Kazancı Bedih lakabıyla tanınan Bedih Yoluk 1929 yılında Şanlıurfanın Siverekli Mahallesinde doğdu. Babası Dalyanlardan Culhacı (Dokumacı) Halil, annesi Şatıroğullarından Zemzemdir. Evli olup, Halil, Mehmet, Şükran, Naci, Remziye, Nihat ve Müzeyyen isimlerinde 7 çocuk babasıdır. Asıl mesleği kazancılıktır. Bu nedenle kendisine Kazancı Bedih denilmektedir. Herkes kendisini bu lakapla tanır. Kazancı olarak ilk ustası Hasan Diyar’dır ve uzun zaman bu ustanın yanında çalışmıştır.
Daha sonra Aziz ve Kadir Ucar ustaların yanında kazancılık yapmıştır. 1949 yılında askere gitmiş, Bingölde, ve Elazığ’da Bando Bölüğünde askerliğini tamamlamıştır. Bilahare belediyeye girmiş ve 26 yıl çalıştıktan sonra 1986 yılında emekli olmuştur. Emekli olduktan sonra Hacca gitmiştir. Boş gezmemek ve günlük nevalesini çıkarmak için Eski Hal pazarı civarında demlik ve cezve tamiriyle ilgili küçük bir dükkan açmış halen bu işi yapmaktadır. Ayrıca bir mevlüt grubuyla birlikte mevlütlere gidip ilahi ve gazel okumaktadır.
Şanlıurfanın yetiştirmiş olduğu en ünlü gazelhanlardan biridir. Fuzuli, Nabi, Nezihe, Furugi, Abdi gibi çeşitli şairlerin gazellerini Şanlıurfa makam geleneğine uygun olarak, davudi ve etkileyici sesiyle okur. Bir güfteyi farklı makamlarda icra edebilme meziyetine sahiptir. Ud, tambur ve cümbüş çalmasını fevkalade iyi bilir.
Nezih meclislerin sayılan sevilen ve takdir edilen kişilerin başında gelir. Gazelin yanında çok güzel meye, hoyrat ve türkü de okumaktadır. Çok güzel okuması nedeniyle, gazelin sevilmesinde ve gazel okuma geleneğinin yaygınlaşmasında çok büyük hizmetleri olmuştur. Eserleri kendine has bir tavırla okur. Çok bilinen bir maya kazancı Bedihin okuyuşuyla bambaşka bir havaya dönüşür. Ses tonu gazel okumaya çok elverişlidir. Sesi çok etkileyicidir ve sesini iyi kullanır.
İbrahim Tatlıses, Selahattin Alpay gibi birçok ünlü sanatçı da dahil olmak üzere kendisinden sonra yetişen bir çok eses sanatçısı gazel okurken Kazancı Bedihi taklit ederek onun tavrında okumaya çalışırlar.
Kazancı Bedih gazelleri çok güzel okuduğundan dolayı kendisine Pir denilmektedir.
1996 yılında yapımcı Mine VARGIN, yönetmen Yavuz TUĞRUL, aktör Şener ŞENin başrolünü oynadığı EŞKİYA filminin bir sahnesinde sıra gecesine yer verildi, Eski bir avlulu ev ve KAZANCI Bedih (Yoluk) in bir gazel okuması istenmiş. Urfanın etrafı dumanlı dağlar türküsü ve ardından da dillere düşen güzel bir gazel, Gazel Şanlıurfalı şair mirine hocanındır, Mahlası Lütfüdür.
Hicaz makamında okunan gazel şöyledir.
Nice bu hasreti dildar ile giryan olayım
Yanayım aşkın ile büryan olayım
Görmedim gül yüzünü âhü fiğan etmedeyim
Akıdıp göz yaşımı dert ile nalan olayım
Kapladı bu nârı firkat cismi ğem âludemi
Korkarım heşre keder böylece suzan olayı
Sevdiğim rağmet yeter incitme artık kalbim
Gerilerdesin yusufu asa bendi zindan olayım
Lütfüyüm bülbül gibi gülşende feryat edlerim
Vusleti yâr ile ancak şâdi ğendan olayım
Şanlıurfaya özgü gazel okuma geleneğinin son temsilcisidir.
Son yıllarda birkaç kaseti ve CDsi çıkmıştır.
Kazancı Bedih ve eşi, 20 Ocak 2004 günü Şanlıurfa’daki evinde uyurken katalitik sobadan sızan gazdan zehirlenerek öldü.
Bedih Yoluk ve eşi için Hasanpaşa Camiinde cenaze töreni düzenlendi. Törene, Vali Şükrü Kocatepe, Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan, Emniyet Müdürü Kutlay Çelik ile sanatçılar Mahsun Kırmızıgül, Mahmut Tuncer ve Sellahattin Alpayın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
MÜZİK YAŞANTISI
Müzikle ilgisi küçük yaşlarda başlayan Kazancı Bedih ailenin tek çocuğu olduğundan babasının ısrarıyla 14 yaşında evlendi gençlik yıllarında babası onu beraberinde Mecbelbahıra götürdü. Mecbilbahır Balıklıgöl’den çıkan suyun bir kanalla Hasan Paşa camiine geçtiği yerde ağaların ve yeşilliğin olduğu bir yerdi. Orayı çay bahçesi olarak çalıştıran kişi müziğe çok meraklı idi. Oraya kurduğu gramofondan müşterilerine günün en sevilen sanat müziği parçalarını, Hafız Burhan, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla gibi ünlü sanatçıları dinletirdi. Yine zaman zaman Mukim Tahir gibi o devrin ünlü sanatçıları dinlenmeye oraya gelir, zaman zamanda okurlardı. Akşam serinliğinde çaylarını ve nargilelerini içmek, müzik dinlemek için Mecbelbahıra giderlerdi. Kazancı Bedihte babasıyla Mecbelbahıra gider, gramofondan ünlü sesleri ve ustalarının sohbetlerini dinlerdi.
Müziğe olan merakı bu şekilde gelişti ve cümbüş çalmaya merak sardı. Hafız Ahmet, Hafız Culha, Hafız Dellek Mahmut ve Şükrü Hafızı çeşitli müzik meclislerinde dinledi. Bir kısmı ile müzik meclislerine katıldı.
Şanlıurfada eskiden müzik gruplarına Takım denirdi ve bir tere çağrıldığında herkes takımı ile giderdi. Kazancı Bedihin de Mehmet Çelik, Ali Kanun, Hasan Diyar, Necip Şıbe, Çırçır Mahe, Şıhmüslüm Görgün, Nacar Celal, Mustafa Usta takım arkadaşlarıydı. Daha sonra tenekeci Mahmut, Aziz Çekirge, Gacı İmam Kayıs, Cuan Mahe ile çeşitli müzik meclislerine katıldı. Bunların dışında Seyfettin Sucu, demir İzzet, Mahmut Coşkunses, İbrahim Tatlıses, Kadir Sema gibi birçok ses sanatçısı ile müzik meclislerinde bulunmuştur.
Hiç plak yapmadı. Kasnak teyibin Şanlıurfaya gelişinden sonra bant yapma meraklılarının aranan kişisi oldu ve yüzlerce mahalli banta herhangi bir ücret almadan gazel, maya ve türkü okudu.
Kazancı Bedih, müzik meclislerinde birçok şairin gazelini kendi tavrına göre çeşitli makamlarda okur. Makamları ve makamlarındaki geçkileri çok iyi bilir.
Sık sık okuduğu gazelleri şöyle sıralayabiliriz. Nezihe Hanımdan Gümrahlarını goncayı zibaya değişmem, Sabret gönül eyyamı yare de kalmaz, Kuddusden, Aldanma gönül devleti ikbale güvenme, Abdi Efendiden Hüsnün senin ey dilber nadide kamer mi, Nice bir narı aşkınla ciğer yansın kebap olsun. Fuzuliden Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir, Nabiden Sakın terk-i edepten kuy-umah-bubu hudadır bu, Baba Kaniden Gamı Aşkın-la ahvalim perişan oldu gettikçe Ruhiden Nice bir dağdağa ile berbad olalım, Muharrem hocadan “Karadan ağa dönüp dest-i dilara okuruz ve daha bir çok şairin gazellerini okumaktadır.
Okur yazar olmadığı için önceleri gazelleri dinleme yoluyla ezberleyen ama uzun gazelleri bu şekilde öğrenmek zor olduğu için gece mektebine giden Kazancı Bedih, pek iyi olmasa da şimdi okuyabiliyor, meramını anlatabilecek kadar da yazabiliyor.
Sesi pes ve kendine has güzelliktedir, bu nedenle gazelleri ve mayaları o kadar güzel okur ki dinleyen onun sesinin tonunu ve okuma tarzını unutamaz.
Uzun havaları ve türküleri kendi tavrında okur. Bazen sanat müziğinden bir şarkısı kendi üslubunda, değişik bir yorumla uzun hava gibi okur. Buna örnek olarak Kara gözlüm efkarlanma gül gayri adıl rast makamındaki şarkıyı gösterebiliriz. Bu şarkıyı başka makamda uzun hava olarak bir çok meclislerde okumuş ve dinleyenlerin beğenisini kazanmıştır. Bundan başka Yeşil kurbağalar Eminem, Atıma verdiler sarı samanı, Neyleyim de Karamanın elini, Kara göz gibi uzun havaları kendi uslubuyla çok güzel şekilde okumaktadır.
Yüzlerce mahalli kasetin yanında İstanbulda doldurulan kasetlerde de gazel, maya ve türkü okumuştur. Urfa gecelik isimli kasetler dizisinde okuduğu gazeller yurt çapında çok beğenilmiştir.
Kazancı Bedih, radyo ve TV programlarına da katılmıştır. İbrahim Tatlısesin hazırladığı İbo Show daki programı, Selahattin Alpayla yaptığı program ve Ali Bozkurtun hazırladığı Bizim Eller programları bunlardan birkaçıdır..
Bugün gazel okuyan bir çok kişiyi yetiştirmiştir. Birçok kişi de mahalli bantlarını dinleyerek ondan faydalanmıştır ve onun tavrında söylemeye çalışmıştır. Yetiştirdiği kişilerden biri de oğlu Naci Yoluktur. Oğlu da kendisi gibi ud çalıp, gazel okuyarak gazel okuma geleneğini sürdürmektedir. Sesi ve okuma tavrı babasına çok benzemektedir.
Şanlıurfa Halk Müziğinin Önemli Diğer Kaynak Kişileri
AHMET ALAYBEYİ
1935 yılında Urfada doğdu. Babasının ismi Celal, annesinin ismi Hayriyedir. Bir devlet kurumunda muhasebecilikten emekli oldu. Babası ve ağabeyi müziğe meraklıydı, kendisi de ailesindeki müzik ortamında yetişti. Gençlik yıllarında Tenekeci Mahmuttan istifade ederek müzik bilgisini ilerletti. Urfada çeşitli dönemlerde üç musıki cemiyetinde çeşitli çalışmalarda bulundu. Talebeler yetiştirdi. Makamları ve Urfa makam geleneğini çok iyi bilmektedir. Urfa tavrında bağlama çalar. Derlediği türküleri TRT repertuarına alınmıştır. 1976 yılında MİFADın Şanlıurfada yaptığı ve 340 adet türkü ile uzun havanın derlendiği çalışmada kaynak kişi olarak, diğer kaynak kişilerle birlikte kendisinden de istifade edildi.
AHMET UZUNGÖL (Ahmet Hafız)
1930 yılında Urfada doğmuş ve 1992 yılında vefat etmiştir. Babasının adı Bozan, annesinin adı Eminedir. Evli ve altı çocuk babası idi. Müzik merakı, küçük yaşlarında başlamış ve meşhur ustaları dinleyerek makamları öğrenmiştir. Daha sonra Şanlıurfanın ünlü müzik ustalarıyla fasıllara katılmış; okuduğu gazel ve hoyratlarla Şanlıurfalıların gönlünde taht kurmuştur. Birçok mahalli kasette okuduğu gazellerle, gazel okuma geleneğini devam ettirmiş ve gazeli sevdirmiştir. Kasetlerde okuduğu gazeller, dinleyenlerin çok takdirini kazanmış ve halen sevilerek dinlenmektedir. Urfada çifte denen ilâhileri de çok güzel okumuş ve Urfada bu konuda yapılan derlemelerde kaynak kişi olarak kendisinden faydalanılmıştır.
BAKIR YURTSEVER (Bekçi Bakır)
1909 yılında Urfada doğmuş ve 1985 yılında Şanlıurfada vefat etmiştir. Musıkiye küçük yaşlarda başlamıştır. Ustası Pehelin Ahmet Hafızdan makamları öğrenmiştir. Hacı, Nuri Hafızdan da mevlüt okumasını öğrenmiştir. 30 sene kadar mevlüthanlık yapmıştır. Bekçilik yaptığı için kendisine Bekçi Bakır denilmiştir. Muzaffer Sarısözenin hazırladığı Yurttan Sesler programına zaman zaman çağrılmıştır. Ayrıca radyoda çeşitli Şanlıurfa programlarına katılmıştır. TRT repertuarında derlemeleri yer almaktadır. Birçok plak yapmıştır.
CEMİL CANKAT
1913 yılında Şanlıurfada doğmuş 1976 yılında Şanlıurfada vefat etmiştir. Babası Onbaşı Mehmet, annesinin adı Ayşedir. Evli olup 3 çocuğu vardır. Esas mesleği şoförlüktür. 19 yaşında Pencereden kar geliyor adlı ilk plağını doldurur. Okuduğu plak çok sevilince, plaklar birbiri ardına gelir ve 300 civarında plak yapar. Ünü yurt sınırlarını aşmıştır. Bilhassa Arap ülkelerinde sevilerek dinlenmiştir. Halep, Şam ve Kahirede konserler vermiştir. Ses sanatçılığının yanında aynı zamanda da bestekârdır. Plağa okuduğu eserlerin çoğunu kendisi bestelemiştir. Birçok filmde başrol ve yardımcı rollerde oynamıştır.plaklara okuduğu eserlerden bazıları TRT repertuarına alınmıştır.
HALİL UZUNGÖL (Halil Hafız)
1928 yılında Şanlıurfada doğmuş, 1992 yılında vefat etmiştir. Evli ve 6 çocuk babası idi. Çeşitli camilerde müezzinlik ve imamlık yapmıştır. Babası meşhur gazelhanlardan Bozan Emmidir. Şanlıurfanın son yıllarda yetiştirmiş olduğu en güzel ses, en güzel tavıra sahip kişilerden biridir. Sesi çok temiz, parlak, etkileyici ve yüksektir. Usta bir mevlüthan, gazelhan ve hoyrat okuyucusudur. İlk hafızlık derslerini kurra Mehmet Hafızdan, makam derslerini de Hacı Nuri Hafızdan almıştır. İyi bir edebiyatçı olup gazeller yazmıştır. Farsçayı da bilirdi. Ramazanda, bayramda ve yağmur dualarında okuduğu dualar dinleyenleri ağlatırdı.
HAMZA ŞENSES
1904 yılında Şanlıurfada doğmuştur. Tanburacıoğullarındandır. Ses sanatkârı ve bestekârıdır. Müziğe üç telli saz çalarak başlamış, bilahare tanbura ve cünbüş çalmasını öğrenmiştir. Sesi çok dik, temiz ve etkileyicidir. Mukim Tahirle aynı dönemlerde yaşamıştır. Şanlıurfada Halkevi Sahnesinde ve Aynzelha gazinolarında programlar yapmıştır. Bir müddet de İstanbul sahnelerinde çalışmıştır. Çok temiz giyinen ve modern görünüşlü bir kişiydi. Kışlalar doldu bugün, Aşkın ne derin yaralar açtı ciğerimde, Ne hoş olur mahpushâne havası, Kız adın Fatma güzel, Nazmiyem gel beni yakma, Adanalı esmer olur can yakar, Duman duman olmuş karşıki dağlar Taş plağa okuduğu eserleridir.
MAHMUT GÜZELGÖZ (Tenekeci Mahmut)
1919 yılında Şanlıurfada doğmuş ve 1988 yılında vefat etmiştir. Babasının adı İbrahim, annesi İslimdir. Esas mesleği tenekeciliktir. Kütüphâne memurluğundan emekli olmuştur. Şanlıurfanın folklor tarihinde en büyük müzisyen ve kaynak kişilerden biridir. Devrin en büyük ustalarından istifade etmiştir. Şanlıurfa repertuarında icra edilen türküleri, hoyratları, gazelleri bilir ve makam esasına göre eksiksiz okurdu. Şanlıurfa ile ilgili; hikâye, masal, mani, gazel, atasözleri ve benzeri folklorik bilgilerin hemen hemen hepsinde söz sahibi idi. Büyük bir halkbilimcisi ve müzik üstadı idi. Şanlıurfa adına birçok türküyü TRT repertuarına kazandırmıştır. Ayrıca MİFAD tarafından Şanlıurfada yapılan derleme çalışmalarında kendisinden kaynak kişi olarak faydalanılmıştır.
MEHMET ATAÇ (Aliçine Mehmet)
1931 yılında Şanlıurfada doğmuş ve 1994 yılında vefat etmiştir. Babasının ismi Reşittir. Evli ve 4 çocuk babası idi. Cünbüş ve ud çalar. Ustası Mukim Tahirdir. Müzik toplantılarında edindiği bilgileriyle içinden gelen duyguları bestelere döküp sevilen eserler yaptı. Yaptığı eserler birçok sanatçı tarafından kasetlere ve plaklara okundu. Derbederim yoktur yuvam, Felek hançerini almış eline sevilen eserlerindendir.
ŞÜKRÜ ÇADIRCI (Şükrü Hafız)
1917 yılında Şanlıurfada doğmuş ve 1993 yılında vefat etmiştir. Türk Halk Müziği ve Sanat Müziği dalında 70 civarında eseri vardır. Şanlıurfanın yetiştirmiş olduğu en ünlü bestekârlarından biridir. İki yaşında iken gözlerini kaybetmiştir. Devrin birçok ustalarından faydalanmıştır. Devrin birçok klasik ve halk türküleri sanatçıları eserlerini severek icra etmiştir. 1938 yılında Şanlıurfaya derleme yapmaya gelen Muzaffer Sarısözen, kendisinden Küstürdün barışamam, Bülbüller düğün eyler, Seherde girdim bağa adlı türküleri derlemiştir. TRT repertuarında eserleri bulunmaktadır.
TAHİR OTURAN (Mukim Tahir)
1900 yılında Şanlıurfada doğmuş ve 1945 yılında Zonguldakın Yenice ilçesinde vefat etmiştir. Babası Mukimlerden Hacı Abdurrahmandır. Ailece sevilen ve sözleri geçen varlıklı bir aileye mensuptur. Küçük yaşlarda bolluk içinde yetişti, ömrünün son döneminde yoksul düştü. Okuduğu gazel, hoyrat ve türkülerinde Urfa şivesini en mükemmel bir şekilde kullandı. Bağlamayı ve darbukayı çok iyi çalardı. 1938 yılında Muzaffer Sarısözen, Şanlıurfada yaptığı derleme çalışmalarında, kendisinden kaynak kişi olarak istifade etmiştir. 1944 yılında 35 kişilik bir ekiple Türkiyede konser turnesine çıkmıştır. Taşplağa okuduğu eserleri; Ayağında kundura, Kapıyı çalan kimdir, Elleri pambıh, Kırmızı kurdele, Hüsnün senin ey dilber nadide kamer midir.
YUSUF BİLGİN
1920 yılında Şanlıurfada doğdu. Babasının adı Halil, annesinin adı ise Zemzemdir. Esas mesleği helvacılıktır. Şanlıurfa makam geleneğini bilir. İlahi ve gazel okumada ustadır. Arûz vezniyle yazdığı şiirleri vardır. Keskin bir zekâya sahip olup yüzlerce beyit gazeli eksiksiz olarak ezbere bilir. Çok geniş bir ilâhi repertuarı vardır. Şanlıurfanın ünlü ustaları Mukim Tahir, Kıde Hafız, Ahmet Hoca, Dede Osman ve Tenekeci Mahmutla birlikte birçok meclislerde bulunmuştur. Kültür Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurum ve araştırmacı kendisinden kaynak kişi olarak istifade etmiş ve kendisinden Şanlıurfada okunan ilâhiler derlenmiştir.
YUSUF KUŞÇUOĞLU
1911 yılında Şanlıurfada doğdu. 1989 yılında vefat etti. Babasının adı Reşat, annesinin adı ise İsmettir. Evli 8 erkek, 7 kız olmak üzere 15 çocuk babasıdır. Maddi yönden varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Buğday Pazarında zahirecilik yapmaktaydı. Daha sonra Ankaraya yerleşerek kuşçuluk yaptı. Gençlik yıllarında müziğe olan merakından dolayı Mukim Tahir gibi devrin müzik ustalarının meclislerine katılarak onlarla birlikte okudu. Hafızası çok kuvvetliydi; bir defa duyduğu eseri hafızasına kaydederdi. Repertuarında çok sayıda şarkı, türkü ve gazel bulunmaktaydı. Küçük hanım bere giymiş başına türküsü gibi birçok türkü, kaynak kişi olarak kendisinden derlenmiştir.
DAMBURACI DERVİŞ
1877 yılında Şanlıurfada doğdu. 1957 yılında vefat etti. Tamburacı lakabı dayılarından kendisine gelmiştir. Kendisi baba tarafından Timuroğullarındandı. Esas mesleği oturakçı (Bedestende halıcı) idi. Küçük yaşlardan beri müziğe meraklıydı. Devrin birçok ustalarına hizmet etti ve olgunlaştı. Ustaları; Mehışın oğlu Ali Hafız, Hacı İbiş, Cürre Mehemet, Mehsimin oğlu Mehmettir. Bütün makamları ve makam geleneğini çok iyi bilirdi. En çok sevdiği ve okuduğu makamlar Rast, Hicaz, Segâh, Sâbâ ve Arabandır. Günümüzde okunan gazel, hoyrat ve anonim türkülerimizin oluşmasında çok önemli katkıları olmuştur. Birçok ustalar yetiştirmiştir.
OSMAN ÖZSOY (Bandocu Osman)
1908 yılında Şanlıurfada doğdu. Babası Hacı Ali, annesinin adı Adiledir. Çocukluk ve gençlik yılları Şanlıurfada geçmiştir. 1972 yılında vefat etmiştir. Bursa Sanat Okulunda 2 yıl Musiki Nazariyatı dersleri aldı. Daha sonra Urfa Sanat Okulunun bando kısmına devam ederek Yüzbaşı Mehmet ve Ali Rıza Beyden solfej ve armoni dersleri aldı. Notayı, solfeji ve diğer müzik bilgilerini ileri düzeyde öğrendi. 1934 yılında Mardinde, daha sonra da Urfada bando takımını kurdu. 1950 yılına kadar bu görevi yürüttü. Bu hizmetleri sırasında birçok kişiye nota ve solfej öğretmiştir. Şanlıurfa Halk Müziği ile ilgili türkü ve oyun havaları derlemiş; derlediklerini Urfalı Musikişinaslar ve Halk Türküleri adlı bir defterde toplamıştır. İcracı ve ekip şefi olarak birçok konserlerde bulunmuştur. 1946 yılında Gaziantepten başlayıp İstanbula kadar birçok ilde konserler veren Şanlıurfalı sanatkârlardan oluşan bir ekibin şefliğini yapmıştır.