İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun dondurduğunu, ateşin yaktığını… Sevgisizliğin insanın canını acıttığını… Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor. Her şey ona çok büyük görünüyor: Ev, masa, anne, baba… 10´una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor. 15´inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden, değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor. Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği odaları olduğunu, açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor, büyüleniyor. Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor; ille seviyor, inadına seviyor. 20´sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor. Her şey ona küçük görünüyor: Ev, masa, anne, baba… “Dünya küçükmüş; büyük olan benim” efelenmeleri başlıyor. Lakin dünya bunu bilmiyor. 25´inde ayaklar biraz yere değiyor. Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor. Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp grileşiyor. Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden vurularak evleniyor genelde… 5 yıl önce uzak bir ülke olan “istikbal”, daha yakına geliyor. “Bir denizde yangın çıkarma” hayali erteleniyor. “Dünya zor”laşıyor.30´unda muhasebeye başlıyor insan: “Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum” dönemi… Mevcut bilgilerin sorgu yeri… Kuşkunun beyliği…Tehlikeli yaşlar: “Bunun nesine hayran oldum ki ben” pişmanlıkları, “Hakkımı yediler” sızlanmaları, sırta saplanan hançerler, çelmeler, dost kazıkları, ağır ağır olgunlaştırıyor insanı… 35, yolun yarısı… Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir çadırda uyanmadan 20´sine gelenler için gecikmiş telafi çağları… Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan yaşlar… Olgunluğun karasuları… 40´ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri yaşlanıp ölmeye başladığında bocalıyor insan… Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve ikisini birden yeni sevda hayallerine… Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, kırmızı arabalarla çare aranıyor. 45´inde “istikbal” denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan… Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor. Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor. Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini merhamet alıyor. “Keşke”ler “iyi ki”lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor. Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten vazgeçmeseniz de, öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra… Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım. Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.
Yaşınıza ve boyunuza Göre uygun kilonuzun olması sağlınız açısından çok önemlidir. İdeal kilonuzdan ne fazla nede çok zayıf olmamalısınız. Ortasını tespit ederek ideal kilonuza gelmek sizin için en doğrusu olacaktır.
Fazla kilonun zararlarını hepimiz bilmekteyiz. kiloverme İse; Başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Ayrıca çok zayıf olmanın zararları nedir. Zayıf olmanında şişman olmaktan sağlık yönünden pek bir artısı bulunmuyor.
Japonya’da yapılan araştırma ise aynen bize bunu gösteriyor. Yapılan araştırmada zayıf kişilerin erken hayatlarını kaybettiği saptanmıştır. Yaşınıza uygun kilo hesaplamak için farklı yöntemler vardır. Onlardan biri şöyledir.
İdeal kilo hesaplama: Boyunuzu 150′den çıkarın. Bulduğunuz rakamı 4′e bölün. Buna 100 ekleyin. Şimdide en son bulduğunuz sayıyı boyunuzu cm cinsinden değeri olandan çıkarın. Elde edilen sayı ideal kilonuzdur. Kadınlarda bulunan sayıdan 1-2 kilo aşağısı daha düşük değeri alınır.
Örnek: Boyunuzu 186 cm olarak baz alırsak. Bundan 186-150=36′dır.36/4=9 olur. 100+9=109 bu sayıdanda boyumuzun ölçüsü olan 186yı çıkartıyoruz. 186-109=77dir. Boyu 186 olan kişinin ideal kilosunu hesapladık. 77 o kişinin boyuna ideal kilosudur.
20 ‘li yaşlardaki gençlerde ergenlikten kalma 1,2 kilo fazlalık görülebilir. Rejime başlamadan önce beden kitle endeksinizi hesaplatarak kilo vermeye ihtiyacınız olup olmadığını tesbit edin. Bu yaşlarda kilo vermek çok kolaydır metabolizma çok hızlı çalışmakta , daha çok enerji harcamaktadır. Bu yaşlarda yapılan diyetle beslenme alışkanlıklarınızı düzene sokabilir gelecekte daha ince ve sağlıklı olabilirsiniz. Çok çabuk ve sıkı rejim yaparsanız verdiğiniz kiloları tekrar almanız mümkündür. Sağlıklı ve düzenli beslenerek verdiğiniz kilolar yaşam boyu sizi rahatsız etmeyecektir.Eğer abur cubur alışkanlıklarınız varsa cips , cola , çikolata vb. şeyler yerine kuru meyveler , çiğ sebze salataları , meyveli yoğurt , domates , salatalık gibi yiyecekler atıştırabilirsiniz.
30 ‘lu yaşlar ; bu yaşlardaki insanlar kilo verme adına birçok bilgi birikimine sahiptir. İdeal kilolarını bilirler ve bu kilolarını korumayı başarırlar. Beslenme alışkanlıkları düzenlidir. Yine de fazla kilolarınız varsa ve günlük hayatınızda diyet uygulayamıyorsanız en azından kahvaltıya mutlaka zaman ayırın , öğle ve akşam yemeklerinizi hazırlarken önceden planlayın sağlıklı olmasına dikkat edin. Fazla yağların özellikle tereyağının ileriki yaşlarda kalp – damar hastalıklarına yol açtığını biliyoruz ancak yağı tamamen hayatımızdan çıkarmakta yanlıştır. Hiç yağ tüketmemek sinir hücrelerine zarar verir ve cildiniz ihtiyaç duyduğu yağ asitlerinden mahrum kalır. 40 ‘ lı yaşlar ; doğumlar fazla kiloların en büyük sebebidir. Bu yaşlarda yavaşlayan metabolizmadan dolayı vücut yağ yakmamaya başlar , iştahınızı kontrol etmeniz gerekmektedir. Osteoporoz ( kemik erimesi ) dan korunmak için süt , yoğurt tüketimine ağırlık verilmelidir. Spor yapamıyorsanız bile mutlaka yürüyüş yapın.