ABD ve İsrail’den füze savunma tatbikatı

Haziran 30th, 2012

Amerikan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, Savunma Bakanlığı Pentagon’da gazetecilere yaptığı açıklamada, daha önce ertelenen Austere Challange 12 tatbikatının Ekim’de yapılmasının beklendiğini söyledi.

Tatbikat, İsrail ve Amerikan hava savunma sistemlerinin füze ve roketlere karşı test edilmesini amaçlıyor.

Nisan ayında yapılması planlanan Austere Challenge 12, İsrail’in nükleer programı nedeniyle İran’a saldıracağı haberlerinin yoğunlaştığı bir dönemde ertelenmişti.

Panetta: Türk kara birlikleri provokatif değil

Haziran 30th, 2012

Panetta, ABD Savunma Bakanlığı’nda (Pentagon) düzenlediği basın toplantısında bir gazetecinin, ”Türk ordusunun, askeri uçağın düşürülmesine yanıt olarak Suriye sınırına askeri birlik sevkiyatı yaptığını anlıyoruz. Türkiye’ye mesajınız nedir? Gerilimin tırmanacağına dair bir kaygınız var mı?” şeklindeki sorusunu yanıtladı.  Suriye’deki gelişmeler hakkında kaygılarının sürdüğünü ifade eden Panetta, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, bir sonraki atılacak adımları belirlemek üzere müttefiklerle temas halinde olduğuna dikkati çekti.  Panetta, Türkiye’nin ABD’nin bölgedeki müttefiklerinden biri olduğuna işaret ederek, ”Suriye’deki durumu en iyi ne şekilde ele alacağımız hususunda Türklerle yakın temasımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.  ”Bildiğim kadarıyla, sınır boyunca asker bulunduruyorlar” ifadesini kullanan Panetta, ”Ben, basında bahsedilen (askeri) hareketliliklere aşırı anlam yüklemezdim” dedi.  

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile bir görüşme yaptığını, Orgeneral Özel’in olaya çok ölçülü yaklaşım gösterdiğini, iki genelkurmay başkanı olarak temasta kalmayı sürdürdüklerini kaydetti.  ”Eğer herhangi bir ülke, kendisine yönelik düşmanca bir eylem sonucunda iki pilotunu kaybederse, bu tabi ki gerilimin tırmanması riskini artırır” diyen Orgeneral Dempsey, ”Ancak Bakan Panetta’nın dediği gibi, Türk kara birliklerinin iç hareketliliğini herhangi bir şekilde provokatif olarak değerlendirmezdim. Ancak bunu Türklere sormanız lazım. Ben sordum, provokatif olma çabası içerisinde değiller” diye konuştu.

Abbas – Şaul Mofaz görüşmesi ertelendi

Haziran 30th, 2012

Üst düzey bir Filistinli yetkili, Pazar günü yapılması planlanan Abbas-Mofaz görüşmenin belirsiz bir tarihe ertelendiğini söyledi, ancak erteleme nedeni hakkında bilgi vermedi.

Abbas, Mofaz ile görüşmemesi için diğer Filistinlilerin yoğun baskısı altındaydı.

Merkezdeki Kadima Partisi’nin lideri Mofaz, Filistin ile yeni bir barış girişimi başlatması için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya çağrıda bulunuyor.

İngiliz Bakan: Geçiş süreci belirsiz

Haziran 30th, 2012

Cenevre’deki Suriye konulu toplantının başlamasından önce gazetecilere açıklama yapan Hague, “Rusya ve Çin’le anlaşmaya varılamadığını ve sürecin belirsiz olduğunu belirtti.

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius da toplantıdan önce, BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın mantıklı sözler söylediğini belirterek, “Bunların desteklenmesini umuyorum” dedi.

Fabius, Suriye’deki durumun dramatik olduğunu, her gün onlarca kişinin öldüğünü, çatışmaların başlamasından bu yana 15 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti.

Fransa Dışişleri Bakanı, “bunun son bulmasının ve siyasi geçişin yapılmasının kaçınılmaz olduğunu” vurguladı.

Özgürgün: Kediye ciğeri de teslim ettiniz

Haziran 30th, 2012

KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Rum kesiminin yarın başlayacak Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığıyla ilgili AB’nin yaptığı yanlışlara işaret ederek, “Adam batmış, kediye ciğeri de teslim edersiniz, demek ki AB buymuş” diye konuştu.

KKTC Dışişleri Bakanı Özgürgün, Rum yönetiminin yarın başlayacak AB dönem başkanlığını Anadolu Ajansı’na değerlendirdi.

Kıbrıs Rum kesiminin ekonomik krizden çıkmak için AB destek mekanizmasına başvurduğunu, Rum yönetiminin bu ortamda AB’ye başkanlık edeceğini belirten Özgürgün, bunun, AB’nin ne kadar açmazda olduğunu gösterdiğini ifade etti. Özgürgün, “Hem sistemi iyi kuramamışlar hem de bir şekilde AB’nin nasıl bir birlik olduğu konusunda çok büyük şüpheler var. Rumların dönem başkanlığında sanki foya meydana çıktı. Birliğin lider ülkesi konumundaki Almanya ‘kediye ciğeri teslim ettik’ açıklaması yapıyor” dedi.

Rum tarafının, Kıbrıs konusunda anlaşma olmadan, sorunlu bir bölgeden AB dönem başkanlığını üstlendiğini, buna ekonomik sorunların da eklendiğini kaydeden Özgürgün, bu durumunun, birliğin ilkelerini sorgulatan, ilkesiz bir birlik görüntüsü verdiğini ve AB’nin sağlam olmayan temeller üzerine oturduğunu gösterdiğini kaydetti.

AB’nin kendi içinde büyük açmazları ve sıkıntıları barındırdığını, Kıbrıs’ın buna en açık örnek olduğunu ifade eden Özgürgün, Kıbrıs sorunu yanında Rum tarafının ekonomisinin da batma aşamasına geldiğini belirtti.

AB’nin Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne katkı yaptığını ifade den Özgürgün, şöyle devam etti:

“Bizim bakışımız, AB gerçekten çok büyük bir hata yaptı. Kıbrıs sorununu kendi içine alıp barındırarak daha da büyük çıkmaz yaşıyor. Kıbrıs sorununun çözümüne de katkı yapmadı. Tam tersi, Kıbrıs sorununun daha da çözümsüzleşmesine katkı sağlamış oldu. Çünkü, Rum tarafı, ‘ben AB üyesiyim ister gelin, ister gelmeyin. AB üyesi olarak Kıbrıs cumhuriyeti tanınıyor, isterseniz onun altında uzlaşalım, devam edelim’ gibi uzlaşmaz bir tavır aldı.”

-“İlgi durumu değiştirmeyecek”-

Rumların dönem başkanlığı süresinde, Avrupalıların Kıbrıs’a ilgisinin artmasıyla, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda bir şeyin değişmeyeceğini kaydeden Özgürgün, AB’nin, üyesi olan Rum tarafına baskı yapacak mekanizması ve isteğinin olmadığını, bunu geçmişte gördüklerini söyledi.

Kıbrıs sorunu çözülmeden Rumların üyeliğe alınmasıyla yapılan hatayı artık AB’nin de gördüğünü, ancak, “oldu bir kere ne yaplım” dendiğini ifade eden Özgürgün, “(Oldu bir kere ne yapalım) nasıl bir politikadır, nasıl bir öngörüsüzlüktür. ‘Oldu artık ne yapalım’la olur mu, siz bunu yanlış yaptınız. ‘Oldu artık ne yapalım’ dediğiniz zaman, işin üzerine sünger çekiyorsunuz. Yani birini öldüreceksiniz ondan sonra ‘kazaydı oldu artık ne yapayım’, olur mu, bunun cezası var. Dönem başkanlığı da verirsiniz, her şeyi de yaparsınız, adam batmış, kediye ciğeri de teslim edersiniz, demek ki AB buymuş” diye konuştu.

Bu durumda, haklı oldukları bir durumun da ortaya çıktığına işaret eden Özgürgün,  “(Çözüm müzakerelerinde) Niye biz BM şemsiyesi diyoruz, AB taraflıdır, AB yanlıştır diyoruz, işte bunlardan” dedi.

Bu şehirde mahkum sayısı sadece 12

Haziran 30th, 2012

Araştırmaya göre, cezaevlerinde doluluk oranında yüzde 172,3 ile Sırbistan ilk sırayı alıyor. Bu ülkeyi yüzde 155,6 ile Bulgaristan, yüzde 150,8 ile Kıbrıs Rum Kesimi, yüzde 144,9 ile İtalya, yüzde 136,5 oranları ile Macaristan ve Yunanistan izliyor. Araştırılan 46 ülkeden 23’ünde doluluk oranı yüzde yüzün üzerinde bulunuyor. Türkiye ise bu oran yüzde 99,7.

En düşük doluluk oranının olduğu ülke yüzde 14,8 ile Monako. Monako’yu yüzde 81,2 ile Moldova izliyor.

Kadın mahkumların toplam mahkumlara oranında yüzde 25 ile Monako ilk sırayı alırken, bu ülkeyi yüzde 8,7 ile ABD, yüzde 8,1 ile Rusya izliyor. Türkiye’de kadın mahkum oranı yüzde 3,7. En düşük oran ise 1,6 ile Karadağ’da.

Tutukluların mahkumlara oranında, yüzde 64 ile Malta birinci, yüzde 50 ile Liechtenstein ikinci, yüzde 45,8 ile Karadağ üçüncü, yüzde 44,6 ile Kıbrıs Rum dördüncü sırada. Türkiye’nin tutuklu oranı ise yüzde 42,6. Tutuklu oranında yüzde 5,5 ile en düşük ülke Gürcistan.

Mahkum sayısında 2 milyon 266 bin 832 ile ABD birinci sırada yer alırken, Monako’da mahkum sayısı sadece 12. En az mahkum bulunan ülkelerden biri de Liechtenstein. Bu ülkede 14 mahkum bulunuyor.

100 bin kişiye düşen mahkum sayısında da ABD 730 ile ilk sırayı alıyor. ABD’yi 524 ile Gürcistan, 511 ile Rusya izliyor. Türkiye’de yüz bin kişiye 168 mahkum düşerken, Monako’da ise bu oran 34.

Rumlar AB dönem başkanlığını devralıyor

Haziran 30th, 2012

Siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkla boğuşan Rumlar, dönem başkanlıkları süresince AB’nin denetimi altında olacak.

GKRY, 1 Mayıs 2004’te girdiği Avrupa Birliği’nde ilk kez, 1 Temmuz Pazar gününden itibaren altı aylık süre için AB dönem başkanlığını üstlenecek. Rum yönetimi, bir yandan dönem başkanlığını üstlenirken bir yandan da kötü ekonomik durumu nedeniyle AB destek mekanizmasının denetimi altında olacak.

Rum tarafının, hem destek mekanizmasının denetimi altında olup hem dönem başkanlığı yapacak olması hem de Türkiye’yle ilişkileri nedeniyle objektif bir dönem başkanlığı yapıp yapamayacağı çeşitli çevrelerce sorgulanıyor. Rum yönetiminin başkanlık edeceği üyelerin denetimi altında bir başkanlık yürütecek olması da AB tarihinde bir ilk olacak.

-Referandumda “hayır” demelerine rağmen üye oldular-

Kıbrıslı Rumlar, Ada’da çözüme “hayır” demelerine rağmen 1 Mayıs 2004’te AB’ye tek taraflı olarak alındılar.

Eski Rum lider Tasos Papadopulos, Kıbrıs’ta kapsamlı çözümü öngören Annan Planı’na karşı yaptığı propaganda kapsamında, 24 Nisan 2004’teki referandumda Rum halkından Annan planına “güçlü hayır” demesini istediği konuşmasında “Hayır desek de bir hafta sonra AB üyesiz” demişti.

KKTC ve Kıbrıs Rum kesiminde 24 Nisan 2004’te eş zamanlı yapılan referandumda, “Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne birleşik olarak gireceği yeni düzeni hayata geçirecek Kuruluş Anlaşması ve tüm eklerini, Kıbrıs Türk devletinin Anayasası’nı (Türk tarafı için) ve yürürlükte olacak yasalara ilişkin hükümleri onaylıyor musunuz?” sorusu yöneltildi.

Kıbrıs Türk halkı plana yüzde 65 oranında “evet” diyerek çözümü ve birleşmeyi isterken, yüzde 76 “hayır” diyerek, çözümü ve birleşmeyi reddeden Rumlar, bir hafta sonra AB’ye tam üye olmuştu.

Geçen 8 yıllık süre Rum halkı için parlak bir AB üyeliği süreci olmadı. Rum tarafı, AB dönem başkanlığını, ekonomik kriz ortamında ve başkanlık edeceği birlikten destek istediği bir zamanda üstleniyor.

Rumların, destek mekanizması denetimi altındayken AB’ye dönem başkanlığı yapması AB tarihinde bir ilk olacak. Rumlar, başkanlık edeceği üye ülkelerin sıkı denetiminde olacak.

-Siyasi ve ekonomik krizle boğuşuyorlar-

Kıbrıs Rum yönetimi, ekonomik kriz yanında, siyasi krizle de boğuşuyor. Rum tarafında 11 Temmuz 2011’de Mari’de askeri üste meydana gelen, 13 kişinin ölmesi ve onlarca kişinin yaralanmasına neden olan cephanelik patlaması ve devamında elektrik santralının devre dışı kalması, ekonomik krizi derinleştirirken, beraberinde siyasi krizi de getirdi ve Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’a karşı tepkiler arttı.

Kıbrıs Rum kesiminde, 2009’da el konulan bir gemiden alıkonulan mühimmatın, depolandığı askeri üste 11 Temmuz’da patlamasının siyasi ve ekonomik sonuçları, Rum tarafına ağır oldu.

Kıbrıs Rum yönetimi, Şubat 2009’da Monchegorsk isimli Rum bandıralı Rus gemisini, İran’dan Suriye’ye cephane götürdüğü sırada alıkoyarak, patlayıcı ve mühimmatı Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO) Tatlısu’daki (Mari) askeri deniz üssüne boşalttı. Barut ve çeşitli askeri mühimmat dolu 98 konteyner 11 Temmuz sabahı, yangın sonucu patladı.

Patlamada 13 kişi ölürken, bölgedeki Rumların ana elektrik sağlayıcısı Vasiliko elektrik santrali de devre dışı kaldı. Santralın devre dışı kalmasıyla, zaten zorda olan Rum ekonomisi büyük darbe aldı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, peş peşe Rum tarafının kredi notunu düşürdü.

Rum yönetimi, ortaya çıkan elektrik açığını kapatmak için 16 Temmuz akşamından itibaren, bir süre KKTC’den elektrik satın aldı.

Patlamaya neden olan mühimmatın üste tutulmasının sorumlusu olarak gösterilen Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın çeşitli kesimlerce ”istifa etmesi” istendi. Rum koalisyon hükümeti de dağıldı. Hristofyas, patlamanın ardından başlayan ve siyasi krize dönen tartışmalardan sonra Demokratik Parti’nin (DİKO) 2 bakanla bulunduğu koalisyondan ayrılması ile 5 Ağustos’ta yeni kabineyi açıkladı.

Hristofyas, patlamayla ilgili yapılan soruşturma kapsamında mahkemede ifade verdi. Bu, Rumların tarihinde bir ilk oldu. Görevdeyken, bir “başkan” mahkemede ifade vermiş oldu. Ölenlerden 3 kişinin yakını, Hristofyas’ın dokunulmazlığının kaldırılası için mahkeme başvurdu. Rum yüksek mahkemesi bu talebi, dönem başkanlığından 2 gün önce, 29 Haziran 2012’de reddetti.

-Petrol kozu-

Hristofyas’a karşı tepki her geçen gün artı. Yapılan kamuoyu yoklamalarında, Rum liderin halk desteği ve güvenilirliğinde azalma görüldü.

Rum lider, aleyhindeki olumsuz havayı dağıtmak için petrol ve doğalgaz kozunu oynamaya başladı.

Rum yönetimi, Doğu Akdeniz’de tek yanlı “münhasır ekonomik bölge” (MEB) ilan ederek, sözde 13 parsele ayırdığı alanda, “Afrodit” adı verilen  12. parselde, Türkiye ve KKTC’nin tüm uyarılarına rağmen, petrol ve doğalgaz aramalarına başlaması için ABD’li Noble Energy şirketiyle anlaştı ve 18 Eylül 2011’de sondaja başlandı.

Hristofyas, 28 Aralık 2011’de, 12. parselde, sondaj çalışması yapan Noble Energy şirketinin, ”5 bin 861 metrede doğalgaz bulduğunu açıkladı.

Gaz bulunduğu açıklaması, Rum halkının Hristofyas’a tepkisini çok da azaltmadı. Ekonomik kriz, Kıbrıs müzakerelerindeki gidişat ve siyasi tartışmalar, Hristofyas’ın arkasındaki halk desteğini azalttı. Rum kamuoyunda, ekonomik krizden ve yaşanılan gelişmelerden “baş sorumlu” olarak Hristofyas sorumlu tutuluyor.

Rum lider, Şubat 2013’te yapılacak Rum başkanlık seçiminde, “çözüm umudu görmediği” için yeniden aday olmayacağını da açıkladı.

-AB toprağı olmayan mekanda AB üyeliği kutlaması-

Öte yandan, Rum tarafı, dönem başkanlığını Kıbrıs’ta AB toprağı olmayan bir mekanda kutlayacak.

Rumlar, AB Dönem Başkanlığı açılış törenini, İngiliz Üsler Bölgesi’nde bulunan, Kurio Antik Tiyatrosu’nda düzenleyecek. Kıbrıs’taki İngiliz Üsler Bölgesi, AB müktesebatı dışında yer alıyor.

Sincan bölgesinde uçak kaçırma girişimi

Haziran 30th, 2012

Çin medyası, dün Sincan Özerk Uygur bölgesinde uçak kaçırma girişimde bulunanların tamamının Uygur olduğunu öne sürdü.

Resmi yayın organı Global Times, bölgesel hükümetin sözcüsü Hou Hanmin’in açıklamalarına dayanarak, uçağı kaçırmaya çalışan 6 kişinin tamamının Uygur olduğunu duyurdu.

Global Times, bölgede etnik gerilimin devam ettiğini de belirtti.

Merkezi Almanya’daki Dünya Uygur Kongresi’nden yapılan açıklamada ise uçak kaçırma girişiminin olmadığı, ancak oturma yeriyle ilgili bir sorun nedeniyle kavga çıktığı kaydedildi.

Dünya Uygur Kongresi’nin Başkanı Dilşat Raşit’in sözcüsü, Pekin’in olayı Uygurlara karşı başka bir baskı unsuru olarak kullanmaması gerektiğini ifade etti.

Resmi Tianşan haber portalı, Hotan bölgesinden Sincan’ın başkenti Urumçi’ye havalanan uçakta bulunan yolcu ve mürettebatın, 6 kişi olduğu bildirilen hava korsanlarını etkisiz hale getirdiğini duyurmuştu.

Rum kesiminin borlarıyla başı dertte

Haziran 30th, 2012

Son dönemde uluslararası piyasalardan finansman sağlamakta zorlanan Güney Kıbrıs, hafta başında bankacılık sektörünü desteklemesi için Avrupa Birliği’nden yardım talep etmek zorunda kaldı.

Yunanistan’da süregelen borç krizinden ciddi biçimde etkilenen Kıbrıs Rum Kesimi’nin kültürel ve ekonomik anlamda Atina ile son derece yakın ilişkileri bulunuyor.

Bankacılık sektörünün Yunanistan’a yaptığı yüklü yatırımlar nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan ve Yunan devlet tahvillerinden uğradığı zararın altından kalkamayan Kıbrıs Rum Kesimi’nde hükümet, hafta başında mali yardım için Avrupa Finansal İstikrar Fonu’na (EFSF) resmen başvurdu.

AB’ye 2004, Avro Bölgesi’ne ise 2008 yılında üye olan Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’nın ardından Avrupa Birliği’nden finansal yardım talebinde bulunan beşinci ülke oldu.

Kendisi de ciddi borç sorunuyla mücadele eden bir ülke olarak AB dönem başkanlığında Avro Bölgesi’nde süregelen borç krizine çözüm üretmekte yetersiz kalacağı yönünde eleştiriler alan Güney Kıbrıs, söylentileri doğrularcasına hafta ortasında da Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) finansal yardım talep etti.

Hükümet, IMF ve AB’den istediği kredi miktarına ilişkin açıklama yapmadı ancak piyasalarda, 17,3 milyar dolar büyüklüğünde ekonomisi bulunan Güney Kıbrıs’ın 6-10 milyar avro aralığında yardım alacağı belirtiliyor.

-Ekonomisinin bu yıl yüzde 1,1 daralması bekleniyor-

Sicilya ve Sardunya’nın ardından Akdeniz’in üçüncü büyük adasının güneyinde bulunan Kıbrıs Rum Kesimi’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 70’ini özellikle turizm ve finansal hizmetler olmak üzere hizmetler sektörü oluşturuyor.

Avrupa Komisyonu’nun verilerine göre, Güney Kıbrıs’ın ekonomik büyüklüğü 17,3 milyar düzeyinde bulunuyor. Geçen yıl gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 71,6’sı düzeyinde bulunan kamu borcunun bu yıl yüzde 76,5’e yükselmesi bekleniyor.

Ülkenin GSYH’ye oranı yüzde 6,3 olan bütçe açığının ise bu yıl yüzde 3,4’e gerileceği tahmin ediliyor.

IMF verilerine göre, geçen yıl yüzde 0,5 oranında büyüyen Güney Kıbrıs ekonomisinin bu yıl yüzde 1,1 daralacağı öngörülürken, enflasyonun bu yıl yüzde 3,5’ten yüzde 3,4’e gerilemesi, işsizlik oranının da yüzde 7,8’den yüzde 9,8’e yükselmesi bekleniyor.

-Kredi derecelendirme kuruluşları için Güney Kıbrıs yatırım için ”spekülatif”-

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s, Standard and Poor’s (S&P) ve Fitch tarafından Yunanistan’daki borç krizinin etkileri nedeniyle geçen yıldan bu yana pek çok kez kredi notu düşürülen Güney Kıbrıs ”spekülatif” kategoride derecelendiriliyor.

Fitch, hafta başında Güney Kıbrıs’ın ”BBB-” olan uzun vadeli kredi notunu ”BB ”ya, Moody’s 13 Mart’ta ”Baa3” olan uzun vadeli kredi notunu bir kademe düşürerek ”Ba1”e, Standard and Poor’s da 13 Ocak’ta ”BBB”den ”BB ”ya düşürmüştü.

Her üç kuruluş da ülkenin kredi notlarını ”negatif” izlemede tutuyor.

Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Komisyonu’ndan derlenen Kıbrıs Rum Kesimi’nin bazı ekonomik verileri şöyle:

2011 (yüzde)        2012 (yüzde*)

………….       ………….

Kamu borcu:        71,6                76,5

Bütçe açığı:        6,3                 3,4

Büyüme oranı:       0,5                -1,1

Enflasyon:          3,5                 3,4

İşsizlik:           7,8                 9,8

Cari denge:        -8,4                -6,2

*IMF ve Avrupa Komisyonu’nun tahmini verileri

Kıbrıs Rum Kesimi’nin uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarınca belirlenen uzun vadeli kredi notları şöyle:

Moody’s        Fitch            S&P

……..      …….          …..

Ba1           BB            BB

ABD’ye göre jetimiz Suriye sınırında düşürüldü

Haziran 30th, 2012

Geçtiğimiz ay da Uludere bombasını patlatan Wall Street Journal gazetesinde yer alan bu iddia Türkiye’nin açıklamalarıyla çelişirken, Suriye’nin pozisyonunu destekliyor.Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Wall Street Journal’a yaptığı açıklamada, “Uçağın karadan havaya füzelerle vurulduğuna dair bir işaret görmedik” derken, kendilerine ulaşan bilginin kaynağını açıklamadı.

Başta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere Türk yetkililer, olay gününden bu yana yaptıkları açıklamalarda, uçağın uluslararası hava sahasında vurulduğunu ancak enkazının Suriye karasularına düştüğünü ifade etmişti.

Türkiye’nin açıklamalarında ayrıca RF-4E keşif uçağının uçaksavar füzeleriyle vurulduğu belirtilmişti. Şam ise saatte 480 mil hızla seyreden uçağın menzili 1.5 mil civarında olan uçaksavar ateşiyle vurulduğunu öne sürdü.

TÜRKİYE AÇIKLAMASINI YİNELEDİ

ABD’li yetkililer Türkiye’nin savunduğu üzere karadan havaya füze kullanıldığına dair bir işaret bulunmadığını vurgularken, olayla ilgili birçok şeyin bilinmezliğini koruduğu yönünde uyarıda bulundu. Gazeteye konuşan bir Türk yetkili ise “Amerikalıların şüpheleri olduğunu bilmediklerini” belirterek, uçağın uluslararası hava sahasında düşürüldüğü yönündeki açıklamayı bir kez daha yineledi.

“PİLOTLAR KURTULAMAMIŞ OLABİLİR”

ABD’li yetkililer, gazeteyle konuyla ilgili detaylı yorumlarda da bulunarak, “uçaksavar ateşi kullanılmasının Türk jetinin yere yakın ve yavaş uçtuğuna, Suriye kıyısına Türkiye’nin söylediğinden daha fazla yaklaştığına işaret ettiğini” belirtti. Yetkililer, arama çalışmaları devam eden pilotların ise kurtulamadığına inandıklarını belirtti.

“EĞİTİMİN BİR PARÇASI”

Geçmişte Türkiye’yle yakın çalışmış bir üst düzey savunma yetkilisi, uçuşun amacının Suriye’nin yanıtını sınamak olduğunu belirterek, “Sizce uçak kazara mı oradaydı?” dedi. Bir başka yetkili ise “Bu ülkeler ne kadar çabuk yakalandıklarını ve karşı tarafın ne kadar çabuk yanıt verdiğini test ediyor. Bu eğitimin bir parçası” dedi.

NATO DA ARADA KALDI

Wall Street Journal’ın haberinde ayrıca, yetkililerin bu açıklamalarının olayın ardından Türkiye’ye desteğini belirterek Suriye’yi kınayan NATO’yu da zor bir durumda bırakabileceği ifade edildi. Habere göre, NATO yetkilileri, Türkiye’nin yaptığı sunumu yeterli buldu ve çok fazla sorgulamadı. Washington da Türkiye’ye destek çıkarak NATO’nun sert bir kınama açıklaması yapmasını sağladı.

ULUDERE BOMBASINI DA WSJ PATLATTI

Wall Street Journal gazetesi, Mayıs ayında da Uludere’de düzenlenen ve 34 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan hava operasyonunun, ABD’nin verdiği istihbarat üzerine gerçekleştirildiği haberiyle büyük bir tartışma yaratmıştı. Gazete, ABD Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırdığı haberinde, operasyonun ABD yapımı bir insansız hava aracının verdiği istihbarata bağlı olarak yapıldığını bildirmişti.

(Hürriyet)

Suriye’deki olaylarda 25 kişi öldü

Haziran 30th, 2012

Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü, güvenlik güçlerinin çeşitli kentlerde hava destekli ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 25 kişi hayatını kaybetti.

Örgüt, Halep’te 5, Şam ve banliyölerinde 6, Dera’da 6, Hama’da 3, Humus’ta 1, Deyr Ez Zor ve İdlib’te 2’şer kişinin açılan ateşte öldüğünü duyurdu.

Beşiktaş’ta Çarşı Samet Aybaba’ya karşı!

Haziran 30th, 2012

Beşiktaş teknik direktörü Samet Aybaba’nın Portekizli yıldız oyuncu Quaresma’yı takımda istemediğini açıklaması Beşiktaş taraftarını adeta çılgına çevirdi. Taraftarlar sosyal medya aracılığıyla tepkilerini dile getirirken ‘Quaresma hiç bir yere gidemez’ başlığı ile Twitter’da Trend Topic listesini adeta salladılar.

SAMET AYBABA’NIN AÇIKLAMALARI NASILDI?
Quaresma’yı istemiyorum
Beşiktaş Teknik Direktörü Samet Aybaba, yıldız oyuncuyu takımda istemediğini açıkladı.

Beşiktaş’ta Portekiz Çetesi’nin lideri Quaresma’nın istenmediği resmen telaffuz edildi. Teknik Direktör Samet Aybaba, “Beşiktaş Kulübü’ne katkısı olacak futbolcuları elimizde tutacağız, olmayanları göndereceğiz. Benim hiç bir oyuncu ile kişisel sorunlarım olmamıştır. Ancak Quaresma’nın maliyetine ve Beşiktaş takımına katkısına baktığımız zaman takımda kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Yönetime verdiğim raporda bunu dile getirdim” dedi.

MENAJERİ KULÜP ARIYOR

Quaresma’nın menajeri Ahmet Bulut da Beşiktaş’ın Portekizli oyuncuyu düşünmediğini belirterek, “Milli Takım’dan yeni döndü. Takım bulmak için çalışmalara başladık. Önümüzdeki hafta bu konu kesinleşir” diye konuştu. Quaresma’nın Beşiktaş’a maliyeti 7.3 milyon bonservis, 1 milyon 100 bin menajer ücreti ve yıllık 3.6 milyon garanti para.

(star)

 

Milan’da Robinho satışa çıkarıldı

Haziran 30th, 2012

İtalyan medyasında çıkan haberlere göre takımda revizyona gitmeye hazırlanan Kırmızı-Siyahlılar, Robinho’ya gelen teklifleri değerlendirecek.

(fanatik)

Beşiktaş’a Paul Robinson geliyor

Haziran 30th, 2012

Beşiktaş, bir süredir devam ettiği kaleci arayışlarında sona ulaştı. Teknik direktör Samet Aybaba’nın isteğiyle harekete geçen Siyah- Beyazlılar, Robinson’la anlaşma sağladı. Rüştü Reçber’in ilerlemiş yaşı, Cenk Gönen’in istikrarsız performansı teknik ekibin kaleci aramasında en büyük etken oldu. Siyah-Beyazlılar’ın prensipte kesin olarak anlaştığı, tecrübeli eldivenin de birkaç gün içerisinde İstanbul’a geleceği öğrenildi. Beşiktaş’ın 1.90 boyunda olan Robinson’a yıllık 1.2 milyon Euro vermesi bekleniyor.

73 metreden golü var Leeds United’ta kendisini ispatlayan, yüksek ücretle Tottenham’a transfer olan Robinson, 4 senedir Blacburn Rovers’ta görev yapıyordu. 41 kere İngilitere Milli Takımı’nda forma giyen başarılı eldivenin en akıllarda kalıcı olayı ise 73 metreden kullandığı serbest vuruşun gol olmasıydı. Öte yandan Sırp golcü Jovanovic’te bir pürüz olmadığı gelen haberler arasında.

(fanatik)

1-1’lik maçta öyle bir gol kaçırdı ki!

Haziran 30th, 2012

Libertadores Kupası final maçının ilk ayağı dün Boca Juniors’la Corinthians arasında oynandı.Maç 1-1 biterken, Cvitanich Perde öyle bir gol kaçırdı ki…

Transfer haberlerinde Galatasaray önde gidiyor

Haziran 30th, 2012

Mayıs ayında oynanan Süper Final maçlarının ardından hız kazanan transfer çalışmalarında, günümüze kadar geçen sürede en çok Galatasaray’ın adının yayınlanan haberlerde yer aldığı ortaya çıktı. Ulusal, bölgesel ve yerel iki bine yakın gazete ile dergiyi kapsayan Interpress araştırmasında, Şampiyonlar Ligi’ne güçlü bir kadro ile girmek isteyen sarı – kırmızılı takımda, yerli yabancı pek çok ünlü futbolcu ile görüştüğü haberleri toplam 2.416 kez sayfalara yansıdı.

İkinci sırada 2.299 haberle Trabzonspor yer alırken, sezonu ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe çıkan 2.172 transfer haberiyle üçüncü oldu. Beşiktaş transfer gündeminde 1.967 haberde yer alırken, Kayserispor da 1.711 transfer haberiyle ilk beş sıra içinde yer aldı. Süper Ligde yer alan takımlar arasında Bursaspor, Eskişehirspor, Gaziantepspor ve Sivasspor, 1.500 transfer haberini geçerek ilk beş sırayı takip eden takımlar oldular.

SÜPER LİG’İN YENİ TAKIMLARINDAN KASIMPAŞA TRANSFER HABERLERİNDE ÖNDE

Liglerin bitiminden bu yana transfer haberlerini incelediği aynı araştırmaya göre, bu yıl Türkiye Süper Ligi’ne yükselen takımlar içinde şimdiye kadar 430 haberle ilk sırada Kasımpaşa’nın yer aldığı ortaya çıktı.

Elazığspor 339 transfer haberiyle gündeme gelirken, Akhisar Belediyespor’un da 269 defa spor sayfalarda kendine yer bulduğu belirlendi.

Haziran ayının haber şampiyonu Fenerbahçe

Haziran 30th, 2012

Medya Takip Merkezi’nin (MTM) hazırladığı Haziran ayı spor gündemi araştırmasına göre, gerek transfer çalışmaları gerekse ”Şike Davası” ile Haziran ayında medyanın yakından takip ettiği Fenerbahçe, 42 bin 201 haber ile en çok haber ve yazıda yer alan kulüp oldu. Sarı-lacivertlilerin ardından 34 bin 437 haberde yer alan Galatasaray ikinciliği, 31 bin 221 haberle Beşiktaş üçüncülüğü, 22 bin 267 haberle Trabzonspor dördüncülüğü ve 13 bin 299 haberle Bursaspor beşinciliği elde etti.

MTM’nin Haziran ayında 2 bini aşkın gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitesinde yaptığı medya takibi sonuçlarına göre, hakkında 5 bin 885 haber yapılan Burak Yılmaz listenin başında yer aldı. Transferde adı sık sık gündeme gelen Burak Yılmaz’ın ardından Galatasaray’ın kiralık olarak kadrosuna kattığı Umut Bulut 4 bin 818 haberle ikinci, Fenerbahçe’nin İngiltere’nin Liverpool ekibinden transferi Dirk Kuyt da 4 bin 760 haberde yer alarak üçüncü sırada yer aldı. Bu üç ismi sırasıyla, Arda Turan (4 bin 520), Mehmet Topal (4 bin 80), Emre Belözoğlu (3 bin 881), Hamit Altıntop (3 bin 92), Felipe Melo (3 bin 45), Cristiano Ronaldo (2 bin 874) ve Ricardo Quaresma (2 bin 665) izledi.

-Transfer haberlerinde Galatasaray zirvede-

Mayıs ayında sona eren Spor Toto Süper Lig maçlarının ardından hız kazanan transfer çalışmalarında, haberlerde en çok Galatasaray’ın adı yer aldı.

Bir başka medya takip ajansı Interpress’in araştırmasında, sarı-kırmızılı ekibin transfer konusundaki haberleri toplam 2 bin 416 kez sayfalara yansıdı. İkinci sırada 2 bin 299 haberle Trabzonspor yer alırken, sezonu ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe, çıkan 2 bin 172 transfer haberiyle üçüncü oldu.

Beşiktaş transfer gündeminde bin 967 haber, Kayserispor da bin 711 haberle ilk beş sıra içinde yer aldı. Spor Toto Süper Lig’de bulunan takımlar arasında Bursaspor, Eskişehirspor, Gaziantepspor ve Sivasspor, bin 500 transfer haberini geçerek, ilk beş sırayı takip eden takımlar oldu.

Bu arada Spor Toto Süper Lig’e yükselen takımlar içinde transferde adı en çok duyulan kulüp, Kasımpaşa oldu. Kasımpaşa, 430 haberle ligin yeni ekipleri arasında ilk sırada yer alırken, Elazığspor’un 339, Akhisar Belediyespor’un da 269 defa spor sayfalarında yer bulduğu belirlendi.

AA

Ata sporu cirit dünyaya açılıyor

Haziran 30th, 2012

 Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Başkanı Fatih İstanbulluoğlu, ekim ayında Denizli’de yapılması planlanan Geleneksel 1. Türk Oyunları’na 25 ülkeden takımların katılacağını ve oyunların ana temasının da ata sporu cirit olacağını söyledi.

Fatih İstanbulluoğlu AA muhabirine, 5 yıldır altyapı çalışmalarını sürdürdükleri Geleneksel 1. Türk Oyunları’nın bu yıl ilkini gerçekleştireceklerini belirtti.

Oyunların, Türk kültüründeki spor dallarının yaşatılması ve sürdürülmesi açısından büyük önem taşıdığını kaydeden İstanbulluoğlu, şöyle konuştu:

”Bu yıl Denizli’de yapmayı planladığımız Geleneksel 1. Türk Oyunları’na 25 ülkeden takımlar katılacak. Oyunların ana teması cirit olacak. Ana tema cirit olacağı için hazırlıkları bu çerçevede yürüttük ve Almanya, Yunanistan, Azerbaycan, Bosna Hersek başta olmak üzere 11 ülkeyi ziyaret ederek oralarda cirit takımının kurulmasını sağladık. Bu ülkelerde cirit takımlarının kurulması için çok çalıştık. Sporcularımız bu ülkelerde cirit oynayarak teknikleri öğretti. Örneğin Yunanistan’da yaşayan Türkler bir cirit takımı kurdu. Bu kurulan takımlar ekim ayında Denizli’de yapılacak Geleneksel 1. Türk Oyunları’na katılacak. Ülkemizden de çok sayıda cirit takımı bu oyunlarda yer alacak.”

-”Kültür ve spor şöleni olacak”

Denizli Belediyesi’nin oyunların gerçekleştirilmesi için bir alan oluşturduğunu, altyapı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu ifade eden İstanbulluoğlu etkinliğin ”kültür ve spor şöleni” olacağını söyledi.

Rusya’da 1974 yılında ‘Türk Oyunları’ adı altında etkinlik düzenlendiğini, o tarihten bu yana uluslararası boyutta bir etkinliğin yapılmadığını ifade eden İstanbulluoğlu, ”Oyunlarda cirit ve buzukaşi gibi takım oyunlarının yanı sıra, kumda kızak, rahvan at yarışları, kuşak, aba ve şalvar gibi güreş türleri yapılacak” dedi.

-”Ciritin dünya ve olimpik spor olabileceğini düşünüyoruz”

Federasyon başkan yardımcısı Sinan Seçer de ata sporu ciridi dünya sporu yapmak için çaba harcadıklarını, proje kapsamında da Türklerin yaşadığı pek çok ülkede çalışma yaptıklarını ifade etti.

Atlı ciritin, Orta Asya’dan Anadolu’ya at sırtında gelen Türkler tarafından bilindiğini, Türkiye’de ilk atlı cirit takımının 1952 yılında kurulduğunu belirten Seçer, şunları söyledi:

”Bu sporun dünyaya açılması için altyapı çalışmalarına önem veriyoruz. Bizim hedefimiz Türk kültürünü dünyaya tanıtmak ve cirit sporunu uluslararası bir spor haline getirmek. Ciritin dünya ve olimpik spor olabileceğine inanıyoruz ve olimpiyatlarda en çok izlenen spor dalı olacağını düşünüyoruz. Denizli’de yapmayı planladığımız oyunlar bunun için çok önemli bir fırsat.”

AA

İspanya ile İtalya 31. randevuda

Haziran 30th, 2012

İki takım arasındaki ilk maç 1920 Olimpiyat Oyunları’nda oynanmış ve bu karşılaşmayı İspanya 2-0 kazanmıştı.

Avrupa’nın en büyüğü olmak için mücadele edecek takımlardan İtalya’nın İspanya’ya karşı 10 galibiyeti bulunuyor. 12 maçın berabere bittiği iki takım arasındaki mücadelelerin 8’ini ise İspanyollar kazandı. İtalyanların geride kalan 30 maçta attığı 39 gole İspanyollar, 30 golle karşılık verdi.

İki takım Avrupa Şampiyonaları tarihinde toplam 4 maçta karşı karşıya geldi. Bu maçlarda İspanya’nın henüz galibiyeti bulunmazken, 1 maçtan İtalya galip ayrıldı, 3 karşılaşma ise berabere bitti. İtalyanların 2 golüne İspanyollar 1 golle karşılık verdi.

İki takım arasında Dünya Kupalarında oynanan 3 maçta da İspanya’nın rakibine karşı galibiyeti bulunmuyor. Bu maçların 2’sini İtalya kazanırken, 1 maç ise berabere sonuçlandı.

-Özel maçlarda 23 karşılaşma-

İspanya ile İtalya arasında en çok karşılaşma ise özel maçlarda oldu. İki takım 23 maçta karşı karşıya gelirken bu maçların 8’ini ispanya, 7’sini ise İtalya kazandı. 8 maçta ise taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamadı. Bu maçlarda İtalyanlar rakip fileleri 33 kez havalandırırken, İspanyollar rakiplerine 27 golle karşılık verebildi.

İki takım arasında oynanan son karşılaşma 10 Haziran’daki Avrupa Futbol Şampiyonası (C) Grubu maçı oldu. Bu müsabaka Di Natale ve Fabregas’ın karşılıklı golleriyle 1-1 sona ermişti. Bu maçla birlikte İtalya rakibinin 2010 Dünya Kupası’ndan beri sürdürdüğü 14 maçlık galibiyet serisini de sonlandırdı.

İspanya, Avrupa Şampiyonu olduğu 2008’de, 22 Haziran’da Viyana’da İtalya ile çeyrek finalde karşılaşmış ve rakibini penaltı atışları sonucu 4-2 yenerek yarı finale yükseldi.

-İspanya 28 maçtır yenilmiyor-

İspanya, 7 Ekim 2006’da 2008 Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde İsveç ile oynadığı ve 2-0 kaybettiği karşılaşmadan bu yana Avrupa Şampiyonalarında 28 maçtır yenilmiyor.

İspanya’nın Avrupa Şampiyonaları’nda grup maçlarındaki son yenilgisi ise 2004’e evsahibi Portekiz karşısında aldıkları 1-0’lık mağlubiyet oldu.

İtalya ise büyük turnuvalardaki son yenilgisini 2010 Dünya Kupası Finalleri’nde Slovakya karşısında 3-2’lik skorla aldı. İtalya bu karşılaşmadan sonra oynadığı 15 resmi maçta 10 galibiyet, 5 beraberlik elde etti.

İtalyanlar 2008’deki Avrupa Şampiyonası’nda 3-0 kaybettikleri Hollanda karşılaşmasından beri 18 maçtır Avrupa Şampiyonalarında 90 dakikalık normal sürelerde maç kaybetmedi.

-İspanya’nın 1, İtalya’nın 4 Dünya Kupası var-

İspanya Avrupa şampiyonluğunun yanı sıra dünya şampiyonluğu apoletiyle de final maçına çıkacak. Ancak İtalyanların 1934, 1938, 1982 ve 2006 olmak üzere 4 Dünya Kupası şampiyonlukları bulunuyor.

İspanya’da Casillas, Sergio Ramos, Andres Iniesta, Xavi Hernandez, Fabregas, David Silva ve Fernando Torres takımın 2008’deki Avrupa şampiyonluğunda ilk 11’de oynadı. Xabi Alonso ve Santi Cazorla ise oyuna sonradan girdi.

İtalya’da ise kaleci Gianluigi Buffon, Andrea Pirlo ve De Rossi, 2006 Dünya Kupası’nın kazanıldığı final maçında görev yaptı.

-Del Bosque tarihe geçecek-

İspanya Teknik Direktörü Vicente Del Bosque, 1972 ve 1974’te Almanya’nın başında Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonluğu sevinci yaşayan Helmut Schön’den sonra bunu başaran ikinci teknik adam olmak için mücadele verecek.

İngiliz ekibi Chelsea forması giyen İspanyol oyuncular Fernando Torres ile Juan Mata, takımlarının kazanması halinde aynı sezon içinde kulüp takımıyla Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, milli takımlarıyla da Avrupa şampiyonluğu yaşayacak.

Luis Suarez (1964, Inter ve İspanya) ve Hans van Breukelen, Ronald Koeman, Barry van Aerle ve Gerald Vanenburg (1988, PSV Eindhoven ve Hollanda ) bunu daha önce başaran futbolcular oldu.

AA

İspanya tarih yazmanın peşinde

Haziran 30th, 2012

Portekiz’i penaltı atışları sonunda eleyerek Avrupa Futbol Şampiyonası’nda finale yükselen son dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya, İtalya’yı da devirerek tarihe geçmenin planlarını yapıyor.

Ukrayna ve Polonya’nın evsahipliğinde gerçekleştirilen Avrupa Futbol Şampiyonası’nda İtalya ile final maçına çıkacak İspanya, kazanması halinde üst üste ikinci kez Avrupa şampiyonu ilk takım olarak tarihe geçecek. Bugüne kadar hiçbir takım Avrupa şampiyonu olduktan sonra unvanını koruma başarısı gösteremedi.

Boğalar, 2008 Avrupa Şampiyonluğu ve 2010 Dünya Kupası zaferlerinin ardından üst üste üçüncü büyük turnuvada final oynayarak Batı Almanya’nın 1970’lerde elde ettiği başarıyı da geride bıraktı. İspanya, şimdi Batı Almanya’nın 1972 Avrupa Şampiyonluğu, 1974 Dünya Kupası zaferinin ardından 1976 Avrupa Şampiyonası’nda ikinci olarak başaramadığı üst üste 3 büyük turnuva zaferini de kazanmak istiyor.

-Hiçbir takım başaramadı-

Avrupa Şampiyonaları tarihi boyunca sadece iki takım bir önceki turnuvada şampiyon olduktan sonra bir sonraki turnuvada final oynama başarısı gösterebildi. Ancak hiçbir takım unvanını korumayı başaramadı.

1960’ların efsane takımlarından Sovyetler Birliği, 1960’da Avrupa şampiyonu olduktan 4 yıl sonra İspanya’da da finale yükseldi. Ancak Sovyetler Birliği, evsahibi İspanya’ya finalde bitime 6 dakika kala yedikleri golle 2-1 yenilerek ikinci olabildi. Ancak daha sonra İspanya ve 1968’in kazananı İtalya bir sonraki turnuvalarında çeyrek finali geçemedi.

Sovyetler Birliği’nin ardından üst üste ikinci kez mutlu sona en çok yaklaşan takım 1972 Avrupa Şampiyonu Batı Almanya’ydı. Döneminin en güçlü takımı olan ve bugünün İspanyası gibi Avrupa şampiyonluğunun yanı sıra 1974 Dünya Kupası’nı da kazanan Batı Almanya son şampiyon olarak katıldığı 1976 Avrupa Şampiyonası’nda da finale kadar yükseldi. Ancak Almanlar Belgrat’ta namağlup yükseldikleri final maçında Çekoslovakya’ya penaltılar sonunda elenmekten kurtulamadı.

1980’lerin unutulmaz milli takımlarından Hollanda da 1988 Avrupa şampiyonluğunun ardından büyük umutlarla katıldığı 1992’deki şampiyonada yarı finalde veda etti.

-Dünya Kupası’ndan sonra Avrupa şampiyonluğu-

Dünya Kupası’nı kazandıktan sonra Avrupa şampiyonluğuna ulaşan tek takım ise Fransa. Fransızlar kendi ülkesinde düzenlenen 1998 Dünya Kupası Finalleri’nde kupayı kaldırdıktan sonra, 2000 yılında da Avrupa şampiyonu oldu.

1966 Dünya Kupası’nın sahibi İngiltere, 1968 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda üçüncü olurken, Almanya, 1990 Dünya Kupası’nın ardından 1992’deki Avrupa Şampiyonası’nda finalde kaybetti. Almanlar, 1990 Dünya Kupası’nı Batı Almanya ismiyle kazandıktan sonra 1992 Avrupa Şampiyonası’na Almanya ismi ile katıldı.

Avrupa şampiyonu takımların bir sonraki turnuvalarda elde ettiği başarılar ise şöyle:

Yıl   Kazanan              Sonraki turnuvadaki başarısı

——————————————————–

1960  Sovyetler Birliği    İkinci

1964  İspanya              Çeyrek final

1968  İtalya               Çeyrek final

1972  Batı Almanya         İkinci

1976  Çekoslovakya         Üçüncü

1980  Batı Almanya         Gruplarda elendi

1984  Fransa               Finallere kalamadı

1988  Hollanda             Yarı final

1992  Danimarka            Gruplarda elendi

1996  Almanya              Gruplarda elendi

2000  Fransa               Çeyrek final

2004  Yunanistan           Gruplarda elendi

2008  İspanya                     ?

Dünya Kupası’nı kazanan takımların Avrupa Şampiyonası’ndaki dereceleri ise şöyle:

Dünya Kupası/Avrupa Şampiyonası   Dünya şampiyonu   Avr. Şamp. derecesi

———————————————————————-

1966/1968                         İngiltere         3.’lük

1974/1976                         Batı Almanya      2.’lik

1982/1984                         İtalya            Finallere kalamadı

1990/1992                         Almanya           2.’lik

1998/2000                         Fransa            Şampiyon

2006/2008                         İtalya            Çeyrek final

2010/2012                         İspanya               ?

AA