Zülfikar Fidancı

24 Nisan 1968’de Adıyaman Besni’de doğdu. Mardin’de başladığı ilköğretimine 1976 yılında ikinci sınıfdan itibaren İzmir’de devam ederek ortaöğretim ve liseyi de yine bu şehirde tamamlayan Zülfikar Fidancı 1988 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümünü kazanarak sanat hayatına başladı.

Üniversite yıllarında eğitim alırken aynı zamanda amatör olarak ajanslara, tekstil firmalarına ve piyasaya grafik tasarım çalışmaları, illustrasyonlar ve tekstil baskı tasarımları hazırladı. Çocukluğundan beri bütün hayali çizgi romancı olmaktı. Yine üniversite yıllarında bu hayalini gerçekleştirebilmek adına kendini geliştirebilmek için değerli dostu Atilla Erünlü ile eskizler yaparken, ustası Tarık Erdoğan’dan anatomi ve desen eğitimi aldı. Bu dönemde çok sevdiği hocası tanınmış ressam Prof. Cuma Ocaklı dan büyük destek görmesine rağmen eğitimini tamamlamak için gerekli olan maddi şartların yetersizliği yüzünden piyasaya tekrar grafik tasarım çalışmaları hazırlamaya başladı.

1992 yılı, ciddi şekilde muhalefet ettiği bilgisayarla tanıştığı ve onunla tasarımlar yapmak zorunda kaldığı bir yıl oldu. Bu süreç aynı zamanda mesleki ve kariyer anlamında piyasada tanınmaya başlamasının miladı oluyordu.

1994 yılında bir reprodüksiyon firmasının teklifi üzerine grafik tasarıma ara verip, film çıkış operatörlüğünü meslek olarak seçti. Bu tercih Zülfikar Fidancı’nın hem İzmir’de hem de Türkiye nin birçok yerinde ki ajans ve matbaalar tarafından tanınmasının yolunu açmış oluyordu. Çalıştığı reprodüksiyon servislerinde ofset, serigrafi, tifdruck ve flexo gibi basım tekniklerin de en yüksek kalitede sonuç elde etmek adına pratik çözümler üretti. Çalıştığı firmalarda bilgi ve deneyimlerini paylaşarak birçok operatör yetiştirdi.

1997 yılında meslektaşı Özlem hanım ile evlendiler.

1998 yılında çevresinin ve eşinin baskısı ile yöneticisi olduğu reprodüksiyon firmasından ayrılıp kendi grafik tasarım ofisini kurdu.

1999 yılı mart ayının 27. günü dünya’ya gelen oğlu Batuhan ile tanıştılar.

2002 yılına kadar yurtiçi ve yurtdışında yüzlerce kurumsal tasarıma imza atan grafik sanatçısı o yılın Nisan ayında askere gitti. Antakya ‘da Jandarma Eğitim Alayın da Kısa dönem olarak yaptığı askerlik görevini “Hayatımın en zor ama bir o kadar da zevkli dönemiydi” cümlesi ile tarif eden Zülfikar Fidancı askerlik dönüşü ara verdiği mesleğine bambaşka bir kapıdan giriş yaptı. Kariyerinin en önemli ikinci kararını vermek için aylarca devam eden bir çalışma sürecine girdi. Yurtiçi ve dışında birçok şirket ve markanın kurumsal ve ambalaj çalışmalarını hazırladığı meslek hayatında belki de 34 yıldır yaşadığı İzmir’de artık Ege’li olmanın verdiği bir duygu ile zeytinyağı konusunda tarihsel süreç, nitelik ve üretim üzerine araştırmalar yapmaya başladı.

2003 yılında ambalaj tasarımı konusunda branşlaşma kararı alan Zülfikar Fidancı bu tarihten itibaren özellikle zeytinyağı ürünü için kavramsal ambalaj tasarımları hazırlamaya başladı. Farklı tasarım anlayışı ile kısa sürede zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı firmaların dikkatini çeken sanatçı hem yurt içine hem de yurt dışına çok sayıda tasarım verdi. Bu sırada grafik tasarım ve matbaa sektörü için yayınlanan dergilerde makaleler yazarken, üniversite ve sanat okullarında söyleşileriyle bilgi ve tecrübelerini yeni nesil tasarımcılarla paylaştı. Eski hocası Prof. Gören Bulut’un daveti üzerine İzmir Yaşar Üniversitesi Grafik Bölümünde öğretim görevlisi olarak ders verdi.

1998 yılından bu yana Türkiye’de ve Dünyanın birçok ülkesinde 200 kadarı zeytinyağı ürününe hazırlanmış 600’den fazla ambalaj tasarımı market raflarında alıcısı ile buluşuyor. Sanatçının ambalaj tasarımı dahil hayata geçmiş 2000’den fazla grafik tasarım çalışması var.

Zülfikar Fidancı

Bugün zeytinyağını özel yaşamından meslek hayatına tutkuyla bağlayan sanatçı, bu sıradışı bütünleşmeyi şu şekilde ifade ediyor:

“Zeytinyağı benim için düşündüğümde kendimi kaybettiğim, tasarımını yaparken de kendimi bulduğum bir yaşam biçimidir. Bu ürüne tasarım yapmak benim için Anadolu uygarlıklarında ve mitolojide zaman yolculuğu yapmaktır, Olimpos’da Athena’yı ve tufandan sonra Nuh’a zeytin dalı getiren güvercini karşılamaktır.”

Çevresi ve meslektaşları tarafından ciddi iş disiplini ile tanınan Zülfikar Fidancı bugün bir yandan aşık olduğu zeytinyağı için yeni projeler üretirken, diğer yandan da mesaisinin bir kısmında genç melektaşlarının gönderdiği çalışmalarını değerlendiriyor, onların en iyiyi üretme çabasına destek vermeye çalışıyor.

Sanatçı meslek hayatı boyunca edindiği en önemli prensibi şöyle açıklıyor ;

“Benim için insanların ne yaptığının pek bir önemi yok, önemli olan ne yapmadıklarıdır. Ben de mesaimin büyük bir kısmını insanların ne yapmadıklarını araştırarak harcıyorum ki benim farklı olanı üretebilme çabamda ki en değerli sırrı bu prensip oluşturuyor. İnsanlar sıradan işler üreterek bunları satmak için olağan dışı bir çaba sarfediyorlar. Oysa daha çok araştırıp, daha az çalışarak farklı işler üretebilirler. Bu durumda onlar iş aramazlar, iş onları bulur.”

Zülfikar Fidancı’nın tamamı yurtdışındaki ambalaj sektörü ile ilgili çeşitli forum, fuar ve organizasyonlardan aldığı 7’si zeytinyağı ürün ambalajı olmak üzere 8 adet ödülü bulunuyor. Sanatçı bu ödüller için ” Hiçbirinin nereden ve kim tarafından verildiğini dahi hatırlamıyorum. Bence ödüller insanı gururlandıran ancak rehavete ve şımarıklığa sürükleyen iltifatlardır. Bu durum üreten bir insan için tehlikeli bir sondur.” şeklinde bir yorumla ödülleri önemsiz bulduğunu ifade ediyor.
(2009 yılında yapılmış bir röportajdan derlenmiştir)

Tags:

Leave a Reply