Sen hayatımın en vazgeçilmez aşkı Sen uğrunda en çıldırdığım esmer Sen yolunda savaşlar verdiğim sevdam Sen uğrunda ölümlere gidip geldiğim Sen beklediğim Sen özlediğim Sen gizlediğim…
Güneş doğmayı unutabilir Sabah olmayı Yağmur yapmayı Ama ben seni asla…
Çiçekler açmayı unutabilir Kuşlar uçmayı Baharlar gelmeyi Ama ben seni asla…
Ne zaman bir şiir okunsa aklımdasın Ne zaman bir telefon çalsa karşımdasın Sen tanrımın en güzel armağanı Sen hayatımın en gerçek yalanı Sen bütün huylarımı ezbere bilen Sen gözyaşlarımı en iyi silen Sen dünyanın en güzel kadını
Sen yemeğimin tuzu Yüreğimin buzu Anasının en güzel kızı Sen kalbimde en tatlı sızı Sen bütün varlığımın en sevimli hırsızı Sen sevdikçe sevilesi Övdükçe övülesi Öptükçe öpülesi aşkım…
Sen beni yokluğuyla delirten varlığıyla yolumu yolundan çeviren Sevdasıyla beni bir dağ gibi deviren kadın Bundan böyle senden sorulsun günahlarım Sende bütün sorularım Sende bütün cevaplarım Adam olmuşsam senden Katil olursam senden Ben çoktan vazgeçtim kendimden Ama senden Asla kadınım ASLA! …
“İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman Ancak parmak uçlarıyla değebilen İki kol. Merdivenlerin oraya koşuyorum, Beklemek gövde kazanması zamanın; Çok erken gelmişim seni bulamıyorum, Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Senden sonra hic acim olmadi ne deliligim kaldi sevdadan yana ne de aska inancim bir damla Oysa ben seni severken hic aci cekmemistim ne olduysa sen beni sevince oldu bir zaman varligini arzulayan gonlum yeri geldi yoklugunu aradi durdu yazik sevilme sureni kendin kisalttin artik donmesende olur hem sen yokken daha guzeldim hem sen varliginda tanidigim sen degildin yine sevilirdin bu kadar inan donusune bagli degildi sevdamin agirligi yokluguna ve imkansizligina direnmek herseyden daha anlamliydi eger donmeseydin ne yapar ne eder gozlerini tedarik ederdim bir yerlerden elini en karanliklarda bulup tutardim en azindan oyuncagiyla oynayan cocuk gibi kirmadan kirilmadan kendi kendime severdim seni artik donmesende olur Herseyin ikincisi yenilgidir Her donus ispatidir biraz daha kaybetmisligin maluptur ileriye bakamayan bakamaz ki bir turlu pismanligindan onu tutar geride biraktigi her neyse daha da baglanir ardinda kalana terkedilen cabuk buyur huzun kalana dussede pismanlik hep gidenin payina ayrilik zor zanaat kimse yuzde yuz gulemez kimse yuzde yuz gidemez giden donuyorsa sevdiginden degil kaybettigindendir ve aradigini bulamadigindan donene kapiyi acmayin sevseydi o gitmezdi hic bir zaman iste bu yuzden donene kapilarinizi bir daha asla acmayin ve sen Gelme O kapi hic acilmayacak sana Eski ruzgarlarin sozu gecmez terkettikleri daglara geceye yeni siirler gerek gemiye yeni firtina her eylule baska yagmur kalana taze baharlar lazim ve gidene biraz yurek kacanlar pisman simdi kalanlar sevmeye devam edecek simdi biz ayrildik ya birkac gun sendeleyerek yururum ayagim takilsa da dusmem yine dogrulurum biliyorum yasadigim tum asklarin uzerine yemin ediyorum ben artik senden vazgeciyorum !!!
bir güneş yanaşıyor ufuklarıma açıyor kapılarını iniyor yolcuları tek tek ışıl ışıl bir tek sen olmuyorsun içlerinde benim beklediğim sen.. işte o an ben henüz hareket etmiş olan gecenin arkasına asılıp seni özlemeye gidiyorum….
bir bulut yanaşıyor gözlerime açıyor kapılarını iniyor yolcuları tek tek damla damla bir tek sen olmuyorsun içlerinde benim beklediğim sen.. işte o an ben hüzün gemilerine binip senı özlemeye gidiyorum….
bir rüzgar yanaşıyor yüreğime açıyor kapılarını iniyor yolcuları tek tek efil efil bir tek sen olmuyorsun içlerinde benim beklediğim sen.. işte o an ben içimdeki fırtınaya tutunup seni özlemeye gidiyorum….
bir gece yanaşıyor düşlerime açıyor kapılarını iniyor yolcuları tek tek renk renk bir tek sen olmuyorsun içlerinde benim beklediğim sen.. işte o an ben kabusların içine karışıp seni özlemeye gidiyorum….
geldiğinde yoksam eğer inmiyorsam ellerine yanaşan dokunuşlardan bil ki seni özlemeye gitmişim….
Bazen dostlarim soruyorlar… ne zamandır yanlızsın. sahi ne siz ne zaman ayrilmiştiniz diye ocak diyorum buz gibi bir kıştı.. bir pencerenin önünde duydum ayrilik haberini. “o artik yok.” gibi bir cümle döküldü dudaklarimdan… efkar..
Dostlarim soruyor bazen siz ne zaman ayrilmiştiniz diye ağustos diyorum kan ter içerisinde kalmiştim. ellerimden poşet gibi torba gibi önemsiz birşey kayip gidiverdi..
dostlarim bazen soruyorlar ne zaman ayrildiniz siz sahi. bahar diyorum bazi çiçekler açıp açmamakta kararsizdi. geçikmiş yağmurlar vardi.. birden bire gitti…
dostlarim soruyor bazen ne zaman ayrilmıştınız diye; son bahar diyorum.. galiba eylül baba olmayi bekleyen gözleri ışık ışık avazi cıktıgı kadar bağirmayi hazırlanan neşe içerisinde bir adamdım… anneyi ve bebeği kaybettik. dedi sana çok benzeyen bir hemşire
dostlarim soruyorlar ne zamandır yanlızsın ne zaman ayrildin sen diye.. biLmiyorum… herzaman soruldugunda yalan söylüyorum.. galiba ben her sabah uyandigimda senden yine ayriliyorum..
Ben Kimseyi böyle çıldırasıya sevmedim. Zorla değil ya Sevemedim işte.. Kimseler yer etmedi içimde.. Senin Her yanımı.. Sarıp sarmaladığın kadar. Kan yerine Senin damarlarımda dolaşıp İliklerime işlediğin kadar…
Ben Bir tek seni. Bugün.. Yarın.. Ve daima Hep seni seveceğim.
Kalbinde ben kaldıkça Ve yaşadıkça.. Adının her harfine.. Kirpiğinin Saçının her teline.. Binlerce şiir yazacağım.
Yaşadığım her günün sonrası Zindan karası gözlerin Zindan karası saçların Süslerdi gecelerimi. Sen bilmezdin.. Ellerini ellerimde tuttuğumda O karanlık gecelerde Yıldızlar kadar ışıldayan bendim.. Her hangi bir gecede Gökyüzüne baksaydın beni görebilirdin . Belki o zaman Ben diye .. Ellerine yüzüne Bir avuç gökyüzü sürebilirdin.
Kır çiçekleri kadar keskin kokun vardı Soluduğum havada. İçtiğim her bardak çayda.. Her bardak suda.. İçtiğim her kadehte.. Yudumladığım sendin. Bilmezdin. Sen de içerken bir bak bardağına Kadehine.. Mutlaka beni göreceksin. İşte o zaman.. İstersen.. Seni içtiğim gibi Sen de beni içeceksin.
Şimdi Sen varsın ya dünyamda.. Artık sırtım gelmez yerlere… Sen de kendini bana bırak Mutluluk işte o zaman gelecek Önümüzdeki bütün kapıları açılarak…
Artık biliyorum.. Her şey Gün gibi açık.. Gün gibi ortada…
Sen /benim/ Günlerimi binbir renkte Fener alaylarına döndüren.. üzümü güldüren İyilik meleğimsin. Sen benim içinde yüzdüğüm Denizimsin okyanusumsun Sen benim huzur bulduğum Sessiz maviliğimsin.
işte ben sensiz geçen bir güne daha merhaba diyorum. Tadı yokki bir somun ekmeğin,suyun, Soluduğum havanın, Tadı bile yok ne şekerin ne tuzun. Yokki sevenim, Ben çiçekleri bile sevemem korkarım dikenlerinden. Ben aşık olmadım,belki oldum göründüm. Yaşamımdaki aşkı, içemedim ki o duyguyu acımı tatlımı. Sabır, sabır çektikçe ufalanır parçalanır yüreğim… Beni bugün benimle bırakın acılarımla, Tükenip giden umutlarımla. Uğraşmayın benimle, Acımayın boş çuvallar gibi atın. Atın ne fark eder ki… Vurun be vurun; Birde siz vurun,ne yani vurulmadık yerim mi kaldı? Korkmuyorum ölmekten, Artık ölüm bile bana boş geliyor. işte ben bunlerı yaşıyorum. işte ben denizim. Azgın dalgalara kapılmış bir gemi, Yokki yok gidecek hiç bir yeri.
Aşkım bu mısraları içimden geldiği gibi yazıyorum Biraz duygusal oldu ama bu gece şairliğim tuttu. Ve ağlıyorum AĞLIYORUM..! Seni bilmesemde görmesemde ne fark eder ki ben senın o tertemiz yüreğini seviyorum.
seni ilk gördüğüm gün okul elbiselerin vardı, seni ilk gördüğüm gün kalbim alevler içinde kaldı, seni ilk gördüğüm gün allahtan istedim sei bana versin diye seni ilk gördüğüm gün vurulmuşum ela gözlerine seni ilk gördüğüm gün tutulmuşum can yakan tatlı sözlerine…
üşüdüğümde yorganım oldun bazen ıssız gecelerde, yürüdüğüm de yoldaşım oldun bazen sessiz bom boş sokaklarda düşündüğümde seni buldum hep hayallerimde bu can var oldukça sen varsın her her yerimde…
bir su damlası kadar yalnız ama bir yağmur damlası kadar kalabalığım bir kelebek kadar kısa ömrüm ama bir tarih kadar ebediyim bir harf kadar anlamsız ama bir cümle kadar sonsuz AŞKIM…
gözlerimdeki özlemim kalbimdeki en büyük yerin sana olan bu sevgim hiç bir zaman dinmeyecek!! içimi ısıtan sözlerin ruhumda atan kalbin uçsuz bucaksız mehtap gibi gözlerin hiç bir zaman ölmeyecek!!…
aslında gece gündüze sevdalıdır gündüz geceye, bu yüzden en çok şafaklarını severler zamanın gündoğumlarında gece gündüzü dinler günbatımlarında gündüz geceyi, insanlara duyuramasalar da seslerini ikisinin de tek şey vardır söyledikleri birbirlerine: Özlüyorum Seni..
(ve ben şimdi ne seni yazacak kadar özgürüm ne yazamayacak kadar deli.)
seni kalbime yazdım aşkımı şiirlere bir sana yenildim ama bir de sana kıyamadım kendi hayatıma kıydığım gibi…
seni yıllara yazdım yıllarca sevdim yıllarca bekledim ve her yıl bir asır oldu sensiz her anın yıl olduğu gibi…
seni camlara yazdım her yağmur arkasından ve her yağmurda ağladım bulutlarla sana ve aşkıma ağladım öksüz bir çocuk gibi…
seni şarkılarıma yazdım söylendin mısralarda ama ne yazık ki hep kederli şarkılar meylere meze olanlardan benim aşkına ziyan olduğum gibi…
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak….
masalla gerçek arası bir yerlerdeydi zaman , gittikçe uzayan hüznünde gecenin . ben yaşlı bir adam gibi – ki öyleydim – sana yaslanıp , gözlerinde izinsiz gezindim .
ama bil ki : Londra ‘ nın bütün trenlerine kaçak binen , ve sana getirebilmek için , adını bile bilmediği , nefesi çam kokan bir adamı arayan ; o adam , bendim .
lV – çerçeve
ama ben durdurmadım zamanı , resmini çizdim sadece . bıraksan gidecekti , sen çerçeveledin o anı / o gece ..
bir gökyüzü gibi , örtülmüşse üstümüze sevda , gözlerimizi kaçıramadığımız , ve Oksijen kadar bulaşıksa kanımıza , biz ne kadar kendimiziz ?
ve kimbilir kaçımız , bir başkasını yaşıyoruz , o başkası bilmeden , o başkasından habersiz ..?
O günün her saatinde saklanıyor, Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor, Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini, Onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, Dudağındaki sigarada , Okuduğun kitapta, Mırıldandığın şarkıda, Söylediğin şiirde, Gördüğün rüyada Ve yaşaman için Ciğerlerine doldurduğun havada O yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa, Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının, Mavi maviliğinin farkında değilse, Beyaz yalnız o giydiği zaman Güzelliğini haykırmıyorsa, Sabahları onu görünceye kadar Güneş doğmuyorsa Ve onsuz gökyüzü geceleri Aya, yıldızlara hasret değilse Onu sevmiyorsun demektir. Sokakta gördüğün her yüzde Ondan bir şeyler aramıyorsan, Güzel bir manzara, Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, Uykudan uyandığın zaman Yaşamakta olduğundan önce Onu hatırlamıyorsan, Omuzlarına dökülmüş saçları, Bir sis perdesinin ardında Her zaman gülen, Işık saçan gözleri Aklına gelmiyorsa, Durup durup avuçlarının Sıcaklığını özlemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Dünyada yaşayan öteki insanların Senin için hâlâ bir değeri varsa , Ona karşı tutumunu Toplumun köhne ve manasız Kurallarına göre ayarlıyorsan Ve açık açık Sanki var olduğunu haykırırcasına Sevgini söylemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin için Her şeyden değerliyse, Gözünü yumduğun anda Onu görebiliyorsan, O bütün şarkılarda, Bütün şiirlerde, Bütün resimlerde ise, Ona muhtaç olduğunu Söylemekten utanmıyorsan, Senin içten ve büyük sevgine Karşılık vermeyeceğinden Korkmuyorsan, Bütün bencil duygularından Sıyrılabilmişsen Onun için her şeyi, Ama her şeyi yapacak gücü Kendinde buluyorsan, Her hali sana Ayrı ayrı güzel geliyorsa, Karşısında kendini Bir çocuk gibi hissediyorsan, İstediği anda onun için Ölebileceksen, Onun için yaşıyorsan Ve yine onun için Bildiğin bilmediğin Bütün düşmanlıklara Karşı koyabileceksen, O her geçen dakika Sende biraz daha büyüyorsa Ve kendi kendine bile Çok sevdiğini bütün Samimiyetinle, İnanmışlığınla İtiraf edebiliyorsan, Bir gün o seni hiç, Ama hiç sevmediğini söylese bile , Senin sevginde azalma olmayacaksa Ve ölünceye kadar onu aşkların En olumsuzu ile sevebileceksen; İşte o zaman Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi, Gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile, Seni bir parça sevmese bile….
Nereye gittiği önemli değil bölünmüş zamanın içinde.
Artık sevgilim değil, herkes onunla konuşabilir.
Artık anımsamıyor, gerçekte kim sevmişti onu ve kim aydınlatıyor uzaktan, düşmesin diye.”
René Char
Yalnız benim, değil ki:İnsanların sevgisi, hep bencilcedir.Ve her sevgi, karşılık beklentisi yaratır, ister istemez. ‘anne sevgisi’ dâhil..Belki de, asıl o!..
***
“hep kendini düşünüyorsun!..” demesi, gözümün önünde:Üzerinde siyah yağmurluğu -incecik olanı-; yüzü asık, hafif ağlamaklı sanki:Öfkeden mi, belli değil.. saçları, normalin aksine dağınık; bu görüntüsü, gerilimi arttırıyor.Sâkinliğimi koruyorum.Kulağımda çınlıyor bağırışı..
***
İki isimli kadınlarda, bu hep vardır:Kullanmayı tercih ettiği isim, daha ‘modern’dir; diğeri ise, büyükannesinin falandır: ‘eski’ bir isimdir hâliyle; kadın, onu kullanmak istemez.Ama, kişiliğine etkisi de kesin olmuştur: Genelde ‘olgundur’, iki isimli kadınlar:Hırçınlıkları ‘yoğun’ ama örtülüdür..
***
Bir keresinde, benzer bir şekilde tartışmıştık.Birbirimize çok kızmıştık.Ben de, onun kadar sinirliydim ama sâkin durabiliyordum.O, ne yapacağını bilemiyor gibiydi.
Bir kadın, sinirinden yumruğunu sıkıyorsa, seyretmeye değerdir:Bacağını da, şiddetle yere vurmalı ardından. Erkeğin ‘zaferi’ ise, bu kadardır ancak.
Ben gidince de, arkamdan ağlar şimdi, diyordum içimden; hem git der, hem de gidince ağlar:Hâlbuki, ağlayan kadınlara inanmayalı, çok oldu.Bunu, zaten biliyor olmalı..
***
Eve döndüğümde, uyuyamadım. o gün, içkiye tövbe ettim.Yatakta dönüp, durdum; kalan ömrümden ödünç aldığım uykuyu daha verimli kullanmalıydım:Ertesi gün, erken kalkacaktım.
***
Gözlerine baktım: tam, ağzımı açacakken, susmaya karar verdim; konuşursam, mağlup olurdum: karşımda bir kadın vardı.Susmayı sürdürdüm, kendimi galip sanıyordum.Neredeyse gülecektim; zaferimi kutlamak istiyordum:Tuzağına düşmemiş, saçma feryatlarına cevap verme gereği bile duymamıştım.Kendimden emindim.Kendimden eminken, karşımdakini daha çok seviyorum: rekabet yok oluyor:Mutlak galip benim. yanıldığımı fark ettim:Karşımda bir kadın olduğunu unutmuşum; kendi kendime söylendim:Saçma teorilerini erkeklere sakla!..
***
Gidiyordu.Sokak lambası, tam tepemizdeydi: gölgesini, ayaklarımın dibine düşürmüştü; kendi gölgemin olmadığını düşünüyordum.Başımı eğmiş, dinliyordum:Yüzüne bakamadım.Gidişini, gölgesinden izledim.
Konuşamadım: söyleyecek sözüm yoktu; gidişini kabullenmek istiyordum. kabullenmiş gibi yapıyordum: Yapmak zorundaydım.
***
Bilmediğim bir sokaktayım: yürüyorum; eve gitmem gerekiyor: yanına koşmam, artık anlamsız: yabancıyız: Birkaç saat geçti sadece; ama, ben onun hiçbir şeyi değilim şimdi.
Kendime kızdım. artık yoktu: onu kaybetmiştim. yağmur aradım, yağmadı.
***
Her zaman yürüdüğüm, kalabalık yol.
Eve ulaşmak istiyorum.
Bugün ne ben, eski benim; ne de bu yol, o bildiğim yol..
Gözlerine yüreğimi astım dün gece Kirpiğinden sevgi damlıyordu karanlığıma Süzülüyordu saçlarından hayat Bir Peri gibi gülümsüyordu Dudakların al al…
Teninde gördüm ayrılığı Utandım yaşamışlığımdan, kocamışlığımdan Utandım senden sonra yaşıyacaklarımdan.
Bir Yıldız kadar yorgundum ve Rüzgar kadar yanlız Istesen kalırdım,yanardım, yakardım, tenini tuz gibi. Yanardım istesen sönerdim Islaklığınla… Sense ayrılığı sevdin benden ziyade… Oysa ki sen degil miydin çölümde çiçek açtıran Sen değil miydin dilimi dolandıran.
Ah yanlızlığımın heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes Soluk soluğa sana vermeliyim..
Zaten ben ne zaman Süt içmeye kalksam Hep üstüme dökerim, Anamdan emdiğimi burnumdan getirir Hayat.. Ne zaman bir yudum şarap içsem zehirlenirim Ve zaman sevsem birini Dağılırım ipi kopmuş tesbih gibi….
Gözlerimi Yüreğine astım dün gece Sormadım kendime son isteğimi Sormadım ayrılık yangınlarının küllerini Kim süpürecek diye, Yanlızlığın dar ağacıydı Kirpiklerin Yağlı bir ilmek gibi gecirdiğim,sesindi, kokundu, rengindi
Duasız bir ayindi sesizliğin Sesizliğinden anladim ayrılığı İstesen silerdin şulesiz bir fenerin izini siler gibi Silerdin istersen Öperdin, anlıma vuran Kara yellerin izini Sense ayrılığı sevdin benden ziyade Ve umutlarım karanlığında söndü
Bir Yıldız kadar yorgundum ve rüzgar kadar yanlız. Hasret bir Pencereydi tamamlanmış yanlızlığıma Sınırını çizemediğim,ayrılık Ülkesiydi Şimdi bir lokmadır yasamak,demir bir yumruk gibi boğazıma takılan Ve yitik bir yüreğin gözlerinde,iki damladır var olmak.
Ey yanlızlığın Heyulası, madem bitecek içimdeki bu nefes Soluk soluğa sana vermeliyim, sana vermeliyim…
Duyguların galerisinde Vitrinleri seyrederdim zaman zaman. Eskilerden bir sevda arardım Saf duru yalansız… Dolanır dururdum kendi kendime. Benim gibi binlerce insanla Dolup taşardı oralar… Devir eski devir değil artık. Bir gülüşle kanın kaynadığı günler geride kalmış. Ekmek para su para yaşamak para… İnsanların kuruş kuruş satıldığı bir dönemde Yaşanacak aşkı aramak Biraz hayalcilik oluyor galiba. Çok zaman oldu uğramamıştım. Yıkıldım…! Duyguların galerisinde Aşkı bile satışa koymuşlar. Üstelik İndirimli…!
Bahar rüzgarları eserdi, o bukleli saçlarında, Ben sana hasret kaldım, bak bu mayıs akşamında, Gözümden öpme derdim, bir tanem ayrılık olmasın diye, Sen gidince bak ben döndüm, aşık Veysel, Orhan Veli ye.
Bak daha dondurman bitmemiş, yarım kalmış son cümlen, Yine yalnız kaldım kalmadı, beni tek bir teselli eden, Bakırköy sahilinde dinlerdikya çığlık çığlığa, Martı seslerini, yine seni sordular bu gün. O… Vefasız unuttumu bizleri, unuttumu seni.
Oysa şimdilerde özlemeyi öğrendim, Sen unuttuğundan beri, Saatleri ayrılığa kur, özlem sirenleri hep çalsın, Kalkınca gönül limanından son gemi, Ardından sallamayı unutma, o… beyaz mendilini,
Biliyorsun dönmez hiç bir zaman, giden bir daha geri, Sende geç kalma kaçırma son tren i, Bak şimdilerde uzayan raylardasın bense, Uçsuz bucakksız deryada, unutma bunu sen seçtin, Gerek yok artık ne figana ne feryada.
Mutsuzluktan kıvranacağımı, Gözüme uyku girmeyeceğini bile bile, Uzanıyorum şu kahrolası yatağıma. Ağlamaktan ıslanmış, Gözyaşı kokan yastığama, Koyuyorum dertli başımı. Ve tüm olup bitenleri gizleyen, Derdime ortak olan yorganımı, Bir kefen misali çekiyorum üzerime. Sabahımı düşünmek bile istemiyorum, Güneş görmeye hasret kalmış bu odada, Sonsuza kadar uyumak istiyorum.
Biliyorum yarınımın mutsuz olacağını, Biliyorum yine bu yastığın ıslanacağını, Yine bu yorganın bana ortak olacağını, Biliyorum hepsini yaşamışçasına.
Korkuyorum bir gün gelecek, Yastığımda ıslanmak, Yorganımda dinlemek istemiyecek beni, Ben o günün ne zaman geleceğini de biliyorum.
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin..
Attila İlhan
**************************
Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum…
Nazım Hikmet Ran
*******************
Aşk İki Kişiliktir
Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
***************************
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi Akgün
******************************
Birisi
Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden Dalıveriyoruz arada bir İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki Gülüşerek başlıyoruz söze Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek Fakat ne kadar saklasak nafile Bir şey var aramızda Senin gözlerinde ışıldıyor Benim dilimin ucunda
Ahmet Hamdi Tanpınarın şiirleri Ahmet Hamdi Tanpınara ait şiirler
Ayna Derin sularında bu ayna her an Sizden bir parıltı aksettirecek Kah çıplak bir omuz sessiz düşecek Eriyen bir kuğu beyazlığından
Bazen bir tebessüm, tutuşmuş mercan Rüyasıyla sanki bir kızıl çiçek Ve saçlar öyle ümitsiz yüzecek Olgun akşamların ağırlığından
Başımızın Üstünde Bir Bulutun
Başımızın üstünde bir bulutun Güneşe asılmış gölgesi, Uzakta toz halinde dağılan Yoğurtçu sesi, Gün bitmeden başladı içimizde Yarınsız insanların gecesi.
Bursa’da zaman
Bursa’da eski bir cami avlusu, Küçük sadirvanda şakırdayan su. Orhan zamanından kalma bir duvar… Onunla bir yasta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden. Yüzlerce çesmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşiyor sihrini geçmis zamanın Hala bu taşlarda gülen rüyanin Güvercin bakışlı sesszilik bile Çinliyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camileri eski bahçeler, Şanlı hikayesi binlerce erin Sesi nabzim olmuş hengamelerin Nakleder yadini gelen geçene.
Bu hayalde uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çesmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa’da zaman,
Yeşil Türbesini gezdik dün akşam, Duyduk Bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur’an sesini. Fetih günlerinin saf nesesini Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayal içinde… ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette Belki de rüyası büyük cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin.
Bütün Yaz
Ne güzel geçti bütün yaz, Geceler küçük bahçede… Sen zambaklar kadar beyaz Ve ürkek bir düşüncede, Sanki mehtaplı gecede, Hülyan, eşiği aşılmaz Bir saray olmuştu bize; Hapsolmuş gibiydim bense, Bir çözülmez bilmecede. Ne güzel geçti bütün yaz, Geceler küçük bahçede.
… İNADINA SEVECEĞİM … Bugün kaçıncı sigaramın dumanında hayalin canlanır bilmiyorum… Ya da kaçıncı kadehte gözlerin değer gözlerime Hangi şarkıda, hangi türküde düşersin dilime Belki bağlamanın tellerin de belki bir keman taksimin de Belki de bir neyin özünde ne zaman dolarsın ruhuma Ne zaman dolupta taşarsın gözlerimden Alırsın beni benden Salarsın diyarlara, çöllere, dönüşü olmayan yollara Bunu da bilmiyorum…. ♥ Ama bildiğim bir şey var; Seni sevmenin bedeli Her gün tükenmekse, her gün biraz daha ölmekse Mecnun misali yürekte bir yangınla dolaşmaksa, Bu bedeli her gün paşa paşa öder, yine de severim seni… Sana, kadere, hayata inat Sırf gıcıklık olsun diye İnadına seveceğim seni Şair: Mecnun Turgay ÖZTÜRK
♥♥♥
Sensizlik Taciz Eder Durur Ruhumu, Kirlenir Düşlerim Gidersen…Yanarım Ateşinle ve Bir Akşam Vakti Ege Denizine Savrulur Küllerim… Gidersen Gözümdeki Işıkta Gider, Beynimdeki Yarınlarıda Götürürsün Gidersen, İçimdeki Çoçuğu da Öldürürsün…Bende ki Seni Öldürürsün Örneğin Beni Öldürürsün…Yani Gidersen Bizi Öldürür…sün…Sen Yine de Kimse Ölmesin Diye Zorlama Kendini Kalmaya. Ben Alışkınım Sevdiğim Simurg Gibi Ölüp Ölüp Doğmaya…