Randy Gardner isimli 17 yaşındaki bir lise öğrencisi 1965 yılında 264 saat, yani yaklaşık 11 gündür. , bir bilim fuarında bu kadar süre uyanık kalarak rekor kırmıştır.
Dikkatli gözlem altında yapılan diğer deneylerde insanların 8 ila 10 gün uyumadan durabildikleri ve bu sürede zihin, güdü ve anlayış seviyelerinde gittikçe ilerleyen bir konsantrasyon eksikliği dışında tıbbi, fiziksel ve psikolojik olarak ciddi sorunlarla karşılaşmadıkları gözlemlenmiştir.
Şüphesiz bu deneylerden önce deneklerin ne kadar bir süreyle derin uyku hali yaşadıkları bilinmemektedir. Ancak cephede ateş altında olan askerlerin ve tıbbi müdahale uygulanmış bazı akıl hastalarının da 4 gün süreyle problemsiz olarak rahatlıkla uykusuz kalabildikleri tespit edilmiştir.
Tabii burada uykunun tarifinin doğru yapılması gerekiyor. Yukarıda bahsedilen deneylerde görülen konsantrasyon eksiklikleri sırasında insan tam uyanık sayılabilir mi?
Yorgun bir şekilde araba kullananlar bilirler, insan bir süre sonra yolları nasıl geçtiğini ve oraya nasıl geldiğini hatırlayamaz. Benzeri durum İkinci Dünya Savaşı’nda görev sonrası dönüş yolundaki İngiliz pilotlarında da görülmüş. Yorgun pilotların sebepsiz yere uçaklarıyla yere çakılmaları üzerine yapılan araştırmalarda fiziken uyanık oldukları ama vücut fonksiyonlarına kumanda bakımından tam uyanık sayılamayacakları tespit edilmiştir.
‘insan ne kadar uyanık kalabilir’ sorusu ile ilgili, görüldüğü gibi net ve tatminkar bir cevap henüz bulunabilmiş değil. Bu arada ABD Savunma Bakanlığı karacı, denizci ve havacıları, hiçbir fonksiyonel eksiklik göstermeden uzun süre uyanık tutabilecek araştırma projeleri için bütçesinden para bile ayırmış.
Ozon Yağının Faydaları nedir egzema, kesikler, yanıklar ve güneş yanıkları, mantar enfeksiyonları, bacak ülserleri, yatak yaraları, hemoroidler, arı sokmaları, böcek ısırıkları, akne gibi cilt kaynaklı rahatsızlıklarda kullanılabilir. Ayrıca soğuk aldıysanız göğsünüze masaj da yapabilirsiniz.
Akne; Yüzünüzü yıkadıktan sonra sonra günde iki kere ozonlanmış jeli uygulayın. Ozonlanmış jel yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.
Sporcu Ayakları; Temiz ve kuru ayağınıza günde 2,3 kere uygulayın.Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar. Çürükler; Ozonlu jeli çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.
Kesikler, yaralar; Ozonlu jel her türlü cilt yarası ve sıyrık için birebirdir. Çünkü mükemmel bir antiseptiktir. Çok hafiftir kesinlikle acı yapmaz, günde iki kez uygulayabilirsiniz..
Kepek ve kafa derisi problemleri; Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozonlu jeli saç derisine uygulayın.Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.
Egzema; Günde 2 kez derinizdeki etkilenmiş bölgelere uygulayın. Lipodermic banyo için 1 çay kaşığı ozonlu jeli suya katın.
Pişik; Pişik olan yerlere uygulayın. Acıyı ve yanmayı durdurmaya, iyileştirme yardımcı olur. İyileşene kadar günde 2 yada 3 kez uygulayın. Bebeğinizin banyosuna birkaç damla ozonlu jel katmayı unutmayın.
Baş ağrısı; Ağrıyan bölgenize 1-2 damla ozonlanmış jel ile masaj yapın.
Hemoroidler; Tahriş, kaşıntı ve ağrıyı azaltmak için anal bölgeye ozonlanmış jeli uygulayın. İyileşene dek günde 2-3 kez tekrarlayın.
Sinek ısırıkları ve arı sokmaları; Ozonlanmış jeli etkilenmiş bölgeye ovarak uygulayın. Kaşıntıyı çabucak yok eder. Bir antiseptik gibi davranır. Acıyı azaltmaya ve iyileştirmeye yardım eder. Kas Ağrıları; Spazm, kramp ve ağrıları iyileştirmek için etkilenmiş bölgeye yavaşça masaj yapın. Ozonlanmış jel özellikle sırt ağrıları ve boyun ağrıları için birebirdir.
Tırnak mantarı; Tırnağı mümkün olduğu kadar kesin. Sonra ozonlu jelle ovun. Mantar oksijen olan yerde yaşayamaz,Günde iki kez uygulayın.
Ter ; Ozonlu jel , hafif, çok etkili bir deodorant olarak kullanılabilir. Hassas koltukaltı dokularını tahriş etmez.
Güneş yanıkları; Ozonlanmış yağ güneş yanıklarından hemen kurtulmanızı sağlar.Kabarmaları engeller.
Çatlak Dudaklar; Ozonlu jeli dudaklara uygulayın.Çabuk ve kesin sonuç.
Ozon Yağı nasıl Kullanılır Ozonlanmış yağı;pamukla yardımyalada sürebilirsiniz yada biraz elinize damlatarak uygulayabilirsiniz.. Ozonlanmış yağ masaj yoluyla uygulanabilir ve olumlu etkileri kısa sürede gözlenebilir.
Ozon 3 atomlu oksijen bileşiğidir. Vücudumuzda her organ ve hücrenin kendini yenilemesi açısından oksijene ihtiyacı vardır. Zeytinyağı sayesinde sıvı halde tüketilebilen ozon, vücudumuzda solunum ile alamadığımız yüklü miktarda oksijeni hücrelerimize ulaştırır. Bu sayede bir çok hastalığın tedavisinde ve kozmetik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları;
Akneler, sivilceler ve siyah noktalar Cilt lekeleri, güneş lekeleri ve sivilce izleri Kırışıklık, cilt yenileme Sedef, egzama, mantar Şeker hastalığı Herikobakteri, reflü ve ülser Romatizmal ağrılar Selülit ve bölgesel incelme
Cilt üzerindeki rahatsızlıklar için harici yolla sürülerek kullanılan ozon yağı, mide bağırsak ve şeker hastalığı gibi durumlarda ise içilerek kullanılabilir. Sadece zeytinyağı ve oksijenden elde edilmiş olması onu doğal ve zararsız kılmaktadır. Bu sebeple hamileler, emziren anneler ve hatta yeni doğmuş bebekler üzerinde dahi kullanılabilir.
Yetişkinlerde normal sistolik tansiyon 90-140 mmHg aralığındadır.Normal yetişkin diyastolik tansiyon ise 60-90 mmHg arasındadır.
Tansiyon değerleri yaşam boyu sabit değildir; doğumda daha düşüktür, yaşlandıkça aşamalı olarak yükselir.18/19 yaşlarındayken tansiyon,yetişkin seviyesine ulaşır.60 yaşından itibaren daha da yükselmesi gerekir.
Önemle hatırlanması gereken nokta, tansiyonun günden güne, hatta gün içinde saatten saate bile değişmekte olduğudur.Bu değişimler genelllikler doğal sınırlar içindedir ve sistolik tansiyonda gözlemlenir.Tansiyon sabah erken saatlerde daha düşük, gece geç saatlerde daha yüksektir.Egzersiz ve duygusal gerilim tansiyonu yükseltir.
– Şizofreni (İçe kapanıklık, gerçeklere kayıtsızlık ve şahsiyet ikileşmesi, zihin bölünmesi, içe yönelik düşünce yapısının yerleşmesi şeklinde beliren tablo)
– Mani (kişinin kendisini olağanüstü iyi hissettiği bir hastalık tablosu)
– Reflü (mide içeriğinin yemek borusuna kaçması ile oluşan göğüste yanma hissi)
– Koah (kronik obstrüktif akciğer hastalığı)
– Astım
– Apne (uykuda nefes durması)
– Beyin tümörleri (Dikkat edin lütfen her uykusuz olanda beyin tümörü vardır anlamına gelmiyor. Eğer tümör varsa bu sizde uykusuzluğa neden olabilir.)
sabah uyanamama problemi sabahları uyanabilmek için en etkin yöntem erken yatmaktır.Eğer erken yattığınız halde sabahları uyanmakta zorluk çekiyorsanız bunun başka nedenleri olabilir.
Sabahları zor uyanıyorsanız, ne kadar uyusanız da hep yorgunsanız, işinize konsantre olmakta güçlük çekiyorsanız bir kulak burun boğaz veya nöroloji uzmanına başvurmanızda fayda var.Çünkü Kronik yorgunluğa neden olan; ancak farkında olmadığımız kulak burun boğaz hastalıkları veya uyku hastalığı ile ilgili bir probleminiz olabilir.
Ozon yağı, cilt yenilenmesi ve genç görünüm için deri ve hücre canlandırılması sağlarken, sivilce lekeleri tedavisi içinde kullanıma uygundur.
Ozon yağı özellikle cilt hastalıklarında hem tedavi etme hızı hem de hiçbir yan etkisi olmamasından dolayı en çok tercih edilen üründür. Sağlıkla parlayan, bebeksi bir cilde sahip olmanız ozonlanmış yağ ile mümkün.
Yaşınıza ve boyunuza Göre uygun kilonuzun olması sağlınız açısından çok önemlidir. İdeal kilonuzdan ne fazla nede çok zayıf olmamalısınız. Ortasını tespit ederek ideal kilonuza gelmek sizin için en doğrusu olacaktır.
Fazla kilonun zararlarını hepimiz bilmekteyiz. kiloverme İse; Başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Ayrıca çok zayıf olmanın zararları nedir. Zayıf olmanında şişman olmaktan sağlık yönünden pek bir artısı bulunmuyor.
Japonya’da yapılan araştırma ise aynen bize bunu gösteriyor. Yapılan araştırmada zayıf kişilerin erken hayatlarını kaybettiği saptanmıştır. Yaşınıza uygun kilo hesaplamak için farklı yöntemler vardır. Onlardan biri şöyledir.
İdeal kilo hesaplama: Boyunuzu 150′den çıkarın. Bulduğunuz rakamı 4′e bölün. Buna 100 ekleyin. Şimdide en son bulduğunuz sayıyı boyunuzu cm cinsinden değeri olandan çıkarın. Elde edilen sayı ideal kilonuzdur. Kadınlarda bulunan sayıdan 1-2 kilo aşağısı daha düşük değeri alınır.
Örnek: Boyunuzu 186 cm olarak baz alırsak. Bundan 186-150=36′dır.36/4=9 olur. 100+9=109 bu sayıdanda boyumuzun ölçüsü olan 186yı çıkartıyoruz. 186-109=77dir. Boyu 186 olan kişinin ideal kilosunu hesapladık. 77 o kişinin boyuna ideal kilosudur.
20 ‘li yaşlardaki gençlerde ergenlikten kalma 1,2 kilo fazlalık görülebilir. Rejime başlamadan önce beden kitle endeksinizi hesaplatarak kilo vermeye ihtiyacınız olup olmadığını tesbit edin. Bu yaşlarda kilo vermek çok kolaydır metabolizma çok hızlı çalışmakta , daha çok enerji harcamaktadır. Bu yaşlarda yapılan diyetle beslenme alışkanlıklarınızı düzene sokabilir gelecekte daha ince ve sağlıklı olabilirsiniz. Çok çabuk ve sıkı rejim yaparsanız verdiğiniz kiloları tekrar almanız mümkündür. Sağlıklı ve düzenli beslenerek verdiğiniz kilolar yaşam boyu sizi rahatsız etmeyecektir.Eğer abur cubur alışkanlıklarınız varsa cips , cola , çikolata vb. şeyler yerine kuru meyveler , çiğ sebze salataları , meyveli yoğurt , domates , salatalık gibi yiyecekler atıştırabilirsiniz.
30 ‘lu yaşlar ; bu yaşlardaki insanlar kilo verme adına birçok bilgi birikimine sahiptir. İdeal kilolarını bilirler ve bu kilolarını korumayı başarırlar. Beslenme alışkanlıkları düzenlidir. Yine de fazla kilolarınız varsa ve günlük hayatınızda diyet uygulayamıyorsanız en azından kahvaltıya mutlaka zaman ayırın , öğle ve akşam yemeklerinizi hazırlarken önceden planlayın sağlıklı olmasına dikkat edin. Fazla yağların özellikle tereyağının ileriki yaşlarda kalp – damar hastalıklarına yol açtığını biliyoruz ancak yağı tamamen hayatımızdan çıkarmakta yanlıştır. Hiç yağ tüketmemek sinir hücrelerine zarar verir ve cildiniz ihtiyaç duyduğu yağ asitlerinden mahrum kalır. 40 ‘ lı yaşlar ; doğumlar fazla kiloların en büyük sebebidir. Bu yaşlarda yavaşlayan metabolizmadan dolayı vücut yağ yakmamaya başlar , iştahınızı kontrol etmeniz gerekmektedir. Osteoporoz ( kemik erimesi ) dan korunmak için süt , yoğurt tüketimine ağırlık verilmelidir. Spor yapamıyorsanız bile mutlaka yürüyüş yapın.
Cilt bakımına yeni bir bakış açısı getirmiş bu özel ürün; anti-akne özelliği ile cildin temiz ve taze bir görünüme kavuşmasına yardım eder. Yoğun oksijen moleküllerinin etkisi cilt lekelerine karşı savaşarak cildin yenilenmesine yardımcı olur. Özellikle yaz aylarında güneşe karşı hassas olan ciltlerin bakımı ve korunmasında yardımcı olur. Traş sonrası oluşabilen cilt tahrişlerinin azaltılmasına yardımcı olur. El ve tırnak bakımında destek ürünlerin başında gelir.
– Ph 5.5 ile cildin asit örtüsünü korur – Taze ve pürüzsüz bir cilde kavuşmanız için doğanın hediyelerinden biridir. – El ve tırnaklarınızın kusursuz görünmesine yardımcı olur. – Cildinize uyguladığınızda oksijen moleküllerinin rahatlatıcı etkisini hissedersiniz.
Sıcak su içmek, insana tokluk hissi verdiği için zayıflamaya yardımcı oluyor. Soğuk su ise tam aksine iştah açıp daha çok yemek yemeye yol açıyor.
Soğuk su içmek ve hatta soğuk suda yüzmek, karnı acıktırarak daha çok yemek yenilmesine neden oluyor. İngiltere’de, soğuk suda yüzen ve spor yaptıktan sonra soğuk su içen kişiler üzerinde deneyler yapıldı. Araştırma sonucunda, bu kişilerin soğuk suda yüzerken daha sıcak suda yüzenlere oranla az kalori yaktığı belirlendi. Ayrıca, araştırmacılara göre; terli içilen soğuk su da sıcak suya oranla daha çok karın acıktırıyor. Sıcak su içmenin ise kişileri tok tutup zayıflattığını belirten uzmanlar, ”Zayıflamak isteyenler, sıcak su içmeli. Sıcak su, bağırsakları daha hızlı çalıştırırken fazla yağları da yakıyor” diyor. Yemeklerden yarım saat önce içilen sıcak su iştahı azaltır ve kilo vermeyi hızlandırır.
Su içmenin faydalarını bilmeyen yoktur. Peki su içmekten daha faydalı bir şey yok mu? Var! sıcak su içmek…
Sıcak su mide yüzeyinde kanda direkt olarak emilen birkaç maddeden biri. Beden suyu diğer bileşenlerden ayırmak zorunda kalmaz. Çinliler, 40 yaşından sonra oda sıcaklığından daha soğuk olan hiçbir şeyin bedene alınmaması gerektiğine inanırlar. Çünkü normal yaşlanma fiziksel değişimler getirir.
Sıcak su vücudu nasıl etkiler?
Kan damarları daha az elastik olur ve içindeki birikim nedeni ile çapı küçülebilir, bu nedenle yüksek kan basıncı oluşabilir ve kan dolaşımı problemleri ortaya çıkabilir.
Sindirim sistemi de daha az elastik olur, kabızlığa yol açar. Çinliler soğuk içip yemenin içsel organları daha çok büzdüğüne, problemleri daha da kötüleştirdiğine inanır.
Yağlı bir tavayı soğuk suda yıkamaya çalışın. Yağlar donar ve yapışır. Ama aynı tavayı sıcak suda yıkarsanız, yağı çözer ve uzaklaştırır. Bedenimiz yağları içerir. Sıcak su sistemimizi temizler.
Sıcak su neden yararlı?
-Bedenin doğal serinletme sistemini çalıştırır. Bu kan dolaşımında artışa neden olur. -İç organları ve kaburga kafesinin etrafındakı kasları gevşetir, daha derin nefes almanızı sağlar. -Mide asidi etkilerini rahatlatir ve asit reflu semptomlarini rahatlatir. -Sulanmayı ve besinlerin emilimini artırarak sindirime yardımcı olur. -Kabızlığı giderir.
Alışveriş yaparken, araba kullanırken, ayakta dururken ciddi ölçüde kalori yakıldığını biliyor muydunuz? Kalori cetveli ile yaptığınız hareketlerde ne kadar kalorili yaktığınızı, yediğiniz yemeği eritebilmek için hangi hareketleri yapmanız gerektiğini belirleyebilirsiniz.
Bir kişinin ideal olması gereken kilosunu bulmak için çeşitli yollar ve hazırlanmış cetveller vardır sizlere bayanlara ve erkeklere özel hazırlanmış kilo ve boy tablosu sunuyoruz..Tablolara bakarak yaşınıza göre boy ve kilonuzu öğrenebilirsiniz..
Çok yürüyen ve topuklu ayakkabı giyen bayan ve erkeklerde sıkça görülür.
Daha çok kuru ciltlerin problemi olan çatlaklar, topuk ve ayak tabanında görülür Ayakları yıkadıktan sonra kurulamamak, yalınayak gezmek, küçük terlik giymek gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.
Cildi kuru olan kişiler, topuk çatlaklarına daha fazla eğilim gösterir. Özellikle topuktaki nasır şeklindeki kalınlaşmalar, yürümenin neden olduğu travma ile çatlayabilir. Deri altındaki yağ dokusu vücut ağırlığının altında kaldığında, ayak derisini yana doğru genişleterek çatlamaya neden olur. Soğuk ve nemli hava, deride kuruluğa neden olarak topuk çatlaklarına sebebiyet verir. Çatlak olsun veya olmasın, ayak tabanındaki kurumanın en sık sebeplerinden biri ise, ayaktaki mantar infeksiyonudur.
Topuklarda meydana gelen çatlaklar gerek sağlık açısından gerekse estetik açıdan hiç de hoş olmayan bir durumun oluşmasına sebep olur. Kimi zaman çok fazla kuru ve ağrılı da olabilen topuk çatlaması genellikle ileri yaşlardaki kişilerde ve işleri gereği sürekli ayakta durması gereken kişilerde görülür.
Ev yapımı çatlak topuk tedavisinde ihtiyacınız olan malzemeler; leğen, ılık su, vazelin, shea (Batı Afrika’da yetişen ve tohumundan yağ çıkarılan bir ağaç )yağı, zeytinyağı veya yoğun nemlendirici krem, sünger taşı, banyo tuzları veya yumuşak ayak temizleyici, ayak törpüsü, pamuklu çorap, havlu ve limon suyu, olgunlaşmış muz ve ezilmiş ananastır. Tabii bu saydığımız malzemelere sadece bir topuk bakımında ihtiyacınız olmayacak. Bu malzemeler ile farklı ayak bakımı ve çatlak topuk tedavisi yapabilirsiniz.
Leğeni ılık su ve sabun ile doldurun. Ayaklarınızı sabunlu karışıma sokun ve bu ıslatma işlemini minimum 20 dakika yapın. Bu esnada ayaklarınızı sünger taşı ile ovalamayın. Topuklarınızdaki çatlaklar yumuşadığı zaman ayaklarınızı sudan çıkarın.
Nazikçe ayaklarınızı ayak törpüsü veya sünger taşıyla ovalamaya başlayın. Ölü deriyi uzaklaştırana kadar topuklarınızı ovalamaya devam edin. Bu işlemi yaparken derinizi zedelememeye özen gösterin. İşlem bittiğinde bir havlu yardımıyla ayaklarınızı iyice kurulayın. Ancak şeker hastasıysanız veya mantarınız varsa tip bir ayak ve topuk bakımı yapmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Kullandığınız ayak törpüsünü iyice dezenfekte etmeyi de ihmal etmeyin.
Ayrıca Topuklarda çatlak bulunması durumunda dermatoloji uzmanına başvurulduğunda aşağıdaki tedaviler uygulanabilir:
– Çatlağa neden olabilecek etkenler araştırılmalı ve önlem alınmalıdır.Eğer mantar enfeksiyonu var ise tedavi edilmelidir. – Kalın derinin soyucu kremlerle inceltilmesi faydalı olur. -Uygun nemlendiriciler kullanılır. -Özellikle rahat ayakkabılar tercih edilmelidir. -Gerekirse koruyucu tabanlıklar kullanılmalıdır.
Topuk çatlakları en sık rastlanan ayak problemlerinden biridir. Genellikle çift taraflıdır. Özellikle bayanlar için kozmetik olarak rahatsızlık verirken, bazen de ağrı problemine neden olurlar.
Topuk Çatlakları için
*Vazelin, Gripin
Hazırlanışı
Bir kutu vazelinin içine 2 adet Gripin,in içindeki tozu katıp karıştırın. Yatmadan önce ayaklarınıza iyice sürün. Çorabınızı giyip yatın.Sonuç mükemmel.
Ayak topuğunda oluşan çatlaklardan kurtulmak için bitkisel tedaviler..En sık rastlanan ayak problemlerinden biri topuk çatlaklarıdır hem görüntü hem de oluşturduğu ağrı yüzünden rahatsızlık verir.
Bazı durumlarda topuk çatlaması bakterilerin kolayca girmesine sebep olup ayakta kızarıklık, şişlik, ağrı ile seyreden bakteri enfeksiyonu oluşturur.
Vazelinin içine yağları karıştırın. Akşam yatmadan topuklarınıza sürüp, biraz yağı emdikten sonra da çorabınızı giyip yatın.
Ahmet Maranki’den Ayak Topuk Kremi
* 1 fincan vazelin kremi
*5 adet dövülmüş aspirin
*Yarım limon
Tüm Malzemeleri iyice karıştırın. Yarım kova suyun içerisine deniz tuzu, koyup, ayaklarınızı yarım saat bu suyun içerisinde bekletin. Ayaklarınızı kuruladıktan sonra hazırladığınız karışımı ayağınıza sürün.
Halsizlik ve yorgunluk için bilmeniz gereken bazı hususlar vardır.öncelikle bu konuda gereken önlemleri almanız gerekmektedir.
Sabah soğuk su ile yüzü yıkamak, ilk iş saatlerinde bilgisayar ekranına fazla bakmamak, taze sıkılmış meyve suyu içmek ve işyerinde merdiven inip çıkmak da işe yarayabilir.
Kaliteli bir uyku kaç saattir
Yaşa ve insanın bünyesine göre uykunun süresi de değişir. Kaliteli ve sağlıklı bir uykunun ortalama süresi; 6-8 saat arasında değişmektedir.
Depresyondaki kişi uykuyu ters olarak algılar. Yedi-sekiz saat uyuduğu, uyku evrelerinden geçtiği halde sabah kalkınca kendini dinlenmemiş hisseder. Bu, büyük ölçüde depresyonun belirtisidir. Aşırı endişeli, aşırı gergin kişilerde de sabah yorgun kalkma görülür. Bir de beyinsel anlamda el kol hareketlerinin eşlik ettiği bir uyku biçimi vardır. Biz buna huzursuz uyumak diyoruz. Bu gibi kişilerde uykuda kasılmalar olur. Sonuçta uykunun kalitesi de bozulduğu için kişi sabah adale ağrısıyla uyanır.
Anne karnındaki bebeğin alyuvarları farklıdır. Bu alyuvarların içerdikleri hemoglobin çeşidi, fetal hemoglobindir. (HbF)Yenidoğan bebeğin, anne karnındaki alyuvarlardan farklı alyuvarlara ihtiyacı vardır. Onun için doğar doğmaz bebeğin kanındaki alyuvarlar hızla yıkılmaya başlar ve yerine yeni hemoglobin (HbA) içeren alyuvarlar yapılır. Ancak, yıkılan alyuvarlardan bol miktarda sarılık maddesi(biluribin) üretilir.
Normalde biluribin karaciğerde işlenerek vücuttan atılacak hale getirilir. Bu kadar fazla üretilen biluribin bebeğin karaciğer kapasitesini aşar ve bebeğin kanında ve dokularında birikmeye başlar ve fizyolojik sarılık ortaya çıkar.Kaynakwh Diğer yandan yenidoğan bebekte, kan yapım hızı anne karnındakine göre oldukça yavaştır. Doğumu izleyen ilk birkaç gün içinde hemoglobin ve alyuvar yapım hızı süratle düşer. Kan yapım hızının düşük, ve alyuvarların yaşam süresinin kısmen kısa oluşu sonucu yaklaşık ikinci ayda hemoglobin değerleri en düşük düzeye ulaşır. (ortalama % 11 gr) bundan sonra yapım hızı artarak üçüncü ayda tekrar yükselir. Çocuklarda yaşa göre normal ortalama kan değerleri:
Eğer diyabetli bir hastaysanız kısa süreli hedefler belirleyip bunlara ulaşarak uzun dönemde çok sağlıklı ve hatta diyabetli olmayan bir bireyden farksız uzunluk ve kalitede bir yaşam sürebilirsiniz. Kısa süreli hedefler genellikle kan şekerini ölçme üzerinde yoğunlaştırılmıştır ve buna evden kan şekerini ölçme adı verilir. Tüm diyabetli hastalar ister Tip 1 ister Tip 2 ister gebelik diyabeti olsun kan şekerlerini ölçerek uygulanan tedavinin uygunluğu ve yeterliliği konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar. İnsülin ve oral antidiyatik haplar kan şekerini oldukça etkin biçimde düşüren ilaçlardır. Evde kan şekeri ölçümü bu ilaçların sizin için doğru ilaçlar olup olmadığı ve dozlarının yeterli olup olmadığı konusunda çok değerli bilgiler verir. Kan şekeri ölçümü yemeklerden sonra kan şekerinin nasıl değişim gösterdiğini ve ayrıca egzersiz sırasında ve sonrasındaki oynamaları bize söyler. İlaç kullanan diyabetik hastalar ayrıca düşük kan şekeri açısından da risk altındadırlar. Evden kan şekeri ölçümü hipoglisemiler konusunda bizi uyarır bu nedenle hayat kurtarıcı bile olabilir. Herhangi bir ilaç kullanmayan sadece diyet ve egzersizle tedavi edilen hastalar (bunlar bazı Tip 2 diyabetik hastalar ve bazı gebelik diyabeti hastalarıdır) kan şekeri düşüklüğü açısından risk altında olmasalar da evden kan şekeri ölçümü yine de gereklidir. Çünkü ilaç tedavisine geçme gerekliliği en erken ve doğru biçimde evden kan şekeri ölçümü ile anlaşılabilir. Ayrıca şekerleri iyi giden bir diyabetlinin evden ölçüm yaparak iyi sonuçları görmesi de onun diyet ve egzersiz tedavisine uyumunu artıran çok önemli bir motivasyondur. Ayrıca evde şeker ölçümü diyabetli bir gebenin sağlıklı çocuk doğurmasını sağlayan en önemli ve vazgeçilmez bir metoddur.
Ne sıklıkla evde kan şekeri ölçümü yapılmalıdır? Bu sorunun yanıtı size ve sizi izleyen sağlık ekibinin kararına bağlıdır. Tip 1 diyabetik hastalarda kan şekeri düzeyleri gün içinde önemli oynamalar gösterme eğilimindedir. Bu nedenle Tip 1 diyabetik hastalar günde 4 kez ölçüm yapıp insülin dozu ve yemek planlarını bir önceki ölçüm sonuçlarına göre yapmalıdırlar. Eğer normale çok yakın kan şekeri düzeylerini hedefliyorsanız günde 4 ve hatta 5 kez ölçüm yapmalısınız. Ölçüm saatleri her yemekten önce yatma saati ve en azından bazı günler gece yarısı (sabaha karşı 3.00) olmalıdır. Çalışmalar günlük kan şekeri ölçüm sayısı arttıkça kan şekeri kontrolünün iyileştiğini ve günlük ölçüm sayısı 4’ün altına indiğinde de kötüleştiğini göstermiştir.
Tip 2 diyabetik hastalarda gün içindeki kan şekeri oynamaları daha azdır bu nedenle Tip 2 diyabetiklerin Tip 1 diyabetikler kadar sık kan şekeri ölçümü yapmaları genellikle gerekmez. Ayrıca hap kullanan Tip 2 diyabetiklerin de insülin kullanan Tip 2 diyabetikler kadar sık kan şekerlerini ölçmeleri gerekli değildir. Bu hastalarda sık ölçüm yeni bir tedaviye geçildiğinde, doz ayarlaması yapıldığında ve yaşam biçiminde önemli bir değişiklik olduğunda yapılmalıdır. Bu durumlarda günde en az iki kez ölçüm yapmak gereklidir. (Kahvaltıdan önce ve akşam yemeğinden önce veya yatma zamanı). Bunların kaydedilmesi sizin ve sizi izleyen sağlık ekibinin sizinle ilgili doğru kararlar vermesine yardımcı olacaktır. Kan şekerleri istenen düzeye geldiğinde günde bir veya bazen iki ölçüm yeterli olacaktır. Eğer hap veya insülin kullanmayan bir Tip 2 diyabetli iseniz ve kan şekeriniz kontrol altındaysa günde bir kez veya haftada 3-4 kez ölçüm yapabilirsiniz. Ayrıca örneğin her zamankinden daha ağır bir yemek veya ekstra-egzersiz gibi durumlarda da ölçüm yapılmalıdır.
Bunun dışında ölçüm sıklığı elbette parmağınızı ne sıklıkta delmek istediğiniz, iş yaşamınızda zamanınızın ne ölçüde elverdiği ve maddi durumunuz gibi tıbbi olmayan faktörlere de bağlıdır. Elbette ki her ölçümün size zaman ve para olarak bir maliyeti vardır. Bazen kendinizi iyi hissetmeyebilir ve bunun nedeni hakkında size fikir verebilir. Örneğin 5 km’lik bir koşudan sonra terli olabilir ve titreme hissedebilirsiniz. Bu basitçe yorgunluktan olabileceği gibi kan şekeri düşmesinden de kaynaklanabilir. Eğer kan şekeri ölçümü yapmazsanız şekeriniz yüksek olduğu halde karbonhidrat alabilir ve şekerinizin daha da yükselmesine sebep olabilirsiniz. Pek çok diyabetli hasta kan şekerleri düşük veya yüksekken bunu farkettiğini ve bu yüzden herhangi bir şey hissetmedikleri zaman ölçüm yapmanın gereksiz olduğu iddia ederler. Bunu asla yapmayın ve kan şekeri konusunda hislerinize kesinlikle güvenmeyin, mutlaka ölçüm yapın.
Check Up Nedir : Check Up, bir başka adıyla “kişisel sağlık taraması” olası hastalıkları erken dönemde tespit ederek, önlem almayı ve böylece kişinin sağlıklı kalması amaçlanır. “Kişisel sağlık taraması”; belirgin bir şikayeti olmasa da insanlarda gizliden gizliye oluşmaya başlayan rahatsızlıkların, henüz erken aşamadayken saptanması amacıyla yapılan muayene ve tetkiklerdir.
Check Up Neden Gereklidir : Modern tıp hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasını sağlamayı amaçlar. Çünkü hastalık ortaya çıktıktan sonra hem tedavisi çok daha pahalıdır hem de sağlık artık bir kez bozulmuş olur. İşte bu nedenle, hiç şikayeti olmasa da her insanın belirli periyotlarla doktora başvurarak genel sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Bu periyotlar yaşa ve kişinin genel durumuna göre değişebilir.
Çağımızın hastalıları olan koroner arter hastalıkları, kanser, hipertansiyon ve pek çok diğer hastalıkta erken ve doğru tanı, hem yaşam süresi, hem de kalitesi açısından son derece büyük önem taşır.Ayrıca hiçbir belirti vermeden ve hastada hiçbir şikayete neden olmadan yıllarca sinsice seyreden, öte yandan beyin, kalp, böbrekler gibi hayati organlara da zarar veren hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet gibi hastalıklarda da yine erken teşhisin ve düzenli tedavinin önemi büyüktür. Önemsiz olduğunu düşündüğünüz bir belirti bile çok önemli bir hastalığın habercisi olabilir.
Teknoloji ve bilgi patlamasının baş döndürücü hızla geliştiği bir çağda yaşıyoruz. Bu hızlı teknolojik gelişmelerin önemli bir bölümü tıbbi teşhis alanında görülmektedir. Örneğin; basit bir kan tahlili ile kalp hastalığı açısından risk taşıdığımızı tespit edebiliyoruz. Önemli olan, teknolojinin bize sunmuş olduğu bu güzelliklerden hastalık hali oluşmadan faydalanmaktır. Check-up erken teşhis için ilk ve önemli bir adımdır. Hastalık oluştuktan sonra yapılan tahliller check-up demek değildir. Çünkü geç kalınmış ve hastalık hali oluşmuştur.
Check-Up sayesinde iç organlarda bir takım bulguların saptanması ile kişinin öneri yoluyla, bazı yaşamsal alışkanlıklarını (sigara, alkol tüketimi, hatalı beslenme tarzı, düzenli egzersiz…) değiştirmesi sağlanabilir. Böylece, ileride oluşabilecek hastalıkların önüne geçilebildiği gibi, başlangıç aşamasındaki rahatsızlıkların da ilerlemesi engellenebilir.
Bu tür hastalıkların arasında; gizli şeker, kolesterol, kroner kalp hastalıkları, alkol ve Hepatit B’ye bağlı karaciğer hastalığı, meme – rahim – kalın bağırsak gibi sık görülen bazı kanser türleri, kansızlık ve kemik erimesi sayılabilir
Yapılacak check-up’la birçok hastalık taranabilir ve şüphe edilebilecek bulgularla karşılaşılabilir. Ayrıca kişilerin şikayetlerine göre araştırma değişik alanlarda derinleştirilebilir.
Erken teşhisle bulaşıcı hastalıkların özellikle aile içi yayılması önlenir, tedavi masrafları büyük oranlarda azaltılır, kanser gibi ileri evrelerde tedavisi mümkün olmayan hastalıklar tedavi edilir .
Doktora gitmek için hastalanmayı beklemeyin.Unutmayın ki bir çok hastalığın tedavisi ancak erken tanı ile mümkündür. Sağlığınız için yılda bir kez check-up yaptırarak erken tanı ve tedavi fırsatını kaçırmayın.
Check up’la Kanser Önlenebilir mi?
Bazı kanserler, belirtileri ortaya çıkmadan doğru bir tarama ile saptanabilirler. Hiçbir şikayeti veya belirtisi olmayan insanlarda yapılan kanser taraması sayesinde, bazı kanserlerin öncüsü olan yapılar vücuttan çıkarılıp, kanser oluşumu engellenebilmektedir.
Bazı kanser türleri zamanında yakalanıp tamamen iyileştirilebildiği gibi, erken safhalarda yakalanan kanserlerin tedavisi daha başarılı olmaktadır. Check-up ile yeni gelişmekte olan kanserlerin %50’si önlenmekte veya erken safhalarda yakalanabilmektedir.
Tüm bilimsel çalışmalar, erken teşhisin hayat süresini uzattığını kesinlikle ortaya koymaktadır. Birçok hekim erken teşhis metodları sayesinde her yıl binlerce hayat kurtardıklarını bilmenin mutluluğunu yaşarken, daha birçok kurtarılabilecek hayat olduğunun da bilincindedirler.
Tam Kapsamlı Check Up İçeriği
TSH: Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan hormon testidir.
KANSER TARAMASI CEA : Kanser erken teşhisi ve kist taraması için kullanılan özel kan tahlilidir.
KANSER TARAMASI CEA-125 (Bayanlar için): Rahim ve yumurtalık kanseri saptanmasında kullanılır.
DEMİR: Her türlü anemi, demir eksikliği, talasemi, sideroblastik anemi ve demir zehirlenmesi değerlendirmesidir.
SODYUM POTASYUM KLORÜR: Kronik, uzun süren yorgunluk ve halsizliğin sebeplerini sorgulayan testler bütünüdür.
KAN KALSİYUMU ÖLÇÜM TESTİ: Kemik metabolizması hakkında bilgi edinilmesini sağlayan testtir.
ROMATİZMA: ASO-CRP-RF testleri sonucu romatizmal hastalıkların taranmasıdır.
EKG ( Elektrokardiografi ): Kalp atım düzensizliklerinin ve kalp krizi riskinin saptanmasında kullanılan yöntemdir.
AKCİĞER FİLMİ: Akciğer hastalıklarını tespit etmek için kullanılan ön tarama yöntemidir.
EK GRAFİ: İsteğiniz doğrultusunda boyun, bel ya da diz bölgelerinden birisi için röntgen çektirebilirsiniz.
DETAYLI İDRAR TAHLİLİ: İdrar analizinde görülen değişimler, böbrek hastalıklarının tanı ve izlenmesinde idrar yolu enfeksiyonlarının ve bazı kötü huylu hastalıkların saptanmasında yardımcı olur.
18 PARAMETRE KAN SAYIMI: Kan düşüklüğü, lösemi, çeşitli enfeksiyonlara karşı vücudun reaksiyonunun ölçülmesi, kan hastalıklarının tanısı ve kan hücrelerinin özelliklerinin değerlendirilmesidir.
SEDİMENTASYON: Enfeksiyon ve iltihabi hastalıkların göstergesidir.
TOTAL KOLESTEROL, HDL, LDL: Koroner kalp hastalıklarının risk ve değerlendirilmesi için kan değerlerinin ve birbirleri ile olan ilişkilerinin ve kandaki yağ oranının incelenmesidir.
VLDL KOLESTEROL: Çok düşük yoğunluklu yağ miktarının ölçümü.
TRİGLİSERİD: Hayat tarzı ile vücudun uyumunu gösteren testlerden biridir.
AÇLIK KAN ŞEKERİ: Şeker hastalığının tanısı ve ya tedavisinin izlenmesi için yapılır.
SARILIK TAHLİLİ ( Hbs Ag Anti Hbs, Anti Hcv ): Hepatit B ve Hepatit C olarak adlandırılan ve karaciğerde ciddi hasara neden olan virüsün tanımlanması amacıyla yapılır. Virüsün ve buna karşı oluşan antikorların taranması için kullanılır.
KARACİĞER TETKİKİ ( SGOT, SGPT, GAMA GT, LDH): Karaciğer hücre yıkımının göstergesi olan testtir. Karaciğer iltihaplarının ve ya karaciğeri ilgilendiren hastalıkların tespitinde kullanılır.
TÜM BATIN ULTRASONU: Karaciğer, dalak, pankreas, safrakesesi, safra yolları, prostat, böbrek, bayanlarda rahim ve yumurtalık hakkında ayrıntılı bilgi ve bulgular yönünde değerlendirilir.
TROİD ULTRASONU: Guatr taramasıdır.
PSA TESTİ: 40 yaş üzeri erkeklerde prostat kanser taraması testidir.
MEME ULTRASONU: Bayanlarda meme kanseri ve kist taramasıdır.
SİSTEMATİK KONSULTASYON: Sonuçların uzman doktorlar tarafından değerlendirilmesidir.