Cuma Namazı Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek’attır.Cuma günleri öğle vaktinde kılınır ve o günün öğle namazının yerine geçer. Cuma namazının farzı cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz.
Cuma Namazı Kimlere Farzdır Cuma namazının bir kimseye farz olması için, müslüman, akıllı ve erginlik çağına gelmiş olmaktan başka altı şartın daha bulunması gerekir.
Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları: 1) Erkek olmak (Kadınlara farz değildir.) 2) Hür ve serbest olmak. 3) Mukîm olmak. (Yani misafir olmamak) 4) Sağlıklı olmak. (Cuma namazına gidemeycek şekilde hasta olmamak) 5) Kör olmamak. 6) Ayakları sağlam olmak Bu şartlar kendisinde olmayan kişiye cuma namazı farz değildir. Ancak bu durumda olan bir kimse câmiye gidip cumayı kılarsa o günün öğle namazının yerine geçer.
Cuma namazının sahih olması için de altı şart lâzımdır.
Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları : 1) Cumanın öğle vaktinde kılınması. 2) Namazdan önce hutbe okunması. 3) Cuma kılınan yerin herkese açık olması 4) İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunması. 5) Cuma namazını kıldıranın, devletin (yetkili makamın) görevlendirdiği veya izin verdiği bir kişi olması. 6) Cuma kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde olması.
Cuma gününün özelliklerinden biri ve en önde geleni Cuma namazıdır. Cuma namazı hicret esnasında farz kılınmıştır. Peygamberimiz ilk Cuma namazını, Ranûna vadisinde kıldırmıştır. Yüce Allah, “Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağırıldığınızda, alışverişi bırakıp Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.” buyurmaktadır (Cum’a, 62/9).
Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek’attır.Cuma günleri öğle vaktinde kılınır ve o günün öğle namazının yerine geçer. Cuma namazının farzı cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz.
Cuma Namazı Kimlere Farzdır
Cuma namazının bir kimseye farz olması için, müslüman, akıllı ve erginlik çağına gelmiş olmaktan başka altı şartın daha bulunması gerekir.
Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları:
1) Erkek olmak (Kadınlara farz değildir.)
2) Hür ve serbest olmak.
3) Mukîm olmak. (Yani misafir olmamak)
4) Sağlıklı olmak. (Cuma namazına gidemeycek şekilde hasta olmamak)
5) Kör olmamak.
6) Ayakları sağlam olmak
Bu şartlar kendisinde olmayan kişiye cuma namazı farz değildir. Ancak bu durumda olan bir kimse câmiye gidip cumayı kılarsa o günün öğle namazının yerine geçer.
Cuma namazının sahih olması için de altı şart lâzımdır.
Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları :
1) Cumanın öğle vaktinde kılınması.
2) Namazdan önce hutbe okunması.
3) Cuma kılınan yerin herkese açık olması
4) İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunması.
5) Cuma namazını kıldıranın, devletin (yetkili makamın) görevlendirdiği veya izin verdiği bir kişi olması.
6) Cuma kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde olması.
Cuma Namazı Nasıl Kılınır
Cuma günü öğle vakti ezan okunduktan sonra, önce dört rek’at olan ilk sünneti kılınır. Bunun niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya.”
Cumanın ilk sünnetinin kılınışı aynen öğle namazının dört rek’at sünneti gibidir. Sünnet kılındıktan sonra câminin içinde bir ezan daha okunur ve imam minbere çıkarak hutbe okur. Hutbe bitince ikamet getirilir ve cumanın iki rek’at farzı cemaatle kılınır. İmamın arkasındaki cemaat şöy le niyet eder: “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama.”
Farzdan sonra cumanın dört rek’at son sünneti kılınır. Bunun kılınışı da cumanın ilk sünneti gibidir. Niyeti şöyledir: “Niyet ettim Allah rızası için cumanın son sünnetini kılmaya.”
31 Mart’ta tüm internet çökecek Hacker topluluğu Anonymous’un üyesi olduğu düşünülen bir grup hacker, bu kez bütün interneti çökertmeyi planlıyor.
31 Mart’ta Operation Blackout adı altında gerçekleştirilmesi planlalan eylem, grup tarafından Pastebin tarafından yayınlandı. Grup, bu amacına DNS dizinindeki 13 siteyi indirerek ulaşmayı planlıyor. Anonymous’un açıklamasına göre saldırının amacı, SOPA’ya güçlü bir mesaj vermek. Saldırı eğer başarıya ulaşırsa herkesi etkileyebilir ancak grup, amaçlarının bu olmadığını söylüyor.
Anonymous, bu saldırıyı DNS dizinlerine bir DDoS (hizmeti engelleme) saldırısı yaparak yerine getirmeyi düşünüyor. DNS sunucuları, kısaca domain isimlerini IP adreslerine çevirmekte kullanılıyor. Dolayısıyla DNS sistemi çalışmadığında, IP adresleri birçok kullanıcı tarafından bilinmediğinden herhangi bir web sitesine ulaşılamıyor ve web siteleri çökmüş gibi görünüyor.
Bu mesajın gerçek Anonymous’dan mı geldiğini, yoksa bir grup hacker’ın ortaya attığı bir iddiadan mı ibaret olduğunu şimdilik kestirmek zor. Ancak Anonymous bu saldırıyı başarıyla yerine getirirse, bunu hepimizin hissedeceği kesin.
Buğra Gülsoy ile olan evliliği sona eren Burcu Kara gittiği İtalya tatilinde dolandırıldı.Burcu Kara, çok beğendiği bir yağlıboya tabloyu İtalya’da sokak atıcılarından satın aldı.Orjinal bir tablo satın aldığı için çok sevinen Kara, paketi açtığı zaman ise şok oldu. Güzel oyuncu, orjinal yağlıboya tablo yerine karşısında boş bir karton gördü.İtalyan satıcının oyununa gelen Burcu Kara herhangi bir idari işlem yaptırmadı.
Facebook Lite Facebook, yeni Lite sürümüyle yayında ve şimdilik sadece ABD’li ve Hindistanlı kullanıcılara sunuldu. Facebook Lite’ın en önemli optik yeniliği sol taraftaki navigasyon ve bilgi sütununun kaybolmuş olması. Böylelikle kullanıcı, genelde yararsız olan birçok detay tarafından rahatsız edilmeyecek. Ayrıca artık mesaj kutusu yerine sadece “Write” (yaz), “Post Photos” (fotoğraf yayımla) ve “Post Videos” (video yayımla) seçenekleri yer alıyor.
Üstteki arkadaşlar listesi de Lite sürümde kaldırılmış. Bunun yerine davetlerin bulunduğu bir sayfayı açan “Events” linki görünüyor. Diğer taraftan yapılan ilk testte Facebook Lite, klasik sürümüne göre bariz şekilde daha hızlı cevap verdi. Bu da optimize edilen HTML kodlarında yatıyor olsa gerek. Fakat ileriki zamanlarda sayfaya reklam alınmasıyla açılış sürelerinin uzaması mümkün.
Oyunu oynayabilmeniz için her facebook oyununda olduğu gibi bir facebook hesabınızın bulunması gerekiyor. Ayrıca facebook hesabınıza Happy Aquarium uygulamasını yüklemeniz gerekmektedir. Oyunun amacı başlarda da belirttiğimiz üzere balıklarınızı büyütüp beslemek ve satarak para kazanmak. Sattığınız balıkların parası ile çeşitli akvaryum aksesuarları,bitkiler ve yeni balıklarlar akvaryumunuzu genişletebilirsiniz. Ne kadar çok fazla XP (Tecrübe Puanı) toplar iseniz seviyeniz o derece hızlı bir şekilde yükselmekte. Her yükseldiğiniz seviyede karşınıza kilitli olan yeni balıklar, bitkiler ve dekorasyon malzemeleri açılmakta. Tecrübe puanı toplarken para da topladığınız için,bu topladığınız paralar ile bu ürünleri satın alabiliyorsunuz.
Oyunun ekranında yem, cama tıklama, fırça, market ve madalyon gibi seçenekler bulunmakta. Balıkların yemlerini ve akyaryumun dekorasyon malzemelerini Store adı verilen marketten alıyoruz. Cama tıklamak için ekrandaki parmak resmini seçerek akvaryumun camının istediğiniz yerine dokunabilirsiniz. Balıkları yemlemek için yem resmine tıklamanız gerekmektedir. Akvaryumunuz belli zamanlarda yosun tutabilecektir. Fırça ile bu yosunları temizleyebiliyorsunuz. Madalyonlar ise, sizin görevleri ne kadar yerine getirdiğinize ve başarınıza bağlı olarak verilmektedir. Ek olarak oyunda “train” adı verilen küçük bir oyun bulunmakta. Balıklarınızın gelişimi için bu oyunu 7 defa oynamanız gerekmektedir. Oyunda her 12 saatte bir kişiye özel sandık açılmakta ve bu sandıktan çıkan paraları toplayarak para kazanabilirsiniz.
Aşk bir kelebek gibidir, Peşinden koştukça hep senden kaçar, En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna dokunu verir… Aşk mutlu eder bazen de üzer ama aşk özeldir, Aşkını hak eden birine sunrsan eğer…
Sevgilisi Olanlara;
Aşkın amacı birileri için ‘mükemmel insan’ olmak değildir. Seni mükemmelliğe en çok yakıştıracak insanı bulmaktır…
Çapkınlara;
Sevmediğin birine asla ‘Seni Seviyorum’ deme.. İçinde olmayan duygulardan varmış gibi sözetme.. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme.. Sevgi dolu bakan gözlere Asla Yalan söyleme.. Çünkü birine verebileceğin en büyük acı, aşık olmadığın birine kendine aşık etmektir…
Evli Olanlara;
Seven insan ‘senin hatan yerine ‘özür dilerim’ diyendir… ‘Neredesin’ yerine ‘ben buradayım diyendir’.. ‘Nasıl yaparsın’ yerine ‘niye yaptığını anlıyorum diyendir… Ve aşk ‘keşke’ yerine daima ‘iyi ki’ diyenidir.
Kalbi kırık olanlara;
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer, Ve ilacı bu acıya alışmak değil; ondan ders çıkarabilmektir..
Aşık olmaktan korkanlara;
Aşka düş ama tökezleme, anla ama bekleme, Paylaş ama isteme, yaralan ama acıyı içinde büyütme…
Sevdiğini fazla sahiplenenlere;
Sevdiğini bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, Oda seninle mutsuz olduğunu görmektir.
Aşkını itiraf etmeyenlere çekinenlere;
Sevdiğinden ayrılında aşk acı verir, SEVDİĞİN seni terk edince daha çok acı verir.. Ama en acısı onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat vermemektir…
DÖNMEYECEK BİRİNİ HALA BEKLEYENLERE….
Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır. Ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllarındır… Senin Aşkını şu gün hak etmeyen , bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir.
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek…
Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.
Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki… YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”
Çağırma beni .. O ruhumu delen bakışlarını salma geceye Gel deme n’olur… Karanlığın orta yerine mührünü koyan tüm muskasız yüreklere andolsun, ve andolsun o yüreklerin sahibine ki, bu kalp itaatsizliği maharet bilmedi..
Geceydi.. Pusluydu.. Su uyur düşman uyumazdı. Beklerdi kaotik bir kabusu korkak dişlerini sıkarak yürekler. Sen uykunun kollarında bulurdun bebeksi kokunu, ben sağır yamaçların intihar bekçisi .. Fakat kalp hep bir umuda gebeydi.
Gecenin karanlığı sindi mi zemheriye, dağ taş sen kokardı. Yolların sapasına saklanırdı aşk. Kaç çapraz ateş, kaç kumpas aşmak gerekirdi ona varmak için? Ve ulaşıldıktan sonra aşk ne kadar aşktı? Bu acizin dualarında sabahlayan, aklına her gelişinde saklı bir tebessüme yerini bırakan, bir tel saçına dokunmaktan gayrısı değildi. Şehre inişler bayram vakitleriydi o zamanlar. Kokunun sindiği kaldırımlara kıvrılıp, pencerenden sızan ışıkla ısınmak geceleri. Oralarda olduğunu bilmekti mutluluk. Görebilmeyi değil, görebileceğini bilmeyi umut etmekti ..
Ama benim postallarım hiç yakışmadı şehrin ışıltılı sokaklarına. Yüzümdeki taşralı ifade, alnımdaki bin yıllık yazı ve ensemde soluğunu hissettiğim o ölümcül melek peşimi hiç bırakmadı. Beni dost dualarla uğurladığın her vakit yüzüm caddeye, kanım geceye akardı. Ne senin sevdana benim adım yazılmıştı, ne benim kaderime bir sevgili busesi. düşlemenin bile yasak olduğu senli sabahları yedeğime azık diye aldım ben can .. devriyelerin, apoletlerin, tel örgünün, yumruğun olduğu yere senin adın yakışmazdı.
Pusulası bir kez bile beni göstermeyecek gözlerini gözlerime, tercümesi bir ömür bana susmak olan iki ucu keskin hançer sözlerini yüreğime kazıdım. Yokluğuma rabtettiğim varlığına inat, sonu baştan uçurum bir sevdanın adı “yazık”a çıkmış zavallısı olduğumu kabul etmek için damarlarımdaki bütün seni boşaltmam gerekti. Haklıydın, benim yolum yâre çıkmazdı. Ve asla yüzünü güneşe dönemezdi kan çiçekleri..
Yürüdüm.. Bütün “e” hallerimi “den” haline çevirinceye dek yürüdüm.. Sana uzanan niyetlerimin külleri düştü gözbebeklerime.. her adımda biraz daha karanlık bulaştı sessizliğime. Her adımda biraz daha kan yürüdü parmak izime.
….
Ve şimdi sen bunca birikmişliğime ve kusulası kötücüllüğüme rağmen yaralarımı sarmaya çağırıyorsun. Çağırma can. Gel deme .. Sana düşmek kavgadan, senden düşmek hayattan düşmektir, biliyorsun ..
Canım yanıyor sevgili .. Aklıma düşende hasret kuşanıyorum her hazan. Gözlerim çakmaklanıyor yolların imkansızlığına .. Sana kavuşamadan kavuşuyor ruhum seni yaradana, O’ na seni sormak için sabırsızlanıyorum .. Ve dualar yeminlere bırakıyor yerini. Kan kusuyorum vakit daraldıkça. Yine de, ben de bir kalp sahibiyim. Umutlarımı kardelenlere emanet ediyorum ..
Can.. Karanlığın orta yerine mührünü koyan tüm muskasız yüreklere andolsun ve andolsun o yüreklerin sahibine ki, bu kalp ebedi yolun herhangi bir yerinde kalbine ulaştığı günü bekleyecek, ve bende sana kavuşamayan ne varsa sonsuza dek senin olarak yüreğine gömülecek .. Andolsun …
Ateşle oynamışlar, İki kardeş bir ara. Odalarını sarmış, Dumanlar kara kara.
İtfaiye gelmiş de, Söndürmüş bu yangını. Tutuşan yuvaları Olmadan kül yığını.
Bütün oyuncakları, Birer birer yanmışlar. Yavrucaklar korkudan, Düşünüp hastalanmışlar.
Doktor ikisine de, Yetiştirmiş ilacı. Yangınlar ölüm gibi. Pek acıdır, pek acı.
Tevfik ÖZBEN
Orman Yangını
İkimizin de ateşe ihtiyacı vardı Evlerimizden uzakta geçirdiğimiz Kamp günlerinde. Üşüdüğümüz anlarda ısınmak, Karanlıktan kurtulmak, Acıkınca yemeklerimizi ısıtmak için.. İkimizin de ateşe ihtiyacı vardı… Sen yakmasan belki ben yakacaktım.. Sen yaktın diye ben odun atmasa mıydım? Amaç ateş yakmaktı sadece İhtiyaca binaen… Amacımız Beyoğlu sokaklarındaki gibi Tarihi evleri kundaklayıp Yerine beton binalar dikmek değildi ki? Sadece ateşe ihtiyacımız vardı.. Sadece rüzgarın çıkacağını kestiremedik Rüzgarın çıkıp alevleri dağıtacağını, Masum bir ateşi yangına çevireceğini, Etrafa korku saçacağını kestiremedik. Bilemedik her tarafa uzanıp, her şeyi yakacağını Bilemedik ormana sıçrayıp önünün alınamayacağını. Bir şeyler yapmalıyız, söndürmeliyiz bu yangını Engellemeliyiz memleket faciasına dönüşmeden… Yanacak olan sadece sen ve ben değiliz Kuru ağaçlar da yanacak, yaşlar da… Yıllanmışlar da yanacak, yeni filizlenenler de. Geçmiş yanacak, bugün yanacak, Daha da kötüsü yarınlarımız yanacak.
YANGIN
Korkuludur ateş aman Sıçratmayın hiç bir zaman, Gözler bile görmez olur Kaplayınca kara duman
Dikkatsizlik bunun başı Bırakmıyor dağı taşı Önlemezsem yakar geçer Hem kuruyu hem de yaşı.
Kurtulmanın çıkar yolu Kovalarım suyla dolu İtfaiye çabuk gelir İşletirsem telefonu.
A. AYAYDIN
Yangın
Telefon yokken kentlerde, Yangın çıkınca bir yerde, Dumanı, ilk gören adam Seçerek yüksek bir dam: “Yangın vaar!” diye inlerdi O, ne korkulu günlerdi Çoluk, çocuk, hoca, hacı, Bir o kadar tulumbacı, Takır takım koşarak, Yangın yerine giderdi Çoğu kez onlar gelmeden, Yangın evi kül ederdi İtfaiye kuruldu da Yangın derdi sona erdi
Cenap Şahabettin Kış Ezgileri şiiri Cenap Şahabettin Kış Ezgileri şiiri oku cenap şahabettin elhanı şita şiiri Kış Ezgileri (Günümüz Türkçesiyle)
Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş, Eşini kaybeden bir kuş gibi kar Geçen ilkbahar günlerini arar… Ey kalplerin çılgın ezgileri Ey güvercinlerin marşları, O baharın işte yarını bu: Kapladı derin bir sessizliğe yeri karlar Ki sessizce sürekli ağlarlar.
Ey uçarken düşüp ölen kelebek, Bir beyaz melek kanadının saçağı gibi kar Seni solgun bahçelerde arar; Sen açarken çiçek üstünde Ufacık bir çiçekli yelpaze gibi, Naaşın üstünce şimdi ey ölü Başladı parça parça uçmaya karlar Ki gökten düşer düşer, ağlar!
Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar! Küçücük, beyaz başlı baykuşlar gibi kar Sizi dallarda, yuvalarda arar. Gittiniz, gittiniz ey kuşlar! Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar; Yuvalarda -feryatsız yetim gibi!- Son kalan mavi tüyleri kovalar karlar Ki havada uçar uçar, ağlar!
Ey kış günlerinin seması! Elinde yığın yığındır Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, sabah bulutu… Dök ey sema -tabiatın ruhu uykudadır;- Kara toprağın üstüne bembeyaz çiçekler!
Yapraksız ve çiçeksiz olan her ağaçlık şimdi Bir gölgeler, siahlıklar ve ümitsizlikler yığınıdır. ey kış semasının eli, durma, durma çek Her ağacın üzerine bir beyaz örtü.
Göklerden emeller gibi yağıyor kar, Her tarafta hayalim gibi koşuyor kar. Sessiz bir rüzgarın saf kanadında uyuklarmış gibi Bir aralık durur, sonra uçarlar.
Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçarak, Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmedeler. Karlar sükût ilahilerinin ezgileridir, Karlar melekler âleminin bahçelerinin çiçekleridir.
Ey semanın eli, kara toprak üzerine dök. Ey semanın eli, cömertliğin eli, kışın eli dök; Bahar çiçeklerinin yerine beyaz karı, Kuşların ezgilerinin yerine ümit sessizliğini!
Murathan Mungan yazıları Murathan Mungan sözleri en güzel Murathan Mungan şiirleri
Bıçak
Yere düşürülen bir bıçak sesi Kristali tuzla buz olmuş gözlerinin biliyorum ay kanatıyor ne zaman sussak geceyi Kendini benim yerime koy Oğul öksüzü babalar yerine Susmayalım. Bıçak uyuyor kelimelerin kalbinde
Kanlı bir şerbet gibi akar dururdu İpeği ikiye bölen kılıçların ağzı Bir biz inmedik suya Kaç mevsimin yağmuru buruştu elimizde Örtülü çarşılarda ölümü tebdil ettik uzak durduk kabzasına çağıran intikamdan Bir biz inmedik suya Kendini benim yerime koy Oğul öksüzü babalar yerine Susuyorum. Ölülerim uyuyor kalbimde
Bana Zamandan Söz Ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden. Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden. Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi. Dahası onlar da bilirler. Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler. Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki hançeri çıkartmak, yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden kucaklaşmak kolay değildir elbet. Kolay değildir bunlarla başetmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır.
Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız. Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten Bitmişsinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır.
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim Biri vardı ağlayan gecelerce Biri vardı sana tutkun; o bendim Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük En solmayan güller açtı içimde Ömrümü değerli kılan bir şeydin Sen benim boz bulanık gençliğimde Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya Bir çizgiye vardım seninle beraber Ve bir gün orada yitirdim seni Ben seni sevdim mi? Sevdim…. Ya sen Beni sevdin mi ?
Ümit Yasar OGUZCAN
SeninLe 0Lmak..
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek. Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan seninle konuşan herkesi cocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kırçiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara, aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların, türkülerin, şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yani ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek… Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalınayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkca tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken… Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara, aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni Ama sen hiç benimle olmadın ki… Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin !!!
Melankoli
gül dalında kanar kankırmızısı küçük bir serçe ağaca konar cılız bir yaprak düşer dalından amansız bir sıcaklık basar ikindiyi içimde koca bir boşluk, can sıkıntısı atarım kendimi içimdeki uçurumdan
hüzünlü bulutlar iner sonsuz maviliğe rüzgarlar toz kaldırır toprak yollardan uzaklardan yağmur kokusu gelir burnuma salınır ağaçlar, yaprakların seslerini dinlerim hasret sarar içimi, iki gözüm yoldadır nedensiz terki diyar eder düşüncelerim
yükselir sesleri akşamüstü kırlangıçlarının pastel renklere boyanır yorgun gün tutar nefesini akşamüstü, yaprak kımıldamaz birileri biryerlere ateş atar tutuşurum kurumuş yanlarımdan gönlümde koca bir orman yanar
serinlik çocuklarının sesleri doluşur alacalığa iki sevgili tutar evinin yolunu el ele tüm kapılar örterler geceye kendilerini bir akşam kasvetidir düşer üstüme sanadır tüm düşüncelerim, hasretindeyim gecenin ağırlığı çöker ezer beni
ara ara baykuş seslenir derinlerden bir köpek korkusunu havlar karanlığa yorulmuştur lambalar, söner ışıkları ve gözümün önüne gelirsin, seni görürüm sevdiceğim, özlemisin biten her gecemin her defasında ben, sabaha çıkmaz ölürüm
Sağlıklı Kilo Vermenin Yolları Sağlıklı Kilo Vermenin Yolları Nelerdir
Kilo vermenin en doğru yolu, yeme ve içme alışkanlıklarını değiştirip, fiziki aktiviteyi arttırmakla oluyor.
İHA muhabirinin, İnternetteki (becel) sitesinden derlediği bilgilere göre, herkesin yapısı farklı olduğundan, ideal kilo diye tek bir değer yok, fakat boya göre ideal kilo aralığını tayin etmek mümkün. Kilonun bu Sağlıklı değer aralığında olup olmadığını anlamak için, Vücut Kitle Endeksi’ni (BMI) hesaplamak gerekiyor. BMI değerini bulmak için kilonun, metre cinsinden boy uzunluğunun karesine bölünmesi gerekiyor. Örneğin, boyu 165 cm. ağırlığı 55 kg olan kişinin Beden Kütle İndeksi: 55 / (1.65)2 = 20.2 olur.
Günümüzde doktorlar, sağlıklı kiloda olup olmadığınızı anlamak için bel ölçüsüne de bakıyorlar. Erkeklerde 102 cm, kadınlarda ise 88 cm’den fazla çıkan bireylere, kilo vermeleri öneriliyor. Bel çevresi ölçünüz erkeklerde 94-102 cm, kadınlarda 80-88 cm aralığında ise kiloyu muhafaza etmek sağlık açısından önem taşıyor.
Uzmanlar, kilo vermekisteyenlere şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Öğün atlamamaya çalışın. Günde 3 mütevazı öğün yemek yiyin ve aralarda acıkırsanız taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın.
Bol meyve ve sebze tüketin. Günde toplam en az 5 porsiyon tüketin. Bir porsiyon, 2-3 kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya 2-3 adet küçük boy meyve (örneğin erik), 1 küçük kase meyve salatası, veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar size fazla kalori yükü yapmadan tok tutacak besinlerdir.
Her öğünde nişastalı besinler yiyin. Lif açısından zengin olan tam Buğday ekmeği, kabuğu soyulmamış patatesi ve tam buğday Pirinç ve makarnaları tercih edin.
Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. İnce kesilmiş et dilimlerini tercih edin. Etten görebildiğiniz yağları ve tavuğun derisini ayırın. Daha az hazır bisküvi, pastane ürünü ve kek tüketin.
Doymamış yağ oranı yüksek yağları kullanmaya özen gösterin. Yemek pişirirken, katı yağlar yerine, ayçiçek yağı, mısırözü veya zeytinyağı gibi bitkisel yağları tercih edin. Bu yağları ayrıca salatalarınıza sos olarak da kullanabilirsiniz.
Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt, ve az yağlı peynir gibi, düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin.
Düzenli olarak balık yiyin. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalya, ton – konserve şeklinde de olabilir) tüketmeye özen gösterin.
Bol bol Sıvı, özellikle de Su için. Ucuzdur, su kalorisizdir ve midenize doluluk hissi verir. Günlük hedefiniz 6-8 bardak olsun.
Hayatınızın her anını hareketlendirmeye çalışın. Mesela, arabayla gitmek yerine, yürüyerek ulaşabileceğiniz her yere yürüyün. Asansör yerine merdivenleri kullanın. Otobüsten erken inin ve güneşin altında yürüyün. Eğer fırsat bulursanız, yüzme, dans, Badminton, veya tenis gibi yeni bir aktivite deneyin”.
Bazı ev Hanımları evi çekip çevirmek konusunda Allah vergisi bir yeteneğe sahip olabilirler. Gelgelelim yeni jenerasyonunun önemli bir kısmı evlenip evinin hanımı olduğunda mesleğin inceliklerine vakıf değildir. Biz de hazır düğün sezonu açılmışken acemi ev hanımlarının imdadına yetişelim ve bilmeleri gereken temel şeyleri özetleyelim dedik.
BAHAR TEMİZLİĞİ
smi bahar temizliğidir, ama ev hanımlarının çoğu bunu kaloriferlerin/sobaların tamamen söndüğü zamana bırakırlar ki bu da neredeyse yaz mevsiminin başına denk gelir. Kıyı köşe her yerin elden geçirildiği, evin boyandığı ya da duvarların silindiği geniş çaplı bir temizliktir. Mutfak dolapları, varsa hurçlar, yatak-yorgan işte bu temizlikte dökülür ortaya. Oldukça zahmetli ama bittiğinde evin kendine geldiği bir iştir.
KIŞ HAZIRLIKLARI
Kış hazırlığı, yaz sebzelerini farklı usullerle bozulmadan uzun süre dayanır hale getirmektir. Turşu, reçel, konserve yapmak ve dondurucuyu sebzeyle doldurmak gibi. Bazı yeni nesil ev hanımları her şey mevsiminde güzel diyerek bu işe yanaşmasalar da çoğu evde her yaz sonunda atlanmayan bir ritüel olarak kışa hazırlık yapılır. İşte size birkaç kış hazırlığı önerisi: • Bezelye ve barbunyaları ayıklayıp yıkayın ve hiçbir işleme tabi tutmadan buzdolabı poşetlerine koyup derin dondurucuya kaldırın. • Domateslerin kabuklarını soyup rondodan geçirin ve isterseniz buz kalıplarında isterseniz buzdolabı poşetlerine paylaştırarak yine derin dondurucuda saklayın. Ya da kaynatma usulü ile konserve yapıp dışarıda serin bir yerde muhafaza edin. • Fasulye ve bamya gibi sebzeleri kaynar suda birkaç dakika bekletip alın ve soğuduktan sonra buzdolabı poşetlerine koyup derin dondurucuya yerleştirin. Yine bu tür sebzeleri domatesle hafifçe kavurduktan sonra da dolaba kaldırabilirsiniz. • Patlıcanı karnıyarık için kızartıp dondurucuda saklayabilirsiniz. • Karışık sebze kızartması yapıp domates sos ilave ederek konserve usulünde pratik aperatifler hazırlayabilirsiniz.
MUTFAK MİTLERİ
Yemek yapmak ne kadar keyif verici olursa olsun her zaman bu işe yeterince vakit ayıramayabilirsiniz. Ev hanımları pek çok zor günü önceden yaptıkları hazırlıklarla kurtarmışlardır. Birkaç tanesini sıralayalım: • Derin dondurucuda haşlanmış nohut, fasulye, buğday gibi besinler bulundurun. Bunları pilava ya da çorbalara ilave edebilir yahut acil durumlarda bunları kullanarak yemeğin pişme süresini kısaltabilirsiniz. • Bir miktar eti kavurup dondurucuda muhafaza edin. Ani misafir geldiğinde çıkarıp ısıtmanız ve yanına bir pilav pişirmeniz yeterli olur. Aynı zamanda bu eti ve aynı usulde sakladığınız kıymayı sebze yemeklerine de ilave edebilirsiniz. • Bir demet maydanozu ince ince kıyın ve bir buzdolabı poşetine koyup derin dondurucuda dilediğiniz kadar saklayın. İhtiyacınız oldukça buradan kullanabilirsiniz. • Evde hazırladığınız tavuk veya et sularını buz kalıplarına döküp dondurun ve daha sonra kalıptan çıkardığınız donmuş suları bir buzdolabı poşetine koyun. Pilavlara, yemeklere “ev yapımı bulyon” olarak bunları ilave edebilirsiniz. • Yeşil yapraklı sebzeler çok çabuk çürür. Bunları yıkayıp iyice kuruttuktan sonra hava almayacak şekilde bir kaba koyarsanız uzun süre saklayabilirsiniz. Ya da pişirme sırasında onlara öncelik verin ve poşette değil de bir kağıt havluya sarılı olarak muhafaza edin. • Her yemeğin sarımsağını ayrı ayrı hazırlamaktansa birkaç saatinizi bu işe ayırın: sarımsakları soyup yemeklik doğrayın ve bir cam kaba alın, üzerini geçecek kadar zeytinyağı ilave edip kapağını sıkıca kapatın. Bu şekilde uzun süre buzdolabında saklayabilirsiniz. • Bakliyatları kapaklı cam kaplarda saklayın ve mutfağın birkaç yerine defneyaprağı koyun. Sevimli kelebeklerin evi istila etmesini engellemiş olursunuz. • Uyumlu yemek menüleri hazırlayın. Kimse önüne gelen her yemekte biraz pirinç bulunmasından hoşlanmaz. • Bayat ekmekleri rondodan geçirin ve hava almayan bir kaba koyup buzdolabında saklayın. Galeta unu yerine yahut köftelerde ekmek yerine kullanabilirsiniz.
ASLA YAPMAYIN!
• Mutfakta ustaca keşifler yapacak kadar iyi değilseniz ilk defa deneyeceğiniz bir yemekle misafirlerinizin önüne çıkmayın. • Evi temizleme işini misafirlerinizin geleceği güne bırakmayın. Bu işi ve hatta yiyecek hazırlıklarınızdan mümkün olanları (zeytinyağlılar gibi) bir gün önceden halledin. • Deterjanları birbirine karıştırmayın. Özellikle çamaşır suyunu diğer kimyasallarla beraber kullanmaktan kaçının. • Tuz ruhu kullanmadan önce bir kez daha düşünün. Derz aralarını beyazlatayım derken tüm dolguyu kaybedebilirsiniz. • Süpürmeden silmeyin. Bu, yerdeki kirleri bir yerden diğer yere taşımak gibi bir şeydir. Aynı zamanda işinizi zorlaştırır. • Patates ve soğanları güneşten koruyun. Fazla aydınlık yeşillenmelerine sebep olur. • Yumurtaları buzdolabına koymadan önce yıkamayın. Daha temiz olsunlar diye yaptığınız bu işlem yumurtanın üzerindeki gözenekleri açar ve daha çabuk bozulmalarına sebep olur. Bunun yerine yumurtaları kendi karton kutularında ve çiğ yenecek yiyeceklerden uzakta muhafaza edin. • İyi çekmeyen elektrikli süpürgenizi hemen tamirciye götürmeyin. Emiş gücündeki azalma büyük ihtimalle toz torbasının ya da metal aksamlarının kirle dolmasından kaynaklanıyordur.
Danıştayın öğretmenlerin karşılıklı yer değiştirme isteğini onaylaması BECAYİŞ yolunu açtı.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 73. maddesindeki “Aynı Kurumun başka başka yerlerde bulunan aynı sınıftaki memurları, karşılıklı olarak yer değiştirme suretiyle atanmalarını isteyebilirler. Bu isteğin yerine getirilmesi atamaya yetkili amirlerince uygun bulunmasına bağlıdır.” Hükümleri ile Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Kurum içi yer değişikliği” başlıklı Ek 3. Maddesi (a) bendindeki “a) Kurumun hizmet icapları dikkate alınarak, aynı unvan ve hizmet niteliklerini haiz sözleşmeli personelin kurum içi karşılıklı yer değiştirme talepleri, pozisyonunun vizeli olduğu birimde fiilen en az bir yıl çalışmış olmaları şartıyla yerine getirilebilir.” hükümlerinde öğretmenlerin becayiş hakkı yer almaktadır.
Ayrıca; Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 04.09.2009 tarih ve 57235 sayılı yazısının (a) bendinde “Kurumun hizmet icapları dikkate alınarak aynı unvan ve hizmet niteliklerini haiz sözleşmeli personelin kurum içi karşılıklı yer değiştirme talepleri, pozisyonunun vizeli olduğu birimde fiilen an az bir yıl çalışmış olmaları şartıyla yerine getirilir” şeklinde sözleşmeli öğretmenlerin becayiş hakkından bahsedilmektedir.
Tugbam sitesinde en güzel İskender Pala Kitap Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa İskender Pala Kitap Sözleri Iskender Pala sözleri Iskender Pala kitap cümleleri
İskender Pala Kitap Sözleri
Bir kerre dokunsan teline saz-ı derunun, Bin türlü nevazişle düzelmez bozulunca… (Katre-i Matem’den)
Bir gülü koklamak gibi seni anmak… Gel Ey ! Avucumda hep dikenler… Kanıyor… kanıyor.. (Gel Ey Gül-İ Rana – İskender Pala)
Ne din yasaklamıştır aşkı ne yasalar ; yürekler Allah’a aittir çünkü. Kitab-ı Aşk/İskender Pala
Biyolojik savaşlarda ölmez bir çocuk, asıl sevgisiz kalınca ölür. Ve “Git başımdan çocuk!”tan sonra binip giderler uçan halılarına çocuklar. (Kırk Güzeller Çeşmesi)
Aşk gelince burukluğun şiirinde hüzün dokur heceler; ve azarlanmış kalpleri ısırır tam yarısında geceler… (Kitab-ı Aşk)
İçimde duygular vardı ve onun ellerinin sıcaklığıyla sonsuza kadar yanabilir, götürdüğü yere her gün yeniden gidebilirdim. Var idim, ama ne idim; anlayamıyordum. Gelişimini tamamlıyamamış organizmalar, küveze konulmuş bebekler gibiydim; ama çok çabuk büyüyordum. ( Babil’de aşk İstanbul’da Ölüm / İskender PALA )
Aşk, yerine göre yol olur yürünür, yerine göre iman olur uyulur. Bazen ateş olup yakar, bazen deniz olup boğar. Sultan olur ülke yönetir, şarap olur sarhoş eder. At olup koşar, kuş olup uçar. Hazine olur viran gönüllerde saklanır, kimya olur hakir topraklan altına dönüştürür. Sır olur saklanır, gonca olur açılır. Gül bahçesi olur kokusuyla âşıkları mest eder, güneş olur âşıklarının ümit meyvelerini olgunlaştırır. Aşk olunca gönüller birleşir, aşk olunca kıyamet koparcasma hareketlilik olur. Aşk olunca şimşekler çakar, rahmetler yağar. Âlemler kıyama kalkarsa aşktandır. Hastaların şifa bulması aşktandır. Aşk ile döner gökler, aşk ile durur kâinat. Aşk, Mecnun’dan Leyla’ya bir feryat, Mansur’dan dara bir sır, gözden kalbe bir yoldur. Ah Mine’l Aşk / İskender Pala
Tugbam sitesinde en güzel Etkileyici Tanışma Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Etkileyici Tanışma Sözleri Tanışma Sözleri,Güzel Tanışma Sözleri,Komik Tanışma Sözleri,en etkileyici Tanışma Sözleri
Etkileyici Tanışma Sözleri
Selam, uzun zamandır profilinizi inceliyorum ve profil sayfanızda paylaştığınız yazılar, şarkılar sanki bir ortak yanımızın olduğu söylüyor gibi. Ne dersin sence bir ortak yanımız varmıdır?
Ortama göre ..” Bu barın (restoranın) en güzelkızı olmak nasıl bir duygu?”
Oturdunuz, konuştunuz ve kalktı gidiyor..Bir şey unutmadın mı? “Neyi?” “Beni.!
Telefon numaramı unutmuşum, seninkini ödünç alabilir miyim?
Baban hırsız miydi?” “Hayır ! Ne Alaka?!?” Gözlerinin yerine konulan elmasları kim,nerden çaldı o zaman?
Tanıştığımıza sevindim. Ben (Adiniz) sen:- Muhteşem
Benim dördüncü Kız arkadaşıma çok benziyorsun.” Kaç tane kız arkadaşın oldu senin? “ÜC
Siz Cosmo’nun kapağındaki o mükemmel Kız değil misiniz?
Bana yolu tarif edebilir misiniz?” Kız: Ne yolu? Nereye? Kalbine
Affedersiniz! Biz kücükkken farklı okullarda okumamış miydik?
Tugbam sitesinde en güzel Teklif Sözleri sizler için hazırlandı . Buyurun Kısa Teklif Sözleri Teklif mesajları Evlilik Teklifi Sözleri Arkadaşlık Teklifi Mesajları Çıkma Teklifi Mesajları Aşk Teklifi Mesajları Etkileyici Sözleri
Birisinden delicesine hoşlanıyorsunuz ve bunu bir türlü dile getirip söyleyemiyorsunuz. Ona açılmanın en kolay ve risksiz yönü hazır teklif sözleriyle yapabilirsiniz. İşte size birkaç teklif sözleri.
Güzel bir gelecek için dürüst, sadık ve doğal olmaya, herşeyi beraber paylaşmaya ömür boyu benimle olmaya varmısın gülüm.
Köprü yaptırıyorum gözlerimden gözlerine yardım edermisin,nakil yaptırıyorum kalbimden kalbine beni dinlermisin,seni gördüm beğendim benimle gezermisin,sana arkadaşlık teklif ediyorum kabul edermisin?
Ben senin yüzüne değil ben senin o güzel saf kalbine aşık oldum benimle çıkarmısın..
Ya teklifimi kabul edersin ya da peşinde koşarken yırtığım ayakkabıların paralarını ödersin…
Meleğim desem uçar gidersin, çiçeğim desem solar gidersin, sevgilim desem ne dersin ?
Bulutların maviliğini ellerine,yıldızların parlaklığını gözlerine,sevgilerin en yücesini kalbine usulca bırakıyorum KABUL EDERMİSİN?
Atesim degil kulum olurmusun denizim degil dalgam olurmusun ilk askim degilsin affet ama son askim olurmusun
Denızım degıl dalgam olurmusun? Atesım degıl kulum olurmusun? Ilk sevdıgım degılsın affet son sevdıgım olurmusun?
sana arkadaslık teklıf edecegım, senden hoslandıgımı ve hep senı dusundugumu dusunduysen aferım, dusunmedıysende dusun derım.
kocaman zeytın gozlerı, yanagında gamzesı, mınıcık sevgı dolu ellerı, bır kızımız olsaydı keske deseydım aynı annesı!
gunlerce dusundum, bır turlu acılma fırsatı bulamadım sana, demekkı kısmet buguneymıs, ılk ve son askım olmaya ne dersın
dunya olsam, gunesım olurmusun? Gokyuzu olsam, mavı rengım olurmusun? Denız olsam dalgalarım olurmusun? Bır beden olsam, canım olurmusun? Bır can olsam, hayatım olurmusun?
hasretle acan bır gul gıbı bır ınsanın ozlemlerı olmalı, ozlemle acan gul gıbı bır ınsanın bırtanesı olmalı, benım bırtanem olurmusun?
kopru yaptırıyorum gozlerınden gozlerıne yardım edermısın, nakıl yaptırıyorum kalbınden kalbıne benı dınlermısın, senı gordum cok begendım benımle gezermısın, sana arkadaslık teklıf edıyorum kabul edermısın.
cıceklerın en guzelı gul, gullerın en guzelı sen, cıceklerden gulu gullerden senı sevıyorum, senınle tanısmak ıstıyorum.
son gunum, sozum son mutluluk senınle olacak, son gozyasım, son nefesım, senınle son bulacak, ılk nıkahım gıbı sonuda senınle olacak, bu boyle bılınsın.
her sabah dogan ve her aksam batan gunesı, gece cıkan ayı, gunduz ve gece yagan yagmuru ve de hayatın tum guzellıklerını benımle bır omur boyu paylaşırmısın aşkım?