Duâ, Vesile-i Rahmettir İnsanı maddi ve mânevi sıkıntılardan kurtarır Yunus’ (AS)’u balığın karnından en sıkışık ve sıkıntılı olduğu bir durumdan kurtarmaya vesile olan duâsını ruhumuzun sıkıldığı, içinden çıkamadığımız sıkıntılara düştüğümüz anlarda biz de tekrar edelim ve Allah’ın kudret ve rahmetini celb edelim: “Lâ ilâhe illa ente sübhaneke inni küntü minez’zalimin…”
Bilindiği gibi Hz Eyyub (as) sabır ve metaneti ile dillere destan olmuştu Bir rivayete göre o meşhur hastalığını on sekiz sene çekmişti Hiçbir zaman isyan etmeyen Hz Eyyub (AS)’e hanımı bir gün şöyle sorar:
“ Bu hastalığın bitmesi, çektiğin dertlerin gitmesi için Cenab-ı Hakk’a duâ etsen olmaz mı? der
Çekmiş olduğum darlık ve sıkıntılı zaman ise daha bu süreye ulaşmamıştır“ Benim bolluk ve refah içinde yaşadığım müddet 80 yıldır Bu durumda ben Allah’tan utanırım Ona (cc) bu halin üzerimden gitmesi için nasıl duâ ederim ki?
Bütün Peygamber ve nebilerin tek silahı olan duâ, günümüz insanı için de aynı görevi görmektedir Ve kıyamete kadar da görecektir Peygamber Efendimiz (SAV) buyurmaktadır ki: “Duâ Mü’min’in silahıdır”Yine sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır: “İki duâ reddolunmaz, yahut nadir olarak reddolunur: (Biri) Ezan okunurken yapılan duâ, diğeri de savaş şiddetlendiği zaman harp esnasında süngü süngüye yapılan duâdır”
Duâ’nın amaçlarını ve hedeflerini şöyle sıralamak da mümkün:
Duâ, mü’min’in silahıdır Duâ, ibadetin aslı ve özüdür Duâ, ömrün bereketini artırır Duâ, dinin temel ilkelerindendir Duâ, Allah katında duâdan makbul bir şey yoktur Duâ, kısaca istemektir İstemesini de bilmektir
Duâ ve zikirlerin ana kaynağına bakıldığı zaman, sevgili Peygamberimiz vardır Ana kaynak Hadis-i Şerifler olup günümüze kadar gelebilmiş ve kıyamete kadar da gidecektir Bir söz vardır: “Yer gök duâ üzerine durmaktadır” evet, bunu gören göz, duyan kulak, anlayan kalp, zikreden dil daha iyi görmektedir
Hem size kim diyor ki yan gelip yattın? Asıl insan Yaradanına muhtaçtırAkıl derki; geriye iyi bakmak gerekir Hani dünya malı için koşan, şan şöhret sahibi kişiler nerede? Herkesin gideceği yer belli değil mi? Madem belli! O halde neden bu dünyalık için telaş? “Muhannete muhtaç mı olalım?” diye bir deyim akla hakim olabilir Kimsenin muhannete muhtaç olması söz konusu değil Gayrisi palavradır “Yattığımız yerde rızk ayağa gelmiyor ki?”denilebilir; elbette gelmeyecek İnsana düşen şudur ki; çalışacak, tevekkül edecek, hamd edecek, şükredecek, yarın azığım yetmez telaşına düşmeyecek “ çünkü yarına çıkmaya kimsenin senedi yoktur” haram yemeyecek, başkasının rızkına-namusuna göz dikmeyecek, hayat çizgisini yaratanın istediği doğrultuda çizerse, hiçbir zaman dünya korkusu olmaz İnsan kendisini yaratana teslim olup, O’na sığındığı zaman korkmasına gerek yoktur Ki, bu dünyaya imtihan için geldik, eğlenmeye, mal-mülk yığmaya değil!
Varlıkta bir imtihan şekli, yokluk da bir imtihan şeklidir Sağlık da bir imtihan şekli, hastalıkta Bunu böyle bilip, buna göre yaşamak zorundadır insan
İnsanoğlu biraz nankörleşerek “ bunun sebebi de daha fazla kazanmak hırsıdır” kainatın, yaşadığı ortamın düzenini bozabilir Bu da yine kendisine ve başka canlılara zarar verecektir Muhtaç olan sadece ve sadece insandırKâinatı yaratan Allah’û Zü’l-Celal hiçbir şeye muhtaç değildir İnsan harici iki mahlukatın birbirine zarar vermesine insanın hayıflanması bile gerekmez, asıl onda hikmet araması gerekir Çünkü akıl sadece insana verilmiştir Diğer canlıların yaptıkları sadece insana ibret vermesi içindir Madem ki yüce Allah’a inanıyoruz, haşa, kuşku duymak neden? Başka canlılar arasındaki yok oluşa sadece ibret ve hikmet aşkı için bakmalıyız Kainatta bir zerre dahi, Rabbim’den habersiz hareket imkanı bulamazken, cüzi akıl ve olanak ile insan buna engel olma imkanı asla bulamaz ve verilmemiştir de Başka canlıların helakı ise, kendi sonunu hazırlayacaktır İnsan, hayatta bir imtihan için vardır İşte bu nedenle başına gelen bir musibet karşısında hiddetlenmeyip, en büyük silahı olan duaya sarılarak, kendisinin ve kâinatın sahibi olan Allah’a duâ etmek, yalvarmak olmalıdır Bir başka canlıdan medet ummak yerine, kendisini yaratandan istemek zorundadır Bu da halis ibadet ve halisane duâ ile olur Gayrisi nafiledir
İnsanlar görür diye ameli bırakmak riyadır ve insanlar görsün diye amel etmek ise şirktirDuâ, yapacağınız zaman, abdestli olmaya dikkat etmeli, birileri görsün diye değil, sadece durumunuzu Allah’a havale etmelisiniz Öyle ise bunlardan uzak durarak, yalnız siz ve Allah olmalı duâ esnasında Duâ ederken bir aracı koymaya da gerek yoktur Eğer bir aracı konulmak istenmişse, Allah’ın sevgililer mertebesindeki kullar hürmetine demek, duâyı daha da güzelleştirir Bunu söylemekte bir beis yoktur Duâ içten ve samimi olmalıdır Riya ve şirk asla bulaşmamalıdır Duanız sizin verdiğiniz, zikriniz kabul oluncaya kadar devam edin Ta ki, kanınızın her damlası bunu kabul etmiş olsun Siz dille söylemezken, vücut diliniz zikretsin Yolda yürürken , bir iş yaparken hatta uyurken bile vücut diliniz devam edebilsin Bu o kadar zor bir şey değil İnanarak, samimi bir şekilde yapılan duâ, siz isteseniz de istemeseniz de vücudunuzdaki tüylerin ayaklanmasına vesile olacaktır! İşte duanın doruk noktası da burasıdır Bu noktaya erişebildiğiniz zaman, ağzınızdan hep hayırlı söz çıkar, çevrenizde hayranlık uyandırırsınız ..
Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur. (N. F. Kısakürek)
Kalabalıkların kafası çok, aklı yoktur. (?)
Hata değil, çare bulun… (Henry Ford)
Boş bir çuval dik durmaz. (Benjamin Franklin)
Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz. (George Frazer)
İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse, ağaçlar da o kadar sağlam olur. (J. Willard Marriot)
İnat, iradenin eşekliğidir. (?)
Yaşamın ilginç yanlarından birisi de, en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir. (W. Somerst Maugham)
Zaman büyük bir öğretmendir; ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür. (Curt Goetz)
Günün parlak ışığında görebileceğimiz en uzak cisim güneştir, fakat gecenin karanlığında milyonlarca kat uzakta olan yıldızları görürüz. Özel dünyanızın karardığı gelecek seferde bunu hatırlayınız… (Good Reading Dergisi)
Büyük adam, davası büyük olan adamdır (Bekir Berk)
Herkes gibi davranan, kendisi gibi davranamayana zorunlu olarak kızar. (Andre Gide)
Çocuğuna küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur. (Atienne Gilson)
Bir memleketin nasıl yönetildiğini anlamak mı istiyorsunuz; Onun müziğine kulak veriniz. Nerede güzel eserlerden oluşmuş uyum vardır, orada adalet ve erdem hüküm sürer. (Konfüçyus)
Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün. (Konfüçyus)
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür. (?)
Akıllı insanlara gülmek, delilerin ayrıcalığıdır. (Jean de La Bruyere)
Basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır. (La Rochefacuald)
Hiç bir vakit, öğüt verirken olduğumuz kadar cömert değilizdir. (La Rochefacuald)
Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir. (Baron Langenfauld)
Akıllı adam yarışmaz. Böylece kimse de onunla yarışmaz. (Lao-Tse)
Bir memlekette ne kadar çok yasa ve nizam varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır. (Lao-Tse)
Yanlış yoldaki çıkışlar da iniştir. (Orhan Yalçın)
Hoşuna giden her şeyi söyleyen kimse, hoşuna gitmeyecek şeyler işitir. (Leonard Louis Levinson)
Kulaklarımızı da gözlerimi gibi istediğimiz zaman açıp kapayabilseydik, bu ne büyük bir rahmet olacaktı! (G.C. Lichtenberg)
İman etmek, görünmeyene inanmaktır. Mükafatı ise görünmeyeni görmektir. (St. Augustine)
Hayatımda hiç bir zaman bir ağaç kadar güzel bir şiir görmedim. Şiirleri yazan benim gibi çılgınlardır. Fakat ağaçları yapan Tanrı’dır. (W. Longfellow)
100 kelime ile ifade edilemeyen bir düşünceyi ne söylemeli ne de yazmalıdır. (W. Longfellow)
Eğer bir insan üniversiteden çıktıktan sonra, öğreneceği daha çok şey olduğunu öğrenebilmişse, yüksek öğrenim yapmanın bir zararı yoktur. (W. Longfellow)
Okumadığı bir kitabı illa da okudum diyenler varsa, o kitap bir başarıdır. (Los Angeles Times Gazetesinden)
Yarın göz açtırmayacak olanlar, bu gün göz yumduklarımızdır. (Ş.)
Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca delilerle ölülerdir. (T. Lowell)
Kaptanın ustalığı, deniz durgunken anlaşılır mı? (Lukianos)
İki türlü insan daima açtır. Biri ilmi arayan, diğeri de parayı… (Yusuf İslam)
Büyük görünme, küçülürsün… (Said-i Nursî)
“İyi adam” dediğimiz, kendimize en çok benzeyendir. (?)
Yarının insanları, bu günle oyalanmamalı. (Sedat Turan)
Kabul etmediğimiz fikirlere karşı ne kadar kuvvetli mantığımız vardır! (?)
Aydın ışık taşır, sahte aydınsa karanlık… (Mehmet Salah)
Farmville Helper programını açtıktan sonra farmville oyununu açmadan önce oyunda ne yapılmasını istiyorsanız onları işaretliyorsunuz ve oyuna girişyapıyorsunuz. Farmville helper Bot programı üzerinde o neleri işaretlediyseniz sizin yerinize herşeyi yapıyor kendim test ettim kullanıyorum Farm ville helper Bot sorunsuz çalışıyorBazı Anti virüs programları ı virüs olarak görebiliyor ancak Programın hiçbir sakıncası yoktur. Eğer Antivirüs Programınız virüs olarak algılıyorsa programı gecici kapatmanız gerekebilir.
Flickr Üyelik, Flickr Üye Olmak için, Flickr nasıl Üye Olunur
Flickr’a üye olmak için yapmanız gereken bir Yahoo e-mail hesabı sahibi olmak. Yahoo hesabınız varsa, kayıt olmanıza gerek yoktur. Şayet Yahoo mail hesabınız varsa, Flickr’a Yahoo kullanıcı adı ve şifrenizle doğrudan doğruya giriş yapabilirsiniz.. Yahoo hesabınız yoksa, bir Yahoo e-mail hesabı almalısınız. Daha sonra, Flickr ana sayfasından “Sign in” linkine tıklayarak, giriş yapabilirsiniz.
Çağır beni çağırda büyüsün içimde biriktirdiğim bütün yalnızlıklarım! Adım adım büyür yalnızlık yürüdükçe devasallaşır kimsesizlik! Dur!Ne olur Sende gitme! Yalnızlığın üzerime yüklediği bu sessizlik artık beni boğuyor. Buradayım baksana karanlığın tam ortasında. N’olur artık gitme. Sana çok ihtiyacım var. Kurtulmak istiyorum ama koşamıyorum.Çaresizlik öyle bir bulaşmışki bu sokaklara takılıp düşüyorum. Off.. bu kadar mı zor sen bu kadar mı zor sensizlik!! Canım o kadar çok acıyor ki.. Artık bağırmak istiyorum sesimin yettiğince. Bağıra bağıra ağlamak ve haykırmak istiyorum “Anla artık anla!! seni seviyorum” diye. Ama olmuyor işte. Ve yine o şarkı başlıyor bir uğultu misali; “gitme nolur gitme itirazlar elimde değil yalnızım yalnızız yalnızlıklar elimde değil düşerken son birkez yalana benimsin benim yalansan yalanı severim elimde değil..”
Biliyormusun….. “Seyirci kaldıysam bu yürek yangınlarına..Her yıla bir nefes tutar oldum.. Arta kalan küllerden..Kurşuni sevdalara bir adım var.. Lakin.. Yüreğime adım geçmiyor.. Ömür defterimden hüzün yapraklarını yırttım.. Ama.. Yüreğine adı’mı astım..”
Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.
Yüksel ki yerin bu yer değildir; Dünyaya gelmek hüner değildir.
Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır. Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Namık Kemal
YOKTUR
Gül ruhluların misali yoktur. Hurşidin o rengi âli yoktur. Ağyar ile ülfet etmek ister Ben ölmeden ihtimali yoktur. Cevretme değil fedayı aşka, Öldürse dahi vebali yoktur. Allah’adır istinadım ancak Nevi beşerin kemali yoktur.
Namık Kemal
VATAN ŞARKISI
Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhadimize kal’a bizim hâk-i bendedir Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda Can korkusu geçmez ovamızda dağımızda Her gûşede bir şir yatar toprağımızda Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz
Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın Cennet kapusu can veren ihvâna açılsın Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız can verir nâm alırız biz Namık Kemal
KIT’ALAR
I
Eylemem ölsem de kızbi ihtiyar, Doğruyu söyler gezer bir şairim. Bir güzel mazmun bulunca, Eşrafa, Kendimi hicveylemezsem kafirim!
II
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için, Gelmesin reddeylerim billahi öz kardeşimi. Gözlerim ebna-yi ademden o rütbe yıldı kim, İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı
III
Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi; Ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı! Devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide. Söyletirler evvela, sonra s..ler ananı!
IV
Çekdiğim çevr ü cefanın sebebinden sorma Deme kim: -Badıhave menkabe dellalı budur! Habs ile, nefy ile, işkence ile ömür geçer, İşte Türkiyye’de şair olanın hali budur!
V
Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp Ki: ‘Bunun hal_i hayatına yeri münhal idi Sanmayın yavm_i vefatında bilindi kadri Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi’
VI Padişahım, bir dirahta döndü kim guya vatan, Daima birbaltadan bir şahıhali kalmıyor: Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi, Gitgide zulmetmeğe elde ahali kalıyor
Dedi sana falcı kadın, bunun huyu güzel diye. Dedi para yoktur bunda, hamurunda mutluluk var. Dedi sana dünya güzel, varsa da yüzlerce el. Sevgisinde şüpheler yok, seni sever senden de çok.
Yazma dedin artık bana, kadın dedi yazıl ona. Dedim küsmüş dargın bana, dedi dertli harlı içi. Dedim ana nedir derdi, evlat bekler bugün yarın. Dedi bana üzülme sen, o da seni candan sever.
Dedi kadın sabır size, bekleyin hep metanetle. Okuması yazması yok, aklı senden benden de çok. Gül’ü verdi elimize, oturun der hep diz dize. El âlemden sizlere ne, fayda varsa sizden size.
Torba değil büzesin ki, gözyaşların süzülmesin. Hayat bize dersler verir, falcı dedi sonuncu ders. Dedim falcı kader nedir, dedi senin yanındadır. Dedim falcı alev sarar, dedi bana gönlündedir.
Dedim falcı çare nerde, dedi bana esmerdedir. Dedim falcı esmer nerde, dedi yazan alevdedir. Dedim falcı köz ola ben, söyleyesin kınalıya. Nazım geçer sana sade, sorar ise nazlı yâre.
Dedi falcı, oğlum kör sen; dedim falcı her yer siyah. Dedi baksan dışı siyah, ama dedi içi beyaz. Dedi nazdır kadın evi, mutlu olur düğün günü. Bilemezsin adetleri, hadi dedi önden yürü.
Dedi ona be hey kadın, anla artık yas da adam. Görüntüsü bitmiş ama gönlü gençtir yaşlı adam. Yaşamının tecrübesi, yoktur artık hevesleri. Sever seni deli gönül, yaşayın der kalan ömür.
Falcı ana!
Nerde diye sorar belki, taşı tarif olsun işin. Kalan gülle işaretle, beyaz olsun goncaları. Yazan biri garip adam, çok görmesin Fatiha’yı. Sevdi içi yanaraktan, sulasın göz damlaları.
Hayata Dair Şiirler Hayatla İlgili Şiirler şiirler hayat şiirleri
Bir Hayatın Anatomisi
Hayat dediğin oyun üç,bilemedin beş perde Kural yoktur tınısı hep aynıdır her telde Açılışı dünyaya gelmekle yaparsın Sonra zamanı saati kendin göre kurarsın Dünyaya gelerek başlattığın diriliş Onbeşsene sonra olurmu sana bir serpiliş Farkında değilsindir yaşıyorsundur en güzel günleri Karşına çıkan ilk kızı sanarsınki bir huri Heyelana kapılmış kaya misali geçer zaman Birden yapaylnız kalırsın nedenini anlamadan İşte ilk perde tam burda kapanır Sınav denilen illetle ikinci perde aralanır Hazırsan geçersin sınavı ilk seferde Eğerki değilsen sayarsın olduğun yerde Aşılmayacak engel yoktur atlatırın bunuda Artık kendine güvenirsin sözlerin kalmaz havada Sahneye bi çıkarsın karşında kocaman kitle Kendince düşünürsün işte budur kapalı gişe Tadını alamadan elvedda derin mutlu günlere Çıkarsınsabah yeliyle uzun bir sefere Şafak saymakla geçermi dörtyüzaltmış gün Onbeş aydan daha yoksun kalır kısacık ömrün Onbeş aydan sonra hiç bozmadan kafiyeyi Kapatırsın uzun bir aradan sonra perdeyi Herkes gibi kurmak istersin mutlu mesur bir yuva Bu arada bir perde daha katılır kuyruğa Artık benimde olsun dersin bir kaç çocuk Derken anlarsınki kolay değilmiş yoksulluk Dertler belini büksede bunlarıda atlatırsın Hepsini bir bir katlayıp cebinde saklarsın Bundan sonra kalmamıştır ben diye birisi Sende anlarsın yalanmış aileden gerisi Yıllar birbirii kovalarken dört nala Yavrunda düşüverir uzun bir yola Çok geçmeden alırsın kucağına bir iki torun Onlar için herşeyi yaparsın dinlemezin hiçbir kanun Artık birşey düşünmezsin dalmadan önce uykuya Yüreğinde yer yoktur en ufak korkuya
Altmış beş senelik hapisten sonra hayat Açıklar kararını artık;\’\’hakkın beraat.\’\’ Yakan yapışır alaşağı eder ölüm ummadığın yerde Tam burada anlarsın açılmıştır artık son perde Önünden geçek üzeredir ayrılık treni Bir telaş başlar duymadan son sireni Şehadet getirerek çıkarsın dönüşü olmayan yola Yoktur artık hiçbir durakta bir nefeslik mola Ağır ağır uzaklaşırken kıpırdayamadan yerinden El bile sallayamazsın buğulu pencerenden Cenazende okunan senin içindir bu son beste Kimse bulamaz artık seni herzamanki adreste.!
Ömür Dediğin
Debelenip dursun akıl ‘niçin’de, Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin. Gönül sanki zindan, zindan içinde, Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.
Gel seyre dal bir ırmağın başında, Çölün ortasında, dağın başında, Bir gurbet ki gözlerinin yaşında, Ne yaman firakmış ömür dediğin.
Adım adım menziline yürüyen, Gece-gündüz damla, damla eriyen, Bahtımın yeline düşüp titreyen, Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.
‘La rahate’..bitmez dertler, çileler.. Şeytanda tuzaklar, ‘ben’de hileler, Yüzümde gül olup açsın haleler, Ahiri toprakmış ömür dediğin…
Çanakkale ile ilgili şiirler,Çanakkale şiirleri,Çok güzel Çanakkale şiirleri,
ÇANAKKALE
1915’de kurtuldu çanakkale atatürk gitti kurtuldu çanakkale bu güzel yurdu kurtardı çanakkale istiklali kazandı çanakkale
bir değil bin şehit var burada bağımsızlığı bekleyen bin şehit çanakkaleyi kurtardı yunanlılara düşman oldu bu güzel çanakkale
çanakkale korkmadı bayrağına sarıldı bu vatanı kurtardı teşekkürler çanakkale
——————————-
çanakkale geçilmez
Çanakkale dediğin manasızdır sanma sen Ordaki şehitlerdir tarihlere şan veren Vatan toprağı için can ile serden geçen Korkuyor bu kafirler tüyleri diken diken
Su üstü mayın dolu nusret toplar mayını Bir yandan Elizabeth düşünüyor canını Komayacağız yerde şehitlerin kanını Korku bilmez bu millet artıracak şanını
Mehmedoğlu Seyyid’in mermiyi kaldırışı Dünya durdu, dönmüyor seyreyliyor yarışı Anlayacak kafirler bucağı ve karışı Türküm başkaldırdı ki zaferdir haykırışı
Gaza, cihad nasib et Türk milletine ya Rab! Anzak, Hindu, İngiliz… Hepsi harab ve bitab Her renk, her dil, her kıta bilsin ki bu kutlu ab Çanakkale suyu bu ne Rum dinler ne Arab
Anafarta, Dardanos, Boğalı, Seddülbahir Türktedir bu topraklar dünyada evvel ahir Kayboldu İngilizler bilinmiyor nerdedir ‘Çanakkale Geçilmez’ bu da açık gerçektir ————————-
çanakkale destanı
Yıl 1915 18’indeyiz Martın. Kendine gel biraz! Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu, Geçilmez bu boğaz… Geçilmez bu boğaz… Bizi Ne topun yıldırır, Ne kurşunun. Çünkü artık Başladı cengimiz. Er meydanında bulunmaz dengimiz… Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen? İşte fırladık siperden. Sırtına yüklenmiş kahraman Seyit 276 kiloluk mermiyi, Koşuyor bataryasına ateşler içinden. Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i… Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor, Denizler yanıyor, Dağlar yanıyor. Zafer bizimdir artık Düşman zırhlıları batıyor… Türk’üm, Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere. Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz. Kimimiz gazi. Hiç değişmez bu yazı. Dünyada her yer geçilir belki Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı.. ———————————
çanakkale şehitleri
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
Mehmet Akif ERSOY —————————
18 Mart Çanakkale
Bulutlar sarmıştı her yanı, Kapkara bir geceydi, Yağmur,bardaktan boşalırcasına, Sağnak gibi yağıyordu, Yedi düvelin gemilerinden yükselen, Top,tüfek sesleri, Her yanı inletiyordu, Mustafa Kemalin askerleri, Aslanlar gibi dövüşüyordu, Ve Çanakkale kahramanca, Düşmana selam veriyordu,
Kükrüyordu tepeden, Mustafa Kemal, Vatanıma ayak basacaksa düşman, Yaşamanın ne gereği var, En son nefer ölünceye kadar, Dövüşeceksiniz aslanlar, Görecek bütün dünya, Ne aslanlar doğururmuş, Emineler,Hatçeler,Ayşeler,Fatmalar. —————————
çanakkale içinde
Çanakkale içinde anaların feryadı Ama oğullarının gözleri deryalı
Çanakkale içinde parçalandı tüm yürek Askerin hepsinde tek bir tüfek
Çanakkale içinde ağladı vatan Ama hiç olmadı evinde yatan
Çanakkale içinde gözü yaşlı adam Merak etme yoktur hiç düşmana kanan
Çanakkale içinde; Kırmızı al bayrak için verdik canımızı Helal ettik vatan için kanımızı
Çanakkale içinde binlerce şehit Yoktur mehmetçikten yiğit
Çanakkale içinde birleşti halk Ey düşman vatna bak!
Çanakkale içinde bölünmez vatan Yoktur hiç düşmandan kaçan
Çanakkale içinde dalgalanan al bayrak İndirmedik, indirmeyeceğiz sana bakarak
Çanakkale içinde atar yüreğimiz 8 Mart’ı anarız hepimiz —————————-
Cesarete simge Hakkı Binbaşı, Sırada Nazmiyle,Tahsin Yüzbaşı, İsmi gizli kalmış nice adaşı, Zulmün çemberini yardı Mehmetcik.
Tefekkürle oldu ruhun bakımı, Sadakatin kalbe nurlu akımı, Destan yazdı,Yahya Çavuş takımı, Savaş alanında sırdı Mehmetçik.
Mangası şehitti,kalmadı asker, Topun mermisini kaldırmak ister, Allahım bu gücü Seyitte göster, Düşmanı denizde vurdu Mehmetçik.
Şahlandı askerim değmesin nazar, Gerçeği bilenler Almana kızar, Kadir,bu savaşta zerreyi yazar, Hepsini anlatmak zordu Mehmetçik.
Ödüllü şiir. Kadir Kaya —————————-
Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale
Bir destanın adıdır Çanakkale Ateşle imtihandır Çanakkale Tarihte destandır Çanakkale Düşmana mezardır Çanakkale
Türkün şerefidir bu Çanakkale Kurşunların sevdası Çanakkale Ateşe karşı imandır Çanakkale Haçlıya ölümdür bu Çanakkale
Şehitlere mezardır Çanakkale Yamyamlara derstir Çanakkale Canavarlara derstir Çanakkale En büyük destandır Çanakkale
Kınalı kuzuların yattığı yer Çanakkale Seyit onbaşıların güçüdür Çanakkale Yahya çavuşların savaşıdır Çanakkale Türkün kaderini yazıldığı yer Çanakkale
Düşmana yol vermeyen sudur Çanakkale Çelikten kaleyi yutan yerdir Çanakkale Haçlıya tarihi büyük derstir Çanakkale Türkün geçit vermez kalesidir Çanakkale ——————————-
çanakkalede otuzbin şehit
Çanakkalede otuzbin şehit, Hepsi bir birbirinden yiğit, Bundan sonrasını tarihler yazar, Çanakkale de analar ağlar.
Derdim derdim garip halim, Kanı içmiş dağlar sanki düşmanım, Ne analar ne bacılar, Çanakkalede zaferler yatar.
Düşman pusu atmış çanakkale yollarına, Yol vermiyor dağlar nice yiğit aslanlara, Yol vermesen küserim yara, Deli gönlüm gitmek ister şanıyla.
Mermiler yağıyordu yağmur gibi yiğitlerimizin üstüne, Ay yıldızlı bir bayrak dalgalanıyordu gök yüzünde, Mekanınız cennet olsun ebediyetde, Çanakkalede şehitler yatar diz dize. ——————————————–
Mehmet Akif Ersoy şiirleri Mehmet Akif Ersoy güzel şiirleri en güzel Mehmet Akif Ersoy şiirleri
Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir’ Davransana Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana Sen böyle değildin Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz? Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz? Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın? Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın! Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan Tek bir ışık olsun buluver Kalma yolundan Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk! Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın? Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun! Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar; Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez! Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin; Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman, Nevmid olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan, Hüsrâna rıza verme Çalış Azmi bırakma; Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş Batıyormuş! ‘ Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından, Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan! Sâhipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır! Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır! ‘İş bitti Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma
Ne ana kaldı,ne baba; nerede evlat? Her şeyi aldın , ettin mi rahat? Görmedim gerçeği bende kabahat Yalan dünya; boşa aldattın beni
Verdiğin bu muydu, bu nasıl yatak? Doldurdun gözümü taş ile toprak İster ağla , ister gül halime bir bak Yalan dünya; boşa aldattın beni
Bir Hayatın Anatomisi
Hayat dediğin oyun üç,bilemedin beş perde Kural yoktur tınısı hep aynıdır her telde Açılışı dünyaya gelmekle yaparsın Sonra zamanı saati kendin göre kurarsın Dünyaya gelerek başlattığın diriliş Onbeşsene sonra olurmu sana bir serpiliş Farkında değilsindir yaşıyorsundur en güzel günleri Karşına çıkan ilk kızı sanarsınki bir huri Heyelana kapılmış kaya misali geçer zaman Birden yapaylnız kalırsın nedenini anlamadan İşte ilk perde tam burda kapanır Sınav denilen illetle ikinci perde aralanır Hazırsan geçersin sınavı ilk seferde Eğerki değilsen sayarsın olduğun yerde Aşılmayacak engel yoktur atlatırın bunuda Artık kendine güvenirsin sözlerin kalmaz havada Sahneye bi çıkarsın karşında kocaman kitle Kendince düşünürsün işte budur kapalı gişe Tadını alamadan elvedda derin mutlu günlere Çıkarsınsabah yeliyle uzun bir sefere Şafak saymakla geçermi dörtyüzaltmış gün Onbeş aydan daha yoksun kalır kısacık ömrün Onbeş aydan sonra hiç bozmadan kafiyeyi Kapatırsın uzun bir aradan sonra perdeyi Herkes gibi kurmak istersin mutlu mesur bir yuva Bu arada bir perde daha katılır kuyruğa Artık benimde olsun dersin bir kaç çocuk Derken anlarsınki kolay değilmiş yoksulluk Dertler belini büksede bunlarıda atlatırsın Hepsini bir bir katlayıp cebinde saklarsın Bundan sonra kalmamıştır ben diye birisi Sende anlarsın yalanmış aileden gerisi Yıllar birbirii kovalarken dört nala Yavrunda düşüverir uzun bir yola Çok geçmeden alırsın kucağına bir iki torun Onlar için herşeyi yaparsın dinlemezin hiçbir kanun Artık birşey düşünmezsin dalmadan önce uykuya Yüreğinde yer yoktur en ufak korkuya
Altmış beş senelik hapisten sonra hayat Açıklar kararını artık;’hakkın beraat’ Yakan yapışır alaşağı eder ölüm ummadığın yerde Tam burada anlarsın açılmıştır artık son perde Önünden geçek üzeredir ayrılık treni Bir telaş başlar duymadan son sireni Şehadet getirerek çıkarsın dönüşü olmayan yola Yoktur artık hiçbir durakta bir nefeslik mola Ağır ağır uzaklaşırken kıpırdayamadan yerinden El bile sallayamazsın buğulu pencerenden Cenazende okunan senin içindir bu son beste Kimse bulamaz artık seni herzamanki adreste.!
Sonsuza Kadar
Güz gülleri gibi ömür olmasa Engelleri aşsak sonsuza kadar Gök ekinler biçilerek solmasa Baharlar yaşasak sonsuza kadar
Yürek yangınları acıtır teni Ateş hâleleri henüz çok yeni Derin acılara atmayın beni Huzura kavuşsak sonsuza kadar
Gönül güzelliği olmalı her an Yürek sesleriyle geçmeli zaman Hoyrat bakışları istemem aman Kemale ulaşsak sonsuza kadar
Gülistan içinde güller açmalı Nefisten, şeytandan hemen kaçmalı Hakikati bulup her dem uçmalı Hikmeti konuşsak sonsuza kadar
Sureti cemali seyretmek güzel Âşıklarla olmak arife özel Bülbül gülü için şakıyor gazel Cananla buluşsak sonsuza kadar.
Ömür Dediğin
Debelenip dursun akıl ‘niçin’de, Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin. Gönül sanki zindan, zindan içinde, Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.
Gel seyre dal bir ırmağın başında, Çölün ortasında, dağın başında, Bir gurbet ki gözlerinin yaşında, Ne yaman firakmış ömür dediğin.
Adım adım menziline yürüyen, Gece-gündüz damla, damla eriyen, Bahtımın yeline düşüp titreyen, Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.
‘La rahate’..bitmez dertler, çileler.. Şeytanda tuzaklar, ‘ben’de hileler, Yüzümde gül olup açsın haleler, Ahiri toprakmış ömür dediğin…
Hayat Devam Ediyor
Hayat yaşamaksa bir lokma nasılsa gelir. Bir bak doğaya. Kelebek bile doyuyorsa eğer. Ezdim diye sevinme üzül bence. Ezildiğinde bile yemdir birilerine. Bilen bilir bilmeyen inler dercesine. Hayat devam ediyor.
Ne çağlayanlar dayanamadı kurudu. Bir bak doğaya. Karıncalar bile doyuyorsa eğer. Basıp ezdiğine üzülme sevin bence. Ölüsünü bile diğerleri ambara taşır. Yaşam biri için biterken. Öteki için yeniden başlamaktadır. Hayat devam ediyor.
Hani Harun’dan kalan mallar. Karşındakinde büyük mal var. Bitirmen mümkün değil. Yüklen ezdim diye sevin.. Ye yiyebildiğin kadar. Öyle bir yürek ki bitiremezsin. Kendini geleceğine bırakmış zaten. Hayat devam ediyor.
Neler çaldın dünyada görebildin mi? Çantana bakma bulamazsın. Aldıklarını sende bırakacaksın. Bırakmasan bile alacaklar elinden. Ağlama o zaman. Bir bak doğaya hepsi geçiciydi de. İşte o zaman iş işten geçmiştir. Hayat devam ediyor.
Bütün kalbimle her şeyi vereceğim. Dönülmez yolda bende yalnız gideceğim. Hissetmekse acıyı sende bileceksin. Doğduğumda yalnızdım ya. Ben o yalnızlığıma geri döndüm. Yürü artık sen git gidebiliyorsan. O anılarla maddiyatınla mutlu ol yeter. Geriye bir söz kalır. Hayat devam ediyor.
Hayat Yolu
Zaman çizgisinde kaybolan yollar, Yürümen içindir durmadan yürü. Sağından solundan uzanan eller, Üstüne kirini sürmeden yürü.
Dört yana dizilmiş kahpeler mertler, Karşında sıralı çileler dertler. Arkandan kuyuyu kazar namertler, Sırrını düşmana vermeden yürü.
Hayal mi gerçek mi düşün bir kere. Nefsine hükmeden düşer mi yere? Yüreğin mahkûmsa bitmez kedere, Mutluluk düşleri kurmadan yürü.
Kara bir bulut çökmüştü,ülkemize Kara kapkara bir bulut; Yıldırımlar koptu,şimşekler çaktı, Vatanımız parça parça yaptı.
Olamazdı,böyle şey Bu kara bulutlar dağılmalıydı. Evet dağılmalıydı,bu bulutlar; Bu vatan kurtulmalıydı.
Ülkemize bir güneş doğdu uzaklardan Taa,uzaklardan,Selanik’ten, Sap sarıydı,saşları güneş gibi; Mas mavi gözleri vardı,Gökyüzü gibi
Kara bulutlar korktu,güneşten; Dağıldı,dağıldı paramparça oldu. Gözleriyle bir baktı,gök mas mavi oldu, Vatan kurtuldu,meclis kuruldu.
Tarih 23 nisan1920,vatan hür oldu…. Atatürk’ten,bütün çocuklara; Bu mutlu gün armağan oldu. Hakketti bu vatan,Helal oldu!
23 Nisan 1920 Ulusal Egemenlik Bayramı
Bak yine akıyor zaman;zamanım “Yirmi Üç Nisan” Bir zamanlar çocuklarımız idi,büyük her insanım Çocuklarımız kutsal;iyi yetiştir,annesi ile babası Çocuklara Atatürk hediyesi;Dünyada yoktur eşi
“Yirmi Üç Nisan”la gün koşar;Türk bayrağı coşar Küllerinden doğmuş asil millet,mekanı Çanakkale Nice imparatorluk kurmuş,tarihe vurmuş damga Çocuklara Atatürk hediyesi;Dünyada yoktur eşi
Sağlık,eğitim ve adalet ile yetiştir,olsun Atatürk Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ışık geleceğe Asker,aydını ile hukuk vermeli;Atatürkçü eğitim Çocuklara Atatürk hediyesi;Dünyada yoktur eşi
Zaman çok karanlık diye,bir başka parlıyor mumu Laik Atatürkçü yetiştir;asil çocuktur umudumuz İçli dışlı düşmanlarım azmış;Atatürk tarih yazmış Çocuklara Atatürk hediyesi;Dünyada yoktur eşi
“Ne Mutlu Türküm Diyene!” demeliyiz,haykırarak Zamanın ruhu,kara karanlıktan çok acılar çekiyor Kamuda Laik, Milliyetçi Türk,ibadeti ise Müslüman Çocuklara Atatürk hediyesi;Atatürk’ün yoktur eşi
23 Nisan bayramı
23 Nisan bayramı.
Milletin malı.
En güzel bayram 23 nisan bayramı
En eğlenceli bayram 23 Nisan bayramı
Millet asla ondan vazgeçmiycek
Ulusal Egemenlik bitmiycek
Hem çocuk,hem de ulusal egemenlik bayramı.
23 Nisan bayramı.
23 NİSAN 1920
Sanki her tarafta bir düğün Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.
İşte bugün bir meclis kuruldu, Sonra hemen padişah kovuldu. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.
Bugün, ATATÜRK’ten bir armağan, Yoksa tutsak olurduk sen inan. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.
23 Nisan 1920 ve Dünya Çocukları
Mustafa Kemal gibisi bir daha gelmez Gelmiş geçmiş en büyük liderdir Atatürk Çocuklara,çocuk demeden önem vermiş Yarınların yöneticisi görmüş kalpten
Ulusal Egemenlik,sağlam Türk ellerde Özgürlük olmadan,bayram bile kutlanmaz Özgürlükten daha büyük bayram bile olamaz Sağlık,eğitim ve adalettir her çocuk
Çocuk bugün değildir,yarındır bizlere Yarını görmeyen ulusların sonu yok Laik Atatürkçü taze kuvvettir çocuk Gençlikten yoksun toplum,mutlaka yıkılır
Her çocuk,yarının gençliğidir bizlere Yaşlı dede ve neneleri koruyacak Yönetici olacak,kanun çıkaracak Asker olacak,vatana bayrak olacak
Bir anne ile babanın istikbalidir Vatanı,vatan yapan bayraktır her çocuk En büyük emaneti çocuklara verdik Yarınlarımız sağlam ellerde Atam! ..
23 Nisan
Bugün ayrı bir gün Ayrı bir hüzün Bambaşka bir duygu ile Yürüyelim el ele
Ay yıldızlı bayraklar Atamdan kalan Bize bırakılan 23 Nisan
Herkesin ağzında aynı türkü aynı marş Herkesde bir başka umut var Toplanır beraberce küçük çocuklar Neden toplanmasınlar? bugün 23 Nisan
Ayşegül Akın
Dünya Çocuk Bayramı
Kiminin saçı siyah, Kiminin saçı sarı… Ankara’da buluştu, Dünyanın çocukları.
Her Yirmi Üç Nisan’da Tekrarlanır bu olay. Buluşma nedenini, Açıklamak çok kolay.
Bu kocaman dünyada Ülke sayısı çoktur. Oysa ki hiç birinin Çocuk Bayramı yoktur.
Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor, Her Yirmi Üç Nisan’da Cıvıldaşıp coşuyor.
Türkiye konuklarla, Kalpler sevgiyle dolsun. Dünya Çocuk Bayramı Herkese mutlu olsun!
Altan Özyürek
Egemenlik Ulusundur
Egemenlik ulusun olduğu günden beri, Hergün daha çok artan bir zevkle yaşıyoruz. Biz seyredenlerin kamşıyor gözleri, Asırları yılların içinde aşıyoruz…
Artık maziye gömdük mesafeyi, zamanı; Her geçen gün andırır bir 23 Nisanı. Kalplerde inkılâbın bilinçli heyecanı, Mukaddes hedeflere hızla yaklaşıyoruz.
Yolumuzda ışıktır demokratik meş’ale, Biz milletçe bağlıyız ulusal ülkülere. Heybetli bir çığ gibi bütün ulus el ele. Yeni bir medeniyet için uğraşıyoruz.
Bugün yirmi milyon Türk bir tek kalp, bir tek vücut; Hepsinde aynı hamle, aynı güvenli umut. Yuvalar şenlik dolu, gönüller ferah, mesut… En kutlu bir hayatın zevkini taşıyoruz.
Halil Refet TANIŞIK
DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ
rengimiz farklı olsun, ayrı olsun dilimiz. ne de olsa dünyamız, ortak gezegenimiz.
aynı kıtadan gelip, hep el ele verelim. büyüklere barışı, gelinde biz gösterelim.
silahlar gece olsun, çiçekler ise gündüz. kimleri çoktan sildik, hep bir olsun gücümz.
aç kalmasın çocuklar, şu üç günlük dünyada. bir dilim ekmeğini, gel bölüş lokma lokma.
sevgi ve dayanişma, ortak ilkemiz olsun. sağlıklı ve özgürce, gönüller sevgi dolsun.
Beytullah Hatoğlu
23 Nisan Çocuk Bayramı
Gelecek senin olsun küçüğüm. Koş, gül, oyna. Horoz şeker ye, kucaklaş arkadaşınla. Doya doya. Unutmadan dünün kahrını, zulmünü. Al bir adım öte götür, Yaşadığın bugünü. karış karış, adım adım elle tırnakla. Bugünü yarına, yarını yıllara. Dağıt mutluluğu çocukça. Tüm dünyaya. Sevmeyi öğret, koca ahmaklara. silaha inat. bu bir savaştır. Böyle savaş yüce sanat.
Gelecek senin küçüğüm. O gün şarkınız her dilden çalınsın. İçinde acı, kin, kan ve zulüm olmasın. Ayrılık üstüne şarkılar söyle. İnsanlar birleşsin diye. Olduğun yerde yaşat sevgiyi sor yetmişiki dilden. Niye şavaşır ahmaklar niye?
Gül ruhluların misali yoktur. Hurşidin o rengi âli yoktur. Ağyar ile ülfet etmek ister Ben ölmeden ihtimali yoktur. Cevretme değil fedayı aşka, Öldürse dahi vebali yoktur. Allah’adır istinadım ancak Nevi beşerin kemali yoktur.
Namık Kemal
BEYİTLER
Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.
Yüksel ki yerin bu yer değildir; Dünyaya gelmek hüner değildir.
Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır. Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, kalp pillerinin hamilelik sürecine etkileri hakkında bilgi verdi.
Birçok hasta grubu gibi ritim bozukluğu nedeniyle kalbine pil takılan hastalar da, hamilelik öncesi aynı korkuyu yaşıyor.
Ancak yaşadıkları bu korku tamamen yersiz. Çünkü kalbinde pille yaşayan kadınlar hamile kalabiliyor, normal doğum ya da sezaryen ile bebek sahibi olabiliyor.
Dünyada milyonlarca kişi kalp pili ( pacemaker) taşımaktadır. Bu ileri teknoloji ürünü küçük cihazlar, kalp hızının yavaşlamasını engellemekten kalp yetersizliğini tedavi etmeye, kalbe pompa görevi yapmaktan ani ölümleri engellemeye kadar birçok amaç için kullanılmaktadır. Takıldıktan sonra yaşanılan şikayetleri ortadan kaldıran cihaz, hastanın yaşam kalitesini artırarak normal hayata dönmesine yardımcı olmaktadır. Kalp pili ile yaşayan kişiler işlerini yapabilir, araba kullanabilir, yolculuk edebilir, yüzebilir, hobilerine ve cinsel yaşamlarına devam edebilir hatta anne olabilirler.
Kalbine pil takılmış olan hastaların büyük bir kısmını, ritim bozukluğu sorunu yaşayanlar oluşturmaktadır. Aritmi yani ritim bozukluğu, kalp vuruşları arasındaki düzenin kaybolması bununla birlikte ya da yalnız başına ritmin normal sınırların üzerinde hızlanması ya da belirgin seviyede yavaşlaması durumudur. Özellikle kadınlar, daha çok hormonal sebeplere bağlı olarak ritim bozukluğu sorunu ile karşı karşıyadır. Ritim bozukluğu, çocukluktan itibaren var olan altyapıyı tetikleyen; aşırı stres, yoğun efor, korku ve gerilim gibi nedenlerle ortaya çıkabildiği gibi, genç kızlık döneminde ilk adet ile birlikte, bunu takip eden regl dönemlerinde ve hamilelikte de ortaya çıkabilir.
Ritim bozukluğu kendini nasıl gösterir?
Hastalar; ‘çarpıntım var’, ‘kalbim tekliyor’, ‘göğsüme yumruk hissi var’, ‘göğsümde kuş çırpınıyor’, ‘kalbim sürekli koşuyor’ gibi şikayetlerde bulunur. Ritim bozukluğu ilk ortaya çıktığı anda ölümcül olabileceği gibi, artıp şiddetlenerek kalp fonksiyonlarında hasara hatta kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu nedenle altta yatan neden mutlaka araştırılmalı, EKG, EKO, efor, Holter gibi tetkiklerle aritminin sebebi belirlenmelidir. Ailesinde ani kalp ölümü hikayesi olan kişilerin ritim bozuklukları ise, genetik incelemeler ile birlikte yapılarak altta yatan neden detaylı olarak araştırılmalıdır.
Ritim bozukluğu gebelik döneminde ortaya çıkabilir mi?
Gebelik döneminde gebeliğin verdiği stres ve yük nedeniyle bazı ritim bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu aritmilerde betabloker ilaçlar kullanılmaktadır. Bu grup ilaçlar, yan etkileri diğer ilaçların yan etkileri göz önüne alındığında, güvenilirdir. Radikal olan ve tedavi edilemeyen ritim bozukluklarında kullanılan öteki antiaritmik ilaçlar gebelik sırasında kesilmektedir. Bu ilaçlar daha az yan etkisi olan diğer ilaçlarla değiştirmek zorunda kalınabilir. Hamilelik döneminde özellikle bradikardiler, yani kalbin yavaş çalıştığı durumlar çok önemlidir. Normal yaşamda tolere edilebilen bazı kalp hızları
(45-50) hamilelik döneminde bebeğin beslenmesini olumsuz etkilemekte, düşük kalp hızları bebek için tehlike oluşturmaktadır.
Aritmi sorunu yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Gebelik döneminde normal bir kalpte bile ritimde bazı düzensizlikler olabilir. Ancak bu tolere edilebilir sınırlardadır. Çoğu zaman hastanın endişelerinin giderilmesi yeterli olmaktadır. Ancak hastanın daha önceden belirlenen bir ritim bozukluğu varsa ve gebelik planlanıyorsa, hastanın yakın takip altında olması gerekir. Çünkü ritim bozukluğu için kullanılan ilaçlar, betablokerler dışında, bebek için güvenli olmayan ilaçlardır. Bunun için ritim bozukluğunu radikal olarak kökten tedavi etme şansı varsa; elektrofizyolojik işlem ve radyofrekans kateter ablasyonu gibi girişimsel yöntemlerle bu mümkün olabiliyorsa, hastaların gebelikten önce bu tedavileri uygulatmaları gerekir. Çünkü işlem sırasında yoğun radyasyon alınmakta ve bu miktar da bebek için tehlike oluşturmaktadır. Bebek çok özel korumalarla, kurşun önlüklerle korunabilir ancak bu durum, hekimler tarafından tercih edilmemektedir. Bu nedenle hastaların bu işlemleri gebelik öncesinde yaptırmaları önemlidir.
Tedavi için hamilelere kalp pili takılabilir mi?
Tedavi bakımından, ‘henüz kalp pili takılması için erken’ gibi düşünülen ancak artık gebeliği gündemde olan bir kişinin kalbine pil takılması, gebelik öncesine alınabilir. Takılan kalp pili ile bebeğin yaşamının önündeki risk de engellenmiş olur. Kalp pili takılması işlemi anjiyo – elektro fizyoloji laboratuvarında yapılmakta, anne az da olsa radyasyona maruz kalmaktadır. O nedenle pil işleminin gebelik öncesine alınması bir avantajdır.
Kalbinde pille yaşayan bir kadın anne olabilir mi?
Bebeklik döneminde bile hastalara kalp pili takılabilmektedir. Birkaç aylık, hatta birkaç günlük bir bebeğe kalp pili takılabilir. Gençlerde de sıklıkla kalp pilinin takılmasının gerekli olduğu durumlar ortaya çıkabilir. Kalbinde pil olan kişiler sosyal yaşamlarında evlilik ve sonrasında çocuk sahibi olmak isteyebilirler. Bu kişilerin evlenmelerinde ve çocuk sahibi olmalarında bir sakınca yoktur. Kalbinde pille yaşayan kadınların anne olmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu durumdaki anne adaylarının normal gebelere göre yakın takibi yapılmalıdır. Kalp pili taşıyan hastaların pil kontrolleri zaten periyodik olarak 6 ayda bir yapılmaktadır. Kalp pili olan gebelerde hastanın ihtiyacına göre değişmek kaydı ile bu kontroller 3 ayda bir yapılabilir. Ancak bazı durumlarda ayda bir de yapılabilir. Buna doktoru karar verir. Bu kontrollerin hastaya ya da bebeğe bir zararı yoktur. Sadece kalp pilinin iyi bir şekilde çalıştığını ve yeterli desteği verdiğini görmek bakımından çok önemlidir.
‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamayın!
Kalp pilinin çocuğa da bir zararı bulunmamaktadır. Aksine, aritmi nedeniyle zarar görebilecek olan çocuğun anne karnında sağlıklı bir şekilde büyümesi için annenin kalbine pil takılmaktadır. Kalbinde pille yaşayan hamilelerin kardiyolog ve kadın doğum uzmanı ile iyi bir işbirliği içinde takipleri ve sağlıklı bilgi alış verişi yapıldığında, anne adayı için herhangi bir sorun yoktur. ‘Eyvah anne olamayacağım’ korkusu yaşamaları yersizdir. Kalp pili taşıyan hamileler normal doğum ya da sezaryen ile bebeklerini dünyaya getirebilir. Hamilelik süresince de normal sağlıklı anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler dışında bir kurala da uymaları gerekmez.
Defibrilatör kullananlar dikkat etmeli!
Pek çok çeşit kalp pili vardır. Genellikle defibrilatörler dışındaki kalp pilleri için annenin ve bebeğin hayatını tehdit edici bir engel yoktur. Ancak defibrilatörler konusu biraz daha özel bir alanı ilgilendirmektedir. Defibrilatörler hayatı tehdit edici özelliği olan ritim bozukluklarında takılan kalp pilleridir. Elbette yaşamı tehdit edici ritim bozuklukları gebelik döneminde ve doğum esasında bir risk oluşturabilir. Bu hastalarda ancak çok özel durumlarda, çok dikkatli ve iyi bir değerlendirme sonucu bir gebeliğe karar verilmelidir.
Kalp ritmik kasılmalarıyla kan dolaşımını sağlayan, dolaşım sisteminin temel organına verilen ad. Yürek ve gönül olarak da bilinir. Görevinin öneminden dolayı, canlı varlıkların hayat merkezi olarak kabul edilir. Sözlükte, değiştirmek, çevirmek veya değişmek, çevrilmek anlamlarında kullanılır.
Arapça gramer kuralı olarak kalp, (vav) veya (ya) harflerinin (elif) harfine çevrilerek okunmasına denir.
İnsan ve hayvan vücudunun bir parçası olan kalp,kulakçık ve karıncık adı verilen, kanın toplandığı odacıklar ihtiva eder.Balıklarda kalp iki odacıklıdır. Yüreklerinde kirli kan bulunur. Karıncıktan bir aortla çıkan kan, temizlenmek için solungaçlara gider. Buradan temiz olarak vücuda dağılır.Kurbağalarda üç bölmelidir. Üstte iki kulakçık, altta bir karıncık bulunur. Temiz ve kirli kan karıncıkta karışır. Vücutlarında karışık kan dolaşır.Sürüngenlerde de kalp üç gözlüdür. Karıncıkta yarım bir perde bulunmasına rağmen vücutlarında kısmen de olsa karışık kan dolaşır.
Kalp Sağlığınız İçin Sigara İçmeyiniz
Tütün damar büzücüdür. Yâni derinizin sathına yakın ufak kan damarlarını daraltır. Lâkin sigaranın kalp damarlarına ne yaptığı, katiyetle bilinememektedir. Evvelâ şunu söyleyelim ki yapılan incelemelere göre miyokart enfarktüsü sigara içenlerde, ve içmiyenlerde ayni nispette görülmektedir. Demek ki sigara içmek kalb damarlarının sertleşmesinde rol oynamaz. Şayet sigarayı çok fazla seviyor, onsuz yapamıyorsanız hekiminiz sizin, yemeklerden sonra olmak üzere günde 3-4 sigara içmenize müsaade edebilir. Nikotini alınmış sigara içmek daha iyidir. Bazı kimseler nikotine karşı hassastır; sigara içince kalbleri daha çabuk atar ve kalb ağrısı hissederler. Şayet sigaraya karşı en ufak bir hassasiyet varsa tamamen terketmek zaruridir. Ne olursa olsun sigarayı tamamen terketmek en iyisidir, bunu unutmayınız
İklim ve Kalp Sağlığı
Birçok kimseler sıcak iklimin kalbe daha iyi geldiğini sanırlar. Fakat iklimin kalp damarları sertleşmesi üzerine hiçbir tesiri yoktur. Bunun üzerine enfarktüs geçirdim diye daha güneşli bir yere gitmenize lüzum yoktur. Fakat diğer taraftan böyle bir seyahat sizin için çok faydalı olabilir. Ilık iklimlerde soğuk algınlığı, solunum yolu infeksiyonları daha azdır. Öksürmek herkes için bir zorlanmadır, kalp hastası için ise daha kötüdür. Fakat sıcak iklime koşarak bunlardan tamamen kaçınabileceğiniz de hiçbir zaman garanti değildir. Bilhassa Avrupalılar ve Türkler herhangi bir hastalık geçirdikten sonra kaplıcalara, su kenarlarına daha fazla giderler. Burada insan, serbesttir, günlük meşgalelerden uzaktır, yürüyüşler yapar, iyi uyku uyur. işte buraların iyi gelişinin en önemli sebebi budur. Daha önemlisi oraya gidince iyi olacağınız kanaatini beslemenizdir : ruhî. Kalb damarlarını yumuşatacak hiçbir maden, şifalı su yoktur. Hele içmecelere katiyen gitmemelisiniz. İçmecelerin içindeki bol tuz kalbinize gayet kötü gelir. Yüksek yerlere nazaran alçak iklimler, deniz kenarları kalb için daha iyidir. İnce hava kalbi yorar, yani kalb oksijen almak için daha fazla çalışır. Uçak ile seyahat etmenizde mahsur yoktur : arkada bakiye bir hastalık kalmamış olmak şartıyla!..
Ozon Yağı bir ilaç değildir Reçeteli olarak satılmaz. Herhangi bir hastalığın direkt tedavisinde kullanılmaz. Basit cilt rahatsızlıklarında direkt, süreklilik ihtiva eden tüm hastalıklarda ise hekimin önerdiği tedaviye destek olarak kullanılır.
Ozon Yağı Yan Etkileri
Ozon yağı tamamen doğaldır, sadece oksijen ihtiva eder. Bu nedenle de hiçbir durumda hiçbir yan etkisi yoktur.
Ozon Yağı Maskesinin Yararları Ve Zararları Nelerdir,
Ozon Yağı
Dünyada pek çok Ozon Tedavi merkezlerinde kullanılmakta olan Ozon yağı, pek çok hastalığın tedavisinde yardımcı unsur olarak kullanılmaktadır. Hastalıkların yanı sıra estetik ve kozmetik sektöründe de pek çok ürünün hammaddesi olarak Ozon yağından faydalanılır.
Ozon, doğadaki en kuvvetli ve doğal dezenfektandır, Mikrop kırıcıdır. Suda ve havada mikrop, bakteri ve kötü koku bırakmaz. Ozon kararsız yapısı ve kısa süre sonra tekrar Oksijene dönüştüğü için Doğaldır. Ozon en etkili antioksidandır; Kuvvetli bir mikrop, bakteri öldürücüdür; Çevre dostudur, atık bırakmaz; doğaldır, koku ve renk giderilmesinde kullanılır. Hiçbir katkı maddesi yoktur. Ozon yağının arı ve sinek sokmalarında ağrı, kaşıntı ve acı lezyonlarını hemen geçirme etkisi vardır. Ozon yağını sürekli olarak kullanmayı gerektirecek bir durum yoksa bile sadece bu tür acil durumlarda kullanılmak üzere buzdolabında 10 yıl bekleme ömrü olduğu için evimizde bulunması gereken bir üründür.
Ozon Yağının Kullanım Alanları
* Özellikle şeker hastalarında sebepsiz oluşan yaraların iyileşme süreçlerini hızlandırmakta * Büyük eklem romatizması, eklem romatizması, kas yırtılması, kas gerilmesi gibi ağrılı hastalıklara sebep olan iltihapların iyileştirilmesinde * Güneş yanıkları, cilt lekeleri, sivilce izleri, kırışıklıklar, cilt sarkmaları, sedef hastalığı, ürtiker, melenin yapı bozukluğu, ciltte renk farklılıkları ve cildin yenilenmesine ihtiyaç duyan her tip cilt hastalığı * Yaşlanmaya bağlı hücre yenilenmesinin azalması durumunda, ciltte oluşan yaraların daha geç iyileştiği durumlarda, yaşlanmanın etkilerini azaltmakta * Oksijen seviyesinin artmasına bağlı olarak hücre metabolizmasının hızlanması selülit görünümünü azaltmakta ve yok etmekte * Zararlı alerjen ve toksinlerin vücuttan atılmasını sağlamakta * Çürüklere neden olan bakterilerin öldürülmesinde, diş eti iltihabı gibi durumlarda iltihabı yok etmekte * Cinsel fonksiyonların düzenlenmesinde, cinsel organda oluşabilecek yaraların tedavisinde
Ozon Yağı Nasıl Kullanılır
Yağı vücudumuzda kullandığımız durumlarda; mümkünse gece yatmadan evvel kullanımı uygundur. Ozon Yağı, Hem Damardan verilerek, Hem cilt için dıştan Kullanılarak ve hem de bazı eklem rahatsızlıklarında, eklen içine enjekte edilerek, kullanılabiliyor. Sizin İçin En İyi Kullanım Şeklini, Hekiminizin belirlemesi gerekiyor.
Ozon Yağının Faydaları:
* Cildin Yenilenmesi ve Genç Görünüm. * Deri ve Hücre Canlandırılması. * Kuru Ciltler. * Yanıklar ve Güneş Yanıkları. * Kırışıklıkların Giderilmesi. * Mayasıl ve Egzama. * Arı, sivrisinek ve böcek sokmalarında. * Sivilcelerde. * Masaj ve Spa Salonlarında ve Kas ağrılarında masaj yaparak. * Bayanlarda Selülit ve Varis tedavisinde. * Sedef ve Vitiligo gibi cilt lezyonlarında. * Cilt ve tırnak (Onikomikosiz) Mantarların tedavisinde. * Grip-Nezle durumlarında burun yoluyla. * Ağız Pamukçuklarında, Aft-Uçuk tedavisinde. * Hemoroid tedavisinde kullanımı mevcuttur.
Ozon Yağının Zararları:
Ozon Yağının bilinen herhengi bir zararı ve yan etkisi yoktur.