Posts Tagged ‘yüzlerce’

Mehmet Akif Ersoyun Şiirleri

Cuma, Haziran 22nd, 2012

Mehmet Akif Ersoy şiirleri
Mehmet Akif Ersoyun yazdığı şiirler

Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Şehitlerine Şiiri
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın…Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Birlik Şiiri
Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Âhiret Yolu Şiiri
Sokakta sâde bir ‘âmîn!’ sadâsıdır gidiyor:
Mahalle halkı birikmiş, imam duâ ediyor.
Basık bir ev; kapının iç yanında bir tâbût,
Başında çınlayan âvâzı dinliyor, mebhût;
Denildi: ‘fâtiha!’; âmîni kestiler bu sefer,
Göğüsler inledi, derken, açık duran eller,
Hazîn alınları bir kerre okşayıp indi;
Deminki zemzemeler bir zaman için dindi…

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Uyan Şiiri
Baksana kim boynu bükük ağlayan.
Hakkı hayatındır senin ey müslüman,
Kurtar artık o biçareyi Allah için.
Artık ölüm uykularından uyan.

Bunca zamandır uyudun kanmadın,
Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa.
Sen yine bir kerre kımıldanmadın.

Ninni değil dinlediğin velvele,
Kükreyerek akmada müstakbele.
Bir ebedi sel ki zamandır adı,
Haydi katıl sen de o coşkun sele.

Karşı durulmaz cereyan sine-çak…
Varsa duranlar olur elbet helak.
Dalgaların anmadan seyrini,
Göz göre girdâba nedir inhimak?

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Atiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak Şiiri
Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır…

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize? Şiiri
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah…

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Bülbül Şiiri
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me’vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem…
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Gitme Ey Yolcu Şiiri
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım
Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhitimde dönen matemki!
Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan yatıyor şimdi
Nasıl yerlere geçmez insan
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu…

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Gönülle Başbaşa Şiiri
Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titriyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi…

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Sultan Yalısı Şiiri
Cosar avizeler atrık köpürür kandiller
Bu ışık çağlıyanından bütün afak inler
Yalının cephesi baştan başa nur
Nim açık pencereler reng ü ziyadan mahmur

Al, yeşil mavi fenerlerle donanmış kıyılar
Serv-i siminler atılmış suya titrer par par
Dalgalardan seken üç çifte kayıklar sökerek
Süzülür sahile şahin gibi; yüzlerce kürek

Bir taraftan bu akın yükseledursun
Bir taraftan, dökülür öndeki saflar saraya
Rıhtımın taşları, zümrüt gibi İran halısı
Suda bitmiş çimen, üstünde de Sultan yalısı

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Süleymaniye Kürsüsünden Şiiri
Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar
Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var!

Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru:
Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın;

Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;
Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!

Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak
-Yaşasın
-Kim yaşasın?
-Ömrü olan.
Şak! Şak! Şak!

Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş!
Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.

Mehmet Akif Ersoy Şiirleri – Zulmü Alkışlayamam Şiiri
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!…
-Boğamazsın ki!
-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu…
İrticanın şu sizin lehçede ma’nası bu mu?