Çağatay Ulusoy kaç yaşında, Çağatay Ulusoy doğum günü, Çağat Ulusoy nezaman doğdu, Çağatay Ulusoyun burcu, Çağatay Ulusoy yaşı
Çağatay Ulusoy 01.01.1990 doğumlu ve Oğlak burcundandır.
Çağatay Ulusoy 21 Yaşında
Çağatay Ulusoy kaç yaşında, Çağatay Ulusoy doğum günü, Çağat Ulusoy nezaman doğdu, Çağatay Ulusoyun burcu, Çağatay Ulusoy yaşı
Çağatay Ulusoy 01.01.1990 doğumlu ve Oğlak burcundandır.
Çağatay Ulusoy 21 Yaşında
Can Yücel Sevgi Şiirleri,
Aşk Şiirleri Can Yücel,
Can Yücel’in Sevgi Şiirleri
Can Yücel den Sevgi Şiirleri
Sevgi Duvarı
Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Dustuğum yer öyle açık seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yücel
SEN SENİ
sen seni seveni
görmeyecek kadar
körsen seni
seven seni
sevdiğini söyleyecek
kadar gururludur
Can Yücel
ANLADIM
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını kendimi bulduğumda
anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat okuyarak dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını anladım.
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş
Çok acıttığında anladım..
Fakat hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil gerçeği gizlememekmiş marifet
Yüreğini avucuma koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana ”git” dediğinde ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur kaybedenlerin acizlerin maskesiymiş
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen beklemez sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş
Emek ise vazgeçmeyecek kadar ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…
CAN YUCEL
KÖRÜKÖRÜNE YAŞAMAK
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin o’nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini..
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa,
kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları..
Mesela Kuzey Yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin..
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak…
Can Yücel
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını Kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir Gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin
Can YüCEL
BOŞVER BE YAŞI BAŞI
Gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver!
Şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver!
Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını,
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna.
Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda,
ama aklını kaybedecek bir aşk varsa avuçlarında,
bırak aksın yollarına.
Yağ geç, yık geç, kimse inanmazsa inanmasın.
Sen inan yüreğine,
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
Büyü, büyü..
Bak ellerin, ayakların kocaman,
aklın da maaşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye.
Akıllı ol, yüreğin gelir peşinden,
boşver yaşı başı,
aşk var mı aşk, sen ondan haber ver!
Takılmışsın yüzündeki, gözündeki çizgilere.
O çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk bir kış günü,
öl gitsin..
Parayı pulu savurup,
bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır isteğin,
savrul gitsin..
Boş ver be yaşı başı,
kim tutar seni kim,
kendi yüreğinden başka kim?
Aklını al da öyle git,
ister bir duvara, ister bir odaya, ister kıra bayıra vur da git.
Dert etme ellerini, onlar da gelir seninle bırakmadıkça birine.
O biri de gelir gerçekten istediğin oysa,
seveceksen ve öleceksen uğruna..
Yaşa be, yaşa da öyle git, gireceksen toprağa..
Yaş 70′e gelse bile, hayat daha bitmemiş,
sen mi biteceksin?
Çekeceksen bile bayrağı,
yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin?
Can Yücel
Ölüm yanıma gel
Benim için tek ol,gelen bir tek sen ol
Nehirlerim donmuş,
ve etrafımdaki gölgeler kalbimi iğrendiriyor.
Ölüm yanıma gel
yanımda kal,sessiz ağlayışımı duy
üzüntümün içine saklandım,üzüntüye mıhlandım.
ve etrafımdaki acı dünyamı donduruyor.
Dünyam soğuk…
Hayatta başarısız oldum.
yıllardır feryat ettim.
Zamanın içinde dondum.. geride kaldım..
Kederin sevinci tüm bulduğum…
Kederin büyük sevinci!
hayatın gölgesinin arkasında kayıp umutlar acı çekiyor.
Geceyi arıyorum sevgiyi bulacağımı umut ederek.
Yaşamın kısa sonsuzluğunun sessizliği içine boğuldum.
Gözyaşları doğru yoldan sapmış kalbimdeki boşlukları dolduruyor
Beni bağrına bas, zevkli rahatlık
Eşsiz bir barışın olduğu bir dünya ver bana
kalbimdeki umutsuz çığlığı dindir.
Ölüm yanıma gel
Bu soğuk dünyadan bu boşluktan kurtar beni
Hayat, beni öldürdün
ve şimdi beni bu mutsuzluktan ayır beni
Hayatta ağlıyorum , hayattan uzakta uçuyorum
bu duvarların içine düşmeyi seçtim.
Büyük sevinç..
Kederin büyük sevinci!
Kaybolan masumiyet için göz yaşı dök
İçimizde ki ağlayan terk edilmiş ruhlar için…
Acıya teslim olan kalpler için…
Geride kalmış yanlızlık için ağla.
Acının ve dünyanın kederinin farkına var
Bu kabus gibi yerden öte bir yer düşün
Gecenin içinde bize sevgi ve birlik veren bir yer
Ölüm, yanıma gel ve bize hayat ver!
Bu acı dolu dünyanın yerine ölüm daha iyi
Sevgiyi ver bana yada ölümü!
Ölüm yanıma gel!!
Emrediyorum !!
– Kemoterapi tedavisi nasıl gerçekleştiriliyor?
Kemoterapi, kimyasal ya da biyolojik maddeleri vücuda vererek yapılan bir tedavidir. Burada amaç kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek. Kanser hücresinin DNA sentezi yapmasını ve mitoz bölünmesini durdurmak için bazı ajanlar kullanılıyor. Bunlar hem ağız yoluyla hem de damar yoluyla verilebiliyor. Kemoterapi basit bir şey değil. Kişinin yaşı, diyabet, tansiyon gibi kansere eşlik eden diğer hastalıkları gibi konuların çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yani tümörün bulunduğu yer ve hastanın özelliklerine göre, kemoterapi uygulamasının nasıl olacağı şekilleniyor.
– Kemoterapi hastalık ilerlemiş dahi olsa iyileşme sağlayabiliyor mu?
İleri evrede dahi, hastalık yayılmış olsa da bazı kanser türlerinde başarı sağlanabiliyor. Özellikle germ hücreli kanser olarak tanımlanan testis kanserlerinde. Bu tümörler akciğer ve karaciğere yayılmış dahi olsa kurtarma şansımız çok yüksek. Bu çok önemli. Testis kanserleri, over kanserlerinin bazı türleri, lenf kanserleri, lösemiler de ve bazı sarkomlarda başarı sağlanıyor. Bunların dışındaki kanser türlerinde 4. evrede tam kür sağlamak mümkün değil. O zaman da amaç mümkün olduğu kadar sağ kalımı, hatta hastalıksız sağkalımı artırmak oluyor.
– Hastanın yaşı tedavinin başarısını etkiliyor mu?
Kemoterapi her yaşta yapılabilmesine karşın çok yaşlı kişiler kırılgan yapılarından dolayı daha fazla etkileniyorlar. Ancak yaşlı hastalarda da kemoterapi yapmak mümkün. Önemli olan yaşlı hastanın performansı. Bunun yanı sıra hastanın kansere eşlik eden farklı hastalıklarının bulunması da ilaç uygulamasını kısıtlayıp sonucu etkileyebiliyor.
– Kemoterapi tedavisinin planlaması neye göre belirleniyor?
Yaptığımız tedavide beklentilerimiz var. Başarı oranımızın ne olacağını yaklaşık tahmin edebiliriz. Amacımızı en başından belirleriz. ‘Hastanın yaşamını mı uzatacağız’, Yaşam kalitesini mi yükselteceğiz’ planlamasını yaparız. Hastanın yaşam süresini artırırken, kalitesini düşürmemek için çok hassas değerlendirmeler yapıyoruz. Medikal onkoloji uzmanı olarak bizler aynı zamanda iç hastalıkları uzmanıyız. Hastalığını değil, hastayı tedavi ediyoruz, onun için hastayı bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor.
– Kemoterapinin yan etkileri neler?
Kemoterapi sırasında kemik iliğinin baskılanması ile kemik iliğinde üretilen akyuvarların (lökositlerin), alyuvarların (eritrositlerin), trombositlerin sayısı düşüyor. Bu da kişinin kendini çok daha yorgun hissetmesine neden oluyor. Lökositlerin belirli bir düzeyin altına inmesi de enfeksiyonlara karşı yatkınlığın oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle hasta takip edilirken tüm bu olasılıklar da değerlendiriliyor.
Kemoterapi alması gereken hastalarda en fazla karşılaştığımız sorunlardan birisi önyargılar. Ancak her hastanın hastalığının farklı olduğunun unutulmaması gerekiyor. Her hastaya kullanılan ilaçlar ve bunların yan etkileri birbirinden farklıdır. Hastaları en fazla etkileyen çevreden duydukları kanser ilaçlarının saç döktüğüne dair söylemler oluyor. Evet, kanser ilaçlarının büyük bir kısmı saç döker ama bu saç da sonradan çıkar. Yine bir başka önyargı bulantı ve kusmada oluyor. Halbuki bu da yanlış bir yaklaşım ve bunu yenmek gerekiyor.
Kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın önemli bir kısmı da psikolojik oluyor. Önyargılar kemoterapiye verilen reaksiyonu artırıyor. Bu yüzden biz hastalara çevreden gelen duyumlara kapalı olmalarını öneriyoruz.
Sağlık haftasıyla ilgili güzel sözler
Tugbam sitesinde en güzel Sağlık haftasıyla ilgili güzel sözler sizler için hazırlandı
. Buyurun Kısa Sağlık haftasıyla ilgili güzel sözler
Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi vardır.
Hasta olmayan sağlığın değerini bilemez.
Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.
Derdini saklayan derman bulamaz.
Demir nemden, insan gamdan çürür.
Can boğazdan gelir.
Hastaya döşek sorulmaz.
Duvarı nem, yiğidi gam yıkar.
Güneş giren eve doktor girmez.
Ağacı kurt, insanı dert yer.
Mutlu yaşamak, ömrü uzatır.
Sağlıktan büyük zenginlik yoktur.
Ayağını sıcak tut başını serin, gönlünü ferah tut düşünme derin.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Neşe sindirimi kolaylaştırır.
Hastanın yaşı değil, hastalığın yaşı önemli.
Her şeyin başı sağlıktır.