26 Temmuz 1959da Amerikanın New Jersey eyaletinde doğan ve daha sonraki yaşamının büyük bir çoğunluğunu Güney Californiada geçiren Kevin Spacey, sekreter bir anne ve yazar bir babanın üçüncü ve en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Asıl adı Kevin Spacey Fowlerdır. Kız kardeşinin ağaç evini yakınca, ailesinin isteği üzerine Northridge Asker Akademisine yazılan aktör, buradaki sıkı disipline daha fazla tahammül edemedi ve akademiden atıldı.
Chatsworth Lisesindeki yılları boyunca drama derslerini dikkatle takip eden Spacey, ileride kendi gibi oyuncu olacak olan sınıf arkadaşı Mare Winningham ile birlikte The Sound of Music adlı bir oyunda rol aldı. Oyunda Kaptan Von Trapp adlı bir karakteri canlandıran aktör, mezun olduktan sonra bir yandan Los Angeles Kolejinde eğitimine devam ederken, bir yandan da sahne şovları yaparak oyunculuk kariyerine ilk adımını attı. Okuldaki drama programını başarıyla tamamlayan aktörün sınıf arkadaşları arasında Hollywoodun tanınmış simalarından Val Kilmer da yer alıyordu.
İlk sahne deneyimini New York Shakespeare Festivalinde Henry VI adlı oyunda haberci rolüyle gerçekleştiren aktör, ilk Broadway deneyimini de Ibsenin Ghosts / Hortlaklar adlı oyunda rol alarak yaşadı. Oyunda, dünyaca ünlü yönetmen Ingmar Bergmanın vazgeçemediği aktris Liv Ullman ile birlikte oynayan aktör, 1984 yılında yönetmenliğini Mike Nicholsın üstlendiği Hurlybury adlı oyunda sergilediği üstün performansıyla dikkatleri üzerine çekti.
1986 yılında, daha 12 yaşındayken tanımış olduğu büyüğü Jack Lemon ile aynı sahneyi paylaşma fırsatını bulan aktör, bir Broadway klasiği olan Long Days Journey Into Night adlı oyunda Lemmon ile birlikte oynadı. Tyrone ailesinin en yaşlı oğlu rolüyle sahneye çıkan Spacey, gösterdiği başarılı oyunculuk sayesinde Katharine Hepburn gibi birçok ünlü ve başarılı sanatçıdan övgüler aldı. İlk olarak 1986 yılında Heartburn adlı filmle sinemaya adım atan aktör, başrollerini Jack Nicholson ve Meryl Streepin paylaştığı filmde, küçük bir rolde oynadı. Daha sonra, 1987de rol aldığı TV dizisi Wiseguy nispeten tanınmasını sağladı ve oynadığı kötü karakter olumlu eleştiriler aldı.
1988 yılında Working Girl adlı filmde rol alarak sinemaya iyice ısınmaya başlayan Kevin Spacey, daha sonraları sırasıyla Henry and June (1990), Darrow (1991), Glengarry Glenn Ross (1992) ve The Ref (1994) gibi filmlerde ikinci derecede rollerde görev aldı. Tiyatroyu tamamıyla bir kenara atamayan aktör, 1991 yılında rol aldığı Neil Simonın Lost in Yonkers adlı oyunuyla Tony ödülünün sahibi oldu.
90ların en iyi filmlerinden biri olarak nitelendirilen Brad Pitt ve Morgan Freemanın başrollerde oynadığı Se7en-Yedide günahkar dünyaya savaş açmış uçuk karakter John Doeyu canlandırdı ve yedi ölümcül günahın temsilcilerini cezalandırarak sinemanın en akılda kalan canilerinden biri oldu. Spacey filmin ancak son 20 dakikasında görünüyordu ancak bu kısa sürede gösterdiği başarılı performans onun büyük ölçüde tanınmasını sağladı. Özellikle filmin inanılmaz final seansı sinemaya yeni bir kötü adam kazandırmış oldu.
Hep bir yönü karanlık karakterleri başarıyla canlandırmasıyla üne kavuşan Spacey, büyük çıkışını 1995 yılında Bryan Singer’ın yönettiği ve bir klasik haline gelen “The Usual Suspects / Olağan Şüpheliler”deki bir grup suçlu arasında en saf, en beceriksiz ve üstelik topal olan Verbal rolüyle gerçekleştirdi. Filmin finalinde olayları kendi ağzından anlatan masum Verbal’ın efsanevi suçlu Keyser Soze olduğunun ortaya çıkması herkesi şaşkına çevirdi. Bu filmindeki başarısının karşılığını En İyi Erkek Oyuncu Oskarı ödülü ile aldı.
Nitelikli yapımlarda oynamaya devam eden Spacey, 1996 yılında, bu seriye Joel Schumacherin bir John Grisham uyarlaması olan ve Matthew McConaughey, Sandra Bullock, Samuel L.Jackson ve Oliver Platt gibi ünlü isimlerin de yer aldığı A Time To Kill / Öldürme Zamanı adlı filmi ekledi. Bu filmin ardından da Al Pacinonun beğeni toplayan belgeseli Looking for Richardda rol aldı.
1997 yılında polis teşkilatındaki ahlaki çöküntüyü ve politik entrikaları konu alan, Russell Crowe, Guy Pearce, Kim Basinger ve Danny De Vito ile birlikte çalıştığı ve Kim Basinger’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarı ödülünü kazandıran L.A.Confidential / Los Angeles Sırları filminde kendi çıkarından başka bir şeyi düşünmeyen bencil bir polisi canlandıran aktör, aynı yıl içerisinde yönetmenliğini Clint Eastwoodun yaptığı Midnight in the Garden of Good and Evil / İyi ve Kötünün Bahçesinde Gece yarısı adlı filmde sevgilisini öldürmekle suçlanan bir eşcinseli canlandırdı.
Ertesi yıl Samuel L. Jackson ile birlikte The Negotiator / Arabulucu adlı aksiyon filminde oynayan Spacey, 1999 yılında kendisine En İyi Erkek Oyuncu Oscarını getiren American Beauty / Amerikan Güzelide rol aldı. Filmde orta yaş bunalımındaki Lester Burnham karakterini canlandırdı ve bu film En İyi Film Oscarı dahil olmak üzere beş dalda Oscar kazandı. Aktör, aynı yıl içerisinde yönetmenliğini Thaddeus OSullivanın üstlendiği ve başrollerinde Linda Fiorentino ile Peter Mullansın da yer aldığı Ordinary Decent Criminal / Sevimli Haydut adlı filmde Dublin sokaklarında yaşayan azılı bir suçluyu canlandırdı.
Kevin Spacey 2000 yılında, Mimi Leder’in yönettiği “Pay It Forward / İyilik Yap, İyilik Bul” isimli filmde Helen Hunt, Jim Caviezel, Haley Joel Osment gibi isimlerle birlikte kamera karşısına geçti. Bir yıl sonra, 2001 yılında K-Pax adlı filmde, K-Pax gezegeninden geldiğini iddia eden garip bir yabancı olan Protu canlandırdı. Başarılı aktör, bu filminden sonra, yine aynı yıl, Julianne Moore ile başrollerini paylaştığı The Shipping News / Çok Özel Haber filminde Kanada/Newfoundland’daki bir balıkçı kasabasında yaşayan gazeteci Quoyleyi canlandırdı. 2002 yapımlı The Life of David Gale filminde başrolü Kate Winsletle paylaştı. 2003 yılında ise The United States of Leland filminde oynadı.