anneni.
Melekleri hep güzel anlattılar,
Oysa ben onları hiç sevmedim ANNE.
Bugün saçlarımı annem ördü,
Ayakkabılarımı annem aldı,
Annemle sinemaya gittik
Ben bu sözleri hiç diyemedim ,
Mutluluğu nasıl bilemedim ANNE.
Ağlardım
Bembeyaz karlar yağardı kara kışıma
Çocuklar oynar, ben bakardım.
Üşüyen ellerimi sıcağında ısıtamaz,
Sokulup göğsüne nazlanamazdım ANNE.
Çocuklar oynar, ben bakardım.
Üşürdüm
Her bahar gül ekerdim sana
Tenin gül kokarmış.
Ne filizlenirdi o gül,ne de sen kokardı.
Baharlar hiç olmadı mevsimimde,
Kokunu hiç bilmedim ANNE.
Bir baharım vardı!
Solmuş yapraklar gibi öksüz,
Dalından ayrılıp düşmüş,kimsesiz
Oysa ben bir yaprak misali,
Kollarında kalamadım ANNE.
Sende filizlenip , sende solamadım ANNE.
Bir baharım vardı!
Adsız
Ne bir kez olsun nazlanabildim sana,
Nede canım yandığında anne diye ağlayabildim
Ne anne diyebildim sana doyasıya,
Nede susabildim
Ne yaşayabildim sensiz,nede ölebildim
Sana ANNE diyebilmek için ölmeliydim ANNE.

Oya Ramazanoğlu

Anne Sevmek

Annesini sevmeyenin,
İşi düzgün gitmez yavrum!
Duasnı almayanın,
Dertleri hiç bitmez yavrum.

Anne ahı yerde kalmaz,
İyi çocuk onu almaz,
Ağaç olsan meyven olmaz,
Dalinda kuş ötmez yavrum!

Seviyorsan anneni sen,
Öpüyorsan ellerinden,
Gündüz gibi olur gecen,
Güneşin hiç batmaz yavrum!

Bana hak ver düşünde bir,
Akşama dek peşindedir,
Uyurken de düşündedir,
Senden önce yatmaz yavrum!

Nefesi en güzel nefes,
Onun sesi en tatlı ses,
Sana karşı hile bilmez,
Sütüne su katmaz yavrum!

Beyza Ünal

Anne

Anne yine yanlızım sensiz geçen akşamlarda
Seni arar dururum hasret dolu sabahlarda
Özlemin yakıyor,mutlu olmayan kollarda
Kimsesiz yavrunu duysana Anne…

Anne Anne ölüyorum
Anne Anne gülemiyorum
Anne Anne gelemiyorum
Affet beni çok yanlızım

Anne senin derdin beni Deli etti
Yanlız geçen gecelerim sanma ki mutlu etti
Gurbet elde geziyorum, DERBEDER hasret yetti
Sensiz geçen günlerimde gelsene Anne…

Anne Anne seni çok seviyorum
Anne Anne sensiz sanma gülüyorum…

Kenan Kerim Yavuz

Canım Anam

Yoksun yine yanımda canım anam
Ben senden başka kime sevdalanam
Derdimi mutluluğumu kimlere anlatam
Özledim seni gül kokulu anam

Gece karanlıktan korkarım ben ana
Olsaydın yanımda sarılırdım doya doya
Yoksun yanımda yoksun sabahımda
Hasreti burnumda tüten anam

Yokluğun öyle zor öyle çekilmezki
Avutmaz hiç kimse sana sevdalı yüreğimi
Kavuşmak için sana beklerim azraili
Şefkati yüreğimde bitmeyen anam

Ağladım yine bu gün mezarın başında
Yalvardım Allah’a benide alsın yanına
Seni emanet ettim Yüce Yaradanıma
Kokusu burnumdan gitmeyen anam

Yazan: Arif Arifoğulları

Canım Annem

Annem canım annem güzel annem
Sen güzelsin dünya kadar
Canımsın benim
Ne olur gitme anne ne olur

Elimi tut anne ne olur bırakma
Hep yanında olmak istiyorum
Ana kucağı gibisi yok
Canım annem

ZEYNEP ÖZEL

Ya sen anne

YA SEN ANNE
Yokluğunu yazmak istemezdim,
Yaşayarak hissederek daha anlamlımı olacak dı anne!
Sana yakın,sana uzak yüreğimi yazıyorum,ebruli kağıtlara anne,
Hani nerdesin!
Dağ gibi yüreğin,
Sıkıca tutacak güçlü ellerin,
Ben hiç seni tanıdım mı anne,
Biliyor muyum seni,

Gittiğin gün babamın gömlek düğmelerinden bir kaçı kopmuştu,
Anne,
Hatırlıyorum o günü!
Acıdan mış anne,
Yoksa sen sağlamlamışsın o düğmeleri,
Göğsümde babamın gözyaşlarıyla gittim okula,
Okul mu neden anne!
En azından bir günlük yokluğun fark edilmesin diye,
Ya sonra anne yoksun,
Sonraları da hep gittim okula,
Yatağımda,yollarda,kıyafetlerimde yoktun,
Saçlarımda,gözlerimde,ellerimde yoktun anne,
Hissettim mi ben seni,
Yada sen beni anne,
Hep diyorlar ki,
‘Ana kokusu’
O nedir anne,
Ben senin,
Sen benim kokumu biliyor musun ki anne,
Ben bir çok kokuyu biliyorum anne,
Bir seni bilmiyorum,
Sen nasıl bir kokusun anne?
Özledim seni diyemiyorum,
Seni özlemek nedir bilmiyorum anne,
Ağlamak isterdim anne,
Ağladım da ama neye bilmiyorum,
Yokluğuna mı,seni hiç bilmediğime mi neye bilmiyorum anne,

Senin gülüşün farklımıdır anne,ya sesin,
Ya dokunuşun anne,
Biliyor musun,bilmiyorum!
Şefkat diyorlar lar anne,
Senin şefkatin nedir?
Ben biliyor muyum,ya sen biliyor musun anne,
Bende kaldı mı birkaç kırıntı şefkatinden anne,
Ya benim sende,
Seni hayallerde çizmek istemedim anne,
Çok mükemmel hayallerim olmuyor nedense,
Yakıştıramıyorum hiçbir çizgimi sana anne,
Ya sen anne,
Beni çizebilir misin?
Keşke bütünleyebilsem seni anne,
Çocukluğum dan kalan birkaç eserin var bende,
Ya gerisi anne,
Sen bütünleye bilir misin beni anne,
‘Annenin dizleri’ derler,
Senin dizlerin neyden anne?
Ben biliyor muyum dizlerini, Bilmek isterdim uyudum mu hiç dizlerinde anne,
Sarılmak anne,
Koynunda uyumak huzurla,
Ben yaşadım mı hiç bunları anne,
Ya sen bende yaşadın mı,

Hep bişeyler eksik anne,
Tamamlayamıyorum seni,
Rüyalarımda bile yoksun ki,
Bilmediklerini göremez mi insan rüyasında anne?
Ya sen anne rüyalarında görüyor musun beni,
Tamamlaya bildin mi beni anne,
Kaçıncı yazdığımdır bu bilmiyorum ki anne,
Ne zaman yazsam hava hep kapalı kasvetli anne,
Hep bir Yağmur edasında,
Ben yağmurlardan korkarım biliyor musun anne,
Ya sen nelerden korkarsın anne?
Benim yüreğim hep buruk,
Ya senin yüreğin nasıl anne?
Bu sana son yazdığım değil anne,
Daha içimde yılların cümleleri var,
Ya senin bana yazacakların varmı anne!
Hep bitmemiş türkülerim var sana,
Hep bitmemiş şiirlerim anne,
Buda bitmeyecek asıl şiirimi çıkarabilsem cümlelere dökeceğim anne,
Ya senin bana şiirlerin var mı,
Yada yarım bıraktıkların,
Bir gün lütfen söyle ANNE..

Hülya Perin

Canım Annem

Sen beni aydınlatan,
Sevgi dolu güneş.
Ben senle parlayıp,
Senin gölgende yaşayan ayım.

Sen bana ilham kazandıran,
Beni sevindiren güzel.
Ben senden ayrılmayan,
Seninle varolan ressamım.

İkimiz bir çerçevede,
Kalplerimiz bir arada.
İkimiz bir elmanın iki yarısıyız
. İkimiz birlikte varız.

Sen olmasan ben yokum,
Sen olsan ben coşum!
Gönlümdesin kalbimdesin,
Bana göre heryerimdesin.

Hayalimin kraliçesi,
Gönlümün meleği,
Hayatımın ana damarısın.

Bana bakan,
Beni seven,
Her sabah karşıma çıkan,
Gün ışığımsın…

Yağız Efe Şabanoğlu

Anneye Özel

Anne gökte bir ışık, anne parlak bir yıldız
Anne yoklukta bir düş, ayda bir yaldız
Anne tutunulan bir dal, dertlerin garip çizgisi
Anne gözümdeki yaşların bir virane dizgisi

Anne güllerin bezemesi, gülden deste
Anne sözümde tutuklu, tarifsiz beste
Anne yanar yürek, can bitkin kafeste
Anne hasret bağırda, anne içimde aheste

Anne ızdırabın adresi mahzun yüzün
Anne baharda mazlum, hazanda güzün
Anne çilemde dolmuş ağlar gözün
Anne bahtımda yazılı merhamet sözün

Anne ayağı altında cennet dizilmiş
Anne yavruya hasret ekilmiş
Anne gül gözlerin gene üzülmüş
Anne hasretine dağlar çözülmüş

Anne gene üzdüler mı seni boynun bükük
Anne dur gökler ağlayacak halin çökük
Anne ümidimde bahtım yırtık sökük
Anne halinde öyle bir naz ki nazlar dökük

Anne kıymeti bilinmeyen ey kutsal güzel
Anne ey kalbin attığı sevgide özel
Anne saçlarımı okşayan şefkatten bir el
Anne versem ömrümü sana olur mu bedel

Anne zahmetim karnında başladı sana
Anne çocukken neler yaptım anlatsana
Anne nasıl veririm hakkını beni anlasana
Anne susuzum özlemine kalbim nasıl kana

Anne kaç kere aç kaldın biz yiyelim diye
Anne kaç gününü sana zindan ettik
Anne uykunu aldık mı gözlerinden
Anne kaç gece sardın bizi sabahın ışığına

Anne biliyorum saysan bitmez zahmetin şefkatin
Anne gücüm yetmez satsam dünyayı olmaz bedelin
Anne değişmem seni dünyayı verseler elime
Anne hakkın ödenmez tek kelime

Anne vursam prangaları gökkuşağına
Anne dağlar devirsem kucağına
Anne güller diksem ocağına
Anne altınlar dizsem bucağına

Anne yetmez sana yetmez
Anne sen rahmetsin
Anne sen özlemsin
Anne sen en güzelsin
Anne gözümde pınar
Anne içimde damar
Anne acılar yamar

Anne sen var ya bitmeyen dizgi
Anne çatlattın ahengi
Anne sildin güzeli rengi
Anne taçsız sultanım
Anne derdim dermanım
Anne cennet fermanım

Anne lalezar, anne güldeste
Anne en güzel şiir, en güzel beste
Anne kalbimde uhde
Anne dudaklarımda buse
Anne kulak ver bu sese
Anne bak yanan nefese
Anne kuşun çırpınıyor, sığmaz kafese

Anne, anne, gül yüzlüm anne
Anne, anne, canım anne
Kıyamadığım rahmetim anne
Sevgisi bambaşka, benim şefkat denizim anne

Mustafa Çalışkan