Bakan Yazıcı: O mahkemeler şart değil

Temmuz 1st, 2012

 Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ”Türkiye’de terörle ve darbeyle darbeye teşebbüsle çetelerle mücadeleyi, mutlaka özel yetkili denilen mahkemelerin var olmasına ya da yok olmasına bağlamamak gerektiğini belirterek, ”Adalet olarak nitelediğimiz süreçlerle ilgili, insanların kafasında bir takım sorunlara yol açacak uygulamalar varsa, yönetimin, yasama organının sorumluluğu, bu sorunları ortadan kaldırmaktır” dedi.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı’nca Kocaeli’de düzenlenen ”2. Bölge Yerel Yönetimler Toplantısı”nda konuşan Yazıcı, 14 Ağustos 2001’de tüzel kişiliğini kazanan AK Parti’nin, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük siyasi yapısı olduğunu belirterek, teşkilatlarının böylesine omurgalı bir yapının organları olduğunu söyledi.

Devletin somut şeklini ortaya koyan şeyin hükümet olduğunu ifade eden Yazıcı, devlet denildiğinde birçok kavramın akla geldiğini ancak bunların en önemli iki unsurunun adalet ve güvenlik olduğunu kaydetti.

Bakan Yazıcı, AK Parti hükümetleri olarak 2003 başından bu yana yaptıkları faaliyetlerin başlıklarından birinin olan sosyal güvenlik olduğunu ifade ederek, Türkiye’de yönetim sorumluluğunu üstlendiklerinde, çalışanlar, çalıştıranlar, kamu hizmeti görenlerin çok farklı sağlık güvencelerinin olduğunu dile getirdi.

Genel itibariyle kamu kurum ve kuruluşları ve bütün varlıkların sahibinin millet olduğunu vurgulayan Yazıcı, ”Bu söylediklerim komünizan bir bakış değil, elbette ki özel mülkiyete son derece saygı duyuyoruz ama kamuyla bağlantılı olarak nitelediğimiz bu varlıkların, özü itibariyle sahibi millettir. Milletin herhangi bir bireyi değişik statüde olması dolayısıyla hastalanmasının farklı yansıması söz konusu olabilir mi? O zaman herkes imkanlar neyse o kalitede sağlık hizmeti görecek. Bunu düzenleyerek daha verimli, daha kaliteli hizmet almanın önünü açtık” diye konuştu.

Yazıcı, bu ülkede 8,5 milyon dolayında özürlünün bulunduğuna dikkati çekerek, daha önceki hükümetlerin yapamadığını yaparak özürlüler kanununu çıkardıklarını ve bu konunla tüm özürlülerin iyi hizmet almaları, ödenek ve bakımlarının yapılmasını sağladıklarını kaydetti.

Seçim meydanlarında, ”Kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi olacağız” dediklerini hatırlatan Yazıcı, bunların seçim meydanlarında yankılanan sözler olarak kalmadığını ve bu konuda bazı çalışmaları hayata geçirdiklerini ifade etti.

Hayati Yazıcı, en son Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oluşturarak kaynak ayırdıklarını dile getirerek, bununla evi olmayanın barınma, yakacağı olmayanın barınma, yakacağı olmayanın ısınmasını sağladıklarını, iş bulamayan insanlara, sosyal güvenlikten yoksun insanlara iş bulmaları için küçük ölçekte de olsa sermaye tahsis ettiklerini anlattı.

Ekonomik faaliyetleri sürdüren, onu büyüten şeyin özel teşebbüsler olduğunu vurgulayan Yazıcı, bu alanda devletin, müteşebbislerin önündeki engeli kaldırarak, onların daha fazla kazanmasını ve bu bağlamda vergi gelirlenin çoğaltmasını sağladıklarını söyledi.

-”Büyüme rakamları tesadüf değil”

Yazıcı, vergi gelirlerinin çoğaltılmasıyla yatırım ihtiyacı duyulan alanlarda yatırım yapıldığını aktararak, ”Türkiye ekonomisinin geçen yıl itibariyle özellikle batıdaki bütün ekonomiler sıfıra yakın bir büyüme gösterirken, Türkiye’nin yüzde 8,5 gibi bir büyüme rakamına ulaşması tesadüf değildir” ifadesini kullandı.

Türkiye’de 2010 yılında bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yazıcı, şunları kaydetti:

”Bu süreçte ve daha önceki süreçlerde karşılaştığımız zorlukları, engelleri asla unutamayız. Çok uzak değil, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde neler yaşadıklarımız hafızalarımızda. Partimiz, 340 dolayında milletvekiliyle mecliste, çoğunluk partisi. Cumhurbaşkanı seçeceğiz, müdahale edildi. 367 diye nitelenen bir karar var, 27 Nisan diye bir muhtıra var… Ama biz hiç bir zaman, bizden önce başkalarının yaptığı gibi ‘eyvallah’, ‘sen mi geldin’, ‘hoş geldin’, ‘Allah’a ısmarladık’ deyip şapkamızı alıp gitmedik. Çünkü biz, milletten milletin emanetini isterken hep şunu söyledik, ‘Sizin gündeminizle hükümetin gündemini birleştireceğiz’ dedik. ‘Sizin gündeminiz ayrı, hükümetin gündemi ayrı olmayacak’ dedik. O gücü milletten aldık. O yönetimin bir emanet sorumluluğu olduğunu unutmuş olsaydık, Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi. Ama sapmadık, kararlı duruşumuzu gösterdik. Seçim yaptık, Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirdik, Anayasa referandumu gerçekleştirildi. ”

-Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tartışması-

Bakan Yazıcı, Türkiye’de terörle ve darbeyle, darbeye teşebbüsle mücadele, çetelerle mücadeleyi mutlaka özel yetkili denilen mahkemelerin var olmasına ya da yok olmasına bağlamamak gerektiğini dile getirerek, ”Esas olan adalettir, adaleti önemsiyoruz. Adalet olarak nitelediğimiz süreçlerle ilgili, insanların kafasında bir takım sorunlara yol açacak uygulamalar varsa, yönetimin, yasama organının sorumluluğu, bu sorunları ortadan kaldırmaktır. Özel Yetkili Mahkeme olarak nitelediğimiz, bana göre bunlar İhtisas Mahkemesi… Bu alanla ilgili yapılacak düzenlemeler dolayısıyla kıyamet koparmaya çalışmanın anlamı olmadığını düşünüyorum. Hiçbir zaman çeteleşme, hukuk dışı davranışlar, darbe, darbeye teşebbüslerin hiçbir süreçte hukukun alanı dışına çıkartılması söz konusu olmamıştır ve olamaz” ifadesini kullandı.

Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü’nün, bakanlığının görev kapsamında olduğunu belirterek, Türkiye’de var olan 75 milyon insanın tüketici olduğunu kaydetti.

Yazıcı, Tüketici Hakem Heyetleri’nin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, Tüketicinin, tükettiği ürünler açısından bilgilenmesi, hak arama yollarının neler olduğunun anlatılmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Özellikle geçen yıl eğitim, öğretim yılı başında piyasayı gözetleme açısından çocukların okullarda kullanacağı materyaller, defter, çanta gibi malzemelerle alakalı 4 ili pilot seçerek ürünleri topladıklarını ve bunların, laboratuvar tahlillerini ve analizlerini yaptırdıklarına işaret eden Yazıcı, o malzemelerin bir kısmının sağlık yönünden sakıncalı olduğunun tespit edilmesinin ardından müdahale ederek o materyallerin toplatıldığını ifade etti

Bakan Yazıcı, Türkiye’de yarın yeni Türk Ticaret Kanunu yarın yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, bu yasa üzerinde 5-6 ay çalıştıklarını ve bu kanunun hedef kitlesinde yer alan tüm aktörleri dinlediklerini bildirdi.

Yazıcı, yönetim anlayışlarında hangi düzeyde olurlarsa olsun ister tüzük, ister yönetmelikte olsun, amaçlarının o düzenlemenin hedefindeki insanların hayatını kolaylaştırıp önündeki engelleri kaldırmak olduğunu ifade ederek, AK Parti olarak insan odaklı çalışma yürüttüklerini ve bütün faaliyetlerinin merkezinde insanı koyduklarını söyledi.

-Yeni Türk Ticaret Kanunu-

İnsani göz ardı eden hiçbir yaklaşımın başarı şansının olamayacağını, bu yüzden Türk Ticaret Kanunu’nu bu çerçevede düzenlediklerini anlatan Yazıcı, ”Hiçbir yasa, hiçbir düzenlenme kutsal metin değildir. Gelecek süreçlerde tekrar ihtiyaç duyulması halinde yeniden düzenlenebilir. İnşallah yarın bu kanun yürürlüğe girecek ve Türkiye’de herkes yarından itibaren bütün ticari faaliyetlerini bu kanuna göre yapacak” dedi.

Yazıcı, Türkiye’de geçmişte şirket kurmak isteyen bazı yatırımcıların bu şirketin sermayesini sağlamak için elinde çantayla dolaşarak para topladıklarını anlatarak, yeni yasayla bu durumu yasakladıklarını söyledi.

Bu yıl 1 Ocak’tan itibaren belediyelere 5957 sayılı yeni Hal Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini ve bu kanunun son derece önemli olduğunu hatırlatan Yazıcı, belediye başkanlarından, hukukçu kurmaylarıyla birlikte bu yasadaki ayrıntıları incelemesini istedi.

Yazıcı, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya ve iklim koşullarının güzelliği itibariyle dünyada meyve ve sebze üretimi bakımından en avantajlı ülkelerden birisi olduğunu belirterek, Türkiye’nin 2011 yılı meyve sebze üretiminin 45 milyon ton olduğunu kaydetti.

Bunun parasal değerinin 73 milyar lira olduğunu ifade eden Yazıcı, ”Bu büyük bir ekonomik varlık ancak biz bunun yüzde 5’ini ihraç ediyoruz. Bu sene bu ilk üç ayda ihracatımız bir milyar 360 milyon. Yüzde 95’i iç piyasaya sevk ediliyor, bunun yüzde 25’inin parasal değeri 19 milyar TL’dir. Paketleme ambalaj sevkıyat hatası nedeniyle zayi oluyor, tüketiciye ulaşmıyor. Bu kadar varlık yok oluyor, geriye kalan malın yüzde 30’u kayıtlı, yüzde 70’i ise kayıt dışı” diye konuştu.

Bu ekonomik sapmayı yürürlüğe giren hal kanunuyla düzenlediklerini, toptancı halleri dışında yüzde 15 olan satışları yüzde 2’ye indirerek aracıları ortadan kaldırdıklarını anlatarak, bazı ekonomistlerin değerlendirmesine göre meyve, sebze ve diğer ürünlerdeki özlenen ucuzluğun bu uygulama sayesinde gerçekleştiği şeklinde değerlendirmelerini bulunduğunu söyledi.

Bakan Yazıcı, toplantının ardından gazetecilerin, CHP’nin, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurma istemine ilişkin soruları üzerine şunları kaydetti:

”Türkiye’de biliyorsunuz biraz geleneksel hale geldi. Biz yapıyoruz başkası iptal etmek istiyor. Bir hukuk devletinde ‘bunu niye kullandın’ diyecek halimiz yok, Anayasa, yasalar ana muhalefet partisine bu hakkı vermiş, götürsün. Biz doğru işlem yaptığımız kanısındayız çünkü biz milleti ve vatandaşımızın çıkarını gözeterek düzenlemeler yapıyoruz. Eminim ki o yasada Türkiye’de çok önemli bir sorun olan, özellikle bu bölgeyle alakalı yaşadığımız depremden sonra daha da güncel hale gelen bu konuyla alakalı sorunları giderme noktasında, önemli bir hukuksal zemin oluşturuyor. Gitsin, bir taraftan da yasa yürürlüğünü icra ediyor.”

Erdoğan: Ayağımıza çelme atacaklar diye duramayız

Temmuz 1st, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Bir yandan terörle kararlı şekilde mücadele etmeye, diğer yandan, Doğu Akdeniz’de,13 mil açıkta, uluslararası sularda uçağımıza yönelik saldırının hesabını sormaya devam edeceğiz. İtidali, soğukkanlılığı, sağduyuyu elden bırakmayacağız. Hukukun dışına asla çıkmayacağız. Savaş çığırtkanlarına kulak asmayacağız. Ancak, korkuya, pısırıklığa, çekingenliğe de asla teslim olamayacağız” dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Sözlerine, ”Türkiye, son 9,5 yılda her alanda çok büyük başarılara imza attı” diyerek başlayan Erdoğan, ekonomide, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde, sosyal politikalarda, iç ve dış politikada 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlediklerini ifade etti.

Türkiye’nin ”çok zor bir coğrafyada” yer aldığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, Ortadoğu Kafkasya, Balkanlar, Akdeniz ve Kuzey Afrika’da zaman zaman olumsuzluklar yaşanabildiğini kaydetti. Türkiye’nin bu bölgelerin en ortasında yer alan bir ülke olarak, bütün olumsuzluklara rağmen, ”bir istikrar adası, bir huzur ve güvenlik adası olma” vasfını muhafaza ettiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, ”Biz, bölgemizdeki birçok ülkenin tersine, kökleri çok eskiye uzanan, kadim bir devlet geleneğine sahibiz. Millet olarak bizler, merkezinde bulunduğumuz bu coğrafyada, bin yılı aşkın bir süredir sağduyunun, soğukkanlılığın, itidalin, en önemlisi de hakkın, hukukun, adaletin yanında olduk. Ecdadımızdan aldığımız mirasla, atalarımızdan, kadim devlet geleneğimizden, zengin medeniyetimizden aldığımız ilhamla, biz her zaman büyük devlet refleksi gösterdik. İşte bu vasfımızdan dolayı, biz, içinde bulunduğumuz zor coğrafyada, bağımsız, özgür, istikrarlı bir devlet olarak yolumuzda kararlılıkla ilerliyoruz” diye konuştu.

-”Bu coğrafyada yer alan halklar, tarihin birbirine kardeş eylediği halklardır”-

Komşu ülkelerin de büyümesi, huzur ve istikrara kavuşması, bölgesel sorunların bir an önce çözülmesi için çok yoğun gayret sarfettiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

”İçinde bulunduğumuz coğrafya, maalesef bin yılı aşkın bir süredir kan ve gözyaşıyla yıkanan bir coğrafya. 13 asır önce, Kerbela’da, Hazreti Peygamberimizin mübarek torunu Hazreti Hüseyin ve ailesi, son derece acımasız bir savaşta katledilmişti. O tarihten itibaren, ne yazık ki bu coğrafyada kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Yaşanan bu acı hadiseye rağmen, ihanetler, kardeş kavgaları, mezhep çekişmeleri, terör, yoksulluk maalesef sona ermedi. Biz, Türkler olarak, Kürt kardeşlerimizle, Arap kardeşlerimizle, bu coğrafyadaki tüm etnik gruplarla, her zaman istikrarı, huzuru, güvenliği tesis etmenin mücadelesi içinde olduk. Dikkatinizi çekiyorum: Büyük Selçuklu Devleti’nden bugüne kadar, millet olarak biz her zaman barışın, uzlaşmanın, kucaklaşmanın, bir ve beraber olmanın, kardeş olmanın bayraktarlığını üstlendik. Bağdat, Basra, Aden Körfezi, Kahire, Kudüs, Şam, özellikle de Mekke ve Medine tehdit edildiğinde, tamamen insani duygularla, vicdani duygularla, medeniyetimizin bize yüklediği sorumlulukla, tehditlere karşı kimi zaman tek başımıza göğüs gerdik. Bütün bu coğrafyada yer alan halklar, tarihin birbirine kardeş eylediği halklardır. Bu coğrafyada, biz bin yılı aşkın bir süredir aynı kaderi paylaşıyoruz. Bu bölgede, hüznümüz bir oldu, kederimiz bir oldu, sevincimiz, coşkumuz, heyecanımız bir oldu. Bugün de aynı şekilde, çok geniş bir bölge içinde, tüm halkların kalpleri ortak atıyor.”

-”Dış ticaretteki artış, komşularımızla kucaklaşmanın eseridir”-

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Türkiye’nin dış ticaret hacminin 88 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2011 sonunda, bu rakamın 4 kattan fazla artarak 376 milyar dolara ulaştığını belirterek, ”İşte bu büyük artış, bizim yüz yıldır sırtımızı döndüğümüz komşularımızla kucaklaşmanın bir eseridir. Türkiye’nin bu oranda büyümesi, dış ticaretini, turizm gelirlerini, turist sayısını, yatırımlarını artırması, bizim aktif dış politikamızın eseridir. İşte 2002 yılının sonunda göreve geldiğimizde bizim ülkemize gelen turist sayısı 13 milyondu gelirimiz 8,5 milyar dolardı. Ama şimdi ülkemize gelen turist sayısı 31,5 milyon seviyesine çıktı, gelirimiz de 23 milyar dolara ulaştı. Bu dünya ile kucaklaşmanın dünya ile aramızdaki ilişkileri artırmanın bir neticesidir” diye konuştu.

-”Bu milletin tarihinde hiçbir zaman pısırıklık, korkaklık olmadı”-

”Dünyanın hemen her başkentine ulaştık, bazı başkentlere defalarca gittik, sorunları masaya yatırdık, çözdük, çözüm yoluna koyduk” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

” İşbirliğini kat kat artırdık. Sadece ben değil tüm bakan arkadaşlarım aynı şekilde dolaştılar. Giderken yanımıza iş adamlarımızı da aldık. Onlarla beraber tüm dünyayı dolaştık. Açıkçası, Türkiye için başka bir yol, başka bir çare, başka bir yöntem yoktur. Biz, içimize kapanarak değil, olabildiğince çevremizi kucaklayarak büyüyebiliriz. On yıllar boyunca içine kapanan Türkiye büyüyemedi, gelişemedi, sorunlarına çözüm üretemedi. Kendisini on yıllar boyunca dış dünyaya, komşularına, dost ve kardeş halklara kapatan Türkiye, darbelerle, çete faaliyetleriyle, yasaklarla, kısıtlamalarla, her alanda geriye gitti, yoksullaştı. Biz, ayağımıza çelme takacaklar, yolumuzu kesecekler diyerek yola çıkmaktan korkan bir millet değiliz. Biz, tehditlere boyun eğecek bir millet, böyle bir devlet, böyle bir ülke hiç değiliz. Bu milletin tarihinde hiçbir zaman pısırıklık, korkaklık olmadı. Bizim Milli Marşımızın, İstiklal Marşımızın ilk kelimesi, dikkatinizi çekiyorum, ‘korkma’ kelimesidir. Bizim ve milletimizin lügatinde korku yoktur.”

-”Savaş çığırtkanlarına kulak asmayacağız”-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Suriye’nin uluslararası sularda Türk jetini düşürmesine de değinerek, ”Ne terör tehdidine ne de kukla diktatörlerin kışkırtmalarına da asla ve asla boyun eğmeyecek, 2023 hedeflerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin büyümesi karşısında ortaya konan bu tür alçakça eylem ve saldırılara karşı kesinlikle kesin tavırlı olacak aldırış etmeyeceğiz. Bu aziz millet, eşkıyanın, çapulcuların, çetelerin, kuklaların tehdit ve kışkırtmalarına eyvallah edecek bir millet değildir. Bu aziz millet, haince, alçakça saldırılar karşısında geri adım atacak bir millet asla değildir” dedi.

”Bir yandan terörle kararlı şekilde mücadele etmeye, diğer yandan, Doğu Akdeniz’de, 13 mil açıkta, uluslararası sularda uçağımıza yönelik saldırının hesabını sormaya devam edeceğiz” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü :

”İtidali, soğukkanlılığı, sağduyuyu elden bırakmayacağız. Hukukun dışına asla çıkmayacağız. Savaş çığırtkanlarına kulak asmayacağız. Ancak, korkuya, pısırıklığa, çekingenliğe de asla teslim olamayacağız. Ecdadımızdan aldığımız ruhla, cesaretle, onlardan devraldığımız mirasla, biz hem ülkemizi büyütmeye, hem de bölgemizde hakkı, hukuku savunmaya devam edeceğiz. Göreceksiniz, kazanan her şekilde Türkiye olacaktır. Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanlar, Türkiye’nin huzur ve istikrarına, kardeşliğine kastedenler, milletimizin birliği ve dayanışması karşısında göreceksiniz eriyip gidecekler.”

Terör saldırılarında şehit olan asker ve polislere Allah’tan rahmet dileyen Erdoğan, ”Akdeniz’de, uluslararası sularda namert bir saldırıyla düşürülen uçağımızın pilotlarıyla ilgili umutlarımızı da muhafaza ediyoruz. Umutlarımızı halen koruduğumuz bu süreçte pilotlarımızın ailelerine de sabır ve metanet diliyorum” dedi.

-”Terör örgütü hiçbir zaman hak mücadelesi vermedi ve vermiyor”-

Türkiye’nin büyüyüp kalkınmasının bazı çevreleri rahatsız ettiğini söyleyen Erdoğan, ”Türkiye’nin güçlü bir ekonomiyle, aktif bir dış politikayla, bölgesinde ve dünyada etkin bir güç olmasını bazı çevreler hazmedemiyorlar. İşte bu çevreler, kimi zaman terör örgütlerini, kimi zaman da kukla diktatörleri maşa olarak kullanarak Türkiye’yi yürüyüşünden alı koymaya çalışıyorlar. Biz, yaklaşık 30 yıldır, terör örgütünün ihanet içinde olduğunu ifade ediyoruz. Evet terör örgütü ihanet içindedir. Sadece Türkiye’ye, sadece Türklere karşı değil, bizim Kürt kardeşlerimize karşı da tam bir ihanet içindedir” ifadelerini kullandı.

”Terör örgütü, bugün, Türkiye’nin hasmı çevrelerin maşası olduğunu, onların taşeronu olduğunu artık çok daha net biçimde göstermiştir” diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti :

”Terör örgütü hiçbir zaman hak mücadelesi vermedi ve vermiyor. Terör örgütünün saldırıları, benim Kürt kökenli vatandaşlarıma 30 yıl boyunca hiçbir hak sağlamamış, tam tersine onları acıya, kana ve gözyaşına boğmuştur. Türkiye, en uzun sınırı paylaştığı Suriye ile çok ciddi ve milli bir meseleyle uğraşırken, terör örgütünün Doğu ve Güneydoğuda alçakça eylemlerini artırmış olması, altı mutlaka ve mutlaka çizilecek bir husustur. Askerimize ve polisimize yönelik son saldırılar, terör örgütünün nasıl bir ihanet içinde olduğunun en somut delilidir. Bu örgüt, Kürt olmadığını, Müslüman hiç olmadığını, Türkiyeli de olmadığını artık bu son saldırılarla tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıklığa kavuşturmuştur. Terör örgütünün yegâne amacı ve yegâne işi, Türkiye düşmanı, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, diğer tüm kardeş halkların düşmanı olan çevrelere taşeronluk yapmaktır.”

Bahçeli: Arkanızda gittikçe güçlenen Türkiye var

Temmuz 1st, 2012

 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, günübirlik ziyareti gerçekleştirmek üzere geldiği Kosova’nın Prizren kentinde, Kosova Kamu Yönetimi Bakanı ve Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı Mahir Yağcılar ile görüştü.

Kosova’daki Türklerin büyük ilgisini çeken Prizren ziyareti sırasında Bahçeli, ”burada yalnız değilsiniz. Arkanızda gittikçe güçlenen büyük bir Türkiye ve onu  yaşatan büyük bir Türk milleti vardır. Sizler anayurdun güzide evlatlarısınız” diye konuştu.

Kosova ile Türkiye arasındaki siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin daha da gelişmesini arzuladıklarını ifade eden Bahçeli, ”Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri bu ilişkileri, karşılıklı ziyaretlerle en üst düzeyde sürdürmektedir ve şu an için önemli gelişmeler olduğunu biliyoruz. Bundan sonra da devam edeceğinin inancındayız. Hiçbir zaman yalnız değilsiniz. Türk milleti her zaman sizlerle beraberdir” diye konuştu.

Kosova’daki Türklerin Türkiye’den ”bir telefon mesafesinde” olduğuna işaret eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, ”küresel gelişmeleri yakından takip ediniz, çok uyanık olunuz, geçmişi unutmadan geleceğe sürekli bakınız ve hedefe varabilmek için de her türlü fedakarlığı yapmaktan kaçınmayınız” dedi.

Balkanlar gezisinin çerçevesinde bulunan Kosova’da da  ”Balkanlar’dan Türk’ün izini kimsenin silemediğini” gördüğünü ifade eden Bahçeli, ”Balkanlar’da kimliğini koruyarak, siyasi hayatta varlığını sürdürerek, ülke yönetimini paylaşarak gelmiş olduğunuz bu aşamayı Allah rızası için geriye götürmeyin. Kat edilen mesafeyi korumak, geliştirmek gerekir. Varlığımızı korumak gerekir. Gelecekte neyle ve nasıl karşılaşabileceğinizi bugünden kestirmek zor. Ancak vardığımız noktayı iyi tanımlayabilirsek ve ona göre de birlik içerisinde yolumuza devam edebilirsek, 560 senedir var olan Türk izi bundan sonra da devam edebilecektir. Yok edilmek istenen bir Müslüman-Türk kimliğidir. Yüz yıl içerisinde ne ezanı susturabildiler, ne bayrağımızı indirebildiler” diye konuştu.

KDTP Genel Başkanı Yağcılar ile Bahçeli arasında ve KDTP’nin Prizren Şubesi Başkanı Cemil Luma’nın da katıldığı görüşmede, yaklaşık 20 bin Kosovalı Türk için çifte vatandaşlık hakkı gibi konuların da ele alındığını kaydedildi.

KDTP Genel Başkanı ve Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Yağcılar, Bahçeli’ye Kosova işlemeli bir plaket takdim etti. KDTP meclis üyelerinden Aysel Gaş ise kendisinin işlemiş olduğu Türk bayrağını Bahçeli’ye hediye etti.

Bu görüşmenin ardından MHP Başkanı Bahçeli ve beraberindeki heyet Prizren;in tarihi yerlerini gezdi. Merkezde bulunan Şadırvan’dan da su içen Bahçeli, ardından “Doğru Yol” Türk Kültür Sanat Derneği;nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüştü.

MHP Genel Başkanı Bahçeli ve beraberindeki heyet, Kosova’daki Türk belediyesi olan Mamuşa’yı ve buradaki Alperenler Derneği’ni de ziyaret etti. Günübirlik Kosova ziyaretinin ardından MHP Genel Başkanı Bahçeli ve beraberindeki heyetin, Bulgaristan’a gideceğini bildirildi.

AK Parti’den seçimleri öne alma sinyali

Temmuz 1st, 2012

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ”Ana muhalefet ve muhalefet partilerinin düşüncesi, ‘kış şartlarında değil de sonbaharda seçim yapılsın’ ise o zaman yetkili organlarımızda bunu değerlendirir, TBMM’de bir anayasa değişikliğiyle seçimler öne alınabilir” dedi.

AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı’nca Kocaeli’de düzenlenen ”2. Bölge Yerel Yönetimler Toplantısı”nda konuşan Tanrıverdi, parti içinde yapılan bu toplantıların önemli olduğuna dikkati çekerek, toplantılar sayesinde parti üyelerinin bir birleriyle hasret gidermelerine vesile olduğunu söyledi.

Birlik ve beraberlik duygularının geliştirilmesinde toplantıların katkısının olduğunu belirten Tanrıverdi, teşkilat üyelerinin birbirleriyle bilgi birikimlerini paylaştıklarını kaydetti.

Tanrıverdi, toplantıya katılan her üyenin sıkıntısını dile getirebildiğini ifade ederek, ”Bazı konuları konuşacağız, onları alıp değerlendireceğiz ve stratejimizi belirleyeceğiz. Belediye başkanlarımız burada yaptıkları örnek hizmetleri ortaya koyacaklar. Diğer dinleyen belediye başkanlarımız bu konularda not alacak. Eğer o konularda geri kalmışlarsa projeyi kendisine uyarlayacak. Böylece yapılmış yanlışları yapmamış olacağız” diye konuştu.

Yaptıkları toplantılarda yeni kent politikaları oluşturduklarını dile getiren Tanırverdi, yerel yönetimlerin dinamik yapıya sahip olmaları dolayısıyla kendilerinin politikalarını yenilemek zorunda olduklarını söyledi.

Kent politikalarının oluşturulmasında bu tür toplantıların yararlı olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, şunları kaydetti:

”Biz her zaman şunu söylüyoruz ‘Kenti kendimiz değil, kentliyle birlikte yönetiyoruz’ dolayısıyla kenti kentliyle birlikte yönettiğimiz zaman kentte yaşayan hemşehrilerimizin memnun olacağı hizmetleri ortaya koymuş oluruz. Görevimiz bir şehri imar etmek ve hemşehrilerimizin gönlünü ihya etmektir. Kentin, kentte yaşayan hemşehrilerimizin gönlünün ihyası elbette birlikte yönetmekten geçer. Yeni kent politikalarının oluşturulması noktasında bu toplantıları önemli bir fırsat olarak görmeliyiz.”

-”Seçimler öne alınabilir”-

Tanrıverdi, 2014 yerel seçimlerinin Türkiye açısından önemli olduğuna işaret ederek, bu seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacağını ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Cumhurbaşkanı’nı halkın seçeceğini hatırlattı. Tanrıverdi, ”Halkımızın seçeceği Cumhurbaşkanı’nın seçimine katkı vermemiz gerekiyor” dedi.

Bu seçimlerin ardından 2015 yılında genel seçimlerin yapılacağını belirten Tanrıverdi, şöyle konuştu:

”Gerçi biz, seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışan bir parti olarak her zaman seçime hazırız. Kimi zaman ana muhalefet partisinin milletvekillerinden ya da temsilcilerinden ‘Mart’ta seçim mi olur’. Özellikle 2009 yerel seçimlerinde rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin kış şartlarında dağa çarpıp vefat etmesiyle o zaman herkes ‘Bu kış günlerinde seçim mi olur, son bahara alınmalıdır’ diyordu.

AK Parti iktidarının döneminde seçimler her defasında zamanında yapılmıştır ve Türkiye’de böyle bir alışkanlık kazandırılmıştır. Dolayısıyla biz, süresinde yapılmasını isteriz. Ana muhalefet ve muhalefet partilerinin düşüncesi ‘kış şartlarında değil de sonbaharda seçim yapılsın’ ise o zaman yetkili organlarımızda bunu değerlendirir, TBMM’de bir anayasa değişikliğiyle seçimler öne alınabilir.”

Tanrıverdi, Anayasa değişikliği yapmadan seçimin öne alınmasının söz konusu olamayacağını dile getirerek, ”Anayasa değişikliği için de 367 garabeti var. Dolayısıyla bu garabet nedeniyle muhalefet partileri, ana muhalefet partisi birlikte olmadan bu seçimin öne alınması mümkün olamaz. Biz ‘Seçim yarın’ dense de hazır olduğumuzu gözlemliyoruz. Kimse bizi seçimden kaçıyormuş gibi değerlendiremez. Böyle bir düşünce söz konusu olursa yetkili organlarımızla bunu değerlendirebiliriz” dedi.

Belediyelerin hizmetini kolaylaştırmak adına özellikle yaz aylarında borçlarına karşılık yapılan kesintileri durdurduklarını ifade eden Tanrıverdi, Temmuz ayı itibariyle 3 ay süreyle borçlara karşılık kesinti yapılmayacağının Bakanlar Kurulu kararından da geçtiğini ifade etti.

Bu kararın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ”çok özel” talimatıyla bu yıl gerçekleştiğini dile getiren Tanrıverdi, Başbakan Erdoğan’a bu talimatından dolayı teşekkür etti.

-Leyla Zana’nın açıklamaları-

Tanrıverdi, özellikle terör sorunu karşısında Leyla Zana’nın sözlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek, ”Leyla Zana, bizim gönüldaşlarımızdan mı? Hayır. Dostlarımız içinde mi? Hayır. Leyla Zana ne söyledi? ‘Eğer Türkiye’nin terör sorununu çözecek biri varsa o da Recep Tayyip Erdoğan’dır’ dedi. Görüyorsunuz ki, sadece dostlarımız, gönüldaşlarımız değil, başkaları da bizim sorunları çözeceğimizi ifade ediyor. Ne yaptığımızı görmeli, farkında olmalıyız” ifadesini kullandı.

Demokratikleşmeden insan hak ve özgürlüklerine, 2B arazilerinden sosyal güvenlik gelir borçlarına, kredi kartı mağdurlarından adalet sistemindeki eksikliklere kadar her türlü alanda yeniden bir yapılanma içerisinde olduklarını anlatan Tanrıverdi, Son olarak afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi yasasıyla şehirlerdeki çarpık ve bozuk yapılaşmayı önleyeceklerini kaydetti.

Tanrıverdi, kentsel dönüşümdeki hedeflerinin, şehirleri zeminden ziyade, depreme dayanıksız binalardan kurtarmak olduğunu ifade etti.

Yaz sezonuna girilmesiyle festivallerin arttığına dikkati çeken Tanrıverdi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Festival bizim kavramımız değildir. Kültürel etkinliklerimizi yaparken kendi koordinatlarımızı belirleyip onların yaşatılması için dikkat etmeliyiz. Kültürel etkinliklerimizi yaparken kültür değerlerimizle çatışan etkinliklerden uzak durmalıyız. Festival adıyla yüksek maliyet ödeyerek etkinlik yapmayın. Daha da önemlisi, yüksek maliyetlerle sanatçılar getirmemeliyiz. Önümüzde Ramazan ayı var, bu ayı çok iyi değerlendireceğiz. Fakir, garip, gureba hemşehrilerimizin sofralarında ne var ne yok takip etmeliyiz. Ramazan iftarlarında, lüks otellerde değil, mahallelerde, dost evlerinde, garip sofralarında, yalnızlarla, kimsesizlerle beraber olmaya dikkat etmeliyiz.”

Davutoğlu’ndan uzlaşmaya ‘temkinli’ yorum

Temmuz 1st, 2012

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre’de yapılan Suriye konulu toplantının ardından kabul edilen ve Suriye’de bir geçiş hükümeti oluşturulması yönündeki metinle ilgili, ”Bu mutabakat önemli bir ilk adımdır. Önemli olan bundan sonra bu mutabakat çerçevesinde anlaşılan hususların alana nasıl yansıyacağı, alanda nasıl hayat bulacağı” dedi.

Davutoğlu, Cenevre’de 9 ülke dışişleri bakanları ve AB ile BM’den yetkililerin katılımıyla yapılan Suriye toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ”Daha önce de birçok sözler, çerçeveler ortaya konuldu ama alana yansıtılmadığı zaman bunlar önemini kaybediyor. Türkiye olarak bunun alana yansıması bağlamında yakın takipçisi olacağız” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:

”Biz bugün uzun müzakereler sonucunda böyle bir metnin ortaya çıkmasını olumlu bir gelişme olarak, olumlu bir ilk adım olarak değerlendiriyoruz. Birçok müzakereler yapıldığı için herkesin zihnindeki tam persfektif yansıtılmamış olabilir ama metnin zaten kendisi bir değişim ve geçiş süreci perspektifini barındırıyor. Bundan sonra uygulamaya bakacağız.”

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre’de yapılan Suriye konulu toplantının ardından kabul edilen ve Suriye’de bir geçiş hükümeti oluşturulması yönündeki metinle ilgili, ”Bu mutabakat önemli bir ilk adımdır. Önemli olan bundan sonra bu mutabakat çerçevesinde anlaşılan hususların alana nasıl yansıyacağı, alanda nasıl hayat bulacağı” dedi.

Davutoğlu, Cenevre’de 9 ülke dışişleri bakanları ve AB ile BM’den yetkililerin katılımıyla yapılan Suriye toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ”Daha önce de birçok sözler, çerçeveler ortaya konuldu ama alana yansıtılmadığı zaman bunlar önemini kaybediyor. Türkiye olarak bunun alana yansıması bağlamında yakın takipçisi olacağız” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:

”Biz bugün uzun müzakereler sonucunda böyle bir metnin ortaya çıkmasını olumlu bir gelişme olarak, olumlu bir ilk adım olarak değerlendiriyoruz. Birçok müzakereler yapıldığı için herkesin zihnindeki tam persfektif yansıtılmamış olabilir ama metnin zaten kendisi bir değişim ve geçiş süreci perspektifini barındırıyor. Bundan sonra uygulamaya bakacağız.”

Clinton Suriye için askeri müdahale istedi

Temmuz 1st, 2012

Clinton, İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan Suriye konulu uluslararası toplantının sonuç bildirisinin yayınlanmasından sonra yaptığı konuşmada, kabul edilen planın, ”Esed sonrası hükümetinin yolunu açtığını” söyledi. 

ABD Dışişleri Bakanı, ”Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in, bildiride dile getirilen ortak rıza testini elindeki kanla asla geçemeyeceğinden gitmek zorunda olduğunu” kaydetti.

Hillary Clinton, konuşmasında ayrıca BM Güvenlik Konseyi’ne Suriye’ye askeri müdahale yetkisi veren yaptırımlar geçirmesi çağrısında bulundu.

Lavrov’un Esed cıkışı uzlaşmayı bozdu

Temmuz 1st, 2012

Lavrov, İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan Suriye konulu uluslararası toplantının sonuç bildirisinin yayımlanmasından sonra yaptığı açıklamada, bildiride, ”Suriye halkına, herhangi bir geçiş süreci biçimini empoze etme girişiminin bulunmadığını” söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in görevini bırakmasının gerekmediğini öne sürdü.

Suriye’de cenaze aracına saldırdılar: 20 ölü

Temmuz 1st, 2012

Suriye Genel Devrim Konseyi, güvenlik güçlerinin Zemelka’daki operasyonlarda bir katliam gerçekleştirdiğini, kentin sokaklarında çok sayıda insan cesedinin bulunduğunu, tüm hastahanelerin yaralılarla dolduğunu kaydetti.

Kentte bir insanlık dramının yaşandığını, halkın operasyonlar sebebiyle kenti terk etmeye başladığını dile getiren Konsey, saldırıda bir can pazarının yaşandığını ve insanların yaralıları hastahanelere taşımakta güçlük çektiğini duyurdu.

-Ölü sayısı 106’ya yükseldi-

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, ordunun çeşitli kentlerde yönetim karşıtlarına yönelik hava destekli ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda ve açılan ateşte çoğunluğu Şam’ın banliyölerinde olmak üzere ölü sayısının 106’ya yükseldiğini duyurdu.

Londra merkezli örgüt, güvenlik güçlerinin Şam’ın banliyölerine ve çevre kentlerine hava destekli olarak bugün ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda ve güvenlik güçlerince açılan ateş sonucunda 44 kişinin yaşamını yitirdiğini onlarca kişinin de yaralandığını kaydetti.

Şam’ın banliyölerinde operasyonların yoğun bir şekilde devam ettiğini dile getiren örgüt, Deyr ez-Zor’da 15, Dera’da 12, İdlib’te 11, Hama kentinde 10, Halep’te 8, Humus’ta 4, Lazkiye ve Haseke’de birer olmak üzere ülke genelinde ağır silahlarla düzenlenen operasyonlar sonucunda ölü sayısının 106’ya çıktığını bildirdi.

-Humus’ta yoğun operasyonlar devam ediyor-

Humus kentinde yoğun operasyonlar nedeniyle birçok semtin harabeye döndüğünü belirten konsey, Humus’un Telbise kentinde açılan tank ateşinde ve atılan havan mermileri ile roketlerin yerleşim birimine düşmesinde çok sayıda kişinin yaralandığını ve onlarca evde büyük hasar meydana geldiğini bildirdi.

Güvenlik güçlerinin Dera’daki Filistin mülteci kampına ağır silahlarla ateş açılmasında ölü ve yaralıların olduğunu ve kampta yer alan El-Kuds camiinin de ateşe maruz kaldığını vurgulayan Konsey, birçok kentte operasyonların devam ettiğini açıkladı.

Eski İsrail Başbakanı İzak Şamir öldü

Temmuz 1st, 2012

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyanu, Şamir’in ölümü nedeniyle başsağlığı mesajı yayımladı.

İsrail’de 1983-84 ve 1986-92 yıllarında 7 yıl başbakanlık görevini yürüten İzak Şamir, yaşamı boyunca ülkesinin topraklarından ödün vermemesi ve bir Arap rejimine asla güvenmemesi fikrine sarıldı.

Şamir, Filistinlilerin İsrail işgaline son verilmesi talebiyle Batı Şeria ve Gazze’de ayaklandığı dönemde, ”Eğilmez sertlik” görüntüsü verdi.

İzak Şamir, 1992 yılındaki seçimlerde uğradığı yenilginin ardından Likud Partisi’nin liderliğinden çekildi. Şamir’in halefi İzak Rabin, Filistinlilerle barış karşılığında toprak anlaşmalarını müzakere etti.

Şamir, 1997 yılında merkezi New York’ta bulunan Jewish Post ile yaptığı röportajda, ”Araplar daima bizi yıkmanın hayalini kuracak. Bizleri bu bölgenin bir parçası olarak tanıyacaklarına inanmıyorum” demişti.

İsrail’in, İsrail, Batı Şeria ve Ürdün’den oluşan, ”Vadedilmiş Topraklar”ın gerçek sahibi olduğu ideolojine sarılan İzak Şamir, 1915 yılında Polonya’da doğdu.

Filistin’e 1935 yılında gelen, İngiliz mandası yetkililerine direnen üç Yahudi hareketinden en serti Lehi’ye katılan, İngilizlerin kurucularını öldürmesinin ardından Lehi’nin liderliğini alan Şamir, iki kez yakalandı, İngilizlerin iki tutuklu kampından da kaçarak, tekrar direniş hareketine katıldı.

İsrail’in 1948 yılında kurulmasından sonra birkaç yıl işadamlığı yapan İzak Şamir, daha sonra İsrail’in gizli servisi Mossad’da görev üstlendi. İzak Şamir, 1960’larda günümüzde Likud Partisi’ne dönüşen sağ görüşlü Herut Partisi’ne katılmak üzere Mossad’dan ayrıldı.

Şamir’in başbakanlığı dönemine, Filistin intifadası ve Körfez Savaşı damgasını vurdu.

İzak Şamir, 1999 yılındaki seçimlerden önce Likud’dan ayrılarak, yeni kurulan ve Filistinlilere toprak verilmesine karşı çıkan sağcı Ulusal Birlik’e katıldı.

Şamir’e 2001 yılında ülkesinin en yüksek onur nişanı verildi.

ABD’deki fırtınada ölü sayısı 12 oldu

Temmuz 1st, 2012

Yetkililer, fırtınada Virginia’da 6, New Jersey’de 2, Maryland’da 2, Ohio ve Washington’da birer kişinin yaşamlarını yitirdiğini açıkladı.

Hava sıcaklığının 40 derecenin üstüne çıkması beklenen günde bölgede 3 milyon kişi, fırtına nedeniyle yaşanan elektrik kesintisinden mağdur oldu, Washington’ın banliyölerinde acil durum merkezleri, kesintiden ötürü halka polise ve itfaiyeye başvurmaları çağrısında bulundu.

Bir altın da Polat Kemboi’den

Temmuz 1st, 2012

Milli atlet Polat Kemboi Arıkan, Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda 10 bin metrede altın madalya kazandı.

Helsinki Olimpiyat Stadı’nda devam eden şampiyonada, Arıkan, 28:22.27’lik derecesiyle Avrupa şampiyonu olurken, İtalyan Daniele Meucci gümüş, Rus Yevgeniy Rybakov bronz madalya kazandı.

Şampiyonada ikinci madalyasını elde eden Polat Kemboi Arıkan, 5000 metrede ise bronz madalyayı boynuna takmıştı.

Genç Erkekler Türkiye Şampiyonası Fenerbahçe

Temmuz 1st, 2012

Türkiye şampiyonu olurken, Ziraat Bankası ikinci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de üçüncü oldu. 

Ankara’da yapılan şampiyonanın finalinde Ziraat Bankası’nı 3-1 yenen Fenerbahçe Genç Erkek Takımı’nın kupa ve madalyalarını Türkiye Voleybol Federasyonu (TVF) Başkanı Erol Ünal Karabıyık verdi.

İkinciliği kazanan Ziraat Bankası’nın kupa ve madalyalarını TVF Merkez Hakem Kurulu Başkanı Aydın Öztürk takdim etti.

Üçüncü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ödüllerini ise TVF Merkez Hakem Kurulu Üyesi Kazım Güleken, Türkiye 4’üncüsü Halkbank Spor’da ödüllerini TVF Genç Erkek Milli Takım Antrenörü Kazım Hidayetoğlu’nun elinden aldı.

Edirne Tapu Müdürü, serbest bırakıldı

Temmuz 1st, 2012

Rüşvet aldığı iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra mahkemeye çıkarılan Edirne Tapu Müdürü H.İ.E. serbest bırakıldı.

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla harekete geçen Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü ekipleri, müdürle birlikte tapu memuru Ü.A ile emlakçılık yapan A.F ve A.S’yi gözaltına aldı. Emniyetteki sorgusu tamamlanan şahıslar öğle saatlerinde adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki sorgunun ardından tapu memuru Ü.A ve emlakçı A.F serbest bırakılırken Müdür H.İ.E ile emlakçı A.S mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye sevk edilen müdür ve emlakçı serbest bırakıldı.

Hakim ve savcılığa geçiş sınavına inceleme

Temmuz 1st, 2012

TBMM Genel Kurulu’nda, kamuoyunda ”3. Yargı Paketi” olarak adlandırılan Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri, 1. bölüm üzerinde sürüyor. 

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yargı alanında iktidar ve cemaat referansını esas alan bir yapılanma sürecinin başladığını ileri sürdü. 

Kart, avukatlıktan yargıçlığa geçiş sınavıyla ilgili iddialar olduğunu, sınavı kazanacakların adının, sonuçlar açıklanmadan 15 gün önce internette yer aldığını ileri sürdü. Bunlar arasında büro ve karı-koca ilişkisi olan isimler bulunduğunu belirten Kart, ”Kazananlar arasında AKP’nin il genel meclisi üyeleri de bulunuyor. Bu kişiler daha önceki sınavlarda 40-45  puan alırken bu sınavda 80-85 puan alıyorlar. 271 kişi bu şekilde sınavı kazanıyor. Ama Adalet Bakanı bu iddialara yanıt vermiyor” diye konuştu. 

AK Parti’li milletvekillerinin kendisine tepki göstermesi  üzerine Kart, ”Sizin vicdanlarınız nasır bağlamış. Ne kadar ucuz yollara başvuruyorsunuz. Ne kadar duyarsız, milletvekili duygusundan uzak olduğunuzu itiraf ediyorsunuz” karşılığını verdi.  

-”Sınavı yapan ÖSYM…”-

Adalet Bakanı Ergin, Kart’ın iddialarına yanıt verirken, avukatlıktan hakim savcılık mesleğine geçiş sınavlarının ÖSYM tarafından  yapıldığın belirterek, ”Bu sınavların sonuçlarını belirlemek, açıklamak ÖSYM’ye aittir. Adalet Bakanlığı’nın en ufak bir yetkisi yoktur. ÖSYM Başkanlığı bu iddiaları incelemektedir. Bu iddialara ilişkin bulgu elde edildiğinde tarafımıza bildirilecek ve gereği yapılacak” dedi. 

Kart’ın basın toplantıları ve TBMM Genel Kurulu’nda dile getirdiği birçok açıklamanın ”ayağı yere basmayan açıklamalar” olduğunu ifade ederek Kart’ın bir süre önce Milli Piyango çekilişlerinde hile yapıldığını, Adalet Bakanlığı’nda yabancı hakim ve ajanların çalıştığına ilişkin iddiaları gündeme getirdiğini ve sorular yönelttiğini anımsattı. 

Ergin, ”Bu sorulara her defasında yazılı, sözlü cevaplar verilmesine rağmen iftira niteliğindeki iddiaların bu kürsüden dile getirmekten çekinmemiştir. Ancak Sayın Kart’ın bu tür iftiraları dile getirmesinden ötürü işi gücü bırakıp ona cevap verecek mecalimiz yoktur” diye konuştu. 

CHP’li Kart, Ergin’in ardından yeniden söz alarak, yargı alanında ABD ile yapılan değişim programına ilişkin sorulara Adalet Bakanı’nın yanıt vermediğini, ancak ABD Büyükelçiliği yetkililerinin Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerini programla ilgili resepsiyona davet ederek yanıt verdiğini söyledi. Kart, ”Siz neden cevap vermiyorsunuz, gizlemek istediğiniz bir yapı mı var, illegal yapı mı var? İllegal yapı iddiamız boş değildir. Tutuklama ve tahliyelerde hakim savcılar dışında etkili olan başka mekanizmalar var” dedi.

Şahin: Büyük sorun var demektir

Haziran 30th, 2012

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ”Medya, internet, bilgi çağı insanı mutlu etmek zorundadır. Eğer bu kadar imkana rağmen insanlar mutsuzlaşıyorsa burada büyük sorun var demektir. Hep beraber mutlu olmayı öğrenmek durumdayız” dedi.

Şahin, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK) düzenlenen Medya Okuryazarlığı Çalıştayı’ndaki konuşmasında, bilginin güç ve iktidar olduğunu, tarihin insanlara gösterdiğini söyledi.

Bugün daha da zorlaşan, karmaşıklaşan dünyada güçlü olmanın yolunun, bilgi ve teknolojiyi kullanmaktan geçtiğini vurgulayan Şahin, Türkiye’nin bu yeni dünya düzeninde yerini alabilmesi için çalıştaydan çıkacak sonucun çok önemli olduğunu belirtti.

Bilgi ve teknoloji çağında bir tuşla dünyanın yakalandığını, dünyaya açılan bir pencerenin yönetildiğini ifade eden Şahin, ”Ama uzakları yakın ederken, kendi evinizdeki yakını uzak ediyorsunuz. Öyle bir karmaşık düzenle mücadele ediyorsunuz ki odalar arası mesajlaşarak iletişime geçtiğiniz bir aile ortamını yaşamak zorunda kalıyorsunuz” dedi.

İletişimin azaldığı yerde yeni sorun alanlarıyla karşılaşıldığını dile getiren Şahin, Türk aile yapısına yönelik geçen yıl yaptıkları araştırmada, çağdan dolayı yaşanan sorunların, boşanma nedenlerinden birisi olarak karşılarına çıktığını söyledi.

-”Algısını gözlemle oluşturan bir toplumuz”-

Türk toplumunun okumadığına, yaptırdıkları ihtiyaç analizi listesinde kitabın 235. sırada yer aldığına işaret eden Şahin, düzenli okuma oranının modern dünyada, Japonya, Avrupa ve ABD’de yüzde 20, Türkiye’de ise on binde bir olduğunu belirtti. Şahin, ”Bu öyle açık bir makas ki iddiamız varsa, bu çağı yöneteceksek, lider ülke olacaksak bu makası mutlaka kapatmamız gerekmiyor mu” diye konuştu.

Türkiye’de televizyon izleme oranlarının günde 7 saate kadar çıktığını, günde ortalama 3-5 saat arasında televizyon seyredildiğini ifade eden Şahin, ülkenin, internet kullanma saatinde ise İngiltere ve Hollanda ile yarıştığını bildirdi.

Şahin, ”Kitap okumayan, spor yapmayan, sürekli ekranda televizyon seyreden, gözlemle algısını oluşturan bir toplumla karşı karşıyayız. Bizim toplumumuz bu. Peki ne yapmamız gerekiyor? Bunu pozitife dönüştürmemiz çok önemli. Böyle bir sorun var, teknolojiyi kullanmayalım, bilgi çağına direnelim diye bir şey olabilir mi? İlkel toplumların bakış açısıdır bu. Asıl gereken bilinçli tüketici olmak” dedi.

Bu konunun toplumsal seferberlik gerektirdiğini belirten Şahin, ”Bizim görevimiz sürekli mazeret üretmek, bardağın boş tarafına bakmak, birbirimizin pozitif enerjisini almak değil. Bütün sınırların kalktığı dünyada büyük bir fırsat var. Bu imkanı, hem kendimizi yetiştirmek hem toplumumuzun gelişimi için kullanmak hem de devletimizin e-devlet sisteminde daha güçlü, daha kurumsal, kişiden bağımsız şekilde yapılanmasını sağlamalıyız” diye konuştu.

İnsanın, sosyal hayatta gerçek yerini bulması gerektiğini vurgulayan Şahin, ”Medya, internet, bilgi çağı insanı mutlu etmek zorundadır. Eğer bu kadar imkana rağmen insanlar mutsuzlaşıyorsa burada büyük sorun var demektir. Hep beraber mutlu olmayı öğrenmek durumdayız” dedi.

-”Medya okuryazarlığı dersinde hedeflerimize varmaktan uzağız”-

RTÜK Başkanı Davut Dursun da artık bir ”medya çağı”nda yaşanıldığını, medyanın olumlu taraflarının yanında olumsuz yanlarının da bulunduğunu söyledi.

Medyanın olumsuzluklarıyla mücadele etmek, bu konuda toplumu bilinçlendirmek için hayata geçirilen en önemli projelerden birinin ”Medya Okuryazarlığı” olduğunu dile getiren Dursun, bunun bir parçasını da medya okuryazarlığı dersinin oluşturduğunu ifade etti.

Dursun, 2007-2008 öğretim yılında seçmeli ders olan medya okuryazarlığını 5 yılda 3 milyon öğrencinin aldığını belirtti. Medya okuryazarlığı dersi kamuoyu araştırmasının sonuçlarının, planladıkları hedeften uzak olduklarını ortaya koyduğunu söyleyen Dursun, bu konuyu yeniden düşünmek, değerlendirmek, tartışmak amacıyla çalıştayı düzenlediklerini kaydetti.

Bahçeli: ‘Kendinizi hiç yalnız hissetmeyin

Haziran 30th, 2012

TDP’nin Genel Merkezi’nde, Genel Başkan Kenan Hasip, başkan vekilleri ve diğer yetkililerle bir araya gelen Bahçeli, Makedonya’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, dünyadaki değişmeleri yakından takip ettiklerini belirtti.

Balkanlarda geçen yüzyıl içinde acı dönemler ve bölünmelerin yaşandığını hatırlatan Bahçeli, ”Şimdi ise Balkanlar’da barış ve istikrar ihtiyacı kendini göstermektedir. Burada kurulmuş olan bağımsız devletler bu barış ve istikrar içerisinde toplumun mutluluk ve refahını arttırmalı, huzur ve güvenliğini sağlamalı ve ekonomik refahtan payını almalı” diye konuştu.

Türkiye’nin Makedonya’ya her zaman destek olacağını ifade eden Bahçeli, ”75 milyon Türk milletinin güzide evlatları olarak sizleri görüyoruz ve her şart altında da yanınızda ve arkanızdayız. Sizin burada başınızın ağrıması demek, Türkiye’nin başının ağrıması demektir. O bakımdan kendinizi hiç yalnız hissetmeyiniz. Arkanızda gelişen, büyüyen ve istikrar içerisinde olan büyük bir Türkiye var. Burada her türlü hakkınızı koruyabilecek güçlükte bir Türkiye var. O sebepten dolayı bu güçle birlikte Makedonya’da yaşayan soydaşlarımızın geleceğini çok daha parlak olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Türkiye’den gelen heyete ziyaretlerinden dolayı teşekkürlerini dile getiren, partilerinin çalışmalarıyla ilgili bilgi veren TDP Genel Başkanı Kenan Hasip, şunları kaydetti:

”Makedonya bağımsızlık yolunda ilk adımlarını atarken, birlikte yaşadığımız toplumlar gibi biz Türkler de tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden ve insanımızdan aldığımız ilhamla teşkilatlanmak için yola çıktık. Bugün vardığımız nokta, ulaştığımız hedefler ne kadar isabetli bir karar aldığımızın göstergesidir.”

Partisi TDP’nin her alanda attığı emin adımlarla hem kendine hem de birbirine güvenen bir Türk toplumunun oluşmasını sağladığını ifade eden Hasip, buradaki Türk toplumunun ”sadece kendi sorunlarıyla değil, aynı toprakları paylaştığı bu güzel ülkenin diğer halklarına yardım eli uzatan, sahip çıkan bir toplum haline geldiğini” anlattı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Makedonya’daki temasları kapsamında TİKA tarafından onarılan ve geçen yıl ibadete açılan tarihi Mustafa Paşa Camisi’ni ziyaret etti.

Makedonya’daki temaslarını tamamlayan Bahçeli, Balkan turu kapsamında bugün Kosova’da çeşitli ziyaretlerde bulunacak.

Voleybolda bir zafer de erkeklerden

Haziran 30th, 2012

Salon: TVF Başkent   

Hakemler: Vittorio Sampaolo (İtalya), Goran Gradinski (Sırbistan)

Türkiye: Burutay, Ahmet, Serhat, Ulaş, Gökhan, Emin (Serkan, Berkan, Gökhan)

İspanya: Hernan, Delgado, Fernandez, Perez, Noda, Sugranes (Gamiz, Rodriguez, Viciana, Rocamora)

Setler: 28-26, 25-13, 24-26, 20-25, 18-16   

Süre: 122 dakika (28, 20, 26, 27, 21)

Avrupa Erkekler Voleybol Ligi Dörtlü Finalleri’nde İspanya’yı 3-2 yenen Türkiye, erkeklerde tarihinde ilk kez Avrupa Ligi Finali’ne yükseldi.

(A) Milli Takım, 1. teknik molasını 8-4, ikinci teknik molasını ise 16-11 geride geçtiği ilk sette, sonradan açıldı. Sete tutuk başlayan (A) Milliler, 2. teknik molanın ardından, hem savunma hem de hücumda daha organize bir görüntü çizdi. Hücumda özellikle Serhat ile etkili olan Türkiye, orta alandan Ahmet ve Burutay, köşelerden ise Emre ile sayılar buldu. (A) Milliler, çekişmeli geçen setten 28-26 önde ayrılmayı başardı: 1-0.

(A) Milli Takım, ikinci sette hızını kesmedi. İstikrarlı bir oyun ortaya koyan Milli Takım, bu setin ilk teknik molasını 8-4, ikinci teknik molasını ise 16-9 önde geçti. Savunmada adeta ”eli ayağına dolaşan” İspanyol ekibi, hücumda da Türk bloklarına takılınca farkı eritmeyi başaramadı. Türkiye bu seti de 25-13 önde bitirdi: 2-0.

3. setin ilk bölümüne, her iki takımın da sayı getiren smaç servisleri damgasını vurdu. İspanya hızlı hücumlardan bulduğu sayılarla ilk teknik molayı 8-6 önde geçti. Türkiye, farkın açılmasına izin vermedi. Hücumda özellikle Emre’nin sert smaçları etkili olurken, pasör Ulaş da servis atışından aldığı sayıyla skora katkıda bulundu. İkinci teknik mola 16-15 Türkiye’nin üstünlüğüyle geçildi. (A) Milli Takım, son bölümde savunmada üst üste yaptığı hatalar nedeniyle seti 26-24 rakibine kaptırdı: 2-1.

4. setin ilk teknik molası 8-7, ikinci teknik molası ise 16-14 İspanya’nın üstünlüğüyle geçildi. Hücumdaki etkinliğini kaybeden (A) Milli Takım, savunmada da hatalar yapınca fark açıldı: 15-19. (A) Milli Takım, bu dakikadan sonra toparlanamadı. Konsantrasyonu dağılan Türkiye karşısında rahat bir oyun ortaya koyan İspanya setten 25-20 üstün ayrıldı: 2-2. 

Türkiye, tie-break setine hızlı başladı. Pasör Ulaş orta alana ağırlık verirken, Burutay hızlı hücumlarıyla İspanya’ya göz açtırmadı. Müthiş çekişme yaşanan sette Emre ve Serhat hücumda, Ahmet de blokta etkili oldu. (A) Milli Takım, seti 18-16 alarak maçtan 3-2 galip ayrıldı.

Türkiye, böylece erkeklerde Avrupa Ligi’nde ilk kez final oynama hakkı kazandı.

(A) Milli Takım, yarın saat 16.00’da Hollanda ile final oynayacak. Üçüncülük maçı ise saat 13.30’da Slovakya ile İspanya arasında yapılacak.

Karşılaşmayı Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, protokol tribününden takip ederken, Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık da, Milli Takım’a saha kenarından destek verdi.

Bu arada İspanya Milli Takımı’nın başında 2006-2010 yılları arasında Aroma Erkekler Voleybol Birinci Ligi takımlarından Arkas Spor’u çalıştıran Fernando Munoz Benitez bulunuyor.

Tanrıverdi: Hasta adam Usta adam oldu

Haziran 30th, 2012

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ”Türkiye dün, ‘hasta adam’ olarak tarif ediliyordu ama görüyoruz ki bugün Türkiye artık ‘hasta adam’ olarak tarif edilmiyor, ‘usta adam’ olarak tanımlanıyor” dedi.

Tanrıverdi, İzmit Belediyesi’nin yeniden düzenlediği, ”Servetiye Mesire Alanı ve Kurtuluş Savaşı Siperleri”nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, bugün burada bir tarihin canlandığını anlatarak, böylesi güzel bir eseri ve tarihi mekanı ortaya çıkaran İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan’ı kutladığını söyledi.

İzmit Belediyesi’nin sosyal belediyecilik anlayışını ortaya koyduğunu dile getiren Tanrıverdi, ”Bizim belediyecilik anlayışımızda, bir şehri imar etmek vardır. Alt yapısı, üst yapısı, sosyal paylaşım alanlarıyla şehir imar etmek vardır” dedi.

Tanrıverdi, belediyecilik anlayışlarında sosyal belediyecilik hizmetinin bulunduğunu ifade ederek, tarihe, kültürlerine sahip çıktıklarını kaydetti.

Böylesi tarihi mekanları ortaya koyarken, böylesi tarihi mekanların hatırlanması adına da değişik etkinlikler gerçekleştirdiklerini belirten Tanrıverdi, tarihe sahip çıkan bu hizmetin, sosyal belediyecilik anlayışının anlamlı bir hizmeti olduğunu ifade etti.

Tanrıverdi, ”Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ diyor şair. Bu toprakların vatan olması için ecdadımız, canını ortaya koymuş, kanını dökmüş, alın teriyle bu toprakları sulamış. Bize cennet vatan olarak emanet etmiş ecdadımızdan emanet aldığımız vatanımız için, elbette değerlerimize sahip çıkmak, onun üzerinde yüceltmek adına da bizlere büyük sorumluluklar ve yükümlülükler düşmektedir” şeklinde konuştu.

Tarihi, kültürü, medeniyetine sahip çıkmayan toplumların yok olacağını dile getiren Tanrıverdi, bunlara sahip çıkan toplumların yaşamaya devam ederek dünyadaki önemli toplumlar arasına gireceğini bildirdi.

-”Türkiye, ‘Hasta adam’dan ‘usta adam’a geçti”-

Tanrıverdi, önceliklerinin ülkenin tarihi ve geçmişine sahip çıkmak olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:

”Hiçbir zaman reddi mirasçı olmadık. Onun içindir ki bugün, gönül bağımızı kurduk, milletimizle bir ve beraber olduk. Milletimizle beraber coşuyoruz, varsa üzüntümüz birlikte üzülüyoruz. Birlik ve beraberliğimizi koruyoruz. Birlik ve beraberliğimizle geleceğe ait planlarımızı ve politikalarımızı ortaya koyup uyguluyoruz. Bu çerçevede bugün Türkiye, dünün Türkiye’si değildir. Özellikle ellerini öptüğüm büyükler bilirler ki Türkiye dün tarif edilirken, ‘hasta adam’ olarak tarif ediliyordu. Ama görüyoruz ki bugün Türkiye artık ‘hasta adam’ olarak tarif edilmiyor, ‘usta adam’ olarak tanımlanıyor.”

Tanrıverdi, İzmit’te belediyenin 1923 yılında kurulduğunu dile getirerek, 1923 tarihinin Cumhuriyet’in ilan edildiği tarih olduğunu, 2023 yılının da hem cumhuriyetin ilanının hem de İzmit’in 100. kuruluş yıl dönümü olduğuna vurgu yaptı.

Şu anki hedeflerinin 2023 olduğunu anlatan Tanrıverdi, 2023 hedefinin yakalanmasıyla ülkenin, hükümetin uyguladığı politikalarla ileri demokrasiye kavuşacağını dile getirdi. Tanrıverdi, ekonomik ve sosyal refahın arttırılarak Türkiye’yi dünyada lider konumuna oturtacaklarını ifade etti.

Sevginin kardeşliğin, kardeşliğin de barışın temeli olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, ”Dolayısıyla bize düşen sevgi üretmektir. Sevgi ürettiğimizde göreceğiz ki bu ülkedekiler, huzur ve mutluluk içinde yaşayacak, yetmedi dünyanın barışını tesis edeceğiz. Artık sınırların, vizelerin kalktığı ortamda gönüllerimizi açmış olacağız.

Gönüllerimizde sınır tanımayacağız, herkesi dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun, insan ortak paydasında seveceğiz. Dünyada barışı hakim kılacağız. Medeniyetimizde, değerlerimizde ve inancımızda ortak payda barıştır. Dolayısıyla bu anlamda biz, üzerimize düşeni yaptığımız da savaş yerine barış hakim olacaktır” ifadesini kullandı.

-Diğer konuşmacılar

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da kültürünü ve tarihini bilmeyen milletlerin geleceğe yön veremeyeceklerini belirterek, kendilerinin tarihten ibret aldıklarını söyledi.

Tarihin iyi aydınlatılması sonrasında gençlerin doğru aydınlatılacağını ifade eden Karaosmanoğlu, gençlerin tarihten alacakları dersle geleceğe daha akılcı bakabileceklerini kaydetti.

Karaosmanoğlu, ”Bu cephe İstiklal Savaşı’nda önemli mücadele vermiş. Henüz düzenli ordular kurulmadan, dedelerimiz bir topluluk oluşturarak düşmanlara karşı mücadele etmişler. Şu anda Türkiye’nin güçlenmesini ve büyümesini istemeyen pek çok güçler var. Artık Türk halkı bilinçlendi, geçmişini ve çektiği sıkıntıları biliyor” diye konuştu.

İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan ise Kurtuluş Savaşı siperlerinin açılmasıyla tarihte yaşanmış olan acıları da hatırladıklarını belirterek, vatanın Türk milletine kolay teslim edilmediğini dile getirdi.

”Ateşten gömlek” olarak adlandırılan o yıllar sonrasında bu günlere ulaşıldığını ifade eden Doğan, ”Geçmişlerine sahip çıkmayanlar, geleceklerine de sahip çıkamazlar. Bu anlamda o tarihte başta milli mücadeleyi verenler olmak üzere, onlara destek veren halkın içinde Kara Fatma’lar bu siperlerde mücadele vermiş. O mücadeleler bizleri bu günlere getirdi” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından, Tanrıverdi ve beraberindeki protokol üyeleri siperleri gezerek yetkililerden siperler hakkında bilgi aldı.

Yunan gayrimenkulleri yatırımcıların yeni gözdesi

Haziran 30th, 2012

Kriz, en çok Yunanlı zenginlerin işine yaradı, onlar başka ülkelerde emlak satın alırken, fiyatların düşmesi  üzerine yabancı yatırımcılar da Yunanistan’da  ev almaya başladı.

Londra’daki Chelsea,  İngiltere başkentinin en pahalı mahallesi. Burada Avrupa’nın en zengin kişileri oturuyor.

Paralarını yatıracak  güvenli bir yer arayan zengin Yunanlılar Chelsea’de ev satın almaya başladı.

Ed Meade Londra’daki emlak şirketi Douglas and Gordon’un müdürü:

“Piyasaya beklediğimizden çok sayıda Yunanlı müşteri geldi. Bütün Avrupa’dan müşteri geliyor ama şimdi çoğunluk Yunanistan’dan.”

Meade, Yunanlılar’ın apartman bloklarında iyi koşullarda kolay kiraya verilecek dairelere ilgi duyduklarını söylüyor:

“Paralarını Yunanistan’dan çıkarıp güvenli bir yere yatırmak istiyorlar. Alman tahvillerinden, altından da söz ediyorlar. Ama gayri menkulü tahvil ya da altından daha sağlam görüyorlar.”

Birçok Yunanlı, Yunanistan’ın euro bölgesinden ayrılabileceği kaygısı arttıkça paralarını ülke dışana  çıkarıyor.  3 yıl önce ekonomik kriz başladığından beri  90 milyar doların Yunan bankalarından çekildiği tahmin ediliyor.

Ama Yunanlılar nakit paralarını dışarıya çıkarırken ülkeye Ruslar geliyor.
Yunanistan

Kassandra Yarımadası  kum, güneş ve deniz gibi  Yunan turizminin ün yaptığı herşeye sahip.

Mali kriz sırasında burada emlak fiyatları yüzde 30 düştü. Bu da yabancı yatırımcıları cezbediyor.

Yannis Revithis Yunan Emlak Simsarları Federasyonu Başkanı:

“Ev arayan Rus müşterilerin sayısında yüzde 200 artış oldu. Turizm şirketlerinin Rus müşterilerle yaptığı anlaşmalar da  en az yüzde 100 arttı.”

Revithis, yabancı müşterilerin eskiden Batı Avrupa’dan geldiğini, ancak  euro krizi yayıldıkça Rus rublesinin piyasaya hakim olduğunu söylüyor.

Yunanistan ve Rusya’nın uzun bir işbirliği geçmişi var. Bazı Yunanlılar Rus müşterilerin ayakta kalma mücadelesi veren yerel halk için hayat kurtarıcı olacağı görüşünde.

Mouzenidis Emlak Şirketi’nin yöneticisi Costantinos Petridis  Ruslar’ın ilgisini şöyle açıklıyor:

“İş hayatının nasıl gelişeceğini söylemek zor ama Ruslar’ın Yunanistan’da yatırım yapmaya ilgi duydukları kesin. Yunanistan’ı dost ülke olarak görüyorlar. Aynı dini paylaşıyorlar. Yunan halkının gösterdiği  konukseverliği, dostluğu görüyorlar.”

Ülkedeki borç krizi bazı Yunanlılar’ı tasarruflarını güvence altına almaya zorluyor.

Harcama gücüne sahip kişiler de  Yunanistan’da yeni fırsatlar arıyor.

 

Tunus’ta hükümette idari yetki istifası

Haziran 30th, 2012

Muhammed Abu, düzenlediği basın toplantısında, Tunus’un idari kanallarında etkin olan yolsuzluklarla mücadele konusundaki denetimlerinin hükümet nezdinde kabul edilmemesi gerekçesiyle görevinden istifade ettiğini söyledi.

Hükümetin, yolsuzluk dosyalarını açma noktasındaki girişimlerini engellediğini ifade eden Abu, bu şekilde, idari kanalları denetleyecek bir kontrol mekanizmasını faaliyete geçiremeyeceğini bildirdi.

Abu’nun görevinden ayrılmasıyla, Aralık 2011’de kurulan Tunus Hükümeti’nde ilk kez bakan düzeyinde istifa gerçekleşmiş oldu.