Askeri casusluk davasında 2 tutuklama

Temmuz 1st, 2012

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca  ”askeri casusluk”  iddialarına yönelik başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 26 muvazzaf askerden 2’si tutuklandı.Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nca sürdürülen soruşturma çerçevesinde 15 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda gözaltına alınan 26 muvazzaf asker, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden 18’i, savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı, 8’i ise tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Zanlılardan 2’si, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı, 6’sı ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca ”fuhuş yaptırılan kadınlar aracılığıyla yüksek rütbeli askeri personelin uygunsuz görüntülerini çektikleri ve bunlarla şantaj yaparak bazı askeri bilgileri elde ettikleri” iddia edilen suç örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, mayıs ayında iki ayrı operasyon düzenlenmiş, 13’ü askeri personel toplam 45 kişi tutuklanmıştı.

Soruşturma kapsamında 13 Haziran’da düzenlenen operasyonda ise 19 muvazzaf, 2 emekli asker tutuklanmıştı.

Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 68’e çıktı.

Bu mağaralar 4 dalgıcı yuttu

Temmuz 1st, 2012

İtalyan basınına yansıyan ilk haberlerde, dalış turizminin yaygın olduğu Palinuro’da içerisinin kırmızı renkte olması sebebiyle ”Kan mağarası” olarak anılan yerde dalış yapan 4 dalgıçtan uzun süre haber alınamayınca başlayan aramalar sonucunda, dalgıçların mağaranın içinde sıkıştıkları belirlendi.

Arama-kurtarma ekiplerinin çalışmaları başladıktan sonra ilk olarak 41 yaşındaki Romalı Andrea Pedroni’nin cesedine ulaşılırken, ardından 41 yaşında Londra doğumlu Romalı Douglas Rizzo’nun cansız bedeni bulundu. Kurtarma ekipleri son olarak da, 36 yaşındaki Salernolu Susy Cavaccini ile 23 yaşındaki İtalya ikametli Yunan vatandaşı Telios Panaghitios’un cesetlerini mağaradan çıkardı. Çalışmaları, limandan büyük umutla takip eden 4 kişinin yakınlarının acı haberle büyük şoka girdikleri belirtildi.

Olayın nasıl olduğu henüz netleşmezken, mağara içinde yaşanan toprak kaymasının 4 kişinin mağara içinde sıkışmasına neden olduğu dile getirildi.

Ölen 4 kişinin, bölgede 8’er kişilik gruplarla dalış eğitimi yapan bir grubun üyesi oldukları kaydedildi.

Bu arada, Napoli yakınlarındaki Capri adası açıklarında da dalış yapan 70 yaşında Napolili bir kişinin de, dalışı tamamlarken, fenalaşarak hayatını kaybettiği belirtildi.

Tatil dönüşü trafik kazası: 1 ölü, 4 yaralı

Temmuz 1st, 2012

Kastamonu Karayolu Çerçen Köyü mevkiinde meydana gelen trafik kazasında, memleketleri Sinop’tan İstanbul’a dönen aile trafik kazası geçirdi. Kazada 1 kişi hayatını yitirirken, 3’ü ağır 4 kişi yaralandı.

Bayram Şakir’in kullandığı 34 FJ 1918 plakalı araç, Karabük Kastamonu Karayolu Çerçen Köyü mevkiinde direksiyon hakimiyetini kaybedince şarampole yuvarlandı. Araçta bulunan ve akraba oldukları belirtilen Nail Baş (46), Saadet Baş (19), Erol Baş (28), sürücü Bayram Şakir Çetinkaya (35) yaralanırken, 25 yaşındaki Selma Çetinkaya olay yerinde hayatını kaybetti.

Yaralılar, ambulans ile Karabük Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, Nail Baş haricinde diğer yaralıların durumunun ağır olduğu belirtildi. Kaza geçirenlerin, hafta sonu tatili için İstanbul’dan Sinop’a geldikleri ve tekrar İstanbul’a döndükleri belirtildi.

Türkiye şampiyonayı 7 madalyayla kapattı

Temmuz 1st, 2012

Avrupa Atletizm Şampiyonası’nın son gününde, toplam 12 dalda madalyalar sahiplerini bulurken, Türkiye günü 1’i altın olmak üzere toplam 2 madalya, şampiyonayı da toplam 7 madalyayla kapattı.

Helsinki Olimpiyat Stadyumu’nda 27 Haziran’da başlayan şampiyona, bugünkü yarışlarla sona erdi.

Branşlarında madalya alan sporcular şöyle:

-Bayanlar-

Çekiç Atma

———-

1. Anita Wlodarczyk (Polonya)

2. Martina Hrasnova (Slovakya)

3. Anna Bulgakova (Rusya)

1500 metre

———-

1. ASLI ÇAKIR ALPTEKİN (TÜRKİYE)

2. GAMZE BULUT (TÜRKİYE)

3. Anna Mishchenko (Ukrayna)

10 bin metre

———–

1. Dulce Felix (Portekiz)

2. Jo Pavey (İngiltere)

3. Olha Skrypak (Ukrayna)

Disk atma

——–

1. Sandra Perkovic (Hırvatistan) 

2. Nadine Müller (Almanya)

3. Nataliya Semenova (Ukrayna)

4×100 metre bayrak

——————

1. Almanya

2. Hollanda

3. Polonya

4×400 metre bayrak

——————

1. Polonya

2. Rusya

3. Fransa

Heptatlon

———

1. Ida Antoinette (Fransa)

2. Lyudmyla Yosype (Ukrayna)

3. Laura Ikauniece (Letonya)

-Erkekler-

110 metre engelli

—————–

1. Sergey Shubenkov (Rusya)

2. Garfield Darien (Fransa)

3. Artur Noga (Polonya)

1500 metre

———-

1. Henrik Ingebrigtsen (Norveç)

2. Florian Carvalho (Fransa)

3. David Bustos (İspanya)

Sırıkla yüksek atlama

———————

1. Renaud Lavillenie (Fransa)

2. Björn Otto (Almanya)

3. Raphael Holzdeppe (Almanya)

Uzun atlama

———–

1. Sebastian Bayer (Almanya)

2. Luis Felipe Meliz (İspanya)

3. Michel Torneus (İsveç)

4×100 metre bayrak

——————

1. Hollanda

2. Almanya

3. Fransa

4×400 metre bayrak

——————

1. Belçika

2. İngiltere

3. Almanya

Dekatlon

——–

1. Pascal Behrenbru (Almanya)

2. Oleksiy Kasyano (Ukrayna)

3. İlya Shkurenyov (Rusya)

Servet Çetin’in yeni takımı

Temmuz 1st, 2012

Eskişehirspor’un, Galatasaray’ın tecrübeli defans oyuncusu Servet Çetin ile prensip anlaşmasına vardığı bildirildi. 

Eskişehirspor, uzun süredir renklerine katmak istediği milli futbolcu Çetin ile prensip anlaşması yaptı. Çetin’in yarın Eskişehir’e gelerek kendisini kırmızı-siyahlı takıma bağlayacak sözleşmeye imza atacağı öğrenildi.

Eskişehirspor’un Avusturya’nın Rapid Wien takımında forma giyen Atdhe Nuhiu ile de anlaştığı, 23 yaşındaki golcü futbolcunun bu hafta, Eskişehir’e geleceği bildirildi.

Tarihimizdeki ilk gümüş madalya geldi!

Temmuz 1st, 2012

Hollanda: 3 – Türkiye: 2

Salon: TVF Başkent

Hakemler: Goran Gradinski (Sırbistan), Alexandros Varthalitis (Yunanistan)

Hollanda: Koelewijn, Krolis, Ter Horst, Kooistra, Abdel Aziz, Maan (Jorna, Rauwerdink)  

Türkiye: Burutay, Ahmet, Serhat, Emre, Emin, Ulaş (Serkan, Kemal, Murathan)

Setler: 25-16, 25-15, 22-25, 23-25, 26-24

Süre: 118 dakika (21, 19, 22, 27, 29)

(Fotoğraflı)

Türkiye, Avrupa Erkekler Voleybol Ligi final maçında Hollanda’ya 3-2 yenildi. Hollanda lig şampiyonu olurken, Türkiye ikincilik elde etti ve lig tarihinde erkeklerdeki ilk gümüş madalyasını kazandı.

Türkiye’nin, 2008 ve 2010 yıllarında olmak üzere 2 kez bronz madalya kazanmış, ancak finale çıkamamıştı.

Maça hızlı başlayan taraf Hollanda oldu. İlk bölümde özellikle blok-out’lardan sayı bulan Hollanda, ilk teknik molayı 8-4 üstün geçti. Savunmada açık vermeyen Hollanda karşısında sayı bulmakta zorlanan (A) Milli Takım, farkın açılmasına engel olamadı. Hızını kesmeyen ”portakallar” 2. teknik molaya da 16-9 önde girdi. 2.09’luk Kooistra ile 2.07’lik Koelewijn, Hollanda filesi önünde geçilmez oldu ve Hollanda seti 25-16 aldı: 1-0   

2. setin de ilk teknik molası 8-4, ikinci teknik molası ise 16-11 Hollanda’nın üstünlüğüyle geçildi. Türkiye, savunmadaki direncini biraz daha artırsa da sayı üretmekte sıkıntı çekti. İki takımın da servis hatalarından sayı kaybettiği bu bölümde, yüksek oynayan Hollanda ekibi, sert hücumlarıyla rakibini oldukça zorladı. Farkı iyice açan Hollanda 2. seti de 25-15 aldı: 2-0

(A) Milliler 3. sete daha konsantre başladılar. Hücumda Serhat ve Emre, blokta ise Ahmet ile etkili olan Türkiye, ilk teknik molaya 8-7 geride girse de 2. teknik molayı 16-15 önde geçmeyi başardı. Yorgun bir görüntü çizen Hollanda, hücumda hatalar yapmaya başladı. Rakibinin oyundan düşmesini iyi değerlendiren Türkiye, seti 25-22 almayı başardı: 2-1 

4. sette ilk teknik molaya 8-3 geride giren Türkiye, farkı çabuk kapattı. İkinci teknik molayı da 16-14 geride geçen (A) Milli Takım, mücadeleyi bırakmadı. Hakem hatalarının damga vurduğu son bölüm çok çekişmeli geçti. Savunmada müthiş bir oyun sergileyen (A) Milliler, hücumda rakibinin açıklarını iyi değerlendirdi. (A) Milliler setten 25-23 önde ayrıldı ve skoru eşitledi: 2-2  

Son sette de büyük çekişme yaşandı. Burutay’ın smaç servisinden aldığı sayı seyircilerden alkış alırken, hücumda Serhat ve Emre skora katkı yaptı. Seti 26-24 alan Hollanda şampiyonluğa ulaştı.

Kaka için Real’in istediği bonservis

Temmuz 1st, 2012

İspanya devi Real Madrid’in istediği verimi bir türlü alamadığı Kaka’yı satmak istiyor; ancak bütçesinden de açık vermek istemiyor.

2012-2013 sezonu transfer bütçesinde sıkıntı yaşayan Real Madrid, senelik 9 milyon Euro net para ödediği Brezilyalı yıldızı elinden çıkartmaya niyetli. 2009 yılında 67 milyon Euro’ya İspanya’ya transfer olan Kaka, Milan’daki performasını fazlasıyla arattı.

Kaka’yı 25 milyon Euro’dan daha az bir ücrete göndermeyi düşünmeyen Real Madrid’e, Guangzhou kulübünün bu bonservisi ödemeyi kabul edebileceği iddia edilirken; Kaka’ya da 18 milyon Euro senelik ücret teklif etmesi gündemde.

PSG, Milan, Red Bulls ve Sao Paulo’nun da istediği yıldız futbolcunun iki haftalık süre içerisinde karar vermesi bekleniyor.

Yeniden eski formuna dönmek isteyen Kaka, Brezilya ile 2014 Dünya Kupası’nda da yer almak istiyor.

Quaresma yöneticilere patladı

Temmuz 1st, 2012

Beşiktaş’ta Quaresma sıkıntısı büyüyor. Teknik Direktör Samet Aybaba’nın kadroda düşünmediği Portekizli yıldızdan yöneticilere sert bir yanıt geldi. Yöneticileri “Beşiktaş taraftarı ile aramdaki bağı koparmak istiyorsunuz” diye suçlayan Q7, yapılan açıklamalarla şok olduğunu vurguladı.

4 kulubün kadrosuna katmak icin teklifte bulunduğu Quaresma ile görüşmek isteyen yoneticilere yıldız futbolcudan sert yanıt geldi.
 
Yapılan açıklamaları yakından takip eden deneyimli futbolcu, siyah beyazlı yöneticilere “Benimle görüşmeden hakkımda bir cok açıklamalar yapıldığını duyuyorum. Beşiktaş taraftarı ile aramdaki bağı koparmak istiyorsunuz. Ben buradan ayrılsam bile kalbimin bir köşesinde Beşiktaş ve taraftarı olacak. Ama aldığım ücret nedeniyle yapılan açıklamalar beni şoke etti. İstenmiyorsam bunu ilk önce bana söylemeliydiniz. Alacaklarımı alamadığım dönemde bir gün sorun çıkarmadım. Karşılığı bu olmamalıydı” diyerek kırgınlığını belirtti.
 
Perşembe gunüne kadar Portekizli yıldızın Beşiktaş’tan ayrılması beklenirken, yöneticiler bu transferden kulubün kasasına 5 milyon Euro girmesini planlıyor. Quaresma’nın ardından Almeida icin gelen teklifleri değerlirecek yönetimin golcü futbolcu ile ilgili kararı da önümüzdeki günlerde vermesi bekleniyor.

Periler’in rakipleri belli oldu

Temmuz 1st, 2012

Tarihinde ilk kez olimpiyat oyunlarına katılma hakkı kazanan Kadın Milli Basketbol Takımı’nın Londra’daki rakipleri belli oldu.

2012 Londra Olimpiyatları’nda mücadele etmeye hak kazanan Potanın Perileri, Angola, Çin, ABD, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti ile birlikte A Grubu’nda yer aldı.

Kadın Milli Basketbol Takımı, A Grubu’ndaki ilk maçında altın madalyanın en güçlü adaylarından biri olarak gösterilen ABD ile karşılaşacak.

Dev finalde 11’ler belli oldu / CANLI

Temmuz 1st, 2012

İSPANYA-İTALYA

HAKEM: Pedro Proenc
STAT: Kiev Olimpiyat

İSPANYA: Iker Casillas, Alvaro Arbeloa, Sergio Ramos, Gerard Pique, Jordi Alba, Xavi, Sergio Busquets, Xabi Alonso, David Silva, Cesc Fabregas, Andres Iniesta
TEKNİK DİREKTÖR: Vicente del Bosque

İTALYA: Gianluigi Buffon, Federico Balzaretti, Andrea Barzagli, Leonardo Bonucci, Giorgio Chiellini, Andrea Pirlo, Claudio Marchisio, Riccardo Montolivo, Daniele De Rossi, Mario Balotelli, Antonio Cassano
TEKNİK DİREKTÖR: Cesare Prandelli

AK Parti’den ‘2015 seçimini öne alma’ hamlesi

Temmuz 1st, 2012

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ”Ana muhalefet ve muhalefet partilerinin düşüncesi, ‘kış şartlarında değil de sonbaharda seçim yapılsın’ ise o zaman yetkili organlarımızda bunu değerlendirir, TBMM’de bir anayasa değişikliğiyle seçimler öne alınabilir” dedi.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı’nca Kocaeli’de düzenlenen ”2. Bölge Yerel Yönetimler Toplantısı”nda konuşan Tanrıverdi, parti içinde yapılan bu toplantıların önemli olduğuna dikkati çekerek, toplantılar sayesinde parti üyelerinin bir birleriyle hasret gidermelerine vesile olduğunu söyledi.

Tanrıverdi, 2014 yerel seçimlerinin Türkiye açısından önemli olduğuna işaret ederek, bu seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı’nı halkın seçeceğini hatırlattı. Tanrıverdi, ”Halkımızın seçeceği Cumhurbaşkanı’nın seçimine katkı vermemiz gerekiyor” dedi.

Bu seçimlerin ardından 2015 yılında genel seçimlerin yapılacağını belirten Tanrıverdi, şöyle konuştu:
”Gerçi biz, seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışan bir parti olarak her zaman seçime hazırız. Kimi zaman ana muhalefet partisinin milletvekillerinden ya da temsilcilerinden ‘Mart’ta seçim mi olur’. Özellikle 2009 yerel seçimlerinde rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin kış şartlarında dağa çarpıp vefat etmesiyle o zaman herkes ‘Bu kış günlerinde seçim mi olur, son bahara alınmalıdır’ diyordu.
AK Parti iktidarının döneminde seçimler her defasında zamanında yapılmıştır ve Türkiye’de böyle bir alışkanlık kazandırılmıştır. Dolayısıyla biz, süresinde yapılmasını isteriz. Ana muhalefet ve muhalefet partilerinin düşüncesi ‘kış şartlarında değil de sonbaharda seçim yapılsın’ ise o zaman yetkili organlarımızda bunu değerlendirir, TBMM’de bir anayasa değişikliğiyle seçimler öne alınabilir.”

Tanrıverdi, Anayasa değişikliği yapmadan seçimin öne alınmasının söz konusu olamayacağını dile getirerek, ”Anayasa değişikliği için de 367 garabeti var. Dolayısıyla bu garabet nedeniyle muhalefet partileri, ana muhalefet partisi birlikte olmadan bu seçimin öne alınması mümkün olamaz. Biz ‘Seçim yarın’ dense de hazır olduğumuzu gözlemliyoruz. Kimse bizi seçimden kaçıyormuş gibi değerlendiremez. Böyle bir düşünce söz konusu olursa yetkili organlarımızla bunu değerlendirebiliriz” dedi.

Erdoğan-Zana görüşmesine BDP’den ilk yorum

Temmuz 1st, 2012

Leyla Zana’nın TBMM’deki basın toplantısının hemen ardından Diyarbakır’da kameraların karşısında geçen BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Zana-Erdoğan görüşmesi için “Umarız hayırlı olur” yorumunu yaptı.

Demirtaş, Leyla Zana’nın dünkü görüşmesinin temelini oluşturan “Başbakan’ın bu işi çözeceğine inanıyorum” sözlerine tepki göstererek, “Her kim Başbakan’dan umutluysa bu saflıktır, AKP gibi düşünmektir” demişti.

Haber 7

Zana, Erdoğan’la ne konuştuklarını anlattı

Temmuz 1st, 2012

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dün yaptığı görüşmenin, barışın gelmesine olumlu bir etki yapacağına inandığını belirterek, görüşmede, Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınabileceğini, Oslo görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiğini dile getirdiğini söyledi.

Zana, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan ile dün yaptığı görüşmeye ilişkin bilgi verdi.

Erdoğan’a ilettiği konuları satır başlarıyla aktaran Zana, bu görüşmeye zemin yaratan iki önemli konuyu gündeme getirmekte yarar bulunduğunu belirtti.

GÖRÜŞMENİN MİLADI 2004

Zana,  2004’te cezaevinden çıktıklarında bir dizi görüşme talebinde bulunduklarını, sivil toplum kuruluşlarından iş çevrelerine, Başbakan’dan Meclis Başkanı’na, ana muhalefet partisinden sendikalara kadar herkesle görüşme talebinde bulunduklarını belirtti. Zana, Erdoğan ile dün gerçekleşen görüşmenin, böyle bir miladı bulunduğunu dile getirdi.

TÜRK VE KÜRT HALKINA SÖZÜMÜ HATIRLATTIM

Erdoğan ile görüşmesinin başında, 21 yıl önce, parlamentoda, halkların kardeşliği üzerine yemin eden bir milletvekili olarak, Türk ve Kürt halkları için verilen bir sözünün olduğunu söylediğini aktaran Zana, öncelikle Kürtler’in halk olmaktan kaynaklı haklarından söz ettiğini anlattı.

Türkiye’nin sürdürülebilir bir barışa ve diyaloğa ihtiyacı olduğunu, bunun en temel koşulunun güven ortamı olduğuna tekrar tekrar dikkat çektiğini ifade eden Zana, şunları kaydetti:

ARTIK SÖYLEM VE SÖZ YETMİYOR

”Korkularıyla yüzleşme çabalarına rağmen, süregelen tutuklamalar ve davalarla tedirgin olan toplumun küçük adımlara değil, ileri ve samimi adımlara ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bu adımların da tüm bileşenlerin sürece dahil edilmesiyle atılabileceğini, kesintisiz barış ortamı için herkesin katkı sağlaması gerektiğini ifade ettim. Roboski katliamı, cezaevlerinde yaşananları ve süregelen polis şiddeti. Bunların hepsinin açık yaralarımızı kanattığını söyledim. Yaşananların ve yaşanmakta olanların tüm çıplaklığıyla ortaya konmasına ve çözüm aranmasına ihtiyaç var. Kendisine de ilettiğim gibi, halklarımıza artık söylem ve söz yetmiyor. Bu aşama geride kaldı.”

ÖCALAN’A EV HAPSİ

Leyla Zana, ”İdam gibi bir tabuyu yıkan bu ülkenin Sayın Öcalan’ı pekala ev hapsine alabileceğini ve bunun hayati bir önem taşıdığını belirttim” dedi.

OSLO GÖRÜŞMELERİ YENİDEN BAŞLAMALI

Türkiye’de onlarca yıldır denenen güvenlikçi politikaların sonuç vermediğini gördüklerini ifade eden Zana, denenmeyen tek yolun sürdürülebilir müzakere olduğunu söyledi. Zana, görüşmede, bu anlamda, Oslo görüşmelerinin milat olduğunu ve bu görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini ifade ettiğini kaydetti.

DEVLET VATANDAŞINDAN ÖZÜR DİLEMELİ

Zana, devletler kendi yurttaşlarından özür dilemeyi bir zafiyet olarak görmemesi, özür dilenmesi talep edilen halkın, bir başka devlet değil kendi yurttaşları olduğunu dile getirdiğini belirtti.

ANADİL PARA ÖDEYEREK ÖDENMEZ

Seçmeli dersler arasında Kürtçe’nin yer almasının, olumlu bir gelişme olduğunu kaydeden Zana, ancak  Kürtler’in anadilde eğitim taleplerini karşılamaktan uzak olduğunu savundu. Zana, ”Dünyada hiçbir halk, kendi ana dilini para ödeyerek öğrenmez dedim ve anadilde eğitim hakkı vurgusu yaptım.” diye konuştu.

“SİLAH BIRAKIN OPERASYONLAR DURUR” GERÇEKÇİ DEĞİL

Terör örgütü PKK’nın silah bırakması taleplerine de değindiklerini kaydeden Zana, “Yaralarımız açık ve kanıyor. Bu nedenle de gerçekçi olmayan talepler karşılık bulamaz. ‘Silahları bırakın operasyonlar durur’ söylemi gerçekçi olmayan taleplerden. Bunun altını çizdim” şeklinde konuştu.

SAYIN BAŞABAKAN’A TEŞEKKÜR EDİYORUM

Bu görüşmenin, kesintiye uğrasa da, 2004’den bu yana ortaya konan çabaların ve kazanımların bir ürünü olduğunu dile getiren Zana, sözlerini şöyle tamamladı: ”Toplumsal beklentinin sonucunda gerçekleşti. Görüşme son derece nazik bir ortamda gerçekleşti. Başbakan tüm taleplerimizi büyük bir dikkat ve nezaketle dinledi. Bu görüşmenin kesintiye uğrayan sürecin açılmasına katkı sağlayacağına, halklar için umutvar bir sürecin yaratılmasına ve barışın gelmesine olumlu bir etki yapacağına inanıyorum. Sayın Başbakan hem görüşme süresince hem de sonrasında görüşmeyle ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, diyalog sürecini açık tutmak konusundaki samimi tavrını göstermiştir. Bunun için teşekkür ediyorum.

AKLIM, VİCDANIM VE YÜREĞİMLE HAREKET ETTİM

Bilinmesini isterim ki; aklım, vicdanım, yüreğim, politik deneyim ve öngörümle hareket ettim. Tarihsel olarak bu görüşmenin kimler arasında gerçekleştiğinin ötesinde, olası sonuçları çok önemli. Sormak isterim; tıkanan bu sürecin önünü açmak için kaç kuşak, kaç ölüm daha bekleyeceğiz? HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTH, DTP, BDP ve diğer tüm bileşenlerin verdiği mücadele göstermiştir ki; bu topraklarda herkesin barışa ihtiyacı var. Bunun için, ben, o, diğeri fark etmez. Herkes hem Türkiye halkları hem de Kürt halkı barış sürecinin oluşmasında yer almalı. Zira barışın ortak bir çabaya ihtiyacı var. Umutların günbegün büyümesi ve yeşermesi dileğiyle.”

Leyla Zana, soru almayacağını belirterek basın toplantısını bitirdi.

İşte Zana’nın basın açıklamasının görüntüsü:

CHP’li Tanrıkulu’nun ‘Uludere’ tepkisi

Temmuz 1st, 2012

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Uludere olayına ilişkin alt komisyon raporunun Meclis kapanmadan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda görüşülmesini istediklerini söyledi.

Tanrıkulu, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi, CHP Ankara Milletvekili Levent Gök ile parlamentoda düzenlendiği basın toplantısında, Uludere olayına ilişkin alt komisyon raporunun tamamlanarak, üst komisyonda görüşülmesi taleplerinin kabul görmediğini ifade etti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün, ”Meclis kapanmadan raporun tamamlanacağına” dair söz verdiğini öne süren Tanrıkulu, ”Bu şekilde TBMM’ye olan güven sarsılıyor. Uludere olayına ilişkin alt komisyon raporunun Meclis kapanmadan İnsan Hakları Komisyonu’nda görüşülmesini istiyoruz” dedi.

Levent Gök ise kamuoyunun, Uludere olayına ilişkin, gizliliği olanlar dışında tüm bilgileri komisyonun CHP’li üyeleri aracılığıyla edindiğine dikkati çekerek, ”Başkan da dahil komisyonun AK Partili üyeleri neden konuşmaktan çekiniyor anlamış değiliz. Alt komisyon raporu konusunda, komisyon başkanı ayak sürüyor. Olayı zamana yayarak, unutturmaya çalışıyorlar. Konuya ilişkin sorularımıza yanıt alamıyoruz. Bakın orada kaymakama saldırı oldu 5 kişi tutuklandı bununla ilgili ama 34 kişinin öldüğü bir olayda hala yaprak kımıldamıyor” diye konuştu.

Hamzaçebi: Hükümet bu düşüncesinden vazgeçsin

Temmuz 1st, 2012

Hamzaçebi, partisinin Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ve bazı milletvekilleriyle Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Akif Hamzaçebi, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden ”3. Yargı Paketi” tasarısının yargı reformu niteliğini taşımadığını ileri sürdü. Özel yetkili mahkemeler konusunda yapılacak düzenlemenin belirsiz olmasının, bir çok endişeyi beraberinde getirdiğini belirten Hamzaçebi, ”Hala, şu ana kadar, Hükümet’in özel yetkili mahkemelerle ilgili yapacağı düzenleme belirsizliğini korumaktadır” dedi.

Bu konuda siyasi parti gruplarına dağıtılmış bir önergenin de bulunmadığına işaret eden Hamzaçebi, şöyle devam etti:

”Dolayısıyla, Hükümet’in bu konuda kamuoyuna yaptığı açıklamaların ne kadarının doğru olduğundan da emin değiliz. Özel yetkili mahkemeler, yaptıkları soruşturmalar ve yürütükleri kovuşturmalarla, kamuoyunda tartışma konusu haline gelmiştir. Kamuoyunun büyük bir çoğunluğu, özel yetkili mahkemelerin gerçekte hukuk, adalet dağıtan mahkemeler olmadığını düşünmektedir. CHP olarak bizim kanaatimiz de bunların bir operasyon mahkemesi olduğu yönündedir. Bir demokraside olmaması gereken mahkemelerdir. Bu mahkemeleri kaldırırken, bunları herhangi bir şarta bağlı kılmak, belirli davaları bundan ayrı tutma yönünde bir düşünceye sahip olmak kabul edilebilir değildir. Böyle bir düşünce varsa, Hükümet’i bu düşünceden süratle vazgeçmeye davet ediyorum.”

TBMM’nin 12 Haziran seçimlerinden sonra 8 milletvekili eksikle toplandığını, söz konusu milletvekillerinin hala yasama faaliyetlerine katılamadığını belirten Hamzaçebi, ”Bir kaç gün içinde herhangi bir düzenleme yapılmaz ise Parlamento, açıldığı günkü ayıpla tatile girecektir. Kesinlikle bu şekilde tatile girmemelidir. Yargı paketi çerçevesinde bir düzenleme ile 8 milletvekilinin yasama faaliyetine katılmaları sağlanmalıdır” diye konuştu.

Meclis iradesinin, zamanında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim yasağını kaldırdığını anımsatan Hamzaçebi, ”Sayın Başbakan için yargıya müdahale olarak değerlendirilmeyen bu tip düzenlemenin, 8 milletvekili için de yapılması gerekiyor. Bu konuyu halka götürsek, halkın büyük çoğunluğu bu milletvekillerinin parlamentoda olması gerektiği yönünde görüş ifade edecektir. Bir iki gün içinde sorunu çözelim ve 8 milletvekilini özgürlüğüne kavuşturalım” dedi.

-”Önemli bir yönetim zafiyeti”-

Emine Ülker Tarhan da özel yetkili mahkemelerle ilgili yaşanan süreci, ”AK Parti’nin yönetim anlayışının dışa vurumu” olarak gördüklerini savundu.

Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan özel yetkili mahkemelerin kaldırılması konusunda muhalefetin hiçbir şekilde bilgilendirilmemesinin önemli bir yönetim zafiyeti olduğunu ileri süren Tarhan, şöyle devam etti:

”Sadece gece yarısı operasyonlarıyla yasama faaliyeti yürütülmemesi gerekiyor. Özel yetkili mahkemelerin sistemimizden tamamen çıkması gerekiyor. Ancak görüyoruz ki yargının, özellikle de özel yetkili mahkemelerin bir intikam aracı olarak kullanılmasının yarattığı korkular egemen bugün. Bu korkularla hareket edildiğini, ne yapacağını bilememe anlayışının egemen olduğunu görüyoruz. İçeriği ve çerçevesi henüz bilinmeyen bir yapı ile karşılaşacağımızı düşünüyorum. Özel yetkili mahkemeler bu ülke için hayırlı değildir.”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hamzaçebi, Bağımsız Diyarbakır Milletvekili ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan görüşmesine ilişkin soru üzerine, yargı paketine ilişkin yaptıkları bu toplantıda, söz konusu görüşmeye ilişkin yorum yapmak istemediklerini ifade etti. Hamzaçebi, bu görüşmenin herhangi bir olağanüstülük olmadığını, normal bir görüşme olduğunu söyledi.

Akif Hamzaçebi, tutuklu milletvekillerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken,  ”Bütün siyasi kimliklerimizi bir kenara bırakalım, şapkalarımızı, rozetlerimizi çıkaralım. Bu olaya insani bir şekilde yaklaşalım. Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı… Bütün bunları bir kenara bırakalım. Sadece insani duygularla yaklaştığımızda bu sorun çözülecektir. Siyaset, insani duyguları yok etmemelidir. Liderler kendi gruplarını serbest bıraksalar, özellikle Sayın Başbakan için söylüyorum, bir önerge verilse bu sorun çözülecektir” diye konuştu.

Özel yetkili mahkemelere ilişkin bir soruyu yanıtlayan Tarhan da iktidarın bu konuda, muhalefetle uzlaşma yerine başka dinamiklerle uzlaşma süreci yaşadığını ileri sürdü.

AK Partili vekilden ‘cesur’ başörtüsü çıkışı

Temmuz 1st, 2012

Anayasa’da ve Meclis İç Tüzüğü’nde bu görevin başörtüsüyle yapılmasına hiçbir engel madde olmadığını belirten Uslu, “Bir sonraki seçimde başörtülü kadın milletvekillerinin görev yapabileceklerine inanıyorum” dedi.

AK Parti Şanlıurfa Milletvekili ve KEFEK Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu, fırsat eşitliğinden kadın istihdamına başörtülü vekilden Merve Kavakçı olayı gibi birçok konuda önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin kadın istihdamı konusunda dünyada geldiği noktayı çarpıcı rakamlarla gözler önüne serdi.

ÇOK MESAFE ALDIK

*Türkiye’nin kadın erkek fırsat eşitliği konusunda geldiği aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye fırsat eşitliğini sağlama anlamında, son 10 yılda önemli mesafe almış bir ülke. Biz artık bu konuda en üst seviyede hukuki düzenlemelerin yapıldığı ve bunun somut yansımalarının ortaya çıktığı bir ülke portresi sergiliyoruz. Bu, hiçbir eşitlik problemi kalmamıştır, pespembe bir tablo vardır anlamını gelmiyor. Diğer taraftan aile içi şiddet konusu başta olmak üzere yapılan yasal düzenlemelerle güvence altına alınmış bir toplum yapısına ulaşma yolunda ilerliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü verilerine baktığımızda Türkiye anne çocuk ölümleri ve kadın sağlığı konularında örnek gösterilen bir ülke konumundadır. İlköğretimde okullaşma oranı yüzde 98.5’in üzerine çıktı ve kız çocuklarının okullaşma oranının da 100 erkek öğrenciye karşı 100.4 oranına yükseldi ve bu çerçevede de örnek konumdayız.

*Kadınlar çalışma hayatında, siyasi arenada ve idari noktalarda yeterince temsil edilebiliyor mu?

Mart ayında açıklanan Grant Thornton’un araştırmasına göre Türkiye kadın yönetici alanında da dünya ortalamasının üzerinde. 40 ülkede yapılan bu araştırma dünya ortalaması yüzde 21, AB ülkeleri ortalaması yüzde 24, Türkiye’de ise kadın yönetici ortalaması yüzde 31 seviyesinde bulunuyor. Politikada ise biz geldiğimizde bu oran yüzde 4 iken, geçen dönem yüzde 9’a yükseldi. Şimdi ise yüzde 15 seviyesinde. Bugün akademisyenlik, avukatlık ve mimarlık gibi prestijli meslekleri icra eden kadın sayısı da hızla artmaktadır.

UMUT VERİCİ

*Kamuda durum nedir?

Devlet Personel Başkanlığı’nın verilerine göre 2007 yılında bakanlıklara bağlı genel müdür yardımcılıklarında yüzde 4 oranında kadın varken, bugün yüzde 12 seviyesinde. Müstakil daire başkanlıklarında 2007’de yüzde 5 iken bugün yüzde 16’ya çıkmış durumda. Kurul üyeliklerindeki kadın yönetici oranı yüzde 7’den yüzde 16’ya çıktı. Valiliklere bağlı daire başkanlıklarında yüzde 8’den yüzde 15’lere yükseldiğini görüyoruz. Müsteşar yardımcılıkları 2007’de yüzde 1 iken bugün yüzde 4’e yükselmiştir. Bu durum gelecek adına umut vericidir.

TARİH AFFETMEYECEK

*Merve Kavakçı olumsuz örneğinden sonra Türkiye’de Meclis çatısı altında başörtülü vekil görebilecek miyiz?

İnsanların yaşam tercihleri sonuna kadar saygıya değerdir. Hiçbir hak kaybına neden olunmamalıdır. Son genel seçimlerde AK Parti’nin de başka partilerin de başörtülü kadın aday gösterdiği açık bir gerçektir ve doğrusu da budur. Daha önce son derece kabul edilemez tepkiler verilmiş olmakla birlikte, başörtülü seçilen kadın parlamenter de olmuştur. Tarih o tepkileri verenleri affetmeyecektir. Anayasa’da ve Meclis İç Tüzüğü’nde bu onurlu görevin başörtüsü ile yapılmasına engel hiçbir madde yoktur. Ben bir sonraki seçim döneminde başörtülü kadın milletvekillerinin de görev yapabileceklerine inanıyorum. Merve Kavakçı’nın yaşadığı siyasi atmosferin bir daha Türk parlamentosunda bir utanç tablosu olarak yaşanmayacağını düşünüyorum.

BUGÜN

Leyla Zana’dan 21 yıl sonra bir ilk!

Temmuz 1st, 2012

Bağımsız Milletvekili Leyla Zana dün Başbakan Erdoğan’la yaptığı görüşmesini TBMM’de yaptığı bir basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Uzun yıllar siyasi yasaklı olan Kürt siyasetçi Leyla Zana’nın 21 sene sonra ilk defa bir basın toplantısı düzenlemesi dikkatlerden kaçmadı. Zana da toplantının başında bu durumdan bahsetti: “İlk defa bu basın odasına toplanıyorum. 21 yıl sonra bir ilki başlatıyoruz. Bu ilkin genel bir barışa vesile olması dileğiyle konuşmama başlıyorum.”

LEYLA ZANA’NIN BASIN TOPLANTISINDAN NOTLAR İÇİN TIKLAYINIZ!

Temmuz 1st, 2012

Bayraktar, Karadeniz Eğitim Kültür ve Çevre Koruma Vakfı’nın kuruluşunun 23. yıl dönümü dolayısıyla İstanbul İstinye’deki İbrahim Cevahir Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, bu vakfı 23 yıl önce, hemşehrisi olan İbrahim Cevahir’in kurduğunu hatırlattı. İnsanları kalıcı yapan şeyin malları değil, bıraktıkları eserler olduğunu vurgulayan Bayraktar, ”Türkiye son 9,5 yılda müthiş bir istikrar yakaladı ve gelişme sağladı. Dünyanın her tarafına gidiyoruz. Yeni Zelanda’dan, Güney Kore’den veya dünyanın başka bir tarafından baktığımızda Türkiye’nin gelişmesi müthiştir. Bu gelişmeye paralel olarak birbirimize sarılacağız, birbirimizle olan küçük meselelerimizi arkamıza atacağız.” diye konuştu. Etkinlikte çeşitli ülkelerden gelen halk oyunu ekipleri tarafından gösteriler yapıldı.

Karadeniz Gecesi’nde Bakan Erdoğan Bayraktar’a Meksika folklor ekibi tarafından Meksika şapkası hediye edildi. Bakan Bayraktar, hediye edilen Meksika şapkasını başına taktı. Gece Zeynep Başkan’ın şarkılarıyla devam etti. Bakanlar Erdoğan Bayraktar, Hayati Yazıcı, Vali Avni Mutlu horon ekibinin arasına girerek horon oynadılar. Zeynep Başkan’dan sonra ise İsmail Türüt sahneye çıktı. Türüt ilk olarak ‘terör’ şarkısını okudu, ardından ise Bakanları horon oynamaya davet etti. Bakan Bayraktar ve Hayati Yazıcı uzun bir süre horon oynadılar.

Öte yandan Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar, etkinlik öncesinde işadamı Nurettin Eroğlu’nun oğlu Erdem Eroğlu’nun Çırağan Sarayı’ndaki düğününe katılarak, nikah şahitliği yaptı.

Destici: Ülkenin birinci gündem maddesi terör

Temmuz 1st, 2012

Suşehri ilçesinde bu yıl 3’üncüsü düzenlenen Şehr-i Su Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, Kılıçkaya Barajı Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen etkinliklere BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de katıldı. Destici, “Ülkenin birinci gündem maddesi terördür. Kim önümüze hangi gündemi koyarsa koysun, suni gündemler oluşturmaya kalksalar da bu ülkenin birinci gündem maddesi terördür.” diye konuştu.

Genel Başkan Destici, terör örgütü PKK’nın, emperyalist güçlerin maşası olduğunu ifade ederek, “Zaten Türkiye’de 27 yıldır gerçek anlamda terörle mücadele edilmemiştir. Ediliyormuş gibi yapılmıştır. Bunu sadece burada değil, her yerde söylüyorum ve anlatıyorum. Bu şekilde 27 yıl olduğu gibi bundan sonra da terörle devam edecektir. Ama Allah’a şükürler olsun güçlü bir ordumuz var. Müslüman bir ülkeyle savaşmayı halkımız asla istemiyor. Ama Suriye yönetiminin de bir an önce gitmesi gerekiyor. Türkiye, İran olmaz, Türkiye Cezayir de olmaz. Ama Suriye yapılmasına da biz müsaade etmeyiz.

Suriye kafasına koymuş ve uçağımızı düşürmüş. İki müslüman ülkenin savaşmasına asla gönlümüz razı değildir. Bu, bir emperyal oyundur.” şeklinde konuştu.

Ayrıca, Suşehri Belediyesi’nin yaptırdığı Kılıçkaya Barajı Sosyal Tesisleri’ni beğendiğini belirten Destici, “Burası Ege kıyısı, Akdeniz kıyısı olmuş. Bu da tecrübeli Belediye Başkanı Sedat Sel sayesinde olmuştur. Kendisini tebrik ediyorum. Suşehri’ne yakışmış. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” dedi.

 

CHP İsrail değerleriyle omuz omuza

Temmuz 1st, 2012

Başbakan’ın konuşmasından konu başlıkları şöyle:

-‘Tam bin yıldır bir olankardeş olan bu halkların arasına kukla diktatörler giremez. Şam ile İstanbul’un, Halep ile Kayseri’nin arasına girmek isteyenler, tarihin tokadını yemeğe mahkumdurlar.

-Kayseri kardeşlik şehridir. Buradaki saldırı, terör örgütünün kardeşliğe düşman olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

– Bu örgütün milli değerleri yok. Bu örgütün manevi değerleri yok. Dini diğerleri yok. Bunlar Zerdüşt’tür.

– Bu örgütün gölgesinde, bunların vesayetinde siyaset yapan parti de, artık bu örgütün gerçek yüzünü görmeli ve terörle arasına mesafe koymalıdır.

– Bu örgütü temsil eden partinin bugüne kadar bunlara “terör örgütü” dediğini duydunuz mu? Diyemezler. Çünkü bunu demek yürek ister.

– Bütün senaryoları, bütün karanlık tezgahları boşa çıkaracağız.

– Son 1-2 gün içinde Amerika’nın Wall Street Journal gazetesi, Suriye’de düşürülen uçağımızla ilgili bir haber yapıyor. Bu haberde, düşürülen uçağımızın Suriye sınırları içerisinde olduğu iddia ediliyor. Amerika’da yaklaşan seçimler var. Geçen günlerde de Türkiye ile ilgili yalan bir haber yapmışlardı. Bu yalan haberlerin nedeni, Başkan Obama’yı yıpratmak ile ilgili. Kaynağını açıkla diyoruz, hiçbir şey yok. Mertlik, kaynağı açıklamayı gerektirir. Demek ki bu gazetede mertlik söz konusu değil.

– Bu tarz hava sahası ihlalleri olur. Uluslararası uygulamada, böyle bir ihlal olunca uyarı yapılır. Yapılan uyarı sonucu, söz konusu saha terkedilir. Bunların yaptığı gibi saldırılmaz.

– Bakın biz içerde de dışarda da kimlerle mücadele ediyoruz, bunu anlayın. Dışarıdaki ile mücadele etmek kolay. Asıl zor olan nedir biliyor musunuz? İçerideki ile mücadele etmek zor. Onun için ben CHP’ye gönül veren kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Bu takip ettiğiniz başkan Türkiye’nin değerleriyle değil, İsrail’in değerleriyle omuz omuza.