28 Şubat mağduru memurlara müjde

Haziran 30th, 2012

2006’da çıkarılan kanunla mesleğe geri dönmeye hak kazanan memurlardan geriye dönük sigorta primlerini ödemeleri istenmişti. 20-30 bin lirayı bulan primler, birçoğu öğretmen olan memurları maddi sıkıntıya düşürdü. Zaman’ın, ’28 Şubat mağduru öğretmenlere on binlerce liralık prim şoku’ haberi üzerine hazırlanan kanun teklifi önceki gece yasalaştı. Buna göre prim borçlarını, ilgili kurumlar ödeyecek.

28 Şubat mağduru memurların sıkıntısıyla ilgili Zaman’ın haberinden sonra AK Partili Mahmut Kaçar harekete geçmiş, mağduriyetin giderilmesi için kanun teklifi hazırlamıştı. Söz konusu düzenleme önceki gece Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Düzenlemeye göre 23 Nisan 1999 ile 22 Haziran 2006 tarihleri arasında kurumlarından ilişiği kesilen memurların ödenmeyen sigorta primleri, ilişiği kesilen kurumlar tarafından ödenecek.

Öte yandan ÖSYM’nin şirket kurması, öğrenci affı, Sayıştay’ın denetim yetkilerinin sınırlandırılması gibi birçok düzenlemeyi içeren ‘torba yasa teklifi’nin 2 bölümü dün Meclis’te kabul edildi. Sayıştay denetimini sınırlayan madde de muhalefetin sert eleştirilerine rağmen kabul edildi. Buna göre Sayıştay denetçileri kamu idareleri tarafından yapılan düzenlemeler ile kamu idareleri tarafından verilen görüşlere aykırı rapor oluşturamayacak. Bir başka önergeyle de ÖSYM’nin kurduğu veya iştirak ettiği şirketten, ÖSYM’nin yapacağı mal ve hizmet alımlarında YÖK’ün de uygun görüşünü almak koşuluyla, sınav faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik yapılacak mal ve hizmet alımları, Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkarıldı. Teklife eklenen başka bir maddeyle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmi yapılar, yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor, sosyal ve kültürel alanlar, gerçek ve tüzel kişilerce yapılar, umuma açık hizmet veren her türlü yapıların özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirilmesine yönelik tanınan ve 7 Temmuz’da dolacak olan süre 1 yıl uzatıldı.

İHALE SİSTEMİNE YENİ MÜDAHALE

Torba teklife eklenen bir maddeyle ilansız çıkılan ihalelerin şartnamesini öğrenmek isteyenlere bilgilenme yolu kapatıldı. Kabul edilen düzenlemeye göre: “İlan yapılmayan ihalelerde ihale dokümanı, yani şartname sadece davet edilenlere satılacak.” CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, Kamu İhale Yasası’nın temel felsefesinin, ihalelerin rekabet ortamı ve saydam şekilde yapılması olduğunu belirterek, ihaleye davet edilmese bile ilgilenen herkesin şartnameyi alıp inceleyebilme hakkının bulunduğunu ifade etti. MHP’li Ali Uzunırmak da düzenleme ile ihalelerde yeni yolsuzluklara kapı açılacağını ileri sürdü. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise düzenlemeyi savundu. Bayraktar, düzenlemenin ihale dosyasının incelenmesine engel olmadığını belirterek, özellikle acil işlerde, ihaleye davet edilmeyen çok sayıda kişinin ihale dosyasını satın aldığını ve dokümanı alınca teklif verme hakkı da doğduğu için, bunlara tek tek cevap verilmesi gerektiğini kaydetti.

İstikbal 840., Bellona 735. mağazasını Bartın’da açtı

Haziran 30th, 2012

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 yılı için koyduğu 500 milyar dolarlık hedef için hazırlandıklarını dile getiren Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak yaptığı konuşmada, “Bu sene 55. yılımızı kutlamaktayız. İstikbal ve Bellona mağazasını Bartın’a açtıkları için de Özkan ailesine teşekkür ediyorum. Bartın’a gelmeden Zonguldak’ta da bir açılışa katıldık. Orada da 734. Bellona mağazamızı açtık, İstikbal olarak da 840. mağazamızı açmış olduk. Dünya genelinde 300 tane mağazamız oldu. 100’ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Geçen sene 5 milyar 300 milyon lira ciro gerçekleştirdik. 425 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Kayseri’de çalışan sayımız 10 bin 500, Kayseri dışında da 2 bin olmak üzere 12 bin 500 bizden maaş alan çalışanlarımız var. Ayrıca bankacılık sektöründe, Türkiye Finans’la ortaklığımız var. Burada ise 400 çalışanımız var. Allah’a şükür işlerimiz ve motivasyonumuz iyi. Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi 2023 yılına kendimizi hazırlıyoruz. Geçtiğimiz yıl Rusya ve Ukrayna’da yatırımlar yaptık. Bu sene Kuzey Irak’ta fabrikamız faaliyete geçti. Diyarbakır’da ise 6 bin kişinin çalışabileceği fabrikanın temelini atmış olduk. Türkiye’mizi kalkındırmak için özel sektörün sorumluluğunu bilmekteyiz.” dedi.

Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın da yaptığı konuşmada Boydak ailesini ve Bartın’da açılış gerçekleştirilen mağaza yöneticilerini tebrik etti. Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mağazası Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Özkan da dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Boydak markalarını temsil etmekten onur duyduklarını ifade ederek açılışa gelen tüm davetlilere teşekkür etti. Bartın Müftüsü İsmail Bayrak’ın duasının ardından hizmete açılan İstikbal ve Bellona mağazası davetliler tarafından gezildi.

Açılışı gerçekleştirilen mağaza sahibi Hasan Özkan tarafından Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak’a bir tablo hediye edildi. Tablonun ambalajını çıkaran Boydak, Bartın’a özgü tel sarmadan yapılmış Osmanlı Tuğralı tabloda 9 yıl önce vefat eden babası Sami Boydak’ın resmi görünce duygulandı. Tablonun hayatında aldığı en anlamlı hediye olduğunu dile getiren Boydak babasının arkadaşı olan Hasan Özkan’ın elini öpüp teşekkür etti. Bartın Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mobilya Mağazası sahibi Hasan Özkan da Sami Boydak’la iyi arkadaş olduklarını dile getirip, ‘Allah Sami Boydak arkadaşımın mekanını cennet etsin, rahmet eylesin’ dedi.

Özkanlar aile şirketi tarafından açılan 10 bin metrekare kapalı alana sahip Özkanlar Şiremir Park İstikbal ve Bellona Mağazasının açılış törenine eski Enerji Bakanı Zeki Çakan, Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak, Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Boydak, Bartın Vali Yardımcısı Türker Öksüz, CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Bartın Garnizon Komutanı Deniz Piyade Kıdemli Albay Mehmet Sandıklı, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Bartın Defterdarı Ali Sağlam, İl Genel Meclisi Başkanı Ali Kartal, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri İbrahim Kayış, İl Müftüsü İsmail Bayrak, Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Hüseyin Akmaz, AK Parti İl Başkanı Yaşar Arslan, AK Parti Merkez İlçe Başkanı Regaip Bayraktar, BAKİAD Başkanı Birol Dikyurt, İstikbal Bölge Genel Müdürü Erol Duran, Kastamonu Bellona Boran Mobilya Mağazası Sahibi İbrahim Köse, Kastamonu ve civar illerden işadamları ile çok sayıda davetli katıldı.

İran, İstanbul’un doğalgaz dağıtımıyla ilgileniyor

Haziran 30th, 2012

İran Cumhurbaşkanı yardımcısı Ali Saidlo, Türkiye ile İran arasındaki işbirliklerini geliştirmek istediklerini belirterek, bunun için enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarılması noktasında iş birliğine gidilebileceklerini söylediler.

Saidlo, “İşbirliğini arttıracak diğer bir proje de, İstanbul’dakşi doğalgaz dağıtım projesidir.Bizim arkadaşlarımızda bu proje ile yakından ilgileniyorlar, bunun için aramızdalar” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Saidlo ile yaptığı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, her iki ülkenin kalkınmasına dönük yapılması gereken çok önemli işlerin olduğunu belirtti.

Özge Borak

Haziran 30th, 2012

14 Şubat 1982 tarihinde İstanbul’da doğdu. 8 yaşındayken açılan bir sınavla Şehir Tiyatroları çocuk bölümünü kazanarak sanat hayatına adım atan Borak, İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) sanatçısı, başkoreografı Selçuk Borak’ın kızıdır. Sanatçı bir aileden gelen ve İstanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olan sanatçının annesi, balerin Buket Borak olup, Kardeşi Selim Borak İDOB’un baş dansçılarından, nişanlısı Bülent Şakrak’ta İDOB baletidir. Özge Borak, ilk olarak 2003 yılında kamera karşısına geçerek bir dizide rol almış, film dünyasına da katılmıştır.

Filmografisi

Eşref Saati – 2007
Ömer Seyfettin: Fon Sadristsyn Karısı ve Oğlu – 2005
Ihlamurlar Altında – 2005
Kara Gün – 2003
Sultan Makamı – 2003

Mehveş Aksalur

Haziran 30th, 2012

Rumelilidir. Annesi Arnavut’tur. Babası Binbaşı Haydar bey’dir. Biri Doktor Hakim diğeri avukat iki erkek kardeşi (Mehmet Fürüzan, Ahmet Feridun) erken yaşta vefat etmiştir.

Emekli Orgeneral ve Büyükelçi olan İzzet Aksalur‘un eşidir. Büyükelçiliği sırasında çevresiyle kurduğu ilişkiler ve eşinin işlerine yardımlarından dolayı dönemin Dışişleri Bakan vekili “Bizim Tahran Büyükelçimiz İzzet bey değil Mehveş hanımdır” demiştir. 

Türk Japon Vakfı Mütevelli Heyeti üyesidir. Çocuğu bulunmamaktadır.

 

Sinan Ercan

Haziran 30th, 2012

7 Mart 1990 tarihinde Gazeteci Çetin Emeç‘in uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden şoförüdür.

Eşi Ayşe Ercan, oğlu Müfit Ercan, ağabeyi Murat Ercan, ablası İlknur Yardım’dır. Naaşı Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Sinan Ercan’ın naaşını mezara Çetin Emeç’in oğlu Mehmet Ercan indirmiştir.

Bilge Emeç

Haziran 30th, 2012

1940 yılında İstanbul’da doğdu. Kızlık soyadı Taşçıoğlu’dur. Arnavutköy Kız Koleji’nden okudu. 1961 yılında Robert Koleji’nden mezun oldu.

7 Mart 1990 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Çetin Emeç ile 5 Şubat 1962 tarihinde Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmiştir.

Kızı Mehveş Emeç (Birol), oğlu Mehmet Emeç‘tir.

Çetin Emeç’le tanışması
Yazları ailemle, Erenköy’deki evimizde geçirirdik. Zaman zaman, denize girmek için Suna’ların (Kıraç) Çiftehavuzlar’daki yalılarına giderdim. Yine bir hafta sonu, sene 1956, denizde hafif hafif yüzüyorum. Birden farkına vardım ki, sahilden bir hayli açılmışım. Baktım hemen ilerimde demirli bir kotra var, hemen oraya doğru yönelerek, gidip ona tutundum. Tam o sırada kıçtan takma motorlu bir tekne yanımdan geçti ve birden durdu. Motorun içi dolu, iki de kız var, Çetin kullanıyor. Bana, ‘Çok açılmışsınız, yüzerek geri dönemezsiniz, biz sizi gideceğiniz yere bırakalım’ dedi. Dönerken önce o kızları, daha sonra da beni eve bıraktılar. Çetin’le ilk tanışmamız böyle oldu.

Türkiye Gaziler Vakfı

Haziran 30th, 2012

Ülke savunması, vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin birlik ve beraberliği için mücadele eden, başta Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı mensupları olmak üzere çeşitli kurumlarda görev yapan ve bu kutsal görevleri esnasında yaralanma veya uzvunu kaybetme sonucunda, yasayla kendilerine Gazilik unvanı verilen kahramanlarımız ile vazife malulleri ve Şehitlerimizin milletimize emanet ettiği ailelerine ekonomik ve sosyal destek olabilmek amacıyla 9 Ekim 1994 tarihinde kurulmuştur.

Türkiye Gaziler Vakfı kuruluşundan itibaren yapmış olduğu amaca yönelik faaliyetleri sebebiyle Bakanlar Kurulu’nun 17.11.1999 tarih ve 99/13698 sayılı kararı ile Vergi Muafiyeti kapsamına alınarak kamu yararına faaliyet gösteren Vakıf statüsü kazanmıştır.

Türkiye Gaziler Vakfı, sınıf ve meslek ayrımı yapmadan tüm Gazilerimizi bünyesinde toplayan tek vakıf olma özelliğini taşımaktadır.

Mehmet Can Aytekin

Haziran 30th, 2012

Mehmet Can Aytekin 1976 yılında İstanbul’da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okudu.

2001 yılında İ.T.Ü. Makina Fakültesi’ni bitirdi. Ardından Anadolu Üniversitesi Tarım Bölümü’nden mezun oldu.

Halen Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Yönetim ve Organizasyon Tezsiz Yüksek Lisansı’na devam etmektedir.

Otomotiv sektöründe kısa bir süre çalışmasının ardından, 2002 yılında “Canemre Zeytincilik” firmasını kurdu. O günden bu yana, ailesinin dört nesildir zeytincilik yaptığı Gömeç’te (Balıkesir) zeytin ve zeytinyağı üretimi ile uğraşmaktadır.

Angelo Maria Franchini

Haziran 30th, 2012

Perugia Bölgesi’nde bulunan Spoleto kentinden gelen İtalyan Usta Şef Aşçı Angelo Maria Franchini, yaklaşık yirmi beş yıldır mutfak ve yemek işiyle uğraşıyor.

Aralarında yetenekli Şef Angelo Paracucchi’nin de bulunduğu birçok tanınmış şeften pek çok  mutfak sırrı ve tekniği öğrendi.

O zamandan beri önemli Fine Dining İtalyan restaurantlarının uluslar arası  zincirlerinin hazırlanmasında ve açılmasında görev aldı.

Mutfak Kariyeri sayesinde Avrupa, Afrika, Asya, Birleşik Arap Emirlikleri,ABD ve Kanada’ da bulundu.Birçok ulusal ve uluslar arası yemek festivallerine katılan Şef  Franchini, şimdi İtalya ve yurtdışında mutfak  kursları verip çok sayıda başarılı restaurant işletiyor.

Suat Kabaağaçlı

Haziran 30th, 2012

Bodrum’a olan aşkıyla tanınan, 1973 yılında İzmir’de hayata gözlerini yuman ünlü yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı‘nın çocuklarından Suat Kabaağaçlı, 10 gündür tedavi gördüğü Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ünlü yazar Kabaağaçlı’nın, ‘Karaoğlan’ diyerek sevdiği 75 yaşındaki oğlu Suat Kabaağaçlı’nın ölümü, ailesi ve sevenlerini yasa boğdu.

1934 yılında doğan ve Tütün eksperliği yapan, iki çocuk babası Kabaağaçlı’nın, 30 Haziran 2009 günü Hatay’daki Kilise Camisi’nde, ikindi namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası vasiyeti gereği, 6 yıl önce yaşamını yitiren eşi Işıl Kabaağaçlı‘nın, Buca Kaynaklar Mezarlığı’ndaki kabrinin yanına defnedileceği bildirildi.

Turgay Akpınar

Haziran 30th, 2012

Turgay Akpınar 1980 yılında İstanbul’un Bakırköy İlçesine Bağlı Yeşilköy’de Doğdu. İlköğrenimini ve Ortaöğretimini Yeşilköy’de bitirmiştir. 1998-2000 Microsoft Sistem Mühendisliği Eğitimi Aldı.

Gıda Sektörü ve Mağazacılık Alanında Bilgi İşlem Bölümlerinde Yöneticilik Yaptı. Siyasi Yaşamına, 2003 Yılında Doğru Yol Partisi ( DYP ) Bakırköy İlçe Gençlik Kolları Teşkilat Başkanlığı görevi ile başladı. 2004-2005 Yılları arasında DYP Bakırköy İlçe Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul III.Bölge Gençlik Kolları Başkan Yardımcılığı Olarak Görevini Sürdürdü.

2005-2007 Vatani Görevini Tamamlaması Üzerine Siyasi Yaşamdan Uzak Kalmıştır. Demokrat Partinin 16 Mayıs 2009 tarihinde yapılan DP 5.Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlı’ğa Hüsamettin CİNDORUK Seçilmesiyle AKPINAR Siyasi Hayatına Devam Etme Kararı Aldı. 18 Eylül 2009 Demokrat Parti Gençlik Kolları GİK üyeliğine atanmıştır.

Memduh Atasev

Haziran 30th, 2012

Beykoz Askeri Kundura Fabrikası’nda yazmandı. Mustafa Kemal 9. Ordu müfettişliğiyle görevlendirilince, emir subayı Ali Şevket (Öndersev), Memduh Bey’e karargahta yazman olarak görev almasını teklif etti. Bu teklifi hiç düşünmeden kabul eden Atasev, o günden sonra Mustafa Kemal’in yanında çalıştı.

Hasan Çıkar Dede

Haziran 30th, 2012

Galata Mevlevihanesini Yaşatma Derneği ve Evrensel Mevlana Aşıkları vakfı bünyesindeki Çağdaş Aşıklar Topluluğunun  manevi lideri Hasan Dede 1935’te Makedonya’nın Üsküp şehrinde dünyaya gelmiştir. Üsküp’te lise eğitimini tamamlayarak ailesiyle birlikte 1959’da İstanbul’a göç etmişlerdir.

İstanbul’da daha çok yoğunlaşan tasavvuf sevgisi ve ilgisi O’nun İstanbul’daki tasavvufi çevrelerin içine girmesine sebep olmuştur. Girdiği çevrelerde yaptığı Mevlana aşkıyla dolu olan konuşmaları, kendisini daha önceleri Üsküp’ten tanıdığı Hakkı Dede’ye götürmüştür. 1960 yılında Hakkı Dede’yle karşılaştıktan sonra Hakkı Dede’ye öğrenci olmuş ve Mevleviliğe intisap etmiştir. Hakkı Dede’nin kendisine maneviyatını teslim etmesi ile 1965 yılında  Hz. Mevlana’nın halifeliğine ulaşmıştır.

1987 yılında Konya’da düzenlenen Şeb-i Arus törenlerinde Konya postnişini olarak Hz. Mevlana’yı temsil etmiştir.

Hz.Mevlana’nın kullandığı ve manevi değeri yüksek olan kırmızı renkteki meydan postu, 1993 yılında Hz. Mevlana’nın manevi buyruğu ile Selman Dede tarafından Hasan Dede’ye devredilmiştir.

Hasan Dede halen Postnişin sıfatı ile 1981 yılından beri sürdürdüğü hizmetine aralıksız olarak devam etmektedir.

(Postnişin: Sema töreni sırasında kırmızıya boyanmış  post üzerinde sema törenini yöneten Mevlevi Dedesine verilen isim)

Mehmet Aslan

Haziran 30th, 2012

1952 yılında Ankara’nın Bala İlçesi Büyük Boyalık Köyünde doğdum. İlk,orta ve lise öğrenimini Ankara’da bitirdikten sonra Gazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümünden 1977 de mezun oldum. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında işe başladım. Daha sonra Polatlı Topçu ve Füze  okulunda yedek subaylık eğitiminden sonra Trakya Babaeski’de askerlik görevini tamamladım.

12 Eylül1980 darbesinden sonra tekrar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında göreve başladım. Sanayi Mamulleri Şubesi Müdürü görevini yürüttüm. Korumacı  politikadan liberal ekonominin temelleri atılınca Sanayi Genel Müdürlüğü İthalat Bölümü, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına geçti. 1984 yılında M.K.E.K. İnşaat ve Kazı Makinaları Fabrikası Polatlı Tesislerinde atölye mühendisliğinde görev aldım. Daha sonra Kayaş Av Fişek ve Kapsül Fabrikasında görevimi sürdürdüm.. Burada bakım onarım ve üretim bölümlerinde çalıştım. 1991 yılında Çevre Bakanlığı kurulunca şube müdürü kadrosuyla daha sonra ÇED Daire Başkanlığı görevinde bulundum.

2003 yılında emekli oldum ve Kuşadasına yerleştim. Makine Mühendisleri Odasınca sürdürülen asansör kontrolörlüğünde faaliyetlerimi 2008 yılına kadar sürdürdüm. Daha sonra 2008-2010 yılllarında Kuşadasında Avrupa Birliğinin katkılarıyla hayata geçirilen; Yüksel Proje Uluslararası A.Ş.tarafından müşavirliği yürütülen Türkiye’nin en büyük katı atık deponi alanı inşaasında, KUŞATAK projesinde çalıştım.

Halen çevre faaliyetlerimi sürdürmekteyim.Çevre Görevlisi ve Çevre Gönüllüsü  Belgesi sahibiyim. Ayrıca ATA ÇED-EKOLAB Danışmanlık firmasında ÇED Koordinatörü olarak çalışmaktayım.

Konuralp

Haziran 30th, 2012

Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin yakın silah arkadaşlarından olan Konuralp, Sakarya civarında fetihler yaptı. “Konarpa” onun adı ile anılır. 1328 yılında vefat etti.

Teyyo Pehlivan (Tayyip İde)

Haziran 30th, 2012

Tayyip İde (Teyyo Pehlivan) 1913 yılında Erzurum’un Pasinler (Hasankale) ilçesinde doğdu.

Okuma-yazma bilmediği halde radyoyu dinleyerek, gazetelerdeki fotoğraflara bakarak dünyayı yakından izleyen ve anlattığı sevimli yalanlarla tanınan, ‘Teyyo pehlivan’ lakaplı Tayyip İde, 28 Aralık 1999’te ömrünün büyük bir bölümünün geçtiği Pasinler’de hayatını kaybetti.

Teyyo Pehlivan lakaplı Tayyip İde’nin yalanlarını derlemek için Pasinler Belediyesi de harekete geçti. Dönemin Pasinler Belediye Başkanı DYP’li Yaşar Demircioğlu, ‘‘Pehlivan’ı gelecek nesillere anlatmak için kolları sıvadık. Pehlivan’ın yalanlarını bir arada toplamak için komisyon oluşturduk. Pehlivan’ın yalanlarını komisyona aktaranlara belirli ücret vereceğiz. Sonra da bu yalanları kitap haline getireceğiz’’ dedi. Son günlerini Pasinler ilçe merkezindeki Kurtuluş Mahallesi’nde Kaymakamlık tarafından yaptırılan küçük bir evde yaşayan ve belediyenin aşevinden verdiği yemekle geçiren 86 yaşındaki Tayyip İde, 28 Aralık’ta kalbine yenik düşmüştü.

Palavracılığı ve hazır cevaplılığıyla ünlü olan Pehlivan’ın hayal dünyası oldukça geniş ve renkliydi. Gerçekte yaşamış gibi büyük bir ciddiyetle anlattığı hayalleri, en az Karadeniz fıkraları kadar şaşırtıcı ve komikti. Hazır cevaplılığıyla da en az Nasreddin Hoca fıkraları kadar tebessüm oluşturmaktaydı yüzlerde.

Hiç evlenmeyen, fıkraları dilden dile dolaşan ve çağdaş Nasrettin Hoca olarak nitelendirilen Teyyo pehlivan gençliğinde güreş sporuna büyük ilgi duyardı.
 
Her Cuma günü yapılan karakucak güreşlerinin en popüler ismi olan ancak sayılı galibiyeti bulunan Teyyo Pehlivan, kisbetini bir de hafta sonları yapılan düğünlerde giyerdi. Düğün konvoylarının önünü çıkarak peşrev yapan ve bu nedenle özel bahşiş alan Teyyo Pehlivan, fıkralarında Atatürk, İsmet İnönü, Hülya Avşar, Sophia Loren, Demi Moore, Micheal Jackson, Rıdvan Dilmen gibi ünlülere yer verdi.
 
ANITI YAPILACAKTI
Ölümünden sonra Teyyo Pehlivan’ın anıtını yaptırma sözü veren Pasinler belediye başkanları şimdiye kadar bu projeyi gerçekleştirmediler. Sağlığında Teyyo Pehlivan’la birebir görüşen Tarihçi Şenol Kantarcı, Erzurumlu Nasrettin Hoca’nın 100’e yakın fıkrasını derledi. İşte Kantarcı’nın derlediği fıkralardan bazıları: 

VAPURU NASIL ÇIKARDIM ?
Bir gün gahvede oturiram, telefon çaldi.

“Pehlivan seni telefona istirler” dediler.

Gaktım baktım, Trabzon Valisi:

– Pehlivan, denize bir cip düştü… Çok uğraştık çıkaramadık… Allah’ını seversen gel bize yardım et.

Gıramadım herifi. Gettim Trabzon’a. Atladım denize. Tahtim halati cipe. Bir eliminen halatı çekirem, bir eliminen de gulaç atirem. Öyle bir ağır ki sormayın… Çekirem çekirem yerinden zor kıpırdir. Tikkatli baktim ki bir de ne görim? Meğerse cipe koca bir vapur takılmış. Sonunda hayli terledim ama cipi de, cipin kuyruğuna takılmış vapuru da çıkardim’’

ATATÜRK İLE AVA GİTTİM
Rahmetli Atatürk, İsmet İnönü birde ben Suriye sınırına ava gettik, elimizde mavzerler var, birde ne görim havada bir bölük durna dönüp durir, ilkin Atatürk ateş etti, vuramadi, sonra İnöni atdi oda vuramadi, ben elime mavzeri alıp ya Allah Bismillah diyip tetige toğundum, birde bağdım bir bölik durna ayağımın dibine düşti, hemen Atatürk yanıma gelip sırtımı sıvazladi “Aferim Teyyo eyi atıcıymışsan” dedi.

TÜRKAN ŞORAY BANA AŞIK
Türkan Şoray Erzurum’a filim çevirmeğe gelmiş. O zaman benim de delikanlı çağım. Tutuldi kadın… Sabah akşam birlihteyih, ‘Teyyo diyir başka bir şey demir. Birgün Türkan golumda bizim eve dogri gidirih. Esnaf işini bırakmış bizi gollir. Ele süzirler, sanki heç garı görmemişler.

AT İLE AMERİKA
“Elizabet o gün Amerika’dan beni aradı. Bir at bul bul yanima gel dedi. Garıdaki güzelliği bir görsez anam avradım olsun yayan gidersiniz.

KARTALI YAKALADIM
Bir gün uçakla Ankara’ya gidirem. Elimi de camdan çıkarmışam, bir baktım bir gartal, hemen elimi uzattım, yakaladım aldım gartalı içeri. Ola bi baktım, hostesler nasıl cıvılir, nasıl cıvılir. Neyse bende gorkutmiyim zavallı gızları dedim ve bıraktım gartali, uçtu gitti.

CUMA NAMAZI
Cuma vaktidir. Cemaat camiye giderken Teyyo istifini bozmadan oturmaktadır. Biri sorar:

”Pehlivan sen camiye gelmir misen?”

Teyyo yanıt verir:

“Ula oğlum 40 sene gıldım bir randıman alamadım. ‘’

MUHAMMED ALİ İLE BOKS
Daha Muhammet Ali müslüman olmamış! Bana dediler ki

“Teyo yensen yensen, bu adamı dünyada bir tek sen yenersen.. Bu adamla bir ringe çıh da, haddini bildir.” Gıramadım çocuğlari.. Gahdım taaa Amerika’ya geddım.

Attılar beni ringin ortasına, Nasi vuriram Muhammet Ali’ye… Baktım bir ara salavat getirir.

O sırada birisi merak edip sorar.

-Teyyo dayı müslüman olmayan biri hiç salavat getirir mi?

Teyyo ayağa kalkar…

-O gedder yumruği yiyen de, din iman mi kalır… ?

RIDVAN’IN TELEFONUNA NİYE ÇIKMADI?
Teyyo Pehlivan’ın oturduğu kahvehanenin telefonu çalar. Arayan Teyyo’yu işletmek ister. Ahizeyi kaldıran kahvehanenin sahibi seslenir:

– Pehlivan, Fenerbahçeli Rıdvan arıyor. Seninle görüşmek istiyor.

Teyo Pehlivan umursamaz bir edayla yanıt verir:

– Söyleyin Rıdvan’a Pehlivan hasta yerinden kalkamıyor. Ya daha sonra arasın ya da kendi gelsin.

Ebu Ali Aslen

Haziran 30th, 2012

Ebu Ali aslen Batı Şeria’nın Cenin şehrindendir. 1957 yılında Arap milliyetçi hareketleri ile olan ilişkilerinden dolayı daha 19 yaşındayken tutuklandı ve 1967 yılında sürgündeyken Cephe’nin kurucularından biri oldu. 32 yıl boyunca sürgünde yaşadıktan sonra Ehud Barak’ın İsrail başbakanlığı döneminde “barış kampına katılma kararına binaen” vatanına dönme şansını elde eden Ebu Ali 1999 yılından sonra partinin Batı Şeria faaliyetlerinin fiili lideri oldu ve 2000 yılında da Şam’da yaşamakta olan partinin lideri George Habaş’ın yerine partinin genel sekreterliğine getirildi. FKPC, İsrail’e karşı ilk intihar saldırısını gerçekleştiren ekip olarak tarihe geçmişti. Ebu Ali Aslen, 27 Ağustos 2001’de İsrail’in düzenlediği bir suikast sonucu öldü.

Lazaros Mavros

Haziran 30th, 2012

Güney Kıbrıs’ta üslenen, PKK ile Yönetim arasında bağlantıyı sağlayan kişidir. Uyuşturucu kaçakçısı THEOFİLOS GEORGİADİS ile birlikte kurdukları “Kürdistanla Dayanışma Komitesi”nın çatısı altında PKK militanlarının sorunları ile ilgileniyor, Türkiye’de eylem yapmaları için onlara silah ve patlayıcı sağlıyor. THEOFİLOS GEORGIADIS rakip uyuşturucu kaçakçıları tarafından öldürülmüştü.

Kalenderoğlu Mehmed

Haziran 30th, 2012

Kalenderoğlu Mehmed, 17. yüzyılda patlak veren celali isyanının ele başıdır. Ankara’nın Yassıviran köyünden olan Kalenderoğlu Mehmed, ilk olarak seksen kişi ile hükümete karşı harekete geçti. Affedilmesine rağmen 1604’te yeniden başkaldırdı. Anadolu Beylerbeyini yenilgiye uğrattı. Manisa ve dolaylarını tahrip etti. Kuyucu Murad Paşa’nın isteği ile kendisine Ankara sancakbeyliği verildi. Ankara’ya gelirken yolda kervanları soydu. Bu yüzden halk tarafından şehre sokulmadı. Bunun üzerine şehri kuşattı. Bursa’ya çekilen Kalenderoğlu, Kara Sait ve Piri’nin de kendisine katılması ile daha da kuvvetlendi. Üzerine gönderilen kuvvetleri yendi.

Halep’te bulunan sadrazam Kuyucu Murad Paşa, Kalenderoğlu’na karşı harekete geçti. İçel’de bulunan Musli Çavuş’a, bu bölgenin sancakbeyliği verildi ve Kalenderoğlu ile birleşmesi engellendi. Göksun Ovasında yapılan savaşta Kalenderoğlu yenilgiye uğradı ve İran’a kaçtı. Onun kaçmasından sonra yandaşları dağıtıldı.