1952 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İbrahim Tatlıses’in annesi Kürt, babası Araptır. “Tatlı” olan soyadını “Tatlıses” olarak değiştirdi. Yedi çocuklu ve fakir bir ailenin çocuğuydu. İnşaatlarda soğuk demir ustası olarak çalıştı.
Adanalı bir sinemacının, inşaatta sesini duymasıyla birlikte önce Adanada ardından Ankarada çeşitli gazinolarda sahneye çıktı. 1975 yılında çıkardığı “Ayağında Kundura” adlı plakla tüm Türkiyeye sesini duyurdu. Ardından “Sabuha”, “Dom Dom Kurşunu”, “Bir Mumdur” gibi türküleriyle ününü pekiştirdi. “Allah Allah”, “Kara Zindan”, “İnsanlar” ve “Fosforlu Cevriyem” gibi albümleri büyük ilgi gördü.
“Allahım Neydi Günahım”, “Yakamoz”, “Yol Ver Dağlar” “Sormadın beni” “Fırat” gibi popüler parçaları kendisine has üslubuyla yorumlayarak 1996 ve 1997 yıllarında ödüller aldı.
Talk show programları, yönetmen, oyuncu, senarist, söz yazarı, köşe yazarı, besteci ve yorumcu kimliğiyle birçok dalda başarılı çalışmalara imza attı.
“Tatlıses Group” adı altında şirketleşerek gıda, film, yapım, turizm, havacılık ve yayıncılık dallarında faaliyetlerini sürdürdü.
İbrahim Tatlıses; 22 Temmuz 2007 tarihlerinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Genç Parti’den İstanbul 3. Bölge 1. sıradan milletvekili adayı oldu. Partisi, barajı aşamayınca milletvekili seçilemedi.
14 Mart 2011 gecesi Maslak’ta uzun namlulu silahla açılan ateş sonucu yaralandı.
Albümleri
1970: Kara Kız 1974: İbrahim Tatlıses 1975: Ben İnsan Değil Miyim 1975: Bir Yol Göster 1975: Şaşkın 1976: İbrahim Tatlıses 1977: İbrahim Tatlıses 1978: Doldur Kardeş İçelim 1980: Ceylan 1981: Gülmemiz Gerek 1982: Yaşamak Bu Değil 1983: Yalan 1984: Benim Hayatım 1985: Mavi Mavi 1986: Gülüm Benim 1987: Allah Allah/ Hülya 1988: Kara Zindan 1988: Fosforlu Cevriyem 1989: İnsanlar 1990: Söylim mi 1991: Vur Gitsin Beni/ Yemin Ettim 1992: Ah Keşkem 1993: Mega Aşk 1994: Haydi Söyle 1995: İbrahim Tatlıses Klasikleri 1996: Ben De İsterem 1998: At Gitsin 1999: Selam Olsun 2001: Yetmez Mi 2003: Tek Tek 2004: Aramam 2005: Sizler İçin 2007: Bulamadım 2008: Neden 2009: Yağmurla Gelen Kadın
4 Kasım 1957 tarihinde Ankara’da doğdu. 1970’li yılların önde gelen sanatçılarından Tülay Özer’in küçük kardeşidir. İlk, orta ve lise eğitimini bu ilde tamamladı. Anne ve babasının ayrılığı çocukluk yıllarının mutsuz geçmesinin en büyük sebebi oldu. Müziğe olan tutkusu Amerikalı şarkıcı Janis Joplin hayranlığı ile büyüdü. Kendi çalışmasıyla 1975’te katıldığı TRT yarışmasında birinci olmasının verdiği heyecan ve cesaretle müziğe yoğunlaştı.Bu yolda ablası Tülay Özer’in büyük desteğini arkasına aldı.İlk plağı olan Bizler ve Sizler – Yalvarırım adlı 45’liği 1976 yılında, uzun yıllar bağlı kalacağı Kent Plak tarafından yayınlandı. Takip eden dönemde, Türkiye’nin en ünlü orkestrası, İstanbul Gelişim Orkestrası ile caz ve dans müziği yaptı.
1979 yılında ilk dikkat çeken çalışması Esin Engin aranjeli, sözlerinde ve müziğinde Orhan Gencebay imzası bulunan ‘Gönül’ ile patlama yaparak, 1980 yılının 45’liği seçilen ikinci ve son 45’liği “Gönül – Yaman Olurum” ile Altın Plak ödülünü almaya hak kazandı. 1980 yılında ilk albümü “Seni Seviyorum” adıyla piyasaya çıktı, onu aynı yıl içersinde “Sevgiler” izledi. Artık kapılar açılmıştı. Hem de Paris’e kadar … 1982 yılında, Paris’te, Eyfel Kulesi’nde, ‘Binbir Gece’ adı altında Türkiye’yi tanıtıcı konserler verdi. Sadece bununla da kalmadı, bir yıl sonra Paris’teki Olympia’da bir resital için sahneye çıktı.
1981 yılında “Ve Zerrin Özer” albümüyle arabeske yöneldi. Bu yöneliş sanatçıya olan ilgiyi artırdı. 1982’de “Gelecek Misin?”, 1984’te “Mutluluklar Dilerim”, 1985’te “Evcilik Oyunu” ve “Kırmızı” adlı albümleri çıktı. Kırmızı albümünde “Eminem” ve “Dom Dom Kurşunu” şarkılarını “İntuv Ene” ve “Merhaba Ya Habeyip” adlarıyla Arapça seslendirdi. 1987 yılında son LP’si “Dayanamıyorum” adlı albümü çıktı. Ertesi yıl çıkan “Dünya Tatlısı” albümüyle (ilk CD’si) yeniden pop müziğine dönüş yaptı. 1990 yılında çıkan “İşte Ben” albümüyle en iyi albüm ödülünü kazandı. Aynı yıl müzisyen Alper Önal’la evlendiyse de ertesi yıl boşandı. 1991 yılında “Sevildiğini Bil” albümü yine çok sattı ancak ertesi yıl çıkan “Olay Olay” albümü beklediği ilgiyi görmedi ve bu hayalkırıklığı sanatçının müziğe birkaç yıl boyunca küsmesine yol açtı.
1996 yılında “Zerrin Özer” albümüyle müziğe dönen sanatçı, ertesi yıl “Zerrin Özer 97” albümünü çıkardı. 2000 yılında yaptığı “Bir Zerrin Özer Arşivi” best of albümüyle ikinci kez en iyi albüm ödülünü kazandı. 2001 yılında yine eski şarkılarından oluşan “Ben” çift CD&MC olarak piyasaya çıktı. Peşpeşe piyasaya sürülen bu iki albümüyle toplam 1,5 milyonu aşkın satış gerçekleştirdi. Ertesi yıl yaptığı “Ölürüm Ben Sana” albümü beklediğini veremese de, 2005 yılında yaptığı “Ve Böyle Bir Şey” türkü-caz albümüyle beklenen ilgiyi gördü. Bu albümü de Altın Plak’la ödüllendirildi. Sanatçı, 2006 yılında Levent Süren ile evlendi. Sanatçı, Ajda Pekkan, Nilüfer, Sezen Aksu ve Nükhet Duru ile birlikte Türk Pop Müziği’nin beş divasından biri olarak anılmaktadır.
Diskografi
Bizler ve Sizler – Yalvarırım (1976) (45’lik) Gönül – Yaman Olurum (1979) (45’lik) Seni Seviyorum (1980) Sevgiler (1980) Ve Zerrin Özer (1981) Gelecek misin? (1982) Mutluluklar Dilerim (1984) Kırmızı (1985) Evcilik Oyunu (1985) (Sanatçının izni haricinde piyasaya sürülmüştür.) Dayanamıyoum (1987) Dünya Tatlısı (1988) İşte Ben (1990) Sevildiğini Bil (1991) Olay Olay (1992) Zerrin Özer (1996) Zerrin Özer 97 (1997) Bir Zerrin Özer Arşivi (2000) Dünya Tatlısı (2000) Ben (2002) (Sanatçının izni haricinde piyasaya sürülmüştür.) Ölürüm Ben Sana (2002) Ve Böyle Bir Şey (2005) Ömür Geçiyor & Zerrin Özel (2007)
1963 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluk yıllarından beri tam bir dans tutkunuydu. Gençliği, discolarda geçti. Seyyal Taner ve Deniz Erkanat ‘ın dansçısı olarak profesyonel çalışmalara başladı.
1981 yılında Türkiye Dans Yarışması’nda birinci oldu. TRT’ nin eğlence programlarında ve çeşitli yurtiçi ve yurtdışı konser organizasyonlarında yer aldı. Hakan Peker için dans önemliydi, ama en büyük hayali, ismini şarkıcı olarak da duyurmaktı.
Türk Sanat Müziği ve Halk Müziği dinlerdi. Ama şarkıcılığını, dansçılığıyla da bütünleştirmek istiyordu. Sevdiği müzik türleri bunun için uygun değildi. O da Pop Müziği söylemeye karar verdi.
1989 yılında ilk albümü piyasaya çıktı. “Bir Efsane” ismini taşıyan albümle aynı ismi taşıyan çıkış şarkısı hit oldu. 1990 yılındada çıkardığı “Camdan Cama” adlı albümü, sanatçıya istediği basarıyı ve ünü getirdi. Albümlerinden elde ettiği başarıların ardından, Hakan Peker kendi prodüksiyon şirketini kurarak hem kendi albümlerini bu şirketten çıkarmaya başladı; hem de yeni sanatçıların müziğe kazandırılmasını sağladı.
Burak Kut, Zafer Peker, Özlem Tekin, Ali Güven ve Erhan Güleryüz ilk albümülerini Hakan Peker ‘in desteğiyle çıkarmıştı. Hakan Peker’ in “Hey Corç”, “Amma ve Lakin” albümleri kendi şirketinden çıkardığı ve kariyerini sağlamlaştırdığı albümler oldu.
1995 yılında çıkardığı “Atesini Yolla” albümü ile, albümdeki şarkıların klip yönetmenliklerini de üstlendi. 1998 yılında Dünden Bugüne Hakan Peker adlı albümü ile daha önce çıkardığı albümlerdeki hitlerden nostalji albümü oluşturdu. Bir Efsaneydi şarkısı bu albümle 2. kez hit olmuştur. “İllaki albümü ile Hakan Peker Karam adlı çıkış şarkısıyla 2000 yılının en çok satan albümü oldu ve zirveye oturdu. 2001 yılında dinlemekten zevk aldığı Türk Sanat Müziği şarkılarından oluşan Canım istedi adlı albümünü çıkardı. 2003 yılında Aşk Bana Lazım adlı albümünü çıkardıktan sonra; 2004 yılında ilk bir single çalışması olan Taş gibi adlı albümünü çıkardı. Daha sonra 2004 yılında Yak Beni ve 2006 yılında Gece Gözlüm adlı çalışmalarıyla müzikteki yolculuğunu devam ettirdi.
26 Mayıs 1975 yılında İstanbulda doğan başarılı sanatçı, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Keman Bölümü’nden mezun oldu. Çok küçük yaşlarda keman çalmaya başlayan Suna, 1984 yılında TRT 1’de çocuk saati programında oyunculuğa başladı ve daha sonraki yıllarda yarışmalara katılarak birçok dereceler elde etti. 1991 yılından itibaren 3 sene boyunca okul adına Milliyet gazetesinin düzenlediği yarışmalarda birincilik elde etti. 1992 senesinde katıldığı İstanbul Beyaz Güvercin Şarkı Yarışmasında bestesiyle ikincilik elde eden başarılı sanatçı, 1993 yılında ise Pop Show adlı müzik yarışmasında birinci oldu. Yarışmanın ardından birçok firmadan kaset teklifi aldı ve Ali Kocatepe ile ilk kaseti olan Ansızın Çektin Gittin kasetini çıkardı. Bu kasetle profesyonel müzik yaşamına da başlamış oldu Suat Suna.
Ve sonra sırasıyla Sözüne Kanmam, Hasret Fenerleri, Rüyam ve Sen, Yapamam Sensiz, Yolun Açık Olsun adlı kasetlerini piyasaya çıkardı. Kasetlerindeki bestelerinin bir çoğunun kendisine ait olmasıyla beraber, diğer bestelerini de sanatçı arkadaşlarıyla paylaştı. Bunlardan bazıları; Fatih Erkoç, Zeynep, Hülya Avşar, Pınar Eliçe, Asya, Aşkın Nur Yengi, Meriç, Emrah Dinçer, Yıldız Tilbe.
Besteci kimliği, söz yazarlığı ve de yorumuyla sevilen Suat Suna, altıncı albümü “Yolun Açık Olsun”u Prestij Group Kuruluşlarından olan Orjin Müzik etiketiyle müzikseverlere sundu. Sanatçı bu albümde; Pop Müzik, Alaturka, Rock ve günümüz popüler müzik soundlarını da içinde bulunduran seçkin örnekler sundu dinleyenlerine. Altıncı albümden sonra iki yıl ara veren sanatçı, iki yılın sonunda yedinci albümü olan “Sabret”i sundu piyasaya. Albümde yer alan on parçaya imzasını atan Suna, bu çalışmasını kendi stüdyosu S&Ç’de (Suat Suna-Çağrı Kodamanoğlu) hazırladı. Suat Suna, ayrıca albümdeki tüm düzenlemeleri ve müzik yönetmenliğini de kendisi üstlendi.
Suat Suna, son olarak Su Damlası adlı sekizinci albümüyle çıktı müzikseverlerin karşısına.
1961 yılında İzmirde doğan Emel Müftüoğlu, babasının asker olması nedeniyle ilk ve orta öğrenimini farklı şehirlerde tamamladı. İstanbul Devlet Konservatuarı Şan Bölümünü bitirdi. Profesyonel müzik hayatına 1985 yılında Güneş Gazetesinin açtığı müzik yarışmasında birincilik alarak başladı. Aynı yarışmada ikincilik alan Erdal Çelikle bir ikili oluşturma kararı aldı. Emel- Erdal ikilisi, Atilla Özdemiroğlunun kurduğu ARTden Sevmek Öyle Bir Şey ve Alaturka Benim Canım isimli iki albüm çıkardı.
Emelin Erdal ile müzikal ortaklığına son vererek solo kariyerine geçiş yapması 1989 yılında gerçekleşti. Şahin Özer Plakla anlaştı ve 1990 yılında bu müzuk yapım firmasından yayınlanan Karlar Düşer isimli albümü ile iyi bir satış rakamını yakalaeı.
1992 yılında çıkan ikinci albümü Faka Bastını iki yıl sonra Emelce isimli çalışması izledi. Üçüncü albümü Ruhun Duymazda Sezen Aksunun on şarkısı yer aldı. Daha sonra yaptığı Bana Özel.. albümü 1998de yayınlandı.
Emel Müftüoğlunun son albümü Mucize 2000 yılında Şahin Özer Palktan çıktı. Mucizenin farklı yanlarından biri, Türkiyede internet erişimi yüklenerek promosyonu yapılan ilk CD olması. Ayrıca, 2000 yılında Emel, sadece yorumcu kimliği ile değil, Şahin Özer Plakın pop müzik sanatçılarının art direktörü olarak da çalışmalarına devam ediyor.
17 Haziran 1930da Istanbulda doğan Adile Naşit’in asıl adı Adile Keskinerdir. Tiyatro oyuncusu Amelya Hanım ile ünlü komedyen Naşitin kızıdır. Babasının ölümü üzerine öğrenimini yarım biraktı. 1944 yılında Istanbul Şehir Tiyatrosu Çocuk Tiyatrosuna girdi. “Herşeyden Biraz” oyunuyla sahneye çıktı. Aynı yıl Halide Pişkinin grubuyla İstanbulda turneye çıktı. Daha sonra Muammer Karacanin tiyatrosuna girdi. 1948de komedi oyuncuları Aziz Basmacı ve Vahi Özle birlikte kurduklari toplulukta 1951 yılına kadar çalıştı. Yine 1948 yılında “Lüküs Hayat” filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. 1950de, kendisi gibi tiyatorcu olan Ziya Keskiner ile evlendi. 1954te yeniden Muammer Karaca tiyatrosuna döndü ve 1960a dek burada sahne aldı. 1961de, eşi Ziya Keskiner ve abisi Selim Naşit Özcan ile birlikte, Naşit Tiyatrosunu kurdular. Bu topluluğun dağılmasından sonra 1963te girdiği Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü tiyatrosunda, 1975e kadar aralıksız olarak sahnelerde boy gösterdi. Adile Naşit, sinemaya ikinci ve asıl girişini 1970lerde yaptı. 1976da “İşte Hayat” adlı filmdeki rolüyle, Antalya Altın Portakal Film Festivalinde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandı. Bu, Türk sinemasında, star olmayan bir başoyuncunun kazandığı ilk ödüldü. Rıfat Ilgazın eserlerinden sinemaya aktarılan Hababam Sinıfı filmlerinin birçoğunda, müstahdem kadın rolüyle yeraldı ve buradaki oyunculuğuyla da büyük beğeni kazandı. 1978de Uluslararası Sanat Gösterilerinin tiyatro ve müzikallerinde rol almaya başladı. 1981 yılında TRT televizyonunda Uykudan Önce isimli bir çocuk programı yapmaya başladı. Bu programda anlattığı masallar ve öykülerle, çocukların gönlünde taht kurdu. Gerek sinema filmlerinde, gerekse oyunlarda, basit, saf, iyi yürekli kadın tiplemesini başarıyla oynadı ve kendine has bir üslûpla yenileyerek karakteristik hale getirdi. Adile Naşit, 11 Aralık 1987de Istanbulda öldü.
Tam adı Ayşe Ajda Pekkan olan sanatçı, 12 Şubat 1946’da İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Rıdvan Pekkan deniz binbaşısı, annesi Nevin Dobruca ev hanımıydı. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Gölcük’te, Amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti. Modern bir ortamda ancak ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluk, Ajda Pekkan’ın gençliğini etkileyen önemli bir dönem oldu.
Şarkıcı olmak için büyük heves taşıyan Çamlıca Kız Lisesi öğrencisi Ajda Pekkan, kardeşi Semiramis’in de desteğiyle 1962 yılında dönemin en popüler gece klubü Çatı’nın sahibi olan İlham Gencer’e ulaştı. İlk olarak seslendirdiği Mina’nın “Il Cielo In Una Stanza” şarkısıyla kendini kabul ettirdiği Çatı gece klubünde Los Çatikos topluluğu eşliğinde bir müddet sahne çalışması yaptı. 1963 yılında bir aile dostlarının teşvikiyle Ses dergisinin, sinemaya yeni yüzler kazandırmak amacıyla açtığı kapak yıldızı yarışmasına katıldı. Ediz Hun’un erkekler dalında birinci, Hülya Koçyiğit’in bayanlar dalında ikinci olduğu yarışmada, birinci seçilen Ajda Pekkan’ın profesyonel kariyeri böylece başlamış oldu.
Avrupai görünümü ve cüretkar tavırlarıyla Yeşilçam’ın gözde sanatçılarından biri olan Ajda Pekkan, beyaz perdeden gelen teklifleri değerlendirmeye başladı ve 1963 yılında “Adanalı Tayfur” ile ilk kez çıktığı kamera karşısında, 1967 yılındaki son filmi olan “Harun Reşit’in Gözdesi”ne kadar baş rollerini Ayhan Işık, Cüneyt Arkın ve Tamer Yiğit gibi sanatçılarla paylaştığı 47 film çevirdi. Ses kabiliyeti rol aldığı filmlerdeki yapımcıların da dikkatinden kaçmadı ve pek çok filminde şarkıcı rolü üstlendi ve çeşitli şarkılar seslendirdi. İlk filmi “Adanalı Tayfur”da seslendirdiği “Göz Göz Değdi Bana” şarkısı, arka yüzünde Öztürk Serengil’in seslendirdiği “Abidik Gubidik” şarkısıyla birlikte 45’lik plak olarak yayınlandı.
Sinemaya başlamadan önce tanışıp şarkıcılık yapabilmesi için yardım istediği ve kabiliyetine ikna ettiği Fecri Ebcioğlu, sinema yıllarında da Ajda Pekkan’la irtibatını hiç koparmadı ve 1965 yılında kendine ait ilk plağı olan “Her Yerde Kar Var / 17 Yaşında” piyasaya sürüldü. Fecri Ebcioğlu’nun yabancı şarkılar üzerine Türkçe sözler yazarak ülkemize benimsettiği “aranjman” tarzının en büyük starı, Adamo’nun ünlü şarkısını yine Adamo gibi Fransız aksanıyla söyleyerek, yavaş yavaş ismini duyurmaya başladı. Sahnelerden sinemaya geçen sanatçıların aksine, sinemadan sahneye geçen Ajda Pekkan, birkaç plak denemesinden sonra, 1968 yılında çıkardığı “İki Yabancı” 45’liği ile aranjman dalında onbinlerce plak satarak satış rekoru kırdı. “Dünya Dönüyor”, “Saklanbaç” ve “Üç Kalp” gibi üstüste çok başarılı plaklar yaptı.
Bu yükselen trendin neticesinde yurtdışından davetler aldı ve Atina’daki Uluslarası Apollonia Müzik Festivali’nde 1968 yılında “Özleyiş” ve 1969 yılında “Perhaps One Day” şarkıları ile üstüste iki kere dördüncü olarak müzik piyasasındaki yerini sağlamlaştırdı. Barcelona’daki Akdeniz Şarkıları Festivali’nde “Ve Ben Şimdi” şarkısı ile Türkiye’yi temsil etmesi ve şarkılarının pek çok filmde fon müziği olarak kullanılması, Ajda Pekkan’ı tüm ülkede tanınır hale getirdiği gibi, ilk olarak Zeki Müren’in alt kadrosunda yer aldığı gazino sahnelerinin de aranan isimlerinden biri oldu.
Her ülkenin starlarını bünyesinde barındırmaya özen gösteren Philips firması, Türkiye’den seçtiği Ajda Pekkan’ı kanatlarının altına aldı ve kayıtları Fransa’daki stüdyolarda gerçekleştirilen, Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı şarkılarla, Ajda Pekkan’ın diğer şarkıcılardan bir adım öne fırladığı yıllar başladı. Üstüste gelen hit plaklarla Ajda Pekkan’ın sesi tüm ülkede keyifle dinlendiği gibi, şık giyimi, sürekli kendini yenileyen görünümü ve değişime açık tavrıyla sadece müzikte değil moda konusunda da hayranlarını sürükleyen bir ikon haline geldi.
“Sensiz Yıllarda”, “Yalnızlıktan Bezdim” gibi şarkılarla fırtına gibi girdiği 70’lerin ortalarında seslendirdiği “Tanrı Misafiri”, “Kimler Geldi Kimler Geçti”, “Hoşgör Sen”, “Sana Ne Kime Ne” gibi ileride birer Ajda Pekkan klasiği haline gelecek şarkılarıyla Türkiye sınırlarını zorlamaya başladı. Bu üstün performansının sonucunda 1976 yılında Paris’in ünlü Olympia müzikholünde, pek çok şarkısının Türkçe versiyonlarını seslendirdiği, dönemin ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcısı Enrico Macias’la seri konserler verdi.
Bir dost toplantısında Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi’nin “Ajda Pekkan’a Star demek yetmez, ancak Süperstar dersek yerini bulur.” sözüyle birlikte önce sanat çevrelerinde, sonra hayranlarının arasında, daha sonra da tüm ülkede “Süperstar” ünvanıyla anılır oldu. 1977 yılında bu ünvanını ilk kez resmileştiren, o güne kadar benzeri görülmemiş bir kapak dizaynı ve prodüksiyonla piyasaya sunulan, “Kim Ne Derse Desin”, “Hancı” gibi şarkıların yer aldığı albümü “Süperstar”ı hazırladı.
Aynı yıl Tokyo’daki Yamaha Müzik Festivali’nde “A Mes Amours” şarkısıyla elde ettiği başarılı netice, -70’lerin başında yurtdışında ilk olarak bir Almanca ve daha sonra birkaç Fransızca plağı satışa sunulan- Ajda Pekkan’ın 1977 ve 1978 yıllarında Fransa’da ses getiren 45’lik çalışmaları yapmasına ve sonunda “Pour Lui” isimli Fransızca albümünü hazırlamasına ön ayak oldu.
Halk konserleri, sahne çalışmaları ve konuk sanatçı olarak katıldığı uluslararası organizasyonlar ile başarısını pekiştiren Ajda Pekkan, 1979 yılında “Bambaşka Biri”, “Haykıracak Nefesim” gibi şarkıların yer aldığı Süperstar serisinin ikinci albümü “Süperstar 2″de kariyerinin doruğuna çıktı. 70’li yıllarda defalarca yılın sanatçısı seçildiği gibi şarkıları da liste başlarından inmedi, çeşitli ödüller kazandı.
O seneye kadar, Türkiye’yi temsil etme görevinin, eleme usulüyle belirlendiği Eurovision şarkı yarışmasına 1980 yılında atama yoluyla Ajda Pekkan seçildi. İlk önce tespit edilen 5 bestecinin şarkılarının jüri tarafından 3’e düşürülmesiyle, “Bir Dünya Ver Bana”, “Olsam” ve “Pet’r oil” ile Tv ekranlarında boy gösterdi. “Pet’r oil”ın Türkiye’yi temsil etmesine karar verilen gece sonunda, ülkemizde hiç olmamış birşey oldu ve henüz plağı satışa sunulmamış bir şarkı tüm halk tarafından ezbere söylenir oldu. Kulis faaliyetlerinin yetersizliği, şarkının siyasi hicivli yapısı ve yarışma gecesindeki organizasyon bozuklukları neticesinde Ajda Pekkan bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. Süperstar’ı bir hayli küstüren bu yarışmadan sonra bir süre dinlenme kararı alıp A.B.D.’ye yerleşti.
70’lerin sona ermesiyle birlikte pop müziğin cazibesini yitirip, alaturka ve arabeske yönelindiği yıllarda “Sen Mutlu Ol” ve “Sevdim Seni” isminde hafif müzik ve alaturka sentezi iki albüm yaptı. Ancak Süperstar’ın bir türlü içine sinmeyen ve kendi isteği doğrultusunda gerçekleşmeyen, ısmarlama olarak hazırlanan bu albümler Ajda Pekkan hayranlarının beklediği renkten ve kıvamdan uzaktı. Yerli bestecilerle çalışmaktan beklediği verimi alamayan Ajda Pekkan, 70’lerde kendi önderliğinde yükselen aranjman akımına geri döndü. “Süperstar 83 Show”uyla sahnelerde fırtına gibi eserken, en başarılı çalışmalarında yanında olan Fikret Şeneş’le birlikte çalıştığı “Uykusuz Her Gece”, “Son Yolcu” gibi şarkıların yer aldığı “Süperstar 83” albümüyle yeniden gönülleri fethetti.
Reklam filmleri, Tv programları, sahne çalışmalarıyla ikinci baharını yaşayan Süperstar, 1984 yılının sonlarında yapımcılarının ve yakın çevresinin ısrarıyla dönemin popüler gruplarından Beş Yıl Önce 10 Yıl Sonra ile bir albüm hazırladı. “O Benim Dünyam” şarkısıyla yeniden çıkış yakalayan Ajda Pekkan, şarkı yorumlarındaki üstün bir performansına rağmen şarkıların özensizliği ve zorlama bir albüm olmasından dolayı, yeni ekibiyle beklediği sükseyi yapamadı. 1987 yılında Ülkü Aker ve Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı “Kim Olsa Anlatır”, “Yalnızlık Yolcusu” gibi şarkılarla, özel hayranları için eşsiz olarak nitelenen ancak hit şarkı eksikliği nedeniyle, fazla tutulmayan “Süperstar 4” albümünü hazırladı. Sonrasında yaptığı evlilik nedeniyle aldığı müziği bırakma kararı tüm müzik severleri üzse de, müzikten ayrı geçen günlerinde yaşadığı boşluk hissi neticesinde yeniden müziğe dönüş kararı verdiği sıralarda evliliği de sona erdi.
1989 yılının son günlerinde “Ajda ’90” albümünü piyasaya sürdü. Pop müziğin çıkmaza girdiği, hatta unutulduğu günlerde “Yaz Yaz Yaz” ile ortalığı kasıp kavurdu. Yarısı yerli beste, yarısı aranjman olan bu albüm, Ajda Pekkan’ın muhteşem dönüşünün bir işaretiydi adeta. Peşi sıra başlayan Rumelihisarı konserleriyle Süperstar, sevenlerini kaldığı yerden büyülemeye devam etti. 1991, 1993 ve 1996 yıllarında çoğunlukla yerli bestecilerle çalıştığı albümleri, sivrilen bir kaç şarkı dışında beklenen ilgiyi görmedi. 90’ların ortalarına kadarki 30 senelik müzikal kariyerinde hiç toplama albüm yapmayan Ajda Pekkan’ın, hayranlarını çok memnun etse de kendi rızası dışında yayınlanan “Hoş Görsen” ve “Unutulmayanlar” albümleri piyasaya çıktı.
Çeşitli sahne çalışmalarına devam ederken 1998 yılında eski şarkılarının yeni düzenlemelerini seslendirdiği “Best Of” albümü müzik marketlerdeki yerini aldı. Yüksek satış grafiği yakalayan bu albümün devamı niteliğinde, 2000 yılında 2 CD’den oluşan “Diva” albümü piyasaya çıktı. Bu albümde Ajda Pekkan’ın eski şarkılarının yeni yorumlarının yanı sıra, “Mutlu Bütün Şarkılar” ve “Aşka İnanma” gibi iki yeni şarkı ve kardeşi Semiramis Pekkan’ın eski şarkılarından “Dert Ortağım” ile “Bu Ne Biçim Hayat”ın da Ajda Pekkan yorumları yer aldı.
Büyük başarı elde eden bu albümün şarkılarından “Bir Günah Gibi”, dünyaca ünlü DJ Claude Challe’nin “Buddha Bar” serisinde yer aldı. 2000 yılında Monaco’da Monte Carlo Sporting D’été müzikholü’nde dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne alan Süperstar, bir de “Prestige de la Turquie avec Ajda Pekkan” isminde videoklip hazırladı.
60, 70 ve 80’li yıllarda pek çok filmde fon müziği olarak kullanılan Ajda Pekkan şarkılarından sonra Ajda Pekkan’ın sesi, 2001 yılı içerisinde sinemalarda gösterime giren “Cahil Periler” filminde “Bambaşka Biri” ve Meksika’da yayınlanan bir pembe dizide de “Bir Günah Gibi” şarkıları ile yer aldığı filmlere renk kattı.
İsveçli caz şarkıcısı ve aktris Monica Zetterlund, İlk çıkışını, İsveç yapımı Walking my Baby Back Home filmiyle yapan, asıl adı Monica Nilsson olan 1937 doğumlu sanatçı, daha sonra caz şarkıcısı olarak dünya çapında asıl ününü elde etti.
İskandinav film yıldızları Liv Ullman ve Max von Sydow ile birlikte rol adığı 1972 yapımı Göçmenler dahil bir dizi filmde de oynayan Zetterlund, müzik hayatına 1999 yılında son verdi.
Denizli’nin Sarayköy ilçesinde doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı’nı bitirdi. Sinemaya senarist, oyuncu, yönetmen ve yapımcı olarak katkıda bulundu. TRT’de çok uzun süre yayınlanan “Kaynanalar” dizisini yaptı.1998 yılında “Devlet Sanatçısı” seçildi. Uzun yıllar çeşitli tiyatrolarda görev alan Tekin Akmansoy, meddah geleneğinin sürdürücülerinden biri olmuştur.
1974 yılında başlayan Kaynanalar dizisinde Kayserili uyanık işadamı Nuri Kantar tiplemesi ile Esas olarak ön plana çıkmaştır. Bu karakteri yıllarca süren dizinin yanı sıra kaynanalar ve nöri kantar ailesi adlı sinema filmlerinde de canlandırmıştır.
1990’lı yıllarda kızı Arzu Akmansoy‘un yönetmenliğini yaptığı Kaynanalar’ın yeni bölümleri yanı sıra Sonradan Göremeler gibi dizilerle uzun süre sonra televizyona geri döndü.
Filmleri: 1951 Mezarımı Taştan Oyun 1951 Kanlı Feryat 1953 Kaderin Mahkumları 1967 501 Numaralı Hücre 1974 Köyden İndim Şehire 1974 Kanlı Deniz 1975 Nöri Gantar Ailesi 1975 Kaynanalar
TV Dizileri: Kaynanalar Emret Muhtarım Beybaba Sonradan Görmeler
Erkan Can, 1 Ocak 1958 tarihinde Bursa‘da doğdu. 1974 yılında Bursa Devlet Tiyatrosu, Ahmed Vefik Paşa Sahnesi’ndeki kurslara giderek tiyatro hayatına başladı. Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi‘nden mezun oldu. 1982-1984 yılları arasında askerliğini yaptı. 1985 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü‘ne girdi. 1990 yılında Bakırköy Belediye Tiyatroları’na girdi.
1992 yılından itibaren sevilen dizi ‘Mahallenin Muhtarları‘nda rol aldı. 1998 yılında “Gemide” adlı filmde başrol oynadı ve büyük bir hayran kitlesi oluştu.
1998 yılında 35. Antalya Film Şenliği’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü aldı. Aynı film ile 1999’de Ankara Film Festivali’nde ve Orhan Arıburnu Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı. 2000 yılında “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” ve yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak ile Yılmaz Erdoğan’nın yaptığı “Vizontele” adlı sinema filmlerinde rol aldı. 2003 yılında “Yazı Tura” adlı filmde Firuz karakterini canlandırdı. 2004 yılında Yazı Tura filmdeki oyunculuğu ile Siyad Türk Sineması Ödülleri’nde “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.
2003 yılında “Büyükannenin Konağı” adlı televizyon dizisinde, 2004 yılında ise “Anlat İstanbul” adlı filmde rol aldı. 2005’de “O Şimdi Mahkum” adlı filmde rol aldı. Aynı yıl “Pamuk Prenses II” adlı kısa filmde bir mafya babasını canlandırdı. 2006 yılında yönetmenliğini Özer Kızıltan’nın yaptığı “Takva” adlı filmde Muharrem adında bir tarikat mensubunu canlandırdı. Film gerek konusu gerek sanatçının oyunculuğu ile büyük yankı uyandırdı. Erkan Can bu filmdeki üstün oyunculuk performansı ile Antalya Film Şenliği’nde ve Siyad Türk Sineması Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı.
2006 yılından sonra Kanal D televizyonunda yayınlanan “Fırtına” isimli dizide Oflu Hoca karakterini oynadı.
2007 yılında Fikret Kuşkan, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Vildan Atasever, Melisa Sözen’in rol aldığı Bıçak Sırtı isimli dizide yardımcı erkek oyuncu olarak yer aldı.
…::: Filmleri ve Dizileri :::…
2007 Bıçak Sırtı 2006 Kader 2006 Takva 2006 Fırtına 2005 Pamuk Prenses 2 (kısa film) 2005 Kapıları Açmak 2005 O Şimdi Mahkum 2005 Anlat İstanbul 2004 Yazı Tura 2003 Büyükannenin Konağı : Uşak Burhan 2002 Azad 2001 Vizontele 2000 Dar Alanda Kısa Paslaşmalar 1998 Gemide 1998 Bana Old and Wise’ı Çal (kısa film) 1997 Bir Demet Tiyatro 1995 Sokaktaki Adam 1993 Yalancı 1992 Mahallenin Muhtarları 1986 Davacı
…::: Ödülleri :::…
Takva
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 2006 – En İyi Erkek Oyuncu 28. SİYAD Türk Sineması Ödülleri, 2006 – En İyi Erkek Oyuncu 26. İstanbul Film Festivali, 2007 – En İyi Erkek Oyuncu 12. Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali, 2007 – En İyi Erkek Oyuncu
Yazı Tura
26. SİYAD Türk Sineması Ödülleri, 2004 – En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Gemide
11. Ankara Film Festivali, 1999 – En İyi Erkek Oyuncu 10. Orhan Arıburnu Ödülleri, 1999 – En İyi Erkek Oyuncu 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 1998 – En İyi Erkek Oyuncu…
1944 yılında İskeçe’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu.
Filmleri Oyuncu (1 Film) Sen Türkülerini Söyle 1986
Yönetmen (42 Film) Kırık Ayna 2003 Serseri Aşıklar 2003 Bana Babamı Anlat 2000 Amerikalı 1993 Abuk Sabuk Bir Film 1990 Fanatik 1990 Polizei 1988 Katırcılar 1987 On Kadın 1987 Sen De Yüreğinde Sevgiye Yer Aç 1987 Sen Türkülerini Söyle 1986 Umut Sokağı 1986 Adem İle Havva 1986 Beyoğlu’nun Arka Sokakları 1986 Kan 1985 Kurbağalar 1985 Yılanların Öcü 1985 Firar 1984 Gizli Duygular 1984 Güneş Doğarken 1984 Derman 1983 Güneşin Tutulduğu Gün 1983 Tomruk 1982 Alişan 1982 Yol 1981 Feryada Gücüm Yok 1981 Herhangi Bir Kadın 1981 Kır Gönlünün Zincirini 1980 Almanya Acı Vatan 1979 Aşkı Ben Mi Yarattım 1979 Derdim Dünyadan Büyük 1978 Derviş Bey 1978 Evlidir Ne Yapsa Yeridir 1978 Gelincik 1978 Nehir 1977 İstasyon 1977 Taksi Şoförü 1976 Deprem 1976 İki Arkadaş 1976 Köprü 1975 Endişe 1974 Piyade Osman 1970
19 Mart 1955 tarihinde Amerikalı bir baba ve Alman bir annenin çocuğu olarak Almanya‘nın Idar-Oberstein kentinde dünyaya geldi. Gerçek adı Walter Bruce Willis’dir. 1957’de ailesi Amerika’ya geri döndü. Çok başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmeyen Willis için gençliğinde tiyatro, blues, mızıka çalmak hayattaki en önemli şeylerdi. Pek çok kez okuldan ayrıldı, tekrar döndü, pek çok işe girip çıktı ve en sonunda kendisinin oyuncu olmak istediğinde karar kıldı. Çocukluk yıllarını New Jersey’de geçirmiş, daha sonra New York’a yerleşmiştir. Tiyatro sahnesinde az biraz toz yutmasının ve Levi’S reklamlarında gözükmesinin ardından 3000 adayın başvurduğu rolü kaptı ve ABC’nin ünlü dizisi Mavi Ay‘ın David Addison’ı oldu.
Amerikalı sinema sanatçısı Bruce Willis, “Moonlighting” (Mavi Ay) (1985–1989) isimli televizyon dizisindeki David Addison rolüyle üne kavuşmuştur. 1986/87’de Emmy En İyi Erkek Başrol Oyuncusu (Moonlighting) ödülü almıştır.
Yayınlandığı tüm ülkelerde bağımlılık yaratan bu dizideki başarısına karşın hem dizi çekimlerinin yoğunluğu hem de uygun fırsatların ortaya çıkmamasından ötürü uzun süre sinemaya geçiş yapamadı. 1987’de Demi Moore ile tanıştı ve bu güzel aktris ile evlendi.
Evlilik ona uğurlu geldi ve bir yıl sonra John McTiernan’ın bol patlamalı, heyecan dolu aksiyon filmi Die Hard/Zor Ölüm‘de başrolü kaptı. Bu film Willis’i bir anda aksiyon yıldızı yaptı ve dizi günlerini geride bırakıp sinemadaki kariyerini geliştirmesine olanak tanıdı. Hemen ardından filmin daha büyük bütçeli devamında da başroldeydi Willis. 95’te 3.’sünde de o olacaktı. Mavi Ay ve Die Hard’ların kariyerini ateşlediği Willis kısa sürede Hollywood’un en çok kazanan aktörlerinden biri oldu.
Pulp Fiction, 12 Monkeys, Breakfast of Champions gibi usta yönetmenlerin yapımlarında oyunculuk gücünü kanıtladığı gibi büyük maliyetleri olan Hollywood filmlerinde de oynadı. Armageddon, Jackal, Gecenin Rengi gibi. Luc Besson’la 5th Element‘da beraber çalıştı.
Karakteristik sesi dolayısıyla pek çok animasyon yapımda seslendirme de yapan Willis Demi Moore‘dan haziran 1998’de boşandı. Birkaç müzik albümü de var. Planet Holywood restaurant zincirinin ortaklarından.
Babası: David, Annesi: Marlene, Kardeşi: David, yapımcı Kardeşi: Robert Kızkardeşi: Flo Kızı: Rumer Glenn Kızı: Scout LaRue Kızı: Tallulah Belle
..:: Tüm Filmleri ::..
Solace (2006) 16 Blocks (2006) Die Hard 4.0 (2006) Over the Hedge (2006) (seslendirme) Alpha Dog (2005) Lucky Number Slevin (2005) Sin City (2005) Hostage (2005) Whole Ten Yards, The (2004) Charlie’s Angels: Full Throttle (2003) Rugrats Go Wild! (2003) Tears of the Sun (2003) Grand Champion (2002) Hart’s War (2002) Bandits (2001) Unbreakable (2000) Disney’s The Kid (2000) The Whole Nine Yards (2000) The Story of Us (1999) Breakfast of Champions (1999) The Sixth Sense (1999) Mercury Rising (1998) Armageddon (1998) The Siege (1998) The Fifth Element (1997) The Jackal (1997) Last Man Standing (1996) 12 Monkeys (1995) Die Hard With a Vengeance (1995) Four Rooms (1995) Nobody’s Fool (1994) Pulp Fiction (1994) Color of Night (1994) Striking Distance (1993) Death Becomes Her (1992) The Player (1992) Billy Bathgate (1991) Mortal Thoughts (1991) Hudson Hawk (1991) The Last Boy Scout (1991) The Bonfire of the Vanities (1990) Look Who’s Talking Too (1990) Die Hard 2: Die Harder (1990) In Country (1989) That’s Adequate (1989) Look Who’s Talking (1989) Die Hard (1988) Sunset (1988) Blind Date (1987) Moonlighting (1985) The Verdict (1982) The First Deadly Sin (1980)
..:: Meraklısına ::..
– O bir solak. – Okulda öğrenci birliği başkanıydı. – İspanyol model “Maria Bravo Rosado” ile birlikte. – Empire dergisinin “Tüm Zamanların En İyi 100 Film Yıldızı” listesinde 22. sırayı aldı (Ekim 97) – Bir Cumhuriyetçi. – Seagram’ın sözcülüğünü yaptığı sıralarda sarhoş olarak araç kullandığı için tutuklandı ve bu yüzden işinden atıldı. – Demi Moore‘un Striptease filminin reklamını yapmak için katıldığı David Letterman şovunda striptiz yaptı. – Bir video oyununda ilk kez oyunculuk yapan aktör oldu. O zamana kadar hiç bir aktör, seslendirme dışında oyuna dijital olarak eklenen fiziksel hareketleri için kullanılmamıştı. – Kısa süre önce, bundan sonra bir “şiddet” filmi ya da “dünyayı kurtarma” filmi yapmayacağını açıkladı. – Sol omzundaki yara gibi görünen şey aslında bir yara değil. Lise zamanlarında ilgilendiği güreş sporu nedeniyle zorladığı omzu bu hale gelmiş. Kalın bir boyna sahip olmasını da güreşe borçlu. – Saatini bileğinin iç tarafına gelecek şekilde takıyor. Bu bir çok filminde de görülüyor.
5 Ekim 1959 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni yarım bırakan sanatçı, daha sonra Dostlar Tiyatrosu gibi topluluklarda çalıştı. Televizyonda Laf Lafı Açıyor adlı programın sunuculuğuyla tanındı. Çeşitli sinema filmlerinde rol aldı. Sanatçı Nurgül Yeşilçay’la evlidir.
Eserleri
Yastıkaltı Hikayeleri, Neden Kitap Yayınları A! Cem’i Yazılar, Parantez Yayınları, Mart 1997 Yirmidört Saat (Film senaryosu), 1976
Filmografisi
Adem’in Trenleri – 2007 Bir İhtimal Daha Var – 2006 Sen Ne Dilersen – 2005 Masum Değiliz – 2005 3. Tür – 2004 Melekler Adası – 2004 Neredesin Firuze – 2003 Şıh Senem – 2003 90-60-90 – 2001 Ölüm Peşimizde 2000 Aşkın Dağlarda Gezer – 1999 Asansör 1999 Karışık Pizza – 1998 Usta Beni Öldürsene – 1996 Berlin in Berlin – 1993 Varyemez – 1991 Anılar – 1989 Zirvenin Bedeli – 1989 Hanım – 1988 Umutların Ötesi – 1988 Vurmayın – 1987 Menekşeler Mavidir – 1987 Güldürme Beni – 1986 Dayak Cennetten Çıkma – 1986 Hababam Sınıfı Güle Güle – 1981 Yirmidört Saat – 1976
1925 yılında Diyarbakır’da doğan Hazinses, ilkokuldan sonra çalışmak için İstanbul’a geldi. 1953 yılında Mahir Canova’nın yönettiği, Cüneyt Gökçer, Atıf Kaptan ve Muhterem Nur’un oynadıkları “Kara Davut” filmindeki rolle sinema oyunculuğuna başladı. Sonraki yıllarda çevirdiği filmlerle rolleri büyüyen Hazinses, Türk sinemasının unutulmaz komedi sanatçıları arasına girmeyi başardı.
Hazinses, oyunculuğunun yanı sıra güfte ve beste çalışmaları yaptı. Sanatçının, “Bir Dilbere Müpteladır Deli Gönlüm” adlı eserini Zeki Müren seslendirmişti.
Sinema Sanatçısı Orhan Günşiray‘ın oğlu olan Mahir Günşiray 10 Ağustos 1960 tarihinde İstanbulda Doğdu.
Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Devlet Konservatuarı, Tiyatro Bölümü mezunudur. Leeds Universitesi, The Workshop Theatre’da yüksek lisans yapıp, Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü’nde sanatta yeterlik yapmıştır.
Bursa Devlet Tiyatrosu, İstanbul Devlet Tiyatrosu, Tiyatro Stüdyosu, Theatre an der Ruhr (Almanya), Tiyatro Ti ve Tiyatro Oyunevi‘nde çalışan sanatçı, ayrıca sinema ve dizi filmlerde de rol almış, Samuel Beckett’in “Film” adlı video filmini yönetmiştir (1985).
1987’den bu yana çeşitli üniversite ve özel eğitim kurumlarında (özel tiyatrolar) eğitmenlik yapmakta, halen kurucularından olduğu Tiyatro Oyunevi’nde çalışmaktadır.
Rol aldığı bazı oyunlar Yalnızlıklar Tol Döne Döne Gavara Evlenme Unutmak Efrasiyabın Hikayeleri Osnalı Dram Kumpanyası Ceza Kolonisinde Hikaye-i Don Kişot Hizmetçiler Kan Kardeşler Adam Adamdır Getto Bernarda alba’nın Evi Cimri
Filmografisi Bıçak Sırtı – 2008 Mahşer- 2007 Gitmek – 2007 Kaybolan Yıllar – 2006 Sağır Oda – 2006 Seni Çok Özledim – 2005 Ayışığı Neredesin – 2004 Çaylak – 2003 Parçalanma – 1998 Yer Çekimli Aşklar – 1995 Avrenos’un Müşterileri – 1995 Metamorfoz – 1992 Sarı Tebessüm – 1992 Seni Seviyorum Rosa – 1992 Kaldırım Serçesi – 1989 Ayaşlı ve Kiracıları – 1989 Baharın Bittiği Yer – 1989 Dudaktan Kalbe – 1988 Bebek – 1979 Oğlum Oğlum – 1965
Kerem Fırtına 1981 yılında İstanbul Çiçekçi’de doğdu, orada büyüdü. Ailesiyle birlikte yaşıyor. İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi mezunu. Ama yapmak istediği meslek bu değil. Şahika Tekant’ta 2 yıl oyunculuk eğitimi aldı. Aynı zamanda Pana Film‘de cast direktörü asistanı olarak çalışıyor.
2000 yılında TRT’de Martılar ve İstanbul adlı televizyon filminde oynadı, aynı zamanda o filmin senaryo asistanlığını da yaptı. Onun dışında Üvey Baba adlı dizinin son bölümlerinde de rol aldı. Bir süre de radyo tiyatrosu yaptı.
Kurtlar Vadisi‘ne başlaması aslında tamamen bir tesadüftü. Bir gün okuldayken bir sınıf arkadaşının Sinegraf’a görüşmeye gidecek olması, karşıya geçerken kendisini de götürmesi için rica etmesi. Gittiklerinde O’da içeri girdi. Orada biraz sohbet edildi, Kerem Fırtına’yı kameraya çektiler. Aradan 2 ay geçti. Bir gece, arayıp sete çağırdılar. Raci Şaşmaz‘la ve Osman Sınav‘la tanıştırdılar. Yaklaşık beş dakika süzdüler. Yanına Özgü Namal geldi. Kolunu boynuna dolayarak “Kardeşim bana bu kadar benzemiyor” dedi. Sonuçta, Eren olarak dizide rol almaya başladı. Sette ve şirkette eğitime devam ediyor.
Evde olduğunda kitap okuyor. İki aydır da Go oynamayı öğrenmeye çalışıyor.
“Bence Eren önceleri özenti bir karakterdi, mafya olma hevesi vardı. Ama cezaevine girdikten sonra Eren’de çok büyük değişiklikler oldu. Cezaevine girmeden önce altyapısı sağlam değildi, hedeflediği noktayla ilgili de bir şey bilmiyordu. Ama cezaevine girdikten sonra mafya nedir, mafya olunca ne olur bunları gördü, aslında bunun çok da düzgün bir hayat olmadığına dair pek çok şey gördü bence. Hala akıllı uslu laflar etmiyor ama cezaevine girmeden önce Erdal’ın yanında çalışırkenki haliyle çıktıktan sonraki hali arasında çok fark var. Ama Eren’in, temelde ne olursa olsun ablasına ve annesine sahip çıkma, onları kollama adına bir şeyler yapmasını seviyorum.”
Eren Eylül Kimdir? Elif Eylül’ün kardeşidir.
Filmografi Kurtlar vadisi, 2004-2005, Eren Eylül Martılar ve İstanbul, 2000 Üvey Baba, 2000
1953 yılında İstanbul’da doğan Yöntem, 1975 ve 1976 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden mezun oldu. 1977 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. 1994’te İrfan Yalçın’ın “Aşağıdakiler” adlı oyununu, 1995’te Savaş Dİnçel’in “Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye” adlı oyununu yönetti. Bu oyunla “Özgüye Değer Yönetmen” ödülünü aldı. 1997-98 sezonunda Haldun Taner’in “Ay Işığında Şamata” adlı oyununu yönetti. 1986-87 sezonunda “Dört Mevsim” adlı oyunla “Özgüye Değer Erkek Oyuncu” ödülünü, 1988-1989 sezonunda “Peynirli Yumurta” adlı oyunla “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü, 1990-91 sezonunda “Deli Dumrul”daki rolü ile “Ulvi Uraz En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.
Televizyon ve sinema için film çalışmaları yaptı, “C Blok” adlı filmle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı. Yöntem, “Deliyürek” adlı dizi ve sinema filmindeki “Bozo” tiplemesinden sonra, 2003 yılındaki “Kurtlar Vadisi” adlı dizide de “Şef” karakterini canlandırdı.
21 Haziran 1954 tarihinde İstanbul’da doğdu. Gerçek adı Kamile Suat Ebrem’dir. Bir süre tiyatro oyunculuğu ve mankenlik yaptı. İlk kez TV için çekilen Aşk-ı Memnu adlı dizide oynadı (1974). Ve Babacan adlı filmle de sinemaya geçti (1975). Daha sonraları özellikle de kadın sorunlarını işleyen filmlerde oynayarak dikkati çekti.
NTV’de Haydi Gel Bizimle Ol adlı programın sunucularından biridir.
Bazı filmleri: Ah Güzel İstanbul (Ömer Kavur), Adı Vasfiye (Atıf Yılmaz), Asılacak Kadın (Başar Sabuncu), Aaahh Belinda (Atıf Yılmaz), Afife Jale (Şahin Kaygun).
Birliktelikleri: Ercan Karakaş: siyasetçi Atilla Özdemiroğlu: 95’te ayrıldılar Ertem Eğilmez: 70’lerde birlikte oldular. Samim Değer: İlk Eşi
Ailesi: Annesi: Aysel Gürel, şarkı sözü yazarı, tiyatro oyuncusu Babası: Vedat Akın, gazete muhabiri Kızkardeşi: Mehtap Ar, şarkıcı Söz adında bir çocuğu var.
Ödüllerinden Bazıları: 2004: İstanbul Film Festivali, Sinema Onur Ödülü
Meraklısına… – Annesi ile Babası Müjde Ar bebekken ayrılmışlardı – Bir süre tiyatro oyunculuğu ve mankenlik yaptı, daha sonra TRT için çekilen Aşk-ı Memnu dizisinde rol aldı, Babacan (1975) filmiyle de sinemaya geçiş yaptı. – Ertem Eğilmez vefat ettikten sonra bir yıl kimseyle birlikte olmayan Ar, Sezen Aksu sayesinde tanıştığı Atilla Özdemiroğlu’yla hayata yeniden bağlanmıştı. – Ağır Roman filminde oyunculuğun yanı sıra filmin yapımcılığını da üstlenmişti. – 23. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Müjde Ar’a Sinema Onur Ödülü verildi, Özellikle kadın filmleri akımında önde gelen temsilci olması nedeniyle ödüle layık görülen Müjde Ar’a festival töreninde ödülünü Tarık Akan vermişti (2004)
İstanbul’da doğdu. Üniversitede Fransız Filolojisi ikinci sınıftan ayrılarak İsviçre’ye gitti. Orada mankenlik kursu gören sanatçı Türkiye’ dönüp manken ve fotomodel olarak çalıştı.
1973’de Saklambaç Gazetesi’nin açtığı Türkiye Güzellik Yarışması‘na katıldı ve birinci oldu. Daha sonra “Avrupa Güzeli” seçildi. İlk filmi olan “Kara Murat“ı 1972’de çevirdi. 1978’de “Maden” filmindeki rolünden dolayı Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 1984 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Bir Yudum Sevgi’ ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. Sinema oyunculuğunun yanında sahneye çıktı. 2001 yılında ilk kez Küçük Prens oyunuyla tiyatro sahnesiyle tanıştı ve 2006’da ikinci tiyatro oyunu olan ‘Özel Bir Gün’de rol aldı. 2004 yılında 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali’inde, ‘Yaşam Boyu Onur Ödülleri’ Hale Soygazi ile Şener Şen’e verildi.
Yönetmen Atıf Yılmaz ile yaptığı kadını konu alan: ‘Bir Yudum Sevgi’ (1984) , ‘Kadının Adı Yok’, ‘Bekle Dedim Gölgeye’ gibi filmlerle başkaldıran kadın tiplemesi içinde anılır.
Hale Soygazi; 1973 yılında, başrolünü Ahmet Özhan‘ın sinemada ilk filmi olan “Çocuğumu İstiyorum” ile tanıştığı ve devamında beraber oynadıkları filmler ile oyuncu ile arkadaş olup 1976 yılında evlendi ve bu evlilik kısa sürdü. Daha sonraki dönemlerinde evlilik yerine birlikte yaşamayı tercih ettiği isimlerden bazıları; Barış Pirhasan, günümüzde halen Murat Belge ile birlikte yaşamaktadır.
Oyunculuk Kariyeri 2004 – Sil Baştan 1997 – Bir Umut 1996 – Usta Beni Öldürsene 1995 – Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey 1992 – Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri 1990 – Bekle Dedim Gölgeye 1990 1989 – Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal 1989 – Cahide 1987 – Kadının Adı Yok Işık 1985 – Bir Avuç Cennet Emine 1985 1984 – Bir Yudum Sevgi Aygül 1984 1978 – Maden 1978 1977 – Kördüğüm 1977 1977 – Sevgili Dayım 1977 1976 – Süt Kardeşler Bihter 1976 1975 – Nereden Çıktı Bu Velet 1975 1975 – Adamını Bul 1975 1975 – Gece Kuşu Zehra 1975 1975 – Bak Yeşil Yeşil Neşe 1975 1975 – Küçük Bey Hülya 1975 1974 – Mirasyediler 1974 1974 – Kanlı Deniz Meryem 1974 1974 – Unutma Beni 1974 1974 – Ceza Alev 1974 1974 – Unutama Beni 1974 1974 – Gariban 1974 1973 – Aşk Mahkumu 1973 1973 – Kabadayının Sonu 1973 1973 – Ölüme Koşanlar 1973 – Şüphe 1973 – Tatlım 1973 – Aşkımla Oynama 1973 – Bataklık Bülbülü 1973 – Arap Abdo 1973 – Vurun Kahpeye Aliye 1973 – Oh Olsun 1973 – Sevilmek İstiyorum Hale 1973 – Bir Demet Menekşe Nesrin 1973 – Çocuğumu İstiyorum Selma 1973 – Mahkum 1972 – Bir Garip Yolcu 1972 – Kara Murat: Fatih’ın Fedaisi Angela-Zeynep 1972 – Kahbe / Bir Kız Böyle Düştü Ayşe 1972 – İtham Ediyorum Selma
28 Haziran 1945’de İstanbulda doğdu. Babası Halit Şoray devlet demir yollarında memur, annesi ev hanımıydı. Maddi imkanların kısıtlı olduğu bir ailede dünyaya geldi. Öğrenimine Rami Taş mektebinde başladı fakat sürekli mahalle değiştirdiklerinden, eğitimini 1956da Feriköy ilkokulunda tamamladı.
1954te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokaka taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız’la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçama adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü Yeşilçam Sokağına adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra Köyde Bir Kız Sevdim adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray’ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şorayla tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şorayın daha uygun olacağına karar verir. Şorayın Yeşilçama girişi de böylece gerçekleşir.
Bir Yıldızın Doğuşu (1960lar) Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden Sinema ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..
1960 yıllarla birlikte Şorayın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.
İlk Önemli Aşama Acı Hayat Türkan Şorayın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. Otobüs Yolcuları ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray Acı Hayatla ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.
1963te çevirdiği bu filmle 1964te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca Acı Hayat sinema yazarlar tarafından yılın filmi seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.
Hayatına Yön Veren Adam Rüçhan Adlının Şorayın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoraydan tam 23 yaş büyüktür. Görmüşgeçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şorayda bu sevgi ve şefkati Adlıda bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.
İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965lerden başlayarak Türk sinemasının bir numaralı kadını olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.
Sultan Şorayın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlının büyük payı vardır. Adlı, Şoraya gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep Sultanım diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da Sultanı olmaya başlar.
Adlının onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoraylı filmler adeta birbirini vurur. Şorayın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.
Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şorayı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film….gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.
Şoray Kanunları 1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir. 2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir. 3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır. 4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır. 5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoraya tarihsel olanlar ise şirkete aittir. 6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz. 7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır. 8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz. 9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır. 10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır. 11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şorayın sesi için kendi mutabakatı şarttır. 12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şorayın mutabakatı şarttır. 13) Film renkli ise Türkan Şorayın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir. 14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şorayın mutabakatı şarttır. 15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder. 16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir. 17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır. 18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.
Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkanın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şorayla mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şorayın, Yeşilçamdaki imajını koruma altına alır.
Şorayın Sinemamızdaki Yeri 1960larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, acul, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batıya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, burjuva güllerini temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.
Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.
Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.
Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.
1970ler, Şoray, Sinema ve Toplum Şoray, değişir gözüken bir şeylere karşın, 1970lerin başlarında da sinema siyasetini hemen hemen aynen sürdürür. Yılda yine 10-12 film yapar. Ünlü yazarların eserlerine el atılır fakat başarılı olunmaz. Sultan Gelin, Cemo gibi yarım başarılar elde edilirken, Vukuat Var, Asiye Nasıl Kurtulur gibi filmler fiyaskoyla sonuçlanır. Ünlü yönetmenlerle (Atıf Yılmaz, Osman Seden, Halit Refiğ..) çalışmak da pek bir şey değiştirmez.
70lerin başında yine zirvede gözükmektedir. Fakat o artık daha değişik, daha farklı birşey arama çabasındadır. 1972 yılında mesleki yaşamında yeni bir dönem açılır. Film sayısını ciddi anlamda azaltır. Bu yıla iki filmi damgasını vuracaktır. Biri Cemodur. Bu filmin çekimlerinde Şoray attan düşer ve felç olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Olay, filme iyi bir reklam aracı olur. Asıl büyük tepkilere yol açan olay ise bir diğer filmi Dönüştür. Çünkü Şorayın yönetmenlik denemesi yaptığı ilk filmdir. Şoray birçok çevrenin eleştirisine maruz kalır. Filmin başarılı olmayacağı düşünülür, fakat beklenenin aksine dikkat çeker ve başarılı olur. Şoray, eleştirmenlerin, sinema uzmanlarının ve de ciddi basının dikkatini çeker. Film yılın en büyük iş yapan filmi olur. Şoraya daha önce yüz çevirenler, bu kez onu sahiplenirler. Ayrıca Dönüş 1973te Moskova Film Festivalinde özel bir ödül alır. Azapta (1973) ikinci yönetmenlik denemesini gerçekleştirir fakat bu filmde başarılı olamaz.
70lerin başlarında O hepsi birbirinin aynı, en azından benzeri dram veya komedilerden daha kişilikli, daha gerçekçi filmlere doğru kaymasında, belki yıllardır süre gelen aklı başında, sorumlu ve oldukça poltize bir eleştirinin katkısı olmuştur. Ama temel neden, Türk toplumunun o yıllardaki genel havasıdır. Artık sinema da o uzun yıllar sürdürdüğü pembe rüyadan uyanıyordu. Yönetmenler ilk defa gerçekçi konulara el atmakta, Anadolu bozkırlarında mekan bakmakta, köylü kadınların dramını keşfetmektedirler. Başta Türkan Şoray ve diğer ünlü starlar, gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizmeye başlarlar. Konfeksiyon usulü yapılan filmlerin yerini daha gerçekçi konular, daha kapsamlı yaklaşımlar, daha bütüncül çabalar alır. Artık her film ayrı bir proje olup, çok daha dikkatle üzerinde durulacaktır. 76da 3. Şoray yönetmenliği ürünü olan Bodrum Hakimini çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden sağlamlaştırmıştır. 1977de en güzel filmlerinden biri olan Selvi Boylum al Yazmalım da oynar. Bu filmle Şoraya en iyi kadın oyuncu ödülü gelir.
1980ler ve Sonrası Şoray, Toplum ve Sinema Bu hızlı dönemden sonra Şoray bir süre setlerden uzak kalır. 80de film yapmaz. 1981de ise son yönetmenlik ürünü olan Yılanı Öldürseler ile geri döner. Bu arada halk sinemaya gitmeyi reddeder. Artık yeni bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış doğuyordu. (ve 80li 90lı yıllar boyunca Şorayda bir çok yeni yönetmene destek verdi.) 1980lerle bağımsız sinemanın önü açılır. 80lerde sinemamız artık daha aydın, daha incelmiş ürünler, büyük kentin orta sınıflarına dönük hikayeler vermeye başlayan daha özel bir alan olmaya doğru gidecektir.
1983te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk Sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan kadın filmleri öne çıkmaya başlayacaktır. Değişen koşullar ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle 1980-86 yıllarında ikişer filmle yetinmek zorunda kalan Türkan Şoray 1987de bu sayıyı dörde çıkarır.
80li yıllar Şorayın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olacaktır. Şoray kanunları yıkılacak, oynadığı Mine adlı filmiyle kadın filmleri akımını da açacaktır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlıyı 1983te terk edecek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenecektir. 84te annesini kaybedecek ve bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelecektir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde beraber oynarlar fakat filmler beklenen işi yapmaz. 87de çift ayrılır. 90lı yılları da birkaç filmle kapatır Şoray. 94te babasını, 95te de büyük aşkı Rüçhan Adlıyı kaybeder. Bu yıllarda seyircisinin karşısına birkaç dizi filmle gelir. 2000 yılında çevirdiği İkinci Bahar adlı dizi ise diğerlerinden çok farklı bir yere sahip olacaktır.Ayrıca Türkan şoray Türkiye eğitiminede katkıda bulunmuştur.1973 yılında yaptırmış olduğu ilköğretim okulu Istanbul’un Hisarüstü semtinde yer almaktadır.
Aldığı Ödüller – 1964 I. Antalya Film Festivali. Acı Hayatla en başarılı kadın oyuncu. (Altın Portakal) – 1968 5. Antalya Film Festivali: Vesikalı Yarimle en başarılı kadın oyuncu. (Altın Portakal) – 1969 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile yılın kadın artisti – 1971 Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile yılın kadın artisti. – 1973 5. Adana Film Festivali: Mahpusla en başarılı kadın oyuncu. (altın Koza) – Moskova Film Şenliği (Rusya): Dönüşle özel ödül. – Ankara Gazeticiler Cemiyeti: Yılın Artisti – Kelebek Gazetesi: Halk oyu ile yılın kadın sanatçısı. – Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti: Yılın Sanatçısı – Tercüman Gazetesi: Halk oyu ile en iyi sanatçı – İzmir Kadınlar Birliği: Dönüşle en iyi kadın oyuncu. – 1978 Taşkent Film Şenliği: Selvi Boylum Al Yazmalımla Uluslarası Aytmatov Kulübünün geleneksel ödülü. – 1987 27. Antalya Film Festivali: Hayallerim, Aşkın ve Sendeki yorumuyla en iyi kadın oyuncu. (Altın Portkal) – 1990 2. İzmir Film Festiali: Altın Artemis onur ödülü. – 1992 8. Bastia Akdeniz Sinemaları Festiali Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordudaki yorumuyla en iyi kadın oyuncu. – 1994 6. Ankara Film Festivali: Emek ödülü. – 31. Antalya Film Festivali: Bir Aşk Uğrunadaki yorumuyla en iyi kadın oyuncu. (Altın Portakal) – 1996 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali: Sinema onur ödülü – Magazin Gazeticiler Derneği 4. Altın Objektif Ödülü, Onur Ödülü. – 1999 Roma Film Festiali: Büyük Ödül – 2. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali: Kadın yönetmen ödülü. – 2000 Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi: Zirvedekiler 2000 ödülü – 31. Antalya Film Festivali: Bir Aşk Uğrunadaki yorumuyla en iyi kadın oyuncu. (Altın Portakal) – 2001 Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı: İkinci Bahar dizisiyle iyi kalp ödülü. – 2001 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-Tekofaks Panasonic: İkinci Bahar dizisindeki rolüyle 2000 yılının başarılı iletişimci ödülü. – Akademi İstanbul: Yılın en başarılı sanatçısı ödülü.
Filmografisi 1960: Köyde Bir Kız Sevdim, Aşk Rüzgarı, Güzeller Resmi Geçidi, Utanmaz Adam 1961: Afacan, Aşk ve Yumruk, Dikenli Gül, Gönülden Gönüle, Hatırla Sevgilim, Kaderin Önüne Geçilmez, Kardeş Uğruna, Melekler Şahidimdir, Otobüs Yolcuları, Sevimli Haydut, Siyah Melek 1962: Acı Hayat, Allah Seviniz Dedi, Aşk Yarışı, Bardaktaki Adam, Billur Köşk, Bizde Arkadaş mıyız, DikmenYıldızı, Kırmızı Karanfiller, Lekeli Kadın, Ne Şeker Şey, Ümitler Kırılınca, Zorlu Damat 1963: Acı Aşk, Ayşecik Canımın İçi, Badem Şekeri, Beni Osman Öldürdü, Bütün Suçumuz Sevmek, Çalınan Aşk, Çapkın Kız, Dağlar Kralı, Genç Kızlar, İki Kocalı Kadın, Küçük Beyin Kısmeti, Sayın Bayan 1964: Adanalı Tayfur Kardeşler, Anasının Kuzusu, Bomba Gibi Kız, Bücür, Fıstık Gibi Maşallah, Gençlik Rüzgarı, Gözleri Ömre Bedel, Kader9 Kapıyı Çaldı, Kızgın delikanlı, Macera Kadını, Mualla, Öksüz Kız, Yılların Ardından 1965: Ekmekçi Kadın, Elveda Sevgilim, Garip Bir İzdivaç, Hayatımın Kadını, Komşunun Tavuğu, Sana Layık değilim, Seven Kadın Unutmaz, Siyah Gözler, Sürtük, Vahşi Gelin, Veda Busesi 1966: Akşam Güneşi, Altın Küpeler, Anaların Günahı, Çalıkuşu, Çamaşırcı Güzeli, Düğün Gecesi, El Kızı, Eli Maşalı, Günahkar Kadın, Karanfilli Kadın, Kenarın Dilberi, Meleklerin İntikamı, Meyhanenin Gülü, Siyah Gül 1967: Ağlayan Kadın, ana, Ayrılsak da Beraberiz, Bir Dağ Masalı, Her Zaman Kalbimdesin, Kara Duvaklı Gelin, Kelepçeli Melek, Ölümsüz Kadın, Sinekli Bakkal, Tapılacak Kadın 1968: Abbase Sultan, Ağla Gözlerim, Artı Sevmeyeceğim, aşk Eski Bir Yalan, Ayşem, Dünyanın En Güzel Kadını, Kadın Değil Baş Belası, Kadın intikamı, Kadın Severse, Kahveci Güzeli, Vesikalı Yarim 1969: Aşk Mabudesi, Ateşli Çingene, Bana Derler Fosforlu, Buruk Acı, Fosforlu Cevriye, Günah Bende mi, Köle Olayım, Sana Dönmeyeceğim, Seninle Ölmek İstiyorum, Son Bahar Rüzgarları 1970: Ağlayan Melek, Arım Balım Peteğim, Birleşen Yollar, Buğulu Gözler, Bülbül Yuvası, Hayatım Sana Feda, Herkesin Sevgilisi, Kara Gözlüm, Mağrur Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Merhamet, Tatlı Meleğim 1971: Ateş Parçası, Bir Genç Kızın Romanı, Bir Kadın Kayboldu, Gelin Çiçeği, Gülüm Dalım Çiçeğim, Güllü, Mavi Eşarp, Melek mi, Şeytan mı, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Unutulan Kadın, Yedi Kocalı Hürmüz 1972: Cemo, Çile, Dönüş, Sisli Hatıralar, Vukat Var, Zulüm 1973: Asiye Nasıl Kurtulur, Azap, Dert Bende, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Mahpus, Namus Borcu, Sultan Gelin, Yalancı 1974: Açlık, Bal Kız-Şenlik Var, Çılgınlar, Yüreğimde Yare Var 1975: Acele Koca Aranıyor 1976: Bodrum Hakimi, Deprem, Devlerin Aşkı 1977: Baraj, Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım 1978: Bir Aşk Masalı, Cevriyem, Sultan, Tatlı Nigar 1979: Hazal, Küskün çiçek 1981: Yılanı Öldürseler 1982: Mine, Seni Kalbime Gömdüm 1983: Metres, Seni Seviyorum 1984: Bir Sevgi İstiyorum 1985: Bir Kadın Bir Hayat, Körebe 1987: Gramafon Avrat, Hayallerim Aşkım ve Sen, On Kadın, Rumuz Gonca Gül 1988: Ada 1989: ölü Bir Deniz 1990: Berdel, Menekşe Koyu, Soğuktu ve Yağmur Ciseliyordu 1993: Şahmaran 1995: Yerçekimli Aşklar 1997: Nihavent Mucize 2003: Gönderilmemiş Mektuplar 2004: Mürüvvetsiz Mürüvvet
Diziler 1993 Tatlı Betüş 1996 Bir Aşk Uğruna 2000 Gözlerinde Son Gece 2000 İkinci Bahar 2002 Tatlı Hayat 2006 Cemile