Kubilay Kan

Haziran 30th, 2012

Müzisyen bir aileden gelen Kubilay Kan, İstanbul’ da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı tam zamanlı müzik bölümüne girdi.1995 yılında konservatuarın nefesli sazlar lisans bölümünü başarıyla bitirdi.

Okul yılları sırasında Türkiye nin değerli müzisyenleri ile caz klüplerinde beraber çalarak caz müziği kariyerine ilk adımlarını attı. Dünyanın sayılı müzisyenleri arasında yer alan Prof. Aydın Esen’ den caz dersleri aldı. Yine aynı dönemde Wynton Marsalis, Herlin Riley, Scott Henderson gibi daha pekçok caz müzisyenleriyle “jam-session” ortamında aynı sahneyi paylaştı.

1998 yılında Fransız hükümetinin vermiş olduğu bursla Strasbourg’ ta Fransız müzisyenler ile çalışmalar yaparak bir de konser albümü çıkaran Kubilay Kan, ülkesini şarkıcı-piyanist-besteci-aranjör olarak Fransa ‘da başarı ile temsil etti.

Öğrenimine yurt dışında devam etmeye karar veren Kan, 1999 yılında kendi besteleriyle katıldığı Berklee College of Music okulunun Paris ‘te açmış olduğu dinletide, özel ‘European Scholarship For International Students’ bursunu alarak Amerika’daki Berklee College Of Music okuluna girmeye hak kazandı.
Bu okulun “Music Production and Contemporary Writing” bölümündeki eğitimi boyunca piyano dalında Prof. Frank Carlberg, aranjman sınıfında Dan Moretti ve Latin müziği ve aranjmanı sınıfında Bernardo Hernandez, vokal alanında da Anne Pecham, Gabrielle Goodman ve Adriana Balic gibi önemli eğitmenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu.

2002 yılında ülkemize dönen sanatçı, farklı konseptlerdeki orkestralarıyla birlikte geniş ve çeşitli müzik türlerinden oluşan repertuarıyla Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dillerinde yabancı ve Türkçe pop, müzikal, jazz, latin, salsa ve cha cha tarzlarında parçaları vokal, enstrümantal ve dans showlarıyla birleştirerek, farklı formatlarda programlar sunmaktadır.

Avrupa ve Amerika’da yapmış olduğu sahne showlarını Türkiye’ye taşıyan ve sahne performansını büyük bir ‘show’ vizyonu içinde ele alan KUBİLAY KAN, klasik ve modern müzik alanlarındaki 22 yıllık birikimini, ‘şarkıcı’, ‘piyanist’, ‘besteci’, ‘trompetist’, ‘aranjör’ ve ‘dansçı’ kimlikleriyle izleyicilerine aktarmakta, kurmuş olduğu ve kendi adını taşıyan farklı konseptlerdeki orkestralarıyla başarılı konserlerine ve sahne performanslarına ülke içinde ve dışında devam etmektedir.

Sandra De Palma

Haziran 30th, 2012

İtalyan konser kompozisyonlarının en kaliteli ve en orijinal yorumlarından biri…
Seçkin enstrümantal olanaklarını,şiirsel sesli bir araştırmada kendi dayanağı olan kişisel ve derin yorumlayıcı bir bakış açısıyla ortaya koyuyor.

Meslekte ilk dokuz yılını Bach, Chopin ve schubert’in müziklerinden oluşan konserlerle geçirdikten sonra, on dokuz yaşında Napoli’ de seçkin uluslar arası  bir yarışma olan Alfredo Casella’ yı kazanmıştır.

İki yıl sonra kazandığı New York’taki Bruce Hungerford Vakfı’nın birincilik ödülü ona, dinleyicilerin ve eleştirmenlerin coşku dolu  beğenisiyle karşılanan konserini verdiği ünlü Carnegie Hall’ın kapılarını açmıştır.Montraux’daki “ Clara Haskil” ve Milano’ daki “ Dino Ciani-scala Operası” gibi çeşitli yerlerdeki başarıları sanatsal yönünü kanıtlamış ve bunun sayesinde de parlak uluslar arası bir kariyer edinmiştir.

2000 yılını ocak ayında Rusya’da St Petersbug Filarmoni Orkestrası ile Liszt’in 1 nolu Konçertosunu yorumlamasının dışında tüm Avrupa’ da özellikle de Macaristan, Almanya, Avusturya,Fransa,İsviçre Belçika, İspanya, Portekiz,Lüksemburg ve 1988’ de Londra Wigmore Hall’da parlak bir sahne başarısı elde ettiği Büyük Britanya’ da konserler gerçekleştiriyor.

Ayrıca ABD ve Meksika’ da 2002 de ise Japonya’ da solist olarak ve Ahronovich, Hirokami, Maag, Renzetti, Yoram David, Soudant gibi şeflerin yönettiği orkestralar eşliğinde değişik yerlerde turneler yaptı.

Tamamını Chopin’in 24 eserini yorumlamaya adadığı ve sonraki yılların temsillerine de konuk sanatçı  olarak katıldığı İtalya’da önemli sayılan Arturo Benedetti Michelangeli piyano festiveli’nin 20. yıldönomü Temsili’nde ( 1983 ), Ravenna Festivali’nde, Torino’daki Settembre Musica’da, Stresa’nın Müzik Haftaları’nda, Roma Filarmonisinde ve daha birçok önemli merkez ve sahnede yer aldı.

Plak kayıt çalışmalarına on altı yaşındayken Lizts’e adadığı bir plakla başladı.Bunu  Munzio Clementi’nin Fonit Cetra ( İtalyan Plak Eleştirmenleri 20. Ödül Töreni) için Garduas ad Parnasssum’un ilk  dünya kayıdına katılması izlemiştir.

Brahms’a ve Cilea’nın  seçkin piyano sayfalarına adadığı kayıtlarla, Clementi’nin müzikleriyle yeni bir Cd çıkarmayı hedefliyor.
Napoli “ Maggio dei Monumenti. Maggio della Musica “ Festivali’nin sanat direktörü ve Roma “ Muzio Clementi “ Derneği’nin başkanıdır.

Ferdi Özbeğen

Haziran 30th, 2012

  1941’de doğan sanatçı, anaokulu ve ilkokul birinci sınıfı şişli Terakki Vakfı Özel Işık Koleji’nde okumasına rağmen, İzmir Özel Türk Koleji’nden mezun olur. Çocukluktan beri düşlerini süsleyen Hariciyeye girebilmek adına üniversite eğitimi için ıstanbul’a gelir. İktisat Fakültesinde başlayan üniversite macerası kısa sürer. Babasının 1963 yılındaki vefatına bir takım aile içi sorunlar da eklenince yüksek öğrenim hayatı yarım kalır.

 Müziği denemeye karar veren sanatçı, 1965 yılında Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği “Altın Mikrofon” yarışmasına katılır. Böylece 1963’te başlayan ve bir ömür sürecek müzik yolculuğuna kesin olarak çıkmış olur. Yarışmadan sonra kendi orkestrasını kurar ve eserler üretmeye başlar. 1974 yılında ıstanbul Çınar otelinde çalıştığı sırada, otelin greve gitmesiyle orkestrası dağılır. Sanatçı bundan sonra müzik yolculuğuna tek başına devam etmek zorunda kalır. 1977 yılında ilk albümünü çıkarır. Ülkü Aker, Osman ışmen ve Yaşar Kekeva ile uzun yıllar beraber çalışacakları bir yola adım atarlar.

 Güçlü bir sese sahip olmasının yanında Türkçeyi kusursuz kullanması ve bunu şarkılarına yansıtmasıyla da dikkat çeken Özbeğen, “Sohbet” adlı plağıyla Altın Plak ödülünü, “Mutluluklar” ile de Platin Plak ve Altın Piyano ödüllerini alır.

Müzikal yaşamı boyunca Türkçe Sözlü Hafif Müzik, Fantezi Müzik, Türk Sanat Müziği gibi türlerin tam kesişim noktasında bulunmuş ve bu türlerin tamamını seven insanların gerçekten zevk alarak dinledikleri bir sanatçı olmayı başarmıştır.

Müzik kariyerine 28 albüm sığdıran başarılı sanatçı son olarak eski eserlerinden seçilmiş 18 şarkıdan oluşan “Cansuyum” adını verdiği albümü 2006 yılında çıkarmıştır. Albümlerinin yanı sıra pek çok derleme ve aranjman çalışmalarına da yer veren Özbeğen, “Best Of” albüm çıkarma modasına uyarak, aynı yıl içerisinde 400 eser arasından seçtiği 25 şarkıdan oluşan bir de “Ferdi Özbeğen Best Of” albümü yapmıştır.

Riccardo Arrighini

Haziran 30th, 2012

Riccardo Arrighini 1967’de Viareggio’da doğdu. Klasik piyano eğitimine yedi yaşında başladı.1986 yılında L. Boccherini konservatuvarından mezun oldu. 1991 yılında Boston “Berkle College of music’e yazılır. Ve caz dünyasında ilk profesyonel adımlarını atma fırsatı bulur 1995 ve 1996 yıllarında Siena Jazz ’ın “mesleki yüksek yeterlilik “ kurslarına devam eder ve 1997 de mezun olur.2003’de Sicilyalı saksofonist Francesco Cafiso ile karşılaşır ve ikisinin arasında hemen insani ve müzikal bir dayanışma doğar. 2004’ten bugüne kadar Italya’nın ve dünyanın en ünlü caz festivallerinde çalarlar. Uzun yıllardan beri dünyanın her tarafından gelen öğrencilere başarıyla klasik ve caz müziği dersleri vermektedir. R.Arrighini’nin yorumları dinlemek, Puccini’nin caz ruhunu keşfetmek için çıkılan bir yolculuk gibidir. Klasik müzik ve cazın müzikal şekillerinin titiz bir araştırmacısı olan Arrighini, esinlendiği Puccini’nin aryalarının tanıdığımız melodilerini yeniden sunarken müziği aşarak caz doğaçlamaları yapar. Konserde Puccini’nin en tanınmış aryalarından bazıları, maestro Arrighini’nin yaratıcı katılımı ile yeniden gözden geçirilmiş ve zenginleştirilmiş olarak yorumlanıyor.

Eddi De Nadai

Haziran 30th, 2012

Venedik konservatuvarı piyano ve klavsen bölümünde mezun olduktan sonra Rus piyanist Konstantin Bogino ve Polonyalı piyanist Marian Mika ile oda vokalliği repertuvarında ise erik Weba, Elly Ameling ve Rudolph Jansen ile kendisini geliştirdi

2007 yılında Verona Arena vakfında piyano eşlikçileri  için düzenlenen bir uluslar arası elemelerde birinci oldu. 2000 yılından 2004 yılına kadar İzmie opera Tiyatrsounda konuk şef ve İtalyanca repertuvar hazırlama  sorumlusu olarak görev yaptı.

2006 yılında  Arnavutluk’ta Tiran opera tiyatrosunda çalınan ve halkın bir çok begenisini alan  Verdinin bir maskeli balo eserini  ve 2007 yılında turnesinde Avrupa Lirik Tiyatrosununda Nabucco’yu yönetti. İzmir konservatuvarında bir süre İtalyan opera repertuvarına kurs verdi. ABD’ de  önemli festivallerde seçkin kurumlar için konser verdi. Carmina Buruna eserinin oda müzigi versiyonu cd’ sine kaydetti. 1997 yılından beri Venedik Müzik konservatuvarında ögretim üyesidir.

Linda Di Carlo

Haziran 30th, 2012

1988 yılında Perugia F.Morlacchi Konservatuvarı Piyano bölümünden yüksek başarı ve birincilikle Salvatorella Coggi denetiminde mezun oldu. Ayrıca 2000 yılında parlak bir şekilde klavsen üzerine Annalisa Martellaile çalışarak diploma aldı.
 
1984’ten beri hem İtalya’da hem de yurtdışında solist olarak çeşitli oda müziği konserlerinde yer almakta. Rio de Janeiro İtalyan Kültür Merkezi,Tunus ve Madrid, Belo Horizonte Kültür Sanat Merkezi’nde, El Monte di Siviglia Dayanışma Derneği, Osaka (Izuminomori Hall), Tokyo ve son olarak Woroclaw, Varşova’da Quintetto Bottesini ile çeşitli konserler verdi.

Oda Müziği adına pek çok büyük yetenekli müzisyenle çalıştı ve  Pavel Barman, Ciro Scarponi, Alessandro Carbonare, Cremona Quarteti, Bernini Quarteti, Fonè Quarteti, mezzosoprano Marina Comparato ve bas Stefano Rinaldi Miliani ile birçok konser verdi.

1999 yılından beri devamlı olarak Richard Stolzman ile çalışan sanatçı, Uluslararası Campus Sermoneta Müzik Festivali’nde asistanlık yaptı ve 2002-2003 Pontino Festivali’nde (trio Bruno Giuranna ile) 2004-2005 (Fonè Quarteti ile) ve 2006 yılında Monastier Müzik Derneği’nde çeşitli resitaller verdi.

Ayrıca çeşitli kurs ve masterclass’larda piyanist olarak yer alarak Ciro Scarponi, Alessandro Carbonare, Giuseppe Garbarino, Vincenzo Maritozzi, Lean Marie Londeix, Lajos Kozma, Carmen Gonzales, Bice Antonioni gibi müzisyenlere eşlik etti.
 
Klavsen sanatçısı ve Perugia solistleri’nin sosyal dayanışma Oda Orkestrası’nda piyanist,İtalya’nın Foggia şehrinde U.Giordano Konservatuvarı’nda opera-şan sınıfına piyano eşlikçisi olarak görev yapmaktadır.

Hayko Cepkin

Haziran 30th, 2012

Hayko Cepkin, 11 Mart 1978 yılında İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi’nde 2 yıl şan üzerine eğitim gördükten sonra Timur Selçuk Çağdaş Müzik Merkezi’nde şan, solfej ve armoni dersleri aldı. Akademi İstanbul’da da bir yıl süresince piyano eğitimi alan şarkıcı, 1997 yılında profesyonel müzik kariyerine başladı.

Dünya üzerinde rock müziği yapabilen insanlar arasında sesini en iyi şekilde kontrol edebilen kişilerden biri “Hayko Cepkin”dir. Sanatçı, organizasyonlar ve festivallerde de görev almıştır. 2006, 2007 ve 2009 yıllarında Rock’n Coke ve 2007 yılında Rock Müzikaller bunlardan başlıcalarıdır. Rock’n Dark 2010 organizasyonunda jüri üyeliği yapmıştır ve  Rock’n Dark yarışmasının finalinde 30 Nisan 2010’da Anneke van Giersbergen ile sahne almıştır.

Film müziği bestelemiştir. Sakin Olmam Lazım albümünde yer alan Son Kez şarkısı filmde kullanılmıştır. 2008 yılında çekilen fantastik dram film olan Çocuk’ta İsfandiyar karakterini canlandırmıştır.

Albümler

2005 Sakin Olmam Lazım
2007 Tanışma Bitti
2010 Sandık

Mithat Fenmen

Haziran 30th, 2012

1916 yılında doğdu.

Türkiye’de çoksesli müzik yaşamının gelişmesi yönünde önemli katkılar getirmiş olan besteci, piyanist, piyano öğretmeni, müzik yazarı, ve müzik yayıncısı Fenmen, müziksever bir ailenin çocuğu olarak 9 yaşında piyanoya başlamıştır. Mühendis olan babası flüt, amcası piyano ve keman, annesi piyano çalardı.

1929 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda Cemal Reşit Rey’in öğrencisi olan genç besteci, 1935 yılında liseyi bitirdikten sonra Paris’e giderek Ecole Normale de Musique’te öğrenim yapmış, Alfred Cartot ile piyano, Nadia Bolulanger ile armoni ve kompozisyon çalışmıştır. Konservatuvarı bitirdikten sonra, Almanya’ya giderek Münih Devlet Konservatuvarı’nın kompozisyon bölümünde Joseph Haas’ın öğrencisi olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nın patlaması üzerine 1939 yılında yurda dönmüş ve Ankara Devlet Konservatuvarı’na piyano öğretmeni olarak atanmıştır. 1954 yılında İngiliz bale sanatçısı Beatrice Appleyard ile evlenen besteci, iki kez konservatuvar müdürlüğü yapmıştır.

Mithat Fenmen, bir virtüöz olarak Avrupa’da resital ve konserler vermiş, Türkiye’ye gelen ünlü müzikçilere de eşlik etmiştir. Piyano edebiyatının başlıca yapıtlarını Türkiye’de ilk seslendiren üretici kimliğiyle de tanınmıştır. Ülkemizde “ilk seslendirme” kapsamında oda müziği yapıtlarına da el atmış, kurduğu oda müziği topluluklarıyla bu alandaki başlıca yapıtların yorumlanmasını sağlamıştır. 43 yıl boyunca piyano öğretmenliği yapan Fenmen, üstün yetenekli çocukların keşfedilmesi yolunda öncülük etmiştir. Müziğe başlattığı öğrencileri arasında İdil Biret, Pekinel Kardeşler, Gülsin Onay ve Fazıl Say vardır.

1951 – 1954 ve 1970 – 1973 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuvarı müdürü olarak görev yapan besteci, 1973- 1975 yılları arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün üstlenmiştir.

Fenmen, besteciliğe gençlik yıllarında başlamıştır. 16 yaşındayken bestelediği bir “vals”, ölümünden sonra bulunmuş, son öğrencisi Fazıl Say tarafından seslendirilmiştir. Paris ve Münih’teki kompozisyon öğreniminin getirdiği geniş açılımla yapıtlarında yerel renklere yönelmemiş, yeni müzik tekniklerini yumuşak bir anlayışla kullanarak derinlikler araştırmıştır.

Piyanistin Kitabı” ve “Solfej” adlı kitaplarının yanı sıra, 1949- 1954 yılları arasında “Müzik Görüşleri” adlı aylık bir dergi yayınlayan Fenmen’in en önemli yapıtı kabul edilen piyano ve orkestra için Concertino’su, Ahmet Say belgeliğindedir. Yapıtlarının yayın ve seslendirme hakları ailesine aittir.

Mithat Fenmen, 1971 yılında Devlet Sanatçılığı unvanı aldı.

Başlıca Yapıtları 

Orkestra İçin 

1943 “Bölüm”, Tevfik Fikret’in “Balıkçılar”ı üzerine
1943 “Konçertino”
(Praetorius yönetimindeki CSO ile solist Fenmen tarafından 1944 yılında “dünya prömiyeri” gerçekleştirildi. 1980’de yeniden SCO eşliğinde Fenmen ile, 1986’da ADK Orkestrası eşliğinde Fazıl Say tarafından yorumlandı).

1951 “Tembel Ahmet”, bale müziği
1953 “Les Sylphides orkestralaması”

Oda Müziği

1938 “Trio”, soprano, klarnet ve flüt için (Paris)
1938 “Kuartet”, flüt obua, klarnet ve fagot için

Piyano İçin

1932 “Vals”
1943 “İki Parça”

İdil Biret

Haziran 30th, 2012

21 Kasım 1941 yılında Ankara’da doğdu.

İlk piyano derslerini Mithat Fenmen‘den aldı. TBMM’nin çıkardığı özel kanunla yedi yaşında Fransa’ya gönderildi. Nadia Boulanger’nin gözetiminde Paris Konservatuvarı’nın yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği bölümlerini birincilikle bitirdi.

Beş kıtayı kapsayan sayısız konserlerinde Boston Senfoni, Leningrad Filarmoni, Leipzig Gevvandhaus, Dresden Staats Kapelle, Sidney Senfoni, Tokyo Filarmoni, Paris Senfoni gibi orkestralarla Boult, Kempe, Keilberth, Sargent, Montreux, Leinsdorf, Scherchen, Rozhdestvensky, Mackerras gibi ünlü şeflerin yönetiminde çalmıştır. Montreal, Royan, Atina, Persepolis, Berlin, Ruhr dahil olmak üzere birçok uluslararası festivale katıldı. Gene “Uluslararası 1. İstanbul Festivalinde Yehudi Menuhin ile Ludwig van Beethoven’in sonatlarını, 1986 “Montpellier Festivali”nde Beethoven Senfonileri’nin Franz Liszt tarafından yapılan piyano uyarlamalarının tamamını dünyada ilk kez dört konserde seslendirdi.

Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya), İskoçya gibi birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapan İdil Biret’in aldığı ödüller arasında “Lili-Boulanger” (Boston), “Harriet Cohen/Dinu Lipatti” (Londra), Polonya hükümetinin “kültür liyakât” ve Fransız hükümetinin “Chevalier de I’Ordre National de Merite” nişanları da bulunmaktadır.

İdil Biret, 1971 yılından beri Devlet Sanatçısı‘dır. Bugüne kadar seslendirdiği plak ve CD’lerin sayısı 80’i geçmektedir. Bunlar arasında plak tarihinde ilk kez komple proje halinde seslendirilen Beethoven/Liszt Senfonilerinin tamamı, Frederic Chopin’in bütün piyano eserleri, Johannes Brahms’ın bütün solo piyano eserleri ve konçertoları, Sergei Rachmaninoff’un bütün piyano eserleri yer almaktadır. Bunlar pek çok eleştirmenin hayranlığı ile karşılanmış ve sanatçının “çağımızın en önde gelen piyano ustalarından biri” olarak nitelenmesine yol açmıştır.

1995’te Chopin’in bütün eserleri dizisi Varşova’da yapılan “Chopin Plakları Büyük Ödülü” yarışmasında jüri özel ödülünü almıştır. Aynı yıl kaydettiği Fransız besteci Pierre Boulez’in üç sonatını içeren CD Paris’te yılın “Altın Diyapozon” ödülünü almış ve Le Monde gazetesi tarafından 95 yılının en iyi plakları arasına seçilmiştir. 1997 yılında, 100. Ölüm Yıl Dönümü nedeniyle Brahms’ın tüm solo piyano eserlerini 5 konserlik bir dizide seslendirmiştir.

Fransız yazar Prof. Dominique Xardel’in “İdil Biret-Une pianiste Turque en France” (Fransa’da bir Türk Piyanist İdil Biret) kitabı 2006 yılının Eylül ayında Fransa’da yayınlanmıştır. 2007 yaz başında Üner Birkan tarafından “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti: İdil Biret” ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir. Daha önce İdil Biret’in de yer aldığı “Piyanistler” adında birçok piyanistle yapılan söyleşilerden oluşan bir kitap yapan Dominique Xardel, yalnızca İdil Biret’i anlatan bu yeni kitabında sanatçının hayatı ve kariyerinin yanısıra bir çok değişik konudaki düşüncelerini de aktarmaktadır. Kitap 2007’nin Ekim ayında Stacatto-Verlag yayınevi tarafından Almanya’da “Idil Biret: Eine Türkischen Pianistin auf den Bühnen der Welt” adıyla yayınlanmıştır.

Ödüller / Nişanlar

1957 Paris Konservatuvarı, Konservatuvar Birinciliği

1952 yılında Paris Konservatuvarı’ndaki Yüksek Solfej ve Deşifraj bölümlerini Birincilik Ödülü ile bitiren Biret, 1957 Haziran’ında Konservatuvar’da devam ettiği Piyano, Oda Müziği ve Eşlikçilik sınıflarının her birinden Birincilik Ödülü ile mezun oldu ve “Birincilerin Birincisi” unvanını aldı.. Reine Laurent Ödülü ve Popelin mükafatlarını kazandı.

1954, 1964 Lily Boulanger Memorial, Boston

1961 Harriet Cohen – Dinu Lipatti Altın Madalyası, Londra
Adelaide Ristori Nişanı, İtalyan Hükümeti

1974 Kültür/Liyakat Nişanı, Polonya Hükümeti

Chevalier de l’Ordre du Mérite, Fransa

1995 Uludağ Üniversitesi Onursal Doktora

1995 Grand Prix du Disque Chopin, Varşova

1995 Altın Diyapozon, Fransa

1971 Devlet Sanatçısı, Türkiye

1988 Boğaziçi Üniversitesi Onursal Doktora

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Onursal Doktora

1996 Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası

2003 Orta Doğu Teknik Üniversitesi Onursal Doktora

2007 Polonya Üstün Hizmet Madalyası (Chopin eserleri kayıt ve seslendirmeleri nedeniyle)

2007 35. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Onur Ödülü

Gaspare Luigi Pacifico Spontini

Haziran 30th, 2012

İtalyan Opera bestecisi Gaspare Luigi Pacifico Spontini fakir bir köylü ailenin çocuğu olarak 14 Kasım 1774 tarihinde dünyaya gelmiştir. Müziğe kilise korosunda şarkı söyleyerek başlamış, öğrenimini San Vito’da ve Napoli’de “Pieta de Tuchini” konservatuvarında yapmıştır.

Spontini, 1796’da kendisine Roma için ısmarlanan bir operayla büyük başarı elde etmiş, çağın tanınmış bestecisi Piccini tarafından korunmuştur. 1803 yılında Paris’e gelerek yerleşen sanatçı burada bestelediği “Milton” adlı operasıyla İmparatoriçe Josephine’in dikkatini çekmiş, saray besteciliğine getirilmiştir.

Ünü 1809’da temsil edilen “Fernand Cortez” ile bütün Avrupa’ya yayılmış, 1820’de Berlin’e çağırılarak kendisine Genel Müzik Direktörü piyesi verilmiştir. Bu şehirden yaşadığı çeşitli olaylar sebebiyle ayrılmak zorunda kalan Spontini, önce Paris’e ardından da İtalya’ya geçerek 24 Ocak 1851 tarihinde sanat hayatından çekilmiştir.

Opera
Li puntigli delle donne (Roma, 1796)
Adelina Senese o sia l’Amore secreto (1797)
Il finto pittore (Roma, 1797)
L’eroismo ridicolo (Naples, 1798)
Il Teseo riconosciuto (1798)
La finta filosofa (1799)
La fuga in maschera (1800)
I quadri parlanti (Palermo, 1800)
Gli Elisi delusi (Palermo, 1800)
Gli amanti in cimento (3 Kasım, 1801, Roma, Teatro Valle)
Le metamorfosi di Pasquale (1802, Venice)
La petite maison (1804)
Milton (27 Kasım, 1804, Paris)
Julie, ou Le pot de fleurs (12 Temmuz, 1805, Paris)
La vestale (15 Aralık, 1807, Paris)
Fernand Cortez (28 Kasım, 1809, Paris) 1817
Pélage, ou Le roi et la paix (23 Ağustos, 1814, Paris)
Olimpie (22 Aralık, 1819, Paris)
Nurmahal, oder das Rosenfest von Caschmir (27 Mayıs, 1822, Berlin, Opera)
Alcidor (1825)
Agnese von Hohenstaufen (12 Haziran, 1829 Royal Opera Berlin) revised 1837

Bülent Bezdüz

Haziran 30th, 2012

1967 yılında Ankara’da doğan, Grammy Ödüllü dünyaca ünlü tenorumuz Bülent Bezdüz, Mersin Devlet Opera ve Balesi baş solistlerindendir.

Bezdüz, 1987’de Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümüne girdi. Aynı yıl, Kültür Bakanlığı Ankara Devlet Çoksesli Korosu sınavını kazandı. İlk sahne çalışmasını Mersin Devlet Opera ve Balesi’nde Verdi’nin “La Traviata” operasındaki Alfredo rolü ile gerçekleştirdi. 1992 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi’ne Solist Sanatçı olarak atandı Profesyonel şan eğitimini Polonyalı Pedagog Roman Werlinski ile sürdürdü.

Yaptığı işin en iyisini yapmayı hedef alanlar için, yapılabileceklerin sınırsızlığı yönünde en güzel örneklerden biri.

Covent Garden’da Sahneye Çıkan İlk Türk

1995 yılında, “I. Leyla Gencer Şan Yarışması”nda gösterdiği başarı ile Avrupa Birliği Bursunu kazanarak “The Euoropean Opera Cantre”ın davetlisi olarak Manchester’a gitti.  Teklif edilen yardımcı rol için gittiği Mozart’ın “Lucio Silla” adlı eserinde başrol oynadı ve böylece İngiliz Kraliyet Operası “Covent Garden”da sahneye çıkan ilk Türk oldu.

1998 yılında Fransız Kültür Bakanlığı bursu ile C’nipal Sahne Sanatlarında Master hakkı kazandı. Bu sırada katıldığı (Concours International de Chant de Paris) Paris Şan Yarışmasında ikinci oldu.

2005 yılında Master Class için Liverpool Üniversitesi tarafından davet edildi.

Yurtdışında gösterdiği başarılarla, Türkiye’nin Opera Dünyasındaki varlığını tüm dünyaya kanıtladı.

Montpellier, Danimarka, Teatro Regio di Torino, Teatro Regio di Parma, Köln, Lozan,  İngiltere ve Hollanda Kraliyet Tiyatroları, 

Portland, Theatro Colon de Buenos Aires ve Toronto.

Ülkemizde; Mersin, İstanbul, İzmir, Antalya Operaları ile Aspendos Festivali’nde birçok kez sahneye çıktı.

Grammy ödüllü ilk Türk Opera Sanatçımız

Sir Colin DAVİS ve Riccardo CHAILLY olmak üzere ünlü şeflerin yönetiminde Londra Senfoni, Amsterdam Concertgebouw gibi dünyanın en önemli orkestraları ile konserler verdi,  CD ve DVD kayıtları yaptı.
Londra Senfoni Orkestrası eşliğinde 2001 ve 2006 yıllarında yapılan iki opera kaydının, 3 Grammy ödülü alması üzerine, bu dalda ödül alan ilk opera sanatçımız oldu.

Pervin Çakar

Haziran 30th, 2012

1981 yılında doğdu. İlk müzik eğitimine 1995 yılında Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü Şan Ana Sanat Dalı’nda  mezun oldu.

İlk opera çalışmalarına Oylun Erdayı ile çalışarak başladı. Opera çalışmalarını 2004-2005 yılları arasında İtalya’da Ancona’nın Osima şehrinde  Accademia d’arte Lirica’da C.Gonzalez, W.Mattetuzzi, A. Juvarra, H.Lawson ile sürdürdü.

2006 yılında İtalyan Hükümeti’nin vermiş olduğu burstan yararlanarak İtalya’da opera eğitimini sürdürme fırsatını elde etmiş oldu. Dünyaca ünlü soprano Luciana Serra’nın masterclass programına katıldı.

2008’ de İtalya’da preguia “ F.Morlacchi” Devlet Konservatuvarı’ndan pekiyi derece’ de “ diploma” aldı. Opera çalışmalarını Sergio Bertocchi  ile sürdüren sanatçı, piyanist Paola Molinari ile opera yorumculuğu, Matteo Pais ile repertuar üzerine çalışmaktadır.

İtalyanın Salento bölgesinde ve 10.Eskişehir Müzik Festivali’nde soprano sola ve İtalya’nın La Spezia şehrinde Teartro Civico’da Rigoletto Operası’nda Gilda rolüyle yer aldı.

Güzin Özipek

Haziran 30th, 2012

11 Mart 1925 yılında İstanbul’da doğdu. Ticaret lisesinin ortaokul bölümünden mezun olan sanatçı, Beyoğlu’ndaki Ses Opereti’nde 1944’te Cemal Reşit Rey ve Ekrem Reşit Rey kardeşlerin Hava Cıva operetinin İzmir turnesiyle sanat yaşamına başladı. Bir yıl sonra Yolculuk Var, Tatlı Sert, Zırdeliler, Yaman Şey, Platin Palas, Kâtibin Karısı gibi operetlerde rol alarak, Muammer Karaca tiyatrosunda görev yaptı.

1956’ya kadar Karaca Tiyatrosu’nda kalmakla birlikte, 1952 yılında İstanbul Yıldızları filminde Muammer Karaca ile başrolde oynayarak sinemaya da adım attı.

Evlenip Zonguldak’a yerleşmesi üzerine sanat hayatına 12 yıl ara veren sanatçı, 1965’te Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’nda Keşanlı Ali Destanı müzikali ile yeniden sahnelere döndü. 1966’da Gen-Ar Tiyatrosu’na geçen Özipek, 1971’den sonra bir süre de Haldun Dormen ile çalıştı.

Bu arada asıl mesleği mühendislik olan eşi Aydın Tezel’i de sanat yaşamına çeken Güzin Özipek, eşiyle birlikte 1969-1974 yılları arasında yedi film ve fotoromanlar çevirdi. Son dönemde Bizimkiler dizisinde babaanne Leyla hanım rolünde 12 yıl oynayan sanatçı, 56 yılını sahnelere verdikten sonra 75 yaşında rahatsızlanarak öldü.

Filmografi

Duruşma – 1999
Türk Tutkusu – 1994
Yazlıkçılar – 1993
Eskici Ve Oğulları – 1990
Bir Milyara Bir Çocuk – 1990
Raziye – 1990
Bizimkiler – 1989/2000
Kan Çiçeği – 1989
Uçurtmayı Vurmasınlar – 1989
Fotoğraflar – 1989
Deniz Yıldızı – 1988
Kurt Payı – 1988
Yarın Cumartesi – 1988
Gramofon Avrat – 1987
Yakışıklı – 1987
Kuşatma 2 / Şok – 1987
Gülüm Benim – 1987
Fatmagül’ün Suçu Ne – 1986
Davacı – 1986
Suçumuz İnsan Olmak – 1986
Üç Halka 25 – 1986
Aaahhh Belinda – 1986
Namus Düşmanı – 1986
İşler Karıştı / Zühtü – 1976
Bu Kutu Başka Kutu – 1976
En Büyük Patron – 1975
İzin – 1975
Kutu – 1975
Vur Be Ramazan – 1974
Şiribim Şiribom – 1974
Yatık Emine – 1974
Zavallı – Bodur Cani – 1974
Zindan – 1974
Öksüzler – 1973
Hazreti Ömer’in Adaleti – 1973
İki Süngü Arasında – 1973
Ezo Gelin – 1973
Yaralı Kurt – 1972
Kaderin Pençesi – 1972
Kaderin Esiriyiz – 1972
Kırk Yalan Memiş – 1972
Zorbanın Aşkı – 1972
Son Hıçkırık – 1971
Bir Teselli Ver – 1971
Bir Varmış Bir Yokmuş – 1971
Ali Baba Kırk Haramiler – 1971
Afacan Küçük Serseri – 1971
Bir Kadın Tuzağı – 1971
Son Nefes – 1970
Kalbimin Efendisi – 1970
Ah Müjgan Ah – 1970
Linç – 1970
Vur Patlasın Çal Oynasın – 1970
Yaşamak Kolay Değil – 1970
Sürtük – 1970
Tatlı Sevgilim – 1969
Ayşecik Yuvanın Bekçileri – 1969
Bir Türk’e Gönül Verdim – 1969
Günahını Ödeyen Adam – 1969
Ayşecik’le Ömercik – 1969
Şahane İntikam – 1969
Erkek Fatma – 1969
Ayrı Dünyalar – 1969
Acı İle Karışık – 1969
Sevgili Babam – 1969
Çingene Aşkı Paprika – 1969
Aşk Eski Bir Yalan – 1968
Ana Hakkı Ödenmez – 1968
Hapishane Gelini – 1968
Yedi Köyün Zeynebi – 1968
Yaratılan Kadın – 1968
Kadın Değil, Baş Belası – 1968
Abbase Sultan – 1968
Yaprak Dökümü – 1967
Hırçın Kadın – 1967
Gecekondu Peşinde – 1967
Ayşecik Canım Annem – 1967
Kadın Düşmanı – 1967
Kanun Benim – 1966
Ölmeyen Aşk – 1966
İstanbul – 1952

Ayhan Aydan

Haziran 30th, 2012

1924 yılında İzmir-Çeşme’de doğdu. 1943 – 1944 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuvarı Opera bölümünden mezun oldu. Bazı ufak tefek operalarda görev aldı. Bu sırada Carl Ebert’in kendisini farketmesiyle Figaro’nun Düğünü isimli operada Susanna rolüyle profesyonelliğe adım attı. 19 yaşında orkestra şefi Hasan Ferit Alnar’la evlendi ve bu evlilikten bir oğlu oldu. Carl Ebert, Glyndebourne Opera Festivali’nde Mozart’ın operalarını sahneye koyduğu bir zamanda Ayhan Aydan’ı bu festivale katılması için İngiltere’ye götürmek istedi; fakat Aydan bazı nedenlerle gidemedi.

1949 yılında bir toplantıda Adnan Menderes ile tanıştı. Tanıştığı sırada eşinden ayrılmak üzereydi. 27 Mayıs Darbesi sonrasında Yassıada Davaları’na çağırıldı; “Bebek Davası”‘nda Menderes ile ilişki yaşamak ve bu ilişkisinden olan bebeği öldürmekle suçlandı. “Ben bu adamı sevdim” diyerek aşkını itiraf etti ve bebeğinin doğum sırasında öldüğünü anlattı. Örtülü ödenek davasında ise Adnan Menderes’in Ayhan Aydan’ın eski eşine belli aralıklarla ödeme yaptığı anlaşıldı.

İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı beldesinde 19 Şubat 2009 tarihinde kronik akciğer rahatsızlığına bağlı solunum yetmezliğinden 85 yaşında vefat etti.

Saadet İkesus Altan

Haziran 30th, 2012

3 Mart 1916’da doğdu.

Ankara Kız Lisesi Fen Bölümünden sonra girdiği Fen Fakültesini bırakan Altan, Müzik-i Muallim Okulu’nda Nurullah Şevket Taşkıran, Salih Canar, Nüzhet Şenbay, Raşit Rıza, Behzat Lav ile çalıştı. Ankara Konservatuarı’nı kazandıktan sonra burslu olarak gittiği Almanya Berlin Müzik Akademisi‘ni üç yılda bitiren Altan, Wagner’in Liedler‘inden oluşan ilk konserini, Berlin Radyosu’nda verdi.

Altan, Maria Schultz ile çalıştığı Duisburg Operası‘nda Rigoletto’da Haensel ve Grethel, Windsor’un Şen Kadınları, Don Carlos, Cosi Fan Tutte ve Carmen operalarında rol aldı.

Türk Operası ve Tiyatrosunun kurucusu Carl Ebert’in çağrısı üzerine 1941 yılında Türkiye’ye dönen Altan, Ankara Devlet Konservatuvarında şan hocalığı yaptı. Bir süre sonra şan hocalığının yanı sıra sahne çalışmaları, opera çevirileri ve opera rejilerini de birlikte sürdüren Altan’ın, İtalyanca, Almanca ve İngilizce’den çevirdiği yaklaşık 50 opera arasında ”La Traviata”, ”Maça Kızı”, ”Don Carlos”, ”Haensel ve Grethel”, ”Salome”, ”Maskeli Balo”, ”Eugene Onegin”, ”Alayın Kızı” operaları ve Brahms, Schubert, Çaykovski, Mussorgski ve sayısız lietleri bulunuyor.

Carl Ebert

Haziran 30th, 2012

Alman tiyatro yönetmeni ve oyuncusu, opera rejisörü Carl Ebert Berlin’de Max Reinhardt’ın Tiyatro Sanatı Okulu’nda okudu. Sanat hayatına Alman Milli Tiyatrosu’nda aktör olarak başlayan Carl Ebert, daha sonra Frankfurt ve Berlin’de kurduğu tiyatro sanatı okullarında oyuncu ve yönetmen olarak çalıştı. Daha sonra operaya yönelen sanatçı, Berlin Şehir Operası’nda birçok opera sahneye koydu. Buenos Aires’te Teatro Colon’da çalıştı (1933 – 1936).

1936’da Cumhurbaşkanlığı Flarmoni Orkestrası ile genel sahne işlerinin örgütlendirilmesi konusunda görüşmek ve tavsiyelerinden yararlanmak üzere, Ankara’ya getirilen Ebert, daha sonra da konservatuarın tiyatro ve opera bölümlerini kurmak, ders plânlarını saptamak ve gerekli uyarılarda bulunmak üzere 1940’a kadar aralıklı olarak Türkiye’ye gelip gitti. 1947’ye kadar Tatbikat Sahnesi’nde çeşitli oyunların rejisörlüğünü yapan, sayısız öğrenci yetiştiren sanatçının Türkiye’de modern tiyatronun kurucuları arasında önemli bir yeri vardır. 1948-1954 yıllarında Los Angeles’ta tiyatro öğretmeniydi; 1954’ten sonra da Berlin Devlet Operası’nın yönetmenliğini yaptı.

Luciano Pavarotti

Haziran 30th, 2012

  1935 yılında İtalya’nın Modena şehrinde doğan ünlü tenor modern opera dönemindeki en önemli ses sanatçılarındandı. İlk müzik deneyimini Modena şehrindeki koroda, babası Fernando ile yaşadı. Delikanlıyken, babasıyla Gioachino Rossini adlı koroyla Galler’e gitti. Llangollen uluslararası şarkı söyleme yarışmasında birinci oldu ve bu onu bir tenor olmak konusunda hırslandırdı. Aslında bir öğretmen olmak için yetiştirilen Pavarotti, Arrgio Pola ve Ettore Campogallianni tarafından aldığı derslerle 1961 yılında “Concorso İnternazionale” adlı ödülü kazandı ve opera dalındaki başlangıcını bir tiyatro salonunda La Boheme eseri ile aynı yılın 29 Nisan’ında yaptı. Bundan sonra Güney ve Kuzey Amerika, Asya, Afrika, Avrupa ve Avustralya’da birçok kez konser verdi. Ardından, Modena’da genç şarkıcıları eğitecek bir okul açtı. 6 Eylül 2007 günü pankreas kanseri sonucu böbrek yetmezliğine girerek hayatını kaybetti.  

  Pavarotti her yıl düzenli olarak Modena’da yapılan “Pavarotti ve arkadaşları” adındaki yardım konserlerinde sunuculuk yapmıştır. Bu konserlerde müzik endüstrisinin her alanından katılan şarkıcılar Birleşmiş Milletler organizasyonları için para toplamaktadırlar. Bu yardımlar Bosna, Guatemala, Kosova ve Irak’taki savaş mağdurları ve aileleri için kullanılmaktadır.

  Bosna’da savaştan sonra Mostar kentinde Pavarotti Müzik Merkezi adını taşıyan bir merkez kurmuş ve müzisyenlere yeteneklerini geliştirmeleri için şans tanımıştır. Bu sebeple 2006 yılında Saraybosna şehri kendisine fahri hemşerilik ödülü vermiştir.      
  Bazı çevreler tarafından kuşağının en büyük opera sanatçısı olarak gösterilen Pavarotti, 71 yaşındaydı.   
Ünlü sanatçının, İtalya’nın Modena kentindeki evinde bu sabah erken saatlerde öldüğünü duyuran Robson, “Maestro, ölümüne neden olan pankreas kanserine karşı uzun ve zorlu bir savaş verdi” dedi.
  Yolu Türkiye’den de geçen Pavarotti, 28 yaşındayken geldiği Türkiye’de ‘La Boheme’adlı operada ‘Rodolfo’ rolü için seçilmiş, ancak sadece bir temsilde görev aldıktan sonra ülkesine dönmüştü.   
  Pavarotti’nin ‘konuk sanatçı’ olarak Türkiye’ye gelişi, 1963-1964 sanat sezonunda gerçekleşti. O sezon başkent sahnelerinde seyirciyle buluşan, Giacomo Puccini’nin ünlü yapıtı ‘La Boheme adlı eseri sergilendi.

Semiha Berksoy

Haziran 30th, 2012

İlk Türk kadın opera sanatçısı ve ressam Semiha Berksoy, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Yüksek dramatik soprana olarak Ankara Devlet ve Opera Balesi’nin başsolistlerinden olan Berksoy, ‘Mezardan Gelen Mektup’ hikayesinin de yazarıydı. Sanatçı, İstanbul Konservatuarı’nda ve Güzel Sanatlar Akademisi Namık İsmail Atölyesi Resim ve Tiyatro Okulu’nda eğitim aldıktan sonra, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sesiyle üne kavuştu, Türk ve Avrupa operetlerinde oynadı.

Ulu Önder Atatürk tarafından 19 Haziran 1934 tarihinde takdir edilen Berksoy, ilk Türk operası olan Adnan Saygun’un bestelediği ‘Özsoy’da Ayşim başrolünü oynadı. Aynı yıl devlet bursuyla gittiği Almanya’da Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera Bölümü’nü birincilikle bitiren Berksoy, 1939’da Richard Strauss’un ‘Ariadne Auf Naxos’ operasında Ariadne rolünü oynayarak, Avrupa’da sahneye çıkan ilk Türk opera primadonnası oldu.

Türkiye’ye 1940 yılında dönen Semiha Berksoy, Ankara Halkevi’nde, Carl Ebert’in rejisini yaptığı ‘Tosca’ ve ‘Madame Butterfly’ operalarında oynadı. ‘Il Travatore’ operasındaki rolüyle 30. sanat yılı jübilesini kutlayan Berksoy, Devlet Tiyatrosu’nda da dram bölümünde çeşitli oyunlarda rol aldı. ‘Deli Dolu’ ve ‘Lüküs Hayat’ operetlerinin ilk icrasını da gerçekleştiren sanatçı, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 50. yılında, TBMM tarafından ilk kadın opera sanatçısı olarak ‘Atatürk Opera Ödülü’ne layık görüldü.
      
75. SANAT YILI
Sanatçı Berksoy, ayrıca 1961 yılından başlayarak Türkiye ve yurtdışında birçok resim sergisi açtı. 1998 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı alan Berksoy, 2003 yılında Viyana’da Samlung Esly Modern Müze’de sergiye katıldı. Aynı yıl Viyana’da Salome performansını gerçekleştirdi. Semiha Berksoy, son alarak İş Sanat Kibele Galerisi’nde retrospektiv resim sergisi açtı.

Semiha Berksoy 16 Ağutos 2004 günü 94 yaşında vefat etti. 17 Ağutos günü İstanbul’da toprağa verildi. Berksoy, Ahmet Adnan Saygun’un bestelediği ilk Türk operası Özsoy’da Ayşim rolünü oynamıştı.


Semiha Berksoy için ilk tören, Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlendi. Semiha Berksoy’un Türk Bayrağı’na sarılı naaşı, sahnede hazırlanan platforma konuldu. Semiha Berksoy’un Türk Bayrağı’na sarılı naaşı önünde, sanatçı dostları saygı duruşunda bulundular. Teşvikiye Camii’nde kılınan namazdan sonra Berksoy’un naaşı Çengelköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene, Berksoy’un ailesi ve yakınlarının yanı sıra Yaşar Kemal, Nejat Uygur, Meltem Cumbul, Genco Erkal ve Hadi Çaman’ın da aralarında bulunduğu sanatçı dostları katıldı.
      
‘MEMLEKETİNİ ÇOK SEVİYORDU’
Törende konuşan Berksoy’un sanatçı kızı Zeliha Berksoy, annesi ile aynı sahnede bu şekilde birlikte olmaktan büyük üzüntü duyduğunu vurgulayarak, Semiha Berksoy’un, Atatürk’ün sanat devrimlerine sonuna kadar bağlı olduğunu hatırlattı. Semiha Berksoy’un ölene kadar sanatla yaşadığını dile getiren Zeliha Berksoy, annesinin sahibi olduğu Atatürk Ödülü’ne önem verdiğini kaydetti. Zeliha Berksoy, “Türk halkına inanıyordu. Memleketini çok seviyordu” dedi.
      
‘O BİR ATATÜRK KIZIYDI’
Zeliha Berksoy, annesinin her zaman “Türk operasını dünya çapına çıkaracağım” dediğini anımsattı. Berksoy, annesinin bir Atatürk kızı olarak ve O’na hayranlığını son nefesine kadar sürdürdüğüne işaret ederek, “Türk sanatına vasiyeti vardı. O da, Atatürk’ün opera, tiyatro ve sanat devrimlerinin kesintisiz devam etmesiydi. Genç opera sanatçılarına destek olunması ve Türkiye’nin de dünyaya modern tanıtılmasıydı” diye konuştu.
      
‘SON GÜNLERİNDE NAZIM OKUYORDU’
Zeliha Berksoy, annesinin son dönemde Nazım Hikmet’in ‘Paydos’ adlı şiirini söylediğini de anımsatarak, konuşmasını şöyle tamamladı: “Annem, Nazım Hikmet’in ‘Elveda güzelim dünya ve merhaba kainat’ diye diye gitti. Mutlu ve tatmin olmuş bir şekilde hayata veda ettiğine inanıyorum. Bir kuyruklu yıldız kaydı. Onun kuyruğundaki pırıltılar dünyayı her zaman aydınlatacak.”
      
‘TÜRKİYE’NİN YILDIZI KAYDI’
Sözlerine “O bir yıldızdı, Türkiye’nin bir yıldızı kaydı, gitti” şeklinde başlayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin, Semiha Berksoy’un çağdaşlığı ve Atatürkçülüğü ile kalplerde taht kurduğunu vurguladı. Prof. Dr. Alptekin, Semiha Berksoy adına üniversitelerinde bir müze açtıklarını anlatarak, O’nu çağdaşlığın sembolü olarak daima yaşatacaklarını bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Opera ve Bale Genel Müdürü Remzi Buharalı da Türk operasının duayenini kaybettiğini belirterek, “Türk operasının temeli Semiha Berksoy’dur” dedi.
      
BERKSOY İÇİN MÜZE YAPILMASI ŞART
Sanatçı Bedri Baykam ise “O’nu hiç tanımayan ve O’nunla hiç çalışmayanların da ‘Semiha dostu’ olduğunu” dile getirerek, Berksoy’un Atatürk döneminin en uzun ömürlü simgesi olduğunu söyledi. Baykam, “Bundan sonra iş bize, devlete düşüyor. Ona ait her şeyin biriktirilmesi, müze yapılması şart” diyerek Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çağrı yaptı. Bedri Baykam, “sanatçının ömrünün son dönemlerinde ölüme meydan okuduğunu ve ölümü yenerek artık ölümsüzlüğe kavuştuğunu” kaydetti.
Törende ayrıca, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Zeliha Berksoy’a gönderdiği taziye telgrafı da okundu.
      
HAKKIN HELAL OLSUN ‘AYŞİM’
Konuşmaların ardından, din görevlisi dua ederek, Berksoy için törene katılanlardan helallık aldı. Törenden sonra Berksoy’un naaşı, alkışlarla omuzlara alınarak cenaze arabasına konuldu ve ardından Teşvikiye Camii’ne götürüldü.

Törene, İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, Semiha Berksoy’un torunu Oğul Aktuna, eski damadı Yıldırım Aktuna, ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, son kalp ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Bingür Sönmez ile çok sayıda sanatçı katıldı.

Semiha Berksoy’un geçen ay Memorial Hastanesi’nde ameliyatını gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Cumartesi akşamı Meltem Cumbul ve eşinin Berksoy’u ziyarete geldiğini belirterek, “Şakalaştılar. Hatta Semiha Hanım, Meltem Cumbul’un eşine espiriler yaptı. Ani ölümün nedeni muhtemelen akciğer embolisi” diye konuştu.

Sertab Erener

Haziran 30th, 2012

1964 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Erken yaşlarda müzikle tanışan Erener, hassas bir yapıya sahipti. Hassas ve ince yapılı bu minyon kız, bir yandan onu çok erken bir yaşta, 11’inde yakalayan, tüm hayatını etkileyen kolit hastalağıyla, hastanelerle boğuştu, bir yandan ilk ve orta öğrenimini sürdürdü. Hastalığın verdiği acılardan, hasardan kendisini mutlu eden bir çıkış bulmuştu; annesi ona ilk piyano dersini aldırmıştı ve gelecek yaşamının özünü keşfetmesine neden olmuştu: Müzik.

İstanbul Belediye Konservatuvarı‘nda başladığı müzik eğitimine Devlet Konservatuvarı‘nda devam etti. Gelecek vaad eden bir sopranoydu. Altı yıllık eğitimin ardından profesyonel müzik kariyerine ses rengiyle, güçlü yorumuyla, perforansıyla hızlı ve sağlam adımlar atmaya başladı. İstanbul’un tanınmış ve elit kulüplerinde kendi orkestrasıyla, çeşitli büyük gruplarda, Sezen Aksu gibi ünlü sanatçıyla birlikte söyleyerek amacına doğru ilerledi. 1990’ların başında adı iyice duyulmaya başladı. Sezen Aksu, Sertab Erener’in en büyük destekçilerinden biriydi ve onun ilk albümünün prodüktörlüğünü üstlendi. Sezen Aksu’nun sözleri ve bestelerinin ağırlıkta olduğu ilk albümü “Sakin Ol” 1992’de yayınlandı.

950.000’lik resmi kayıtlı satışıyla, “En çok satan Albüm” olmayı başaran “Sakin Ol“dan sonra, 1994 yılında “Lal” geldi. Serdab Erener’in güçlü yorumuyla, Fahir Atakoğlu’nun melodik yapısı birleştiği “Lal”i, 1996’de “Sertab Gibi” izledi. Toplam 1.500.000’luk satış gerçekleşti. Dünyanın en iyi klasik müzikçilerinden biri olan Jose Carreras‘la İstanbul’daki konserinde düet yapan Sertab, klasik müzikte de çok başarılı bir yorumcu olduğunu kanıtladı.

1999 yılında dördüncü albümü “Sertab“ı çıkaran Sertab Erener, müzik listelerinde 1 numaraya yükseldi. Piyasaya çıkışından 3 ay gibi kısa bir sürede 500.000 gibi bir satışa ulaşan bu albümüyle, Sony Music International tarafından platin plak ile ödüllendirildi. Yorumcu performansının ön planda olduğu bu albümde Sertab, severlerine Makber’den Mozart’a uzanan çok renkli bir müzik ziyafeti çekti. Ricky Martin‘le “Private Emotion -Come to me”yle düet yapan Sertab Erener, 2000 yılında da Yunan sanatçı Mando‘yla birlikte “Aşk” single’nı çıkarttı.

Letonya’nın başkenti Riga’da yapılan 48. Eurovision Şarkı Yarışması‘nda Türkiye adına yarışan Sertab Erener ve ekibi, “Every Way That I Can” adlı parçasıyla 167 puan alarak birinci oldu. (24 Mayıs 2003)

Manu Codjia

Haziran 30th, 2012

Manu Codjia Klasik gitar eğitimine doğduğu şehir olan Chaumont Müzik okulu’nda başladı. 2  yıl klasik gitar eğitiminin ardından, 13 yaşında gitarıyla ilk kez caz müziği çaldığında, bunu meslek olarak seçmeye karar verdi. 1994- 1998 yılları arasında Yüksek Müzik Konservatuvarı’nda ( CNSM) François Jeanneau, Herve Sellin, Jean Daniel Humar ile çalıştı.

1999 yılında Concours National de Jazz de la Defense’da solist birincilik, Mathieu Donndarier Trio ile grup birincilik, Spice Bones ile grup ikincilik ve Gueorgui Kornazov Quintette ile grup üçüncülük ödüllerini aldı. 2001 yılında yine aynı yarışmada Dr. Knock ile grup birincilik ve Alerta G.ile FNAC ödülünü kazandı.
 
Codjia, başkalarının müziklerini çalarken  bile, kendi sesini bu müziğe katıyor….

Manu Codjia’nın kendi triosu ile 2006 yılında çıkardığı albümü “ Songlines” sanatçının müzikal evrenini en iyi şekilde yansıtan ses kombinasyonları aradığı bir laboratuar niteliğindedir.